22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10ARALIK2004CUMA CUMHURİYET SAYFA DIZI Verilen ödünlerle misyonerlik ve yabancı saldınsı artmış, halkta Batı düşmanlığı ve şeriatçı akım daha da büyümüştü Osmanh'da yenfleşme, Batddaşma UıÜviısıuıını ü r ürünü değfldî O smanlılann, Lale Devri'ndeki yenileşme girişimlerini Frenklerin yaşamına hayran olduklan için kendi yaşamlannı da onlannkine benzetmek amacıyla. yani bugünkü deyımiyle "Avrupahlaşmak" ya da "Batıulaşmak" veya daha modâ bır deyimle "modendeşmek" amacıyla başlattıklannı söyleyebilmek, bizce gerçekien olanaksrzdır doğrusu. Çünkü, 1720'de ilk kez bir ülkeye, Fransa'ya bir büyükelçi gönderirlerken ilginçtir gene aynı günlerde. Protestanlığın Fransa'da yasakJanması üzerine Katolik kilisesinin elinden canını zor kurtararak Osmanh'ya sığınmış De Rochefort adında bir Hıristiyan subayı da gene ilk kez adını ve dinini değiştirtmeden saraya danışman olarak almışlardır. Gerçi bizlere ısrarla ilk Türkçe matbaayı kuran kişi olarak tanıtılsa da Müslümanlığı daha önce kabul edip adını değiştirmiş Macar Ibrahim Müteferrika,tarihçilerimizce de belirtildiği gibi "Avrupa'daki askeri, sryasal ve büimsel geüşmelerden haberfi" bır aydındır ve kitap basımı ıle ilgılı "Vesiletüt Tıbaa" adlı raporuyla bırlikte,"Usulül Hikem fi Nizamül Umem" başlıklı, Avrupa'daki yeni askerlik ve yönetim teknikleri üzerine yazılmış bir rapor daha sunmuştur Sultan IH. Ahmed'e tam o günlerde. De Rochefort adındaki Hıristiyan subay da Bostancı Ocağı'ndan seçtiği 300 genci, "Haydarpaşa sahrasında" Avrupaî usullerle eğitmeye başlamıştır, Lale Devri'nin ünlü köşk ve kasırlannın yapıldığı günlerde. Nitekim bu yüzden Sultan III. Ahmed de, Patrona Halil ve arkadaşlannca şeriat adına tahttan indirilmiş ve şair Nedim öldüriilmüştür. 1 •anzimat'ın ileri gelenlerinden ve 1856 yılında Hattı Hümayun'u okuyan Sadrazam Âli Paşa vasiyetnamesinde, "Avrupalılara göre hemen Avrupa örf ve âdetlerini memlekete sokmamız ve Avrupaî bir hükümet kurmamız gerekmiş. Bu teklifler umumiyetle caziptiler, ama bizim için değil, kendileri için. Bunlann hepsini kabul etsek mahvolurduk, ama bunu Avrupalılara anlatmak güçtü ve ihtiyatsızlık olurdu" demişti. DEMİRTAŞ CEYHUN 2 Devri'r Avruı hc larşılanıyo&g Lord Cannington: Şükürler olsun savaş başlıyor İ lk dış borç ise bilindiği gibi Fransız ticaret yasasuıuı kabul edilmesinden ve dış ticaret davalanna bakmak üzere "Nizamiye MahkemesT adıyla şeriat mahkemelerinin yerine özel bir mahkemenin kurulmasından sonra, ancak ta 1854 yılında alınabilmiştir Ingiltere'den. Tam bu dış borç anlaşmasının imzalandığı günlerde de Batum'a yiyecek ve silah götürürken fırtına yüzünden Sinop limanına sığınan Osmanlı donanmasına ait bir fıloyu Ruslann ani bir baskınla yakıp batırdığıru öğrenen Büyükelçi Lord Cannington. sanki Kınm Savaşı'nın patlamasına neden olacak bu baskını önceden biliyormuşçasına, sevinçle yerinden firlayıp ellerini ovuşturarak "Tann'ya şükürler obun! Arök savaş başbyor!" diye çığlıklar atmıştır, tarihçilerin yazdığına göre. III. Selim 'şeriat adına tahttan indirlldi Osmanlı tarihinin en ilerici sultanı diye nitelenen IIL Selim de, gene bilindiği gibi, Baülı usullere göre"Nizann CedJd" adında yeni bir ordu kurmaya niyetlendiği içindir ki, Kabakçı Mustafa adlı bir serseri ile bir avuç çapulcu tarafından "şeriat" adına tahttan indirilerek öldürülmüştür 1807 yılında. Sultan II. Mahmud da, hiç kuşku yok ki ilk oğlunun daha on ikı yaşındayken iki kızının da küçük çocuk ve bebekken ardı ardına ölmesine neden olmuş Istanbul'u kasıp kavuran salgın hastalıklar karşısında hekimbaşı medreseli ulemanın namazlardan sonra camilerde topluca Surei Kaf veya Surei Şerif okutmak ya da ülkenin dört bir yanından toplanmış Muhammed adlı 70 kişiye 70 bin kere Kehmei Tevhit veya Tekbir getirtmekten öte bir önlem alamadıklannı görmenin öfkesiyle, 1826'lardan itibaren Fransızca eğitim yapacak tıp okulu açmak, doktor olmayan kişilerin Saray hekimi ve hekimbaşı olmasını yasaklamak, AvruŞair Nedim, pa"dan doktor ve ecPatrona Halil ve zacı getirtmek, Müslüarkadaşlannca manlann da artık keöldürülmüştü. fere dillerini öğrenmelerine izin vermek, dil öğrenmeleri için Paris'e öğrenci göndermek, Avusturyalı bir Hıristiyanı saray hekimliğine atamaktan öte, devlet memurlannın setre pantolon ve fes giymesini zorunlu kıhnak, Batılı giysilerle resim çektirip fotoğraflannı devlet dairelerine astırmak, saray görevlileri için çeşit çeşit üniforma diktirmek, vezir vüzeranın elçiliklerdeki kokteyllere gitmesine izin vermek vb. gibi bugün aydınlanmızca Türk modernleşmesinin başlangıcı sayılan, saray yaşamı ve devlet düzeni ile ilgili girişimlerde de bulunmamış değildir gerçi. Ancak, Osmanlı toplumsal yaşamının Batılı ölçütlere göre tepeden tırnağa yeniden düzenleneceğiyle ilgili Tanzimat Fermanı'mn. II. Mahmud'un veya yöneticilerin Batılılaşma tutkulannın bir ürünü olduğunu söyleyebilmek gene de olanaksızdır bizce. \i i Borc üstüne borç Nitekim, kısa bir süre sonra da gerçekten Kınm Savaşı patlamıştır ve Mısır'dan toplanacak vergiler karşılık gösterilerek tngütere'den yalvar yakar alınan 2.5 milyon Osmanlı Altını rutanndaki bu ilk dış borç Kınm Savaşı'nın giderlerini bile karşılamamıştır. Çaresiz, bu kez Suriye ile Izmir'den toplanacak vergiler karşılık gösterilerek Ingiltere'den 5.65 milyon Osmanh Altını rutannda yeni bir dış borç daha alınmıştır hemen ertesi yıl. Kınm Savaşı Imparatorluğu yahıız dış borç bataklığına sürüklemekle de kahnamıştır, ama Ingiliz ve Fransız donanmasına ait savaş gemilerinin içinde on binlerce askerle Karadeniz'e açılabilmek için aylarca Marmara'da uygun riizgâr beklemesi, ardından Sivastopol çıkarmasında umulmadık bir dirençle karşılaşıldığından daha savaşın ilk gününden itibaren her gün vapurlar dolusu yarah gelmeye başlaması gibi nedenler yüzünden Istanbul Batılı gazetecilerden, misyonerlerden, mühendislerden, demiryolculardan. telgrafçılardan. ajanlardan, tüccarlardan, pohtikacılardan, başta Florence Nightingale. akın akın Düyunu gelen gönüllü hastabakıcı Umumiye lardan geçibnez olmuş, tam direktörü Morel. anlamıyla bir çıfit çarşısına dönmüştür kısa sürede. Bu kargaşa, halktaki Batıhlaşma düşmanhğını daha da arttırmıştır doğal olarak. Orneğin, 1855 yılındaki tstanbul depreminin de bu Hıristiyan kadınlann"Selimiye Kışlası'nda hasta ve yarah askerlerin yanında peçesiz ve çarşafsız dolaşmalan yüzünden ADah'ın gazabı olduğunu" söyleyerek gösteriler bile düzenlemişlerdir. BORÇ PARA İSTEYEN OSMANLILARA İNCİLİZLER. AĞIR KOŞULLARINI ARDI ARDINA SIRALAMIŞTI Tanzimat'tan Kopenhag'a Y anm yüzyıldır kapısında bekletildiğimiz AvÖrneğin. Avusturya Dışişleri Bakanı Prens Metrupa Birliği'ne girebihnemiz için Batılılann ternicfa de "Babıâli'nin bugün her ne kadar az çok bugün bütün yasalanmızı Kopenhag kriterAvrupah gibi ghinmis asker ve zabitanı (subayı) >arlerine göre yeniden düzenlememizi şart koşmalan sa da ordusu yoktur. Babıâü eski Türk ordusunu dagibi Tanzimat'rn da, yeni bir ordu kurmak için kenğıtmış, fakat \enisini tesis e>1emek iktidanıu göstedilerinden yardım isteyen Osmanlılara güya borç verememiştir" demektedir 3 Aralık 1839 tarihli bir rebilmek için Batılılann şart koştuğu, devletin ve topmektubunda. Güya 183 l'de Mektebi Harbiye de açıllumsal yaşamın tepeden tırnağa yeniden düzenmıştır. lenmesini zorunlu kılan bir 19. yüzyıl "Kopenhag kriteriT> olduğundan galıba kuşku duyulOrdu mollaların yönetimlnde masa gerektir. Ancak, II. Mahmud'un, üsteük yeni bir orAma Moltke'nin mektuplarında yazdığına göre, du için hiçbir ön hazırhk yapıhnamışken Tanzimat Fermanı'nın okunduğu günlerde bile orYeniçeri OcağYnı ansızın topa tutturup ordu hâlâ hacı hocalann. mollalann yönetimindedir. tadan kaldırtmasının mannğını kavrayabil1839 yılındaki Nızıp Savaşı'nda Prusyalı üç mek de olanaksızdır doğrusu. Çünkü. Fransız Devrimi'nin rüzgânyla başlaZİYAPAŞANINSİTEMİ mış Balkanlar'daki ulusal bağımsızlık başkaldınlannın bastınlmasında zorZiya Paşa da "Daha düne kadar dilanıldığı günlerde tam da dnrup duleğinin yerine getirilmesi için defalarrurken Yeniçeri Ocağı bir oldubittica dilekçe yazan, binbir aşağılanmaya ye getirilerek gerçekten niçin kapatılkadanan, yahaklanan Samatyah Kasmıştır? Yoksa, ocağın kapahimasını bar, bugün \anında bir elçilik tercümasaray hekimliğine karşı, Fatih döneminnı ile Hariciye Nazın'nın huzuruna dalden ben sahip olduklan böyle ayncamakta. karşısındaki sandaheye orurup celıklı bir görevi elden kaçırmanın öfkebinden türün kesesini çıkararak cigarasını siyle ayaklanan ulemaya bir ödün ola\aknıakta \e ayak a\~ak üstünde Nazır Parak vermek zorunda mı kaknıştır Sulşa'nın bumuna üfleye üfleye işini istediği gibi tan II. Mahmud. kim bilir? „ M ah' m ud gördürmektedir" diye dertlenmektedir, Hürridenilerek geri çevTÜmiştir bu molla subaylarca, Moltke 'nin yazdığına göre. Kısacası. imparatorluk gerçekten çok zor durumdadır. Nitekim Sultan O. Mahmud da Osmanlı tarihinde ilk kez bir yabancı devletten borç istenmesine karar vermiştir daha 1836 yılında ve Ingiltere'nin Osmanlı Imparatorluğu'na 1 mılyon altın rutannda borç vermesi için Büyükelçi Lord Cannington'dan aracı ohnasuıı nca etmıştir. Ve ortada yazılı bir başvuru bile yokken, Batılılarca hemen koşullar sıralanmaya başlanmıştır. Imparatorluğun o güne dek hazinesini yönetmiş Defterdarlık kapanlıp yerine onlann istediği biçimde bir Maliye Bakanlığı kuruhnuştur önce. Ardnıdan Reısül Küttablık, Dışışlen Bakanhğı; Sadaret Kethüdalığı da Içişleri Bakanlığı haline getirilmiştir. Güya borç anlaşmalannda uyum sağlayabilmek için de mali işlemlerde kullanıhnak üzere Rumi Takvim adıyla, aylann 30 gün çektiği ve mart ayımn yılbaşı sayıldığı bir ikinci takvim daha kabul edilmiştir. padişah'a ant içtirdller 1838'de de Osmanlı tmparatorluğu, tarihinin ilk tıcaret anlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır Ingiüzlerle. Sultan II. Mahmud'un ölmesi üzerine tahta çıkan 16 yaşındaki oğlu Sultan AbdülmeekTın saltanatının daha dördüncü ayında. 3 Kasrm 1839'da da ReşitPaşa, Gülhane Parta'nda yabancı elçilerin. azınlık yöneticilerinin, Rum ve Ermeni patrikleri ile hahambaşının önünde Tanzimat Fermanı'nı okumuştur büyük törenlerle. Ertesi günü de başta padişah ohnak üzere devletin bütün ileri gelenleri. Tanzimat Fermanı 'na sadık kalacaklanna dair ant içmişlerdir Babıâli'de. Bu yemin törenleri, bütün il, sancak ve ilçelerde yinelenmiştir. Görüldüğü gibi, saltbu yemin törenleri bile Osmanlılann ne durumda olduğunu bütün çıplaklığıylagözler önüne serse gerektir doğrusu. Ancak bütün bunlara karşuı tek kuruş borç alabihnek şöyledursun. tam karşıtı, ülke bu ödünlerle bir misyoner ve yabancı saldınsına uğramıştır sankj. Gerek bu misyonerlerin şımanklıklan, gerekse onlann ve Batılılann el altından kışkırttığı azınlıklann taşkınlıklan yüzünden de halktaki Batı düşmanlığı ve şeriatçı akünlar kendiliginden daha güçlenmiştir. Örneğin, tarihçi Abdurrahman Şeret "Eski Galata Vq>Toda Karakolu Tabur Ağası'nın" kendisine, "Hıristhanlann aruk hoşlanmadıklan Müslümanlan yakasından tutup Bıze gâ\ıır dedi' dherek cezalandınlmalan için karakola getirdiklerini, kendisinin de Ay oğul!.. Hâlâ anlatamadık mı, şimdi Tanzimat var, artık gâvura gâvur denirmeyecek' dherek Müslümanlan azarlajTp olayı yaüştmnaya çahşnğmı'1 anlattığını yazmaktadır. Ocağı topa tutup kılıçtan geçirdi Çünkü, Sultan II. Mahmud'un buyruğuyla kaleme aldığı kuşkusuz saray vakanüvisi Esad Efendi'nin "UssüZafer" adlı tarihinde de belirtildiği gibi. ocağın kapatılmasına. Sadrazam Selim Snn Paşa'nın, 25 Mayıs 1826 günü yanında Defterdar, İstanbul Müftüsü, Rumeli Kazaskeri, Sadaret Kethüdası, Darphane Amiri ve Tophane Nazın ile ŞeyhüSslanı Kadızade Tahir Efendi'nın evınde uJemayla yaptığı bir gizli toplantıda karar verümiştir ve yirmi gün sonra 15 Haziran 1826'da da oyuna getinlip kazan kaldırtıhnış yeniçeriler Bostancı Ocağı erlerine topa tutturulup kılıçtan geçirtilerek beş yüz küsur yıllık ocak bir günde ortadan kaldınhnıştır. Gerçi, yerine hemen Asakiri Mansurei Muhammedıye adıyla yeni bir ordunun kunümasına güya karar verilmemiş de değildir. Ama ne yazık ki hazine tamtakırdır. Nitekim, bu gerçekleri bilen Batıhlar 20 Kasım 1827'de bir baskınla Navarin'deki Osmanlı donanmasını da yakmışlardır hemen. 1828'de Ruslar savaş açıp Edıme önlerine kadar gelmiş, 1830'da Fransızlar asker çıkararak Cezayir'e el koymuşlardır. 1831 yılında bu kez Metamet AB Paşa bağımsızhğını ilan etmiş ve 1832 yılında Mısır ordusu Nizip Savaşı'nda Asakiri Mansure birüklerini yenerek Kütahya'ya kadar ilerlemiştir. Kısacası, ta 1840'larda bile Asakiri Mansure'nin gerçek bir ordu haline geldiğini söyleyebümek hâlâ olanaksızdır. •Kendilerl için istiyorlar' Nitekim, Tanzimat'ın ileri gelenlerinden ve 1856 vılında Hattı Hümayun'u okuyan Sadrazam AH Paşa da vasiyetnamesinde. "Avrupahlara göre hemen Avrupa örf ve âderJerini memlekete sokmamız ve Avrupaî bir hükümet kurmamız gerekmiş. Bu tektifler umumiyetle caziptiler, ama bizim için değü, kendileri için. Bunlann hepsini kabul etsek mahvohırduk, ama bunu Avrupalılara anlatmak güçtü ve ihtiyatsıznk ohırdu" diyerek, bu gerçeğe işaret etmektedir. 1867 yılında bir Fransız gazeteciyle yaptığı söyleşide de "Fransa olsun, tngfltere olsun buraya seçkin temsilcfler yoDuyor. Ancak, seçkin ama mütehakkim (buyurgan). Paris'in veya Londra'nın düşünceleri IstanbuTla uyuşmuyor. Aydınlatmaya çabşıyoruz ama boşuna. Banka açmalrymtşız, Fransız mektebi, Franız Bsesi kurmalrymışız. Yabancılara mülkiyet hakkı tammalrymışız. lngütere'dcn daha liberal olmamıa istiyorlar. Tereddüt gösterince de kötü niyetbsiniz diyoriar" diyerek bu değişiklik girişimlerinin aslında Osmanlı hanedanının veya ayduılannın Batılılaşma tutkulanndan kaynaİclanmadığını açık açık belirtmektedir. yet gazetesindeki bir yazısuıda. Gene. "Naum Tiyatrosu'na giden bir grup nbbiyeK öğrencinin, / krvrak ve güzel Fransız şarkıcı matmazelden B I tedigi, içinde "Joli Türk' sözcükleri geçen bir şarkryı söylemesini Hıristiyan azınlık ve Levantenlerin şiddetle tepki göstererek engellemeleri ve ardından orkestraya zoria Fransız ulusal marşı Marseyez'i çaldırarak ayakta söylemeleri üzerine askeri tıbbiye öğrencileri de kdıçlannı çekip onlara saldırmış >e olaj lar çıkmıştır'1 ve bu olay üzerine askeri tıbbiye. Beyoğlu'ndan başka bir semte taşınmıştır hemen. Sultan Abdülmecid yüzbaşı Von Bincke, Fischer ve Moltke 'den " başka okullu subay yoktur orduda. Bu hacı hoca takımından alaylı subaylarla Prusyah subaylar arasında bir eşgüdüm sağlanabihnesi de olanaksızdır doğal olarak. Örneğin, Mısır ordusunun tam karşılannda mevzilendiğini gören Prusyalı subaylann "Osmanh ordusunun derhalsaldım a geçmesi" önerisi, "Cuma günü, bir Müslüman orduya karşı savaşmak şer'an caiz değildir" denilerek ertesı günkü "bir gece baskını y^püması" önerisi, "Gece baskun > apmak padişahın askerinin şanına yakısmaz1' denilerek Mısır ^"vetlerince kuşahlmaİan olasılığına karşı'iiçsaatgeridekimevTİlereçekilrne'' önerisi ise "Geri çekilmek Osmanhlar için şerefsizfiktir" Püyunu ümumiye Ancak, hemen şunu da belirtelim ki onca "reform" ve yasayla ordunun eski gücüne kavuşturulması belki başanlamamıştır, ama ne ilginçtir ki, bugün Kopenhag koşullannı eksiksiz yerine getirdiğimiz için 1520 yıl sonraki "AB üyeliği adayhğı'' ile ödüllendirilmemiz gibi tıpkı, Kınm Savaşı'ndaki özverilerine ve dış borca karşıhk Osmanlı Imparatorluğu'nun 1856 Paris Antlaşması'nda "DüveliMuazzama" (Avrupa'nın büyük devletleri) arasında sayıhnasıyla onlar da ödüllendirihnemiş(!)değillerdirhani. Yani 150 yıl önce de Osmanlı aydınlan, Avrupalı olduğumuzu Avrupalılara kabul ettirmişlerdir. görüldüğü gibi. Ne var ki, 20 yıl sonra daha 1875'lerde, koca imparatorluk, gene tıpkı bugünkü gibi, artık dış borçlann yıllık faizini ödeyebihnek için bile dış borç bulmak zorundadrr... Nitekim, 188l'de de çaresiz Düyunu Umumiye'ye teslim olunmuş ve bilindiği gibi otuz küsur yıl sonra da koca impartorluk sona ermiştir bu Düyunu Umumiye'ninellerinde... SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle