22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2004 ÇARŞAMBA KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr 'Çehov'dan Sonraki Yüzyıl' başhklı sempozyumda sunulan bildiriler bir kitapta toplanacak Söylenmeyenin altını çizmekECEBAKTIAYA Çehov'un ölümünün 100. yıh ne- deniyle îstanbul Üniversitesi'nde 'Çehov'dan Sonraki YüzyıF başlı- gıyla uluslararası bır Çehov sempoz- yumu düzenlendığini bildirmiştik. Türkiye'den ve yurtdışından çok sayıda bilim insanının bildiri sun- duğu sempozyum, önümüzdeki günlerde îstanbul Üniversitesi Ya- yınları'nca kitaplaştınlacak. Çe- hov'un tüm büyük oyunlannı dili- rrüze kazandıran, t.U. Slav Dilleri ve Edebiyatlan Anabilim Dalı Baş- kanı Ataol Behramoğlu ile hem sempozyumu, hem de bugünkü Çe- hov anlayışını konuştuk. - Çehov üzerine bir sempozyum düzenleme düşüncesi nasıl oluştu? ATAOL BEHRAMOGLU - Çe- hov'un ölümünün 100. yıh nedeniy- le geçen yılın sonlanndan beri ak- lımda vardı böyle bir şeyüı oluşu- muna katkıda bulunmak. Tiyatro- cu arkadaşlarla da konuştum bir Çehov yılına dönüştürelim 2OO4'ü diye. Ama ne yazık ki o isteğimi di- lediğimce gerçekleştiremedim. Bu- na karşıhk ünıversite yönetimi ulus- lararası sempozyum tasanmızı des- tekledi. Türkiye üniversiteleri Rus Dili ve Edebiyatı bölümlerinden katılanlann dışında Bulgaristan ve Rusy a'dan da 10 kadar konuk ağır- ladık. çehov'u yenlden okumak - Sizce sempozyum amacına ulaş- ümı? BEHRAMOGLU-Çok kapsam- lı bir bılimsel buluşma oldu. Sem- pozyum sonrasında konuştuğum hemen herkes "Çehov'u yeniden okumakisteği uyandı içimde" diyor- du. Aynı şey benım için de geçer- li. Benzersiz bir yazar Çehov. Sem- pozyum bıldirilerinde ayrıntılany- la dile getirildiği gibi Rus gerçek- çiliğinin ve eleştırel gerçekçiliğin doruktaki adlanndan biri. Aynı za- manda, modern dünya yazınını, özeüikle tiyatrosunu, modernist akımlan etkilemiş. 'Absürd' tiyat- ro akımlarına kadar etkileri duyum- sanan bir yazar. Üniversite dışından BaşarSabuncu'nun, TübeSaran'ın bildirileri özellikle Çehov tiyatro- su adına çok aydınlatıcıydı. Yurt- • Çehov adının bir büyüsü var. Insanlar bu isimden etkileniyorlar. Oyunlannın da her biri birer simge değerinde. Bu oyunlann içine girince şaşırtmacalar başlıyor. Çok zor bir yazar... Ne dar anlamda komedidir yazdıklan, ne dramdır ne de trajedi. Yaşam gibi... Kendisi de öyle söylüyor; "Bir oyun, yaşam nasılsa öyle olmalıdır." dışından da oldukça ilginç ve çok yönlü bildiriler sunuldu. Kimi su- numlarda tek tek kahramanlan ir- delendı, kimisinde Rus moderniz- miyle ilişkileri, anılarda Çehov ko- nulan işlendi. Rusya Bilimler Aka- demısı'nden Doç. Dr. Vadim VI. Polonski teşekkür mektubunda şöy- ledıvor: tt 2004yıondadünvadaya- pılan Çehov sempozyumlaruun en değeriilerinden ve çarpıcılarından biriydi." - Diğerlerinden farkı neydi sizce? BEHRAMOĞLU - 'Saürarası' (ya da, •altmetın' kavTamı) Çehov'u çok güzel açıklar. Söylenenden çok söylenmeyenin altını çizmek... Be- nim de sempozyuma ılişkın 'san- raralan'ndan çıkardığım sonuç şu: Sanınm Türkiye 'ye özgü bir ya- şam renklılıği yabancı konuklan özellikle etkiledi. Bunun yanısıra ve kuşkusuz öncelikle, Türk akade- misyen ve sanatçılanrun bildirile- rindeki özgünlük ve canlılık, sem- pozyum süresinceki içtenlildi ortam, değerli sanatçı Haldun Ergüvenç'ın sempozyum sonrasında Çehov'un tek kişilik kısa oyunu 'Tütünün Za- rarlan'nı üniversite salonunda oluş- turulan sahnede yorumlayışı ve ls- tanbul'un büyüsü, kuru bır akade- mik etkinliğin dışına taşırdı bu et- kınliğı. - Çehov'u sLrin için farkh kılan nedenkr neler? BEHRAMOĞLU - Büyük oy- lumlu ilk oyunu 'Ivanov' benim de Rus edebiyatından kitaplaşmış ilk çevirimdir. Bu anlamda Çehov, çe- virmen olarak ilk gözağnmdır. O sı- rada Ankarada DTCF Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde son sınıf öğrencisiydim. Sonraki yıllarda öte- ki büyük oylumlu oyunlannı da çe- vırdim. 'Ivanov' 1970'te tstanbul Şe- hır Tiyatrosu'nda; daha sonra 'Mar- ü' ve 'VîşneBahçesi' Devlet Tıyat- rosu'nca benim çevirilerimle sah- nelendi. Çehov'un kişiliğine, ya- pıtlarına denn bır bağlıhğım vardır. Bu bağlığın nedenlerinden bir bö- lümünü 'Çehov Tiyatrosu'nda Mo- dernist Öğeler' başlıklı sempoz- yum bıldinmde dıle getırdım. -Çağdaşlanncadoğru aniaşjiama- yan Çehov hâlâ anlaşılnuyor mu? BEHRAMOĞLU - Çehov adı- nın bir büyüsü var. tnsanlar bu isim- den etkileniyorlar. Oyunlannın da herbiri birer simge değerinde. Bu oyunlann içine girince şaşırtmaca- lar başlıyor. Çok zor bir yazar... Ne dar anlamda komedidir yazdıklan, ne dramdır, ne de trajedi. Yaşam gibi... Kendisi de öyle söylüyor; "Bir oyun, yaşam nasılsa öyle ol- mahdır." Alışıldık anlamda bir ent- rika yok. Oyunlannı yazdığı dö- nemde Rusya tiyatro sanatı ve ede- biyatı daha çok eğitsel ve etik de- ğerler üzerine kurulu. Çehov'un yazarhğı bu çerçeveye sığmıyor. Gerçekliği, yalınîığı ve karmaşık- lığıyla yansıtırken, satırarası dedi- ğimiz metinaltı akışla aslında ger- çek trajedinin altı çiziliyor. Çe- hov'un yazarlığını herhangi bir alı- şılagelmiş kalıp içinde düşüneme- yiz. Çok komik unsurlar, ironik öğeler, dramatikyönler, varoluş so- runsalına ilişkin göndermeler, bu benzersiz bütünü oluşturuyor. Ger- çekten de bütün bu öğelerin birlik- teliğini belki bir tek Shakespeare'de görebiliyoruz.. Ve belki de bu yüz- den, çağdaşlannca da, günümüzde de kimi kez yeterince anlaşılamı- yor Çehov. Gogol'le kan baflı açık... -Modernist akunlanbö>1esineet- Idleyen Çehov 'da kinılerin etkileri görülüyor? BEHRAMOĞLU - Oktay Ak- bal'ın İreneNemirovski'den güzel çevınsini, 'Çehov'un Yaşamı' ad- lı kitabı okurken dikkatımi çekti. Sonradan büyük bir yazar olacak birinın çocukluğu gibi değil Çe- hov'un çocukluğu ve hatta ilk genç- liği. Herhangi bir yazarı ilgiyle okuduğuna dair bir ipucu yok eli- mizde. Fakat, edebiyat tarihi açı- sından baktığımızda, Gogol kan bağı çok açık. 'MemurunÖlümü', 'Kıhfiı Adam' gibi Petersburg ya- şarrundan küçük insan tiplemele- rinin ve bu öykülerdeki ironinin, acımtrak mizahın Gogol kÖkenli ol- duğunu görebiliyoruz. Bir dönem de Tolstoy'un düşüncelerinden et- kilendiği biliniyor. Shakespeare'e hayranlığı kuşkusuz. Maupas- sant'la da karşılaştırılmış bir dönem. Kimden etkilendiği çok net söylenemezken, söz gelimi, tb- sen tiyatrosundan hoşlanmadığı biliniyor... Grup Yorum ve Grup Kızılırmak'm kurucusu Tuncay Akdoğan, sevenlerine bugün veda ediyor 'Ölüm tatlıbirtürküdür' rotest müzik dünyasının tanınmış besteci ve söz yazarlanndan, Grup Yorum ve Grup Kızılırmak'm kuruculanndan Tuncay Akdoğan, söz ve müziğini yaptığı bir şarkısında böyle demişti. Ölümün gerçekten acı hem de çok acı bir türkü olduğunu, önce kendisi iki kardeşini art arda yitirdiğinde, sevenleri de kendisinin ani ve trajik ölümüyle öğrendi. fihan Yabantaş. Tuncay Akdoğan, tlkay Akkaya, tsmafl Üknur, Yaşar Aydın. MİYASEtLKNUR 1980'li yıllann ortalannda cezaevlerinden çıkan müzisyen, şair ve yazarlar içeride verdikleri ürünleri, birbiri ardınca dışandakilere ulaştınnca yeni bir müzik ve edebiyat türü ortaya çıkıverdi. Sol kamuoyunda büyük beğeni toplayan bu yeni türün müzikteki öncüsü Grup Yorum'du. Elemanlan değişse de bugün de varhğını sürdüren ve ajitatif sol müziğin ilk akla gelen temsilcisi Grup Yorum, 1988 yılında ayriî fakültede okuyan dört arkadaş tarafından kuruldu. Topluluğun kurucularından Metin-Kemal Kahraman kardeşlerle Tuncay Akdoğan, 1980 darbesinin estirdiği kasırgadan nasiplerini almış, en güzel yıllarını cezaevlerinde geçirmişlerdi. Marmara Üniversitesi Iletişim Fakültesi, (o yıllardaki adı basm yayın yüksekokulu) öğrencilerinin oluşturduğu Grup Yorum'un Tuncay Akdoğan ve Metin-Kemal Kahraman' ın dışındaki üyeleri Gülbahar, Ayşegül ve Efkan Şeşen'di. Bu üyelerin tamamı bugün başanlı solo çalışmalanyla kendi alanlannda ün kazanan sanatçılar olarak tanınıyorlar. Blrçok toplulukla çalıytı Ancak bunlardan biri artık yok. Tuncay Akdoğan. binbir emekle hazırladığı ve anlaşmalannı yaptığı solo albüm ve kitabının çıkmasını bile beklemeden trajik bir vedayla yaşamını noktaladı. Grup Yorum'la 1990 yılında yollannı ayıran Tuncay Akdoğan, fakülteden sınıf arkadaşı llkay Akkaya ile birlikte yeni bir oluşum için kollan sıvamıştı. O yıllarda Günaydın gazetesinde çalışan smıf arkadaşlan ve llkay Akkaya'nın eşi Abbas Akkaya'yı gazetede ziyarete gittikleri günlerden birinde aynı gazetede görev yapan kardeşim tsmail tlknur'la tanıştılar ve müzik konusunda koyu bir sohbetin ardından yeniden görüşmek dileğiyle aynldılar. Halk müziği dalında uzun yıllar çalışmalar yapan ve bağlama çalan Ismail îlknur'la birkaç gün sonra yeniden bir araya gelip bir müzik topluluğu kurdular ve topluluğa, ünlü ozan Hasan Hüseyin'in bir şiirinden esinlenerek Kızıhrmak admı verdiler.Grup Kızılırmak müzik dünyastna Ankara Birlik Tiyatrosu'nun sahnelediği Pir Sultan Abdal oyununun müziğini yaparak adım attı. llkay Akkaya ile Tuncay Akdoğan, oyunda oyuncu olarak da görev aldılar. Grup Kızılırmak ilk albümü "Aynı Göğün Ezgjsi"ni 1992 yılında çıkardı. Albüme adını veren şarkının sözleri ve bestesi Tuncay Akdoğan'a aitti. Topluluğun çıkardığı 13 albümün 10'unda Tuncay Akdoğan besteleri, sözleri, gitan ve sesiyle var oldu. Akdoğan'ın besteleri arasında 'Ölüm Tatü Bir Türküdür', 'Güneşin Olsun', 'Zenci Kızın Türküsü' ve 'Aynı Göğün Ezgisi' ilk akla gelenler. Cenazesl bugün toprağa verllecek 1997 yılının sonunda Grup Kızılırmak'tan aynlan Tuncay Akdoğan müzik çahşmalannı tek başına yürütmeye başladı. Birçok albüme yönetmen, aranjör ve besteci olarak imza attı.Anne ve babasını yıllar önce yitiren sanatçı, son iki yıl içinde art arda iki kardeşini yitirmiş; ailesinden Adana'da yaşayan bir ablası ile kendisi kalmıştı yalnızca. Yaşama hep iyimser bakan, sürekli gülen ve güldüren, esprileri ve şakalanyla bulunduğu ortama neşe katan Tuncay Akdoğan, sanatçılann birçoğunun benimsediği bohem yaşam tarzının kurbanı oldu. O gece evde kendisini bekleyen bir yakını olsaydı... Belki dışanlarda eğlenmek yerine evine gitseydi... Köpeğinin havlamasına ya da genzini yakan gazın kokusuna uyansaydı... Belkiler, belkiler... Ama artık çok geç. Olan oldu. Oluşumuna emek verdiği, besteleri ve aranjörlüğüyle yıllar önce taşırdığı Kızıhrmak'ı bu kez dondurdu Akdoğan, ölümünün acısıyla... Sanatçının cenazesi bugün saat 12.00'de Okmeydanı Cemevi'nde yapılacak törenden sonra toprağa verilecek. DEFTVE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇt Neruda Neden Büyük Şairdip?100. Doğum Yılı nedeniyle dünyanın farklı köşele- rinde, farklı biçimlerde anılan Şilili şair Pablo Neru- da (1904 -1973), yirminci yüzyılın dünya çapında ön- de gelen büyük şairterinden biriydi. Nedir bir şairin bü- yük şair olarak anılmasını sağlayan etkenler? Büyük şairleri, öteki önemli şairlerden ayıran başta gelen et- ken, yaşadıklan çağ ile gerçekleştirdikleri bütünleş- medir. Mayakovski'nin Ekim Devrimi'yle, Aragon ve Eluard'ın Fransız Direniş Hareketi'yle, Nâam Hikmefin ülkesi ve dünyayla kurduğu ilişki onlan, böylesi ko- numlara taşımıştır. Elbette bu yalnızca etkenlerden biridir. Neruda'nın kişiliğinde buluşan pek çok şans sayı- labilecek etken daha doğumunda başlar. Şili, bir ucu ekvatora, öteki ucu Güney Kutbu'na yakın, Pasifik Ok- yanusu boyunca neredeyse bir ip gibi incecik uza- nan, çok farklı iklim ve coğrafi koşullann görüldüğü, benzersiz doğa zenginliklerine sahip bir ülkedir. Ne- ruda, bu ülkenin kırsal bir yöresinde, bir demiryolu iş- çisinin oğlu olarak doğar. Şiirlerinde derin bir vartık ola- rak görülen doğa, bu çocukluk günlerinin kendine armağanıdır. Şiiryazmayabaşladığı ilkgençlik yıllann- da Şili'nin en önemli şairi, Nobel Edebiyat ödülü'nü kazanmış Gabriela Mistral ile tanışması, ondan şi- irin gizleriyle ilgili öğütler alması da onun hayatında- ki bir başka önemli rastlantıdır. Henüz daha 20 yaşın- dayken yayımlanan ilk kitabı '20 Aşk Şiiri ve Umut- suz Bir Şaric/'nın kazandığı büyük başan ona yeryü- zünün de kapılannı aralar. Dışişleri Bakanlığı'ndagö- revlendirilerek önce Güneydoğu Asya'ya konsolos olarak atanır, ardından da iç savaş yaşayan ispanya'ya. Ispanya'da kaldığı süre hem Ispanya ve Avrupa şiir hareketleriyle yakınlaşması, hem de siyasal kimliği- nin öne çıkması için gerekli koşullan sağlar. İç savaş- ta Cumhuriyetçilerin yanında yer alır. Bir gemiyle ya- şamı tehlikede olan 2000 kişiyi Ispanya'dan kaçınr. 1945'te senatör seçildiği ülkesinden 1948'de at sırtında And Dağlan'nı aşarak kaçmak zorunda kalır. 1950'lerde Dünya Banş Konseyi'nde çalışır. 1969'da Şili Komünist Partısı tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterilir ancak Allende lehine adaylıktan çe- kilir. Allende tarafından ülkesinin Paris büyükelçisi olarak atandığı 1971'de Nobel Edebiyat ödülü'nü kazanır. ölümü de ülkesinin ve halkının yazgısıyla bu- luşur 1973'te ülkeyi kana bulayan askeri darbe sıra- sında, kuşatma altındaki evinde can verir. Büyük şi- irle büyük hayatın bırbirine kanştığı bir hayattır onun- ki. Büyük şair olmak hep büyük hayatlaryaşamayı ge- reksinir çünkü. Neruda'yı büyük şair yapan bir baş- ka etken de hem çok sayıda hem de çok farklı şiirler yazabilmiş olmasıdır. Başlangıçta yirmi yaşındaki bir gencin tutkulannı dile getiren şiirler yazarken, dünya- yı dolaşıp tanıdıkça, giderek insanlık sorunlannın öne çıktığı şiirlere yönelmiştir. Yeryüzünde ülkesinin bü- tün kuşlannın listesini çıkanp sonra da onlann her bi- rine şiirler yazarak bir kitap oluşturmuş (Kuşlar Sana- tı, Türkçesi: Alova) bir başka şair var mıdır bilmem? Siyasal şiirlerden doğa şiiıierine, aşktan epik destan- lara dek çok farklı alanlan şiirine aynı başanyla taşı- yabilmiştir. Bu nedenle Neruda'nın şiirlen' biryeryüzü destanıdır aynı zamanda. Bunca çok şiir yazmasına karşın hemen bütün şiirleri Ispanyolca konuşulan ge- niş coğrafyada büyük ilgi ve yaygınlık kazanmıştır. YaJ- nız Ispanyolcada değıl, yeryüzünde kitaplan en çok basılan ve satılan şairlerden biridir. Türkiyeli okurlar için Neruda'nın bir özelliği de Nâzım Hikrnet'e olan hayranlığıdır. "Onun yanında biz şair bile sayılmayız" dediği Nâzım Hikmet'in ölümünün ardından da onun için çok güzel bir şiir yazmıştır. Dilimızde Enyer Gök- çe'den Sait Maden'e, Hilmi Yavuz'dan Ülkü Ta- mer'e, Eray Canberk'ten Alova'ya Neruda'nın çok başanlı çevirileri yapılmıştır. Ülkemizde bunca sevil- mesindeki etkenlerden biri de bu başanlı çeviriler ol- malı. Şiirierinin yanı sıra 'Yaşadığımı Itiraf Ediyorvm' adlı anı kitabı (Evrensel Yayınlar) ile Volodia Tertel- boim'in Pablo Neruda adlı geniş yaşamöyküsü kita- bını okuyanlar, bu büyük şairin yaşamöyküsünün çok ilginç aynntılannı da öğrenme olanağı bulabilirier. turgavfisekci.com Mel Gibson reklam istemiyor • LONDRA (BBQ - Önümüzdeki yıl Oscar ödüllerinde aday gösterilme yanşı sürerken Mel Gibson ve Icon Productions yetkilisi Bruce Davey, 'Tutku'nun para ödenerek reklamını yaptırmak istemediklerini açıkladılar. Ödlı, basılı yayınlarda, radyo ve TV kanallarında filmin reklamını yaptırmak için özel bir girişimde Dulunmayacaklannı, ancak filmin DVD'sini, Oscar adaylannı oylanyla belirleyecek olan kişilere göndereceklerini açıkladı. K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle