25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ŞUBAT 2004 PAZAR ROPORTAJ "RESMİN ALTINA 'POPSTAR FACİASI' YAZIN" Saatlerce yanşma kuyruklannda bekleyen gençlerin kimi içeriden '"Süperdi" diye bağırarak çıkıyor, kimi de "Hiçbir şeyden anladıklan yok" diye kızarak... Adaylardan 18 yaşındaki Firdevs Saçkoparan'ın (ortada) 'ağlamaklı konuşması' moral alkışlanyla karşılanırken, toplu fotoğraf isteğimiz karşısında gençlerin önerisi hazın "Resmin alfcna popstar faciası yazın." Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) Umudunadı 'şöhref üyük çoğunluğunu 'kentli yoksullar'ın oluşturduğu kitleler 'Popstar' kuyruklarında 'tutunmanın' savaşımını veriyor tPEK YEZDA\Î Popstar yanşmalan. Bıri Bızi Gözetliyor, Biz Evleniyoruz gibi programlar sayesinde, telev ız- yonlardakı "kurgu yaşamiar", biz "sıradan in- sanlarT gerekçeklikten ve gerçek hayattan uzak- laştınrken, çoğu kışı, "hayata turunma" umu- dunu artık "starjanşmalan^nda anyor. 20. yüzyıl sanatına damgasını vurmuş en önemlı sanatçılardan Amly VVarhol,''llerideher- kes on beş dakika için meşhur olacak" demıştı. Hayat onu doğruladı. Artık. popülerkültıjrün "her an değjşebilen" \ e "yerine hemen bir yenisi ko- nulabilen* degerlennden biri olabilmek, yanı "15 dakika meşhur olabibnek için" saatlerce yanş- ma kuyruklarında bekleniyor. başansızlıklar "•rravmafik hayal kınküklanyla" sonuçlanıyor. "Kurgu dümanın", "gerçek havata" egemen olduğu çağımızda, interakfifyanşmaJar veprog- ramlarla, televizyona kilitlenmiş hayatlar yaşı- yoruz. Uyuşturulmuş beyin hücrelenmizle ne- redeyse yalnızca ekranın içınde yaşarken, ihmal edilmış bedenlenmiz ve ruhlanmız da salt o uyuşmuş bevnin ihtiyaçlanna hizmet ediyor. Bu 'renkli dünya'yı "dışandan seyretmekten fazlasını isteyenİerin* son durağı da haliyle "star yanşmalan'' oluyor. KlTLElELERIN AFYONU Artık hemen her televızyon kanalında ayn bir "star" yanşması açılıyor, kanallar "reklam pastasındaki pa>ın büyüklüğünü bildiklerin- den". önemli miktarda yatırımlannı bu işe ayı- nyor. Gündelik yasam üzerindeki 'egemenüği- ni' her geçen gün pekıştiren bu programlar soh- betlerin vazgeçilmez konusu haline geldi bile. "Kitielerin afyonu" televizyon, sanal mutluluk ve kavgalanyla yola devam ederken, günümüz değer yargılanna damgasıru vuran "köşeyi dön- me" ya da "kendini kurtarma" gıbi "hayat fel- sefelerT de on bmlerce kişinin "umudu" pops- tar yanşmalannda aradığı toplumsal bir ger- çekliğe dönmüş durumda. Çoğunluğunu "kentfiyoksuDann" oluşturdu- ğu bu topluluk, filmlerde ve yerli dizilerde ya- şanılan türde bir hayata özlem ıçensinde star vanşnıalaruunönündevüziercemetrefikkuvTuk- İar oluşturuyor. "Çalışmanın. düşünmenin ve ürefmenin" "out", "hazıra konma ve kolay yoldan para ka- zanmanın" "in" olduğu günümüz Türkiyesi'nde, "burnu estetikü"genç kızlann sayısının her ge- çen gün artması, bir zamanlar "zengmlerin ve ünlülerin" yaptırdığı estetik ameliyatlannın, toplumun her kesımine bu denli yayılması, ar- tık "oJağan" bir hale gelmiş durumda. Iktidan sırtında taşıyan popüler eğlence kültürü, kitle- lerin "iilkeninve toplumun gerçeklerinden uzak- laşmasına" yardımcı oluyor. 'BiR CEM KARACA YAPSANA...' Katıltmcı kuyruğunda ızdiham yaşanan star yanşmalanndan bınne gittiğinızde, değişik in- san manzaralanyla karşılaşıyorsunuz: Maslak Venue'den caddeye taşan uzun kuyruklar oluş- ruran "TürldyePopstar" yanşması adaylanndan kimisi içeriden "SüperdT diye bağırarak çıkı- yor, kimisı de "İçerideküerin hiçbir şeyden an- ladığıyok" diye kızarak. Elenen yanşmacıya, dı- şanda beldeyen bir diğeri "Umudunu yitirme" diye telkinde bulunuyor. Çünkü "umut" artık sadece "şöhrer" olmak için kullanılan bir söz- cük olmuş. Yaşamın diğerboyutlanndan dışlan- mışbirduygu... Maslak Venue'nün önünde bekleşen kalaba- lığm çoğunJuğu, henüz "yanşmaa" bile olama- mış, içeri alınmadıklan için "yanşmacı adayı" konumunda. Yanşmacı adaylanndan 50 yaşındaki müzıs- yen Ata Han, yanşma heyecanını üzerinden ata- bilmek için biraz(!) alkol alıpgelmiş. "Benim ild öğrencim içeriye kabul edüdi, ee, gebnişken biz de yanşmaya kanhnz" diyor. Sabah erken saatlerden itibaren sırada bekleyerüer sıkıntı- dan artık birbirleriyle "ahbaphk" kurmuşlar. Adaylardan 50 yaşındaki müasyen Ata Han, yanşma heyecanını üzerinden atabilnıek için biraz (!) alkol alıp gelmiş. Sabahın erken saatlcrinden beri biriikte bekledigi ve artık ahbaplık kurduğu adaylardan biri, "Âta Abi bir Cem Karaca yapsana" diyor. "Bir »ünbelki havattarTdive başlıyor şarkıya Ata Âbi'si™ Maslak Venue'nin önünde i/dihanı >aratan kalalttfflÇPTı neredeyse yansı "bestcci" oldu- ğunu sö\lü\or. l zun kuyruğun ucundakiler. içeriye girebüen "şanslılar"ı gıptayla izliyor. "Ata Abi bir Cem Karaca yapsana" diyor biri- sı. Ata Abi si "Bir gün belkiha>attan" diye baş- lıyor şarkıya. Bu arada ku\Tukta bekleyenler arasında ko- nuştuklanmızın neredeyse yansı "besteci" ol- duğunu söylüyor. Ama "besteciliğin" yanı sıra "oto yedek parça saücıhğı'' "konfeksiyon işçiK- ği" gibi yan (!) uğraşlarla da ilgileniyorlar. ' B A Y A N NORMALDE MEMURMUS!' Akşamüstü olduğunda, sırada bekJeyenlerin sayısı da yavaş yavaş azalıyor. Beüi bir saatten sonra kapının önünde "sürekli bekJemedeolan" bir grup ortaya çıkıyor. 'tçeri afanmayanlann oluş- turduğu" bu grup, "daha önce söyienen saatie- re u\ ulmadığı için" organizasyonu düzenleyen- lere öflceli. Asıl mesleği kuryelik olan 26 yaşın- daki Kenan Çiftçi, "Bö>1e terbiyesizlik olmaz" diyor. "GazetedeeJemeleringece21.00'ekadar süreceği yazrvor, ama saat 13.00'ten beri beldi- >t)rum,formlarbitti di\e alnujorlar.'' Tekstilci- likle uğraşan 25 yaşındaki Ilhan Canyemez de ona katılıyor: "İşimiagueümüzübırakıpgeldik buraya. Almayacaklarsa söyleselerdi, boşuna bekletmesinler bizi burada." 22 yaşındaki İbrahim INarin. elemelerde "tor- pü" olduğunu düşünüyor: "Halktan seçmiyor- lar, bardaçahşanlardan,tanınnuş kişflerden, üst seviyede olanlardan seçiyorlar, sabahtan beri bekHjoruz, bizi hiçe sayıyorlar" diyor isyankâr bir ta\ır]a. O sırada söze kanşan İlhan ise "Benim bildi- ğim sanatçıhk insanın ruhunda \ ardır, ama bu- raya gelenlerin çoğu tele\iz\onda seyredip öze- nrvor, kameralara çıkmak, meşhur olmak için geüyor" diyor. Sohbet ettiğimiz yanşmacılar arasında genç bir kız adını vermek ıstemiyor. yanında duran bir başka katılımcı ise durumu aydınlatıyor: "Bayan normalde deviet memuruymuş, ondan gazeteye çıkmak istemiyor." '5 saniye* için Bir moral alkısı vereBm B ekleyenler arasında bir lise öğrencisi elemelere annesiyle gelmiş. 17 yaşındaki AB Kurt, "Dün geldiın, vehnle gel dedikr, bugün de eJemeler bitti diye alnmorlar" diyor. Annesi Fadime Kurt ise "Almryoriar işte, onlara karşı biz ne yapabiliriz kL." diyor çaresizce. Bir başka aday ise "24 yühk sinema sanatçısı" olduğunu söyleyen 40 yaşındaki Sedat Özen. Özen, "Böyle real şartlarda sanatçı organizasyonu ornıaz, iki keo'nıe sö\ Jetmhorlar, hemen 'kes' diyorlar" diye yakınıyor. KuYRUİCTA 18 SAAT içeriden çıkanlar ise yanşmacılann sahneye beşer beşer alındığından, şarkı söylemek için ise kendilerine sadece 5 saniye süre verildiğinden şikâyet ediyor. Kocaeli Üniversitesi Bügisayar Bölümü öğrencisi oJan 20 yaşındaki Tuba, gece 02.00'den beri soğukta beklediğini, içeriye ise ancak akşaml7.30'da girebildiğini belirterek "İnsanda ses mi kalır? İki gününı mahvoldu burada" diyor. Y i N E BEKLERİZ! 18 yaşındaki Firdevs Saçkoparan ise "Şu ana kadar kimseyi seçtiklerini duymadım, burada hepimizle dalga geçtiler" diyor. Firdevs'inağlamakJı konuşması karşısında çevredeki yanşmacı adayı gençler, "ArkadaşJar bir moral alkışı vereJHn" diyerek kendisüıi alkışlıyorlar. 29 yaşuıdaki Omer Birsa>x, "Tiirkiye'de, ayağı olan futbolcu, sesi olan şarkıcı oluyor.. ne yapalım, biz de şansımızı denemeye geldik" diyor. "Toplu bir fotoğraf çekelim" diyoruz, "Resmin alüna 'popstar faciası' yazm" diyor birisi. Biz giderken, star olmak için kuyrukta beklemekten vazgeçmeyenlerden Ömer arkamızdan bağınyor: "27,28, 29'unda Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki Türkstar'dayız, bekleriz abla." PAZAR ORHAN BURSALI Kapanan Bilim Yuvası ve Bir Çağrı Deneme Bilim Merkezi'ni bilirmisiniz? Taksim Taşkışla'da, Mimarlık Fakültesi'nin arka bahçesin- dekı "Dene, yap, öğren" yöntemiyle öğrencileri- mizin bıltmle deneysel olarak tanıştıklan; mekanik- ten ışığa, elektronikten matematiğe, geometriye, astronomiye ve psikolojik yanılgılara kadar yüzler- ce deneyi yaparak öğrendikleri o güzelim bilim yuvasını? işte orası kapandı! Acımasız bir tasarrufla hem de! Şimdi Istanbul. eğitimciler, bilime gönül veren- ler, Koç'lar, bilim ve teknoloji sevdalıları, ezbere öğ- renime karşı olanlar... bu yuvasına hernen sahip çıkmalı ve en geç iki ay ıçinde Deneme Bilim Mer- kezi'ni büyük törenle bir başka mekânda yeniden açmalı.' • • • Bilim Merkezi Vakfı 1995'te bir grup öncü işa- damı, bilim kurumlarımız, akademısyenler, şirket- lerin gönül biriiği yapması. toplum liderliğine so- yunmasıyla kuruldu. Amacı, 7 den 70'e herkesin eğlenerek deneysel olarak bilimle tanışacakları, bilimsel düşünmeyi öğrenecekleri bir yer açmak- tı. Binlerce örneği, "Scıence Center" adıyla geliş- miş dünyada vardı. llk adım, projeyi anlatan birşölen yapmak oldu. 1-16 Mart 1997 tanhleri arasında düzenlenen 1. Bilim Şenliği, sadece Istanbul'da değil bütün Tiir- kiye'de görülmemiş bir bilim olayı yarattı. 45 bini ılkokul, ortaöğretim, ünıversıte ve askeri okul öğ- rencisi olmak üzere 68 bın kışi, içeriye girebilmek için saatlerce kuyrukta beklemışti. Bu başarının ardından, hemen bir yer arandı. Amaç bu sergiyi, büyük Bilim Merkezi'nin bir vit- rini olarak açık tutmaktı. Hemen, Taşkışla'nın arka bahçesinde gemi de- ney havuzu olarak yapılmış, sonra üniversite ta- rafından yıllarca çürümeye ve farelere terk edilmiş mekân bulundu. Orayı beş yıllığına kullanmak için İTÜ ile anlaşma yapıldı. Projeye gönül veren, vakfın o s/radaki Genel Sekreteri Izzettin Silier'in 1 milyon dolara yakın bağışı ile ve Yapı Merkezi'nin hertürlü desteğiy- le yüzme havuzu kullanılabilecek bir mekâna dö- nüştürüldü... Vak/f Başkanı Ersin Anoğlu ve şir- ketınin de yıne benzer mıktara yakın bağışıyla De- neme Bilim Merkezi cıvıl cıvıl bir bilim yuvası oldu. Mimar tasarımcı Yılmaz Zenger, öngördüğümüz deney setlerini (ülkemızde ilk kez) gerçekleştirdi. Dünya bilim merkezleri birliklerine üye olundu. Avrupa Bilim Merkezleri Birliği bir toplantısını bu- rada yaptı. Bu küçük yerimiz, özgünlüğüyle ulus- lararası begeni kazandı. En önemlisi büyük proje için adım atıldı. Yıldız Teknik Üniversitesı'nin Davutpaşa Kampusu'nda (Rektör Ayhan Alkış'a merhaba!) 50 dönümlük bir yeri oldu vakfın. Arkasından Ersin Anoğlu, uz- man bir Ingıliz mimarlar grubuna, Istanbul Bilim Merkezi'nin moduler EKO-bina projesini yaptır- dı. Ancak krizin patlar vermesi ve öncelikle maddi kaynak yaratılamaması nedeniyle bu proje ilerle- tilemedi. Ama Deneme Bilim Merkezi gelıştirildi, 500 bin öğrenci burada bilimsel deneylerie tanıştı. Yüzler- ce konferans, belgesel film gösterileri, toplantılar, şenlikler, yaz okullarına ev sahipliği yaptı merkez ve giderek Istanbul'un kopmaz bir parçasına ol- du. • • • Şimdi Deneme Bilim Merkezi'nin kapılarına kilit vuruluyor. Neden? Çünkü "beşyıllıkanlaşma"bitti... Mer- kezın telefonları kesıldi, bütün çalışanlar atıldı, ka- pı kilitleri değiştirildı, konuya yabancı insanlar içi- nedolduruldu... Kolay kabul edilecek bir olay değıl bu... Orada binlerce kişinin, manevi ve maddi des- teği, alınteri, gönlü var. Gelecek umudu var. Bilimsel düşünen ve ezberin dışında öğrenen bir öğrenci gençlik düşü var. Şimdi sergilerin Ankara'ya falan gönderileceği söyleniyor. Kolaycı çözümler aranıyor. Ankara'da bir Feza Gürsey Bilim Merkezi bulunuyor. Anka- ralılar çok istiyorlarsa, burayı devralsınlar ve ge- liştirerek büyütsünler! Deneme Bilim Merkezi Istanbul'un, Istanbul- lulanndır! Buradaki 1 milyon öğrencinindir. Sergi burada kalmalı, ona burada yeni bir me- kân bulunmalı... Vakıf kurucusu, uzun süre vakıf müdürü, 1. ve sonraki 5 şenliğin; beyın, deprem vb. gibi ilk kez yapılan özgün sergilerin düzenleme komitesinin ba- şında bulunmuş, vakfın ve Deneme Bilim Merke- zi'nin başansı için 6-7 yılını veren biri olarak, doğ- rusu ıçim acıyor... Aynı şekilde, bu başarının ardında duran ve çır- pınan bütün arkadaşlarımın da içlerinin acıdığına inanıyorum... Ortada, hem vakıf yönetiminin hem üniversite- nin ortaklaşa yol açtığı başarısız bir durum var. Ama Deneme Bilim Merkezi (www.bilimmerke- zi.org.tr), yeniden açılarak bu durum telafi edile- bilir. Istanbul ve önderler, acil çözüm için harekete geç- meli! obursali« cumhuriyet.com.tr. ZEYTİNBURNU AİLE MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 2003 319 Karar No: 2003 32 Davalı Fazlj Altındaş Tercüman Bloklan A8 D: 6 Zeytinburnu-tstanbul adresınde ıken ıkametgâhı halen meçhul. Davacı Gulnar Altındaş taraftndan da\alı Fazh Altındaş aleyhıne mahkememıze açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan yargılaması so- nunda, Davanın kabulü ile Sınop ılı, Ayancık ılçesı. Kozcugaz kö\-ü. C- 46, H 79. BSN" 99'da nüfusa kayıtlı Anngazı kızı, 5.4 1979 d lu Gulnar Altın- daş ile aynı yer BSN. 10da nürusa kayıtlı Mehmet oğlu 1954 d.lu Fazlı Altındaş'ın MİC"nın 166 3 maddesi gereğınce boşanmalanna karar verilmiş- tır. Özetı çıkanlan mahkememızın 2003 319 esas, 2003 32 karar sayılı 10 9 2003 tanhlı karann da- valı Fazlı Altındaş'a tebhgat yenne kaım olmak üzere aazete yolu ile teblıâ olunur 26 01 2004 Basın: 8685
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle