25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ARALIK 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET KULTUR UYGARLIKLARIN İZİNDE SAYFA kuttur(« cumhuriyet.com.tr 15 OKTAY EKtVCİ ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Kültürel mirasın korunmasında 'AB fonlarından' yararlanma konusu tartışıldı... Tarihi kentler Gaziantep'teydi... KSİTÜR Öliimle Barışmak... Tüm kültür tarihi boyunca insanoğlunun en inatçı çabası: ölümle banşabilmek. Ya da ölüm diye adlandınlan o olguyu yaşamın akışında şu ya da bu biçimde konumlandırabilme çabası. ölümü anlamlandınma veya anlamsız bulma yoluyla yadsıma girişimleri. ölüm, insanoğlunun doğadaki bilen tek canlı türü olması karşılığmda ödediği belki de en ağır bedel. Bu bilmenin bedeli: Ölüm korkusu. ölümün gelmesine belki daha aylar veyıllar varken onun korkusuyla yaşamaya başlamak. Sağlıklı yaşamak denilen yaşama biçimini, aslında ölümü geciktirebilmek amacıyla hastalıklı boyutlara kadar götürmek. Kendimizden saklamayalım: Sağlıklı yaşamak için alınan tüm önlemlerin görünmeyen yani da ölümü olabildiğince ertelemeye yönelik umarsız bir girişimdir. Bu bağlamdaki umarsızlığın insanı sürüklediği en acınası konum ise ne pahasına olursa olsun daha uzun yaşayabilmektutkusudur. Hem de çoğu kez 'Ne uğruna?' sorusunun yanıtını bulmayı hiç düşünmeden. Doğada, insanoğlununkinin dışındaki tüm varduş, işlev ilkesinden bağımlıdır. Bu açıdan bakıldıkta, doğada erken ya da zamansız ölüm yoktur. Hiçbir yaprak erken dökülmez. Hiçbir çiçek, toprağında kaldığı sürece, zamansız solmaz. Yaşamı işlev düşüncesinden kopartıp, o yaşamın noktalanışını sürelerin ölçeğinde erken ya da geç diye nitelendirmek, ancak insan kültürünün erişebildiği bir başandır(l). Şuna kendi kişisel tarihimin çok erken dönemlerinden başlayarak hep kesinlikle inandım: Insanoğlu, daha uzun yaşama çabalan veya anlamsız ölüm korkulan karşısında, yaşamını kendi koşullan doğrultusunda hep daha anlamlı kılmak çabalanna öncelik tanısaydı, bugün 'mutluluk' diye adlandırdığı, ama ne yazık ki hep soyutunda kaldığı bir kavramın yaşamındaki somut izdüşümlerini çok daha açık ve seçik yaşayabilecekti. Bunu, kendimden biliyorum. Çünkü ne kadar yaşayacağım sorusuyla hiç ilgilenmedim. Beni tek ilgilendiren, hep kendi varoluşum açısından temel saydıklanmı ayakta tutabildiğim sürece yaşamak oldu. Hâlâ sevebildiğim sürece; yazabildiğim, okuyabildiğim, düşünebildiğim sürece; yaşama ilişkin kendi kurmacalanmı oluşturabildiğim sürece ve bir de, her soluk alışımda yeni bir acıyla kıvranmayacak ölçüde sağlıklı kalabildiğim sürece. Şu sağlıklı yaşama olayını da sanınm hep kendime göre yorumladım ve hiç abartmadım. Saptanan bir hastalığı hafıfe almadım, ama ortada bir betirti yokken, düzenli kontroller yaptırdığım da hiç olmadı. On dört yıldır görevli olduğum Anadolu Üniversitesi'nin Yunus Emre Kampusu'ndaki Mavi Hastane'sine bütün bu süre boyunca kendim için yalnızca bir kez, o da ani bir baş dönmesinden ötürü tansiyon ölçtürmek için başvurdum. 'Ne pahasına olursa olsun yaşamak' ya da 'Hayat herkoşulda güzeldir' gibi avuntulan her zaman kendi aklıma bir hakaret saydım. Ve günlerden bir gün, örneğin tedavisi uzun sürecek, ama pek de başan vaat etmeyen bir hastalığa yakalandığımda, kendimi oyalamamak için tüm hazırlıklanmı da yaptım. Sadece kendi kulvarianm içerisinde kalabildiğim sürece yaşamımı sürdürmemin en doğal hakkım olduğuna inanıyorum. Bu kulvariaryalnızca sağlık nedenlerinden ötürü değil, başkaca nedenlerden ötürü de bozulduğunda, seçimim yine aynı olacak. Yineliyorum: Sadece kendi kulvarlanmız içersinde yaşamımızı anlamlandırmak, en doğal hakkımız ve bu bağlamda kimse, başkalanna karşı yaşamakla yükümlü tutulamaz! Bunlar kafamda netleştiğinden bu yana, hayatı çok daha severek, çok daha dolu ve anlamlı yaşadığımın bilincindeyim. Çünkü bazı Doğulu bilgeler gibi ben de hayatın gerçek anlamını, ancak onun karşı kutbu sayılan ölümle banştıktan sonra kazanabileceğine inanıyorum. Theo Angelopoulos'un o unutulmaz 'Sonsuzluk ve Bir Gün' filminde olduğu gibi, ben de yaşamı sonsuza zorlayıp ucunu yapay bir biçimde açık tutmaya kalkışmak yerine, tek tek günleri sonsuzluğa dönüştürebilmenin düşünen insana çok daha yakıştığı kanısındayım. eposta: ahmetcemal" superonline.com acem20 " hotmail.com "Tarih dön demek değildir. lyi düşünenler için tarih bugün ve yarın demektir..." Kültürel mirasın korunmasında yerel yönetimleri harekete geçiren Tarihi Kentler Birliği'nin (TKB) 4 5 Arahk 2004 günlerindeki "Gaziantep Buluşması" bu sözlerle açıldı. Birlik Başkanı ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öztaaseki, aynı sözünden ne demek istediğini de özetle şöyle açıklıyordu; " Çünkü, geçmişte üretilenler geleceğin tasarlanmasına da ilham verecek; kimliğimizi yaşatarak gelişmemizi sağlayacak... Biz de Kayseri'de artık bunu rehber alıyoruz; şimdiye kadar kaybettiklerimizin belediyelerde aynı bilincin eksikliğinden kaynaklandığına inanryoruz..." Ozhasekı'nın ardından söz alanlar da bu değerlendirmeye katıldılar. Gaziantep'in tarihsel kent merkezindeki Şahinbey Belediye Başkanı Ömer Can, özellikle Avrupa kentlennde geçmişin nasıl korunduğunu her gördüğünde "utancından ezildiğini" söyleyerek dedi ki; "Bizde de bu hassasiyet olsaydı, kentlerimiz çok daha güzel eski dokularıyla dünyanın hayranlığını kazanırdı..." Buluşmanın ev sahibi, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey ise aynı "pişmanhğı" şöyle dile getiriyordu; " Kurruluş Savaşımızda ülkeyi kurtaran Gaziantep, son yıllarda da ekonomik kurtuluşumuz için savaş veriyor. GAP Bölgesi ekonomisinin % 40'mı sağlayarak 4 organize sanayi bölgesiyle ulusal ihracatın % 10'unu gerçekleştiriyor... Ancak, bu başarıya ne yazık ki tarihini yaşatmayı da ekleyemedi...." Peki, 120 ülkeye ihracat yapılan, nüfusu 1 milyonu bulan ve 100 bini aşkın işçiyi istihdam eden fabrikalanyla sermaye birikimi giderek yükselen Gaziantep, bu ekonomik gücünden "tarihi kentin yaşatılması"na da neden pay ayırmadı? yeniden elde etmek için de korumaüyız..." • YENİ KENT 'ASLINI İNKÂR' EDİYOR Gaziantep, kırsalma doğru büyüdükçe büyüyor ama 'asıl' Gaziantep'ten hemen hiç esinlenmediği gibi, 'tarihini' de terk ediyor. Solda, Gaziantep Kalesi ve çevresindeki eski kent. Yukanda, GAP ekonomisinin yüzde 40'ıyla gerçekleşen yeni kentsel alanlar. lann sadece "doğru üretilmiş, gerçekçi ve ikna edici proje" beklediklerini söyleyerek şundan yakındı: "Bizde ise durmadan toplantılar yapılıyor, ancak proje ha/ırlanmıyor. Tüm zamanlarınıızı hep ve sürekli konuşmaya ayınyoruz, uygulamaya değil..." Paneldeki diğer uzman konuşmacı Gökhan Menteş de "GAP Kültürel Miras Gelişrirme Projesi"ni yönetirken yaşadıklan deneyimlere bağlı olarak benzer bir yakınmayı şöyle dile getırdı: "AB'den yardım talep etmek için gerekli proje hazırlama teknikleri için kurslar bile düzenlemeye başladık. Ancak, hâlâ yeterli üretim yok..." Bu değerlendirmelerde yeniden anımsatılan bir gerçek de AB fonlannda aslında "Türkiye'nin de katkısı" olduğuydu. Yani, yardım beklenen kaynaklar, ülkemizin de ödediği paylardan oluşuyor. Ne var ki "işyerine laf üretme"yi hâlâ çok sevdiğimiz için kendi paramızın da başka ülkelerdeki kültürel mirasın kurtanlmasına yaramasını yıllardır seyrediyoruz. Örneğin, bizim gibi "aday ülke" olan komşumuz Bulgaristan bile tarihi kentlerindeki hemen tüm yaşatma projelerini artık hep AB fonlanyla gerçekleştiriyor; tabii "ulusal katkılannı" da sürdürerek... "Yerel Kültürümüzün Evrenselleşmesi" temasıyla gerçekleşen "Belediye Başkanlan Forumu" ile devam etti. Buluşmanın aynı zamanda "onur konuğu" olan, TKB'nin kuruluşundaki destekleri unutulamayan, eski Içişleri Bakanı Sadettin Tantan da forumda bir konuşma yaparak dedi ki; "Ben hem belediye başkanlığı, hem bakanlık yaptım. Fatih'te belediye olarak tarihe önce biz sahip çıkmasaydık, ne hükümet destek verirdi ne de AB'den para abnabilirdi..." ÇEKÜL Başkanvekili Mithat Kırayoğlu'nun konuyla ilgili genel sunuşunu izleyen konuşmalarda ise hemen tüm belediye başkanlan da "tarihin kurtarılması için yerel çabaların başladığını, ancak devletin daha etkin desteklemesi gerektiğini" vurguladılar; ancak bu desteğin sadece parasal anlamda değil, daha da temelde "genel imar, kent, çevre ve yatırım politikaları"nda da gösterilmesi gerektiği maalesef yeterince dile getirilmedi. Nitekim ertesi gün, örneğin herkes Zeugma'yı gezmeye giderken hükümetin "SİT alanlannda arazi tahsis edilen otellere aynı arazileri sarma" genelgesi belediyelere de ulaşıyor; böylece kültürel ve doğal mirası koruma yerine pazarlama politikasında daha da geri bir uygulamanın önü açılıyordu... Önce 'ulusal' kaynak TKB'nin bu değerlendirmelerle başlayan Gaziantep Buluşması'ndaki ana tema; "Tarihi Miras İçin Avrupa Fonlarından Yararlanma" olarakbelırlenmişti. Mehmet Özhaseki'nin aynı başlıkla yönettiği paneldeki konuşmacılar ise yıllardır dış kredilerin kullanılmasını yöneten deneyimli bürokratlardı. Kültürel zenginliklerin yaşahlmasında, en değerli katkıyı hiç kuşkusuz öncelikle "ulusal" kaynaklar sağlıyor. Çünkü, hem "yerel sahiplenme ve duyarülık" yükseliyor hem de eldeki tüm kaynaklar için "önceliklerin" belirlenmesinde "kimlikli gelişmeye" verilmesi gereken değer yaygınlaşıyor... Avrupa fonlannın kullanımındaki temel ilke de öncelikle işte bu anlayışa dayanarak "ulusal katkı" koşulunu öne çıkanyor. Yani, "kendi mirasına kendi olanaklarıyla da sahip çıkma çabası ve kararlılığı içinde olmayanlara" yardım etmek yok... Böylesi bir ilkenin, aslında "ulusal onur" olarak da önemli olduğunu belirten uzman konuşmacılar, tarihsel mirası korumak için Avrupa fonlanndan yararlanma konusundaki diğer bir önemli koşulun da "proje üretebilmek" olduğunu belirttiler. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Avrupa Birliği'ni tzleme ve Değerlendirme Daire Başkanı Mehmet Çırak, dünyadaki değişik uluslararası yardım fonlarında toplam "2 trilyon USD" kaynak bulunduğunu ve bun Örneğin, Gaziantep Valisi M. Lütfullah Bilgin'in belirttiğine göre, kentteki 624 adet tescilli eski eser yapı arasında "sivil mimarlık örneklerini" oluşturan 528 eski "Gaziantep E\i"nden birçoğu artık "yok'Mar... Ayakta olanlar arasında ise restore edilenler çok az ve geri kalanlar da ya "metruk"lar ya da çok bakımsız ve harap durumda kullanılıyorlar. Işte böylesine "zor durumdaki" mirasın, onca ekonomik gelişmeye rağmen neden hâlâ "kurtarümadığı"nı da toplantıya katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener şöyle yorumluyordu: "Benim çocukluğum Sıvas'taki Selçuklu eserlerinin bulunduğu tstasyon Caddesi'nde geçti. Tarihin içinde oynayıp büyüdüğüm için bu eserlere karşı bağlılığım süregelmiştir. Şimdi eski dokular yok olunca, yeni kuşaklar geçmişi bilmeden yetişiyorlar ve önemini de kavrayamıyorlar. Tarihi çevreyi, bu bilinci Tantan da katıldı TKB"nin Gaziantep Buluşması, Prof. Dr. Metin Sözen'in yönettiği ve Türkiye'nin ilk çocuk senfoni orkestrası BURSA (AA) Bursa Filarmoni Derneği, Avrupa Birliği'nin 'Avrupa Ufuklan ve Mozaik Programf çerçevesinde 'Uluslararası Çocuk Senfoni Orkestrası' kuruyor. Türkiye'de, Avrupa çoksesli klasik müzik çocuk orkestrasını oluşrurmak suretiyle Avrupa klasik müzik kültürünü Avrupa Türk halkına tanıtma amacı taşıyan projenin kabulüyle birlikte Brüksel Kraliyet Okulu, Londra Genç Müzisyenler Merkezi ve Türkiye'deki tüm güzel sanatlar lisesi ve konservaruvarlarla ortak çalışma içine girdikleri belirtildi. Türkiye'nin dört bir yanmdan 717 yaş grubu arası 52 çocuğun orkestraya girebilmek için CD kaydıyla başvurduğunu anlatan Bursa Filarmoni Derneği Başkam Nihan Özmutlu, Türkiye'deki orkestra üyelerinin çalışmalara başlayacaklannı, yabancı üyelerin ise Bursa Tayyare Kültür Merkezi'nde 24 Nisan akşamı düzenlenecek gala konserinden bir hafta önce kente gelerek çalışmalara katılacağını kaydederek, çalışma döneminde Bursa çevresinde 4 veya 5, gala konserinden sonra da Cemal Reşit Rey'de konser vereceklerini dile getirdi. Bugün • İŞ SANAT'ta 20.00'de Ukrayna Ulusal Filarmoni Orkestrası konseri. şef: Mykola Dyadura. Solist: Piotr Andersewski. (0 212 316 10 83) • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 20.00'de lstanbul Bfiyükşehir Belediyesi CRR Dans Tiyatrosu'ndan 'Naked Hamlet'. (0 212 232 98 30) Şairyazar ŞÜKRAN KURDAKUL yaşama veda etti. Cenazesi, 16 Aralık Perşembe günü (bugün) öğle namazından sonra, Kızıltoprak Zühtüpaşa Camii'nden alınarak Sahrayı Cedit Mezarlığı'nda doğaya verilecektir. AİLESİ Sot: Çelenk gönderilmemesi rica edilir. YAŞAMI VE YAPITLARIYLA BİZLERE ÖRNEK OLAN GÜLE GULE Biraz da buruk oldu... ŞÜKRAN KURDAKUL u SAYGI VE SEVGİLERİMİZLE SONSUZLUĞA UĞURLUYORUZ. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) DEĞERLİ ÜYEMİZ ŞÜKRAN Abi, Daha çok pankart yaptık, tutacaktık, yetiştirdiklerinle pankartlan tutuyoruz, meraklanma... Güle güle... CUMA BOYNUKARA şükranlanmla... Büyük şair, adanmış sosyalist, iyi insan Yazarınnz, ağabeyimiz ŞÜKRAN KURDAKUL'u yitirdik. Anısı ve eserleri geleceğimize ışık olsun. Cenazesı 16 Aralık Perşembe gunü saat 12:00'dekı oğle namazından sonra Kızıltoprak Zuhtupaşa Camımden alınıp Sahrayıcedıt Mezarhğında doğaya verilecektir Yazınımızuı seçkin adlanndan, şairyazar, edebiyat tarihçisi, üyemiz ŞÜKRAN KURDAKUL dün sabah yaşamdan aynldı. Sendikamızm yönetimlerinde görev alan, yazar örgütlemnesine büyük emeği geçen ozanımızı Kızıltoprak, Zühtüpaşa Camisi'nde, öğle namazının ardından yapılacak törenden sonra, Sahrayı Cedit Mezarlığı'nda sonsuzluğa uğurlayacağız. Yazar dostlanmızın, okurlannın, ailesinin başı sağolsun. TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI SALİHLİ HALKININ ŞİİRLE KUCAKLADIĞI, HALKIMIZ ADINA "DİONYSOS ŞİİR ÖDÜLÜ" SUNDUĞUMUZ, "TÜRK EDEBÎYATI" İLE "ŞAİRLER VE YAZARLAR SÖZLÜĞÜ" YAZARI, GÜZEL İNSAN; SEVGİLİ 7. ULUSLARARASI SİNEMATARİH BULUŞMASI FİLM FESTİVALİ 1017 ARALIK 2004 ÖTEKİ TARİH Türsak Vakfı katkılanndan dolayı türsak TÜRKİYE SİNEMA VE AUDIOVISUEL KÜLTÜKVAKFl <fc \f E V R E N S E L BASIM YAYIN ŞÜKRAN KURDAKULu YİTİRMENİN ÜZÜNTÜSÜNÜ YAŞIYORUZ. SEVENLERININ VE TÜRK YAZINININ BAŞI SAĞOLSUN. SALİHLİ HALKI ADINA MUSTAFA UĞUR OKAY BELEDtYE BAŞKANI T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığına teşekkür eder... T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI na ONURLUİNSAN, KORSANKİTAP OKUMAYI İÇİNE SİNDİREMEZ. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) TÜRSAK TÜRKİYE SİNEMA VE AUDIOVISUEL KULTUR VAKFI 3AZETECI EROL DERNEK SOKAK HANIF HAN 11/2 BEYOGLU 80072 ISTANBUL TEL: (02121 IU 52 51 251 67 70 251 84 81 FAKS: 102121 292 03 37 www tursak.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle