Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR ku(tur(g cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAY AKIN
Yasaklanan oyuncaklarevinmez olur mu? Hem de
nastl sevinmiştir. Sonunda
zengin olmanın kapısını ara-
lamış, rüyalannı süsleyen kullanı-
lıp atılabilen bir şey üretmiştir. Pa-
iter'den söz ediyorum; VVilliam
Paiter! Susamış bir insanın açtığı
her gazoz kapağının yere düşünce
çıkardığı ses, Paiter'in kasasına atı-
lan bir bozuk paranın çınlamasıdır
aslında.
Amerika'da ortaya çıkan içi man-
tarlı gazoz kapağı dünyaya yayıl-
maya başlayınca, birçok çocuğun
oyuncağı da elinden alınır! Pa-
iter'in buluşu, gazoz şişelerinin içi-
ne tıpalık eden yuvarlaklann artık
konulmaması demektir. Oysa, boş
şişeleri kıran çocuklar yuvarlakla-
n misket yapıp oynuyorlardı. tstan-
bul çocuklannın içi renkli olmayan
misketlere 'gazoz' adını vermele-
ri işte bu yüzdendir.
Sokak oyunlannı 'sinema önce-
si' ve 'sinema sonrası' olarak iki-
ye ayırmalıyız. Sinema öncesi
oyunlardan günümüzde de sürdü-
rülenlerin başmda misket gelir. Ne
var ki, kentin içinde misket oyna-
nacak boş bir arsa bulmak olanak-
sızdır. Çocuklann unuttuğu, artık
oynamadığı oyunlara örnek olarak
da 'tulumbacı'lığı verebiliriz.
Yangından yangına koşan tulum-
bacılan taklit eden, sokaklarda on-
lar gibi bağıran çocuklara rastlanıl-
mıyor artık Istanbul sokaklannda.
Bir zamanlar her mahallenin bir de
oyuncak rulumbası vardı; çocuklar,
tahtalardan yaptıklan bu küçük tu-
lumbayı omuzlannda taşımak için
sıranın kendilerine gelmesıni sa-
bırsızlıkla beklerlerdi.
Tulumbacıların gözdesl'
Istanbul tulumbacıları arasında
öyküsü en hüzünlü olanlardan biri
de tngiliz Hidayet'tir. Asıl adı
'Charles Morgan Junior' olan
genç adam, babası ve iki kız karde-
şiyle birlikte Beyoğlu'ndaki Kon-
kordiya Tiyatrosu'nda yaptığı gös-
terilerle ünlenir. Her gösteri sonra-
sında, izleyicilere uzattığı fotoğraf-
larla para toplarken, tulumbacılar
tarafından tacız edılmeye de alışır.
Öyle ki, sahneden inip, rulumbacı-
lann hamam muhabbetlennde boy
gösterir!
Beyaz teniyle tulumbacılann
'gözdesi' olan genç Ingiliz'in ba-
şına öyle bir şey gelir ki!.. Talihsiz
gencin hüzünlü öyküsünü benden
değıl, olayın tanığı Japon Rıza"nın
Reşad Ekrem Koçu'ya anlattıkla-
nndan dinliyorsunuz: "1902 sene-
sinde gözümle gördüğüm vakı-
adır; Çeşmemeydanı tulumbacı-
ları Okmeydam'nda büvük bir
sünnet düğünü yapmışlardı.
Genç tngilizM de tulumbacı ayak-
daşları o düğüne gerirdiler. O za-
nıan 18 yaşlarında idi, yumurta
ökçeli kamerçin yemenisinden
vişne çürüğü fesine, omuzuna
atılmış fermenesine, ucu yerde
sürünür kuşağına, hatta yalın to-
puk ve kartal kanat kol omuz nü-
mayişine kadar bıçkındı. Düğün
yerinde hayli rakı içirdiler, son-
ra oğlanı karga tulumba yakala-
yıp sünnet çadırına götürdüler,
neye uğradığını bilemedi, sünnet
ertirdiler ve hemen soyup sair ço-
cuklar arasında onu da bir döşe-
ğe yatırdılar. V'olu ve adabı ile Is-
lanıiyeti kabul etti mi bilemem,
ondan sonra kendisine tngiliz Hi-
dayet denilmeye başlandı."
Tulumbacılann hızlı yaşantısına
ayak uyduramayan tngiliz Hidayet
zaman içinde alkolik olur; bir ka-
deh rakı ve bir paket tütün karşılı-
ğında çekilen her yere gider. Gün
gelir, görülmez olur tngiliz Hida-
yet. Perişan haline acıyan Bartınlı
bir kaptanın gemisine alıp tstan-
bul'dan götürdüğü haberi kulaktan
kulağa yayılır.
Üsküdar Çarşısı'nda bir oyun-
cakçının yaptığı tulumba takımı kı-
sa sürede tüm çocuklann gözdesi
olur. Tahtadan yapılan bu oyuncak-
ta, tulumba takımını oluşturanlar
ünlü gölge oyunumuz Hacivat ve
Karagöz'ün kahramanlanndan
başkalan değildir! Tulumba takı-
mında reis, borucu, fenerci gibi gö-
revliler vardır. Oyuncakçının kime
hangi görevi verdiğini Sermet
Muhtar Alus'tan öğreniriz: "Ka-
ragöz atın üstünde ve reis; Haci-
vat yanında yardağı. Sandığın al-
tında Arnavut, Arap, Acem, Tuz-
suz Bekir; borucu Rezakizade
Tarçın Bey; fenerci de fenerini
burnuna asmış, altı karış Bebe-
ruhi."
Karagöz. Hacivat ve fırıldak
Adı, tarih denilen zeminin tahta
döşemeleri arasına düşüp kaybolan
Üsküdarlı oyuncakçı gölge oyunu-
nun kahramanlannı yaptığı başka
oyuncaklarda da kullanır. En göz-
de oyuncaklanndan biri de, yelde-
ğirmeni şeklinde olan fırıldaktır.
Rüzgâr fınldağı döndürünce, yel-
değirmeninin çıknğını tutan Kara-
göz ve Hacivat bir eğilip bir kalka-
rak, çıknğı çeviriyor görüntüsü ve-
rirler.
Bu yaratıcı, zeki oyuncakçının
ünü saraya kadar ulaşır. Ne var ki,
tahtta II. Abdülhamit oturmakta-
dır!..
Beşiktaş Karakolu'na görürülen
oyuncakçı, dönemin yasaklanndan
payına düşeni ahr ve dükkânına ge-
ri döndüğünde yaptığı tüm oyun-
caklan raflardan indirir.
Ertesi gün, dükkâna gelen çocuk-
lar, çok sevdikleri oyuncaklann
yerlerinde Eyüp yapımı oyuncaklar
görünce başlannı önlerine eğerek,
geri dönerler evlerine...
ANAL ORTAMDA
Mimarlık
müzesine
ilk adım
Kültür Servisi - Yapı- Endüstri
Merkezı tarafından kurulan
Sanal Mimarlık Müzesi
'w"ww.mimarlikmuzesi.org'
adresınde sanatseverlenn ziyaretine
açıldı. Mimarlık mirasını oluşturan
yapıtlann sergileneceği sanal müze,
Türkıye'de yıllardır yaşama
geçinlemeyen Mimarlık Müzesi'nin
ilk adımı nitelığinde. Türk
mimarlığının yurtdışında tanınması
amacıyla 'wwTv.arcnmuseum.org'
adresinde Ingilizce yayına da
başlayacak olan müze, çeşitli kişi ve
kurumlann arşivlerinde saklanan
belgeleri de gün ışığına çıkarmayı
hedefliyor. Sanat tarihçisi Derya
Nüket Özer tarafından hazırlanan
Sanal müzede ilk aşamada mimar
Sedat Çetintaş'ın, Prof. Kemal
Ahmet Aru'nun, mimar Tan
Oral'ın sergileri yer alacak.
Araştırmacılara yönelik olarak
hazırlanan 'Sahaf sergisi ise her
sergi döneminde yenilenecek.
Istanbul Barosu'nun düzenlediği '1. Sinema ve Hukuk Buluşması' yarın başlıyor
Yargının beyazperdeden görünüşü
Kültür Servisi -
Hukuk dünyasında
yaşananlara dikkat
çekmek isteyen Is-
tanbul Barosu, be-
yazperdenin unutul-
maz hukuk konulu
yerli ve yabancı filmlerini yeniden izleyi-
ciyle buluşturmak için 23-28 Şubat tarih-
lerı arasında 'Sinema ve Hukuk Buluş-
ması' adıyla özel bir etkinlik düzenliyor.
Akbank sponsorluğunda, Çağdaş Sine-
ma Oyunculan Derneği (ÇASOD) işbir-
liğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen etkinlik-
le hukukçu ve sinema yapuncılanmn bir
• Akbank sponsorluğunda, Çağdaş
Sinema Oyunculan Derneği işbirliğiyle
bu yıl ilk kez düzenlenen etkinlikle
hukukçu ve sinema yapımcılanrun bir
araya gelmesi amaçlanıyor.
BÜLENT DtKMENER HABER
ÖDÜLÜ YARIŞMASI
Gazeteci Bfllent Dikmener'ın amsını > aşatmak \ e Türk gazetenlıfıne olan
katkılannı manevı yönden sûrdürmeyı sağlamak amacıy la, adına 1980 > ılında
konulan "Haber Ödülû" 2003-2004 döneminde de sürdürülmektedir.
Ödül koşullan şövledir:
1. Ödüle her Tûrk gazeteci aday olabilir.
2. Ada> lık, gazetecınin kendi ya da Ödül Komitesi üyelerinin önerisi ile ger-
çekleşir.
3. Ödüîe ada> göstenlecek haberlenn 1 Nısan 2003 ile 31 Mart 2004 tarihleri arasında günlük gaze-
teler ya da sürelı yayınlardan bırınde yayımlanmış olması gereklıdır.
4. Ödüle ada\ olabılmek ıçın nıtelıklen 3. maddede belırtılen haberlenn \a\ımlandığı gazete ya da sü-
relı ya> ınların bir sayısının 12 Nısan 2004 günü akşamına kadar Bülent Dikmener Haber Ödülü PK:
246/lstanbul adresıne taahhütlü olarak ulaştınlması zorunludur
5. Ödüller.
a) Haber Ödülü.
b) JürıÖzel Ödülü.
olarak belırlenmıştır.
Kazananlara, ödülü sımgeleven birer plaket ile özel armağanlar \enlecektır.
Ödül Komilesi: Müfıt AJaçalı. Yalçın Bayer. Fikret Dağlıoğlu, Orhan Erınç, Yalçın Ervalçın. Dogan
Katırcıoğlu. Ergın Konuksever, Turgay Olcayto. Denız Som. Yılmaz Tunçkol, Ul\ı Yanardağ. Aramız-
dan aynlanlar: Orhan Apaydın (1926-1986), Etem Ürük (1925-1989), Ayhan Başoğlu (1928-1995),
Kayhan Edip Saksr\a.(194X-1994), SonerGirgin (193
7
-1995), Çetin Özbayrak (1939-1995), Erhan
Akyıldız (1947-1998), Oktay Kurtböke (1936-1999), Engin Bilginer (1945-2001)
gelmesi
amaçlanıyor.
Bu işbirliği kap-
samında tstanbul
Barosu, gelecekte
çekilecek filmler-
de yer alan hukuk-
la ilgili bölümlerde izleyiciyi doğru bilgi-
lendirmek amacıyla sinema yapımcılan-
na ücretsiz danışmanlık yapacak.
'Sinema ve Hukuk Buluşması' yann
akşam saat 19.00'da Şişli Movieplex Sine-
ması'nda, yönetmenliğini Gary Fleder'in
yaptığı, başrollerini John Cusack, Gene
Hackman ve Dustin Hoffman'ınpaylaş-
tıklan 'Jüri' adlı filmle başlayacak.
24-27 Şubat tarihleri arasında AKM ve
Bilgi Üniversitesi sinema salonlannda ya-
pılacak gösterimlerde toplam 14 yerli ve
yabancı film izlenebilecek.
Günde dört ayn seansm yapılacağı et-
kinlikte 13.30 seanslan tstanbul Bilgi Üni-
versitesi'nin Dolapdere Yerleşkesi'nde,
16.30,19.30 ve 21.30 seanslan ise Atatürk
Kültür Merkezi sinema salonunda gerçek-
leştirilecek.
Tüm gösterimlerin ücretsiz olduğu et-
kinlik kapsamında 28 Şubat Cumartesi
günü saat 17.00'de Bilgi Üniversitesi'nde
bir de sinema ve hukuk konulu panel ya-
gılacak. tstanbul Barosu, Istanbul Bilgi
Üniversitesi ve Çağdaş Sinema Oyuncu-
lan Derneği'nce düzenlenen paneli, 'Si-
nema ve Hukuk Buluşması' ızlencesı-
nin yönetmeni Vecdi Sayar yönetecek; si-
nema yazan Tunca Asİan. avukat ve si-
nema yazan Münir Göker, yazar ve
oyuncu Çetin Öner ile tstanbul Bilgi Üni-
versitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.
Turgut Tarhanlı konuşacaklar. (0 212
351 91 81)
CÖSTERİLECEK FİLMLER
• 'Jüri' / Yön: Gary
Fleder Oyuncular:
John Cusack, Gene
Hackman, Dustin
Hoffnıan
• 'Şeytanın
AvukatT ' Yön.
Taylor Hacford
Oyuncular:
Al Pacino,
Keanu Reeves.
• 'TarafTutmak'/
Yön: Istvan Szabo
Oyuncular: Harvey
Keitel, Stellan
Skarsgard.
• 'Kirli Yarış' /
Yön: Mike Nichols '
Oyuncular: John
Travolta, Emma
Thompson.
• 'Hüküm' / Yön:
Sidney Lumet /
Oyuncular: Paul
Nevvman, Charlotte
Rampling.
• 'Karakter' / Yön:
Mike van Diem /
Oyuncular: Jan
Dedeir, Fedja van
Huet
• 'ttirafçı' / Yön:
Jim Mc Bride /
Oyuncular: Timothy
Dalton, Cary Elwes.
• 'Duruşma' /
Yön: Yalçın Yelence/
Oyuncular: Rutkay
Aziz, Meltem
Cumbul.
• 'Karanlıkta Dans'
/ Yön: Lars von Trier
/ Oyuncular: Björk,
Catherine Deneuve.
• 'Şüphe Altında'
Yön. Alan J. Pakula /
Oyuncular:
Harrison Ford,
Brian Dennehy.
• 'Aşk Nöbeti';
Yön: Mohsen
Makmalbaf
Oyuncular:
Şiva Gerede,
Abdurrahman Palay.
^ 'Saygılar Bizden' /
Yön: Zeki Ökten /
Oyuncular: Kemal
Sunal, Savaş Dinçel.
• 'Sinema Ve
Hukuk' (Belgesel) /
Yön: Erdoğan
Şentürk.
• Bir Ceza
Avukafinın Anılan'
(Faruk Erem'in
anılanndan uyarlama)
/ Yön: Lütfı Ö. Akad
/ Oyuncular: A. Uğur
Çavuşoğlu, Tamer
Yılmaz, Kamil
Korunan.
ESÎNTtLER
ZEYNEP ORAL
Hey Dünya, Nereye?
Geçen hafta Berlin Film Festivali'nde, ken-
disini hem Alman, hem Türk hissettiğini açık-
layan ve bunu zenginlik diye niteleyen, bu ka-
zanımla dünyaya meydan okuyan bir gencin,
Fatih Akın'ın başarısıyla müthiş keyiflendik.
Doğrusu Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı
ödülü'nü kazanan "DuvaraKarşı"filmini henüz
görmediğim için ben, başarısından çok, yüre-
ğinden kopan aklı başında açıklamalarıyla ke-
yiflendim. Ancak, filmin tüm eleştirilerinde yi-
ne başarısıyla ön plana çıkan genç oyuncusu
Sibel Kekilli'nin daha önce porno film çevir-
miş olmasına, kimi basınımız mal bulmuş Mağ-
ribi gibi sarıldı.
Büyük medya öylesine alışmıştı ki, "starian biz
yaratınz, bizyok ederiz" demeye ve bu deyişi uy-
gulamaya, onlann dışında birilerinin yükselmesi-
ne izin vermeye hiç niyetli değildi. Ama çabaları
boşuna.
Neyse ki bu "büyük medya" dediğim şey de
belleksiz! Bugün afişe ettiklerini yarın unutur-
lar!
Cem Karaca'nın ölümünden sonra kimileri-
nin yazdıkları, döktükleri timsah gözyaşları si-
zin de midenizi bulandırmadı mı? 12 Eylül dar-
besinden sonra onu yapayalnız bırakanların,
şimdi onun adını anmaya hakları olabilir miy-
di? Ah o, ikiyüzlü, kaypak yazıları okudukça,
sevgili Toto Karaca'yı ne çok andım. O korku
ve tehdit dolu günlerde yüz çevrilmenin, sırt
çevrilmenin en derin acısını çeken, oğlu kadar
oydu da onun ana yüreğiydi...
Evet medya belleksiz ama kimileri de unut-
muyor işte...
• • •
Sinema ne büyük bir güç!
Üçüncüsü gerçekleştirilen ve bugün sona
erecek olan AFM-Uluslararası Bağımsız Film-
ler Festivali, muhteşem bir şenlikti. Izlediğim
filmler içinde biri, "The Corporation" (Şirket)
nerede rastlarsanız rastlayın mutlak görmeniz
gereken bir belgesel.
İki yönetmen, Mark Archbar ve Jennifer
Abbott'un bol ödüllü filmi, kimya sanayisinden
giyim sanayisine, petrol, bilgisayar, otomobil,
lastik, reklam ve medyaya aklınıza gelebilecek
şirketleri, "şirket" olgusunu bir "kişilik" olarak
ele alıp masaya yatırıyor. Bu kurumun var ol-
ma nedenini, işleyişini, felsefesini, uygulama-
larını irdeledikten, bilirkişilerden (şirket yöneti-
cileri, genel müdürler, bilim adamları, analist-
ler, Chomsky'den Michael Moore'a) görüşler
aldıktan sonra bu "hastalığa" birteşhis koyu-
yor.
Sonuç: Şirket, psikopat bir insanın tüm özel-
liklerini taşımaktadır. ... Çok ciddi bir hastalık!
Şirketin var olma nedeni, temel hedefi ve
amacı, hissedarların kârını sürekli arrtırmaktır.
Kârını yükseltirken, sevgi, saygı, anlayış, da-
yanışma gibi insani duygulara, toplumsal iliş-
kilere, herhangi bir ilişkinin sürekliliğine yer
yoktur.
Şirket, hedefine ilerlerken ahlak anlayışına,
hukuk kurallarına, doğa ve çevre yasalarına,
başkalarının güvenliğine değer vermez ve bun-
ların tümünü çiğner. Bunu yaparken de asla
suçluluk duygusu duymaz.
Ben madde madde özetlemeye çalışıyorum
ama filmde şu üç paragraftaki her sözcüğün
karşılığı var:
Doğa tahribatı... Günümüzde her iki erkek-
ten birinin, her üç kadından birinin kanser ol-
ması... Dükkânda satılan ürünün fiyatının an-
cak binde birinin dünyanın öbür ucunda onu
üreten işçiye geri dönmesi... Çocukları daha
çok tüketime özendirmek için başvurulan yol-
lar... Geriye dönecek olursak, Almanya'da fa-
şizmin yükselişinde Amerikan şirketlerinin ro-
lü... Dev televizyon ve medya gruplarının hü-
kümet adına, çıkar ilişkileri adına manipülas-
yonları...
Bütün bunlar, hepimizin bildiği ünlü marka-
ların, anlı şanlı şirketlerin adları verilerek açık-
lanıyor belgeselde. Filmi izledikten sonra, ar-
tık birçok ürüne yaklaşmayacağınızın bilincine
varıyorsunuz!
Serbest piyasa ekonomisinin kurumsal bir
düzenlemesi olan şirketler, küresel bir güçtü.
Ve bugün hükümetlerden bile daha güçlüydü.
Bu çarpıcı filmden çıkınca, "Heyyy, dünya
nereye gidiyor" diye haykırıyordum.
Mutlak bir başka yol olmalıydı. Her şeyin alı-
nıp satılamayacağı, tek hedefin daha çok kâr
olmayacağı bir yol...
Tıklım tıkış sinemayı doldurmuş insanlar fil-
min sonunda akın akın sokaklara döküldüğün-
de, "Sokaklar bizim! Bu düzen değişmeli!" di-
ye haykırıyorlardı.
Yani bana öyle geldi... Yok, yok, bu replik bir
başka filmden: "Dördüncü Dünya Savaşı" fil-
minden.
zeynep « zeyneporal.com
Faks:(0212)257 16 50
'3. Sinema Şenliği' başlıyor
• DENİZLİ (AA) - Denizli Belediyesi
tarafından düzenlenen '3. Sinema Şenliği',
26 Şubat'ta başlıyor. 25 Mart'a kadar
sürecek etkinlik kapsamında daha önce
kentte gösterime girmemiş 'Ölümcül
Devir', '11 Eylül', 'Güneşli Pazartesiler',
'Havuz', 'Elling', '8 Kadın', 'Deney',
'Muson Düğünü', 'Elveda Lenin' ve
'Dogville' adlı filmler sinemaseverlerle
buluşacak.
Budapeşte'de Tünk Festivali
• BUDAPEŞTE (AA) - Macaristanın
başkenti Budapeşte'deki FONO Kültür
Merkezi'nde Türk Festivali düzenlendi.
Festivalde, 'Hacivat ve Karagöz' gölge
oyununun yanı sıra Osmanlı dönemi
giysileri de sergileniyor. Bir Macar müzik
topluluğunun konser verdiği festivalde,
Ara Güler'in tstanbul ve Türkiye'yi anlatan
fotoğraflanndan oluşan bir de sergi açıldı.
Türkiye'yi Macaristan'da tanıtmak
amacıyla yapılan festivalin, ilginin büyük
olmasından dolayı, her yıl düzenlenmesine
karar verildi.