20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2004 CUM> DİZt Cumhuriyetinilkelerinegöre eğitim önceulusal sonra dabilimsel, laik,karma, uygulamalıolmah Çağdaşlıkveaydınlanmayolu \s • Â • Nasıl Bir Eği İstiyoru^ SERVER U lkemizde "çağdaş bir eğitim" kavra- mı üstüne çok düşünmüş ve yazmış birbilira adamunız. Profesör Mahmut Âdem'egörebukavram, *1923Aydmlanınasfnın aifvapısu hatta hara" olarak, başlıca şu eğitim ilkelennden oluşuyor: Eğıtım ulusal olmalıdır; bilimsel, laık. karma, uyguJamalı oimalıdır. Cumhuriyeti kuranlar. vurttaşlannın bu ilkele- re göre yetıştırilmesini istiyorlardı. Kısacası, Türkiye'de "çağdaş bireğitiın r ' böyle olmalıy- dı (Atatürkçü Düşünce Işığmda Eğitim Politi- kamız, s. 9-59). Ilkeler üstüne kimi özetlemeler vereceğiz. ULUSAL VE BILIMSEL ECITIM Gerçekten, eğitim "ulusal" olmalıdır Siyasal ya da ekonomik düzeni ne olursa ol- sun. her ülkenin ulusal bir eğitim politikası var- dır. 1923 devrimi, "tam bağınısızlık"tan yola çıktı ve onu, yürürken ve sonunda. bütün eylem- lerindebirtemelölçüt olarak aldı: "Tambağım- SEJık", sadece askeri, siyasal ve ekonomik de- ğil, aynı zamanda hukuksal, kültürel ve eğitsel gibi her alanda ana ilkedir; eğitim ve öğretimin değerlendirilmesi ona bakarak değerlendirilir ve eğitim, bağımsızhğın korunmasında görev- ler de üstlenmelidir. Ve ulusal değerlere dönük olmalıdır eğitim. Devrimın yönlendiricısi Atatürkün söyleyi- şiyle, "MflK özeUikkrimizle ve tarihimizle bağ- daşabflecekbir kültür"dür onemli olanı v e "Bir ulusun >xiksetmesive gerüemesi de eğitimin ulu- sal olup olmaması ile Ugüktir" Aynca. dınsel de olmamalıdır eğitim. Başvekil tsmetPaşanın 1925 yılında bir ko- nuşmada dedıği gibi. ne "dmiterbiye". ne de "bey- nebnilel terbiye": "Biznn terbiyemiz kendimizin olacak ve kendimiz için oiacak," Öğrehm Birlığı Yasası, harfdevrimi, Türk Dil Kurumu'nun ve Türk Tarih Kurumu'nun ku- rulması, Halkevleri, vb. hepsi, "eğtöm ulusaloJ- maüdır"' ilkesinin sonuçlandır. • Eğitim "biHınser olmahdır. Yaşamın her alanında olduğu gibi. eğitimi de bilime ve akla dayandırmak en doğru yoldur. Çağ- daş Türk insanının yetiştirihTiesinde izlenecek yöntemin ne olması gerektiğini, Atatürk'ün şu veciz sözleri açıkça ortaya koy- muştur: "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir." Devrimin yürüyüşünde hep bu ölçüt alınmıştır. Devrimın başın- da olanın şu vasiyeti bugün de ay- dınlatıcıdır: "Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kahplaşmış ku- ral birakmıyonım. Benim mane- vi mirasım biKm ve akıkür... Ben- den sonra beni benimsemek iste- yenler,bu eksen üzerindealolve bi- limin rehberiiğini kabul ederier- se, manevi mirasçılanm ohıriarT Yaşamın her alanında olduğu gibi, eğitimi de, bilime ve akla dayandırmak en doğru yol. Çağdaş Türk insanının yetiştirilmesinde izlenecek yöntemin ne olması gerektiğini, Atatürk'ün şu veciz sözleri açıkça ortaya koyuyor: "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir." Batı'da modern gereklerin ortaya çıkardığı laiklik, Türk devriminin de "olmazsa olmaz"ı; laik eğitim de ulusal örgütlenişin çimentosu: Laik eğitim, dinden emir almayan bir düşünce ve davranış süreci; laik eğitim, dogmatik değil, akılcı ve bilimsel eğitim olmah. olanak eşitsizliğine varmıştır. 1926 yılında Me- deni Yasa'nın kabul edilmesiyle, kadınlara er- keklerle eşıt haklar tanınınca, kız v e erkek öğ- rencilere ayn okullarda öğrerüm verme yönte- mi dayanaksız kalıyordu. Yeni rejim, kadınlan- mızın her alanda yükselmesini de bir ilke ola- rak ortaya koyar ve erkeklerin tüm öğrenım de- recelerinden yararlanmalannın kapılannı açar: Atatürk'ün söyleyişiyle. artık "Kadmlar.toplum- sal vaşamda erkekterie birtikte vüriiyerek birbi- rinin yardımcısı olacaklardır." Bu yürüyüş, genç iken, avnı okullarda başlatılır. EzBERCİ EĞİTİM Türkiye'de eğitimi yaygıniaştırmada, kızlar ıçin ayn, erkekler için ayn okul açmanın eko- nomik güçlükleri de böyle aşılır. • Eğitim '^ıjgulamah" olmalıdır. Mahalle mektepleri ve medreselerde eğitim LA,lİK, KARMA VE UYGULAMALI EĞİTİM • Eğitim, "laik" olmalıdır. Laiklik, devletle dinin birbirin- den bağımsızlığı. bırinin ötekısi- ne kanşmaması aniamınadır. Bir başka söyleyişle, siviltoplumundin toplumundan aynlmasıdır, laik- lik Bundan yararlanan da, başta bireyin -her yönden- özgürlüğü oluyor. Böylece laiklik, yalruzca eğitim alanında geçerli birilke de- ğil, aynı zamanda bir düşünce ve yaşam biçimidir. Ban'da modern gerekJerin orta- ya çıkardığı laiklik. Türk devrimi- nin de "olmazsa olmaz"ıdır; laik eğitim de ulusal örgütlenişin çi- mentosudur: Laik eğitim, dinden emir almayan bir düşünce ve dav- ranış sürecidir; laik eğitim, dog- matik değil, akılcı ve bilimsel eği- timdir. Türkiye'de laiklik, bir "din dûş- manhğT olarak değil, okullann kapılannı bilimsel düşünceye aç- mak için ortaya çıktığından, her velınin çocuğuna, istedığı dinsel eğidmi vermede ya da vermemede özgürlüğü var laiklıkte. Ancak. "laik okuTda, simge. pratik, telkin ve propaganda olarak kapılar dine kapa- lıdır, bir "kamusal alan"dır. İnsanın, doğanın ve toplumun anlamlandın- hşı birbilimsei konudur ve tartışması felsefe dü- zeyindedir. Böylece, laik eğitimin hedefi, bağ- naz olmayan. özgüı düşünceli insan yetiştir- mektır: bundan en çok yararlanan da demokra- si olacaktır. Şunlar, çağdaş yaşamın doğrulan- dır Laik eğitimin olmadığı bir toplumda de- mokrasi olmaz; demokrasi de yoksa, laik eği- tim havada kahr. • Eğitim "karma" olmalıdır. Osmanlı döneminde kız ve erkek okullannın ayn olması, eğitimde, kızlar aleyhinaürsat ve Cehaleti ortadan kaldınrken yapıcı, etkili ve verimli insanlar yetiştirme, uygulamalı öğrenme ilkesine dayanarak mümkün. îşte. Türkiye'de çağdaş bir eğitimin iikeleri! Cumhuriyet'i kuranlann eğitim için saptadı- ğı bu ılkeler yasalara geçer; laik eğitimin teme- li de 24 Mart 1924 tarihJi Öğretim Birliği Yasa- sı'dır. Ve Cumhuriyet, bu ilkelere göre birkaç ku- şak yetiştirir. A K P SAPMALARDA ISRAR EDIYOR Ancak 1950'lerle sapma başlarve en başta da laik ükede: Din dersleri okula yine girer: ve üs- telik, 12 Eylül rejiminde, "Diıi Kültürü ve Ah- lak BilgJsT adıyla -liseler dahıl- okullarda ana- yasa ıle zorunlu kılınır; anayasada laik olduğu yazılan bir devlette bu hiç mümkün değildi. Ikinci olarak, meslekı nitehkte kurulan Imam Hatıp Okullan, bir tarihten sonra ikinci bir te- mel eğitim yolu olup çıktı ki, tehlikeli idi. Türkiye'de bu sapmaya karşı çıkışlar, yüksek yargı kurumJanndan gelenler dahil, AKPgözün- de demokrasiye karşıdır. Avrupa Insan Haklan Mahkemesi 'nin, son türbana karşı, okulu "kamusalafaır olarak yasaklaması pek önemlı idi; AKP buna da karşı idi. Avrupa Birliği'ne bu kafa ile gi- rebilecek midir? Laikleşme olgusunu, her ülke, kendi koşullanna göre yorumlayıp düzenlemiştir. Böylece, Türkiye'nin gerçeklerinden kaynaklanan bir "Türklaüdç*i" vardırve Fransız la- iklıği gibi çetin bir mücadeleden doğmuştur. Ingiltere'de "seküla- rizm" -koşullan gereğı- evrimci birçizgideoluştu. Türkiye'de türe- miş "yeniliberarier, onun bizde de yaşanabileneceği söyleyip, Türki- ye'de, içinde Öğretim Birliği Yasa- sı da bulunan bütün "Devrim Ya- salarTna, demokrasiye aykın sa- yvp karşı çıkıyorlar. Gericüiğe yol- İar açmak isteyen liberallik, nasıl olabilir? Değılse, ne ad vermeli bunlara? Nasıl görülmez ortadaki bu din- sel eğitim bataklığı? Her gün din-iman olur mu diye soruyor bir saygın yazar. Her gün din-iman deniJen birtoplumda, asıl sorunlara getirecek fıkri akışlann yollan gıtgide tıkanma tehlikesi ile yüz yüze gelmez mı? Yalnız laik ilke değil. ötekileri de saldınya uğramıştır. Neoliberalizm, özelleştirme der- ken eğitimin "kamusal" niteliğini, küreselcirik, yerelleşme derken öğ- retimin "uhısaT niteliğini yok et- mek istemiyormu? Günümüz dün- yasında Türkiye'nin ihu'yacı, e\Ten- sel değerler üzerinde yükselen ulu- sal eğitim değil midir? Böylece, anayasalara girip ko- runan "Devrim Yasalan". bir bü- ezberci idi. Modernleşme hareketleri, eğitime yeni ufuklar açarken ezberciliği yok edemedı. Atatürk, 1 Mart 1923 tarihınde, TBMM'de yaptığı konuşmada şöyle diyordu: "Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem. bilghi insan için bir süs, tahakküm aracı vevu medeni bir zevkten ziyade, hayatta başanlı olmarn sağla- yan paratik ve kullanışlı bir araç haüne getir- mektir." Cehaleti ortadan kaldınrken yapıcı, etkili ve verimli insanlar yetiştirme, uygulamalı ögren- me ilkesine dayanarak mümkün oiur. Türk eği- tim tarihinde bu nitelıkte bir eğitime en güzel örnek Köy Enstitüleri'dır: Köylü çocuklar, öğrenirken yaratıyorlardı da. Başta buyöntemle unutulmazlara katıldılar... tündür ülkemiz gerçeldiğinde ve özellikle Öğ- retim Birliği Yasası, çağdaş eğitim söz konusu oldukça bir ölçüttür. Kim olursa olsun. "Cum- huriyet'üı gerinliği yaşam tarzma saygı göstere- rek yaşamak zorundadu*". Bir insan olmak da vardır işin içinde... Konu, burada kaimayıp demokrasiye kadaruza- nıyor. Toplumumuzda, evlenmek için, dükkân açmak için, şeyhinden izin alan müritler yaşı- yor. O müritler siyasal seçimini özgürce yapa- bilir mı, oy loıllanma hakkını özgürce kullana- bilir mi? Seçimlerde, seçmenin büyük bir kesi- mi tarikat güdümlü, şeyh uzaktan kumandalı oy veriyor. Buna demokrası diyebilir miyiz? BİTTİ l Okulu kurtarmak gerekiyor Demokratik güçlergörev başına! B u bir düzen de değil, ahtapottur aslında: Kimi kollanyla, insanlanmızın boğazını sıkar ve toplumu onlar için bir cehenneme çevirirken; kimi kollanyla, okuldan üniversıteye degin eğitim ve öğretimin bütün ocaklannı da kuşatmış, çocuklanmızın ve gençlerimizin çevresine karanlığın duvarlannı çekmiştir. Gıttikçe boğucu hale gelen bu ortamda, genç kuşaklar. aydınhk yannlan yarahnanın bilgi ve becerilerini kazanamadıklan gibi, demokrasinin en sağlam güvencelerinden bin olan demokratik bir politik kültürü de özümseyemez durumdadırlar. Toplum bir cangıla dönmüş, okul anlamını yitirmiştir bir bakıma. Toplumu da okulu da kurtarrnak gerekiyor. N E YAPMALI? Türkiye'de eğitimin gelip durduğu noktada, eğitimi, en ilkel bir kapitalizmin cangılında metalaşmaktan kurtarmak, nimetlerini -çerçevesi gitgide daralan- bir azınlık yerine, kitlelere götürmek; bunu yaparken de çağa ve aydınlığa açmak; bsacası, onu Aydınlanma hareketimizin doğrultusunda, yeniden "bağunaz, demokratik ve laik bir toplum" yaratma hedefıne yöneltmek ve böylesi bir toplumu yaratacak insanlan, "fildr hür, irfanı hür, vkdanı hür" kuşaklan yetiştirmek. İŞTE YAPILMASI CEREKEN! Bunu gerçekleştirecek olanlar da, bu toplumun çağdaş tarihj boyunca hiçbir zaman tükenmemiş, ilerici, demokrat ve devrimcileridir; onlann iktidandırki, toplumu karanlık güçlerden kurtanrken eğitimi de kurtaracaktır ve, eğitimi kurtanrken de, insanJanmızın önüne geleceğin ışıkh yollannı açacaktır. Umudumuz onlarda! Öyle olduğu için de, onlann birliği ve beraberliği, şu içinde yaşadığımız yülarda, geçmişte olduğundan çok daha fazla zorunlu, çok daha fazla yaşamsal. Ey Türkiye'nin ilerici, demokrat ve devrimci güçleri, görev başına! (Gazetenin notu: Bir haftadır okurianmıza verdiklerimiz, Server TanilU'nin "NasılBir Eğitim İsöyoruz?"adh eserinden yaptığımız kimi özetlerdir. Bu eser, onümüzdeki günlerde ADAM Yayınlan 'ndan çıkacaktır.) BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Bolu'da Bir Hafta... Pazar günü Bolu'ya gittim. Eğitim konusunda 5 söyleşi yapmak için yolcu- luğa çıkıyordum. Bolu, gerçekten "doğal güzelliklerin zirveye ulaştığı" bir il. Yalnız doğal güzellikler değil; kül- türel ve tarihsel değerferin harmanlaştığı bir yurt köşesi. Bir yanda Aladağlar'ın, öte yanda Köroğ- lu Dağlan'nın kuşattığı bir yörede zengınlikler ku- cak kucağa. Ama Bolu derken, Köroğlu'yu anmamak müm- kün mü? 16. yüzyılda yaşamış bu halk ozanı, toplumsal bir eleştiri ustası olarak edebıyat tarihimize geç- miştir. "Hakkında fermanlar çıkarılan ama verilen hükûmlere başkaldırmasıyla tanınan Köroğlu, bu başkaldırıyı şiirlere dökmüş, destanlaşmıştır. " Kentin merkezinde onun anısına dikilmiş heyke- line bakarken etkilenmemek mümkün değil: Şah- lanmış küheylanının üstünde, silah yerine sazını havaya kaldırmış haykınyor: Benden Seiam Olsun Bolu Beyine! Bolu Beyi korkmaz olur mu? Bolu'ya ıkind gelişim bu. 1999 depreminden son- ra kendisini daha da toplamış buldum. Istanbul - Ankara yolunun üstünde bulunuşunun yanı sıra, başka nedenler de var kalkınmasında. Yakın bir geleceğin ufkunda gönenç ve görkemli Bolu'yu göruyorum. Köroğlu'nun diyarına da bu yakışır! Kenttegezintileryaptım, ziyaretlerde bulundum. • Bolu'nun bir başka zengınliği, Abant Izzet Bay- sal Üniversitesi. Rahmetler dilediğımiz Izzet Bay- sal, arkasında böyle bir fikri miras bırakmış. 1992'de kurulan üniversite gitgide gelişmiş. Çatısı altında 8 fakülte, 5 yüksekokul, 6 meslek yüksekokulu, 3 enstitü barındınyor; akademik ve idari personel sayısı 1800'e varmış. öğrend sayısını soruyorsunuz: 20.000 gence eği- tim veriyor üniversite. BaşındaRektörProf. YaşarAkbıyık.fikirözgür- lüğüne açık aydın bir yöneticı. öğretim üyelerinin çoğunu tanıdım; hepsi, alan- lannda bir değer. Sağlam bir yolda yürüyen bu üniversitenin ge- leceği daha da parlak olacaktır. Eğitim konusunda programlanan söyleşileri de, işte bu üniversitenin çatısı altında yaptım. Programı -her yönden- destekleyip örgütleyen, Üniversite Atatürkçü Düşünce Topluluğu Başka- nı Fevzi Engin ile Eğitim-Sen, yani Eğitim ve Bi- lim Emekçileri Sendikası Bolu Başkanı Ahmet Özkan oldu. öğretim görevlisi Nihat Başer'le, öğretmen Mehmet Özdoğan'ın yorgunluklannı unutmak mümkün mü? Yaptığım 5 söyleşinın konulan şöyleydi: "Cumhuriyet'in Eğitim Devrimi'ne Kimler, Na- sıl Karşı Çıktılar?';' "Eğitimde 'Çürüyüş 'ten Görünümler"; "Eğitim Reformunu Derinleştirmek"; "Gençlik Politikamız ve Üniversite"; "Nasıl Bir Eğitim Istiyoruz?" Beş güne yayılan söyleşiler, ilgi ile izlendi. öğ- rencilerin yakınlığı açıkça görülüyordu. Eğitim so- runlan, herkesten önce onlar için, geleceklerini de beliriiyor. Ancak herkes şunun bilincinde: Bü- tün bir toplumun geleceğı, ekonomik ve sosyal so- runlanmızın yanı sıra, eğitim sorunumuzun -bir an önce- çözülmesine bağlı. Bir "seferbehik" bilınciyle davranmalıyız!.. Söyleşileri izleyenlerin gözlerinde, birseferber- lik heyecanının pırıltısını da gördüm. Hemen hep- si, Cumhuriyet'i kuranlann eğitim devriminin laik- ulusal ve çağdaş değerlere bağlı ilkelerınin haya- ta tekrar geçırilmesini bekliyoriar. Bu yazıyı şimdi okurlar okurken, ben de söy- leşilerin sonuncusunu yapacağım. Konusu da, "NasılBirEğitim Istiyoruz?"^ Okurlar da, bu soruyu kendilerine soracaklardır, inanıyorum. • Bolu'da, aynca anlamlı bir eyleme katıldım: 5 Ekim'de, Bolu Eğitim-Sen'i, Dünya Öğretmenler Günü'nü kutlamak için bırtoplantı düzenlemişti. Herkes heyecanlıydı. öğretmenlerin ve öğretmenliğin ülkemizdeki dev sorunlan dile getırildi: onlan da çözmek inan- cıyla dağıldık toplantıdan. Aynca şu bilınciyle de: Eğitim-Sen, eğitim emekçilerine layık bir mücadete yürütüyor, onu desteklemek, hepimize bir görev- dir... imn - KITS Şmmmimt IÇM ÖMH preararalsr ısiitıftan Eğitim Kalıfemizden Hiç Odün Vermedik ENGLISH CENTRE O*«3-941 NM-19HV1 7»W ««
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle