22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2004 SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Bip Okur Mektubu 30.10.2004 tarihli Pendik'teki gecekondu so- runu ile ilgili yazım üzerine bir okur mektubu al- dım. llgınçolduğunu düşündüğümden olduğu gibi yayımlıyorum: "Sayın Sirmen... 30.10.2004 tarihli, Memleketimden Savaş Manzaralan.. başlıklı yazınızın içeriği, konu hak- kındakihaberieri okurken etkJsinde kaldığım duy- gularımın yansımasıydı sanki... Bu nedenle de birokurunuz olarak teşekküretmeyi veyine bu denli önemli bir konuya yer verme duyahılığı- nız nedeniyle de haddim olmadan kutlamak is- tedim. Bu vesileyle de 30yıllıkbir Pendiklıolarakböl- geyi ve uygulamalan çok yakından takip eden ve konu hakkında çok bilgiye sahip olan biri ola- rak, birkaç gerçeği sizinle paylaşmayı uygun gördüm. Belki biraz zamanınızı çalmış olaca- ğım, ancak önemli saydığım bu gerçekleri ak- tarmak istedim, şimdiden özür dilerim. 1- Ertuğrulgazi Mahallesi sokaklannı savaş yerine çeviren uygulamanın günlük ve kısa sü- reli bir program olmadığı, uzun bir süreden beri sistematik olarak her seferinde başka ne- denlerieyıkılmak istendiği, ancak bir türlü ger- çekleştirilemediği bir gerçektir. 2- Belediyece birkaç kez denenen ama ba- şarryla sonuçlanmayan bu yıkım yerinin yanı ba- şındaki Aydos ormanlannın eteklerinden baş- layarak gecekondularla bitişik hale getirilen, büyük çoğunluğu AKP'li yöneticiler ve millet- vekillerinden oluşan, 500 milyar değerlerle pa- zahanan süperlüks villalariçin (evveliyatı plan- sız, boş orman etekleh olan bu yerlerson bir- kaç yıl içinde tümüyle planlanarak Hazine 'den büyükşehir belediyesine devh sağlanmış ve KİP-TAŞ mahfetiyle süper lüks villaların yapıl- dığı yerlerdir) gerekli olan sosyal donatı alan- ları, kötü gecekondu manzaralan yerine, yeşil ve park alanları, daha da ötesibu villalann ço- ğaltılarak çevrelerine tahsis arayışının bir so- nucu olarak da algılanmaktadır. 3- Arkasınasığınılan ve4.900metrekareEr- can Görûr llköğretim Okulu sahasındaki gece- kondu işgalleh diye nitelendihlen ve yıkımının da bu nedenle meşru zemine oturtulması sağ- lanan bu olayın perde arkasına değinmek isti- yorum. Bir türlü yıkımı sağlanamayan bu yerin toplam 197.400 metrekare (197 dönüm) oldu- ğunu ve adı geçen yer üzehnde son 20 yıldan beri 1-3 kat arası değişik büyüklüklerden olu- şan toplam 380 adet konutun bulunduğunu, taktik olarak da polisiye gücün ciddi desteği olmadan yıkılması mümkün olmayan bu yer- lerin kısa birsüre önce Hazine'den başka bir ele devhnin sağlanması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı'na devrinin sağlandığını, yetersiz olan okul için ek bina talebiyle de polis gücüyle yı- kım gerçekleştirilmiştir. 4-27 Ocak 2004 tarihli Büyükşehir Beledi- yesi Emlak Istimlak Daire Başkanlığı'na bağlı Gecekondu Mesken Müdürlüğü'nün (özerkbir birim olarak kaynaklannın tamamen bütçe dı- şından sağlandığı bir birim) 2003 yılı faaliyetra- poruna göz attığımızda ise bu gecekondula- rın sosyal konut amacıyla yıkılacağı beyanıyla karşılaşmak mümkündür. 5- Milli Eğitim Bakanlığı'na devri sağlanan bu 200 dönüme yakın yerin gecekondulardan anndınldıktan sonra Milli Eğitim'in ihtiyaçyok- tur onayını aldıktan sonra da esas amaç için kullandınlacağı gün gibi ortadadır. 6- Yıkılan gecekondulann son 15 yıldan be- ri aynı belediye ve yetkililerinden her tühü hiz- meti gördükleri (su-elektrik-yol ve her türlü alt- yapı hizmetleri) bir gerçektir. Büyükçe alanla- nn önce villalaha doldunılduğu, ihtiyaç olan eği- tim kurumları gibi yerler için de önceden ya- pılmış gecekondu yerlerinin planlandığı takti- ğini görmek lazım diye düşünüyorum. 7- Gizlice hazırlanan ve 23 Eylül 2004 tari- hinde sessiz sedasız büyükşehir belediyesi meclisinde karar altına alınan ve askı süresi- nin sona erdirildiği, 1/5000 ölçekli Istanbul nâ- zım imarplanlan incelendiğinde, Anadolu ya- kası E-5 üstü için öngörülen uygulama dikka- te alındığında bir süre sonra yapılmak istene- ni görmek mümkün olacaktır. (40-50 yıllık ve % 90'ı yapılaşmış yehehn tümüyle yeşil, park ve donatı alanı olarakplanlanmış ancak doğa- cak yığınca mağduriyetin boyutu ve çözümü düşünülmemiştir.) 8- Son olarak biryorumumla bitirmek istiyo- rum. Bütün bu uygulamalarla gündeme taşı- nan gecekondu önleme bölgelerindeki sorun- lann çözümüne ilişkin tartışmalarla eşzaman- lı olarak 2B yasalan da yeniden gündeme ta- şınmak isteniyor sanki diye düşünüyorum. Çünkü ben bile planlamadan yanayım. Plan- sız şehirciliğe oldum olası karşıyım. Ancak bir planlama sonrasında bu planlamanın taraflan sayılacak tüm kesimlerin içinde olmadığı ve ka- palı kapılararkasında yapılmış planlamalardan da kötü kokulann kaçınılmaz olduğunu bilen- lerdenim. 9- Sayın Murat Karayalçın'/n belediye baş- kanlığı dönemindeki Dikmen Vadisi Projesi'ni ve sürecini neden incelemiyorlar, anlamak mümkün değil diyeceğim ama... Saygılanmla Doğan ÇAKMAK asirmen@cumhuriyet.com.tr Urt'a muhabınmız ARlFFARAÇvee^SURÎYE'mn yavrulan MEHMETBARAN dünyava merhaba dedi. 6 Kâsım 2004 (Harran Ünıversıtesi Tıp Fakültesi Hastanesıl Minık bebege muûu bır vaşam düıyoruz aiHURİYETÇALIŞANLARI Diyarbakır'da gözaltmda işkence suçlamasıyla hâkim karşısma çıkan polis memurlan serbest bırakıldı fckence beraat ettiMAHMITORAL DlYARBAKTR-Dıyarbakır'da Remâ- ye Daşhk'a işkence yaptıklan iddiasıyla yargılanan polis memurlan İsmail Içen ile Mustafa Yücel beraat etti. Daşlık'ın avu- katı karann bozulması için Yargıtay'a başvururken sanık polislerden tçen'in ge- çen aylarda yine işkence suçundan yar- gılandığı ve aynı mahkemece serbest bı- rakıldığı belirlendi. Daşlık, 27 Şubat 2002 'de Dıyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terör- le Mücadele Şubesi ekiple- rince evi arandıktan sonra gözaltına alındı. 2 gün gö- zaltında kalan Daşlık, çıka- nldığı savcıhkça tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Beraat eden Daş- lık, sorgu sırasında işkence yaptıklan iddiasıyla Terör- İe Mücadele Şubesi 'nde gö- revli polis memurlan İsma- il Içen ile Mustafa Yücel hakkında Diyarbakır Cum- huriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Id- dialan inceleyen savcılık, polis memurlan Içen ile Yü- cel hakkında "bir cüriimü • Sanık polislerden İsmail Içen'in geçen aylarda yine işkence suçundan yargılandığı ve aynı mahkemece serbest bırakıldığı belirlendi. Beraat karan üzerine Remziye Daşlık'ın avukatı karann bozulmasını istedi. serbest bırakıldıktan sonra da gösterile- re katıldığına ilişkin fotoğraf ve görüntü kasetlerini mahkemeye delil olarak sun- du. Mahkeme, savcılığm talebini yerin- de bularak polisler hakkında beraat ka- ran verdi. Sanıklardan ismail Içen'in 2 Ey- lül 2002'de gözaltına alınan Gökhan Bi- çer'e işkence yapmak suçundan 3. Ağır Ceza Mahkemesi 'nde yargılandığı ve ge- çen aylarda beraat ettiği belirlendi. Polislerin beraat etmeleri üzerine Daş- lık'ın aMikatı Sıla Talay. Yargıtay'a ıtiraz- da bulunarak karann bozul- """ masını istedi. söyletmek için işkenceyapmak" iddiasıy- la TCY'nın 243 maddesi uyannca 8 yı- la kadar hapis istemiyle dava açtı. Yeterll delll yok' Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkeme- sı'nde görülen davada savcılık tutuksuz olarak yargılanan polisler hakkında şi- kâyetçinin iddialan dışında yeterli delil bulunmadığını belirterek beraatlannı is- tedi. Sanık polislerse Remziye Daşlık'ın 'Yasalara aykırı' Sanık polislerin savunma- lannda işkenceyi meşrulaş- tınna çabası içinde oldukla- nnı savunan Talay, ıtıraz di- lekçesinde şu görüşlere yer verdi: "Mahkemenin verdi- ği karar yasalara ve Türki- yç'nin imzalanuş okhığu ulus- lararası sözleşmelere aykın- dır. Halbuki işkenceyle mü- cadele karartı adHidariveya- saJ düzenlemeyle mümkün- dür. Bunun dışındaki tüm tedbûier şekilsel meselenin özüyle ilgili olmayan formei yaklaşımlardır. Başta anayasamız olmak üzere.vasalanmız ve taraföiduğumuz tüm uluslararası tüm sözleşme ve belgelerde, işkence, insanlık dışı. onur kuıcı muame- lenin yasaklanmasına rağmen işkencenin ülkemizde sistematik sorgu yöntemi ola- rak kullanılmasına engel olamamışür. İş- kence\1e ilgffi \asal cteğtşMkier ohunhı ohıp yasalan uygulayacak ve işkence yapan deviet memurunun fıüini cezasız bırakma- yacak uygula\ ıcılar gerekhdir." hatemoglu1 9 2 4 V " ^ MAGA7AIARIMIZ HIZMFÎINIZDC BATMAN BURSA ELAZIG SİİRT ZONGULDAKwww.hatemoglu.com.tr OSMANBEY (MERKEZ TOPTANJ: SUADİYE: Bağdal Caddesi Tel: (0216) 369 00 49 PENDİK OUTLET: Dumankaya Outlet Cenler Tel: (0216) 473 52 55 İKİ7EUİ OUTLET: Turgut Öıal Cad. No: 153 Tel: Î0212) 549 40 56 İZMİT OUTIET CENTER: Tel: (0262) 335 57 35 KONYA Ml TEPE REAL: No: 45/46 Tel: (0332) 265 19 80 KONYA MASERA: Tel: (0332) 241 61 15 ÇORLU ORION: Tel (0282) 673 26 64 ZONGULDAK: Gazipaşa Cad. No: 77 Tel (0372) 252 17 97 : SİİRT: Güfes Cad. No: 21 Tel: (0484) 224 00 93 VEM BATMAN Bolıkçılar Cad. Yıldızkaya İşhonı No: 7 Tel: (0488) 213 38 07 ' ELAZIĞ Gazi Cad. No 31-A Tel: (0424) 238 99 00 - 10 hat BURSA: Altıparmak Cad. No: 44 Tel: (0224) 223 41 40 \ ERZURUM: Pek yakında... 225 62 00 Faks (0212) 233 30 50 Cop'u savunan Erdoğan'a Türkiye Barolar Birliği'nden tepki: 'Polisşiddetkullanamaz'ANK4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Barolar Birİiği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, hak ve özgürlüklerin belirli sınırlar içinde kullanılması gerektiğini vıırgulayarak "Bu hem eylemciler hem de polis için boyledir" dedi. "Göstericiler ne vaparlarsa vapsın" anlayışıyla toplumsal olaylara bakılamayacağını kaydeden Özok, "Polis şiddet kullanmadan. karşı taraftaki insanuı bedensel bütünlüğüne zarar vermeden önlem almalı" diye konuştu. TBB Başkanı Özdemir Özok, Başbakan Recep Tajyip Erdoğan'ın YÖK'ü protesto eden öğrencileri coplayan polisi sa\-unmasını eleştirdi. Özok, polisin de hak ve özgürlükleri belli sınırlar içinde kullanması gerektiğini anlatırken "Yapılan gösteri tamamen bir toplumsal refkksin dısa vurumudur. Zarar verilen, tahribat yapüan eyiemin • Zarar verilen eyiemin yanında olunamayacağını belirten Özdemir Özok, polisin de eylemcilerin bedensel bütünlüğüne zarar vermeden önlem alması gerektiğini vurguladı. yanında olmav^ olanak \ok. Göstericiler ne vaparsa yapsui anla>işrv1a >aklaşmak mümkün değfl" diye konuştu. Polisin de şiddet kullanmadan, eylemcilerin bedensel bütünlüğüne zarar vermeden önlem alması gerektiğine işaret eden Özok, şunlan söyledi: "Etkisiz hale getirmek polisin görevidir. Şiddet kuilaıunak ve yapüan e> lemde zarar vermek kabul edilemez. İş hak ve özgürlüklerin hukuk içerisinde kullanılması noktasuıda düğümlenmektedir. Üzerinde durmanuz laanıgelen demokratik kitie örgütünün, toplumsal reOeksidışa vuranlann hukuk içerisinde kimseye zarar vermeden eylem yapmalan gerekir. Hukuk dışı eylemi haksız, \usalann \e hukukun koruması mümkün değil. Dengevi korumak lazun." tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcaiislar9cumhuriyetcoın.tr 'Ülkücüler Bayılmaz' Cumhuriyet gazetesinin Trabzon muhabiri Ahmet Şefik'in dünkü haberinin başlığı "Ulkücülerbayıl- maz"dı. Haberde bir komiklik oldu- ğu belliydi. Ancak yine de habere konu olan olayın ne olduğunu me- rak ettim. Ahmet Şefik'in haberine göre, Trabzon Ülkü Ocaklan mensubu bir grup, geçen hafta, hükümetin yabancılara mülk satışıyla ilgili uy- gulamalanna tepki göstermek ama- cıylaAKP ll Başkanlığı önündetop- lanmışlardı. Ülkücülerin basın bil- dirisini okuyan Özgür Kaplan, tam bildiriyi okurken fenalaşmıştı. Bu olay ertesi gün Trabzon'daki yerel basında, "Basın toplantısında bay- gınlık geçirdi" şeklinde yer almış- tı. Ülkücülerin bu habere sinirlendik- leri anlaşıldı. Bir gün sonra Trabzon Ülkü Ocakian Şube Başkanı Tolgay Sivrikaya bir açıklama yaptı. Siv- rikaya açıklamasında şunlan söy- ledi: "Arkadaşımız basın açıklama- sı yaptıktan sonra orucun etkisiy- le biraz fenalıkgeçirdi. Baygınlıkge- çirmedi. Ulkücüler bayılmaz." • • • Aslında Sivrikaya, "Türkler bayıl- maz" deseydi daha doğru ve ye- rinde bir saptama yapmış olurdu. Yalnız ulkücüler değil, bütün Türk- ler bayılmaz. Bayıldığını gördükle- riniz, bayılmış gibi yapanlardır. An- cak ülkücülerin bayılmış gibi yap- ması da yeni bir durum olarak gö- rülebilir. Geçenlerde, Profesör Ibrahim Kaboğlu'nun elindeki "AzınlıkRa- poru"nu yırtan Kamu-Sen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş'la konu- şurken bu bayılma sorunu benim de kafama takılmıştı. Biliyorsunuz Kamu-Sen ülkücütefin egemenliğin- de bir kuruluş. Yokuş da bu ekibin bilinen isimlerinden. Yırtma olayı- nın hemen ardından kendisiyle bir TV kanalında tartıştık. Ona 12 Ey- lül günlerini hatıriattım. MHP yö- neticileriyle Ankara'da aynı ceza- evinde kalıyorduk. MHP iddianamesinin açıklandı- ğı ve birçok yönetici için ölüm ce- zası istendiği günlerdeki ruh halini anlattım. MHP yöneticilerinin bir kısmı bu iddianame nedeniyle pa- niklemişlerdi. "Devlete hizmet et- tik, devlet için çalıştık, şimdi şu başımıza gelenlere bakın" diye ya- kınıyoriardı. Alparslan Türkeş ise günlük sohbetlerimizin biryerinde, birçok karanlık olayın arkasında bazı ülkü- cü isimlerin çıkması üzerine bana şunlan söylemişti: "Oral Bey, bazı ülkücüleri bizim bilgimiz dışında kullanmışlar. Bunu size samimiola- rak söylüyorum." 12 Eylül askeri darbesine doğru gittiğimiz günle- rin kritik cinayetlerini bir kez daha hatırlayın. Kahramanmaraş ve Ço- rum katliamlannın, Abdi Ipekçi'nin, savcı Doğan Öz'ün, Adana Emni- yet Müdürü Cevat Yurdakul'un, Profesör Cavit Orhan Tütengil'in öldürülmesinin ardından, bütün bu cinayetlerin sorumlusu olarak ulkü- cüler yargılanmışlardı. Bir kısmı, devlet içinden gelen yardımlarla kurtuldu. Yokuş'a, "Bu saldırıları sürdü- rürseniz, mutlaka bunun karşılığı da gelişir ve çatışmalar tırmanır. Böy- le bir tırmanışın ardından darbe olduğunu biliyorsunuz. Sonra ye- niden cezaevinde 'Biz oyuna gel- dik' diyerekyakınmayın " dedim. O bana, sürekli "Ülkücülerbayılmaz" denecek tarzda konuşarak cevap vermeye çalıştı. Ülkücüler 12 Eylül askeri darbe- sinden sonra cezaevlerinde epey- ce baygınlık geçirdiler. Hiç bekle- medikleri anda kendilerini ceza- evinde bulmanın şaşkınlığını yaşa- dılar. O dönemde konuştuğumuz MHP'li yöneticiler ve ülkücüler, ar- tık bu tür oyunlara gelmeyecekle- rini, "sağ-sol çatışması" tuzağına bir daha düşmeyeceklerini söyle- diler. Ancak baygınlıklan geçtikten sonra, yeniden bir arayış içinde gir- dikleri de belli oluyor. Şurası bir gerçek ki MHP statü- konun birdestek gücü olarak siya- set alanında kendisine yer anyor. Fa- kat statükoyu üstlenmiş o kadar çok siyasi akım var ki! Onların es- ki önemi kalmamış gibi görünüyor. Çünkü statüko eski gücünde de- ğil. Bu nedenle statükodan topla- nacak payın da fazla bir önemi kal- madı. Alan daraldıkça pay da kü- çülüyor. Türkiye, demokrasi yolculuğunu sürdürüyor. Toplum içinde özgür- lük eğilimi artıyor, şiddet ve ger- ginlik eski itibanna sahip değil. Bu nedenle ülkücüler eski havalarında değiller. Rapor yırtarak, gerginlik çıkararak kendilerine bir yer edin- meye çalışsalar da eski ilgiyi göre- miyorlar. "Ülkücüler bayılmaz" elbette. Ancak bayılmamak yeterli değil. Yeni bir döneme girdiğimizi, eski metotların pek de itibar görmedi- ğini anlamalan ve ayılmalan, bu ül- kenin de kendilerinin de yaranna olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle