20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2004 ÇARŞAMBA 14 J V L J L J . L J i l . kulturta cumhuriyet.com.tr Eskişehir, Türkiye'nin sahnesi ve sahne arkasıyla en gelişmiş, en donanımlı opera salonuna kavuştu DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ İbibik' EGEIVIEN BERKÖZ " Yü 1958. Eskişehir tktisadi Ticari İlimler Akademisi'nde öğrenci, öğrenci derneğiııin de başkanryım. Bir öğrenci topluluğu, akademinin kurucusu Prof. Orfıan Oğuzflebirfikte,Eskişehir Milletvekili, Maliye Bakanı Hasan Polatkan'a, okulumuzun kurulmasına katkılan için teşekkür etmeye Ankara'ya gitmiştik. Görüşmemizin soounda hiç opera izlemediğimi•a öğrenen Polatkan. hemen bize Ankara Devlet Operası'nda yer ayırm. Ertesi gün veda için gptâğimizdeise 'Eskişehir'e opera açalım, ister misiniz?' diye sordu. Hepimiz evet dedik. Gerçekten de birkaç ay içinde opera binası yapımı başladı ve hizla ilerledL Bu arada, Eskişehir'de yeni kurulan çimento fabrikası. doğal olarak bozuk çıkan ilk deneme ürününü pryasayasürmiişvebuiirünpek çok yapıda kuüanümış. Ben de, muhabiri olduğum Dünya gazetesinde haberi yayunladım. Ardından başlayan soruştunna sonunda, bu çimentonun kullamlriıgı yapılann \ikumalanna karar verildi Bu arada, inşaaü geciktirmiş olan opera binasının müteanbiti de, cezadan kurtuhnakiçin aym çimentodan kullandığuu söyleyerek binasuun yıkümasını istedl Yapılan inceiemelerde binanın sağiam olduğu görüldü ama kinıse sağiam raporu vermeye cesaret edemedi, çünkü tam o sırada tstanbul Küçükyah'da bir sinema çökmüş. birçok insan ölmüştü. Sonuçta, diğerleriyle birlikte o bina da yıküdı ve ben istemeyerek de olsa, Eskişehir Operası'nı engellemiş oldum. Bugün, bu salonu açarak Eskişehir'e borcumu ödüyonım." Dünyanın düzeni ne denli insan merkezli olarak düzenlense de şu yeryüzünde bizim dışımızda nice canlıyta birlikte yaşıyoruz. Hayvanlar ve brtkilerin de yeryüzündeki yaşam alanlannı paylaştığımız komşulanmız olduğu pek aklımıza gelmiyor. Okurum Ozgür KeşaplıDidricksonun gönderdiği "Ibibik" dergisi, egemen iletişim araçlannın gözlerimizi bağlayıp bizleri tutsağı ettiği yaşadığımız hayatın dışına taşıdı beni. Kuş Âraştırmalan Derneği'nce yayımlanan dergi, ülkemizin tek kuş dergisi. Dergiyi okurken herşeyden önce, ülkemizde araştırma merkezleri, gözlem istasyonları, halkalama programlan gibi çalışmalaria kimi bilimsel, kimi birheves olarak yaygın bir kuş meraklılan topluluğu bulunduğunu öğrendim. Çocukken, Balıkesir'in çevresini saran bağlarda, otlaklarda, günler boyu birini yakalayıp sevebilmek için leyleklerin peşinde koşmuştum. Ama hep, daha yakınlanna bile gelemeden uçup uzaklaşmışlardı. "lbibik"in Eylül 2004 tarihli 5. sayısının kapağında da yuvalannda yavrulannı büyüten leylekler var. 2004 2005 yıllan, Dünya Kuşlan Koruma Kurumu tarafindan Avrupa'da leylek sayım yıllan olarak belirlenmiş. Ülkemizde de 1535 bin çift olduğu sanılan leyleklerin sayımına başlanmış. Dergideki bir başka haberde de Uluabat Gölü çevresindeki köyleri türiü nedenlerle terk eden leyleklerin yeniden buralara dönmeleri için, "Uluabat Gölü Leylek Dostu Köyler Projesi" yürütüldüğü yazıyordu. Dergide kuş dünyası üstüne haber ve incelemelerin yanı sıra çok güzel basılmış türiü kuş fotoğraflan da yer alıyor. Sözgelimi, lacivert başı ve kanatlan, turuncu göğsü olan bir yalıçapkını fotoğrafına bakarken aklıma şu günlerde gazetelerde yayımlanan birduyuru geldi: "Sizhiçyalıçapkınıgördünuzmü?"6vye soruyordu, Istanbul'un sahil kesimlerinden birinde yapılmış yeni bir sitenin tanıtımında. Her biri yüz binlerce dolara satılan dairelerden alırsanız, yalıçapkınlanyla bir arada yaşayabilirmişsiniz. Ticaret, doğadaki küçük bir kuş cinsini bile kendine araç yapmayı biliyor. Ama bilmediği şey şu: O daireleri alabılecek kadar paraya ve hesaba bulanmış insanlann hayatında o küçücük yalıçapkınlanna yer kalmamıştır. Bizim lacivert tüylü yalıçapkınına dönersek, Kızılırmak deltasındaki Cernek istasyonunda 8 Eylü' 2003 tarihinde halkalanan kuş, üç gün sonra, yani 11 Eylül günü bu kez Çukurova deltasındaki Akyatan'da görülmüş. Demek, küçük kuş Samsun'dan Adana'ya dek bütün Anaddu'yu kuzeyden güneye üç günde geçebilmiş. Bu yolculuk nedeniyle Samsun'dayken 39 gram gelen ağıriığı da, 32 grama düşmüş. Dergide doğa yaşamı üstüne sevindirici haberler de buldum: Pek çok tür yeryüzünden yok olma sürecindeyken Kolombiya Andlan'nda yeni bir tür çitkuşu bulunmuş. Cerro Munchique Dağı zirvesinde, 2250 metrenin üzerindeki sisli ormanlarda yaşayan bu kuşun da çok güzel bir fotoğrafı basılmış. Koyu yeşil tüylü, göz çevresi ve boynunda buz kınklan gibi beyaz çizgiler var. "Ibibik" dergisi bana yaşadığımız dünyayla ilişkimizin ne kadar sınııiı olduğunu bir kez daha düşündürdü. Hepimiz günlük hayatın dağdağası içinde, kendi dar çevremizde, çoğu kısır ilişkiler içine hapsoluyoruz. İçinde yaşadığımız dünya, toplumsal düzen önümüze bir yaşam biçimi koyuyor ve onun sınırian içinde yerkürenin çok renklı pek çok özelliğinin ötesinde yaşayıp gidiyoruz. Kuşlar, ağaçlar, denizler, ırmaklar, şiirier, romanlar, insaniar... Dünya ve hayat, bütün bunlar ve daha başkalanyla birlikte tadılabilir, yaşanabilir, sevilebilir. [email protected] Heykel işliğinde, berber, Midas ve Pan. Porsuk kıyısında bahkçı heyketi. ılmaz Büyükerşen'in büyükşehir belediye başkanı oluşundan bu yana Eskişehir tepeden tırnağa değişmiş, yenilenmiş.. çağdaş bir kent olmaya doğru hızla ilerlemiş... Peki, Türkiye'nin en küçük büyükşehir belediyesi bütçesiyle bütün bunlar nasıl başanlmış? Yanıtı basit ve tek: Her şeyin belediyenin kuruluşlannda, işliklerinde.. belediyenin işçileri, ustalan, mühendislerince yapılmasıyla... Yıbnaz Büyükerşen. lik yıllannda gazeteciliğe başlamış. Uzun yıllar 41.5 ve Tef gibi dergilerde karikatür çizmiş. 