17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2004 PAZAR CUMHUPlYEr SAYFA 17 Akaryakıta yine zam geldi. Y'akaryak't!! Falcılık Rıza Tan: 'Antalya'da Kız Meslek Lisesi'nin arkasındaki sski bir evde 'Tarot Fal Bilim Merkezi' açıldı ve katma değer vergisi cfahil 10 milyon liraya *al bakılıyor. Acaba falcılık ne zaman bilim Dİdu? Devlet vergisini almak kaydıyla falcılığı Dir meslek olarak ne camandan beri kabul atti? Bu arada Devrim /asalan da yürürlükten caldınldı mı?" Teferruat Anıl Öçal: "Sinsi teferruatlar sayesinde, devrim inkılap olursa: Atatürkçülük de «ferruat olur elbet" Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97ttektronik posta: [email protected] - Ulusal gelir borçlara gidiyormuş... "YiĞit milletiz vesselam!" imdi yerel seçim zamanı ve aynı zamanda kaçak inşaat zamanı. Istanbul'un gözden ırak köşeleri değil, özel olarak korumaya alınmış Boğaziçi bile yağmaya pardon "se- çim"e hazır ve nazır! Prof. Dr. Tuvana Alton anlatı- yor: "Yeniköy Köybaşı caddesinde Yeniköy Sinago- gu'na brtişik 50-60 metrekarelik arsada neredeyse 20 günden beri kaçak bir kazı yapılıyor. Arsanın cadde- ye cephesi yok fakat caddeden görülüyor; zamanın- da gene kaçak yapılan ve altında bir şarküteri dük- kânının bulunduğu binanın yanında. Kazı, benim bah- çe duvarımı yıkabilecek kadar derinleşti. Bahçede göçük olursa oturduğum binada yaşam tehlikeli ola- cak. Biz bina sakinleri Boğaziçi imar Müdürlüğü'ne, 10 Şubat'ta telefonla, 11 Şubat'ta da giderek duru- mu anlattık ve şikâyet dılekçelerimizi verdik. Burada- ki görevli Gülnaz Hergül 'restitüsyon" çalışması ola- bileceğini söyledi. Anıtlar Kurulu'ndan ve gerekli yer- Yağma zamanıden izin tabelası olmadan kazı yapılabilir mi sorumu- zu yanıtsız bıraktı. Aynı gün Anıtlar Kurulu'na da şi- kâyet dilekçemi götürdüm, takip etmem için bana is- mi verilen "Yurdagül Hanım'dan öğrendiğime göre dilekçem Anıtlar Kurulu'na henüz girmemiş. Şikâyetlerimizden sonra tuhaf bir tesadüfle, kazı- daki çalışmalar hızlandı, kazıyı yapan kişi sayısı ço- ğaldı. Kazı işlemi genellikle sabah 06.30-07.00'de başlıyor ve 09.00'da bırakılıyor. Yani görevlilerin de- netleme saati başlayınca. Akşamları da 16.30- 17.00'de yine başlıyor, 20.00'ye kadar lambalaria de- vam ediyor. 20 Şubat sabahı saat 07.00'de hızlanmış çalışma- yı gördükten sonra tekrar Boğaziçi İmar Müdürlü- ğü'ne gittim. önce zabıta bölümündeki görevli ile ko- nuştum. Gidip denetlediklerini, uyardıklannı ve dur- durmak için kazma küreklerini bile aJdıklannı söyle- di. Daha sonra Gülnaz Hergül ile görüştüm. O da ön- lemlerın alındığını, dosyanın hazırlanmakta olduğu- nu, teknik ekip incelemelerini rapor haline getirince savcılığa yollayacaklarını söyledi. Ben de denetleme ile duracağı yerde daha da hızlanan kazıyı gördükçe önce göçük tehlikesi endişesi, daha sonra da işlem- lerin yavaş olma endişesi ile, binayükseldikten son- ra geç olacağını dile getirince ismini vermek isteme- yen başka bir görevli sesini yükselterek eğer onlara güvenmiyorsam başka mercilere gidebileceğimi söy- ledi. Aynca hem Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nden, hem Sarıyer Belediyesi'nden hem de Istinye Karako- lu'ndan sabah 07.00-09.00, akşam 16.30-19.30 ara- sı yapılan kaçak inşaatlan kimsenin denetleyemeye- ceğini, durduramayacağını, karakollann ancakgürül- tü şikâyetleri ile ilgilendiklenni öğrendim." O halde bu- yurun yağmaya! Satış Göksel Kaya: 'AKP hükümeti Avrupa'da ne kadar da değertiymiş. ABD'den sonra Almanya da destek için atağa kalktı. Avrupa madem AKP'yi bu kadar beğeniyor, Kemal Mısırakıtan'a söyleyelim, AKP'yi de babalar gibi Avrupa'ya satıversin!" SESSÎZ SEDASIZ (!) /WP/Â4aZfâa^ < I \ \ / ü • Bir Ingiliz, bir Amerikalı ve bir Iraklı Fıkrayı Akif Kökçe göndermiş: Bir Amerikalı, bir Ingiliz ve bir Irak- lı barda oturmuş içki içiyorlarmış. Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp bar- dağa ateş edip parçalamış ve "Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki kere iç- ki içmeyiz" demiş. Ingiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı par- çalamış, "Bizim Ingiliz kumsalların- da bardak yapacak cam için o ka- dar çok kum vardır ki, aynı bardak- u la iki kere içki içmeyiz" demiş. Derken, Iraklı da buz gibi soğuk- kanlı bir şekilde içkisini bitirmiş, bar- dağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikalı ve Ingiliz'i vurup öldürmüş: "Bağdat'ta bu Ingiliz ve Amerikalı- lardan o kadar çok var ki, biz aynı adamlarla iki kere içki içmeyiz." Bağ-Kur'un geri istediği para Devlet, sosyal güvenlik kuruluşlann- dan aylık alanlara sosyal destek öde- mesi adı altında ek bir ödeme yapıyor. Izmir'de Bağ-Kur'dan emekli bir yurttaş emekli aylığının yanı sıra eşin- den dolayı da ölüm aylığı alıyor ve Bağ- Kur her iki aylık için sosyal destek öde- mesi yapıyor. # Bir yıl süren bu ödemelerin sonunda Bağ-Kur, aylıklardan sadece birine sosyal destek ödemesi yapılması gerektiğini fark ediyor ve yurttaşa tebligat yapıp ay- dan aya aldığı "fazla para"nın geri ödenmesini istiyor. Bir defada 905 milyon lira istiyor! ÇED KOŞESt OKTAY EKİNCt KÎM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicako turk.net Adaylan Nasıl Seçelim? Yerel yönetım adaylanmız ar- tık her gün bizımleler... Medya ile evimızde, zorla gülen yüzle- riyle duvarlarda, caddelerimızde, jokaklanmızda, her yerimizde- ler.. Peki, acaba seçildikten sonra da yine "bizmüe" olacaklar mı°.. Yaşadığımız ve "yaşatüğımız'' kentımızle paylaştığımız tüm de- ğerlenmızı düşünen, "birim yerel yöneticimiz" gibi çahşacaklar mı? Anadolu'nun en sevdiğim söz- lennden bın; "Zurnada peşrev (akort- ayar) obnaz, ne çıkarsa bahnna_~ Partiler, aralannda örneğın "bağtama" gıbı ınsana huzur ve güven veren az sayıdakı "nazar boncuklarT da olmasa, genelde hep •'zurna gibi" adaylarla seçi- me gitmeyi yeğledıklennden, ga- liba 29 Mart sabahının sonucu da artık "bahümıza''!.. Ama bu böyle bile olsa, zurna- run da iyısini seçmek, yani öttü- ğü zaman kulağı tırmalayan de- ğil, insanı hiç değilse "oynama- ya" (Azericede neşelenmek, se- uzman ve hatta daha sosyal de- mokrat olanlar vardıysa, durum "tehKkefi" demektır... Bu adaylarda ıse "söylemle tu- tum" arasındakı uyuma bakmak. enönemlı kriter... Örneğın, demokrasiyi, "benim görüşüm etrafinda en geniş kab- tan" olarak anlıyor ve kent yöne- tımını de "sokunun diktatörlü- ğü" gıbı sanıyorsa. "irticayı geri- letine 1 " adına başınıza gelecekle- re şimdiden hazırlanın... Diğer partiler Parlamentoda grubu ya da üye- sı bulunmayan partilerin adayla- nna gelınce... Sadece; "partisi- nin varhğmı kanıtiamak" içınler- se, yerel yönetım adayı falan de- ğıl, "siyasetpiyonu"durlar... Hele, "aynı siyasirenge"yakın bir partının. seçihne şansı )ük- sek ve de "uygun nitetiktT bir adayının oylanna da göz dıkmiş- se, onlara oy vermek zaten baş- tan kaybetmek demektır. Ama kişiliği ve görüşleriyle topluma gü\ en veren, belediyeyi "ete geçirmeye" değil kente hiz- 29 Mart'ta böyle oynayabilmek için... \inmek) heveslendirecek olanını seçebilmekgerek... tktidar ve muhalefet Bu önemlı karar için, dilerse- niz önce iktıdar partisi adaylann- danbaşlayalım... AKP Hükümeti, "kenfle" ilgi- li hemen tüm yasalaraıda işte o zurna gibi peşrevsiz bir şekilde İmar yağmasmı", "kaçak j-apı- ya kamu hizmetini" ve "orman talanuu" gündemegetirdı... Şımdi bu partinın adaylan ara- sında, zurna gibi değil. bağlama gibi ses verenleri seçmek için tek bir ölçüt var; "Biz bu yasalara karşıyız ve uygulamayacağız; çünkü biz bu kenti yönetmeye adayız, talancıhğa değiL." dıye- bilenler... Eğervarsalar... CHP adaylan arasında ise ka- ıar verebilmek için galiba önce "aday adaylan"nı yeniden bir anımsamak yararlı olabılir... Eğer "etenenler" arasında, simdiki adaydan daha güvenilir, ker>te karşı daha duyarlı ve hatta met etmeye niyetlendıği "gözle- rinden" bile arilaşılabilecek olan adaylara ise elbette ki farklı bak- mak, öncelikle "insanhğm" da birgereğidir... 'Yeniden' ada>iarm Peki, "yeniden" aday olan baş- kanlar? ' Bence. en kolay karar venle- cek aday tipi onlardır... Başanlı olanlara "artık yeter" demek ne kadar akıl kân değilse, başansız olanlara da "devam et" demek, sadece kente değil, demokrasiye desaygısızlık... Başannın ölçütü mü? Tek soru; "Pişnıan nusmız?" Eğer değilseniz, hiç durmayın onu seçin... Hele, "hayaflerr daha da faz- la varsa, hiç mı hiç durmayın... Çünkü, yine bir Anadolu sö- züyle: Ne olur artık; "gelen, gideni aratmasm..." Kentlerimızın buna dayanacak hali kalmadı... oekinci" cumhuriyet.com.tr Ç İ Z G İ L İ K KÂMİL MASARACI 1 J kamilmasaracieı mynet.com HARBİ SEMtH POROY semihporoyo yahoo.com HAYAT EPtK TİYATROSU MLSTAFA BİLGÎN İSTANBUU' DA FUHU5 YAŞI 12"YE DUŞMÜS ı. ...AMA BEN ONSUZ UYUYAMAM Kt !.. MERAK ETME. ONUN ETYtyEM CtNSİN&EN OLACAK YANINDA !.. J I I l I I " l i ? f 1 I t T TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Şubat icwic.miuntaz-arikan.com AGADİRVEDEPREM 136O'T» gl/SÜ/V, FAS'IN K1YI KEfJTİ A6A- Dİg VE Ç£VI?£SrNOe ŞiDOeTLj &R DBPKEU OWU. 28 ŞUBArSÜHÜ HAFIPÇE SABS11AN ASADİR, ERTESİ SÜNÛM 6ECESİ SAAT2S. 4S'TE,KO&KUMÇ S/R DEP8£MLE YIKIU- YOePU'ArNI ANDA,ATIAS OKYANUSÜN- OAN 6EL£N BÜYÜK BİS MED DALGASI DA K'Y/OAAJ 2OO M£T7S£ /Ç£Rİ SİRDİ! MOPERA1 CAODE VE YAPIL4BPAA/ OU1- $AfJ KENTİN YÛZDB YETMİŞİfJPEN FAZ- LASI İŞE YA/ZAMA2 DURUMA GEiMİÇTt. /MSAM KAYBI İSE ÇOK YÜKSEKTİ..4Ç BİN NÛFUSTAN 12 BİfJİ YAŞAMfNl YİTİ- RECEK,K£AtrrN BOÇALTtLMASINPAN BAÇKA ÇAIZE K/>LMYACAKT7fS.. GÖRÜŞ ŞAHNAZ ÇAKIRALP Yozlaşma Geçenlerde bir aile söyleşisinde söz döndü do- laştı toplum olarak birçok alanda hızlı bir yozlaş- ma sürecini yaşadığımıza geldi. örnekler verildi. Insan ilişkilerinden iş ilişkileri- ne, politikadan sanata, basından televizyona, eği- timden sağlığa ve spora kadar. Her alanda erdemlilikten hızla uzaklaştığımız konuşuldu. lyilikçilik, alçakgönüllülük, yiğitlik, doğruluk, sevgi ve saygı gibi özelliklerimizi hızla yitirdiğimiz bir sürecı yaşadığımız tartışıldı. Son 10-15 yıldır ekonomik ve teknolojik geliş- melerin sosyal gelişımi ve değişimi etkilediği el- bet bir gerçek. Ama bu değişim sürecinde başta kültürel yaşantımızda olmak üzere bütün maddi ve manevi değerlerimizde bir erozyon yaşanma- sını önleyemememiz endişe verici değil mi? • • • Bu erozyonun önce politik yaşantımızda baş- ladığını, balık baştan kokar misalı diğer toplum- sal alanlara yayıldığını sanırım herkes kabul eder. Politikacılanmızın çoğunluğundaki hertürlü hırs, kin, öfke önce onları erdemlilikten uzaklaştırmış sonra da ülkemizi soygun, talan, rüşvet ve yolsuz- luk ortamında ekonomik ve sosyal bunalımlara it- miştir. Tüm ilişkilerde, para ve iktidar sahibi olma, ko- lay yoldan köşeyi dönme, rant, kayırma, ayrıca- lıklaryaratma derken insanlarımızın çoğunluğun- da sevgiyi de saygıyı da arar hale geldik. Acıma- sız ve katı bir toplum haline geldik. • • • Bu yozlaşmanın kültürel yaşantımızda kısırlığa yol açması bir yana, sanatta, estetikte, edebiya- tımızdaki gerilemenin boyutları da gittikçe artıyor. Televole kültürünün yaygınlaşması, reyting he- sapları, haber programlarının bile magazinleşme- si, BBG, Popstar derken Türkstar yahut Biz Ev- leniyoruz gibi işin cılkını çıkardığımız bir gerçek. Edebiyatta; romanda, şiirde, öyküde; edebi bi- çimden, sığ, kuru, anlamsız biçimlere yöneldiği- miz doğru değil mi? Bakıyorsunuz best-seller bir romanı alıp okudu- ğunuzda içiniz bir parça burkulmuyor mu? Han- gi şiirden birtat alıyorsunuz? Dizilerin elbette ay- rıklı olanlan bir yana, hangısınde erdemlilik, öğre- ticilik, iyiye ve güzele yönlendirme var? Sonra ba- kıyorsunuz hep aynı konuda dizi üzerine diziler... Tiyatroya toplum olarak ilgimizi her geçen gün bi- raz daha azaltıyoruz. Tiyatroyu neredeyse sanat yaşantımızın dışına itiyoruz. Müzikte de durum farklı değil. Popstar yarışmasını kazananlann ger- çek sanatçılarımızın (örneğin bir Sezen Ak- su'nun!) pabucunu dama attıklarını gazetelerimiz yazıyor. • • • Bu bozulmayı kadın-erkek ilişkilerinde de aile içi yaşamda da görüyoruz. Sevgisizlik, saygısız- lık gittikçe artıyor. Aşksız, ruhsuz, salt cinselliğe yahut çıkarlara dayalı bir ilişki biçimi gelişiyor. Bir moda gibi. Herkes bir şeylerin peşinde ama onun ne olduğunun yahut ne olması gerektiğinin farkın- da değil. • • • Elbette erdemli politikacılarımız, yetenekli ya- zarlarımız, ciddi TV kanallarımız ve gazetelerimiz, güçlü sanatçılarımız, başanlı sporcularımız var. Ama onların sayıları fazla olmadığı gibi toplumda hak ettikleri yeri de alamıyoriar. Ekonomide ge- çerli olan "Kötü para iyi parayı kovar" kuralını toplum yaşantımızın her alanında görüyoruz. Ka- zanılan başarılara karşı yoğun ilgimizin olmasına karşın başarılan içten içe kıskandığımız da bir ger- çek... Bir yandan AB yolculuğumuz, "Kopenhag Kriterleri", diğer yandan içinde bulunduğumuz bu umutsuz durum! Yaşadığımız bugünlerden gelecek kuşaklara bu yozlaşmanın ürünlerini mi bırakacağız? Yoksa gün gelir kendimizi bulur muyuz? Ne dersiniz? scakiralpc; hotmail.com 7 8 9 1 2 3 4 5 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ "Vurgun, kazanç, kâr" 1 anlamında 2 argo söz- cük... Birkö- leyi azat et- me. 2/IplikJe- rinboyanmak 6 istenmeyen bölümlerinin sanlarak bo- yaya batınl- ması yoluyla uygulanan boyama tekniği... Içinden çı- 1 blması güç durum. 2 3/ Bir soru sözü... 3 Yatak doldurmaya 4 yarayan yün, pa- 5 muk, kıtık gibi şey- 6 ler. 4/Avuç içi... En 7 çok. 5/ Küçük kam- 8 yon. 6/ Vanlmak is- 9 | tenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönem- lerdenherbiri... Oylumlu. 7/Türkmüziğindekul- lanılmış bir makam... Eli işe yatkın, becerikli. H/ Mezopotamya'da kurulmuş eski bir krallık... Ağ- n ilinde, kayak merkezi olan bir dağ. 9/Erkek ke- çi... Doğu Anadolu'da bir göl. ] YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Hint müziğine özgü telli bir çalgı.. Tane. II106 taşla oynanan bir oyun... Istanbul'un bir ilçesi. 3/ Bir nota... Tombul ve iri kucak çocuğu. 4/ltici ne- den, güdü... Din adamlannın simgesi sayılanbaş- hk. 5/Belirli aralıklarla yanıp sönen küçük deniz feneri. 6/ Akdeniz'de, Ispanya'ya ait turistik bir ada... Yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba ku- maş. 7/Iyileştirme, tedavi... Kale hendeği. 8/Bil- gin... Mora dönük canlı kırmızı renk. 9/lrabzon- hurnıasr da denilen bir meyve... Bir kimseye ça- lıştığı yerce verilen tatil. » *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle