19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2004 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Mustafa Kemalcilere Karşı Ali Kemalciler... Asker Çekmek DEVRİM SEVİMAY, geçen gün 'Vaten"daya- yımlanan röportajında Denktaş'asoruyor: "Siz- ce asker Kıbns 'a hangi mesafede duruyor? Me- sela Kıbns 'la AB anasına sıkışmış gibi birgörûn- tü veriyor mu?" Yanıtşöyle: "AB Türkiye'dekiaskerin gücünü sıfııiamaya çalışıyor. Asker bunun bilinci içinde. Nasıl ki beni sıfırlamak için 'Denktaş AB düşma- nıdır' propagandası yapıldı, asker de ortaya çık- sa ve birşey söylese 'Bak AB'ye girecektik, as- ker engelledi' diyecek/er... Bence asker geride de durmuyor. Bilakis, müteyakkız, gözü açık iz- liyor. Nereye gidecek diye. Bence de doğrusu- nu yapıyor... Şahsen askerden şikâyetim yok." Röportajda, ayrıca, Genelkurmay Başkanı'nın KKTC Cumhurbaşkanı'na mesajından yansıtılmış şu sözler de yer alıyor: "Kıbns milli davadır; re- ferandumla siziuzlaşmaz diye tanımlayanlar, si- zin düşüncenize gelmektedir." Bütün bunlar ortadayken, 17 Aralık öncesin- de AB ve Kıbns Rum Yönetimi'yle Yunanis- tan'ca Türkiye'den istenenler birtürlü bitmek bil- miyor: Biryandan, dönem başkanı Hollanda "Şu üç haftada Adli Kolluk, Infaz, CMUK, Istinaf Mahkemelenyasalannı çıkann; Güney Kıbns'la Gümrük Biriiği protokolünü imzalayın; hele mü- zakereleröncesinde o devleti tanısanız daha da iyi olur" demekte. öte yandan, Rumlarla Yunan- lılar, yanm ağızla da olsa, "Kıbrıs'tan asker çe- kilmeye başlanmazsa, tarih karannı veto ederiz" şantajını sürdürmekteler. Niçin "yanm ağızla"? Çünkü, asker çekme konusunun, bütün aske- ri konulargibi, diplomasi oyunu değil, "ciddi bir iş" olduğunu ve istediklerinin yapılmayacağını çok iyi bilirler. Bilirier ki Türk askerinin adadaki sayısı, gerektiği zaman yapılan "tehdit değehen- dirmeleri"r\e göre artar veya eksilir. Dahası, uzak geçmişteki tek istisna dışında, bu artış ve eksi- lişler hiçbir dönemde başkalan korksun ya da memnun olsun diye davul zurnayla ilan edilme- miştir. Zaten, ilan edilmesine de gerek yoktur; zi- ra, Ingiliz istihbaratı başta olmak üzere, adada- ki bütün haber alma kaynaklan bunları en küçük ayrıntılanna kadar izlemekte pek mahirdirler. Ama, onlar eksilişleri etrafa hiç duyurmaz, fa- kat artışlan bire bin katıp yayarak dünyayı velve- leye verirler. Zira, onlara göre, Kuzey Kıbrıs'ın "işgal altında" oluşu hep vurgulanmalıdır. Bu ne biçim bir işgalse, "işgal altındakiler" so- nuçta "işgalciler"e karşı meydanlara topla- nıp tam birfütursuzlukla "Haydiartık gidin de biz Rumlarla birlikte Avrupalı olalım" diye serbest- çe ve bangır bangır bağırabilmişlerdir. Böyle bir durumda, henüz müzakere tarihi bi- le alamadan bekleyen ve alsa da tam üyeliği yıl- larca pamuk ipliğine bağlı kalacak olan Ankara'nın şu sırada yapabileceği en büyük hata, ortada fol yok yumurta yokken asker çekmek olur. Çekilenin bir daha sokulamayacağı iyi bilin- melidir. Atatürkçülük, Atatürkçü düşünce sisteminin gerçeğini, bilmeyenlere, anlamak istemeyen aymazlara anlatmaktır. Gerçi, bu aymaz yazarlar zaman zaman, kendilerinin de Kemalci olduğunu söylüyorlar. Ancak bir farkla: Onlar Ali Kemalci, bizler ise ödün vermez gerçek MUSTAFA KEMALCt... Bahir M. ERÜRETEN A tatürkçülük, Yüce Önder Ata- türk'üjı ilke ve devrimlerini doğru beDeyip iyi özümsemek, uygulamave süreküliğini sağ- , lamakamacındagerekeniher koşulda yerine getirmeyi kutsal vatandaşhk görevi sa>maktır. Türkiye Cumhuriyeti"nin kurtancı ve ku- rucusu yüce Atatürkümüzü, Türk halkının gözünden ve gönlünden silmeye, ulusaJ bir- lik ve beraberliğimizi aynştırmaya ve böl- meye çalışan. iç ve dış düşmanlann güdü- mündeki kendini bilmez, (cahil) ve aymaz işbirlikçi köşe yazarlannın hezeyanlan, her gün artan bir dozda pervasızca devam edi- yor. Atatürk karşın şeriatçı yazarlarla el ele ver- miş. kendine ikinci Cumhuriyetçi adını tak- mış; arkasını, tekelci medyanın parasal gü- cüne dayamış bu yeni, yetnıe sözde köşe ya- zarlan, Atatürkçü halka, özellikle de onla- nn sözcüsü durumunu üstlenmiş olan Cum- huriyet gazetesinin değerli yazarlanna kin kusmayı aralıksız sürdüriiyorlar. Hele bunlardan biri var İci, evlere şenlik. Gerçekte kimsenin cıddiye almadığı, maga- zin haberleri için satış oJanağı bulunan te- kelci medyanın bir ayağı. Son zamanlarda üstlendiği misyon ise Atatürkçü Cumhuri- yetin anayasal kurumlannı halkın gözünden düşürmek için bazı Atatürkçü yazarlan ile esas amacını perdeleyerek gerçekte Ata- türk karşıtı yeni, yetme sözde köşe yazar- lan ile, ülkemizin anayasal değerlenni akıl- lannca(!) yıpratmaya çalışmak. Başlığında Türklükten simge yerleştirip aslında. asla ku- rucusuna layık olmayacak biçimde, kımı haberleri ve köşe yazılan ile bu simgeyi sil- meye çalışan yazı ve resimler yayarak ama- cını sergilemek. Örneğin Yüce Önderimi- zin ölüm yıldönümünde koyduğu resim ile, elinde. rakı bardağını anımsatan bir poz ile, halkı da enayi yerine koymak. Bu arada, düşünsel açıdan geniş bir yelpaze görünü- münü vermek için birkaç Atatürkçü yaza- ra sütunlannı açıp aslında bu değerli yazar- lan esas özgörevi (misyonu) adına perde- leme amacı ile kullanmak... Bu tür aymazlıklardan biri, rastlantı ola- rak başlığı ile gözüme takılan, aslında bu gazetede kimsenin pek okuduğunu bile san- madığım, basın dünyasının başka yerlerin- de adı duyulmamış, iddialan ve çarpık dü- şünceleri kendine özgü (23 Kasım 2004 ta- rihli) köşe yazısı ile sergilenmiş. Yazar, bu yazısında, Cumhuriyet gazete- sinin değerli yazarlanna çatmak, aslında, Ata- türk'ü her zaman olduğu gibi, aklınca eleş- tirmek için üşenmeden baştan aşağı yalan yanlış bir sütun doldurmuş, gerçekle hiç il- gisi, özellikle de kendilerine haksız eleşti- ride bulunmak için bahane saydığı bir ola- yı ele alarak, bu değerli yazarlara akla gel- medik hakaretler yağdırarak sonunda ama- cını kusuyor: Atatürkçülük ve Kemalizm yok vede hiç olmadı! Böylesine aymazca ve sıkılmadan bir tüm- ce yazmak, aslında Türkiye Cumhuriye- tı'nin, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı düşünce sistemine pervasızca hakaret yanın- da, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığı ya- şam koşulu sayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na da ters, gerçek bir suçtur. Ya- zısının başlığında, başkalannı suç işiemiş gibi anlatarak, asıl en büyük suçu kendisi işlemektedir. Aynı gazetenin bu görüşteki başka bir kö- şe yazan da, bir süre önce, Türkiye'nin bü- tün düşünürlerine aynı pervasızlıkla haka- ret edip, yine bir başka yazısında, Cumhu- riyet ve Atatürk karşıtı, kaçak şeriatçı Fet- hullah ı yirminci yüzyılın en büyük düşü- nürü olarak ilan etmedi mi? Aynı gazetenin başyazanf!) da kısa bir sü- re önce hiç gereği yok iken Cumhuriyet ga- zetesinin başyazanna saldında bulunmadı mı? Elbette, Cmmhuriyet'in değerli yazar- lan bu aymazca karalamalan ciddiye alıp da onlara yanıt verme gereğini bile -haklı ola- rak- duymuyorlar. Ancak, onlar ve çevresi suskun kaldıkça, 1920 Türkiyesi'nin AB Kemalci gazeteci- lerine benzemeye çalışan bu kişiler, saldı- nlannın dozunu da arttınyorlar. Cumhuriyet okurlan CUMOK'lara da bir- kaç sözüm var. Kapalı toplantılarda açık büfe sohbetleri yerine, sizlere, bu yayınla- ra karşı eylem yapmak görevi düşmüyor mu? Örneğin, bu tür gazeteleri boykot edip, hal- kın bunlan alıp okumaması için bir karnpan- ya başlatamazlar mı? Atatürkçü dernekle- re gidip, bunlann daha aktif çalışması için onlan uyaramazlar, söyleşilere ve etkinlik- lere katılamazlar mı? Atatürkçülük (Kemalizm) Yüce Önder Ata- türk'ün düşünce ve eylemlerini, ilke ve dev- rimlerini doğru belleyip, iyi özümsemek, uy- gulama ve sürekliliğini sağlamak amacında gerekeni, her koşulda yerine getirmeyi kut- sal vatandaşlık görevi saymaktır. Atatürkçü düşünce sisteminin gerçeğini bilmeyenlere, anlamak istemeyen aymazla- ra anlatmaktır. Gerçi, bu aymaz yazarlar za- man zaman, kendilerinin de Kemalci oldu- ğunu söylüyorlar. Ancak bir farkla: Onlar Ali Kemalci, biz- ler ise ödün vermez gerçek MUSTAFA KE- MALCİ... Avrupa'nm Öbür Yüzü Yüksel PA2ARKAYA vrupaBirliği'nin bir değerler bir- . liği olduğundan dem vuruluyor ya, bu ger- çeğin bir yüzü. Çünkü bu değerler, Rönesans ve Aydınlanma'nın yüzler- ce yıldır oluşturduğu de- ğerlerdir. Elbette Avru- pa kültürünün bir boyu- tunda, Ortaçağın rezalet- leriyle, Hitkr e destek çıkan papalığıyla Hıris- tiyanlık var. Ancak din, sözü edilen değerlerin içinde yer almaz. Söz ve ifade özgürlüğü, bireyin din, inanç ve vicdan öz- gürlüğü, bir bütün olarak bu değerler içinde önem- li. Ama toplumun ve top- lumsal kurum ve kuru- luşların. güncel kavra- mıyla kamusal olanın, di- nin etki alanı dışında ol- ması, yani laik ya da se- küler devlet ve toplum il- kesı, yine birliğin dızge- si içindeki en önemli or- tak değerlerden. Öte yandan, Avrupa Biriiği toplumlannda da aydınlanma, başından iti- baren karşıtının tepkisiy- le savaşun içindedir. Dö- nem dönem, karşıdevrim Altın fırsatlar bizden, değerlendirmek sizden! Şimdi Focus'lar 28,6 milyar TL'den* başlayan fiyatlarla! f*- Ya da kredili alımda 12 milyar TL için 12 ay %O faiz seçeneğiyle... Focus, Avrupa'da yılın otomobilı seçildiğinden ben 65 uluslararası yanşmada bırincilik kazandı. Şimdi bir Ford yetkılı satıcısına uğrayın, sızi altın fırsatlarla, attın değerinde bir Focus sahıbı yapalım. Aynntılı bilgi için, Ford Direkt Hattı 444 3673 ya da www.ford.com.tr Kredi tablosu • Focus CatecSon 5K 1 6ı baz moöef çn peşn atmörda tatfsrye edten anahtar tes*Ti fiyatdr Kredi rr*ct£yi 12mayarTL 15mJya-TL 20milysu-TL 12 ay %0/1.000 24 ay %1,00/578 %0,42/1.291 %1,23/747 %0,85/1.779 : %1,47/1.029 36 ay %1,38/445 %1,55 / 575 %1,72/793 YL»<ancia bei-titen ayfck gen öcieme tutartan Mlyon TL cnsrxjarndr Koç FordFocus Ford Otosan tarafından ıthal edılmektedır niteliğindeki karşıtlık, yükselir gibi olur, tarihin akışıru geri çevirmeye ça- lışır. Aydınlanmaya kar- şı akım da üç yüz yıldan beri yok olmadan süregel- mektedir. aydınlanma ile karanlık yanlılannın sa- vaşımı günümüzde de Avrupa 'nın bütün top- lumlannda sürüyor. Avrupa Biriiği Parla- mentosu içinde de, bu iki akımın taraftarları var. Son dönemde aydınlan- ma karşıtlannın belli bir yükselişe geçtiğini görü- yoruz. Avrupa Biriiği anayasa taslağı hazırla- nırken, Huistiyanlığı öl- çüt olarak alma çabalan unutulmadan, şimdi Va- tikan'dan çok daha va- him bir ses yükseliyor. Vatikan 'ın önemli kişi- lennden Kardinal Joseph Ratzinger, "Kamusal alanda Katolik ya da HJ- ristiyan \izyonunayer bt- rakmıyor" diyerek, Av- rupa'daki laikliğe cephe alıyor ve laiklik uygula- masının değişmesini is- tiyor. Bizde epeydir bu yönde tavır koyanlann, Vatikan ile koşutluklan- na işaret etmekle yetine- lim. Bu arada Irak'ta kadın, çocuk, yaşlı demeden in- san kıyımını uzaktan sey- reden Avrupa. son günler- de fihn yapımcısı Hol- landalı Theo van Gogh cinayetiyle çalkalanıyor. Elbette ne denli büyük saldın olsa da, bir film, bir roman ya da başka bir ifade yolu yüzünden ci- nayet, Islamın kutsal ki- tabmda yer almaz. An- cak, bu cinayeti hep bir- likte telin ederken, Av- rupa ırkçılannın ve Hıris- tiyan köktendincilerinin, nrsat firsattır diyerek gi- riştikleri saldın, yakma yıkma eylemleri ve bütün Müslümanlann sda dene- tım altına alınmalan, ca- milerde vaazlann Alman- ca ya da Hollandaca ol- ması gibi talepler, Avru- pa'nın aydınlanmacı yü- zünden gelmiyor ve Av- rupa değerler birliğünn de sonucu değil. Hayır, aydınlanma kar- şıtlan, Avrupa'yı aslm- da birlik sürecine getiren değerlerin karşıtlan sah- nedeler. Ama bunlar yal- nızca sağ kesimde değil- ler. Sağ liberal diye bili- nen, Almanya'nın Hıris- tiyan Birlik partilerinden CSU'nun genel başkanı, Bavyera eyalet başbaka- nı ve son federal seçim- lerde federal başbakan- lığı kıl payı kaçıran Ed- mund StoJber, son parti kurultayında (19-20 Ka- sım, Münih), Ahnanlan güçlü yeni bir yurtsever- liğe çağınrken, Alman- ya'daki yabancı kökenli- lerin de Alman kültürü- nü benimsemelennı iste- di. 'LeitkuJtur' (yani kı- lavuz kültür) Alman kül- türüdür, diyerek, iktida- ra geldiklerinde, çok kül- türlülüğe yer olmayaca- ğını, Alman kültürünün Hıristiyan niteliginin güç- leneceğini bildirdi. Bu- nun doğal sonucu olarak da bir kez daha yapılan oylamada delegeler, Tür- kiye'nin AB üyeliğini reddettiler. Ama iktidardaki sos- yal demokratlann içişle- ri bakanı SchiOy de Sto- iber'den hiç geri kahna- yarak, elbette en iyi uyum asimilasyondur, dedi bir kez daha açıktan, hiç kirn- seden ve dünya kamu- oyundan hiç çekinmeden. Şimdi bu taleplerden bir teki Türkiye'de dile getirilse, örneğin, kilise- lerde ayinlerin Türkçe ya- pılması istense, başta Al- manya oknak üzere, Av- rupa'da kopanlacak kı- yameti, bittecrübe çok iyi biliyoruz. Avrupa'nın bu yüzü, belki AKP iktidanna uy- gundur ve yine bu yü- züyle Avrupa, AKP iîcti- dannın yapıp ettiklerini reform kabul etmektedir. Ama AB ortak değerleri bunlar olacaksa, ben za- ten Avrupalı değilim ve hiç Avrupalı olmadan cumhuriyetimizin dev- rim ilkeleri benim için her zaman bunlardan çok daha çağdaştır. KORGAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN 2004/110 Esas 2004/130 Karar Sıvas ili Divriği ilçesi Mursal köyü nüfusuna kayıtlı, Orhan Gazi Mısır'ın soyadı Korgan Asliye Hukuk Mahkernesi'nın 2004/110 Esas, 2004/130 Karar sayılı ve 20.10.2004 tarihli ilamı ile Önal olarak değiştirilmiştir. Ilanen duyurulur. Basın: 49863 « PENCERE Kanakış ile Kara Mizah. Sabah erkenden uyandım. Gün ağarmış, ağar- mamış. Televizyonun düğmesine bastım. Karakış odanın içine doldu. Yurtta yağmur, kar, dolu, fırtı- na, tipi. Kesilen yollarda kalan araçlar. Hava duru- mu felaket!.. Derken dünyadan ve ülkeden birbirine taş çıkar- tacak olumsuzlukta haberter başlayınca, aklıma "Zift mi kesildin be mübarek?" başlığı altında bel- leğime yazılan eski fıkra geldi. Ben öyküyü mizah yazanmız Şakir Balkı'dan öğrenip otuz yıl kadar önce bu köşeye aktarmıştım... öykü 'Kara' üzerinedir, ama, esprinin gücü ya- şama tutkusunu yeşertip kuvvetlendirir; hiçbir ilaç mizah kadar insana hayatın tadını aşılayamaz... • Gemisinin belgelerini, pasaportunu, nüfus kâğı- dını, nesi var nesi yoksa hepsini bir fırtınada kay- beden kaptanı liman idaresinden çevirmişler, gö- revli memur bakmış kı yapacak başka iş yok, res- mi evrakı yeniden çıkartmak için sormaya başla- mış: - Adın ne?.. -Kara Ali!.. - Memleketin?.. - Karabiga!.. - Nereden geliyorsun?.. - Karadeniz'den.. -Yükün?.. - Kara boya!.. - Nereye gideceksin?.. - Karamürsel'e.. - Dönüşte nereye uğrayacaksın?.. - Hiçbir yere.. Gemiyi karaya çekeceğim.. - Ya sonra ne yapacaksın? - Karayoluyla Karaman'a gideceğim, Karadağ- lıoğlu Kara Mustafa'yı göreceğim.. Görevli memur içinden bir lahavle çektikten son- ra çaresiz sorguyu sürdürmüş: - Görüp ne yapacaksın?.. - Onda alacağım var; paramı alıp Mekkei Müker- reme'ye doğru yola çıkacağım... Memur: - Neden?.. - Çünkü niyetim Mekke'de Karadonlu Beytullah'a yüzsürmek... Liman görevlisinin içi kararmış, ne diyeceğini bi- lememiş, konuşmanın havasını değiştirmek için: - Inşallah, demiş, oradan yüz akıyla dönersin!. Kaptan'ın yüzü kararmış: - Orası kara toprağa girdikten sonra belli olur. Deyince görevli memur dayanamayıp patlamış: - Allah belanı versin ulan, zift mi kesildin be mü- barek!.. • Kara mizah, İkinci Dünya Öavaşı'ndan sonra, çizgide ve yazıda patlama yapmıştı; insan ağlar- ken de gözyaşı döker, gülerken de... Bizim özdeyişlerimizden en çarpıcı biri de "gü- leriz ağlanacak halimize" değil midirL Demokrasiyi türbanda arayıp, özgürlüğü kara çarşafla özdeşleştiren softalık bastırdıkça Türkiye karanyor, insanın içinden mürteciye sormak geli- yor - Zift mi kesildin mübarek?.. KARŞIYAKA CUMOK DUYURUSU KAHVEDE SÖYLEŞİ 1- GENEL SAÛLIK. SİGORTASI NELER GETlRlYOR'' Sunuş Ba>raklı ADD Bşk Zeliha Avtr. Konuşmacı: Hekım Güçbırlığı'nden Opt. Dr Güne> Toprak. Tanh 2" 1 Kasım Cumanesı Saat 15 00 Yer Bayraklı Kahvesı (Hacı Amcamn )en) Gazı Mejdanı. Saat 14.00 - 14 30 arası Bayraklı ADD'de olalım. Saat 14 3O'da Ba>raklı ADD (Anadolu Cad. Demıryolu Karşısı. No. 61 Ba>Taklı KARŞIYAKA) beraberce kahve>e gıdılecek. Söyleşı sonrası kahvedekı arkadaşlanmızın tansi)onlan ölçülecek, göz taraması vapılacakiır Sevgılı Cumhun>et okurlan. kahvedekı arkadaşlanmız ıçın fazladan bır Cumhunyet gazetesı daha alıp dagıtarak Aydınlanmaya bir pencere açmava ne dersınız? Tum Cumhunvet okurlannı beklıvoruz 2- Ulusal Bırhk Hareketı olarak. ABD \e A\nıpa Bıriıgı Koalısyon Güçlennın Felluce'dekj saldırganlığını nefretle kınıyoruz. lletişim: Deoiz Sapmaz: 0 232 362 09 75 - 0 544 249 24 91 MERSİAI CUMOK DUYURUSU ADD Mersin Şubesi ile birlikte bu vatanuı satılık olmadığını göstermek için araştırmacı yazar YILMAZ DİKBAŞ'ın konuşmacı ola- rak katıldığı bir söyleşi düzenliyoruz. Tüm CUMOK'larlabirlikteulusunuve yur- dunu seven herkesi toplantımıza çağınyoruz. Söyleşi günü : V Kasım 2004 Saat : 13.00 Yer : Atatürkçü Düşünce Derneğı Mersin Şubesi Konferans Salonu Adres : Vila>'etbınasıyanıZekıSabahIşHanıNo:312 Detışım: Fethı Karaduman 0 535 364 88 89 fiker Taşyürek 0 533 817 94 34 ADD Mersin 0324 237 00 25 KADIKÖY ASÜYE 4. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2004 421 Esas 2004 860 Karar Davacı Sağlam tarafından açılan soyadı tashi- hi davasının yapılan muhakeme sonunda davacı- nın nüfustaki Saglam olan soyadının Sağlam olarak düzeltılmesine karar verilmiştir. 22.11.2004 Basın: 53426
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle