17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CEKİM 2004 CUMA CUMHURİY1T SAYFA 17 3 s «0 tstanbul''u sel hasnuş. Küresel kenti AngoraAnkara'da geniş bir alana yayılan ve henüz okulu, küttür merkezi, alışveriş merkezi gibi sosyal tesisleri olmayan Angora Evleri'ndeki su sorununun çözümü için srte yönetimi Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne başvuruyor. Belediyeden geien yanrt: "Srte sakinleri cami yaptınrsa sorunu çözeriz." Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212J12 44 97Elektronik posta: <[email protected] - Cari açığı, turizm geliri de kapatamamış... "Turistlerden de borc alalım!" Erbaa andacılar zil takıp oynuyor. Çünkü Türki- ye'yi "siyasi krtter" adıyla "siyasi ipotek" al- tınaalan Avrupa Birliği, sonundaTürkiye'nin üyeliği için müzakere sürecinin başlatılma- sının önerilmesi aşamasına geldi. Ipoteğe aynen de- vam, "Avrupalı olduk" diyen mandacılara selam! Oysa Avrupa Biriiği Komisyonu'ndan çıkan öneri, Konsey'de de uygun görülürse müzakere süreci baş- layacak... Ama ne zaman başlayacak, ne kadar sü- recek orası belli değil... iki ucu açık değnek! Ve bu arada Avrupa Birüği aba altından sopa gös- termeye devam edecek: Kürtleri azınlık statüsüne al. Ermenilerin soykınmınıtanı. RumlaraKıbrıs'ıver. Yu- nana Ege'yi bırak. Alevileri ayır. Musevileri çağır. As- kere bağır. Komisyon raporu, öteki ülkelerde görülmemiş ko- şullarta dolu. Bunlardan biri de ne zaman başlayaca- ğı belli olmayan müzakerelerin askıya alınabilecek olması... Allah korusun Müzakereler ne zaman ve niye askıya alınacak? Mandacılann pek önemsemediği bu koşul için ön- ce müzakerelerin başlamış olması gerekiyor. Çünkü başlamamış müzakerelerin askıya alınması söz ko- nusu değil. Ancak demokrasi konusunda kalıcı bir so- run çtkarsa, müzakereler askıya alınacak... Yani... Türkiye'de darbe olursa! Bunu böyle yazmamışlar ama Türk Silahlı Kuvvet- leri Iç Hizmet Kanunu'nda orduya cumhuriyeti koru- ma ve kollama görevi veren ve askeri darbelere ge- rekçe olan maddelerin değiştirilmesini istemişler. Devirdeğişiyor. Eskiden Amerika'nın bilgisiyle dar- be olurdu, şimdi Avrupa'nın ilgisiyle darbe olmaya- cak. Bizim yüzümüzden günün birinde Amerika ile Av- rupa Birliği çatışma noktasına girerse hiç şaşmamalı! Emperyalistler arasındaki olası bir çatışma tabii ki Türkiye'de askeri darbe yapılsın mı yaptlmasın mı tartışmasından çıkmaz... Çıkarsa, ekonomiden çıkar... Malum... Türkiye'nin hazinesini, maliyesini, sanayi- sini, tarımını, ticaretini, döviz kurunu, Amerika adına Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu yönetiyor. Avrupa Birliği Türkiye'de bugüne kadar siyasi kri- terlere bakıyordu; bundan böyle ekonomik kriterlere de bakacak. Türkiye için Avrupa'nın "yap" dediğini, Amerika yapmazsa; Avrupa'nın Türkiye'den istediği ekonomik krrterier Amerika'ya uymazsa ne olacak? Yandı gülüm, keten helva! Başkomiser "Ferhoygen", bir boş zamanında bu konuyu da düşünmeli ve Avrupa Konseyi'nin 17 Ara- lık'taki zirvesine kadar yeni bir rapor darıa kaleme al- malı. Allah korusun bizim yüzümüzden Avrupa ile Amerika birbirine girerse, sonra biz nereye gireriz, tek başımıza ne ederiz? Tokat'ın Erbaa ilçesindeki Selçuk Fen ve Kelkit dershanelerinde, kaymakamın ve ilçe milli eğitim müdürünün bilgisi ile türbanlı öğretmenlerin çalıştğını biliyor musunuz? Memurlar Bir memur. "Çok değerti şarkıcı, sevgili Adnan Şenses abimiz. Biz memurlar hakikaten çok mağduruz. Sizin, akaryakrt bayilerinin sorununu nasıl çözdüğünüzü bil'ryoruz. Ne olur, biz memurlar için de Başbakan'ın önünde bir şarkı patlatıp f göbek atıverin. Allah, şimdiden sizden razı olsun." SESSİZSEDASIZ(I) Annelerinin yemeklerini unutanlar Bodrum'dan Mehmet Ertüzün, "Ba- zılan galiba annelerini unuttular" diyor: "Koca adamlar, yaşını başını almış hanımlar, çoğu da toplumun önündeki entelektüel diyebileceğimiz gazeteci, yazar, çizer, sinemacı, tiyatrocu, tele- vizyoncu, ekonomist insanlar; bir mo- da çıkardılar. Kalburüstü lokantalann, barlann fahri promosyon müdürlüğünü yapıyorlar. Yok zeytinyağlısı şöyle lez- zetli, yok Ege otlannda ordinaryüs, yok hamur işlerinde emsalsiz filan... Bazen övgüler gastronomik boyuttan çıkıp ki- şiselleşiyor ve mekân sahibini adeta idolleştiriyor, hatta ona sınırsız itaatçilik ölçülerine kadar vanyor. ürnek mi? Ne koyarsa masamıza onu yeriz, yemezsek çok kızar! Ancak bize müsaade ettiğini yiyebiliriz! Tabakta bir şeyler bırakırsak bize küser, bazen de kızar, sonra gönlünü almaya çalışırız! Sesleniyorum hepsine; sevgili anne- leri hayatta olsunlar veya olma-, sınlar, bir gün otursunlar da an-' nelerinin o maharetli, o okşanası, öpülesi elleriyle kim bilir ne zorluk, zah- met ve özveriyle pişirip önlerine koydu- ğu yemekleri anlatsınlar bizlere. Hiçbir şey için olmasa dahi yedikleri ve içtik- lerinin yüzü suyu hünnetine. Bir de dü- şünsünler; acaba evde pişen yemeği beğenmediklerinde annelerinin onlara küsme, kızma gibi lüksleri var mıydı ya daevdeki yemekten hoşlanmadıklann- da üzüntüsünü saklamaya çalışan an- nelerinin gönlünü almak için hiç çaba gösterdiler mi?" Yüksek Yerilim Hattı AB/ye tam üye olunca avruPARAlı mı olacağız? erdinctıtku(5 yahoo.com Dîl Devrimi'nin 72. Yılında Türkçemiz t.GÜRŞENKAFKAS Dil Devrimi'nin 72. yılında Türkçemiz buruk bir dönem ya- şıyor. 1932 yılında dil kurultayın- da Atatürk: "Ulus demek dil de- mektir..." özdeyişiyle ulusallığı dille bütünleştirdt. Bugün, Türk- çe katnda yaşaması gereken toplumumuz işyerlerine, araçla- nna, giyim kuşamlanna ve her şeye yabancı ad ve sıfatı özen- tiyle vermektedirler. Her yer pa- nayır gibi marka, unvan, kavram kargaşasında. Daha çok prim ya- pacağı, daha etken olacağı dü- şüncesiyle bu özenti yaygınlaştı. Ozdemir Asaf ın "Her şeyimiz hızla kitieniyordu / birinciliği Türkçemize verdiler..." özdeyi- şi gerçeği anlatıyor. Uygariığı zengin ve coğrafyası güzel olan ulusumuzun insanlannın gönen- ci ve geleceği bakımından dili et- ken olmalıdır. Ulusallık, dilin et- kinliği bakımından önemli bir kavramdır. Türkçe geliştirilmeli, yabancı sözcüklerin yerine ge- çecek kavram, sözcük ve deyim- lerie zenginleştirilmelidir. Duygu- lanmtzın, düşünceterimizin dün- yayı algılama ve yorumlamamıan yeri ve toprağı Türkçemizdedir. Goethe: "Okumayı öğrenmek, sanatlann en güç olanıdır..." de- yişiyle okumadayayakalan ulus- lara seslenmektedir. Okullarda Türkçenin ve okumanın önemi ile ilgili ciddi ve kalıcı önlemler alın- malıdır. Kültürde, sanatta, ekonomide, eğitimde ve her alanda çağdaş uluslann yeniliklerineve gelişme- lerine evet. Fakat, Türkçede kir- lenmeye hayır" denilmelidir. Dili- mizin giderekkirtenmesi, dile sal- dındır. Türkçeyi doğru ve düzgün konuşmak, Türkçe düşünmek ve anlatmak köyden kente tümü- müzün temel görevidir. Ferdi- narrt De Sayssure: "Kâğıdın bir yüzü dil, diğer yüzü düşünce- dir..." özdeyişiyle dilin, düşün- ceyle örtüştüğünü anlatmakta- dır. Türkçemizin yabancı sözcük- lerden annması ve dil kirliliğinin önlenmesiyle ilgili geçmişte yo- ğun girişimler görülür. 191 Vde "Genç Ka/em/er"le başlayan, dil- de annma, 1960'ta "Türkçe kul- lan, konuş, yaz" kavramlan gibi. Ulusal dille sevgimizi güçlendir- melidir. Eğitim kurumlannda "dil sevgisi" Türkçeyi düzgün kullan- ma seminer, panel ve benzeri ça- lışmalar sıkça öğretmen ve öğ- renciye yönelik yapılmalıdır. 1932'de Atatürk'ün öncülü- ğünde kurulan "Türk Dili Tetkik Cemiyeti", "Türk Dili Araştırma Kurumu", sonraki yıllarda "Türk Dil Kurumu" adını aldı. Siyasi gelgitlerle bu kurum 1982'de ka- patılarak,"Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" adını al- dı. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ile birleştirilmiş ve işlevi kısıtlanmıştı. Kültürde, sanattave sosyal verilerde yenileşme cum- huriyetin kuruluşuyla hızlandınl- dı. Bu yenileşmelerle birlikte ya- bancı sözcüklerin dilimize geçi- şi, Türkçe sözcüklerle karşılan- malıydı. Atatürk, "Ülkesini ve ba- ğımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dil- lerin boyunduruğundan kurtar- malıdır..." özdeyişi ile dil kirien- mesi sorununun çözümlenmesi- ni istemekteydi. Ana öğeleri Türkçe olan ulusal bir dil yaratmak ve evrensel bo- yutlara taşımak yönetim erkinin görev sorumluluğu olmalıdır. Türkçemizi, çağdaş uygarlığın yücelen boyutlanna taşımak, zengin bir dil konumunda konu- şulan, yazılan bir dil seviyesine yükseltmek temel işlevimizdir. Türk dilindeki zenginliğin derlen- mesi için halka inilerek "özgün sözcük, deyim ve tehmlerin" günlük konuşma diline aktanl- ması gerekmektedir. Ulusal, an- laşılır ve bağımsız bir Türkçe, tüm zamanlann özlemidir. "Türkçem benim, ses bayrağım" özdeyi- şiyle ozan Fazıl Hüsnü Dağlar- ca Türkçemizin gerçek değerde- ki önemini haykınyor. "Açıkgöz- ler, vurguncular yarartanır dü- zenden, I Dilimizi kirletip yok et- tiler güvenden, I llgi çeker diye, bilinmez sözcüklerin dilinden, I Bir karmaşa yarattılar güzelim Türkçeden" dörtlüğüyle dilin nesnel kirlenmesini anlatmaya çalıştım. Nâzım Hikmet. Fer- hat'ın Şirin'e seslenişi yapıtında "Konuştuğum dil kadar, Türk- çem kadargüzelsin" betimleme- siyle Türkçeye tutkusunu vurgu- Iamaktadır. Toplumun üretkenliği, umutla- n, coşku ve sevgisi diline yanstr. Çünkü, dil bir ulusun özüdür, "sesbayrağıdır", "Türk dili, Türk toplumunun kalbidir..." özdeyi- şinde Atatürk, dilin yaşamsal önem içerdiğini anlatıyor. Türk- çemizin gelişmesine. yaygınlaş- masına engel olmak, düşünce üretimine set çekmektir. Türkçe- mizi korumak, yabancı dillerin ve kültürünün kuşatmasından uzak tutmak görevimizdir. Aydınlar, sanatçılar, görsel ve yazın birey- leri, öğretmenler ve öğrenciler Türkçemizi yoğun bakımasürük- lemeden önlem almalıdırlar. Türkçemizin kirlenmesini göz- lemlemek istiyorsak alışveriş merkezleri, cadde ve sokaklar- daki tanıtım yazılannt okuyalım. "Türkçemizin yok olduğu I ya- bancı adlann çok olduğu I Gü- zel dilimin boğulduğu I Acınası dilimi gördüm..." Dörtlükle duy- gulanmı yansıttım. Dillerin en ko- lay değişen, yozlaşan bölümü söz dağarcığıdır. Teknoloji, bili- şim ve bilgi aktanmlan Türkçeyi olumsuzluklarla etki alanına aldı. Yerierine konacak eşanlamlı söz- cük türetmektense, sözcüğü ol- duğu gibi kullanmak "dil kirliiiği getirdi". Dünyanın en eski ve yetkin dil- lerinden biri olan Türkçeyi küre- sel evreye taşımak, sözcük, de- yim, terim zenginliği kazandır- mak amacımız olmalı. Türkçeyi duyartı bir yaklaşımla kirlilikten soyutlayıp, annmış, saygın ve özenli bir dil konumunda görme- liyiz. Ulusal dil bilincinde "dilbay- ramı" sevincini bölüşelim. "Dil insanın evidir" özdeyişirtden yo- la çıkalım, dilimizi düzgün, doğ- ru ve zengince kullanalım. Ger- çek ve anlamlı "dii bayramı", annmış, özgün ve etkin Türkçe- nin kullanılırlığıyla olacaktır. Zen- gin, etkin dil harmanında, coşku dolu, anndınlmışnicedil bayram- lanna... ÇtZGtLİK KÂMtL MASÂRİCI kamilmasaraci ı mynet.com HAYAT EPİK TİYATROSU MVSTAFA BtLGiN hayatepik ı mynet.com BOSVER 5IMDI AVRUPAYA ALACAKLAftMI ALMAYACAIO.ARMI, HAKAN SÜKÜR Ü MİLLİ TAKIMA NtYE ALMIVOLAR ONU SÖYLE 7* TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA,\ 8Ekim utcır.mumtaz-arikan .com TOMJONES'UN YAZARI E BUGüKI, İMGiÜZ YA2A& 4? YAŞlNOA 6UXj- tiM SEfJÇUK YIUA&MOti TrYAT- R.OYA 6ÖMÜL l/EfZEN F/ELP/AJG, OYUNLAH YA2MIŞ '. AHCAK BUNLAH. /L£££>£ BÜrÜK ÇAPVI l/A/U j OYUM rtUX4, Ü/VLÜ YAZ/4R BeiSMAIlS/U/ j SHAK.esPeAI2£ PtŞINPA fiV BÜYÜK M YAZAKf OLPUĞUNU SÖYUYEC£KTi! , ÇOK, TAfJIHACA/C, 8UA/LAJS. / JOHES" EfJ SevİLENÎ F/SLDİM6 BU YAPITI iÇıM, «KOMİK EPİK. ŞİİR TAeZ-tMPAı PÛZyAZl" P€MİŞTİ. Sağda, 1363'+e üne-vya akhanlan Tbr* Jo*ec'-kl, AltehPie J H A göc-ijlügor. TC SÎLİVRİ SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIR>L\ İLANI Dosya No: 2004'6 Satış Paydaşlığın satış suretiyle sona erdirilmesine karar verilen, 1- Silivn ılçesi, Alipaşa Köyü, köy ıçi mevkii 80-81 pafta, 5005 parselde kaşıtlı 4496 m2 yüzölçümündeki arsa vasıflı taşınmazın bi- lirkişi tarafından takdır olunan 157.360.O0O.0O0.-TL bedelle saat 14.30-14.45 ârası, 2- Silivri ilçesı, Alipaşa KÖVTİ, köy içi mevkii 81 pafta, 5006 parselde kayıtlı 884 m2 yüzölçümündeki arsa vasıflı üzerinde yaklaşık 120 m2 konumda ahır bulunan taşınmazın 35.360.000.000.-TL arsa bedeli 9.50O.OO0.000.-TL bina değen olmak üzere takdir olunan toplam 44.860.000.000.-TL bedelle saat 14.55-15.10 arası, 3- SilivTİ ilçesi, Alipaşa Köyü, köyiçi mevkii 81 pafta, 5007 parselde kayıtlı 1296 m2 ^oizölçümündeki arsa \asifli, üzerinde 3 adet bina bulunan. iki katlı olanın altı depo, üst katı mesken olarak kullanılmaktadır Bına tabanda 72 m2 konumdadır. Altta demir garaj ka- pısı mevcut olup. mesken 2 oda, salon, banyodan ibarettir. Yanında yaklaşık 75 m2 konumdaki tek katlı bina 3 oda, mutfak, banyodan ibarettir. Bu binalann arkasında yaklaşık 30 m2 ebadında tek katlı yıSma kargir bina bulunmaktadır. Taşınmazın arsa bedelinin 51 840.000.000.-TL bına bedelinin 33.0O0.0O0.O00.-TL olmak üzere takdir olunan toplam 84.840.000.000.-TL bedelle saat 15.20-15.35 arası, 4- Silivri ilçesi, Alipaşa Köyü, köy içi mevkii 81 pafta. 5008 parselde kayıtb 360 m2 yüzölçümündeki arsa vasıflı üzerinde herhangi bir yapı bulunmayan taşınmaz takdir olunan 14.400.000.000.-TL bedelle saat 15.45-16.00 arası, 5- Silivri ilçesi, Alipaşa Köyü, köy içi mevkii 81 pafta, 5010 parselde kayıtlı 256 m2 yüzölçümündeki üzerinde yıkık vaziyette maddi değer ihtiva etmeyen ahır bulunan taşınmazın takdir olunan 10.240.000.000.-TL bedelle saat 16.10-16.25 arası aşağıdaki koşullarda sa- tılacaktır. tmar durumu: Parsellerin köy yerleşik alanı içerisinde kaldıgı TAKS: 0.25. H: 6.50 (2 kat) imannm bulunduğu bildirilmiştir. Saüş şarüan: 1- Birincı satış, 26.11.2004 günü karşılannda yazılı saatte Silivri Icra Müdürlügü'nde açık arttınna suretiyle yapılacak- tır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan toplamını ve satış masraflannı geçmek şartıyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 06.12.2004 günü aynı yer ve saat- te ikinci arttınnaya çıkanlacaktır. Bu arttvrmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıyrnetinin yüzde 40'vnı bulması ve satış isteyenin alacagına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazrmdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetınde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankamn teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış, peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebiUr. thale pulu, tapu harç ve masraflan, KDV alıcıya aittir. Tellalıye, birikmiş vergiler ve tapu satış harcı, satış bedelinden ödenecektir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialanru dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdrr. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça psçlaşma- dan hariç bırakılacaklardn". 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcüar ve kefılleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. thale far- kı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2004/6 sa- tış sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 27.09.2004 (•) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 44898 GÖRÜŞ COŞKUN ÖZDEMİR Amerika'da Başkan Seçimleri Gazeteler kasım ayında Amerika'da yapıla- cak başkanlık seçimi için Bush'un oy oranının yükseldiğini bildiriyor. Amerika'yı yakından tanımayanlar için ne şa- şırtıcı bir gelişme. Haydutça bir saldırının her bi- ri faciaya dönüşen sonuçlan birbirini izlerken, günde en az 20-30 kişi yaşamını yitirirken, ge- çen 2003 Mayısı'ndan beri yitirilen Amerikan askerierinin sayısı bini aşmışken, bütün bunla- nn başsorumlusu Bush'un desteği nasıl oluyor da artıyor, bunu nasıl yorumlarsınız? Nasıl bir toplum oluşturuyor bu Amerikan halkı? Böyle- sine saldırgan ve de başansız bir başkanın des- teği nasıl artıyor, alaşağı edilmek yerine. Sanı- nnrt bunu şöyle açıklayabiliriz: Amerikan halkı, büyük çoğunluğu ile dünyada olup bitenlerden ve burada Amerika'nın oynadığı rolden haber- sizdir. Amerika'yı üstün bir özgüriük ülkesi ola- rak görüyor. Hümanist, eşitlikçi ve aydınlanma- cı bir kültürden yoksundur bu halk. Amerika'nın geri kalmış ve yoksul ülkelere özgüriük ve de- mokrasi götürmesi masalına ve Bush'un bu gayret içinde olduğuna ve terörie mücadele et- tiğine inanryor. Başansızlığtn nedeni Amerika'nın özverisini anlayamayan, takdir edemeyen, geri kalmış ve direnişçi insanlardır.. Bush'un rakibi Kerry de ülkenin neden Irak bataklığına düştü- ğünü sorgulamıyor. Daha güçlü, daha vurucu olamayışını eleştiriyor. Asla Irak'ta ne işimiz var- dı, ne hakla, hangi gerekçe ile koca bir ülkeyi işgal ettik demiyor. Geçen nisan ayında Amerikan TV kanallann- da çocuklannı bu haksız savaşta yitiren aileleri dinledim. Onlar da bizim çocuklanmız, ne uğur- da öldüler, hedefimiz neydi, Irak'ta ne işimiz var- dı diye bir soru soramadılar. Amerikan halkının önünde şimdi iki aday var: Bush ve Kerry. Bu i- ki aday da açıkça, yok birbirimizden farkımız, mesajı vermeye devam ediyoriar. Sağduyu sahibi Amerikalılann, Michael Mo- ore'un filmlerinden etkilenenlerin gücü neye ye- tebilir? Uzun yıllar önce (70'ler) Amerika'ya ilk gidişimde TV'de Vietnam'da savaşan bir aske- ri iztemiştim. Omzundaki silahı ve asker giysisi ile "Nefret ediyorum bu savaştan, lanet olsun, bu yüzden toksikoman oldum " diye haykınyordu. Yine o sı- ralarda Başkan Nixon ağır bir eleştiri bombar- dımanı altında idi. Watergate skandalı çıkmıştı ortaya, gazeteler birbiri ardı sıra bu skandalı sorguluyordu. Bir gazete için verilen yayın yasağı, öteki ga- zetenin yayınını engellemiyordu. Ne demokrat memleket diye düşünüyorduk. Boston'un güzel bir semtinde oturmakta idik, orada mafyanın da güzel bir yalıya sahip oldu- ğunu öğrenmiştik, garipsiyorduk bunu. Genç üniversiteliler kapı komşumuzdu, on- larla buluşup konuşma, tartışma fırsatını bulu- yordum. ABD'de o yıllarda baş gösteren yeni sol (new left) hareketinin temsilcisi idiler. Onlara Amerika'da medyanın özgürlükçü davranışlarından söz ettim ve bu konudaki gö- rüşlerini sordum. Evet, dediler, Amerika'da her şey serbesttir, istediğiniz eleştiriyi yazabilir, di- lediğiniz eylemi yapabilir, hatta bayrak bile yır- tabilir, yakabilirsiniz; ama bir şeyi yapamazsınız: Amerika'yı değiştiremezsiniz, kimsenin buna gücü yetmez. Cumhurbaşkanlannın bile. Eğer böyle bir girişimde bulunacak olursanız, ense- den kurşunu yersiniz. Tıpkı J.F. Kennedy gibi. Çok şey anlatıyor bu yanıt. Gerçekten Ame- rika'yı değiştiremezsiniz; iktidara gelen kim olur- sa olsun. Bu siyaseti yöneten ve yönlendirenler, güçlü ve etkindirier ve tüm dünyaya hükmetme karar- lılığındadıriar. Amerikan halkı da beysbol, bas- ketbol, futbol sevdası ile birlikte dünyaya ve olaylara gözü kapalı yaşamını sürdürecektir. BULMACA SEDAT Y.İŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: l/Istanbul'un Fatih semtin- de Bizans dö- neminden kalma sühın. 2/lngiltere'de 4 çok sevilen bircinsbira... "Kuynıksal- layan" da de- nilen bir kuş. 3/ Savrulmak için hazırla- nan dövülmüş ekin yığını... Karagöz ve ortaoyununda Yahu- di tiplemesine veri- len ad. 4/Bir renk... Istavrit balığının kü- çüğü. 5/Kaslannka- 6 sılmasını giderdiği 7 için hekimlikte kul- 8 lanılan, beyaz ya da 9 rnor renkte çiçekler açan bir bitki. 6/Dövülmüş et, bulgur ve soğanla y apılan ızgara köfte... Cılız, za- yıf. 7/ Otomobilde direksiyon ile tekerlek arasın- daki bağlantıyı sağlayan mil... Ince kamış. 8/Ka- zak başkanlarına verilen ad... Uzaklık işareti. 9/ Boğanotundan çıkanlarak hekimlikte kullanılan zehirü bir madde. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Uyku ile koma arasında derin baygınlık hali. 2/ Soğukla sıcak arası... Bir uçağın ya da geminin izlediği yol. 3/ Budizm'in, Japonya'da büyük önem taşıyan kolu... Ağn'nın bir ilçesi. 4/Küçük akarsu, dere, çay... Molibden elementinin simge- si.5/EskiTürklerdedoğumtannsı...Unvan. 6/Bir gösterme sıfatı... Din ve mezhep işlerini ele alan, bunlarla ilgili olan. 7/ Turşusu yapılan bir tür ya- ban soğanı. 8/ Uğramış, yakalanmış, tutulmuş... Boru sesı. 9/ Halk dilinde "hastalık, dert" anla- mında kullajıılan sözcük... Belli,^çık. <s
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle