Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2004 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
İnsan Hakları Masalı!
Sümer Kralı işme Dagan İ.Ö. 2002 yılında şöyle di-
yordu:
"Insanın insana işıkence etmediği,
Ülkeyı alçakgönüSlülüğün kuşattığı,
Küçük kardeşin früyükten sonra geldiği,
Gençlerin, bilgınlerin sözünün dinlendiği,
Güçlülerle güçsüzlerin arasında sürtüşme olmadığı,
Nezaketın egeme-n olduğu,
Istenılen yolda gidildiği, zarariı otlann yok edildiği.
Insanın istediği yere gidebildiği, kırlarda bile incin-
rnediği,
Ülkede bütün sıkıntılann yok olduğu,
Ülkede kapkaranlığın kovulduğu gün...
İşte o gün, bütün canlılar neşe ve sevinç içinde ya-
şayacaktır."
Dort bın yıl geçmiş! Biz hâlâ kapkaranhklann kovul-
djğu. kovulacağı gü nü beklıyoruz! Her bin öncekınden
daha kanlı. daha acımasız, daha korkunç yüzyıllar!..
Gelıp dayandık 21. yüzyıla... "Ne mutlu21. yüzyıllıyım"
dıyelim mi? Uçak hızı artmış, teknik üstünlük en uç nok-
tasına varmış, bir bakacaksın Sidney'desın, bir baka-
caksın Kanada'dasın, oh ne âlâ, yaşayaşabildiğince hu-
zuriu, mutlu, korkusuz, savaşsız, diye düş mü kuralım!
Bir de gerçekler var. Öyle gerçekler kı insan 20. yüz-
yılı aramaya başhyor: Camilere gir postallarla, elinde ma-
kineli tufek, sırtında kurşun geçmezzırh, acımadan yok
et camiye sığınmış yaralı Iraklıyı. En üstün silahlannla
bin yıllık bir uygarlığın anıtlarını, insanlarını ortadan kal-
dır!
Değerii hukukçu Veysel Gültaş'ın "Geçmişten Gü-
nümüzeİnsan Hakları" adlı dev kitabını karıştmyorum...
Bir bir sıralanmış geçmişten bugüne insan haklarıyla il-
gili bıldirileri: Kadeş Antlaşması, MagnaCarta, Habeas
Corpus. ingıltere İnsan Hakları, ABD'nın Virginıa insan
Haklan. 1789 insan ve Vatandaş Hakları Bildirısı vb vb...
Derken, ikınci Dünya Savaşı sonunda oluşturulan Bir-
leşmiş Mılletler Antlaşması "Uluslararası banş ve gü-
venliği korumak ve bu amaçla barışın uğrayacağı teh-
ditleri önlemek" için dünya uluslannca ımzalanan ünlü
bildırge!.. ABD Başkanı Franklin Roosevelt'in 1942
yılında açıkladığı dört temel hak bıldınsı...
"Dünyanın her yerinde konuşma ve ifade özgürlü-
ğü-
Heryerde, herkesin, Tanrı'ya kendiistediğibiçimde
tapabılme özgühüğü.
Yokluktan kurtulma özgürlüğü için evrensel bireko-
nominin kurulması.
Endışeden, korkudan kurtulma... Dünyanın her ye-
rinde herdevletin kornşusunu silahzoruyla istila etme-
yecek duruma gelene kadar sürdürülecek etkın ve ge-
nel silahsızlanma..."
Dört bın yıl önce Sümer Kralı Işme Dagan. elli yıl ön-
ce Franklin Roosevelt bir banş ve insanlık çağı açmak
istemışler. Sayısız insan haklan bildırgesi... Sonuç kos-
koca kentleri yok etme, insanlara acımadan kıyma, kut-
sal yerleri bile cinayetlerin işlendığı bir işkencehane ya-
pabılme!..
Evet, nerde o, 21. yüzyılın getireceği mutluluk, huzur,
barış, nerde?..
'Ne Mutlu Bize'
Türklük. zaten üst bir kimlik. Orta Asya'da "ogur", Anadolu'da "beylik"
kavramı üzerinde bir olgu. Türk BeyliklerTnin hiçbirinin adında, Türk
sözcüğü yoktur. Çünkü hepsi Türk. O bir aynm değil, ortak payda.
Prof. Dr. Mahir AYDIN htanbul Üniversitesi
Ç
in kaynağı Tung Tien der ki: "On-
lar. Altay Dağı"nda oturduJar. Bu
dağ miğfere benziyordu. Juan-Ju-
an difinde miğfer sözcüğünün kar-
şüığL, Türk demekti. Bu. onlann adı
oldu." Eskı çağlann teknolojisi, demircilik üze-
rine kuruluydu. Çelik kılıçlar, refleksli yaylar
dönemin en güçlü silahlan. Ve Türkler, demir
ustasıydı Binlerce yıl boyunca. dünyanın dört
bucağına egemen oldular. Başlıya baş eğdirdi,
dizlıye dız çöktürdüler.
A\Tupa Birlıği yolundaki Azınlıklar Raporu
açıklandı. Bundan sonra Tüık'e Türk demek yok.
"TürkhelT denecekmiş. u
Büyük azmlıklar"
dediği, Ermeni, Rum ve Yahudilerrahatsız olu-
yormuş. Kocaman bir yalan! Bizler birbirimi-
ze "gül denıedikkt haönmız kalır" dıye. Azın-
lık politikası. dış güçler tarafından kullanıl-
maktır, her zaman. Biliyoruz.
Son birkaç yıldır, temel değerler konusunda
çam üstüne çam de\Tİlıyor. "Padişahım baban
zurna çalar mıydı?" şinnlikleri sergileniyor.
Yaşananlan anlamaya çalışıyorum, tarihsel bil-
gım ızin \ ermiyor. Eğer dünyanın merkezınde
yaşamasaydık, anlardım. Tarihimız böyle de-
rin, kültürümüz bu türlü engin olmasaydı, su-
sardım. Öbür Türk ülkeleri için ömekliğimizi
de görmezden gelirdim.
"Geçin bunlan. Atatürk, devrimlerini başa-
nrken, nasıl birileri karşı çıküysa, siz de onlar
gibisiniz" demyor. "Atatürk vaşasaydı. bu ge-
lişmeierden gurur duyardT yorumlan yapılı-
yor. Ama alttan aldıkça, alta itıliyoruz. Ata-
türk yaşasaydı, asıl bu durumlara düşmezdik.
1932'de Birleşmiş Milletlerkonusunda olduğu
gibi: "Çağırsınlar, gjrelim!" derdi.
Bir yanda Avrupa tmparatorluğu kuruluyor.
Öbür yanda ulus olmak bize çok görülüyor.
"SizTüricde^Türidye&iniz!'' demyor. Ölmek
üzere olan birinin. başı altındaki yastığı alırca-
sına. Biliyorlar: "Türkulusunubötoıeden,Tür-
kiye bölünemez."
Fransa Cumhurbaşkanı açıkladı: "HcpimizBi-
zans'uı çocuklanyız," Onun bılgısı kıtmış. Ken-
dimızi katmadan söylersek, Bızans'ın değil,
Yunan'ın çocuklan. Batı uygarhğının kökeni Yu-
nan'dır. Asıl Yunanistan ıse Mora, yani Hellas.
Hellas'ta üstün bir uygarlık vardı. Onlar kom-
şularına "barbar" derdi. Kuzeyden gelen bar-
bar Yunanlılar, bu uygarlığa son verdiler. Bu-
gün bız de Yunanistan'a "barbar" desek, aca-
ba ne çıkar?
Türklük. zaten üst bir kimlik. Orta Asya'da
"ogur", Anadolu'da "beyfik" kavramı üzerin-
de bir olgu. Türk Beyliklerf nin hiçbirinin adın-
da, Türk sözcüğü yoktur. Çünkü hepsi Türk. O
bir aynm değil. ortak payda.
Türkıye'de kahve yetişmez ama tum dünya
"Türkkahv«si''ni bilir. Batı dünyasının değer-
leri *aüa-franca*\ Doğununkiler "ala-turca" ola-
rak tanımlanır. Türklük. Anadolu sınırlarmı
aşıp kültürel üst-kimlik olmuştur. Şimdi onu Tür-
kiyelilik içine sığdırmak, "tavuğu, içinden çık-
üğı yumurtaya sokmaya" benzer. AB 'den tarih
alacağız diye "Medine düencilerTne döndük.
Dış politikada, yaptınm gücü olmadan bir şey
yaptınlamaz. Yapılanlar da başka seçenek kal-
madığı içindir. Batı'nın gözünde pozitif değe-
rimiz hiç olmadı, olamayacak. Parlak bir örnek:
Kurtuluş Savaşfndan yüz akıyla çıkmışız. Lo-
zan görüşmeleri için 13 Kasım 1922 tarihi be-
lirlenmişti. Türk grubu Ankara'dan coşkuyla
uğurlanır, 11 Kasım'daLozan'agider. Amaor-
tada kımseler yok. Görüşmeler bir hafta sonra-
ya ertelenmiş. Kımse kalkıp da Türk tarafina
bilgi verme gereğı duymuyor.
Türklük ve Azmhklar" konusunu, Cumhu-
riyetDe\Tİmleri'ninteorisrnıCeJal>furi'den, 1912
ölçeğınde dinleyelim:
"Arük kulak duymaz, burun koklamaz, be-
yin hissetmez, göz görmez olmuş. Hiç kimse
Türk değil.' İttihat ve Terakki'nin küçük başa-
nsından sonra, 'kökeni kanşık' kJnTvarsa,o za-
man Türk olmuştu. Ama bugün Türk oğlu
TürkJer' bile, annesine veya büyükannesinin
akrabasından birine dayanarak; Arnavuduk.
Çerkeziik, Kürdük.Gürcülük. Araphksa\mda_
Kısaca bir ulusal çöküş, bir ırkuı tükenişi vaşa-
nrvorki, anlatmakolaa değiL Ancak'Llusal Can
Çekışme" dejimi, bu tarihsel dunımu anlatabi-
lir. Esldlerin tarihini epeyceokudum.Geçmiş yüz-
> ıllarda çok dolaşüm. Böyle bir ulusal yenilgiye
ve bö\ le bir ulusal düşüşeşündiye dek rasdama-
dun desem.yeridir. TürkoMuğıiyla övünen kim-
secikler yok. Ulusunu kurtarmak çabasında
olan birine rastianmrvor. Zavallı Türklük! Se-
nin bütün çocuklann nankör. bütün hizmetçi-
lerin değerbilmez olmuş. Herkes canını kurtar-
mak için, senden biraz uzaklaşmak istivor. Ey
ulus, Kanuni Sultan Süleyman zamanında. dün-
>~a fermanına baş eğerdL Şimdi kendi torunla-
nn, kalbinin sesini bile umursamryor."
Bu durum çok sürmedi. Türk ulusu, büyük
liderinin öncülüğünde ayağa kalktı. Biz ona
"Atatürk" dedik. O, ulusunun bireyı olma mut-
luluğuyla yetindi. Bize de "Ne mutlu Türkiye-
H>1m diyene" değil, "Ne mutlu Türküm diye-
ne" dedi. Bugün yeterli gelmiyor mu?
Yüreğiniz yetiyorsa...
Kentleşme ve Uzlaşma
İS1ANBUL CUMOK DAVETİ
21 Kasım 2004 Pazar
"Butun ulusal giiçlerin. her türlu goriış aynlıklannı gende
bırakarak guçlenru bırleştırmelerı. butun varlığını bir
noktada toplamalan zorunluluk hahne gelrruştu-"
"Ku\ayı Nüllıye ruhuyla yeıude topyekûn bir
Mıllı Kurtuluş duyarlılığı ve stratejısı yaratılmalıdır"
"Bu noktadan sonra çoban ateşlen \akılacaktır"
Bu aykı konuğumuz. Sayın MEHMET FARAÇ
"Töre. Terör ve Günejdoğu"
\er:ÇatıRestoranSaat: 11.00-14.00 Tel: 0 212 251 00 00
htiklal Cad. Suri\eli Pasajı No: 248/10 Be>oğlu
Açık büfe kah>altı bedeli: 13.000.000.- f L.
Irtibat: 0 532 302 99 22 - 0 542 652 15 00
Ercan YEŞİLYURT
T
oplumsal projeler ve politik
> aşam "yaşasın bizimkikr,
kahrolsun öteküer" söyle-
mı üzerıne kurulamaz. Bu söylem
insanlan öyle bir inatlaşmaya ve
giderek yanlışa sürükler kı, yapılan
yanlışlan savunma güdüsü gelişır.
Karşı tarafm söyledıği ya da yap-
tığı doğru şeylere bile yanlış diye
karşı çıkılır. Bütün davranışlar ve
politikalar, karşı olmaz üzenne ku-
rulur. Bu bakış açısı ortalama gün-
lük yaşam derdinde olan insanlan
sürekli yanlış yapmaya götürür. Bu
durum toplumsal gelişmeyı önleyen
faktörlerden biri haline gelir. Top-
lumsal yaşam uzlaşmayı gerektı-
rir. Hiç kimse ne yaşadığı toplumu
ne de birlikte yaşamak zorunda ol-
duğu insanlan seçemez. Herkes
doğduğunda bir toplumun üyesi ve
tarafi olur. O toplumun alışkanhk-
lan, inançlan, eğitim düzeyi birey-
lerin kişiliğini belirler.
Bulunduğumuz toplumda herke-
si sevmek zorunda değilız; ama bir-
birimizi kabul etmek ve birbirimi-
ze katlanmak zorundayız. Asgari
ölçülerde ilışkide olmak zorunda-
yız. Asgari ölçüde uzlaşma kültü-
rünü geliştirip kurallara bağlamak
zorundayız. Kentleşme bunu daha
da zorunlu kılmıştır.
Şehircilik, demokrasi gibi, ku-
rallara bağlıdır. Bunun en güzel ör-
neğı; kırmızı ışık yandığında her
marka araba durmak zorundadır.
Imar açısından da bu zorunludur.
Herkes bilimsel olarak yapılmış şe-
hir planlanna uymak zorundadır.
Bizde buna uyuimadığı için şehir-
leşme yerine, talan edilen şehirler
ve yoz bir kültürel yapı oluşmuş-
tur. Bu durum siyasal yapıyı da
damgasmı vurmuştur. Bu insanlar
artık köylü değildir; ama kentli de
değildir. Ülkenin ve kentlerin gele-
ceğine ilişkin bütün kararlan bu in-
sanlar veriyor. Bugün ülkemızde-
ki şeriatçılann sponsoru. plansız
gelişen şehir rantıdır.
Demokrasi, seçilenlerin kararla-
nyla rant sağlama aracı değildir.
Bilimsel olarak yapılmış şehır plan-
lannı, seçilmişler değiştiremez; na-
sıl ki 100 derecede kaynayan suyu
çoğunluğun oylanyla 70 derecede
kaynatamazsa. Bu bilimsel bir ve-
ridir. Kentleşmeyle demokrasi ara-
sındaki bağ insanlann yaşam bıçi-
mindeki ve kalitesindeki değişiklik-
ten kaynaklanır. tşçisı, esnafı, tüc-
can, sanayicisiyle kent insanı, füm
ekonomik yaşamında, hep bir söz-
leşmenin tarafı olma ahşkanlığını
edinir. Yaşam artık anlaşma ve uz-
laşma üzerinedir. Derebeylerin bu-
yurgan siyasetini, kentleşmeyle bir-
likte, Batı toplumlanndan sürüp çı-
karan bu gelişmedir.
Toplum halinde yaşamanın, il-
kel topluluklardan günümüze uza-
nan gelişme çizgisi, aynı zamanda
siyaset felsefesinin de ergenlik ser-
gisidir. Siyaset felsefesinin emek-
leme çağında, toplumsal örgütlen-
menin ve devlet - birey ilişkilerinin,
zorlamalarla düzenlenebileceğine
inanılırdı. Batı'da 18. ve 19. yüzyıl
siyaset düşünürleri kentleşmenin
önündeki büyüyü yakalamışlardır.
Birey - devlet ilişkisinin, toplum-
sal örgütlenmenin, kentleşen top-
lumlarda, gönüllü işbirliğine daya-
h demokratik yönetün olması ge-
rektiğini kavramışlardır.
Demokrasilerbelli bir siyaset fel-
sefesinin tutarlılığını süıdirmiş de-
neyimli kadrolargerektirir. Demok-
rasi en disiplinli rejim olup uzman-
laşma ve uzlaşma üzerine kurulur.
Batı'da siyaset, kadrolann ve siya-
set felsefeleruun yanşıdır. Partiler,
toplumsal yaşamanın gün gün üret-
tiği, çözüm bekleyen sorunlara yak-
laşım farklılıklannı anlatmak ıçın
deneyimli kadrolanyla çıkarlar si-
yaset pistine. Siyaset, siyaset felse-
fesinin pratiğidir. Siyaset pratığını
belli bir siyasi felsefenin ölçüleriy-
le tutarh götürebilenler, devlet ada-
mı katına yükseliyor. Ülkemizde
olduğu gibi esintiye göre polıtika ya-
panlar ise, iktidarda olsalar bile dö-
nem sonunda unutuluyor.
Devlet adamı doktora benzer;
sağlık kurallanna uyularak hasta-
lıklann çıkmasını önlemek, hasta-
lık ortaya çıkınca da onu iyıleştir-
meye çalışmak.
Bütün bunlan eğitilmiş insanla-
nn oluşturduğu demokratık çoğun-
luk yapacakür. Çıkmazımız ise bu
eğitim politikasının kararlannı yine
mevcut çoğunluğun alacak ol-
masıdm
Lounge • 9746 Mancını • 66024 Raınbo* • 94ı>853
maaaamaoa
^afncc-A • 67
3,853
Tüm Deco Halılar peşin
fiyatına vade farksız
CARDFİNANS'a özel,
taksitle
11
O
Boydak
p.,inflyat,na^adefark,,z|taksitle
^ ^ _ ^ ^ ^
1 İ-"JW arrur<3e bayayan on-parrrö 31 12 iCO* tanhre «aba'a^cett otax J*jr\ #<-xçkrfT*yiany1aanır>cir <L
ikft « p r r j lakjana s^ıpor K,ap"panya kcşjflafVa igtt ayrrüh tnlgı ıçn t d w tır bottd jefci saOcsna caşnnruz Karoanya sjrffince ^rdFir*Ts srtetmne
Vt-azViOtaksroofrnermkarisagfendcaor C * * n a r G ı ^ r v ^ s s , artaşrrtf CrfdRrarabayfenrcdegeı^rfcjr j S B W Zati *+Q 13 33CT0 *3y5efi
DEGftM.ıİKİ.ı Mod.ı ^ H P r
PENCERE
Gizlice Haç Çıkaranlar...
Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı tanımayan var mı?..
Kuşkusuz yok!..
Ama gerçekten tanıyan kaç kişi?..
1972'de yaptığı bir konuşmada Dağlarca di-
yor ki:
"- Inanıyorum, bin yıl sonra, daha önce da-
ha sonra, Yeryüzünde bir dil ve insanlar kala-
cak, Nasıl biz geçmiş çağlann ayrıntılannı mü-
zelerimizde topluyorsak, o zaman da uluslan
koyacaklar o müzeye. Ordan Almanca yazmış
diye Goethe'yi. Ingilizce yazmış diye Shakes-
peare'/ koyarlarken, örneğın Türkiye'den de
ben girmek isterim."
Otuz yılı aşkın bir süre önce insanlığı ulustan
çok öte bir sevginin bilinciyle kucaklayan bu
ufuk ötesi sözler şairin evrensellik sürecinde-
ki zamanlamasını vurguluyor...
Bu bilinç ayrı...
Bugün 'ulus devlet bitmiştir' diyetezgâh kur-
maya çabalayan mütareke artıklannın cüce-
likleri ayrı...
•
Batı'da ve Doğu'da kimi çevreler Bush'un
Irak'ı işgal eylemini nasıl niteliyorlar:
"Haçh Seferi!.."
Doğru mu?..
Petrol emperyalizmini örtbas etmek için söy-
leniyorsa, doğru değil...
Haç ilginç birsimge!..
Fazıl Hüsnü anılarında bunu vurguluyor:
"- Mıllı Bağımsızlık Savaşı'nın (Istiklal Har-
bi) halkımızın kurtuluşuna yönelik bulunduğu-
nu nedense, nasılsa, iyice sindirmişlerdi bize.
Ben ilkokul bırincı sınıfta. belkı de daha önce-
leri, bu savaşa katıldım. Konya 'nın en uzak bir
semtınde, bir kaldırımın dıbinde yere girmiş,
toprağa gömülmüş, toprakla bir yüzeye gel-
miş haç vardı. Ben hergün Konya 'nın bırucun-
dan öbür ucuna giderek bunu üç kez çiğner-
dim. Böylece uzaktakı askerlere yardım etti-
ğimi sanırdım. Bu yaptığım şeyin biraz da ayıp
olduğunu sezerek belki de, yalnız bende kal-
masının daha etkili olacağını düşünerek, kim-
seye söylemek ıstemezdım. Annem okuldan
neden geç geldiğımi sorardı, dıyemezdim."
Dağlarca, D.E.V. Yayınları)
Haçın gizemi istavrozda değildir..
Insandadır..
Dağlarca'nın ünlü dizeleri bu gerçeğın en gü-
zel şiirini belleğimize yazar:
"Çocuklar korkunç Allah 'ım
Elleri, yüzlerı, saçları
Uyurlar bütün gece
Yok sana ıhtiyaçları
Çocuklar korkunç Allah'ım
Bebek yaparlar haçlan
Aşina değiller hatıramıza
Severken aynı ağaçları"
Peki, Istavrozu bebekleştiren çocuk, şimdi Fel-
luce'de ne yapıyor?
•
Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiyesi laik
Cumhuriyeti kurarak haç ile (ay-yıldız değil) hi-
lal çatışmasını tarihe gömecek bir uygarlık atı-
lımını gerçekleştirmiştir...
Öyle görünüyor kı emperyalizmin doymak
bilmez hırsı tarihi geriye doğru yazmak ınadın-
dadır...
Bugün tüm Islam coğrafyasında Haçlı sefe-
rine karşı direniş sürecinde büyüyen çocuklar
yetişiyor... Bush- ABD-Avrupa-özetle Batı, in-
sanlığı ve uygarlığı kundaklayıp yangını körük-
lemek yolunda ellerinden gelen çılgınlığı yapı-
yorlar, petrol kokusu hepsini çıldırtmış, akılla-
rını başlanndan almış...
Peki, bu zamanda Türkiye'ye ne düşüyor?..
Başımızdaki iktidar gizlice istavroz çıkaran ta-
kıyyeci kimliğiyle bu sorunun yanıtını verebilir
mi?..
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
50. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ
ETKİNLİK KONSERLERİ PROGRAMI
3 ARALIK 2004 CUMA
Saat -19 30
Yer : Cemal Reşıt Rey Konser Salonu
Program
• Açılış
• Istanbul Devlet Modem Folk Muzik Topluluğu
• Kültur ve Turızm Bakanlığı Devlet Halk Dansları
Topluluğu - Turuncu Gosterısı
6 ARALIK 2004 PAZARTESİ
Saat 19 30
Yer • Ataturk Kultur Merkezı Konser Salonu
Program
• Açılış
• Fotoğraf ve Karikatur Yarışmasf nın odul torenı
• idıl BİRET Resıtalı
Önemli Not: Konserler uyelerımıze açık olup davetıye ile
ginlecektir Davetıyelerı İMO Istanbul Şubesfnden temın
edebılırsınız. Tel- 0212 248 36 42 - 0212 219 99 62-63
e onceden öeirmekszr
^ fö"ıaz 1 *5 Ofcgt j«rr« peş^ı SaCra
f PLJHHH33HH
ş tmm I www d0cohal1.com
Sadece satış noktalarında
İZMİR CUMHURİYET OKURLARI
"AYDLMJK BlLLŞ.MALAR-1"
BAŞLIĞI İLE KUŞLL'K K.\HVALTISINDA BL1UŞLT0RUZ
"T.ARİH TEKERRÜRDENİBARETSE. TEKERRÜR EDEN NE?
.\B Sİ"RECİM)E YAKLN T.\RİHE BAKIŞ" BAŞLIKL1SOYLEŞISI İLE
Yrd Doç Dr Tt-RKi\ BAŞYİĞİT
(9 Eylül Un\ Atatûık Ilke \e Inkılaplan Tarihi Ens ı
MÜZİĞİYLE E\'RİM YAPICILAR ARA.MIZDA OLACAKLAR.
Tırih/Saıt: 21 Kasım 2004 - Pazar /1130
YerDnakOtel-KonaklSıhill
Kûkfdtı kretı S M 0>nı 71 nlup ranonon ^m son îanh Ifjüasm 'dtr
Rezenas>on:
Ş. Aşıroğlu 0 532692 7608
DGunoğlu 0533 765 5267
A.Demır 0 5334116716
N Mantar 0 533 563 ^ 68
S Bav 0 535 980 54 "4