1960'larda Belediye Tiyatrosu'nda oynamış. Ve heykeltıraş: Madame Tussaud Müzesi'ndeki Atatürk heykelinin çirkinliği onu heykel yapmaya yöneltmiş. Taşa, çamura, balmumuna biçim vermiş yıllarca. Kentine, kentinin insanına biçim verme.. onlan geliştirme, güzelleştirme, çağdaşlaştırma tutkusu da oradan mı geliyor ola? Büyükerşen'in Eskişehir için yaptıklan belediye başkanlığıyla başlamıyor kuşkusuz. Uzun yıllar rektörlüğünü yaptığı, nerdeyse her taşına, her ruğlasına elinin değdiği Anadolu Üniversitesi'nin Eskişehir'e kazandırdıklan ortada. Ve sonra Eskişehir'e belediye başkanı oluyor Büyükerşen; Türkiye'nin 16 büyükşehir belediyesinin nüfusu en az, bütçesi en dar olanına. Ve bu dar bütçeyle Eskişehir'i neredeyse yeniden yaratıyor, geleceğe hazırlıyor. Altyapılanyla bırlikte yapılan yollan; eskiden koku saçan çamurlu bir suyken bugün taş duvarlan, gezinti tekneleri, iki yanındaki Paris tipi kafelerle kentliler için bir soluk ahna alanına dönüşmüş Porsuk ırmağı; şimdilik 16 km. uzunluktaki tramvay ağı; hepsi Büyükşehir Belediyesi'nin kuruluşlannca üretilen tramvay ve taksi durakları, aydınlatma direkleri; yine Büyükşehir Belediyesi'nin işliğinde üretilen ve kent alanlannı süsleyen heykelleri... Hepsi, hepsi Yılmaz Büyükerşen'in damgasını taşıyor... Ama dahası da var: Örneğin, eski kent halinin Covent Garden'a benzetilen yeni hali. Haller Gençlik Merkezi. Burada, pek çok mağaza, kafe, vb.'nin yanı sıra bir de tiyatro salonu var: Tepebaşı Sahnesi. Örnegin, Belediye'nin çok katlı otoparkmda oluşturulan iki salonla iki sanat galerisi. Aynı yıl (2002'de) Belediye Senfoni Orkestrası düzenli konserlerini vermeye burada başlıyor. Örneğin, yeni opera salonu... Ama, bu salona ayn bir paragraf açmak gerek. tür merkezindeki iki salondan biriydi opera salonu. Yapıda bir sergi galerisiyle bir de tiyatro salonu var. Hepsini gezdik. Opera ve tiyatro salonlan 600'er kişilikmiş. Opera salonu döner sahnesi, orkestra çukuru, yüksekliği (20 metre), üç kat 'cat vvalk'u, teknolojik donanımıyla Türkiye'nin en iyisiymiş uzmanlann deyişine göre. Ama, geciken izleyicilerin fuayede ilk bölümü izleyebilecekleri büyük ekran TV düzeneginin ülkemizde tek olduğunu, sanınm, ben de söyleyebilirim. Bu salonda sergilenen ilk oyun bir operetti. Azerbaycanlı ünlü besteci Üzeyir Hacıbeyov'un dünyaca ünlü yapıtı Arşın Mal Alan. Ankara Devlet Opera ve Balesi, başlannda genel müdürleri Remd Buharalı ile Eskişehir'deydi açılış için. Opereti, Eskişehirli sanatseverler sık sık alkışlayarak izlediler. Bakalım, gelecek ay îstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin getireceği Carmina Burana'yı da sevecekler mi? Yılmaz Büyükerşen, görüşmemizde, tiyatro ve orkestralanntn 45'er kişilik kadroları olduğunu söyledikten sonra, Anadolu Universitesi içinde konservatuvann yetiştirdiği ve yetiştireceği öğrencilerle kendi opera kadrolannı da oluşturacaklarını söyledi. Buna inanıyordu, ben de inandım. Benim Eskişehir'de en sevdiğim, zor aynldığım yer ise belediyenin heykel işliği oldu. Kentteki yerlerine yerleştirilmeyi bekleyen bitmiş heykellerin yanında, henüz yanm ya da yeni başlanmış heykeller ilginç bir görüntü oluşturuyor; insana garip bir duygu veriyordu. Hele Midas, Pan ve berber... Sanınm, Yılmaz Büyükerşen'i orada daha iyi anladım. Açılış Arşın Mal Alan'la Yaklaşık 40 yıldır, IstanbulAnkara arası rüm tren yolculuklanmda geçtiğim, benim için neredeyse yalnızca bir tren istasyonu olan Eskişehir'e ilk kez gidişim bu salonun açılışı içindi. Yılmaz Büyükerşen'in, kendinden önceki belediye yönetiminin düğün salonu olarak başlattığı bir inşaatın projesini değiştirerek yaptığı kül Her şey İnsan için Bunlan söyleyen adam alkışlar arasında sahneden indi. Adı Yılmaz Büyükerşen di Eskişehir'i Eskişehir yapan Büyükşehir Belediye Başkanı. Büyükerşen deyince durmak gerekiyor. Çünkü başka belediye başkanlarına benzemiyor Büyükerşen. Konuşmasında da değindiği gibi, daha öğrenci Necatigil şiir ödülü Doğıı Avrupa bestederinden MDOB'nin 'İnci Avcılan'ndan bir sahne. lş Sanat'ta Ukrayna Filarmoni Orkestrası ve bir virtüöz Egzotik bir aşk masalı Seylan'da (Sri Lanka) geçiyor. Geçimlerini inci avcılığı yaparak kazanan Nadir ve Zurga, birbirlerine sadık kalacaklanna yemin eden ve inançlanna sıkı sıkıya bağlı olan iki dosttur. Leyla ise kendini dine adamış, adeta bir iffet abidesi olan birrahibedir.Fakat olaylar hiç de göründüğü gibi gelişmeyecek; iki arkadaş, aynı kadım sevmenin yazgısında dostluklarını zorlu bir sınavdan geçirmek zorunda kalacaklardır. inançlanna ölesiye bağlı Leyla ise, aşkı uğruna her şeyi göze alacaknr. Egzotik bir dram örgüsü içinde insanlık din, gelenek, aşk, dostluk gibi değerlerin arasındaki makus talihini yaşayacaktır. 'İnci Avcılan'nda Bengi Ispir Özdülger/ Aslı Ayan, Hakan Bölükbaşı/ Fahri Önoğlu, Krvanç Uğraşbul/ Gökhan \'arkan/ Orhan Yıldız, Hasan Alptekin / Mehmet Yılmaz rol alıyor. Kültür Senisi Mersin Devlet Opera ve Balesi yann saat 20.00'de G. Bizet'nin ünlü 'İnci Avolan' operasının ilk gösterimini yapacak. Michel Carre ve EugmeCormon'un librettosunu yazdığı eserin orkestra şefi Vıachaslau Charnukha Sanneye koyan Aytaç Manizade Dekor tasanmlan A. Seyhan Atamer'e, kosrüm tasanmlan Çimen Somuncuoğlu'na ait. Koro şefı Alexei Vinogradski, koreografi NestihanOztürk'e, ışıktasanmı Müfit Ozbek'e ait. 'İnci Avcılan'nda geleneksel komik operanrn aksine seyirciye yakın ve daha modem bir anlayış olan 'Brik drama'nın kapılannı aralıyor. Kültür Servisi Doğu Avrupa'nın en önemli senfonık topluluklanndan biri olan Ukrayna Ulusal Filarmoni Orkestrası, 16 Arahk Perşembe akşamı 20.00'de lş Sanat'ta bir konser verecek. Frencik Uluslararası Şeflik Yanşması Odülü sahibi MikolaDyad>ııra'nm yönetimindeki orkestra, konserde, genç ve başanlı piyanist Piotr Anderszewski'ye Doğu Avrupa bestecilerinin eserlerinden oluşan bir repertuvarla eşlik edecek. Şeflik çahşmalannı Ukrayna Çaykovski Ulusal Müzik Akademisi ve ABD'deki Tanglewood Müzik Merkezi'nde tamamlamış olan Dyadyura, 198788 yıllannda 'MiıvOn' Uluslararası Şeflik Yanşması'nda aldığı Japon Orkestra Şefleri Birliği Özel Ödülü, Frencik Uluslararası Şeflik Yanşması Ödülü (Budapeşte) ve 1988 'de Budapeşte'deki Uluslararası Şeflik Yanşması'nda kazandığı ödülle uluslararası alanda tanmdı. rencik Uluslararası Şeflik Yanşması Ödülü sahibi Mikola Dyadyura 'nın yönetimindeki Ukrayna Ulusal Filarmoni Orkestrası yarın akşam îş Sanat'ta vereceği konserde genç ve başanlı piyanist Piotr Anderszewski'ye Doğu Avrupa bestecilerinin eserlerinden oluşan bir repertuvarla eşlik edecek. hoven' in 'DiabelM Çeşitiemeleri' kaydıyla Diapason d'Or ve Le Choc Monde de la Musique ödüllerini de alan Anderszevvski, düzenli olarak Wigmore, Queen Elizabeth Hall, Theatre des Champs Eh/sses, Lincom Center, Tokyo Opera Salonu gibi dünyanın önemli müzik merkezlerinde konserler veriyor. Sinfonia Varsovia'yla kaydettiği ve The Guardian gazetesinin "Birind sınrfpiyano yorumu" yorumunu yaptığı Mozart piyano konçertolan, Bach'ın 1,3 ve 6 numaralı Partita'lan ve Chopin resital CD'siyle klasik müzik dünyasını kendine hayran bıraktı. Münih ve Rotterdam Filarmoni, Boston, Londra, Chicago, St. Louis, Baltimore ve Seattle senfoni orkestralanyla gerçekleştirdiği başanh konserlerini sürdüren sanatçı, önümüzdeki günlerde îngiliz ve îskoç oda orkestralan, Camerata Salzburg orkestralanyla da solistşef olarak konserler verecek ve Avustralya Oda Orkestrası'yla bir turneye çıkacak. (0 212 31610 83) • Kültür Servisi Şair Behçet Necatigil anısına düzenlenen 'Necatigil Şiir Ödülü', şairin doğum günü 16 Nisan 2005'te açıklanacak, ölümünün 25. yıldönümü olan 27 Nisan'da sahiplerini bulacak. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, ödüle Mart 2004 ile Şubat 2005 tarihleri arasında yayımlanan şiir kitaplannın aday olabileceği belirtildi. Adaylann, 15 Mart 2005 tarihine kadar 'Necatigil Şiir Ödülü Seçiciler Kurulu Sekreterliği, PK 109 34349 Beşiktaş/lstanbul' adresine başvurmalan gerekiyor. Seçici kurul Füsun Akatlı. Prof. Cevat Çapan, Mehmet H. Doğan, Haydar Ergülen, Doğan Hızlan, Hilmi Ya\aız ve Prof. Tahsin Yücel'den oluşurken yanşmanın bu yılki ödül tutan 1 milyar 500 milyon lira olarak belirlendi. K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K KAMÎL MASARACI 'Blrlncl sınıf plyano yorumu' "Esld Sovyetier Birliği'nin son zamanlannda nesünin en parlak şeflerinden biri" diye nitelendirilen Dyadyura, 1996'dan beri Ukrayna Ulusal Operası'nda birinci şeflik görevini yürütüyor. Anderszewski, 1999'da aldığı Szymanovski Ödülü'nün yanı sıra Kraliyet Filarmoni Topluluğu En iyi Enstrümantalist Ödülü (2000) ve Gilmone Sanatçı Ödülü'nü (2002) aldı. Mayıs 2001'de kaydettiği ve film haline getirilen Beet Tüm duyguların ifadesl Aşk, ölüm, nefret, intikam, öfke gibi tüm duygulan son derece güçlü bir şekilde ifade eden operada olaylar, 19. yüzyılda Yaşamdaki süreçlere bakmak Kültür Servisi Taksim Sanat Galerisi'nde Mehmet Özen'in kişisel resim sergisini bu akşam saat 18.00'e kadar gezebüirsiniz.. Sergiye yetişemeyenler sanatçının yapıtlannı 10 Ocak 2005'ten sonra Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi'nde görebilirler. Video performans ve fotoğraf ağırhklı çahşmalanyla tarunan sanatçı, anlatım aracı olarak bu kez pentürü seçmiş. Cam içine yerleştirmeler ve bunun gibi kanşık teknikler kullanan Özen, kavramı "kabuk" olan bu sergiyle dokuzuncu kişisel sergisini 10 Ocak'ta açıyor. Özen, "her insanın yaşamda bir eğrisi, bir denklemi olduğunu, bu çözümleme içinde oluşan her hareketin yine farklı denklemler oluşturduğunu ve üzerine hareket eden bu kurgunun, klasik pentürün sıcak ve ifadeci tavrrna zıt ancak hiç düşunülmemiş bir yaklaşrm olarak karşımıza çıktığını" behrtiyor. Sergide gözle görülür bir matematiği de izleyebiliyorsunuz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle