Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 ŞUBAT 2004 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Anı Yazmak
"Nasıl olur kalmasın bır ız avucumuzda
Nasıl yok olur her şey büsbutün sılınerek
Demek vefasız zaman o demlen bır daha
Gerı getırmeyecek?"
Lamartme'm unlu 'Gol'şıınnı okudum bırkezdaha Ara-
yıp bularak okudum. Okumak ıstedım' Zamanın elınde bır
oyuncak olmanın bılıncını duyduğumuz anlar olur, oyle bır
andı ışte1
Anı yazmak moda mı oldu"? Bakıyorum anı krtaplan bır-
bın ardına çıkıyor Yazariar, sanatçılar, pohtıkacılar, hatta te-
levolecıler1
Geçen gun gazetede okudum, unlu bır oyun-
cumuz "Anılanmı yazıyorum, oyle gızlı kapaklı değıl, her
şeyı açık açık, adıyla sanıyla belırterek Kıtap çıkar çık-
maz altı ay yurtdışına kaçacağım " demış
Anı nıye yazılır'? özel yaşamının oykusunu kımleryazar,
yazmalıdır? Toplum yaşamında, belırlı alanlardaçaba har-
camış, nıce olaylara tanık olmuş, nıce ınsanları yakından
tanımışolanlar Gelecekkuşaklaraornekalacaklanbırşey-
ler bırakmak ısteyenier
Vıctor Hugo'nun 'Gordüklenm', HalrtZrya'nın 'Kırk Yıl'\
ılk aklıma gelenler Bızde Muhsın Ertuğrul'un, Mücap Of-
luoğlu'nun, Vasfi Rıza'nın, Alev Surun'nın tıyatro yaşa-
mı anıları vb
Anı yazmak hem çok kolaydır, hem de çok zordur ön-
ce yazarın bır sorumluluk taşıması gerekır Hem kendıne,
sonra da okurlanna, daha doğrusu gelecek kuşaklara kar-
şı Pek çok şey gormuş, pek çok ınsan tanımış, pek çok
olayın tanığı olmuşsunuzdur Bunlan bır dış gozlemcı gıbı
anlatmasını bılenlersayılıdır Kımı, kendısının neonemlı, ne
vazgeçılmez bır varlık olduğunu kanıtlamaya çalışır
Zaman zaman bana da "Anılannıyazsana" dıyenler ol-
muştur Hıçbır zaman toplumun belleğıne kazandırılacak
anılarım olduğunu duşunmedım Bır yazar, bır gazetecı
olarak belıtiı olayları, kışılerı çeşıtlı yazılarımda anlatmakla
yetındım 0 da, kışıhklere ozel yaşantılara gırmeden1
He-
pımızın bıryaşantısı var Kaç yıl yaşamış olsak da gorduk-
lerımız, bıldıklerımız var Ama başkalarını ılgılendınr mı,
başkalarına sunmaya değer mı dıye duşunmek gerekır
Son zamanlarda anılannı yazanlarçoğaldı Çoğunu oku-
dum, okuyorum Doğrusu ya bır şey kazandığımı soyleye-
mem' Kalkıyorlar kendılennı, aılelerını, yakınlarını anlatı-
yorlar Oysa kımsenın bılmedığı, tanımadığı yaşamların oy-
kulenmesı okurlara ne kazandınr' Boyle anılar, roman nı-
telığıyle yazılsa belkı bır değer taşır 0 da guzel bır anla-
tımlayazılmışsa 'Benım hayatım bır romandır' demeyen
yoktur Gerçekten de her bıreyın yaşamoykusu ılgınç se-
ruven olur Amaetkıleyıcı bıçımde kâğıdadokulebılmışse
"Ben anılanmı yayımlayacağım, unlü kışılenn gerçek
yuzlennı bır bır açıklayacağım" dlyenlenn ortaya koyacak-
ları bır çeşıt televoledır
1
Yanı dedıkodu kıtabı
1
Alı neymış,
neyapmış, Velı kımı sevmış Ayşe kımle kaçmış, Fatma kım-
le kapanmış
1
Cınsellık de ışın ıçıne gırdı mı okuyucusu çok
oluyor
1
'Benım anılarım yayımlanınca soluğu yurtdışında
alacağım" dıyen kışı gıbı duşunenlerın yazdıklan bırsabun
kopuğu gıbı kısa surede uçar gıder
Anılanmızı, guncelerımızı kendımız ıçın yazmalıyız Gun
gun, yıl yıl» Fransız şaırı Lamartıne,
"Ebedı gecesmde bu donüşsuz sefenm/ Hep başka sa-
hıllere doğru sürûklenen bızl Zaman adlı denızde bır gün
bır lahza ıçın/ Demırieyemez mıyız?" dıye sormuştu Bu
soruya yıne kendısı yanıt vermıştr
Insan ıçın lıman yok, sahılyok zaman ıçın/ 0 geçer, bız
goçenz "
Anı yazmak guzeldır, ama sorumluluğunu bılıyorsak
Edebiyat Fakültesi'nin Önemi...
Ünıversıteler fakultelerden oluşur Bu fakultelenn hepsı önemhdır,
ınsanlığm bılgı dağarcığına durmadan yenı bılgıler taşımışlardır Boyle
olmakla bırlıkte, edebiyat fakultelennın goz onunde tutulması gereken
aynlıklan bulunduğu unutulmamalıdır Bu fakulteler, bır ülkedekı
vatandaşlann ınsanlık bılıncı kazanması. bırey olma nıtelığı edınmesı
açısmdan hıçbır zaman vazgeçılemeyecek kuruluşlardır
Arslan KAYNARDAĞ
# stanbul Unıversıtesı Edebiyat Fa-
I
kultesı'nde bitirme tezleri sergısı
açıldı Bu ılgı çekıcı sergıyı tanıt-
madan once "üniversite'' ve "fa-
külte" kavramlan uzennde kısa-
ca durmak ıstıyorum
Çağdaş umversıte, uygarhğın kalesı de-
mektır Bu kale saldınya uğrarsa başta
laıklık ve ozgurluk ılkelen olmak uze-
re butun toplum tehlıke ıçınde kalır O
ılkeler zedelenınce bılım de çok şey yı-
tınr
17 yuzyılın ortalanndan sonra. dın-
sel ve skolastık ortaçağ duşuncesıne kar-
şı ozgurluklennı elde etmeye başlayan
unıv ersıteier buyuk çalışmalar ıçıne gır-
mışler, toplumlara uygarlık, kultur ve
bılım alanında çok şey kazandırmışlar-
dır
Ünıversıteler fakultelerden oluşur Bu
fakultelenn hepsı onemlıdır, ınsanlığın
bılgı dağarcığına durmadan yenı bılgı-
ler taşımışlardır
Boyle olmakla bırlıkte. edebiyat fakul-
telennın goz onunde tutulması gereken
aynlıklan bulunduğu unutulmamalıdır
Bu fakulteler, bır ülkedekı vatandaş-
lann ınsanlık bılıncı kazanması, bırey ol-
ma nıtelığı edınmesı açısmdan hıçbır
zaman vazgeçılemeyecek kuruluşlardır
Otekı fakultelerdekı çalışmalar, oğre-
tım ve oğrenımler daha çok "meslek-
sel" edınımlere, teknık ya da fen dedı-
ğımız bılgılere, "bürokrasi" ışlemlen-
nı kavramaya yonelık olduğu halde, ede-
biyat fakultesının alanı kulrurdur, ın-
sanlığa olduğu kadar ulusal kulture ılış-
kın değerlerdır
Bu fakultenın adındakı "edebiyat"
sozcuğu nedenıyle akla yalnız şnr, ro-
man gıbı konular gelırse yanlış olur
(1)
Istanbul Unıversıtesı'ne baktığımızda,
yuz ellı yıla yakın bır geçmışı olmasına
karşın çağdaş nıtelık kazanmasında epey-
ce gecıktığını goruyoruz
Bu unıversıtenın en buyuk ve onemlı
aşamalan Cumhunyet donemınde, ozel-
VAKKO IMZALI BIR ÖDÜL GECESI VAKKO
3SCARSBU GECE ÖZEL KONUKLAR İLE CANLI YAYIN
KIRMIZI HALI 01:00
ÖDÜLTÖRENİ 03:00
lıkle de 1933 Atatürk Ünhersite Refor-
mu'ndadır
Atatürk'un, ınsan ve toplum hayatın-
da bılımın ışlevıne ne denlı onem \ er-
dığını bılıyoruz Bunu dıle getınrken
"edebiyati" kuçumsedığı sanılmamah-
dır Istanbul Unıversıtesı Edebiyat Fa-
kultesı'nın kendısıne 1923'te onursal
profesörlük vermesı uzenne gonderdı-
ğı teşekkur telgrafında şoyle dıyordu
(2)
"...Türk kültürünün odağı olan fakül-
tenizin onursal profesörlüğüne seçflmem-
den dolayı teşekkur ederim. Ulusal ba-
ğımsızuğımızı bilim alanında fakülteniz
tamamlavacaknr. Bu şerefli ilerlemenin
gerçekleşmesini ustlenmiş olan toplulu-
ğunuz arasuıda bulunnıak benim için
onur vericidir."
1933 Reformu çağdaşlıktan uzak kal-
mayı surduren unıversıteye gereklı du-
zenı verme duşuncesıyle yapılmıştı îs-
vıçre'den çağnlan uzman profesor Albert
Malche, hazırladığı raporunda onenle-
nnı aynntılanyla bıldırdı (3) \ e hemen
yenılıklere başlandı
O zamana kadar seminer yapılmıyor-
du unıversıtede. yayınlar, konferanslar
duzensızdı, tez çalışması yok gıbıydı Re-
formdan sonra. oğrencılen bılımsel araş-
tınna ve çalışmalara yonlendırmek, oğ-
rencılerden bolumlen bıtırmelennde tez
hazırlamalannı ısteyıp bunlann kabulu-
nu esas almak, ozellıkle edebiyat fakul-
tesınde zorunlu oldu
lstanbul Unıversıtesı Edebiyat Fakul-
tesı'nde o yıllardan gunumuze kadar uç
bınden fazla bıtırme tezı (hsans tezı)
yapılmıştır Bu tezlerden bırer nusha.
sınav yonetmelığı gereğınce fakultede-
kı bolum kıtaphklanyla Umversıte Mer-
kez Kıtaplığı'nda bulunmaktadır
En eskı fakultemızı tanımak \e tanıt-
mak açısmdan bunlann buyuk onemını
duşunen emeklı Prof Oktaj Aslanapa
ve oğretım uyesı beş arkadaşı, bolum baş-
kanlıklannın yardımı ve kımı eskı oğ-
rencılenn de katkısıyla bır sergı hazır-
ladılar (4)
Bu sergı, 1933 Reformu'ndan 1946'da-
kı "mevzuaf değışıklığıne kadar geçen
on altı yılın tanhsel ozellığı duşunule-
rek yalnız o yıllarda yapılmış tezlenn ka-
paklanndan oluşmaktadır Her kapağın
uzennde tez sahıbının adını, tez konu-
sunu ve uç profesorun kabul ımzasını go-
ruyoruz
Sergıde, o yıllarda ders v eren Turk \ e
yabancı oğretım uyelenyle, bugun artık
ızlen kalmayan, ancak anılarda yaşa-
yan eskı fakulte bınalanmn fotoğrafla-
n da bulunmaktadır
Tez kapaklan arasında orneğın Felse-
fe Bölümü için Hasan Ali V üceL, Macit
Şükrü (Gökberk), Nusret Hızır, Adnan
ve Nazife Cemgü, Şazhe Berin (Kurt),
Zivaettin Fahri \ e Efser Fındıkoğlu, Erol
Güney, Bedia Akarsu, Tarih Bölümü için
Oktay Aslanapa, Enver Korav, Romano-
loji Bölümü için Mîna Urgan, Türkolo-
ji Bölümü için Fahri Iz gıbı eskı "me-
zunlann" ve tanıdığımız-tanımadığımız
başkalannın adlanyla karşılaşıyoruz
Az yukanda Hasan Âlı Yucel'ın adı
geçtı Felsefebolumundeılkbıtırmete-
zını yapan odur
Bır numaralı bu tezm konusunu da
soyluyorum RuhveBeden
Yıllar boyunca bınkıp gelen v e unıver-
sıteyı zengınleştıren çalışmalann urunu
olan tezlerle karşılaşmak sevındıncı olu-
yor
Tanhsellığını kımsenın yadsıyamaya-
cağı fakultemızden, eğıtım açısmdan ol-
duğu kadar kendısını tanıtması açısm-
dan da bu tur etkınlıklen surdurmesını
beklıyoruz
1) İU Edebiyat Fakultesı'nde bugun şu
bolumler bulunuyor Felsefe, Tanh, Turk
Dıh ve Edebıyatı, Sanat Tanhı, Arkeolo-
jı, Sosyolojı, Psıkolojı, Pedagojı Antro-
polojı, Yunan ve Latın Dıl ve Edebıya-
tı, Fransız Dıl ve Edebıyatı, Alman Dıl
ve Edebıyatı, Ingılız Dıl ve Edebıyatı,
Arap Dıl ve Edebıyatı, Fars (Iran) Dıl ve
Edebıyatı
2) Macit Gökberk, Atatürk ve Edebi-
yat Fakülteleri, Bağlam (dergı) sayı 3-
8
3) Prof Albert Malche, İstanbul Üni-
versitesi Hakkında Rapor, 1933 Istan-
bul
4) lstanbul, Veznecıler Kuyucu Mu-
rat Paşa Medresesı'nde (Fen Fakultesı
gınşı yanı) açılan sergının 19 Şubat 2004
aksamına kadar gezılebıleceğı bıldınlıyor
www.ntvmsnbc.com
Rauf İnan: O Bir Işıktı...
Hacı ANGI Eğıtımcı
D
eğerlı ınsan, boşluğu doldu-
rulamaz eğıtımcı, yazar ve
katıksız Ataturkçu M.R.
tnan'ı 8 yıl once bugun 29 Şubat
19% gunu yıtırmıştık 91 yılhk yaşa-
mının her anını değerlendırerek bıze
ornekbıryaşambıraktı VeO artık onu-
muzde bır ışık oldu
Cumhunyetımızın kurulduğu yıl 18
yaşında genç bır delıkanlı olan Inan,
Turk Devnmı'nı her alanda yaşayan,
yaşama geçıren değerlı bır eğıtımcı-
mızdır Turk toplumu ummetlıkten
yurttaşlığa, uyruk anlayışından halkın
egemenlığı ılkesıne, dın temelıne da-
yalı bır devlet yapısından laık ve de-
mokratık çızgısıne ulaşabıldıyse, bu-
nu borçlu olduğu Cumhunyet done-
mınde yetışmış ınançlı, Ataturkçu oğ-
retmenler kımlerdır denıldığınde, ılk
akla gelen oğretmenlerden bın M R
tnan'dır, dıyorum
M Raufînan, 1905 yılında Bmgol
ılı, Genç ılçesınde doğdu Babası Sı-
ırtlı Hacı Yasin Efendi, annesı Erzın-
canlı Bedrive Hanım'dır
Babası malmuduru olan Inan, ıl-
koğrenımıne Genç'te başladı Bıre-
cık'te devam ederek Urfa Sultanısı'nın
(hsesı) ılk kısmıru bıtırdı Ortaokul
ve lıse oğrenımım Urfa Sultanısı'nde
tamamladı Bu okullarda ıken ozel
olarak Fransızca, Farsça ve Arapça
derslen aldı 1925 yılında lstanbul
Erkek Mualüm Mektebi'nı bıtırerek
Kayseri ZincidereÖksüzyurduna oğ-
retmen olarak atandı 1926-1928 yıl-
lannda burada uç yıl çalıştı 1927'de
Sıvas'ta açılan Üköğretim Müfettişle-
riKursu'na katılan Inan, gırdığı seç-
me sınav ını kazanarak "Pedagoji Ens-
titüsü
rı
ne devam etmek uzere Vıya-
na'yagondenldı Avrupa'dakı oğrenı-
mını tamamlayan Inan, 1931 yılında
İstanbul İlköğrerim Müfettişliği'ne
atandı Buradan askerlığe alınan Inan,
askerlık sonrası İzmir İlköğretim Mü-
fettişliği'ne atandı 1935te İzmir Mil-
li Eğitim Müdür Vardimcılığı na,
1937 de de Manisa MilH Eğitim Mü-
dürlüğü'ne getınldı Bu arada Mani-
sa- Horozköv Eğirmen Kursu'nu açtı
ve yonettı 1935 yılında oğretmen If-
fet Tolga ıle evlendı
1940 yılında Eskisehir-Çifteter Köy
Enstitüsü Müdurluğu'ne getırılen
Inan, bu gorev de 1945 yılına kadar kal-
dı Buradakı başarılı çalışmalan sonun-
da Ankara- Hasanoğlan Kö> Enstitü-
sü Müdürlüğü'ne atandı Aynızaman-
da bu enstıtunun bunyesındekı "Yük-
sek Kö\ Enstitüsü"nu de bırlıkte yo-
nettı Buradakı gorevıbırbuçuk yıl sur-
du 17 04 1946'da Bakanlık Mufet-
tışhğı'ne atandı Koy Enstıtulen yo-
netıcılennden ılk kıyıma uğrayan M R
Inan oldu MR Inan'ın Bakanlık Mu-
fettışlığı gıbı pasıf bır goreve atandı-
ğını oğrenen I.H. Tonguç, tsmet Pa-
şa'ya
"Bir kez keüe vermeye başlarsanız,
sıra sizede gefir" dıyerek duyduğu de-
nn uzuntuyu belırtmıştır
Bakanlıkta bır yıl kalan Inan'ın ba-
şanlanna çelme takılmaya başlandı
Artık ruzgâr ters yonden esıyordu H.
AH Yücel ve t. Hakkı Tonguç gorev-
den alındı Koy Enstıtulen'ne kara
çalınmaya başlandı
1970 yüında Namık Kemal Ortaoku-
lu oğretmenlığınden emeklı oldu
Emekhlık yaşamında ve omrunun son
gunune kadar hıç boş durmadı Oku-
du, yazdı ve her olumlu davranışın
yanında ve ıçınde oldu 1960 yılından
ben UNESCO Genel Kunıl ve Yöne-
tim Kurulu uyehğınde bulundu Hal-
kevleri Atatürk Enstitüsü üyeüğinde
ve HalkevleriYönetim Kurulu Başkan-
hğı'nda da bulunan Inan, yurtıçı ve
yurtdışında pek çok kongreye katıla-
rak çeşıtlı bıldınler sundu
Oğrencısı Talip Apaydm, "Köy Ens-
titüleri'nde çahşöğı ydkn ömrünün en
verimli yıllan olarak anımsardı. Tıp-
kı Tonguç Baba gibi adı KÖY Enstitü-
leri ile bütünleşmişti. En çok oradaki
hizmetleri ile anıhrdı" dıyor
M Raufînan, oğrencılenne her fır-
satta
"Çok okuyunuz, daima okuyunuz.
Göre\ den ve çahşmaktan kaçnıavınız.
Güçlüklerden yıbnavTnız. Mesleğinizi,
öğrencilerinizi ve insanlan sevnuz" gı-
bı oğutlerde bulunurdu
Inan'ın ellının uzennde yapıtı, beş
yuzun uzennde de çeşıtlı dergı ve ga-
zetelerde yayımlanmış makale ve ya-
zılan vardır Aynca, yurtıçı ve yurt-
dışında pek çok kongrelere kahlarak
bıldınler sunmuştur Yapıtlannda an
ve duru bır Turkçe kullanmaya çok
ozen gostenrdı
Oğretmenun M Raufînan, oyle bır
temel attınız kı, kazığı oylesıne sağ-
lam çaktınız kı, ne kadar uğraşsalar yı-
kamayacaklar O temelı değıştıreme-
yecekler Sız ulkesever, ıdealıst eğı-
tımcıler kuşağının çabalan unurul-
mayacaktır
PENCERE
'Burada Taze
Balık Satılır...'
3 Kasım seçımlennden sonra bır sakıncalı soru
ışaretının çengelı toplumun yureğıne takılı kaldı
Nedır o1
?
Soru
- AKP takıyyecı mı?
•
Kışı soruya takılı kuşkunun tuzağına bır kez duş-
tu mu rahat edemez
Gonlu daralır
Bunalıma gırer
llkbaharın elı kulağında, havalar duzeldı, bu pa-
zar gunu kırlara çıkanların kım bılır kaçı papatya-
lan koparıp yapraklannı yolacaklar
- Sevıyor mu sevmıyor mu?
Fal açmak eskı bır toredır, Şirazi'nın Dıvan'ın-
dan, Mevlana'nın Mesnevı'sınden, Sadi'nın Gu-
lıstan'ından Anadolu'da fala bakılması, bugun bı-
le çoğu yorede geçeriı bır gorenektır
Eskı falcılar kesılen hayvanın kurek kemığını ate-
şetutar, uzennde belırençızgılerevegolgelerego-
re yorum yaparlarmış
Anadolu'da bugun bıle kasapların kurek kemık-
lennı muştenye vermedıklen soylenır
Ya aşık kemığı, ya kahve falı, ya bakla falı, ya ıs-
kambıl falı''
AKP takıyyecı mı''
Değıl m\f
•k
Bektaşı sabahtan meyhanede demlenmeye baş-
lamış, sonra eve gıderken, bır sokağın başına var-
dığında burnuna bır balık kokusu gelmış
Sokağın ortasına doğru bakmış kı bır balıkçı duk-
kânı, ustundekı levhada şoyle yazıyor
"Burada Taze Balık Satılır"
Baba Erenler dukkânın onunde durmuş.
-Ulan, demışdukkânsahıbıne, 'Burada'sozcu-
ğune ne gerek var
7
Balıkçı
- Haklısın Baba Erenler, demış, sılelım
Ama Bektaşı gıtmıyor, elındekı şışeden bırfırt da-
ha çektıkten sonra
- '7aze' lafına ne gerek var, yanı balığın bayatını
mı satacaktın'?
Balıkçı
- Haklısın, demış, sılelım
Bektaşı bu kez dayatmış
- 'Satılır' lafına ne gerek var^ Balıklann turşu-
sunu mu kuracaksın'?
Balıkçı duşunmuş
- Haklısın Baba Erenler, sılelım
1
Dukkânın ustundekı levhada yalnız 'Balık' soz-
cuğu kalmış, ama Bektaşı gıtmıyor, elınde şışe,
dukkânın onunde dıkılmış duruyor
Balıkçı sormuş
- Baba, başka ne var'?
Bektaşı
- Ulan, demış, 'Balık' sozcuğunu de sıl
1
Mere-
tın kokusu ta sokağın başında duyuluyor
•
AKP'nın 'dıncı' kokusundan mılletın burnu du-
şecek
Ama fal bakmaya devam
VEFAT
Mehmet Bolük'un eşi, Bılge Kağan
Bölük'ün sevgılı annesı
NESLİHAN
BÖLÜKun
Cenazesı bugun Şışlı Camıı'nde
kılınacak ıkındı namazının ardından
Fenköy Mezarlığı'nda toprağa venlecektır.
AfLESİ
VEFAT
Kardeşim, yoldaşım, eski CHP
Istanbul İl Başkanı Mehmet Bölük'ün
eşi, sevgi pınarımız,
neşe kaynağımız,
NESLİHAN
BÖLÜKu
(Nesli'mizi)
yitirdik.
Nesli'mizi bugün ikindi namazının
ardından Şişli'den uğurluyoruz.
MİYASE İLKNUR