23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MART 2004 PAZ 12 PAZAR KONUGU KKTC'nin ilkAnkam BüyükelçisiPeker TurgudveesMEkonomidenSorumluDevletBakanıSalih Coşarmüzakerelerideğerlendiro S 6 Y 1 E Ş İ : LBYLA TAVgAIMOĞLU leyla.tavsanoglu(a cumhuriyetcom.tr Kıbrıs'tagi'mler, hatta saatlergeçtikçe durum daha da kritikleşiyor. Hiç kimse ne olacağını bilmiyor; önünü göremiyor. Kuzey de insanların çoğuna karamsarlık çökmüş. RastladıUarımın hemen hepsi, "Onyıl önce 10 bin sterline aldığım bir îoprağım var. Birîngiliz daha dün 35 bin sterlin teJdifetti. Satayım mı" benzeri soru işaretleriyleyaşıyor. 68 bin insanyeriniyurdunu terk edip başkayerlere gönderiîmenin sıhntısı içinde. Ama odaklanılmış olan tekhedefve ufuk, AB üyeliği. Adada kurulacakfederal devletinpratikte çalışıp çalışmayacağını bu tarafta hiç kimse bilmiyor. Havada sorular uçuşuyor. Bu ağır ortamda geldiğim Kuzey Kıbrıs 'ta KKTC'nin ilkAnkam Büyükelçisi Peker Turgud ve eskiEkonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Salih Coşar 'la konuştum. Önceekonomikeşitliksağknmalı'- Kıbns 'ta iki Fider arasında görüşmeler sürüyor, Türk tarafı uzlaşmaa bir tutum izlerken göründüğü kadanyla Rum lider Tassos Papadopulos önünegeti- rilen önerileri döme döne reddediyor. Siz 1 Mayıs ta- rihine kadar Kıbrrs 'ta önünüzü görebiliyormusunuz? TURGUD - Papadopulos"tan değişik bir tavır bekle- mek bana göre mümkün değil. Bırkere 16 Nisan 2003 'te Rum tarafı AB'yle Atina anlaşmasını imzalamış; ] Ma- yıs 2004 tarihı ıtibanyla da AB'ye girmeyi güvence aJ- tına almış durumda Uluslararası topluluğun etkili ağız- lan ne kadar söylerlerse söylesinler 1 Mayıs"ta Güney'in, maalesef bütün Kıbns'ı temsılen AB'ye gırişi sürecım engelleyebilecek durumda değiller. 1 Mayıs itibanyla bütün Kıbns'ı temsılen oraya gire- cek olduktan sonra niye bızimle anlaşsın? Ben şımdi onun mantalitesiyle düşünmek istiyorum. Anlaşırsa Türklere vereceği birtakım hakJaronun açı- sından büyük tavızlerdır. TürkJerin 1960anJaşmalann- dan dahı İcaynaJdanan haklan ona göre fazladır. Onun düşünce tarzına göre Kıbns Adası'run tek hâkimi Kıb- ns Helenizmi olacaktır. Artık \ r urma, kırma, öldürme dö- nemi geçtiğine göre TürkJerin de bırtakım sosyal v e kül- türel haklan olan. belki daha imtiyazlı bırazınlık olarak bvırada hayatlanna devam etmelerine göz yumacaktır. 1 Mayıs'ta anlaşrna olmadan AB'ye girdiğınde, nere- ye gidersenız gidin, onun he- sabına göre günün binnde Kıbnslı Türkler AB kapısına dayanacaklar, en azından Tür- kiye'nın gırişiyle artık AB bünyesinde düşünülmesi nok- tasınageleceklerdir. Ozaman dageçmışteçok basitbirem- sal \ardır. PEKER TURGUD 'Cüney tarafı çözüme yanaşmaz' -Nediro? TURGUD - Doğu Alman modeli. Onu uyguladığınız anda Kıbns'takı TürkJen tü- mü\ le sıfirla çarparsınız. Ya- ni onlann asımile olması so- nucu doğacaktır. Adamın dü- şünce tarzı bu. Bu düşünce tarzıyla ben Güney'in çözü- me >anaşacağına, çözümden yana olumlu bir tavır takına- cağına inanmıyorum. Lluslararası Topluluk çı- kıpda Papadopulos'a, "Sen evet demezsen, anlaşmazsan ya da olası bir referandumda Güoey'den hayır. Kuzey'den evet çıkarsa sen 1 Mayıs'ta ABvegiremezsin'" ya da "Sen girersin,ama ben Kuzey'iay- nca tanınnı. Kuzey'de ikinci bir devlet doğar" diyemedı- ğinegöre anlaşmak ıçın hıç- bir motivasyonu yoktur. - "V#n tarafı AB üyeliği ve müktesebatma uyum için nertdeyse sekiz yıldır harıl hartl hazırlanıyor. Kuzey Kıbm'ta böyle bir hazırhk varm? TTRGUD - Hayır, bu ko- nudi en küçük bır hazırlık yokrar. AB, bugün herkesin imrendiğı, standardı çok yük- sek bır yaşam biçimi. .Ama biz bıma hazır rruyız? Bana göre hayır. - Mye, peki? TTRGUD - AB standart- lannda yaşayabilmek içın bu ülkeie o standartlara uyul- masılazım. Çok basit bır ör- nek \?reyim. Mezbahadan tu- tun ü yoğurt kabına kadar her $eyi ilgilendiren ve ıçeren bir düzendir. Bu düzeni kuırok. hazırlamai lazım; bu düzen ıçınde de her ülke- nin kndi özelliklerine göre belli geçiş dönemlerini ön- görrrek lazım. Btmıhtelif ülkelerle yapılmıştır. Bu süreç. ülkesine göre J;. beş. on yıl sürmüşrür. Güney Kjbns da yanıl- mıycrsam sekiz yıJlık bir süreçten geçmıştir. Ceçis dönemi 1941, Lefkoşa doğumlu. A ÜSfyasal BilgilerFakültesi nde yükseköğrenimini yaptı İngütere'de Chçford Üniversitesi'nde ekonomi dahnda lisansüstü eğitim göniû. Yirmiydı aşkut sürekanuı hizmetinde çalıştL Sanayive TicaretBakanlığt, MaliyeBakanhğı Müsteşan olarakgörev yapu. KKTC'nin ükAnkara büyükelçisi oldu. Bir süre, kayınpederi Dr. Fazd Küçük'ün sahibi oldıığu Halkın Sesi gazetesiningenel yayınyönetmenhgini yapti. BasınŞerefKarüsahibL 1997-98 yıüarı arasında KKTC Cumhurbaşkanı 'nın özeltemsücisiolarak Senegal, İran, PaJdstan veBangladeş'te ktsa süretigörevlerdebulundu. 1999 Aralık ayından buyana Ekonomi Bank OffshoreUd. Yönetim Kurulu Başkanlığı 'nı sürdürüyor. - Bu kadar kısa bir sürede, yani bir-iki ay gibi bir zamaidilimiiçinde KuzeyKıbnslılan buna nasıl adap- te edıtilirsiniz ki? TOGUD- Burada çok ciddi bir geçiş dönemine, çok ciddi?T sürece ihtiyaç vardır. Kıtrs hep bır miLzakere sürecini, başlangıçta da söy- ledığr: gibi eşit olmayan iki taraf arasında yaşadı. Kıfcs'ta müzakere süreci fiilen 1968'den ben sürü- yor. /Ba bu müzakere sürecınde hiçbir zaman bir eşit- lik, sıretri, parite sağlanamadı. Bir tarafta devlet, öbür taraftı.emaat var. Biri dünyaca tanınıyor. öbürü tanın- mıyo- SoiiŞamalara geldiğimiz zaman, bır tarafa "Sen an- laşsaıda anlaşmasan da ben seni AB'ye alacağım". öbür tarafaa "Otur, bunuolaanlaş" deniyor. - Bire dort, bire beş ekonomikfarklütk Türk tarafı- nın son tahlilde yok olması anlamına gelmez mi? TURGUD- Bu pariteyi sağlayamazsanız pek tabii ki zayıf olan tarafuı kaybedeceği ortadadır. Size amiyane bir örnekle izah edeyim: Burada bir KKTC var. Kişi başuıa yıllık geliri 4-5 bin dolardır. Buradaki işletmenin patronu beş bin dolarlık patrondur. Öbür tarafta ise kişi başuıa yıllık gelir 15-16 bin dolardır. Oradaki işletmenin patronu ise 16 bin do- larlık patrondur. 16 bin dolarlık adamın yanına beş bin dolarlık adamı getirdiğiniz zaman bin patron, öbürü ise çırak olmasa bile kalfa olur. Denge orada bozuluyor. Öbür taraf 700 bin kişilik bir pazara hitap ediyor. Ben ise 200 bin kişilik bir iç pazara hitap ediyorum. Benim imalathanemde 200 bin kişilik pazara göre yaptıgım üre- tımdeki yüksek maliyetim var. O ise 700 bin kişiye hı- tap ettiği için bugünkü maliyeti benimkinden çok daha düşük. O düşük maliyetle de benim piyasama girdigı an- da rekabet koşullannda iyı bir denetim olmazsa haksız rekabetle benim üreticimi ortadan kaldıracaktır. Yani AB'nin yaşam biçimini benimsemek gerçekten çok güzel bir ideal. Buna yürekten katılıyor ve destek- liyorum. Ama pratikte geçiş dönemleri için bunun ön- lemlerini alarak yapmamız lazım. Güney buna sekiz yıl çalıştı. Biz ise gerekli yüzme aygıtlanmız ohnadan ken- dımizi o havuzun içinde bu- lacağız. -AB'nin 2006 sonuna ka- dar bu tarafa vermeyi taah- hütettiği249mifyonEuroye- terli birpara mı? TURGUD - Bugün Kuzey Kıbns'a Türkiye Cumhuriye- ti'nin cari giderler için yar- dım katkısı günlük ortalama 1 milyon dolardır. Bir yılda eder aşağı yukan 350 milyon dolar. Üç yıllıgı ise 1 milyar 150 milyon dolar. Türkiye tabii ki hiçbir za- man buradaki soydaşını ken- di kaderine terk etmez. Ama öte yandan Uluslararası Top- luluk, "Ben seni üç yılda ve- receğim 249 mih'on Euro'>1a kalkmdıracagım" 1 dıyor Gerçekten Kıbns Türk hal- kına samimi olarak yardım etmek istiyorlarsa ve burada gerçekten samimi biçimde çö- züm ıstiyoriarsa öncelikle Gü- ney'in yıllardır gasp ettiği Türk haklannı dikkate alarak 249 milyon Euro'nun dışında Güney'den Kuzey'e çok cid- di bir finansal kaynak aktanl- ması gerekir. - Peki, bu kaynak nereden bulunacak? TURGUD - Mademki bir çözümJe silahsızlanmaya gi- deceğiz, ötekı tarafta da savun- ma anlaşmalan ortadan kalka- cak. Dolayısıyla Rum tarafi sa- vunma bütçesıne harcadığı parayı Kuzey'in kalkınması için jatırsın. Konferans önerlsf - Ama göründüğü kada- nyla adada silahsızlanma ve askersizleştirme Türk ordu- sunungeriçekümesine odak- lanmadı mı? TURGUD - Annan Pla- nı 'nda zaten belli biraskeri in- dirim var. Ama oradan tasar- ruf edeceği bütün parayı, bü- tün kaynağı. uyduruk değil, sa- mimi ve şeffaf olarak yıllar- ca gasp edilen Türk haklan- nı telafi amacıyla Kuzey'e aktarmakta Uluslararası Top- luluk'un bir formül bulması lazımdır. Uluslararası Topluluk, "Biz bir uJuslararası yardım konferansı toplayacağK" dıyor. Ama bu nasıl toplanacak? Böyle bir konferansın toplanması için üç-beş ayda an- cak hazrrlık çalışması yapılabilir; yedı sekiz ayda da konferans toplanabilir. Uluslararası topluluk Güney'in üzerinde bir baskı un- suru yaratarak en azından orada savunmaya harcanan kay- naklann Kuzey'in kalkınması ve ekonomide birparite- nin saglanması olanaklannı süratle araştırmalıdır. Bakm, ekonomik pariteyi sağlayamazsamz Kıbns'ta sağlıkh bir çözüm olmaz. Çözüm empoze edilir, ama so- nuçta iş yine karakolda biter. - Yaniyine ciddi bir çatışma, tatsızhk çıkmasından mı kaygılmmz? TURGUD - Hayır, öyle değil. Karakolda bıter derken millet yeniden silaha sanlır demek istemiyorum. Çün- kü dünyada artık o dönem geçmiştir. Değişik bir dünya konjonktürü içinde yaşıyoruz. Ama karşı taraf sızı ekonomik silahlarla öyle bır yok ederki alnınıza tabancavı dayayıp sizi fiilen öldürmesı- ne gerek kalmaz. Ekonomik anlamda eşit olduğum za- man zaten Güney'deki adamdan çekinecek bir şeyım kalmaz. Onun kadar benim de kafam çalışıyor. - Kıbns 'ta iki lider arasında görüşmeler şu ya da bu şekil- de sürüyor. Rum tarafının bir uzlaşmaya pek istekli olmadt- ğı gözleniyor. Öte yandan Türk tarafı gerek ekonomik gerek- se siyasi eşitsizlikten yakınıyor. Siz, bu devlete onlarca yılhiz- met etmiş bir bürokrat ve siyasetçi olarak geleceği nasıl gö- rüyorsunuz? 1 Mayıs 'a kadar çözüm olanağı bulunabilir mi? COŞAR - Taraflar son olarak bir anlaşmaya vardılar ve yeni- den masaya oturdular. Artık görüşmelerin ucu açık değil. Ar- tık işin mızıkçıhk kısmı kalmadı. Yol haritasında bir konsen- süs sağlandı. Ikili görüşmelerde anlaşamazlarsa dörtlü görüşmeler olacak. O da olmadı, Annan boşluklan dolduracak. Ondan sonra da plan referanduma sevk edilecek. 21 Nisan'da referanduma gitme ta- rihine kadarki yol haritası bağlarunrştır. Bana göre Annan Pla- nı 'na hapsolmuş vazıyetteyız. 21 Nisan'da bir anlamda Annan Planı'nı oylamış olacağız. Derogasyon konusu - Referandum konusunda da tartışmalar açıldu Bunun ne kadar demokratik olduğu argümanlan var... COŞAR-Kimisi, bu referandum değil plebisittir, diyor. Ama burada pek bir dayatma yok. iki taraf da evet derse kabul edi- lecek. iki taraf hayır derse de zaten ortadan kalkacak. Ama sonuçta halkın kendi gelece- ğini tayin etmesi doğrudur. Bugün şöyle bir tartışma konusu var: Bizim, giriş anlaşmasına konacak AB mük- tesebatına ters düşen istisnalar ya da moda tabiriyle derogasyonlar geçer- lı olacak mı. olmayacak mı? Bunu tartışanlar bir örnek vererek Malta AB 'ye ahnırken bir derogas- yon koyduğunu, onun da beş yıl sü- reyle yabancıya mal sarmayacağını söylediğini belirtiyorlar. Burada da Güney'den Kuzey'e insanlar altı yıl sonra geçip yerleşmeye başlayacak- lar. Verdiğimiz toprağı üç yıl sonra ver- meye başlayacağız. Önemli olan Ku- zey'de kalacak ve bizim insanlanmı- za dağıttığımız, mülk sahibi yaprığı- mız mallar ne olacak? Bu memle- kette ekonominin geç kalkındığm- dan, geri kaldığından söz ederiz. ama Rum malını kullanan insanlara koçan (tapu) yerine geçen tasarruf belgesi- ni ancak 1995 'te verdik. Yani, insan- lar "Bu mal benimdir" diyemedı. Bu- gün de mülkiyet açıklık kazanmış değil. - Peki, bu nasıl olur? COŞAR - Bakın, mülkiyetin açık- lık kazanmadığı bir ülkede insanla- nmız toprağa sahip çıktıysa. üretici olduysa, yatınm yaptıysa bu bana göre bir mucızedir. Bu insanlan al- kışlamak lazım. Bugün Annan Planı'na baktığınız zaman üzenne yahnm yaptığımz top- rak size kalacak mı, kalmayacak mı, belli değil. - KKTC Anayasası 'nda hiçbir şe- kildetoprağin verUemeyeceğigibibir madde var, yanılmıyorsam... COŞAR -159. madde bütün top- rağın deviete ait olduğunu hükme bağlar. Devlet. mallann kendisine ait olduğunu varsayarak bu mallan ih- tiyacı olan insanlanmıza vermiştir. AÎna şimdi, Annan Planı'yla bu mal- lar havada kalıyor. Bu anayasanın değiştirilemeyece- ğine, hatta ortadan kaldınlamayaca- ğına dair maddeler var. Ama biz şim- di yeni bir anayasa yapacağız. Bir de merkezı hükümetın ve Güney'in ana- yasası olacak. Bu anayasalan üç ay içinde yapacağız. Federal Devlet'in 114 tane yasası var. Bunlan da bir ay içinde iki ayağımız bir pabuçta. okuyacağız, anJayacağız ve ka- bul edeceğiz. Geidığimiz nokta bu. Sorunlar yumağı - Papadopulos, " Türk tarafı bu hazırlığı yapmazsa ben re- feranduma götürmem " diyor. Peki, bu kadar dar zamanda bu 114 yasa nasıl okunup anlaşüacak? COŞAR - Bunlar federal devletin yasalan olacak. Çoğu da teknik yasalar. Bizim bunlan bilmemiz, bunlara bakmamız la- zım. Şu noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Annan Planı mü- kemmel bırplan değil. Ama bu akıp giden 30 yıllık süreçte dün- yadan tecrit ohnamız ve çözümsüzlük bizim önümüze bir so- runlar yumağı koydu. Artık 21. yüzyılda, küçük. komşusuyla sürekJi kavga eden, dünyadan izole edihniş, dünyaya açılamayan biryapıyı insanı- mız artık kabul etmiyor. Aslmda Kıbns Türk haücı kanaatkâr- dır. Ama bu kanaatkârhğı artık kâr etmiyor. Çünkü geçen bu SALtH COŞAR 1938, Bafdoğumlu. ÎÜFen Fakültesi'ndeyükseköğrenimini tamarnladL Unutulmaz maiematikçi CahitArfın öğrencisioldu. Çahşma hayatma öğretmen olarak başUuh. Devletteçesitligörevlerüsüendi 1981,85 ve 90yülanndakigenel seçimlerinde UBP'den Lefkoşa mUletvekiliseçildL 1983'teKurucu Meclis üyesioldıu 1981-85arası Ekonomi ve Maliye, 1985-90arasıMUti Eğitim veKültür, 1992-93 arasıyine Ekonomi veMaliyeBakanı olarakgörev yaptL 1995te UBP'den istifa edipDP'ye geçtL 200Vde UBP-DPkoaÛsyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve EkonomidenSorumlu DevletBakanı oldu. 16Aralık2003genelseçimlerinde ise ilk kez kaybetti. uzun süreçteki çözümsüzlüğün yorgunluğu ve sorunlan insa- nımızda, özellikle de gençlerde büyük birrahatsızlık yaratft. Ama Annan Planı 'nın getireceği sıkıntılan iyi tahlil etmek lazım. Cellnen nolrta - Sizce ağır basan tercih nedir? COŞAR-Şu: Nasıl olsa ben AB'ye gireceğım ya. AB'nin bir üyesi olacağım için herhalde Avrupa'ya entegre olduktan son- ra her şey güllük gülistanlık olacak. Böyle bir varsayım yapıJıyor. Sıkıntı bu. Ve gerek Kıbns Türk tarafı gerekse de Türkiye olarak bu Annan Planı 'na kar- şı bir alternatif çıkaramadık. Varsayahm ki buna hayır dedık. Peki, sonuç geldiğimiz noktada ne olacak? Hayır da dese, evet de dese, Rum tarafı AB üyesi olacak. Biz de bu dünyadan tec- rit edılmış pozisyonumuzu devam ettireceğiz. Şimdıye kadar bu pozisyonumuzu destekleyen bir hamimiz vardı. Ama bugün bu hami diyor ki: •*Aman bitirüı bu işi." Bu işı Annan Plam'na göre birireceğiz. - Diyelim ki sonuçta Annan Planı bu tarafta yetkili ağız- lar tarafından kabul görmedl Ne olur sonucu? COŞAR -Halkımızın hemen hemen hepsi aşağı gidip kaydı- nı yaptırmış, yeni doğum belgesi, kimlık kartı almış, pasaport için başvurmuştur. Amaç da bir pasaport edinip rahat seyahat edebilmek. Ama geldiğimiz nokta bi- zi selamete mi, kıyamete mi götüre- cek'' Belli değil. - Bazı emekli büyükelçiler tele- vizyonlara çıkıp "Lozan Antlaşma- sı Meclis onayından geçirilmeden imzalanmışken neden referandum için Meclis onayı gerekiyor" gibi sorular ve kuşkular telaffuz ediyor- lar. Buna ne diyorsunuz? COŞAR - Bunlan ben de izliyo- rum. Son zamanlarda emekli diplo- matların özel televızyonlara yorum- culuk, danışmanhk yapmalan moda oldu. Bunlar her konuda yorum ya- parlar. Doğaldır. Emeklı ya da göre\de diplomat ola- bihr: dünya konjonktürü, Türkiye'nin Kıbns üzerindeki jeopolitik duru- muyla ilgilı konularda konuşabilir- ler. Buna itirazımız yok. Ama KKTC'nin geleceği ve içerde insan- lann sıkınrılanyia. yeni gelecek sta- tünün insanlanmıza getireceği sorun- lan ve Annan Planı'nın ne şekilde değiştirilerek Kıbns Türkü'nün çı- kanna yardım edeceğini öncelikle bu ülkenin insanlan bilir. Başkalan de- ğil. Annan Planf na göre ilk adımda 68 bin insanımız malını mülkünü bıra- kacak ve yer değıştirecek. 'Ekonomide durgunluk ba;ladı' - Ama bu üç yıla yayılmadı mı? COŞAR - Evet. Ama ben üç yıl içinde yer değiştireceğimi biliyorsam artık o toprağıma yatınm yapar mı- yım? Ona bakar mıyım? Bugün bankalara kredi ahnaya gi- din, bakın. Malıruzı ipotek karşıhğı kabul et- miyorlar. Size, "BumabnorijiniTürk mii, Rum mu" diye soruyorlar. Zaten bugünden ekonomide durgunJuk baş- lamıştır. Evet, inşaat sektörü gelişecek, tu- rizm gelecek diyoruz, ama baştan meydana gelecek sosyal depremin ekonomiye yansıması nasıl olacak? - Denktaş Bey, "Biz Annan Pla- nı 'na karşı direnirdik, ama Türki- ye bizim direncimizi kırdığı için ye- niden masaya oturduk " dedu Sizce Denktaş Bey, Türkiye'yle ilgili na- sıl bir mesaj vermek istedi? COŞAR -Neredeyse 50 yıllık birmüzakere sürecinde biz, "Hep Türkiye'yleberaberhareketettik" diyoruz. ama zaman zaman Ankara'da değişen hükümetlerin yüzde yüz KKTC'nin yakla- şımlanna olumlu baktığı da söylenemez. Ama sonuçta Türki- ye'nin himayesiyle Kıbns Türkü ayakta kalmıştır, bugünlere ge- Jebilmiştir. Ama bugün, sebep ne olursa olsun, özellikle 1990Tı yıllar- dan itibaren gerek Helsinki'de gerekse de Güney'in AB'ye ka- tılım süreci başlarken bizim politikamızın yanlış olduğunu söy- leyebilirim. Biz hem bir cumhuriyet kurduk hem de bu cumhuriyetin ta- nıtılmasıyla ilgili fazla bir gayretimiz olmadı. Sonra federas- yondan konfederasyona. şimdi de yeniden federasyona geçtik. Bir ortaklık devleti kurmaya çalışıyoruz. Ama bunun yaratacağı ortaklık nasıl bir ortaklık olacak? - Kâr ortakhğı olmayacak mı? COŞAR-Olacak da bu kâr ortaklığından acaba kim daha çok kâr edecek? Daha çok Güney edecek, tabii ki. DÜZELTME: Pazar Konuğu sayfasının 29.02.2004 tarihli sayısında yer alan Yunanistan Turizm Müsteşan Konstantinos Botopulos ve Yunanistan Turizm Örgütü Genel Müdürü Kostas Katsigiannis'in fotograflan yerine yanlışlıkla Kıbns müzakerelerinden toplu fotoğraf girmiştir. Pazar Konuklanyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bu fotoğraf yanlışlığını düzeltir. özür dileriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle