Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2004 PAZ
12 PAZAR KONUGU
KKTC'nin ilkAnkam BüyükelçisiPeker TurgudveesMEkonomidenSorumluDevletBakanıSalih Coşarmüzakerelerideğerlendiro
S 6 Y 1 E Ş İ : LBYLA TAVgAIMOĞLU
leyla.tavsanoglu(a cumhuriyetcom.tr
Kıbrıs'tagi'mler, hatta saatlergeçtikçe durum daha da
kritikleşiyor. Hiç kimse ne olacağını bilmiyor; önünü
göremiyor. Kuzey de insanların çoğuna karamsarlık
çökmüş. RastladıUarımın hemen hepsi, "Onyıl önce 10
bin sterline aldığım bir îoprağım var. Birîngiliz daha
dün 35 bin sterlin teJdifetti. Satayım mı" benzeri soru
işaretleriyleyaşıyor. 68 bin insanyeriniyurdunu terk
edip başkayerlere gönderiîmenin sıhntısı içinde. Ama
odaklanılmış olan tekhedefve ufuk, AB üyeliği. Adada
kurulacakfederal devletinpratikte çalışıp
çalışmayacağını bu tarafta hiç kimse bilmiyor. Havada
sorular uçuşuyor. Bu ağır ortamda geldiğim Kuzey
Kıbrıs 'ta KKTC'nin ilkAnkam Büyükelçisi Peker
Turgud ve eskiEkonomiden Sorumlu Devlet Bakanı
Salih Coşar 'la konuştum.
Önceekonomikeşitliksağknmalı'- Kıbns 'ta iki Fider arasında görüşmeler sürüyor,
Türk tarafı uzlaşmaa bir tutum izlerken göründüğü
kadanyla Rum lider Tassos Papadopulos önünegeti-
rilen önerileri döme döne reddediyor. Siz 1 Mayıs ta-
rihine kadar Kıbrrs 'ta önünüzü görebiliyormusunuz?
TURGUD - Papadopulos"tan değişik bir tavır bekle-
mek bana göre mümkün değil. Bırkere 16 Nisan 2003 'te
Rum tarafı AB'yle Atina anlaşmasını imzalamış; ] Ma-
yıs 2004 tarihı ıtibanyla da AB'ye girmeyi güvence aJ-
tına almış durumda Uluslararası topluluğun etkili ağız-
lan ne kadar söylerlerse söylesinler 1 Mayıs"ta Güney'in,
maalesef bütün Kıbns'ı temsılen AB'ye gırişi sürecım
engelleyebilecek durumda değiller.
1 Mayıs itibanyla bütün Kıbns'ı temsılen oraya gire-
cek olduktan sonra niye bızimle anlaşsın? Ben şımdi
onun mantalitesiyle düşünmek istiyorum.
Anlaşırsa Türklere vereceği birtakım hakJaronun açı-
sından büyük tavızlerdır. TürkJerin 1960anJaşmalann-
dan dahı İcaynaJdanan haklan ona göre fazladır. Onun
düşünce tarzına göre Kıbns Adası'run tek hâkimi Kıb-
ns Helenizmi olacaktır. Artık \
r
urma, kırma, öldürme dö-
nemi geçtiğine göre TürkJerin de bırtakım sosyal v e kül-
türel haklan olan. belki daha imtiyazlı bırazınlık olarak
bvırada hayatlanna devam etmelerine göz yumacaktır.
1 Mayıs'ta anlaşrna olmadan AB'ye girdiğınde, nere-
ye gidersenız gidin, onun he-
sabına göre günün binnde
Kıbnslı Türkler AB kapısına
dayanacaklar, en azından Tür-
kiye'nın gırişiyle artık AB
bünyesinde düşünülmesi nok-
tasınageleceklerdir. Ozaman
dageçmışteçok basitbirem-
sal \ardır.
PEKER TURGUD
'Cüney tarafı
çözüme yanaşmaz'
-Nediro?
TURGUD - Doğu Alman
modeli. Onu uyguladığınız
anda Kıbns'takı TürkJen tü-
mü\ le sıfirla çarparsınız. Ya-
ni onlann asımile olması so-
nucu doğacaktır. Adamın dü-
şünce tarzı bu. Bu düşünce
tarzıyla ben Güney'in çözü-
me >anaşacağına, çözümden
yana olumlu bir tavır takına-
cağına inanmıyorum.
Lluslararası Topluluk çı-
kıpda Papadopulos'a, "Sen
evet demezsen, anlaşmazsan
ya da olası bir referandumda
Güoey'den hayır. Kuzey'den
evet çıkarsa sen 1 Mayıs'ta
ABvegiremezsin'" ya da "Sen
girersin,ama ben Kuzey'iay-
nca tanınnı. Kuzey'de ikinci
bir devlet doğar" diyemedı-
ğinegöre anlaşmak ıçın hıç-
bir motivasyonu yoktur.
- "V#n tarafı AB üyeliği ve
müktesebatma uyum için
nertdeyse sekiz yıldır harıl
hartl hazırlanıyor. Kuzey
Kıbm'ta böyle bir hazırhk
varm?
TTRGUD - Hayır, bu ko-
nudi en küçük bır hazırlık
yokrar. AB, bugün herkesin
imrendiğı, standardı çok yük-
sek bır yaşam biçimi. .Ama
biz bıma hazır rruyız? Bana
göre hayır.
- Mye, peki?
TTRGUD - AB standart-
lannda yaşayabilmek içın bu
ülkeie o standartlara uyul-
masılazım. Çok basit bır ör-
nek \?reyim. Mezbahadan tu-
tun ü yoğurt kabına kadar
her $eyi ilgilendiren ve ıçeren bir düzendir. Bu düzeni
kuırok. hazırlamai lazım; bu düzen ıçınde de her ülke-
nin kndi özelliklerine göre belli geçiş dönemlerini ön-
görrrek lazım.
Btmıhtelif ülkelerle yapılmıştır. Bu süreç. ülkesine
göre J;. beş. on yıl sürmüşrür. Güney Kjbns da yanıl-
mıycrsam sekiz yıJlık bir süreçten geçmıştir.
Ceçis dönemi
1941, Lefkoşa doğumlu. A ÜSfyasal
BilgilerFakültesi nde yükseköğrenimini
yaptı İngütere'de Chçford Üniversitesi'nde
ekonomi dahnda lisansüstü eğitim göniû.
Yirmiydı aşkut sürekanuı hizmetinde
çalıştL Sanayive TicaretBakanlığt,
MaliyeBakanhğı Müsteşan olarakgörev
yapu. KKTC'nin ükAnkara büyükelçisi
oldu. Bir süre, kayınpederi Dr. Fazd
Küçük'ün sahibi oldıığu Halkın Sesi
gazetesiningenel yayınyönetmenhgini
yapti. BasınŞerefKarüsahibL 1997-98
yıüarı arasında KKTC
Cumhurbaşkanı 'nın özeltemsücisiolarak
Senegal, İran, PaJdstan veBangladeş'te
ktsa süretigörevlerdebulundu. 1999
Aralık ayından buyana Ekonomi Bank
OffshoreUd. Yönetim Kurulu
Başkanlığı 'nı sürdürüyor.
- Bu kadar kısa bir sürede, yani bir-iki ay gibi bir
zamaidilimiiçinde KuzeyKıbnslılan buna nasıl adap-
te edıtilirsiniz ki?
TOGUD- Burada çok ciddi bir geçiş dönemine, çok
ciddi?T sürece ihtiyaç vardır.
Kıtrs hep bır miLzakere sürecini, başlangıçta da söy-
ledığr: gibi eşit olmayan iki taraf arasında yaşadı.
Kıfcs'ta müzakere süreci fiilen 1968'den ben sürü-
yor. /Ba bu müzakere sürecınde hiçbir zaman bir eşit-
lik, sıretri, parite sağlanamadı. Bir tarafta devlet, öbür
taraftı.emaat var. Biri dünyaca tanınıyor. öbürü tanın-
mıyo-
SoiiŞamalara geldiğimiz zaman, bır tarafa "Sen an-
laşsaıda anlaşmasan da ben seni AB'ye alacağım". öbür
tarafaa "Otur, bunuolaanlaş" deniyor.
- Bire dort, bire beş ekonomikfarklütk Türk tarafı-
nın son tahlilde yok olması anlamına gelmez mi?
TURGUD- Bu pariteyi sağlayamazsanız pek tabii ki
zayıf olan tarafuı kaybedeceği ortadadır. Size amiyane
bir örnekle izah edeyim:
Burada bir KKTC var. Kişi başuıa yıllık geliri 4-5 bin
dolardır. Buradaki işletmenin patronu beş bin dolarlık
patrondur. Öbür tarafta ise kişi başuıa yıllık gelir 15-16
bin dolardır. Oradaki işletmenin patronu ise 16 bin do-
larlık patrondur. 16 bin dolarlık adamın yanına beş bin
dolarlık adamı getirdiğiniz zaman bin patron, öbürü ise
çırak olmasa bile kalfa olur. Denge orada bozuluyor.
Öbür taraf 700 bin kişilik bir pazara hitap ediyor. Ben
ise 200 bin kişilik bir iç pazara hitap ediyorum. Benim
imalathanemde 200 bin kişilik pazara göre yaptıgım üre-
tımdeki yüksek maliyetim var. O ise 700 bin kişiye hı-
tap ettiği için bugünkü maliyeti benimkinden çok daha
düşük. O düşük maliyetle de benim piyasama girdigı an-
da rekabet koşullannda iyı bir denetim olmazsa haksız
rekabetle benim üreticimi ortadan kaldıracaktır.
Yani AB'nin yaşam biçimini benimsemek gerçekten
çok güzel bir ideal. Buna yürekten katılıyor ve destek-
liyorum. Ama pratikte geçiş dönemleri için bunun ön-
lemlerini alarak yapmamız lazım. Güney buna sekiz yıl
çalıştı. Biz ise gerekli yüzme aygıtlanmız ohnadan ken-
dımizi o havuzun içinde bu-
lacağız.
-AB'nin 2006 sonuna ka-
dar bu tarafa vermeyi taah-
hütettiği249mifyonEuroye-
terli birpara mı?
TURGUD - Bugün Kuzey
Kıbns'a Türkiye Cumhuriye-
ti'nin cari giderler için yar-
dım katkısı günlük ortalama
1 milyon dolardır. Bir yılda
eder aşağı yukan 350 milyon
dolar. Üç yıllıgı ise 1 milyar
150 milyon dolar.
Türkiye tabii ki hiçbir za-
man buradaki soydaşını ken-
di kaderine terk etmez. Ama
öte yandan Uluslararası Top-
luluk, "Ben seni üç yılda ve-
receğim 249 mih'on Euro'>1a
kalkmdıracagım"
1
dıyor
Gerçekten Kıbns Türk hal-
kına samimi olarak yardım
etmek istiyorlarsa ve burada
gerçekten samimi biçimde çö-
züm ıstiyoriarsa öncelikle Gü-
ney'in yıllardır gasp ettiği
Türk haklannı dikkate alarak
249 milyon Euro'nun dışında
Güney'den Kuzey'e çok cid-
di bir finansal kaynak aktanl-
ması gerekir.
- Peki, bu kaynak nereden
bulunacak?
TURGUD - Mademki bir
çözümJe silahsızlanmaya gi-
deceğiz, ötekı tarafta da savun-
ma anlaşmalan ortadan kalka-
cak. Dolayısıyla Rum tarafi sa-
vunma bütçesıne harcadığı
parayı Kuzey'in kalkınması
için jatırsın.
Konferans önerlsf
- Ama göründüğü kada-
nyla adada silahsızlanma ve
askersizleştirme Türk ordu-
sunungeriçekümesine odak-
lanmadı mı?
TURGUD - Annan Pla-
nı 'nda zaten belli biraskeri in-
dirim var. Ama oradan tasar-
ruf edeceği bütün parayı, bü-
tün kaynağı. uyduruk değil, sa-
mimi ve şeffaf olarak yıllar-
ca gasp edilen Türk haklan-
nı telafi amacıyla Kuzey'e aktarmakta Uluslararası Top-
luluk'un bir formül bulması lazımdır.
Uluslararası Topluluk, "Biz bir uJuslararası yardım
konferansı toplayacağK" dıyor. Ama bu nasıl toplanacak?
Böyle bir konferansın toplanması için üç-beş ayda an-
cak hazrrlık çalışması yapılabilir; yedı sekiz ayda da
konferans toplanabilir.
Uluslararası topluluk Güney'in üzerinde bir baskı un-
suru yaratarak en azından orada savunmaya harcanan kay-
naklann Kuzey'in kalkınması ve ekonomide birparite-
nin saglanması olanaklannı süratle araştırmalıdır.
Bakm, ekonomik pariteyi sağlayamazsamz Kıbns'ta
sağlıkh bir çözüm olmaz. Çözüm empoze edilir, ama so-
nuçta iş yine karakolda biter.
- Yaniyine ciddi bir çatışma, tatsızhk çıkmasından
mı kaygılmmz?
TURGUD - Hayır, öyle değil. Karakolda bıter derken
millet yeniden silaha sanlır demek istemiyorum. Çün-
kü dünyada artık o dönem geçmiştir. Değişik bir dünya
konjonktürü içinde yaşıyoruz.
Ama karşı taraf sızı ekonomik silahlarla öyle bır yok
ederki alnınıza tabancavı dayayıp sizi fiilen öldürmesı-
ne gerek kalmaz. Ekonomik anlamda eşit olduğum za-
man zaten Güney'deki adamdan çekinecek bir şeyım
kalmaz. Onun kadar benim de kafam çalışıyor.
- Kıbns 'ta iki lider arasında görüşmeler şu ya da bu şekil-
de sürüyor. Rum tarafının bir uzlaşmaya pek istekli olmadt-
ğı gözleniyor. Öte yandan Türk tarafı gerek ekonomik gerek-
se siyasi eşitsizlikten yakınıyor. Siz, bu devlete onlarca yılhiz-
met etmiş bir bürokrat ve siyasetçi olarak geleceği nasıl gö-
rüyorsunuz? 1 Mayıs 'a kadar çözüm olanağı bulunabilir
mi?
COŞAR - Taraflar son olarak bir anlaşmaya vardılar ve yeni-
den masaya oturdular. Artık görüşmelerin ucu açık değil. Ar-
tık işin mızıkçıhk kısmı kalmadı. Yol haritasında bir konsen-
süs sağlandı.
Ikili görüşmelerde anlaşamazlarsa dörtlü görüşmeler olacak.
O da olmadı, Annan boşluklan dolduracak. Ondan sonra da plan
referanduma sevk edilecek. 21 Nisan'da referanduma gitme ta-
rihine kadarki yol haritası bağlarunrştır. Bana göre Annan Pla-
nı 'na hapsolmuş vazıyetteyız. 21 Nisan'da bir anlamda Annan
Planı'nı oylamış olacağız.
Derogasyon konusu
- Referandum konusunda da tartışmalar açıldu Bunun ne
kadar demokratik olduğu argümanlan var...
COŞAR-Kimisi, bu referandum değil plebisittir, diyor. Ama
burada pek bir dayatma yok. iki taraf da evet derse kabul edi-
lecek. iki taraf hayır derse de zaten ortadan kalkacak.
Ama sonuçta halkın kendi gelece-
ğini tayin etmesi doğrudur. Bugün
şöyle bir tartışma konusu var: Bizim,
giriş anlaşmasına konacak AB mük-
tesebatına ters düşen istisnalar ya da
moda tabiriyle derogasyonlar geçer-
lı olacak mı. olmayacak mı?
Bunu tartışanlar bir örnek vererek
Malta AB 'ye ahnırken bir derogas-
yon koyduğunu, onun da beş yıl sü-
reyle yabancıya mal sarmayacağını
söylediğini belirtiyorlar. Burada da
Güney'den Kuzey'e insanlar altı yıl
sonra geçip yerleşmeye başlayacak-
lar.
Verdiğimiz toprağı üç yıl sonra ver-
meye başlayacağız. Önemli olan Ku-
zey'de kalacak ve bizim insanlanmı-
za dağıttığımız, mülk sahibi yaprığı-
mız mallar ne olacak? Bu memle-
kette ekonominin geç kalkındığm-
dan, geri kaldığından söz ederiz. ama
Rum malını kullanan insanlara koçan
(tapu) yerine geçen tasarruf belgesi-
ni ancak 1995 'te verdik. Yani, insan-
lar "Bu mal benimdir" diyemedı. Bu-
gün de mülkiyet açıklık kazanmış
değil.
- Peki, bu nasıl olur?
COŞAR - Bakın, mülkiyetin açık-
lık kazanmadığı bir ülkede insanla-
nmız toprağa sahip çıktıysa. üretici
olduysa, yatınm yaptıysa bu bana
göre bir mucızedir. Bu insanlan al-
kışlamak lazım.
Bugün Annan Planı'na baktığınız
zaman üzenne yahnm yaptığımz top-
rak size kalacak mı, kalmayacak mı,
belli değil.
- KKTC Anayasası 'nda hiçbir şe-
kildetoprağin verUemeyeceğigibibir
madde var, yanılmıyorsam...
COŞAR -159. madde bütün top-
rağın deviete ait olduğunu hükme
bağlar. Devlet. mallann kendisine ait
olduğunu varsayarak bu mallan ih-
tiyacı olan insanlanmıza vermiştir.
AÎna şimdi, Annan Planı'yla bu mal-
lar havada kalıyor.
Bu anayasanın değiştirilemeyece-
ğine, hatta ortadan kaldınlamayaca-
ğına dair maddeler var. Ama biz şim-
di yeni bir anayasa yapacağız. Bir de
merkezı hükümetın ve Güney'in ana-
yasası olacak. Bu anayasalan üç ay
içinde yapacağız. Federal Devlet'in
114 tane yasası var. Bunlan da bir ay
içinde iki ayağımız bir pabuçta. okuyacağız, anJayacağız ve ka-
bul edeceğiz. Geidığimiz nokta bu.
Sorunlar yumağı
- Papadopulos, " Türk tarafı bu hazırlığı yapmazsa ben re-
feranduma götürmem " diyor. Peki, bu kadar dar zamanda
bu 114 yasa nasıl okunup anlaşüacak?
COŞAR - Bunlar federal devletin yasalan olacak. Çoğu da
teknik yasalar. Bizim bunlan bilmemiz, bunlara bakmamız la-
zım.
Şu noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Annan Planı mü-
kemmel bırplan değil. Ama bu akıp giden 30 yıllık süreçte dün-
yadan tecrit ohnamız ve çözümsüzlük bizim önümüze bir so-
runlar yumağı koydu.
Artık 21. yüzyılda, küçük. komşusuyla sürekJi kavga eden,
dünyadan izole edihniş, dünyaya açılamayan biryapıyı insanı-
mız artık kabul etmiyor. Aslmda Kıbns Türk haücı kanaatkâr-
dır. Ama bu kanaatkârhğı artık kâr etmiyor. Çünkü geçen bu
SALtH COŞAR
1938, Bafdoğumlu.
ÎÜFen Fakültesi'ndeyükseköğrenimini
tamarnladL Unutulmaz maiematikçi
CahitArfın öğrencisioldu.
Çahşma hayatma öğretmen olarak
başUuh. Devletteçesitligörevlerüsüendi
1981,85 ve 90yülanndakigenel
seçimlerinde UBP'den Lefkoşa
mUletvekiliseçildL 1983'teKurucu
Meclis üyesioldıu 1981-85arası
Ekonomi ve Maliye, 1985-90arasıMUti
Eğitim veKültür, 1992-93 arasıyine
Ekonomi veMaliyeBakanı olarakgörev
yaptL 1995te UBP'den istifa edipDP'ye
geçtL 200Vde UBP-DPkoaÛsyon
hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve
EkonomidenSorumlu DevletBakanı
oldu. 16Aralık2003genelseçimlerinde
ise ilk kez kaybetti.
uzun süreçteki çözümsüzlüğün yorgunluğu ve sorunlan insa-
nımızda, özellikle de gençlerde büyük birrahatsızlık yaratft. Ama
Annan Planı 'nın getireceği sıkıntılan iyi tahlil etmek lazım.
Cellnen nolrta
- Sizce ağır basan tercih nedir?
COŞAR-Şu: Nasıl olsa ben AB'ye gireceğım ya. AB'nin bir
üyesi olacağım için herhalde Avrupa'ya entegre olduktan son-
ra her şey güllük gülistanlık olacak.
Böyle bir varsayım yapıJıyor. Sıkıntı bu. Ve gerek Kıbns
Türk tarafı gerekse de Türkiye olarak bu Annan Planı 'na kar-
şı bir alternatif çıkaramadık. Varsayahm ki buna hayır dedık.
Peki, sonuç geldiğimiz noktada ne olacak? Hayır da dese, evet
de dese, Rum tarafı AB üyesi olacak. Biz de bu dünyadan tec-
rit edılmış pozisyonumuzu devam ettireceğiz.
Şimdıye kadar bu pozisyonumuzu destekleyen bir hamimiz
vardı. Ama bugün bu hami diyor ki:
•*Aman bitirüı bu işi."
Bu işı Annan Plam'na göre birireceğiz.
- Diyelim ki sonuçta Annan Planı bu tarafta yetkili ağız-
lar tarafından kabul görmedl Ne olur sonucu?
COŞAR -Halkımızın hemen hemen hepsi aşağı gidip kaydı-
nı yaptırmış, yeni doğum belgesi, kimlık kartı almış, pasaport
için başvurmuştur. Amaç da bir pasaport edinip rahat seyahat
edebilmek. Ama geldiğimiz nokta bi-
zi selamete mi, kıyamete mi götüre-
cek'' Belli değil.
- Bazı emekli büyükelçiler tele-
vizyonlara çıkıp "Lozan Antlaşma-
sı Meclis onayından geçirilmeden
imzalanmışken neden referandum
için Meclis onayı gerekiyor" gibi
sorular ve kuşkular telaffuz ediyor-
lar. Buna ne diyorsunuz?
COŞAR - Bunlan ben de izliyo-
rum. Son zamanlarda emekli diplo-
matların özel televızyonlara yorum-
culuk, danışmanhk yapmalan moda
oldu. Bunlar her konuda yorum ya-
parlar. Doğaldır.
Emeklı ya da göre\de diplomat ola-
bihr: dünya konjonktürü, Türkiye'nin
Kıbns üzerindeki jeopolitik duru-
muyla ilgilı konularda konuşabilir-
ler. Buna itirazımız yok. Ama
KKTC'nin geleceği ve içerde insan-
lann sıkınrılanyia. yeni gelecek sta-
tünün insanlanmıza getireceği sorun-
lan ve Annan Planı'nın ne şekilde
değiştirilerek Kıbns Türkü'nün çı-
kanna yardım edeceğini öncelikle bu
ülkenin insanlan bilir. Başkalan de-
ğil.
Annan Planf na göre ilk adımda 68
bin insanımız malını mülkünü bıra-
kacak ve yer değıştirecek.
'Ekonomide
durgunluk ba;ladı'
- Ama bu üç yıla yayılmadı mı?
COŞAR - Evet. Ama ben üç yıl
içinde yer değiştireceğimi biliyorsam
artık o toprağıma yatınm yapar mı-
yım? Ona bakar mıyım?
Bugün bankalara kredi ahnaya gi-
din, bakın.
Malıruzı ipotek karşıhğı kabul et-
miyorlar. Size, "BumabnorijiniTürk
mii, Rum mu" diye soruyorlar. Zaten
bugünden ekonomide durgunJuk baş-
lamıştır.
Evet, inşaat sektörü gelişecek, tu-
rizm gelecek diyoruz, ama baştan
meydana gelecek sosyal depremin
ekonomiye yansıması nasıl olacak?
- Denktaş Bey, "Biz Annan Pla-
nı 'na karşı direnirdik, ama Türki-
ye bizim direncimizi kırdığı için ye-
niden masaya oturduk " dedu Sizce
Denktaş Bey, Türkiye'yle ilgili na-
sıl bir mesaj vermek istedi?
COŞAR -Neredeyse 50 yıllık birmüzakere sürecinde biz, "Hep
Türkiye'yleberaberhareketettik" diyoruz. ama zaman zaman
Ankara'da değişen hükümetlerin yüzde yüz KKTC'nin yakla-
şımlanna olumlu baktığı da söylenemez. Ama sonuçta Türki-
ye'nin himayesiyle Kıbns Türkü ayakta kalmıştır, bugünlere ge-
Jebilmiştir.
Ama bugün, sebep ne olursa olsun, özellikle 1990Tı yıllar-
dan itibaren gerek Helsinki'de gerekse de Güney'in AB'ye ka-
tılım süreci başlarken bizim politikamızın yanlış olduğunu söy-
leyebilirim.
Biz hem bir cumhuriyet kurduk hem de bu cumhuriyetin ta-
nıtılmasıyla ilgili fazla bir gayretimiz olmadı. Sonra federas-
yondan konfederasyona. şimdi de yeniden federasyona geçtik.
Bir ortaklık devleti kurmaya çalışıyoruz.
Ama bunun yaratacağı ortaklık nasıl bir ortaklık olacak?
- Kâr ortakhğı olmayacak mı?
COŞAR-Olacak da bu kâr ortaklığından acaba kim daha çok
kâr edecek? Daha çok Güney edecek, tabii ki.
DÜZELTME: Pazar Konuğu
sayfasının 29.02.2004 tarihli sayısında
yer alan Yunanistan Turizm Müsteşan
Konstantinos Botopulos ve Yunanistan
Turizm Örgütü Genel Müdürü
Kostas Katsigiannis'in fotograflan
yerine yanlışlıkla Kıbns
müzakerelerinden toplu fotoğraf
girmiştir. Pazar Konuklanyla
uzaktan yakından ilgisi olmayan
bu fotoğraf yanlışlığını düzeltir.
özür dileriz.