Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 ARALIK 2004 PERŞEMBE 8 TURKİYE Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak PB PB PB PB PB PB PB PB PB 1 5 7 9 8 8 9 7 4 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana K 5 Mersın 4 Diyarbakır K K 5 Şanlıurfa PB 0 Mardin S 0 Siirt PB 0 Hakkâri S 5 Van PB 13 Kars Parçalı bulutlu HABERLERIN DEVAMI B 12 B 11 4 PB PB 6 1 PB 1 PB K 4 2 K K 13 ^§f Sıslı d2HiBuiutlu Yurdun kuzey ve doğu kesımien ıle kıyı Ege ve Batı Akdenız parçalı çok bulutlu Orta Karadenız kıyılan, Doğu Karadenız, Doğu Anaddu'nun doğusu kar yağışlı. yurdun ıç kesımien sıslı, dığer yerier az bulutlu ve açık geçecek Hava sıcaklığında onemlı bnrdeğışıklık olmayacak DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münıh ^ Y Y Y Y Y Y Y K K 6 3 7 13 8 7 6 4 3 Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih K 4 B 2 PB 13 B 0 PB 5 PB 6 Y 14 PB 12 K 4 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bışkek Tıflıs Kahire Şam PB 1 Y 6 K 7 Y 12 K 2 PB 11 PB12 Y 16 PB 7 (Y\J (~J < * Moskova CTjBeriın TaşKent Tahran 4 f e Ç°k bulutlu ç^^Kafiı Sulu kar > Gok gürultulü G U N C E L CÜNEYT A C Y R K R AÜE • Baştarafı 1. Sayfada (derogasyonlara) kadar çeşitli koşullar giderek kemikleşiyor. Kamuoyu neyi kabul ettiğimizi, hangi koşulları kabul etmeyeceğimizi hâlâ öğrenmiş, anlamış değil. Tam ve eşit üyelik hedefinden sapılmaması, müzakere başlama tarihinin ikinci bir toplantıyı gerektirmeyecek kadar net ve kesin olması, çözüm olmadan Güney Kıbrıs'ı tanımayacağımızı içeren temel ilkeler, kırmızı çizgiler, pekâlâ. Kimi olası koşullar içeren gelişmeler kulağına çalınmış olacak ki; RTE, AB büyükelçilerinden "lütfen sumenin altından yeni engeller çıkarılmamasını" istiyor. Er doğmuş Recep Bey ile Gül'ümüz Güney Kıbrıs'ı tanımayı bir kez daha çözüm koşuluna bağladıkları önceki gün Briiksel'den gelen haberler: AB zirvesinin sonuç bildirisine Güney Kıbrıs'ı dolaylı yoldan tanımamızı sağlayacak olan Ankara Anlaşması protokolünü 2005 yılının ilkbahar aylarında (bir habere göre 2005 Haziranı'na kadar) tanımamızı isteyen bir ifade konulacağını duyuruyor. Bizimkiler hâlâ seçenek hazırlayadursunlar; RTE'nin "Türkiye'nin Güney Kıbns'ı tanıyacağımızı gösteren niyetini dile getirmesinden sonra", AB zirvesi, sonuç bildirgesinin 19. paragrafında son dakika yeni bir değişikliğe uğramazsa "ufak bir düzeltme" yapacak... "Müzakereler fiilen başlamadan önce tanıma işleminin 2005 ilkbahar tarihine kadar uyarlanması gerektiğine dair 'endeksli bir hatırlatmada' bulunacak..." Gelişmeleri üstünkörü izleyenler bile kestirebilir. Müzakerelerin 2005 yılının ikinci yansında başlamasında anlayış birliğine varan AB, böylece: Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımayı müzakereye başlamak için koşula dönüştürüyor. Sumenin altından son çıkan işte bu! ••• Günlerdir yazılan söylenen zirveye bir gün kala şu soruyu artık yanıtlayabilecekler mi? Kabul edemeyeceğimiz koşullar 17 Aralık'ta önümüze gelirse tavrınız ne olacak? Bu iktidar onca ağır koşulu bir yana bıraktı, sunulan elma şekeriyle yetiniyor: Tam üyelik ama ucu açık müzakere tarihi! • •• Kim ne derse desin: önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda baştan sona gerçekleri saptayan açıklamalarıyla Genel Başkan Deniz Baykal, yardımcısı Onur Öymen ve kabul edilmeyen bildiriyi bir fırsat yaratarak okuyan, böylece kamuoyuna mal eden Grup Başkanvekili Haluk Koç, başanlıydı. CHP elbette AB üyeliğini destekleyecek; ama... CHP, AB önünde açmazlara nasıl girdiğimizi saptayacak; Baykal, elbette zina önerisiyle başlayan aleyhte havayı, bugünkü karartaslaklarının kaynağı olan ilerleme raporunu açıklanmasının üzerinden 1.5 saat geçtikten sonra "uyumlu ve olumlu" bulan RTE'yi, dayatmaları "Biz Türküz, baskılara boyun eğmeyiz" diye Batı'da geçersiz Kasımpaşalı ağzıyla karşılamasını eleştirecek... Onur öymen, 1 Mayıs 2004'te Güney Kıbrıs'ın AB'ye tam üyesi olmasına 1960 Anlaşmalarındaki olmaz maddesine karşın parmağının ucunu oynatmayan hükümete vuracak... Haluk Koç, başkanlık engellerini kırarak bu iktidarın durmadan yinelediği ilkeleri içeren bildirinin temel maddelerini kürsüden okuyacaktı. CHP, eleştirdi, vurdu, bildiriyi okudu. Ne çare: "Herkes ne düşünüyorsa söyledi. Meclis 'te genel görüşme de yapıldı, artık böyle bir bildiriye ihtiyaç yok" diyebilen, ulusal bir sorunda Meclis'in simgeleyeceği ulusal birlikteliğin önemini yadsıyan bir Başbakan karşısında CHP... Ulusal görevini tamamlayamadı. Zorlu yasa maratomı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) IMF'yle yeni standby anlaşması için koşul niteliğinde bulunan 3 yasa tasansı da tartışmalı durumda. Yeni standby'ın koşullan arasında bulunan bankacılık yasa tasansı, sosyal güvenlik reformuna ilişkin taslaklar ve gelirler idaresi taslağı ekonomi bürokratlannı da karşı karşıya getirdi. Standby'ın imzalanması için gerekli düzenlemelerin son aşamaya gelmesi için, ciddi bir çalışma sürecine ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Bu düzenlemelerin şu anda bulunduklan durumlar şöyle aktanlıyor: BankaClllk: Bankacıhk taslağının bankalann denetimi ve bankalann fona alınmasıyla ilgili düzenlemeleri sıkıntılı. Taslakla bankalann fona alınması uygulamasının kaldınlması, IMF'nin itirazlanna neden oldu. Bankalann denetimi konusunda da IMF ve BDDK arasında henüz net bir uzlaşma sağlanamadı. SOSyal güvenlik: Tasanlara henüz son şekli verilmedi. Ancak reform adı verilen düzenlemelere itirazlar başladı. Taslak, tüm sosyal yardım kurumlannın sosyal koruma kurumu bünyesinde birleşmesini öngörüyordu. Ancak bakanlann itirazlan nedeniyle, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu bu düzenlemelerin dışında bırakıldı. Cellr İdaresi: Gelir idaresiyle ilgili yasa taslağı düzenlemesi ise hem IMF'nin hem de Maliye bürokratlannın istemlerini tam olarak karşılamıyor. Taslakta, denetimde çok başlılığın kaldınlmaması ve gelir idaresine özerklik verilmemesi başlıca itiraz noktalan. Yeni standby için hazırlanması gereken yasa tasanlan tartışmalı GUNDEM MUSTAFA BALBAY 'Temel konular belll* Devlet Bakanı Ali Babacan da dün katıldığı bir TV programında tartışmalı taslaklar hakkında bilgi verdi. Bankacıhk yasa taslağında her kurumun farklı yaklaşımlan olduğunu belırten Babacan, "Nihai kararı TBMM verir. Bankacıhk sisteminde denetim zafiyerinin asla olmaması gerekiyor" dedi. Programın en önemli ayağımn yapısal reformlar olduğuna işaret eden Babacan, sosyal güvenlik reformu, bankacıhk ve vergi idaresinin yeniden yapılandınhnasının temel konular olduğunu söyledi. Babacan şöyle devam etti: "Sosyal güvenlik reformu içinde genel sağlık sigortası var, genel sağlık sigortası ise adeta bir bebeğin ana rahmine düştüğü andan ölene kadar hatta defin masraflan da dahil olnıak üzere kucaklayan bir sistem. Prim ödeme gücü olsun olmasın, her vatandaşımızın bundan yararlanacağı bir sistemdir. Emeklilikte kim olursa olsun çalışıyorsa ve prim ödüyorsa ödediği primle orantılı olarak emeklilik hakkımn birikmesi temeldir. Hiçbir grubun başka bir gruba üstünliiğü oimamah." Ali Babacan, vergi idaresinin yeniden yapılandınlmasına ilişkin taslağın da, yakın bir zamanda TBMM'ye gönderileceğini bildirdi. • Baştarafı 1. Sayfada bundan sonrasını konuşuyorolacaktık... IMF ile bir önceki temel anlaşma, Ecevit hükümeti döneminde, Kemal Derviş'in hükümetin 4. ortağı olarak algılandığı günlerde yapılmıştı. Anlaşmanın koşullan ağırdı. Mali kaynakların yönetiminden tarımın desteğine kadar ekonominin tüm düzeni IMF ile anlaşarak kurulacaktı. Bunun için yasa değiştirmek gerekiyorsa yasa, anayasa değiştirmek gerekiyorsa anayasa, bakan değiştirmek gerekiyorsa bakan değiştirilecekti. öyle oldu! Derviş o günlerin kitabını yazıyormuş. Bakalım onun gözüyle olup bitenler nasıl şekillenmiş... AKP'nin iktidara gelme sürecinde ise Erdoğan ve ekibi IMF'yi ürkütmemeye özen gösterdiler. Şu türaçıklamalarla hem toplumun gazını hem de IMF'nin desteğinı almaya çalıştılar: "Biz IMF ile daha iyi pazarlık yapanz..." "Biz ekonomiyi öyle yönetiriz ki, IMF'ye gerek kalmaz..." Her ikisi de gerçekleşmedi. IMF heyeti arada bir Türkiye'den ayrıldı. Ankara'ya serdi postu, hükümetin yapması gerekenlerle bir bir ilgilendi. Hakkını yemeyelim, AKP iktidarı da Kemal Derviş'in hazırladığı programı aynen uyguladı. Derviş'in yeri geldikçe övünmesi yerinde bir davranış. Rakamlar kötü, ekonomi iyi! Hükümetin sıyasal olarak eleştirilmemesine toplum neredeyse alıştı. Sokaktaki insan, "Artık neler oluyor, bilmiyoruz. Haberierde çoğunlukla hükümet övücülüğünden başka birşeyyok" diyor. Arada bir ekonomik gidişin tehlike işaretleri verdiğini yazansöyleyen olursa hemen lafı ağzına tıkıyorlar: "O öyle değil... öyle de, tam öyle değil!" "Aslında istatistikler öyle okunmaz, düzden değil yandan bakmak gerekir." "Söylediğin doğru da, şimdi bunu dile getirmenin yeri mi?" Bu tür tepkilerie hükümetin etrafında bir koruma kalkanı oluşturuluyor. Hükümeti desteklemenin ustaca hali! Oysa plazaların değil de toplumun ekonomisine baktığımızda tablo çok da parlak değil. IMF ile yapılan anlaşma zaten iyice budanmış olan sosyal devlet kavramının ortadan kalkacağını gösteriyor. Çalışanların gelenekselleşmiş hakları 2005'te kaldırılacak. Sosyal devlet kavramının yerini, sosyal güvenlik şırketleri alacak. Herkes parası kadar sosyal olacak! Bu uygulamalardan etkilenecek kesimlerin hemen tümünde ciddi bir refleks yorgunluğu hissediliyor. Borçlanma politikasında da değişen bir şey yok: Borçlarımız, ödedikçe artıyor! Böyle şey olur mu, demeyin. Eğer bütçenizden ayırabildiğiniz para, borcunuzun sadece faizini ödemeye yetiyorsa, olur... Işte tablo: Dış borcumuz 1999'da 103 milyar dolardı. 2000'de 118 milyar dolara çıktı. 2001 'de 113 milyar dolar oldu. AKP 2002'de 131 milyar dolar dış borç devraldı. Bu rakam 2003'te AKP'nin başarılı yönetimiyle 147 milyar dolara çıktı. 2004 yılı boyunca da sıktık dişimizi, sıktık kemerimizi, borç taksitlerini ödedik. Çok sıkışınca erteleme istedik ve borcu 150 milyar doların üzerine çıkardık. AKP hükümetinin istikrarını kutlamak gerekir. Her yıl dış borcu ortalama yüzde 5 dolayında arttınyor! Işleyen ekonominin temel göstergeleri; büyüme, istihdam ve kayıttaki ekonomi oranıdır. Büyüme oranında düşüş dikkati çekiyor. İstihdam kıpırdamıyor. Işsizlik en temel sorun olarak devam ediyor. Kayıtdışılık her alanda sürüyor. Kayıtdışı çalışan işçi oranı yüzde 55. OECD'nin Ekim 2004 'teki Türkiye raporunda üç "tuzak"tan söz ediliyor: Güvenin düşük seyretmesi, zayıf yönetim, kayıtdışılık. Bunlar bir yana durumun özeti şu: Geniş yığınlan ilgilendiren rakamlar kötü ama, ekonomi iyi! ankcum/! cumhuriyet.com.tr Atatürk'ün emriyle 1926'daAvrupa da genç Cumhuriyeti tanıtan Karadeniz Gemisi hurdaya ayrıldı, söküldü ve îtalyanlara satıldı. 'Karadeniz jilet mi oldu 'sorusuna verilen yanıt iseyıhcı: ' O j ilet çoktan kınldı' AYKUT KÜÇÜKKAYA Avrupa ülkelerine çiçeği burnundaki laik cumhuriyetin çağdaş yüzünü gösteren "Karadeniz Gemisi" nın 46 yıllık serüveni hazin bir öyküyü banndınyor. Karadeniz'in hurdaya aynlışından îtalyanlara satılışına dek uzayan yaşamöyküsü, Hollanda'dan "reddi miras" örneği olarak bugün karşımıza dikiliveriyor... Önceki akşam, "Hollanda" televizyonunun üçüncü kanalında "Başka Zamanlar" adlı program içerisinde bir belgesel yayımlandı. Belgesel. Atatürk'ün isteğiyle 1926 yılında Karadeniz Gemisi'nin Avrupa limanlanna yaptığı ve Türkiye'yi tanıtmayı amaçlayan 3 ayhk o unutulmaz geziyi anlatıyordu. Peki, Hollanda televizyonunun 17 Aralık öncesi beyaz ekrana taşıdığı belgesele konu olan o unutulmaz "S/S Karadeniz GemisF'ne ne ohnuştu? Biz de dün bu sorunun yanıtını aradık... Ve hiç de karşılaşmak istemediğimiz hazin bir öyküyle yüz yüze geldik... İşte o projenin ve Karadeniz'in 46 yıla sığan öyküsü: 18 Mayıs 1905 'te beş yüz doksan altı yolcuyla Rotterdam'dan Jakarta'ya doğru ilk seferine çıktığında adı S/S VVILIS'tı. 130 metre boyunda WILIS, 3500 beygir gücündeki buharh makinesiyle günde yermiş iki ton kömür yakarak çahşıyordu. On dokuz yıl sonra, Atatürk cumhuriyetinin deniz ticaret filosunun çekirdeğini oluşturacak on iki gemiden biriydi artık WILIS... Dört bin iki yüz Ingiliz Poundu karşılığında satın alınan gemi, "S/S Karadeniz" olarak Istanbul 'a getirildiğinde yıl 1924'tü... Ve iki yıl sonra günümüzde Hollanda'da belgesele konu olan Karadeniz Gemisindeki "Sergj Projesi" Manisa Milletvekili Mazhar Müfit Bey tarafindan Gazi Mustafa Kemal'e sunulur. Mustafa Kemal, Karadeniz'in rotasını Avrupa yönelten onayı verir, gemi Haliç Tersanesi'ne çekilir, tadilat başlar. Dekoras Seksen altı gün boyunca Avrupa'nın önemli ticaret merkezleri \e linıanlarına uğrayarak genç Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıtan 'Karadeniz Gemisi'nin serüveni hazin bir öyküyü barındırıyor. yon mimar Asım Kömürcüoğlu tarafindan gerçekleştilir. iki bin yedi yüz yetmiş sekiz ton kömür yakar. Limanlarda ne mi olur? Atatürk tarafindan görevlendirilen Istiklal Marşı bestecisi Zeki Üngör'ün yönettiği yüzer sergideki kırk yedi kişilik Cumhurbaşkanlığı Orkestrası, uğradığı liman kentlerinde müzik ziyafetı \enr. Her limanda gemiyı binlerce A\ rupah ziyaret eder. Gemidekı konuk ve görevlıler verilen resepsiyonlar, balo ve benzeri etkinliklerde zarafetleri, zamanın modası giyimleri ve danslanyla büyük beğeni toplar. Ambarlardaki reyonlar da işin cabası... ipek kumaşlan ve Türkiye'nin çeşitli tahıl ürünleri sergilenir... Ya sonrası... Sonrasını isterseniz Yazar Oktay Sönmez'ın "Amlarda Gemiler" adlı kitabmdan aynen aktaraum: "Karadeniz'in sergi seferinden hurda olarak îtalyanlara satılmasına ve yedekte sökümbozum yerine götürülmesine kadar olan süre içinde (on dokuz yıl) neler yaptığı konusunda arşivk r d e pek bilgi yok. Benzeri birçok araştırmalarda kapıldığımız hüzün ve utançla bir ara İstanbul Batum seferlerine konduğunu, uzun süreler, yıllarca tamir yerlerinde, bağlı olarak oralarda kocadığını öğrenebildik ancak. Bir başka "reddi miras" örneği. Ne diyelim... yazıklar olsun." Türkiye Denizcilik Işletmeleri'nde baktığımız eserler Karadeniz'in serüveninin 1951 'de noktalandığını gösteriyor. Bir yetkiliye, "Karadeniz jilet mi oldu" diye soruyoruz. Yanıtı bizi yıkıyor: " O jilet çoktan kınldı!.." Atatürk esllk ettl 12 Haziran 1926 sabahı gemi Galata nhtımından aynlarak Haydarpaşa'da temizlenir. Karadeniz, Avrupa'nın önemh ticaret merkezleri ve limanlanna uğrayarak bir genç Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıtmaya hazırdır. Aynı günün gece yansı Karadeniz, Mudanya'ya hareket eder. 13 Haziran 1926 sabahı gemi Mudanya'ya demirlediğinde Söğütlü Yatı Karadeniz'e yaklaşır. Yat, Gazi Mustafa Kemal'i taşımaktadır. Atatürk, o yıllar için bir rüya olabilecek bu projeye Bandırma'ya kadar eşlik eder... Aynı günün akşamı demir alan Karadeniz Gemisi, tam seksen altı gün yirmi iki saat süren serüvenini on iki ayn ülkenin on altı limanını ziyaret edeTek gerçekleştirir. Bu sürenin kırk gün on altı saati seyir, kırkaltı gün altı saati limanlarda geçer. Dokuz bin dokuz yüz seksen bir deniz mili seyredilir, yakıt olarak ise Memm köâ haber I Baştarafı 1. Sayfada sigortası kanunu taslağında, emeklilik ikramiyesine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmiyor. Taslakta, emeklilik ikramiyesinin de düzenlenmesi gereken "yaşlıbk sigortasına ilişkin düzenlemeler" bölümünde, bu ikramiyeye ilişkin herhangi bir başlık bulunmuyor. Bu bölümde "yaşlılık ayhğı" ve yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli yaş koşulunu doldurduğu halde yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanamayan sigortahlara ödenecek "toptan ödeme" başlıklan yer alıyor. Emeklilik ikramiyesini içermeyen taslak, memurlara emekli ikramiyesi ödenmesini öngören Emekli Sandığı Kanunu'nu da yürürlükten kaldınyor. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan üst düzey bir yetkili de; emeklilik sigortası kanunu taslağıyla memurlara emekli ikramiyesi uygulamasının kaldınldığını söyledi. Taslakta, emekli ikramiyesi düzenlemesine yer verilmediğini \oırgulayan yetkili, "Böylece, bu taslağın yürürlüğe girmesinin ardmdan ilk defa memur olacaklar emekli ikramiyesi almayacak. Yapılan geçici düzenlenıelerle ise halen memur olanlara ikramiye verilmesi sağlanacak" dedi. Türk ürünlerl sergllendi 1 no'lu ambar TEKEL ürünlerinin, Kütahya çini işlerinin, Hacı Bekir lokum ve şekerlemeleri, kehribar tespih, ağızlık, çeşitli takılar gibi anı objelerinin yanı sıra kuyumculuk sanatlan, el dokumalan, Türk halı ve kumaşlanyla antika eşyalar için reyonlara dönüştürülür. Kıç tarafta 2 no'lu ambarda ise Beykoz Kundura Fabrikası ürünleri, Bursa Rusya'da 18 ajan yakalandı • MOSKOVA (AA) Rusya'nın 2004 yılında 18 yabancı ülke ajanını yakaladıgı bildirildi. Rus gizh servisi FSB Başkanı Nikolay Patruşev, InTerfaks ajansına yaptığı açıklamada, "2004 yıhnda 18 yabancı ajanın faaliyetleri engellendi" dedi. Ülke sırlanru satma iddiasıyla 17 dava açıldığını ve 13 kişinin mahkum edildiğini ifade eden Patruşev, "Rusya'ya karşı casusluk faaliyetleri, yabancı ülke ajanlannın sayısı, ülkemizın ulusal çıkarlanna karşı gerçek ve ciddi bir tehdit oluşturuyor" diye konuştu. NÜSHTden atom bombasına tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Nükleer Tehlikeye Karşı Banş ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği (NÜSED) Türkiye'de bulunan 90 atom bombasının yalnız Ortadoğu'yu değil tüm dünya banşını tehdit eden bir tehlike oluşturduğunu açıkladı. NÜSED'in açıklamasında, Incirlik'teki 90 atom bombasının 40'ının Türk hükümetinin emrinde olduğunun söylendiği belirtilerek "Devletimizin böyle bir sorumluluk altına girmesi çok yanlış ve haksız bir tutumdur. Bu bombalann yok edilmesi, sorumlular hakkında soruşturma açıbnası gerekmektedir" denildi. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİNDEN ZANA VE ARKADAŞLARINA KINAMA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hacettepe Universitesi Senatosu, A\Tupadakı bazı gazetelere, Kürtlerle ilgili ilan veren ve aralannda kapatılan DEP'in eski milletvekillerinin de bulunduğu kişileri bir bildiriyle kınadı. Yapılan yazüı açıklamada, iki yabancı gazeteye verilen ilanla Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuki varhğını, değerlerini, dengelerini, tüm kazanımlanm bozma girişiminin başansızlığa uğrayacağnıa inanıldığı bildirildi. Açıklamada şu görüşler dile getirildi: " O kişilerin aylardan beri hazırladıkları ilan metnine okumadan imza verdiğini söyleyen, sonrasında bu metinde yer alan görüşlerin çağımız koşullarına uygun olmadığını ifade edenlerle, henüz böyle bir açıklama için zamanı erken bulduğunu söyleyerek gerçek niyetlerini açığa vuranları kınıyoruz. Tarihsel süreçteki kazanımları yok sayarak kısır politika üretenlere Türkiye coğrafyası içinde yaşayan, birbirleriyle etle tırnak gibi kaynaşmış, çeşitli toplumsal olaylarda sağduyusunu ispatlamış olan ulusumuz gereken cevabı verecektir." ADALET BAKANLICI'NA 11 BİN 500 YENİ KADRO ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı'na 11 bin 500 kadro ihdas edilmesini öngören yasa tasansı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, affın "kesinlikle söz konusu olmadığını" belirtirken "Ailar biz siyasilerin hatasıdır" dedi. Çiçek, istenilen kadrolardan 4 bininin yargıç ve savcı kadrosu olduğunu, ancak bunun hepsinin birden karşılanabilmesinin mümkün olamadığını söyledi. Çiçek. yılda ortalama 750 civannda yargıç adayı alabüeceklerini ifade etti. 25 AB ülkesinde bir yargıcın yılda ortalama 200300 dosya sonuçlandırdığını belirten Çiçek, Türkiye'de ise ağır ceza mahkemelerinde bile bunun iki katı dava görüldüğünü ifade etti. Aflar konusuna da değinen Çiçek, 80 yılda 48 affın çıktığına dikkati çekti. Yozgat'ta avukatlık yaparken yaşadığı bir anısını anlatan Çiçek, "kumarda para kaybedince, para koparmaya çahştığı annesi ve buna şahit olan kız kardeşini öldüren fopal Rıfat'ın, şimdi sokakta olduğunu" ifade etti. İşçiler etkHenmeyecek' Yetkililer, emeklilik ikramiyesinin sadece devlet memurlan için geçerli olduğunu belirterek düzenlemenin Iş Yasası'na .bağlı olarak çalışanlan etkilemeyeceğine dikkat çekiyor. Emeklilik döneminde işçilerin kıdem tazminatı aldığı, bu uygulamanm da Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Taslağı'yla düzenleneceği belirtiliyor. 'Yeni girenler etkilenecek' Taslağın geçıci 7. maddesiyle de, halen sistemde olan memurlara emekli ikramiyesi ödenmesi uygulanmasına devam edilmesi öngörülüyor. Konuyla ilgili olarak Kınlırmak konseri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uzun süredir Ankara'da konser vermeyen Grup Kızılırmak, yann saat 19.30'da 100. Yıl Kültür Merkezi'nde başkentli sevenleriyle buluşacak. Konserin biletleri 12.5 milyon liradan 100. Yıl Kültür Merkezi'nde ve Dost Kitabevi'nde satılıyor. Konser hakkında aynntılı bilgiyi "310 50 21" No'lu telefondan öğrenebilirsiniz.