21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2004 PAZAR 10 P A Z A R Y 4 Z I L A R I dishab<§cumhuriyet.com.tr İsveç'in dış politikası ve Türkiye Vizontele, Amsterdam, Divriği... Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunan ılk Isveç Başbakanı Göran Persson oldu. BaşbakanımLZ Recep Tayyip Erdoğan'la çok iyi anlaştığını söyledi ve ülkesinin, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini destekledığini de dile getirerek gönül aldı. Ancak, başta insan haklan konusu olmak üzere, Türkiye'nin AB'ye uyunı sûrecinde yaptıklan (ve yapmadıklan) sıkı sıkjya denetlenecekti. Yanı, gevşemeye izin yoktu. Persson'un en büyük hobisi dış politikadır. Persson'un başbakanlığı sırasında tsveç. geleneksel "tarafsıznk"tan, "ittifaksızhğa" geçtı. Ülke ekonomisınde aslan payına sahip olan savunma sanayiüun en yağlı müşterileri başta ABD olmak üzere NATO ülkeleriyken Isveç asla NATO'ya girmeyecekti. Ama askerleri, NATO güçleriyle ortak tatbikatlara katılacak, BM başkanlığında ^ ^ - ^ — çoğu göstermelik banş gücü katkıJanyla ülke yurtdışında olumlu puan kazanacaktı. Östgöta Correspondenten gazetesi. çarşamba günkü başyazısını bu ziyarete ayırdı. Bu bağımsız muhafazakâr gazete, Türkiye'nin AB'ye sittin sene gırmeyeceğinı ıçeren başyazısında, bunu, Türkiye'nin "dünyamn en huzursuz bölgeterinden birinde olmasına ve Avrupa'dan kültürel bakundan ayn düşmesine" bağlıyor. Ancak yazının amacı, Türkiye'yı ırdelemek değil, Persson'un sözlerinde ne denli içten olup olmadığını tartışmak. Yazıda şu yorum yer alıyor: "Türkrye, tsveç'in dış politika amaçlanna gayet retorik düzevde hizmet STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN ediyor. İsveç, Türkiye'de Kürtlerie anlaşmazlık sürdükçe kendisini. dış politika, ahlak ve yargıçhk bakınundan bir örnek olarak göstermek için Türkiye'yi kullandL Şimdi ise eleştirilerin yerini sırt sıvazlanması aünca, İsveç'in yeniden. ama farklı bir şeküde öne çıkanlması amaçlaruyor. İsveç, AB'nin büyük kısmının Türkiye'ye hayır dediği bir ortamda. Türkiye'nin birliğe üyeüğini destekleyerek kendisine çok kültürlü bir örnek profili yaratmak istiyor. İsveç bedavadan. Avrupa ile Müslüman dünyası arasında bir köprü kunıcu imajı ediniyor. Bu şeküde poz vermenin ödenecek bir bedeli yok çünkü. Ne var ki, Türkiye'nin AB üyeiiği gerçekten ufukta görünüyor olsaydL İsveç, oy hakkı bakınundan 2. sırada yer alan bir Türkiye'nin dahil olduğu AB'nin neye benzeyeceği ^ ^ - ^ ^ konusunda daha derin düşünmek zorunda kalacaktı." Gazete bu yorumu, muhalif tavnnın bir gereği olarak yapmış olabilir. Ancaİc, AB'nin yeni üyelerle genışleyeceğı 1 Mayıs yaklaşırken İsveç'in serbest dolaşım hakkına bazı kısıtlamalar getirmek ıstemesı ve Persson'un "sosyal turizm" nskinden söz etmesi, bu yorumda bir doğruluk payı olduğunu göstenyor. isveç'in dış politika oyununda, şımdıye dek pek sevgiyle sözünü ettiği üç Baltıİc ülkesinin vatandaşlannın. "Onlar olnıadan AB olmaz" dedığı Polonyalılann, birdenbire potansiyel "sosyal turisüer" olarak görülebilmesı, kolay dolduruşa gelen bazılannı biraz düşünmeye zorlar inşallah. Ydmaz Erdoğan'ın "Vîzontele Tuuba" fîlmi 12 Şubat'ta Hollanda'nın çeşıtlı kentlerinde gösterime girdi. Türk ve Hollandalı izleyici, filme büyük ilgi gösterdi. Filmi teknik açıdan değerlendirebilecek yetkinlikte değılim, ama alışık olduğumuz karelerin dışında görüntülere sahip ve ilk fılmden biraz farklıydı. Daha çok mizahi bir belgesel gibiydi de... Yalnız, espriler çok güzeldı. Ozellikle de Amsterdam "da bu filmi izlemek benim için çok anlamlıydı. Filmin bütün karakterleri sanki tanıdıktı ve olaylar benim dogup büyüdüğüm Anadolu kasabası Divriği'de geçiyordu. Hollandalı izleyici tam olarak ne hissetti bilemiyorum. Ashnda film, çok fazla bize özgü. Ama bizim için çok farklı bir anlamı var filmin. Ozellikle benim gibi kasabada büyümüş, 12 Eylül öncesi siyasi kamplaşmaları, devrimcılerin bölünmüşlüklerini görmüş, her şeyin birbirine kanştığı. arada geleneksel ilişkilerle farklı anlamlar kazanan, komikleşen olaylan, kimın kime niye ^ ~ ~ ^ ^ ~ saldırdığının artık bilinmediği bir dönemi, okullann boykotlar ya da kavgalar yüzünden süresız tatıl edılmelerini yaşayan biri için çok anlamlı. Ve tabiı ki bütün bu yaşanan acılı dönemin ağırlığı, kayıplann yaşattığı mutsuzluğun yanı sıra olayın komik yanlannın da anlatılabilmesi güzel. Bütün tıpler bana göre DivTİğiliydi. Filmi izlerken AMSTERDAM Y4KUP KARAHAN herkesi tanıyor ve yanlanna gidecek gibi oluyorum. Erdoğan'ın bir başansı da bugüne kadar pek yapılmayan bir şeyi deneyip Anadolu'nun mizahını yapıyor olması. Biz o dönemleri haürlamak istemiyoruz aslında. Hep içimizi acıtan bir dönem. Gidip de gelmeyenler, kaybolanlar, sakat kalanlar. Insanlann üzerindeki ağır baskı. Sokağa çıkma yasaklan, birbirini ihbar edenler, kendinden, kendi çocuğundan korkanlar. Kin güttüğü kişileri suçlayıp içeri tıktıranlar, bıyık ya da saç modeline göre insanlann daha iyi ya da kötü olarak nitelendirilmeleri. însanlann kılık kıyafetine bakıp hangi Rio Karnavalı başladı Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenknen Rio Karnavalı renkli başladı. Önceki gün açüışı yapüan festivalde Brezilyalı manken Gisele Bundchen, Margueria dans okulunun dansçüanyla sanıba yapü. " (Fotoğraf: AP) Tannlann besini: Çikolata! Yalnızca coğrafi olarak değıl evsahipliği yaptığı uluslararası kuruluşlann genel merkezlen açısından da Avrupa'nın en merkezi noktasında yer alan Belçıka, AB'nin de siyasi ve idari merkezi. "Belçika çikolatasT da bir ticari marka haline gelmiş durumda. Bu yazıda üretimi, sunumu, ikramıyla başlı başına bir kültür olan çikolatayı ele alacağız. Kristof Kolomb 15. yüzyıl sonunda yem dünyada çikolatayı da keşfetti. Aztekler dünyada herkesten önce çikolata içmeye başlamışlardı. Kakao çekirdeği ve baharatlarla oluşturulan acı bir içecekti bu. Az bulunan bu içeceği, sadece çok zenginler içebiliyordu. Bu ürünün bizim bildiğirniz çikolatayla hiçbir benzerliği yoktu. Kakaoyu tadan ilk Avrupalı ise Ispanya kralı Philip oldu. (1544'te). Ispanyol soylular tarafindan formülü sır olarak saklansa da tüm ^ ^ ^ ^ Avrupa'ya yayıldı. Belçika'ya girişinden bu yana çikolata hep "hediye" olarak algılandı. 1912'deBelçikalılar pralini yarattılar. El yapımı çikolatalann genel adı pralin. En kaliteli çikolatalann en önemlı özellikleri el yapımı olmalan. Kaliteyi korumak için kakao ve diğer maddeler özenle seçiliyor. Her usta kendi formülünün içine ya biraz rom ya da toz halinde findık katarak kendi özel çikolatasını üretiyor. Brüksel'de BRUKSEL ERDLNÇUTKU bir Kakao ve Çikolata Müzesi bile var. Bu müzede sadece çikolata tarihi anlatılmıyor, ustanın nasıl çikolata yaptığını görebiliyor, çikolatayla ılgili çeşitli maddeleri keşfediyorsunuz. Çikolatadaki kakao yağı ve şeker, insana "mutiuluk" veriyor. Eski çağlarda "Tannlann besini" olarak adlandınlması da o yüzden. Kakao, insanı sakinleştiriyor, mutluluk hormonu salgılanmasım sağlıyor. Çikolatada kalsiyum, magnezyum, fosfor ve A, B1, B2, C, D ve E vitaminleri bulunuyor. Binlerce çeşit çikolatamn, bazılannın formülü devlet sırn gibi saklanıyor. Çikolata konusunda AB'ye karşı savaş veren Belçıka ve Fransa yenıldi. AB'nin aldığı bir kararla artık çikolata üretimınde kakao yağı yerine, yüzde 5 oranında bitkisel yağ kullanılabilecek. Bitkisel yağ 10 kez daha ucuz. Her alanda sentetik, yapay bir dünyaya doğru yol alıyoruz. Gelecekte farklı statüde bir yiyecek olacak belki de çikolata. Kakao ağaçlan giderek azahyor ve bir süre sonra gerçek kakao ve çikolata son derece lüks ve sadece en zenginlerin yiyebileceği bir yiyecek olacak. Aym ilk başlarda Azteklerde olduğu gibi! Belki de yakında, çikolatayı ancak Brüksel Kakao ve Çikolata Müzesi'nde görebileceğiz! erdincutku a yahoo.com görüşten olduğuna karar vermeler, yanlış anlaşılma yüzünden kendi grubundan dayak yemeler, lümpen, küçük burjuva suçlamalan... Karşı cinsin ya bacı ya da kötü kız olduğu dönemler, evlenmek isteyen devrimcilerin düşünmeden "Bizim bacılardan biriyle evlenecem arük" demeleri. karşı görüşten bınyle tavnnı çok beğensen de konuşmaya çekınmeler, bazen boğaz boğaza geldiğin insanlarla kendıni kaybedip kartopu oynamalar, sonra hatırlayıp kartopunun içine taş koymalar. Abiler, her şeyi bilen ve bilimsel terimlerle açıklayan abiler, abilerin cenazeleri, cenazelerde intikam yeminlen ve daha bırçok şey yaşadık tam da ergenliğe girerken... Avrupalı yaşıtlanmızın tam da olması gerektıği gibi yaşadığı dönemlerde bızler çok farldı yerlerde, çok farklı sorunlarla meşguldük. Şimdi, belki bir Avrupa ülkesinde bu açığı kapatmaya çahşmakla meşgulüz ben ve benim gibi dostlar. Vizontele Tuuba, bütün bunlan bizlere bu kadar açık anlatmasa da özellikJe o dönemi benim gibi yaşamış birçok insana bunlan anımsattı. Film, Amsterdam'ın merkezindeki sinemalardan birinde gösterildı. Organizasyonu, her yıl Türk Tiyatro Festivali'ni düzenleyen Türk- Hollanda Tiyatro Vakfı yönericisi Tonguç Oksal yaptı. Fihn bıttikten sonra bir kafede oturduk. Tam sohbete koyulmuşken kapıda diğer oyuncu arkadaşlanyla Yılmaz Erdoğan belırdi. Içen girip girmemekte kararsızlar. Ben, ev sahibı duygusuyla koşup "Ayakta kaldınız, içeri buyursaydınız" dedim. Yılmaz'la tanışıklığım yok, fakat ortak dostlanmız olduğundan buna cüret ettim. Yılmaz aç olduklannı, nerede yemek yıyebileceklerinı sordu. Bulunduğumuz kafenin mutfağı kapandığından başka bir yeri tarif etme ya da isterseniz biz gelip gösterelim arası bir duruma girdik. Olurdu olmazdı, ortam biraz garipleşti ve misafirperverlik yapmaya çalışırken gruptan bin ani bir kararla (pek de teşekkür içermeyen bir tarzla) "Yaaa yok be kardeşim. gerekmez!_" gibi bir şey söyledi. Sanınm bızleri ünlülerin peşine takılmaya çalışan kasabalı çocuklardan sandı. Güzellik edelim, aman buralar yaban eller derken öylece kalakaldık. Ben can havliyle "Yaaaa abiii n'oolursıuıuz yaaa!.. Biz de gelek yaaa, sevaptir be, ünlü adamlarinan biraz da biz gezek, ardınız sıra yürürüz valla, ses etmejiz" dedım. Espn Yılmaz'ın çok hoşuna gitti ve gühneye başladı, güzel espriyi nerede ve ne durumda olursa olsun kaçırmadı yani... Zaten ondan başka gülen de olmadı... karahan a wanadoo jıl KÜLTtİK • S A H H <0212) 293 «9 7« Kültür Sanat Yayıncılık Sunar Gördünüz, okudunuz, dinlediniz mi? Radyoevinde gazeteci grevi Claude Lanzman'ın 11 yıl suren çekımler sonunda. ! 985'te tamamladığı 9,5 saatlik beîgesei fiimı "Shoah", Yaiiudı soykınmıntn görûnmeyen yûzünü gorunur kılıyor Akıl aimaz gerçekler, aym adlı kıtabtnda şiırsel bır dılle aktarılıyor. 27 Şubat 2004 Cuma 18-30 ve 28 Şubat 2004 Cumartea 16:00*da Yapı Kredı Kültûr Merkezınde usta yönetmen Claude Lanzmann ile gerçekieşecek söyieşıye katılabtlir, aşağıda belırttSen gün ve saatlerde belgesel film "Shoah'ı seyredebılırsıniz. BUZDAH HAYALLERNÖIALBINÖİ fFiuM .,.-«:., * coı^o. fılmboard raisg- 27 ŞUBAT'TA BEYOĞLU ALKAZAR ve KADIKÖY KADIKÖY SİNEMALARINDA S3 14 Şubat Cumartesı 13:00 Yapı Kredı Plaza A Btok, tam gostenm 1 £2 16 Şubat Pazartesı 18:00 Yapt Kredı Ptaza A Blok. 1. bölüm 17 Şubat Salı 18:00 Yap) Kredı Raza A Blok. 2. bölüm 62 18 Şubat Çarşamba 18.00 Turkcelf Bınası, 1 böfürrt 19 Şubat Perşembe 18 OOTurkcell Bınası. 2. bolum S2 20 Şubat Cuma 18:00 Yapt Kred» Plaza A Blok, I. bölüm 21 Şubat Cumartesı 13:00 Yapt Kredı Plaza A Kok, 2. böiûm £1 29 Şubat Pazar 13.00 Yapı Kredı Plaza A BJok, tam gostenm OQO KÛaÛR İANAT YAYtNCtUK İlanlarınız İçin (0212) 293 89 78 [email protected] [email protected] www.perareklam.com.tr YOGUN İSTEK ÜZERİNE SON BİR HAFTA I Beyog u CtNE MAJESTİC '2449707f V 30 1400 1630-1900 2*15 I Nışa^taşı MOV1EPLEX ^21909601 1115 1345 1 T 0 0 1915 2*30 C C tes 23 30 I KadıkO) BROADWAY 3*6 14 811 '100 '3 30 16 15 19 00 2'30 |lZMBZJ>aGotatpKLiHuiMemea t366 44 59) '6 45 19-00 2" 15 Pans'in Seine Nehn yamaçlannda kurulu bazı yapı ve anıtlannı tüm dünya tamr: Eyfel kulesi, Notre-Dame kilisesi, Lou\Te.müzesi... Turistik Parisseverler için yine Chaillot sarayı, St. Louis adası. Concorde meydanı, Tuilleries bahçesi, Orsay müzesi gibi isimler de bildik yöreler arasında yer alır. Halbuki Fransızlar için neredeyse tüm bu isimler kadar değer ve önem çağnştıran bır Radyoevi, "La Maison Ronde / Ymariak Ev" vardır ki, has Parisperverler pek iyi büir. Sırtınızı Eyfel Kulesi'ne verip başınızı yüksek ağaçlarla korumalı nehrin sol yakasına çevirip batıya dogru bakarsamz, üç köprü ötede, 700 metre mesafede görkemli tostoparlak bir bina fark edersiniz. Ön tarafi, yani Seine nehrine bakan yüzü 6 kat, arka yansı 10 katlı halka binanın ortasında 18 katlı dev bir kule yer alır. Özgün mimarisi kadar 10 kilometreyi bulan, yer yer labirenrvâri koridorlan, yüzlerce büro, atölye ve stüdyosunu dolduran ^ _ _ _ ortalama 4 bin kişilik renkli nüfusu ve yayın. konser, sergı, konferans, müze, arşiv gibi faaliyetleriyle "Maison de Radio France / Fransa Radjüsu" (RF), içine bir kez girenin kolay kolay unutamayacağı bir e\Tendir. Ingiliz BBC kurumunun -kısmen- Fransa'daki dengi RF kısa süre önce açılışının 40. yaşını tarilıi grevler yaşayarak kutladı. Radyoevini paylaşan ayn tüzel kişiliğe sahip iki önemli kamu radyosundan RF (France-Inter, France-Info, France-Culture, France-Musiques, FIP, Le Mouv', Hector gibi 7 ihtisaslaşmış ulusal radyo ve 42 yerel radyoyu kapsayan Radio-Bleu ağından oluşur) ve Fransızca hariç, Türkçe dahıl 19 dilli Radıo France PARİS Internationale (RFI) bu yapımn hem kiracısı hem sahipleridir. Efendim, Fransızlar "nihai anaüzde" TV T 'yi yeğlese de radyo dinleyen bir halktır. Hatta çağlan sizin oralarda becerdiğinız kıvTaklıkla (!) atlayamamış olmalan hasebiyle, düzenli yapılan araştırmalara göre yıllardır 3 klasik basın-yayın orgam (yazıb basın, tele\ izyon ve radyo) arasında en güvenilir haber kaynağı radyoyu (yüzde 55 güven, basın yüzde 48, TV yüzde 47) görür. Ama Fransız, her an değişim ve etkileşim içersinde yaşayan, canJı, esnek ve hızlı bir iletişim kanah olmasından örürü taze habere en yakın olan radyoya sık sık başvurduğu gibi başta popüler ve kJasik müzik ve caz, sonra da uzman kışilikler v&veya birçok ideahst ve kaliteli animatör aşkına radyoyu sever, izler ve özler. Radyo sevgisinin özünde büyük oranda kamu sektörünün ticari ve şahsi çıkar _ _ _ _ ^ _ ^ beklemeyen yayıncıhk anJayışı yatmaktadır. Tahmin edebileceğiniz üzre bu anlayışın maliyeti görece yüksektir. Ikridar olan sol veya sağ liberal çevreler durumdan rahatsızdır. Tarihi kazanunlan bir çırpıda yok etmek isezordur. 1964'te yeni Radyoevi'nde dünyaya gelen ORTF. Fransız Radyo Televizyon Kurumu başta tüm çahşanlanna eşit davranır. 1974'teparçalanan bu yapıdan aynlan -taze gözde- TV kaynlır, Radyo üvey evlattır. 1987'de bağımsızhğını kazanacak özerkRFI, 1975'teRF'den tümüyle kopar. Kültür Bakanlığı vesayetindeki RF ve bütçesi Dışişleri Bakanlığı'ndan karşılanan RFI ile kamu TV kanallan arasındaki çalışma UĞLiRHÜKÜM koşullan ve ücret eşitsizliği, başlangıçta konmuş eşitlik ilkesine karşın gitgide artar. Halbuki Radyo ve TV'lerde haber ve bilgi programlannı hazırlayanlann çoğunluğu profesyonel gazetecidir. Yaptıklan iş çoğu zaman aynıdır. Fakat göriintü avantajına karşı sözün büyüsü. yüzeyselliğe karşı derinlemesine araştırma para etmez. Medyatik gösteri devri başlamıştır. 1994'tekonulan eylemlerin ardından dönemin hükümetınin tayin ettiği arabulucu Guy Servat'nın adıyla amlan bir sözleşme imzalanır. Hükümet aradaki farkı zamana yayarak kapatacaktır. Halbuki Servat Antlaşmasrmn 10. yılında durum beklendiği gibi gelişmemiştir. 27 Ocak 2004'te sendikalannın eşlığinde sıkı bir greve giden RF gazetecileri 25 yıldır görülmemiş bir katıhm ve süreyle 8 radyoyu sessizlığe, doğrusu sadece müzik yayınına gömerler. RF'nin 650 gazetecisinin 500'den fazlası 18 gün, onlara 8 Şubat'ta katılan RFI'nin 350 gazetecisinden 250'si 8 günlük işi durdurma kararlanna kamuoyundan da destek alırlar. 6500 kişilik, her alanda toplum önderlerinin katıldığı imza listesi hükümete sunulur. Sonuç: Tüm gazetecilere Mart ve .\ralık 2004'te ödenecek 450 + 400 = 850 Euro'luk bir prim ve 2004 yılı süresinde kamu işitsel görsel sektöründe ücret farklılıklanm inceleyecek bir komisyon oluşturulacak. Sonuçta muzaffer edayla konuşabilecek bir taraf yok. RFI YK Başkanı Jean-Paul Ouzel'in, grevlerin bittiği perşembe akşamı verdiği memnuniyet demecinden aktaracağimız bir cümle bakalım sizlere bir şeyler hatırlatabilecek mi? "Bir de şu grevci kamu sektörü fanajından kurtulabilsevdikü!" ugur.hukumaparis.com :,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle