Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYMV CUMHURİYET 24 EKİM 2004 PAZAI
12 PAZAR KONUGU
DışişleriBakanı Abdullah Gül, üyeliksürecinde her iki tarafin da sorumlulukları olduğuna dikkatçek
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU
]eyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr
Türkiye'nin dışpolitikası hangiyolda? Özellikle
AB 'yle üyelik süreci ve müzakereler başladıkîan
sonra, eğer başlarsa, neler olacak? Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül, son Berlin ziyaretinde nasıl izlenimler
aldı? Bu arada Irak ve Kürt sorunu ne olacak? ABD
seçimleri sonuçlan Türkiye 'yi nasıl etkiler? Bunlar
aklımda çengellenip duran sorular. Dışişleri Bakanı
Gül Berlin den dönüşünün hemen ertesi sabahı
îstanbul 'da benimle görüşmeyi kabul ediyor. Yanında
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan da var. Onunla
bir ufuk turu yapıyorum ve aklımdakipek çok soruya
verdiği yanıtı dinliyorum.
'AB imzasınasadık kalmalı'- Almanya 'da Türkiye'nin tam üyeliği için ik-
na temasları yaptınız. Bu temaslara Fransa ve
öbürülfcelerde de devam edeceğinizibiliyoruz. Siz
bu temaslardan nasıl bir izlenim edindiniz?
GÜL - Almanya Dışişleri Bakanı Sayın Joshka
Fischer'in resmi davetlisi olarak Almanya 'daydım.
Bu ziyaretin zamanlaması öyle denk geldi id Öer-
leme Raporu açıklandıktan sonra ilk defa bir AB
üyesı ülkeye gıttim. Orada konuştuğumuz, Türki-
ye 'nin AB üyeliği süreci ve bundan sonra nasıl de-
vam edilecek, ne olacak. raporla ilgili görüşlerimiz,
müzakerelere başlama, süreç gibi konulardı.
Bir de şu anda Avrupa'da gördüğümüz bazı nok-
talar var, bunJan konuştuk. Bizim kararlı olduğu-
muz noktalan kendisine aktardık. Bu açıdan bak-
tığımızda gerçekten çok faydalı oldu. Zamanı da çok
denk geldi. AB ülkelen arasuıda olan istişare yön-
temlerini bizimle paylaşacaklar.
- YalntZf başta Fransa ve Almanya olmak üze-
re orada da AB üyeliğine bazı itirazlar var. Açık
açık da, 'Türkiye Müslüman bir ülkedir. Dolayı-
sıyla da aramızda yeri yoktur' diyoriar. Bu sizce
bir aynmcüık değil mi?
GLl-ABiçınde Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili çe-
şitli görüşler bulunuyor. Türkiye'nin üyeliği çok
iyi, çok kötü; destekliyorum, ya da desteklemiyo-
rum, dıyenler var. Ama bunlann yanında, çoğıın-
luğa, liderlere baktığımızda, Türkiye'nin AB'ye
tam üye olmasını destekJiyorlar ve karar verdiler.
Amatabıi orada. "Türkiye AB'yeginııenıeirdryen
insanlar da var. Olabilir. Ama hükiimetlenn ve ço-
ğunluğun tavn açıkür. Avrupa'da Türkiye aleyhta-
n tavırlaryine Avrupalıdan karşılığını buluyor. Ta-
bii, Almanya Türkiye'yi geleneksel olarak destek-
liyor.
- Ama Angela Merkel, gerçi sonradan çark et-
tiysede, Türkiye 'nin üyeliğine ciddibiçimde kar-
şı çıkmadı mı?
GÜL - Olabiür Bakın. Avrupalılann karşısında
sakın bakmak, sakın durrnak lazım. Evet, Alman-
ya'da Hıristiyan Demokratlarönemli birparti, Mer-
kel de onun lideridir. O, "Türidye'ye özel muame-
le yapahm, özd statü verefim" gibi bir çıkış yaptı.
Ama sonradan bundan vazgeçtiler.
Türkiye güçlü bir ülke
-KimUerinde, AB 'nin Türkiye'yekarşı ikUibir
siyasetizlediğişüphesi var. Yani, 17Aralık'ta bir
müzakere tarihi verilse bile müzakerelerin süreç
içindeyol kazasına uğratılabileceği, belki de 10
yıldanfazlaya sürüncemedebırakdabileceği söy-
len'tyor. DışişleriBakanlığı olarak sizböylebirola-
sılığa karşı nasılpolitikalar üretiyorsunuz?
GÜL - Avrupa pragmatık. Bazan reel politikalar
o kadar çok öne geçiyor ki büyük projeleri ve bü-
yiik vizyonlan gölgeleyebiliyor. Biz bunun farkuı-
da olmalıyız. Dolayısıyla da işimizi sağlam tutma-
hyız. Bu, karşilıkJı göriişerek, anlaşarak yapılacak
bir işbirlığıdir. Kendi ışinizi tamamıyla başkasına
havale edemezsiniz. Tamamıyla iyi niyet ve saflık
içınde davranırsanız hiç ummadığınız sürprizlerle
karşılaşırsınız. Bunun pek çok örneklerini de söy-
leyebilırim. O bakımdan çok dikkath davranmaJı,
bir yandan da AB'de neler oluyor, neler hissedili-
yor, onlann gerçeklerini görmeniz gerekiyor. Bir ta-
raftan kendı açımızdan, bir taraftan onlann açısın-
dan bakıp en doğruyu, en akıllı olam yapmanız ge-
rekir. Burada birşey daha sdylemek ısterim. Bız ken-
dımizı küçük ülkelerle değil, büyük ülkelerle kıyas-
layalım. Bu zor oluyor, diye düşünülebilır. Ama
ışın içini bilenler bu gerçeği de görmeliler. Bakın,
Ingiltere tam 12 yıl bekledi ve Fransa Cumhurbaş-
kanı De Gaulle mgiltere'nin üyeliğinı iki kez veto
ettı. Sonunda da bir referandumla Ingiltere, Irlan-
da ve Danımarka üyeliğe kabul edildi. Türkiye
güçlü bir ülke. Bu karan da biz verdik. Işin doğru-
luğunugörme ve dırençleri anlama açısından da bu
gerçekleri bir tarafta muhafaza etmemiz lazım.
Öbür yandan da şunu görmeliyiz: Bu kadar muta-
bakat olmuş, bu kadar imzalar atılmış, teyit edilmiş.
Dolayısıyla bu, ahde vefanın temel taşlanndan bi-
risıdk Yani attığımz imzaya sadık kalacaksınız.
- Yani verdikleri sözden dönmezler mi?
GÜL - Bunu sonuna kadar takip edenz. Burada
müzakerelenn başlaması ayn bir şeydir; müzake-
relerbaşladıktan sonra bunlann düzgün gitmesi ay-
n bir şeydir. Teknık Raporçıktı. AB Komisyonu da-
ha önce başka ülkelerde de yaptığı gibi buraya gel-
di, bir röntgen çekti. Bu röntgene, yapılması gere-
kenler yerine gelmış mı, gelmemiş mi diye baktı.
Sonunda gördü ki yerine gelmiştir. "Ben görevinu
y
tir. Müzakereye başlaynT dedi.
Daha hıçbir şey bitmedi. hükümet başkanlan 17
Aralık'ta toplanıp karar alacaklar. Bizim beklenti-
mız, onlann aldıklan kararlara uyup müzakereleri
başlatmalandır. Bundan sonraki sürecin ise saptı-
nlmaması lazımdır. Bu, bir oyalama süreci olrna-
malıdır. Ha, bu süreçte zoriukJar tabii ki çıkacak-
tır. Bunlar da doğaldir. Büyük bir ülkeyle bu süreç
zorgeçecektir. Türkiye de büyük bir ülkedir. Ama
önemli olan o süreç içerisinde zorluklann aşılma-
sını sağlayacak altyapınuı şimdıden yapılmasıdır.
Sünnllerln IçlndeM azıntık
- AB 'nin 'Türkiye 'nin Üyeliği 'nin AB 'ye Etki-
lerı raporunda Aleviler ve Kürtlerden azınlık
olarak sö'z ediliyor. Oysa siz bu noktaların rapor-
ian çıkanldığını söylemiştiniz. Bunlar hâlâ du-
ABDULLAH GÜL
Kayseri, 1950 doğumlu. Yükseköğrenimini fVİktisat
Fakültesi'nde tamamladıktan sonra lisans ve doktora
çalışması için iki yıl Londra 'da kaldı. Türkiye 'ye
dönüşünde Sakarya Üniversitesi Endüstri
MühendisliğiBölümü'nün kuruluşunda çalıştı ve
burada iktisat dersleri verdL 1983-91 arası Cidde'de
tslam Kalkınma Bankası 'nda iktisat uzmanı olarak
görev yaptu 1991 'de uluslararası iktisat dalında
doçent oldu. Necmettin Erbakan başkanhğında
kurulan RP- DYP koalisyon hükümetinde devlet
bakanlığı ve hükümet sözcülüğü yaptu 1999
seçimlerinde FP Kayseri Milletvekili olarak
TBMM'ye girdL FP'nin kapatılmasmdan sonra
AKP'nin kurucuları arasında yer aldu Genel başkan
yardımcısı oldu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP
Kayseri Milletvekili seçildL 58. hükümette
başbakanhk yapU. Daha sonra Tayyip Erdoğan 'ın
yasaklı döneminin sona ermesiyle kurulan 59.
hükümette dışişleri bakanhğmı üstlendL
ruyor. Sizût bilginiz dışında bu nasılyapılabildi?
GÜL-AB üç tane kâğıt çıkardı. Bize Tavsiye Ra-
poru'nun örneği toplantı sırasında geldi. Bunu oku-
duk. Sizın söylediğıniz Alevı meselesı yoktu. Kürt-
lerle ilgili böyle bir tabır vardı. Biz hemen müda-
hale ettik. Zaten Sayın Başbakan da oradaydı ve bü-
tün bunlan dokümanlardan çıkarttırdık.
Teknik Rapor'un birkısrnında Alevilerle ilgili *Sön-
nilerin içimkki azmlık' şeklınde bir ıfade vardı. 0
da yanlıştı. Avrupa'da kendilennın alışkın oldukla-
n pek çok şey var. Onlar bunlara alışkın olabilirler,
ama özellikle Fransa için bu alışkanlıklar daha fark-
lı. Bizim için de farklı. Dolayısıyla o da doğru de-
ğil. Teknik Rapor'da bunu da kabul etmediğimizi
kendilerine söyledik. "Böyle bir avnm yapdamaz"
dedik.
Plnler, Inançlar, mezhepler
- Zaten Kürt veAlevi toplumlannm temsikiie-
ri azınlık sayılmanın kendilerince kabul edile-
mez olduğunu söylediler...
GÜL - Bunlar zaten kabul edılemez konulardır.
Bu konulardaki kararlılığımızı herkes biîir. AB
Anayasası; dinler, inançlar, mezhepler, farklj kül-
türlere saygı gösterilmesi gerektiğini söyler. Eh,
biz de saygı gösteriyoruz. Ama şu azınlıkmış, bu
çoğunJukmuş gibi siyası sonuçlarçıkartılacak şey-
leri asla kabul etmemiz mümkün değildir.
- Zaten bu hassas konulan kaşımamn neya-
ran olabilir?
GÜL -Sadece Alevi konusunda Teknik Rapor'da
böyle bir ifade kalmıştır. Bunu gördük ve reddet-
tık.
-Lozan, BirinciDünyaSavaşısonundan buya-
na bozulmamış tek uluslararası antlaşma olarak
biliniyor. Alevi veKürtiere azınlıkstatüsü vermek
Lozan 'ın temelruhuna ay/an olmayacakmı? Lo-
zan ortadan kalkmayacak mı?
GÜL - Sanıyonım, bunu demin aynnfısıyla ko-
nuştuk.
AB'nln yenl anayasası
- Peki, AB 'nin elitleri, başta Fransa, Türki-
ye 'nin tam üyeliği için referandum istiyor. Bizde
ise geçen yıl yapılan bir ankette halkın yüzde
70'inden fazlasının AB üyeliğini istediği ortaya
çıktı. Ama bu bir anket sonucu. AB ülkelerinde
yapılacak referandumakarşı Türkiye'deneden re-
ferandumagidiphalkıngerçekisteklerinin ne ol-
duğunun ortaya çıkanlması düşünülmüyor?
GÜL - Bu konular Avrupa'da çok tartışılıyor. Bı-
Iiyorsunuz AB'nin yeni anayasası haarlandı. Bu ana-
yasanın hazırlanmasında Türkiye olarak katkılar-
da bulunduk. Bu anayasa, üye ülkelerde şu ya da
bu biçimde kabul edilecek.
- Baştaİngiltere 'de olmak üzere bu anayasaya
ciddi tepkileryok mu?
GÜL - Şimdi onlar kendi aralarında bunu tartışı-
yorlar. Herkes kendi anayasasını uyguluyor. Biz de
bu konularda kendi anayasamızı uygulayacağız.
Bizim anayasamızda hangi şartlarda referanduma
gidıleceği gösterilmiş. Nitekim yıllar önce, rahmet-
lı Özal dönemınde siyasi yasaklann kaldınlması
konusunda da bir referandum yapıldı. DolayısıyJa
Türkıye'de referanduma gitmenin şartlan bellidır.
Türkiye demokratık birülke olduğu için de tabii ki
halkımızın eğılimlerine göre hareket edeceğiz. Es-
ki Türkiye'den bahsetmıyorum. ama bugünkü Tür-
kiye'de halkın "Hayır" dedığı bir şe>ı yapmak da
mümkün değildır. Bugünkü Türkiye demokratik-
tir, şeffaftır. Halkın ıradesi TBMM'deyansımakta-
dır. Bunun çok somut örneğini Irak Savaşı 'nın baş-
langıcında TBMM'de açıkça gördük. llende ne olur.
bilemeyiz. Ama bugünkü süreçte halkın desteği
vardır. tlende müzakereye başlanz, müzakere sü-
recinde halk memnun olmaz, dünya şartlan, AVTU-
pa şartlan değışır; tam üyelik günleri yaklaşırken
iktidarlar buna farklı bakabılir. 0 zaman belkı ana-
yasa değişikliği olur, bihniyorum. Beüa bu ışler için
de referanduma gitme ımkânı çıkar.
Müzakere süreci
- Raporda tanmsal ve bölgeselsübvansiyonlar,
serbest dolaşım gibi konularda komisyonun yeni
kısıdayıa önerüergetirebileceğisöyleniyor. Siz bu
sımrlamalan nasıl karşılıyorsunuz?
GÜL - Müzakereler, aday ülkenin AB standart-
lanna yaklaşması, uyum sağlaması için yapılıyor
kı artık o ülke AB"ye tam üye olduğunda, Hak-
kı'yle Iskoçya bırbırlenyle birleşeceğine göre o za-
man dengesizlikler ortaya çıkmasın. Bu süreç için-
de aday ülke aleyhine bir şey yapmak demek o ül-
keyı zayıf tutmak ve tam üyelik olduğunda da o ül-
kemn birliğe yük olmasına sebep olmaktır. Dola-
yısıyla amaca aykındır. Niyetınız iyi olabilir, ama
yanlış adım atabılirsiniz. Müzakere süreci. uzun
vadeli sağlam yapı ortaya çıkartmayı hedefler. Biz
daha müzakereye başlamadan fınans sektörüyle il-
gili yapısal değişıklikler yapılmadı mı? Hâlâ da
yapmıyor muyuz? Bunlar belki kısa vadeli zor olu-
yor. îstedığıniz gıbı fiyat artışlannı yapamıyorsu-
nuz, ıstediğiniz gibi yatınmlann önünü açamıyor-
sunuz. Bunu yaparsanız uzun vadede başansız olu-
yorsunuz. Ama kısa \adede günü kurtanyorsunuz,
geleceğinizi mahvediyorsunuz. Biz şimdi kısa va-
dede biraz daha zor yaşamayı göze alıyoruz, ama
önümüz açık olsun, diyo-
ruz. Bunun işaretlerini
de gehşmelerle görü-
yoruz. Müzakere süre-
cinde deyapılacak bir-
çok şeyde böyle ola-
caktır. Ama biz her za-
man çıkarlanmızı koru-
maya devam edeceğiz.
'Tarımı sübvansiyonla ayakta tutamayız'
- Ama Türkiye 'de AB üyeliğiyle birlikte Türkiye tanmı-
nm öleceğipek çok kesimde tartışma konusu. AB üyeliği
gerçekten Türkiye'de tarım sektörünü öldürebilir mi?
GÜL - Bakın, bir sektörü belli bir sübvansiyonla ayakta tu-
tamazsınız. Bunu yaparsanız o zaman da başkalanna haksız-
lık yapmış olursunuz. Önemli olan yaptığınız işi sürekli ya-
pabilecek sağlıklı hale getirebilmektir. Bizim şimdi hedefi-
miz tanmı verimli hale getirmektir. Zaten Gümrük Birliği üye-
siyiz. O zaman tanmda da yanşabileceğüniz şekdlde ne yap-
mamız gerektiğine bakmamız lazımdır. Tanm politikası hü-
kümetin ihmal ettiği bir politika değildir. Aksine, en önem
verdiği politikalardan birisidir. Bizim, nürusumuzun büyük
bir kısmını mutlu etmemiz lazım. Onlar da tanmda oldugu-
na göre nasıl önem vermeyiz... Aynca hayvancılık, tanmın
bir parçasıdır.
- Ama hayvancılık can çekişiyor...
GÜL -flciyıllık AKP hükümeti'nde hayvancılığa inanıl-
maz destekler verdik. Biz öbür yatınmlardan kısıp bu sektö-
re yaürdık. Ha>-vancılığa çok önem veriyoruz. Hatta 2003 büt-
çesinde hayvancılığa ayırdığımız paranın tamamı kullanıla-
madı. Dolayısıyla ben burada tanma verdigimiz önemi ifa
de etmek isriyorum. Tanma hem kalkınma hem nü-
rusumuzu daha fazla büyük şehirlere yığmama.
ve oradaki nüfusumuzu refaha kavuşturma açı-
sından önem venyoruz. Petrol ne kadar stra-
tejikse tanm da bizim için stratejik önemi olan
bir konudur.
- Acaba AB, Türkiye ekonomisi nasılsa
IMF 'ye emanetgözüyle bakıp 2010 sonra-
sı IMFprogramının sonucunu mu bekle-
yecek?
GÜL-Burada AKP hükümeti'nin genel
ekonomikpolitikası ve IMF ve Dünya Ban-
kası politikasıyla ilgili bir açıklama yap-
mak isterim.
Biz şu anda IMF ve Dünya Banka-
sı'yla iyi ve sağlıklı ilişkilerin devam
etmesine önem veriyoruz. Ama her-
kesten de bu ilişkilenn nitelığine hiç
değilse dönüp bakmalannı istiyoruz.
modernleşmenin
öncülerinden biri
- Bu ilişkiler nasıl?
GÜL-Bugün Türkiye'nin IMF ve Dünya Ban-
kası'yla ilişkileri AKP hükümeti öncesi dönem-
den çok farklı. Biz. AKP olarak seçimlerden ön-
ce iktidara geleceğimizi biliyorduk, yani tahmin
ediyorduk. Bütün anket sonuçlan bunu gösteri-
yordu. Dolayısıyla esas sorumluluğu alacağımı-
zın bilinci içüıdeydik. Hatta o ddnemde hatırlar-
sanız, gerek ben. gerek Tayyip Bey, konuşmala-
nmızda. "Ateşten gömleği gHeceğiz. Onun içİD
hazırlaıııyoruz,'' diyorduk. Ciddi de bir ekonomi
politika programı hazırladık ve bunu seçim be-
yannamemızde Türkiye ve dünyaya du>ıırduk.
Seçimlerden önce Türkiye'de faizler düşmeye
başladı. Seçimler öncesi Türkiye'de insanlar çok
karamsardı. Bizi son ümit olarak görüyorlardı. Biz
başansız olursak insanlan kahredeceğimizı bili-
yorduk. Onun için büyük bir sorumluluk duygu-
suyla bu programı hazırladık. Hükümet olduktan
sonra IMF ve Dünya Bankası 'yla ilişkiler sağlık-
lı gelışmeye başladı. Aynı galaksideki insanlar
olarak konuştuk. Onlann söylediklerinin büjük
çoğunluğunu da kabul etmedik. "Bunlar Türld-
ye'de uyguianamaz. Doğru oimaz, iyi somıç ver-
roez," dedik. Bu söylediklerimizi büvoik bir anla-
yışla karşiladılar. Bizı kısa çıkarpeşinde koşan bir
siyasi takım olarak görmediler. Bu ilişkiler bu
çerçeve içinde devam ediyor. Bunun sonuçlan da
alınmaya başlandı. Tabii İd bugün Türkiye'de her
şey çok iyi değil. Ama iki yıl öncesine kıyasla epey-
ce yol aldık Zaten Berlin 'de de, "Türiaye'den ni-
ye koriaıyorsunuz'' diye sordum. "Tûrldye, artık
ekonomisi sürekli büvüyen bir ülke. Tam üyeSk-
le birükte herkesin Türkiye'den buraya hüeum
edeceğini samyorsanız rüya görüyorsunuz'" de-
dim.
Biz hiçbirşeyi başkalanna havale etmeyiz. Na-
sıl ki ekonomiyi IMF ve Dünya Bankası'na ha-
vale etmedik, ama gerektiginde yardım aldıysak
AB konusunda da böyle yaptık.
- Peki, AB ülkelerinin kendi iç hukuk kural-
lart ve iç yapüanm korumaya özen gösterdik-
lerinibUiyoruz. Buna karşdık Türkiye 'den İçHiz-
met Yasası ve MGK'de ciddi değişiklikler isti-
yorlar. Sizce bu bir aynmcüık değil mi?
GÜL -Her ülkenin kendi özelliklen olduğu gi-
bi Türkiye'nin de kendi özellikleri olmaya devam
edecektir. Ama bunlar demokratık, evrensel ya da
AB insan haklan ve demokratik standartlanna
aykın olmayacaktır. Tabii ki sivil-asker ilişkileri
de bu çerçeve içinde olacaktır. Bir zamanlar bi-
zim özel şartlanmız vardı. Biz bunu görmedik ya
da anlayışia karşıladık. Bunlar çok söylendi.
• Solcular ve sağcılar Türkiye'de bunlan ya-
sadılar...
GUL - Evet. Ama solcular galiba daha çok ya-
şadı. Bugün aynı zihniyette değiliz. tnsan hakla-
n, demokratik standartlar aynı olacak. Bu açıdan
baktığımızda MGK'de bir değişiklik yapılması
gerekiyordu. Dolayısıyla sivil-asker ilişkileri de
birlikte olduğumuz ülkelerde neyse o olacak. Bü-
tünüyle Silahlı Kuvvetler, ordumuz bunu çok an-
layışla karşıladı. Yeter ki bizim farklı niyetlerimiz
olmasın. Siyasi kadrolann niyetleri açık, net ve
çok şeffaf olmalıdır. Zaten Silahh Kuvaetlerimiz
de modernleşmenin öncülerinden birisi. Öyle de-
ğil mi? Silahh Kuvvetler'in buna karşı olması bir
paradoks olur. Dolayısıyla da hep birlikte bu de-
ğişim, transformasyon sürecini yapmaya devam
ediyoruz.
Kahlre de toplantı
- Barzani, Ankara ziyaretinde, Dışişleri Ba-
kanlığı ile Kerkük'ün Kürt devletinin birpar-
çası olması konusunda anlaşhklannı söyledL Bu
doğru mu?
GÜL - Kuzey Irak'ta ne yapılanma olduysa 10
yıl boyunca Türkiye'nin koruması ve şemsiyesi
altında oldu. O günkü sartlar bunu mecbur kılı-
yordu. Bizim için Irak vardır. Bu Irak ülkesinde
bizim akrabalanmız var, aynı Bulgaristan'da, Yu-
nanistan'da da olduğu gibi... Dıyarbakır'daki in-
sanjnıız Irak'taki ınsanla akraba değil mi? Hatta
Arap akrabalanmız da var. Biz bu akrabalanmı-
zın herhangi birşekilde haksızlığa uğramasına göz
yumamayız. Bu işin banş içinde hallolması bizim
isteğimizdir. Savaşsız, banşçı bir yoldan çözüm
bulunması için de bu ayın sonlanna doğru Kahi-
re'de birtoplantıyapılacak. Bu toplantıyı yapma
konusunda Barzani, Talabani ve Aflawi de fikir
birliğine varmıştı.
-ABD BaşkanlıkseçimlerindeKerry kazanır-
sa Ortadoğu vedünya koşullannınyeniden dü-
zenleneceği söyleniyor. Bush 'la devam karan
alınırsa da savaş ortamımn başka ülkelere de
sıçrayacağı hesap ediliyor. Türkiyehem önem-
li coğrafi konumda hem de ekonomisiistikrar-
lı değil Bu gerçeklerigöz önünde tutarak Tür-
kiye'nin bütün olasılıklan hesaba katarakçiz-
diği bir dışpolitikası var mı?
GÜL-ABD'yle arada zaman farkı olduğu için
televizyonlarda tartışmalan izleyemedim. Kaset-
lerini getirtip izledim. Biz de ilgiyle sonucu bek-
liyoruz. Ama sonuç ne olursa olsun Türkiye'nin
önemini berkes biliyor, Bakın, artık Türkıye bü-
tün dünyada inanılmayan bü" noktaya geldi.
- Son birsoru. AKP'nin, ABD'nin onayıyla
hükümet olduğu iddialan mutlaka sizin de ku-
lağmıza gelmiştir. Bu konuda söylemek ıstedi-
ğiniz bir şey var mı?
GÜL - Bakın, AKP kurulduğunda bizimle hiç-
bir temaslan olmadı. Hiçbiryakınlığımız da yok-
tu. Ama ne zaman ki seçimlen kazandık o zaman
ilişkiler başladı.