21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ŞUBAT 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR ku(tur(g cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Yasaklanan oyuncaklarevinmez olur mu? Hem de nastl sevinmiştir. Sonunda zengin olmanın kapısını ara- lamış, rüyalannı süsleyen kullanı- lıp atılabilen bir şey üretmiştir. Pa- iter'den söz ediyorum; VVilliam Paiter! Susamış bir insanın açtığı her gazoz kapağının yere düşünce çıkardığı ses, Paiter'in kasasına atı- lan bir bozuk paranın çınlamasıdır aslında. Amerika'da ortaya çıkan içi man- tarlı gazoz kapağı dünyaya yayıl- maya başlayınca, birçok çocuğun oyuncağı da elinden alınır! Pa- iter'in buluşu, gazoz şişelerinin içi- ne tıpalık eden yuvarlaklann artık konulmaması demektir. Oysa, boş şişeleri kıran çocuklar yuvarlakla- n misket yapıp oynuyorlardı. tstan- bul çocuklannın içi renkli olmayan misketlere 'gazoz' adını vermele- ri işte bu yüzdendir. Sokak oyunlannı 'sinema önce- si' ve 'sinema sonrası' olarak iki- ye ayırmalıyız. Sinema öncesi oyunlardan günümüzde de sürdü- rülenlerin başmda misket gelir. Ne var ki, kentin içinde misket oyna- nacak boş bir arsa bulmak olanak- sızdır. Çocuklann unuttuğu, artık oynamadığı oyunlara örnek olarak da 'tulumbacı'lığı verebiliriz. Yangından yangına koşan tulum- bacılan taklit eden, sokaklarda on- lar gibi bağıran çocuklara rastlanıl- mıyor artık Istanbul sokaklannda. Bir zamanlar her mahallenin bir de oyuncak rulumbası vardı; çocuklar, tahtalardan yaptıklan bu küçük tu- lumbayı omuzlannda taşımak için sıranın kendilerine gelmesıni sa- bırsızlıkla beklerlerdi. Tulumbacıların gözdesl' Istanbul tulumbacıları arasında öyküsü en hüzünlü olanlardan biri de tngiliz Hidayet'tir. Asıl adı 'Charles Morgan Junior' olan genç adam, babası ve iki kız karde- şiyle birlikte Beyoğlu'ndaki Kon- kordiya Tiyatrosu'nda yaptığı gös- terilerle ünlenir. Her gösteri sonra- sında, izleyicilere uzattığı fotoğraf- larla para toplarken, tulumbacılar tarafından tacız edılmeye de alışır. Öyle ki, sahneden inip, rulumbacı- lann hamam muhabbetlennde boy gösterir! Beyaz teniyle tulumbacılann 'gözdesi' olan genç Ingiliz'in ba- şına öyle bir şey gelir ki!.. Talihsiz gencin hüzünlü öyküsünü benden değıl, olayın tanığı Japon Rıza"nın Reşad Ekrem Koçu'ya anlattıkla- nndan dinliyorsunuz: "1902 sene- sinde gözümle gördüğüm vakı- adır; Çeşmemeydanı tulumbacı- ları Okmeydam'nda büvük bir sünnet düğünü yapmışlardı. Genç tngilizM de tulumbacı ayak- daşları o düğüne gerirdiler. O za- nıan 18 yaşlarında idi, yumurta ökçeli kamerçin yemenisinden vişne çürüğü fesine, omuzuna atılmış fermenesine, ucu yerde sürünür kuşağına, hatta yalın to- puk ve kartal kanat kol omuz nü- mayişine kadar bıçkındı. Düğün yerinde hayli rakı içirdiler, son- ra oğlanı karga tulumba yakala- yıp sünnet çadırına götürdüler, neye uğradığını bilemedi, sünnet ertirdiler ve hemen soyup sair ço- cuklar arasında onu da bir döşe- ğe yatırdılar. V'olu ve adabı ile Is- lanıiyeti kabul etti mi bilemem, ondan sonra kendisine tngiliz Hi- dayet denilmeye başlandı." Tulumbacılann hızlı yaşantısına ayak uyduramayan tngiliz Hidayet zaman içinde alkolik olur; bir ka- deh rakı ve bir paket tütün karşılı- ğında çekilen her yere gider. Gün gelir, görülmez olur tngiliz Hida- yet. Perişan haline acıyan Bartınlı bir kaptanın gemisine alıp tstan- bul'dan götürdüğü haberi kulaktan kulağa yayılır. Üsküdar Çarşısı'nda bir oyun- cakçının yaptığı tulumba takımı kı- sa sürede tüm çocuklann gözdesi olur. Tahtadan yapılan bu oyuncak- ta, tulumba takımını oluşturanlar ünlü gölge oyunumuz Hacivat ve Karagöz'ün kahramanlanndan başkalan değildir! Tulumba takı- mında reis, borucu, fenerci gibi gö- revliler vardır. Oyuncakçının kime hangi görevi verdiğini Sermet Muhtar Alus'tan öğreniriz: "Ka- ragöz atın üstünde ve reis; Haci- vat yanında yardağı. Sandığın al- tında Arnavut, Arap, Acem, Tuz- suz Bekir; borucu Rezakizade Tarçın Bey; fenerci de fenerini burnuna asmış, altı karış Bebe- ruhi." Karagöz. Hacivat ve fırıldak Adı, tarih denilen zeminin tahta döşemeleri arasına düşüp kaybolan Üsküdarlı oyuncakçı gölge oyunu- nun kahramanlannı yaptığı başka oyuncaklarda da kullanır. En göz- de oyuncaklanndan biri de, yelde- ğirmeni şeklinde olan fırıldaktır. Rüzgâr fınldağı döndürünce, yel- değirmeninin çıknğını tutan Kara- göz ve Hacivat bir eğilip bir kalka- rak, çıknğı çeviriyor görüntüsü ve- rirler. Bu yaratıcı, zeki oyuncakçının ünü saraya kadar ulaşır. Ne var ki, tahtta II. Abdülhamit oturmakta- dır!.. Beşiktaş Karakolu'na görürülen oyuncakçı, dönemin yasaklanndan payına düşeni ahr ve dükkânına ge- ri döndüğünde yaptığı tüm oyun- caklan raflardan indirir. Ertesi gün, dükkâna gelen çocuk- lar, çok sevdikleri oyuncaklann yerlerinde Eyüp yapımı oyuncaklar görünce başlannı önlerine eğerek, geri dönerler evlerine... ANAL ORTAMDA Mimarlık müzesine ilk adım Kültür Servisi - Yapı- Endüstri Merkezı tarafından kurulan Sanal Mimarlık Müzesi 'w"ww.mimarlikmuzesi.org' adresınde sanatseverlenn ziyaretine açıldı. Mimarlık mirasını oluşturan yapıtlann sergileneceği sanal müze, Türkıye'de yıllardır yaşama geçinlemeyen Mimarlık Müzesi'nin ilk adımı nitelığinde. Türk mimarlığının yurtdışında tanınması amacıyla 'wwTv.arcnmuseum.org' adresinde Ingilizce yayına da başlayacak olan müze, çeşitli kişi ve kurumlann arşivlerinde saklanan belgeleri de gün ışığına çıkarmayı hedefliyor. Sanat tarihçisi Derya Nüket Özer tarafından hazırlanan Sanal müzede ilk aşamada mimar Sedat Çetintaş'ın, Prof. Kemal Ahmet Aru'nun, mimar Tan Oral'ın sergileri yer alacak. Araştırmacılara yönelik olarak hazırlanan 'Sahaf sergisi ise her sergi döneminde yenilenecek. Istanbul Barosu'nun düzenlediği '1. Sinema ve Hukuk Buluşması' yarın başlıyor Yargının beyazperdeden görünüşü Kültür Servisi - Hukuk dünyasında yaşananlara dikkat çekmek isteyen Is- tanbul Barosu, be- yazperdenin unutul- maz hukuk konulu yerli ve yabancı filmlerini yeniden izleyi- ciyle buluşturmak için 23-28 Şubat tarih- lerı arasında 'Sinema ve Hukuk Buluş- ması' adıyla özel bir etkinlik düzenliyor. Akbank sponsorluğunda, Çağdaş Sine- ma Oyunculan Derneği (ÇASOD) işbir- liğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen etkinlik- le hukukçu ve sinema yapuncılanmn bir • Akbank sponsorluğunda, Çağdaş Sinema Oyunculan Derneği işbirliğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen etkinlikle hukukçu ve sinema yapımcılanrun bir araya gelmesi amaçlanıyor. BÜLENT DtKMENER HABER ÖDÜLÜ YARIŞMASI Gazeteci Bfllent Dikmener'ın amsını > aşatmak \ e Türk gazetenlıfıne olan katkılannı manevı yönden sûrdürmeyı sağlamak amacıy la, adına 1980 > ılında konulan "Haber Ödülû" 2003-2004 döneminde de sürdürülmektedir. Ödül koşullan şövledir: 1. Ödüle her Tûrk gazeteci aday olabilir. 2. Ada> lık, gazetecınin kendi ya da Ödül Komitesi üyelerinin önerisi ile ger- çekleşir. 3. Ödüîe ada> göstenlecek haberlenn 1 Nısan 2003 ile 31 Mart 2004 tarihleri arasında günlük gaze- teler ya da sürelı yayınlardan bırınde yayımlanmış olması gereklıdır. 4. Ödüle ada\ olabılmek ıçın nıtelıklen 3. maddede belırtılen haberlenn \a\ımlandığı gazete ya da sü- relı ya> ınların bir sayısının 12 Nısan 2004 günü akşamına kadar Bülent Dikmener Haber Ödülü PK: 246/lstanbul adresıne taahhütlü olarak ulaştınlması zorunludur 5. Ödüller. a) Haber Ödülü. b) JürıÖzel Ödülü. olarak belırlenmıştır. Kazananlara, ödülü sımgeleven birer plaket ile özel armağanlar \enlecektır. Ödül Komilesi: Müfıt AJaçalı. Yalçın Bayer. Fikret Dağlıoğlu, Orhan Erınç, Yalçın Ervalçın. Dogan Katırcıoğlu. Ergın Konuksever, Turgay Olcayto. Denız Som. Yılmaz Tunçkol, Ul\ı Yanardağ. Aramız- dan aynlanlar: Orhan Apaydın (1926-1986), Etem Ürük (1925-1989), Ayhan Başoğlu (1928-1995), Kayhan Edip Saksr\a.(194X-1994), SonerGirgin (193 7 -1995), Çetin Özbayrak (1939-1995), Erhan Akyıldız (1947-1998), Oktay Kurtböke (1936-1999), Engin Bilginer (1945-2001) gelmesi amaçlanıyor. Bu işbirliği kap- samında tstanbul Barosu, gelecekte çekilecek filmler- de yer alan hukuk- la ilgili bölümlerde izleyiciyi doğru bilgi- lendirmek amacıyla sinema yapımcılan- na ücretsiz danışmanlık yapacak. 'Sinema ve Hukuk Buluşması' yann akşam saat 19.00'da Şişli Movieplex Sine- ması'nda, yönetmenliğini Gary Fleder'in yaptığı, başrollerini John Cusack, Gene Hackman ve Dustin Hoffman'ınpaylaş- tıklan 'Jüri' adlı filmle başlayacak. 24-27 Şubat tarihleri arasında AKM ve Bilgi Üniversitesi sinema salonlannda ya- pılacak gösterimlerde toplam 14 yerli ve yabancı film izlenebilecek. Günde dört ayn seansm yapılacağı et- kinlikte 13.30 seanslan tstanbul Bilgi Üni- versitesi'nin Dolapdere Yerleşkesi'nde, 16.30,19.30 ve 21.30 seanslan ise Atatürk Kültür Merkezi sinema salonunda gerçek- leştirilecek. Tüm gösterimlerin ücretsiz olduğu et- kinlik kapsamında 28 Şubat Cumartesi günü saat 17.00'de Bilgi Üniversitesi'nde bir de sinema ve hukuk konulu panel ya- gılacak. tstanbul Barosu, Istanbul Bilgi Üniversitesi ve Çağdaş Sinema Oyuncu- lan Derneği'nce düzenlenen paneli, 'Si- nema ve Hukuk Buluşması' ızlencesı- nin yönetmeni Vecdi Sayar yönetecek; si- nema yazan Tunca Asİan. avukat ve si- nema yazan Münir Göker, yazar ve oyuncu Çetin Öner ile tstanbul Bilgi Üni- versitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Turgut Tarhanlı konuşacaklar. (0 212 351 91 81) CÖSTERİLECEK FİLMLER • 'Jüri' / Yön: Gary Fleder Oyuncular: John Cusack, Gene Hackman, Dustin Hoffnıan • 'Şeytanın AvukatT ' Yön. Taylor Hacford Oyuncular: Al Pacino, Keanu Reeves. • 'TarafTutmak'/ Yön: Istvan Szabo Oyuncular: Harvey Keitel, Stellan Skarsgard. • 'Kirli Yarış' / Yön: Mike Nichols ' Oyuncular: John Travolta, Emma Thompson. • 'Hüküm' / Yön: Sidney Lumet / Oyuncular: Paul Nevvman, Charlotte Rampling. • 'Karakter' / Yön: Mike van Diem / Oyuncular: Jan Dedeir, Fedja van Huet • 'ttirafçı' / Yön: Jim Mc Bride / Oyuncular: Timothy Dalton, Cary Elwes. • 'Duruşma' / Yön: Yalçın Yelence/ Oyuncular: Rutkay Aziz, Meltem Cumbul. • 'Karanlıkta Dans' / Yön: Lars von Trier / Oyuncular: Björk, Catherine Deneuve. • 'Şüphe Altında' Yön. Alan J. Pakula / Oyuncular: Harrison Ford, Brian Dennehy. • 'Aşk Nöbeti'; Yön: Mohsen Makmalbaf Oyuncular: Şiva Gerede, Abdurrahman Palay. ^ 'Saygılar Bizden' / Yön: Zeki Ökten / Oyuncular: Kemal Sunal, Savaş Dinçel. • 'Sinema Ve Hukuk' (Belgesel) / Yön: Erdoğan Şentürk. • Bir Ceza Avukafinın Anılan' (Faruk Erem'in anılanndan uyarlama) / Yön: Lütfı Ö. Akad / Oyuncular: A. Uğur Çavuşoğlu, Tamer Yılmaz, Kamil Korunan. ESÎNTtLER ZEYNEP ORAL Hey Dünya, Nereye? Geçen hafta Berlin Film Festivali'nde, ken- disini hem Alman, hem Türk hissettiğini açık- layan ve bunu zenginlik diye niteleyen, bu ka- zanımla dünyaya meydan okuyan bir gencin, Fatih Akın'ın başarısıyla müthiş keyiflendik. Doğrusu Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülü'nü kazanan "DuvaraKarşı"filmini henüz görmediğim için ben, başarısından çok, yüre- ğinden kopan aklı başında açıklamalarıyla ke- yiflendim. Ancak, filmin tüm eleştirilerinde yi- ne başarısıyla ön plana çıkan genç oyuncusu Sibel Kekilli'nin daha önce porno film çevir- miş olmasına, kimi basınımız mal bulmuş Mağ- ribi gibi sarıldı. Büyük medya öylesine alışmıştı ki, "starian biz yaratınz, bizyok ederiz" demeye ve bu deyişi uy- gulamaya, onlann dışında birilerinin yükselmesi- ne izin vermeye hiç niyetli değildi. Ama çabaları boşuna. Neyse ki bu "büyük medya" dediğim şey de belleksiz! Bugün afişe ettiklerini yarın unutur- lar! Cem Karaca'nın ölümünden sonra kimileri- nin yazdıkları, döktükleri timsah gözyaşları si- zin de midenizi bulandırmadı mı? 12 Eylül dar- besinden sonra onu yapayalnız bırakanların, şimdi onun adını anmaya hakları olabilir miy- di? Ah o, ikiyüzlü, kaypak yazıları okudukça, sevgili Toto Karaca'yı ne çok andım. O korku ve tehdit dolu günlerde yüz çevrilmenin, sırt çevrilmenin en derin acısını çeken, oğlu kadar oydu da onun ana yüreğiydi... Evet medya belleksiz ama kimileri de unut- muyor işte... • • • Sinema ne büyük bir güç! Üçüncüsü gerçekleştirilen ve bugün sona erecek olan AFM-Uluslararası Bağımsız Film- ler Festivali, muhteşem bir şenlikti. Izlediğim filmler içinde biri, "The Corporation" (Şirket) nerede rastlarsanız rastlayın mutlak görmeniz gereken bir belgesel. İki yönetmen, Mark Archbar ve Jennifer Abbott'un bol ödüllü filmi, kimya sanayisinden giyim sanayisine, petrol, bilgisayar, otomobil, lastik, reklam ve medyaya aklınıza gelebilecek şirketleri, "şirket" olgusunu bir "kişilik" olarak ele alıp masaya yatırıyor. Bu kurumun var ol- ma nedenini, işleyişini, felsefesini, uygulama- larını irdeledikten, bilirkişilerden (şirket yöneti- cileri, genel müdürler, bilim adamları, analist- ler, Chomsky'den Michael Moore'a) görüşler aldıktan sonra bu "hastalığa" birteşhis koyu- yor. Sonuç: Şirket, psikopat bir insanın tüm özel- liklerini taşımaktadır. ... Çok ciddi bir hastalık! Şirketin var olma nedeni, temel hedefi ve amacı, hissedarların kârını sürekli arrtırmaktır. Kârını yükseltirken, sevgi, saygı, anlayış, da- yanışma gibi insani duygulara, toplumsal iliş- kilere, herhangi bir ilişkinin sürekliliğine yer yoktur. Şirket, hedefine ilerlerken ahlak anlayışına, hukuk kurallarına, doğa ve çevre yasalarına, başkalarının güvenliğine değer vermez ve bun- ların tümünü çiğner. Bunu yaparken de asla suçluluk duygusu duymaz. Ben madde madde özetlemeye çalışıyorum ama filmde şu üç paragraftaki her sözcüğün karşılığı var: Doğa tahribatı... Günümüzde her iki erkek- ten birinin, her üç kadından birinin kanser ol- ması... Dükkânda satılan ürünün fiyatının an- cak binde birinin dünyanın öbür ucunda onu üreten işçiye geri dönmesi... Çocukları daha çok tüketime özendirmek için başvurulan yol- lar... Geriye dönecek olursak, Almanya'da fa- şizmin yükselişinde Amerikan şirketlerinin ro- lü... Dev televizyon ve medya gruplarının hü- kümet adına, çıkar ilişkileri adına manipülas- yonları... Bütün bunlar, hepimizin bildiği ünlü marka- ların, anlı şanlı şirketlerin adları verilerek açık- lanıyor belgeselde. Filmi izledikten sonra, ar- tık birçok ürüne yaklaşmayacağınızın bilincine varıyorsunuz! Serbest piyasa ekonomisinin kurumsal bir düzenlemesi olan şirketler, küresel bir güçtü. Ve bugün hükümetlerden bile daha güçlüydü. Bu çarpıcı filmden çıkınca, "Heyyy, dünya nereye gidiyor" diye haykırıyordum. Mutlak bir başka yol olmalıydı. Her şeyin alı- nıp satılamayacağı, tek hedefin daha çok kâr olmayacağı bir yol... Tıklım tıkış sinemayı doldurmuş insanlar fil- min sonunda akın akın sokaklara döküldüğün- de, "Sokaklar bizim! Bu düzen değişmeli!" di- ye haykırıyorlardı. Yani bana öyle geldi... Yok, yok, bu replik bir başka filmden: "Dördüncü Dünya Savaşı" fil- minden. zeynep « zeyneporal.com Faks:(0212)257 16 50 '3. Sinema Şenliği' başlıyor • DENİZLİ (AA) - Denizli Belediyesi tarafından düzenlenen '3. Sinema Şenliği', 26 Şubat'ta başlıyor. 25 Mart'a kadar sürecek etkinlik kapsamında daha önce kentte gösterime girmemiş 'Ölümcül Devir', '11 Eylül', 'Güneşli Pazartesiler', 'Havuz', 'Elling', '8 Kadın', 'Deney', 'Muson Düğünü', 'Elveda Lenin' ve 'Dogville' adlı filmler sinemaseverlerle buluşacak. Budapeşte'de Tünk Festivali • BUDAPEŞTE (AA) - Macaristanın başkenti Budapeşte'deki FONO Kültür Merkezi'nde Türk Festivali düzenlendi. Festivalde, 'Hacivat ve Karagöz' gölge oyununun yanı sıra Osmanlı dönemi giysileri de sergileniyor. Bir Macar müzik topluluğunun konser verdiği festivalde, Ara Güler'in tstanbul ve Türkiye'yi anlatan fotoğraflanndan oluşan bir de sergi açıldı. Türkiye'yi Macaristan'da tanıtmak amacıyla yapılan festivalin, ilginin büyük olmasından dolayı, her yıl düzenlenmesine karar verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle