21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9SUBAT 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ |_j M. U M\ kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 CAHİT BERKAY Bu durumlarda klasik laflar söylenir • ama, uzun müzik yaşamı boyunca bu ülkeye verdiğı yüzlerce eserle o, çok değerli bir sanatçıydı. 65'te başlayan profesyonel müzik yaşamını, bugünlere, 2004'e dek gayet dınç bir şekilde sürdürüyordu, birdenbıre gitti... Bıraktığı yüzlerce eseri var. Cem'le uzunca bir süre beraber yaşadım, birlikte müzik yapmamızın yanında, yakın bir dosfumdu. Onun hem sevecen, hem de agresıf tarafını özleyeceğim. Birlikte ikili olarak ve topluluklarla çalıştık ve yaşayıp paylaştık. Yeni bir albüm hazırhğı içindeydi, böyle birdenbire son buldu bu çalışmalan. Bundan böyle şimdiye dek yaptıklannı dinlemekle yetineceğiz. Cem'i gerçekten sevenler var, bir de sahtekârca sevenler. Ben, onu gerçekten sevenlerin başı sağolsun diyorum. Cem Karaca. yakın tarihimizin. müzik tarihimizin kocaman bir heykelidir. Tamamen kendine has bir müzik yapıyordu. Sesi, yorumu, tavn. yaşama bakışıyla var oldu. Onun gibi başka bırı daha olamaz. Bugün ülkemizde müthiş bir kültür erozyonu yaşanırken o, unutulmayan ve durmak bilmeyen bir yorumcu olarak kaldı. Profesyonel olarak 1965 yılında tanındı. O günlerden bugünlere... Daha 17 Ocak'ta birlite konser verdik, 'babalar gibi' söylüyordu. Cem. kendi deyimiyle 'hiçbir zaman emekli' olmak istemediğini söylüyordu. Emekli olmadı. Söylediğı bir sözü hatırhyorum, 'Tann bana sahnede ölmeyi nasip etsin' derdi. AHMET GÜVENÇ Türkiye'nin en iyi şarkıcısı. Bu yaşta kendine bakmamasına rağmen inanılmaz bir sahne performansına sahipti. Çok önemli bir kayıp. 3 Şubat Banş Manço, 8 Şubat Cem Karaca... Böyle insanlar bir daha gelmeyecek. Çok üzgünüm. Sanatçı Cem Karaca dün evinde geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi 'Türk rock'ı öksüz kaldı• îlk dönemlerde "Jaguarlar. Dinamitler" gibi gmplarla amatör çalışmalar yapan Cem Karaca, 1967 yılında Mehmet Soyarslan, Tümay Yalçınkaya, Timur Fildişi ve Ahmet Tuzcuoğlu'yla 'Apaşlar'ı, 1969'da Cem Karaca- Kardaşlar, Cem Karaca - Dervişan ve 70'lerde Cem Karaca - Edirhan topluluklannı kurmuştu. Kültür Servisi - 'Türk rock'ının efsane ismi Cem Karaca (59), dün sabah 07.40'ta evinde geçirdiği kalp krizi sonucunda götürüldüğü Bakır- köy Acıbadam Hastanesı'nde vefat etti. Karaca bugün Osküdar Seyyıt Ahmet Yesevi Camı'inde kıhnacak ikindi namazından sonra Karaca Ah- met'teki aile kabnstanında kendi örf ve âdetlerine göre toprağa verile- cek.Ermeni kökenli tiyatro sanatçı- sı trma Felekyan (Toto Karaca) ile bir Azeri Türk'ü olan Mehmet İb- rahim Karaca nın çocuğu olarak 1945'te dünyaya gelen Cem Kara- ca'nın müziğe olan ilgısini ve yete- neğini ilk keşfeden annesi Toto Ka- raca oldu. Ilk dönemlerde "Jaguarlar, Di- namitler" gıbı gruplarla amatör ça- lışmalar yapan Cem Karaca. bu dö- nemlerde henüz Anadolu müziğiyle tanışmamıştı. Batı kaynaklı popüler rock'n roll parçalannı yorumlamayı seçmişti. O dönemlerde Cem Kara- ca'nın en büyük destekçilerinden bi- ri de tltıam Gencer oldu. Anadolu sentezl 1967 yılında Mehmet Soyarslan, Tümay Yalçınkaya, Timur Fildişi ve Ahmet Tuzcuoğlu ile birlikte "Apaşlar" grubunu kurdu. Aynı yıl Altın Mikrofon Yanşması'nda. A- paşlar'ın seslendirdiği ve halk ozanı Erzurumlu Emrah'ın şiın olan 'Emrah' adh parça ile beste ikinci- lıği kazandı. Apaşlar, daha öncekı rutkulan olan Batı beat müziği ile yenı tutkulan Doğu müziğinı sen- tezledı. 'EmrahMa elde edılen bü- yük başan, "Resimdeki Gözyaşlan' ve'BuSonOlsun' gıbı hıt parçalar- la devam etti. Bugünkü perspektıften bakıldığın- da 'Apaşlar'danbaşlayarak, Karaca ve arkadaşlannın 'Anadolu Rockı' oluşruran müzik insanlanndan olduklan görülüyor. Cem Karaca, 1969 yılında Apaş- lar'dan ayrılarak Seyhan Kara- bay'la birlikte "Cem Karaca-Kar- daşlar" topluluğunu kurdu. Cem Karaca-Kardaşlar, yayınladıklan ilk 45'liklen 'Dadaloğlu' ile listelerde iyi bir sıraya yerleştı. 1972'de bu gruptan ayrıldı ve Moğollara geç- tı. Namus Belası, Gel Gel, Obur Dünya gibi parçalarla büyük başan- lara imza attı. Cahit Berkay'ın Mo- ğollar'a uluslararası bir kimlik ka- zandırmak için Fransa'ya gitmesıy- le, Cem Taner Öngürle birlikte gruptan aynlarak 'Cem Karaca- Der\işan'ı kurdu. Progressıve rock yapan bu grubun kilit isimleri ise Cem Karaca ve l'ğur Dikmen'di. Senfonlk rock albüm Cem Karaca, toplama olmayan ilk LPsı 'Yoksulluk Kader Olamaz'ı Dervışan ile birlikte çıkardı. Dervi- şan'ın dağılmasından sonra ıse Cem Karaca 7O'lerdekı son grubu olan 'Edirdahan'ı kurdu. Cem Karaca- Edirdahan'ın yaptığı 'Safinaz' ısimli Long Play (LP), Banş Man- ço'nun 1975 yılında çıkardığı'2023' ile birlikte Türkiye'nin sayılı senfo- nik rock albümleri arasında yer aldı. 1979 yılında Almanya'ya gittı ve 12 Eylül 1980 sonrası Türk vatan- daşlığından çıkanldı. Yaklaşık 8.5 yıl Almanya'da yaşadıktan sonra 27 Hazıran 1987'de Türkıye'ye döndü \e yenıden Türk vatandaşlığına alın- dı. Özellikle dın konusunda değişen görüşlerini kamuoyunda açıklaması ve farklı bir tavır sergilemesı çok tar- tışılmıştı. Karaca, son albümlennde de ço- ğunlukla birlikte müzik yaptığı ısim- lerle, Moğollar \e Kurtalan Exp- ress üyeleriyle çalıştı. Karaca, en son 1999 Nısan ayında 'Bindik Bir Alamete Gedeyoz Kı- yamete' ısimli albümü çıkardı. Ka- raca'nın yaşamı \e sanatı üzerine bir de kitap yayınlanmıştı. Ada Mü- zik Kitaplan Biyografi Sensi'nın de ilk kitabı olan 'Bir Cem Karaca Ki- tabı', Gökhan Aya tarafından ha- zırlandı. Evli olan sanatçının Emrah adında bir oğlu bulunuyor. Sesi yüreğinin aynasıydı SELMİ ANDAK Müzik dünyamızda özellikle — hafif müzik, popüler müzik, pop müzik, rock müzik gibi bürün müzik türlerini birleştirseniz özgün kişiliğiyle, sürpriz denilebilecek yaratımlanyla ve yanılmıyorsam Türkçeyi en iyi konuşan, yazanlardan biriydi. Her şeyin başında tüm duygulannı. düşüncelerini müzik notalanna döken ve sesiyle, yorumuyla asla taklit edilemeyecek biriydi. Atarürk ün müzik devriminde yol almış olan bir ustayı, bir ölümsüz dostu kaybehniş olmanın üzüntüsü içindeyim. BÜLENT ORTAÇCİL Cem Karaca Türkiye'nin en önemli şarkıcılanndan biriydi. Başanlı işleryapmıştı. Bir zamanlar müziği domine etmiş bir adam. Kendisini her zaman saygıyla anacağız. SEZEN CUMHUR ÖNAL Cem Karaca, özgürlüğün sesıydı. Eskımeyen bir sanatçı kimliği taşıyordu. Geçmişteki günlerden bir yankı kaldı; sesiyle, yüreğiyle bir kahramanlık türküsüydü benim için. Zamanı yakalamış bir insandı. Hayat yanşında kader bir kış günü noktaladı yaşam sermenını. Son olarak Karaman'a gıttık beraber, orada Türkçenin şarkı dilındekı önemini vurguladığı konuşmalar yaptı. Yeri dolmaz, Türk şarkı evrenınde çok büyük bir kayıp. Sesi yüreğinin aynasıydı. Yaptığı müziğin türü de özgürlüğün sesiydi. Son şarkısını tamamlamadan yaşama veda etti. Aral'ın objektifinden 'savaş' • Kültür Servisi - Fotoğrafçı ve belgesel yapımcısı Coşkun Aral'ın bellı dönemlerde muhabir olarak çektıği savaş fotoğraflarından derlediği 'Savaşın însanı, İnsamn Savaşı' başlıklı dia gösterisı 11 Şubat Çarşamba günü saat 19.30'da Fototrek Nikon Fotoğraf Merkezi'nde görülebilir. Türk ve dünya basınmda adından sıkça söz ettiren Aral. 1980"den bu yana sürekli olarak Lübnan, tran. Irak, Afganistan. Kuzey Irlanda, Çad ve Uzakdoğu'da meydana gelen sa\aşlan görüntüledi. (0 212 251 90 14) Mehmet Eroğlu'nun yeni kitabı • Kültür Servisi - Tssızlığın Ortasf, 'Yanm Kalan Yürüyüş", 'Adını Unutan Adam'. 'Yürek Sürgünü' ve Zamamn Manzarası' gibi romanlanyla kendine özgü bir okur kitlesi yaratan yazar Mehmet Eroğlu'nun 'Kusma Kulübü' adh yenı romanı Agora Kitaplığı tarafından yayımlandı. Eroğlu kitabında. bu gezegenin üstündekı en tehlikeli hastalık, yok edilmeli" diye nitelediğı zenginliğin, yerleşik sistemin. medyanın ve magazin dünyasının keskin bir eleştinsini yapıyor. İznik çinileri İstanbul'da • İSTANBUL (AA) - Istanbul Ticaret Odası'nın (İTO) girişimi \e Kültür Bakanlığı'nın desteğiyle Londra'dan getirilen 17. yüzyıl Osmanlı dönemi tznik çinileri, ÎTO'nun Eminönü'deki merkez bınasının içinde yer alan sanat galerisinde sergileniyor. Yapılan açıklamaya göre, Yeni Cami hünkâr mahfilinden çalındığı sanılan çiniler, geçen yıl Londra'daki Christie's Müzaye Evi'nde satışa çıkanlmıştı. Bunu öğrenen ÎTO harekete geçti. Vakıflar Genel Müdürlüğü'yle imzaladığı protokol gereği Yenı Camı hünkâr mahfilınin aslına uygun olarak restorasyonunu da üstlenen İTO, çinileri Türkiye'ye getirmek için bir çalışma başlattı. Ardından çiniler. Kültür Bakanhğı ve Londra Büyükelçiliği'nin çabalanyla müzayede kataloğundan çıkanlıp ÎTO tarafından başlangıç fiyatı üzerinden satın alındılar. Çanlar kimin için çalıyor? Gezegenin hırtuluşu, kaynaMan artan bir hızla kurutan kapitalist tüketim tarzının değiştirilmesinigerektiriyor AYŞE EMEL MESCt "Dünyanın en büyük buzdağı geçen sene çatladı. Geçen yaz, dünyanın en zengin böl- gelerinden birinde, Avrupa'da aşırı sıcak- lardan binlerce insan öldü. (...) 1990'lar, sı- caklık değişikliklerinin kayıtlarının resmen tutulmaya başlandığı 1861 yılından bu yana en sıcak on yıl oldu. East Anglia Üniversite- si'ne göre 2003 belki de bin yılın en sıcak yılıydı. (...) BM bün- yesindeki Hükümetler Arası Iklim Değişikliği Paneh'nin 2001 yılın- da yayımlanan değer- lendirme raporu, kü- resel ısınmanın büyük bir tehlike haline gel- diğini ve geri dönüle- mez bir noktaya yak- laşılmakta olduğunu ortaya koydu. (...) Bu- günkü trendler de- vam ettiği takdirde ilk 50 yılda 1 milyon can- lının yok olmasına ek olarak ikinci §0 yılda dünyanın insan türü için de yaşanamaz ha- le gelmesinin olasılığı çok yüksek. Bu olasılık, Milano Küresel Isın- ma Konferansı'nın aralık ayında başarısızük- la sonuçlanmasından sonra yükselmeye de- vam ediyor." Yukandaki cümlelen. Ergin Yıldızoğlu'nun 3-4-5 Şubat tarihlerinde Cumhuriyet'te yayım- lanan "İnsanlığın Son Yüzym" başlıklı yazı dizisinden alıntıladım. İçinde debelendiğimiz ve bugüne dek bulunmuş en iyi seçenek diye önümüze sürülen sistemin yaldızlı perdelerinin gerisinde hem insanhğı hem de gezegenimizi nasıl bir tehlikenin beklediğini bir kez daha gö- ze batıran, insana kaçamayacağı sorumluluk- lannı hatırlatan, son zamanlann en önemli ya- zı dizilerinden biriydi bu bence. Endlşe 5 Şubat tarihli yazınm ortasındaki fotoğrafa bakıyorum uzun uzun: Dünya tatlısı, Afnkalı bir bebe, yüzüne sınekler üşüşmüş. Elındekı kapla önündeki boş şişeye kum dolduruyor. Su- suzluğun fotoğrafı bu... Oruz yıl öncesine dö- nüyorum anılanmda. Sanya çalan kumral saç- larla çevrelenmiş güneş yanığı bir yüz, insana cin gibi bakan bal rengi gözler, 7-8 yaşlannda, çelimsiz bir kız çocuğu, sırtında henüz yürü- yemeyen kardeşini taşıyor. On beş gün sonra sırtı cılk yara olacak, kardeşinin yıkanmadan sırtında kuruyacak idranndan. Irili ufaklı be- beler, derme çatma çadırlann arasında dolanı- yor, üstlerine sinek bulutlan inip kalkıyor, yüz- lerine konuyorlar. Tra- hom kol gezıyor Çuku- rova'da. Yönetmeye Yıl- maz Güney'in başlayıp Şerif Görenin tamam- ladığı "Endişe"nin çe- kimleri için Adana'da- yız. Pamuk kaldınyor mevsimlik işçıler. Çuku- ro\a'nın yaz sıcağında su en değerli şeylerden biri ve çadır başına bir bidon su veriliyor gün- de, içmek için, yemek için, yıkanmak için, her şey için. Çekimler bitip Adana'dan ayrıhrken ye- di çocuk ölüsü var geri- mizde. benim kanımda dasanlıkmikrobu. "'Ta- rihscl olarak, yakın za- mana kadar, su kıtlık- ları hemen her zaman yerel sorunlar olarak kendini gösteriyordu. Şimdi küreselleşme- nin etkileri bu kıtbkların hızla yaygınlaşma- sına, zengin ülkelerin, şirketlerin. özelleştir- menin getirdiği olanaklardan da faydalana- rak yoksul bölgelerdeki su kaynaklarını ele geçirmeye ve başka bölgelere taşımaya baş- lamasıyla, su krizleri hızla bölgesellikten çı- karak küresel olgular kategorisine girdi." (E. Yıldızoğlu). Biryanda Adana'nın Çukuro- va'sında susuzluktan ka\Tulan bebeler (adım gibi eminim hâlâ kavrulduklanna), diğer yan- da CarrefourSA raflannda sıra sıra dizili "Ha- yat" suyu şişeleri, Sabancı ile Danone'un or- tak ürünü... İnsanlığın 21. yüzyılda geldiği nok- ta, "beyaz adam"ın eşsiz medeniyeti bu ışte. Kapltalzmln ağır basma sürecl Ergın Yıldızoğlu'nun aktardığı rakamlar ve bilgiler, insanlık serüveninde kapitalist mode- lin ağır basmasıyla birlikte yaşanan köklü ko- puşmanın, metalaşma ve yabancılaşma süreci- Dünya tatlısı, Afrikalı bir bebe, yüzüne sinekler üşüşmüş. Elindeki kapla önündeki boş şişeye kum dolduruyor. Susuzluğun fotoğrafı bu... nin yol açtığı sonuçlan \nrguluyor. Bu ağır teh- didin, toplumsal, kamusal çıkarlan hiçe sayan. tarihi kendi ömrüyle sınırlı gören, korkunç bir bireyciliğin ideolojik ve medyatik hegemonya marifetiyle egemen blındığı bir döneme denk düşmesi ise insanlığın geleceği için tehlike çan- lannın çaldığını gösteriyor. Zaten gerçek tek kutupluluk devletler düzleminde değıl, zihni- yet düzleminde hayatiyet buluyor. Gezegenin kurtuluşu, kaynakları giderek artan bir hızla kurutan kapitalist tüketim tarzının değiştiril- mesini gerektiriyor; ama insanlık bu iradeyi gösterebilecek mi? Hem daha hakça bir dünya için mücadele edenlere hem de faaliyetleri ge- reği sadece ınsanı değıl, evreni de "içinden" kavramaya çalışan sanatçılara büyük görev'er düşüyor. Bu tehlikeyi her yerde, her koşulda an- latmak, sürekli gündemde tutmak, gezegen ça- pında bir "ortak akıl" oluşturuhııasına kat- kıda bulunmak, hükümetler üzerinde baskı oluşturmak gerekiyor. însanmerkezciliği hiç değilse biraz daha görelı bir hale getirip kendi dışımızdaki yaşam formlarına, doğaya, evrene daha farklı bir yaklaşımın hayata geçirilmesi- nı, her şeye "çıkar" ve "yararlanma" pen- ceresinden değil, biraz da "koruma" ve "bü- tünleşme" perspektifinden bakılmasını sağla- mak gerekiyor. Zaman geçiyor ve çanlar dur- madan çalıyor, biz duysak da duymasak da... Üstelik bu kez işin şakası yok. aemelmesci(a yahoo.fr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle