17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 20O4 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sugüne dek 117 kişinin yaşammı yitirdiği eylemlerde 8OO'ü aşkın kişi de sakat kaldı Ölüm orucunda beşinci yılAJ'ERTURGUT " tipi cezaevlerine ve tecride kar- şı laşlatılan ölüm orucu eylemi. 1461 gikü de geride bırakarak 5. yılına gir- di Dünya tarihinin bu en uzun sü- rei cezaevi eyleminde bugüne dek iça-ide ve dışanda 117 kişi yaşamı- nı /itınrken 800'ü aşkın kişi de sa- ka kaldı "Tek tip dbise" ve "zorla çalştmna" gibi ağır hükümler içe- reı Ceza Infaz Yasa Tasansı'yla bir- like kaynama noktasına gelen ceza- evbrinde, ölüm orucu hâlâ 6 tutuk- lu <r e hükümlü tarafından sürdürü- lüyor. Ölüm orucu eylemi, 20 Ekim 2000 güıü Türkıyenin çeşitli cezaevlerin- İHD'den acıklama. 'Kayvtsız gözaltı oranı arttı' tstanbul Haber Servisi - Insan Haklan Derneğı (IHD) tstanbul Şubesi üyesi bir grup, başlatılan kampanya çerçevesinde, "tşkenceye Sessiz Kalma" yazılı kartlan ve topladıklan imzalan, Başbakanlığa ve diğer ilgili kurumlara iletilmek üzere Bakırköy Postanesi'nden ÎHD Genel Merkezi'ne gönderdi. Kartlann postaya verilmesinden önce grup adına acıklama yapan yönetim kurulu üyesi Leman Yurtsever kampanyanın, işkencenin hâlâ sistematik olarak sürdüğü gerçeğinden yola çıkarak başlatıldığını belırterek "işkenceye sıfir tolerans'' söylemlerine karşın işkencenin hiç azalmadan devam ettiğini söyledi. 'Başbakan'ın konıması işkence sanığı' "İşkenceye sıfir tolerans diyen Başbakan'ın yakın konıması bir işkence sanığı'* diyen Leman Yurtsever şöyle devam etti: "A\Tupa Bûüği süreci fle 'gözaltı sürelerinin kısaltılmasrnın ardından, 'gayri resmi gözaltı' olaylannda arüş çok fazla. Arük daha az iz bırakan yöntemkr kuDanıhyor. Kayıtsız gözalü olaylannda ise 'eskı. ağır ve iz bırakan yöntemler' kııllanılmaya devam edhor. tşkence sözde değft, özde kaldınlana dek "Işkenceye Sessiz Kalma" demeye devam edeceğjz." • 20 Ekim 2000 günü Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde kalan 816 tutuklu ve hükümlünün açlık grevine girmesiyle başlayan eylem ölüm orucuna dönüşerek beşinci yılını doldurdu. Tek tip elbise" ve 'zorla çalıştırma' gibi ağır hükümler içeren Ceza İnfaz Yasa Tasansı'yla birlikte kaynama noktasına gelen cezaevlerinde, ölüm orucu hâlâ 6 tutuklu ve hükümlü tarafından sürdürülüyor. de kalan 816 tutuklu ve hükümlünün açlık grevine girmesiyle başladı. Aç- lık grevi 19 Kasım 2000 tarihinde ölüm orucuna dönüştü. Adalet Bakanlığrnın, F tipi ceza- evlerine yapılacak sevklerin ertelen- diğini açıklamasmdan kısa bir süre sonra Türkiye cezaevleri tarihinin en büyük operasyonu gerçekleşti. "Hayata Dönüş" adı verilen ope- rasyon 19 Arahk 2000 günü eşzaman- lı olarak çeşitli illerdeki 20 cezaevi- ni birden hedef aldı. Tam bir yılda hazırlanan, çeşit çeşit bomba ve ağır silahlar kullanan 10 bin güvenlik gö- revlisinin katıldığı 83 saatlik bas- kında, 2 'sı asker 32 kişi yaşammı yi- tirdi. Yöneticilerin "Sevkyok" sözleri- nin aksine, operasyonda yaralanan yüzlerce tutuklu ve hükümlü, teda- vileri tam anlamıyla yapılmadan F tipi cezaevlerine nakledildi. Dünya- da ilk kez bir açlık grevi eyleminde tutuklu yakınlan da destek amacıy- la ölüme yattı. Türkiye'nin dört bir yanında eylem evleri açıldı. Ölûmler peş peşe geldL~ Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün, "Eyiemdeöhinı ohırsaistifa ederim" di- ye konuşmasının ardından 21 Mart 2001 'de bir nevruz günü Cengiz Soydaş hayatını kaybetti. Ardından ıçeride ve dışanda peş peşe ölümler yaşandı. Tutuklu ve hükümlülerin onayla- nnı almadan hastanelerde yapılan müdahalenin ardından ilk korsakoff vakalan başladı. Ardından 800'ü aş- km hükümlü ve tutuklu da cezalan- nı çekemeyecek derecede sağlık so- runlan yaşadıklan için serbest bıra- kıldı. AKP iktidanndan sonra Adli Tip Kurumu'nun, hafızalannı yiti- ren tutuklu ve hükümlülere, "İyileş- tfler" şeklinde raporlar vermesi üze- rine Avrupa Insan Haklan Mahke- mesi (AİHM) duruma el koydu. Tu- tuklu ve Hükümlü Aileleri Yardım- laşma Dernegi (TAYAD) üyesi aile- ler, 4 yıldır çalmadık kapı bırakma- malanna karşın sonuç alamadıkla- nnı ifade ettiler. Aileler, Edirne F Ti- pi Cezaevi 'nin havalandırma duvar- lannajiletli teller çekildiğini vurgu- layarak, tecrit koşullannın ağırlaşarak sürdüğünü belirttiler. Tutuklu yahnlarına sertmüdahale Sultanahmet Adtiyesi'nde tecrit uygulamalannın sorumlulan hakkında suç duyurusunda bulunmak isteyen Haklar ve Ozgüriükler Cephesi (HÖQ üyelerine poüs sert bir şeküde müdahale etti. Ölüm orucunun 5. yılına girmesi nedeniyie Sultanahmet Meydanı'nda toplanan tutuklu yakınlan, eykmde yaşamlarmı yitirenleri temsikn 117 tabutla adtiye binasına doğru yürümek istedi. TAYAD üyesi N'iyazi Ağırman'ın, "Tecrit yüzünden evlaüanmızı kaybediyoruz" demesine kızan emnhet müdür yardımcısı Şefik KuL "Siz de çocuklaruuzı başıboş bn-akmasaydınız" diye bağırdı. Dağdmamakta ısrar eden tutuklu yakmlanna müdahale eden polis, 24 kişiyi gözalona ahrken yaralanan 3 kişi hastaneye kakünkn. Gözalüna ahnan eylemcilerin yüzüne, NATO eylemkrinde olduğu gibi gaz sıkıkü. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) Başvuru yapan altı sendikacıya toplam 29 bin Euro ödenmesine karar verdi AIHM Türkiye'yi yine ıııalıkfım etti • Avrupa Insan Haklan Mahkemesi, çeşitli sendikalara üye 6 başvuru sahibinin Türkiye aleyhine açtığı davada. Türkiye'nin toplam 29 bin Euro ödemesine karar verdi. STRAZBURG(ANKA)-AlHMdeka- rara bağlanan 6 sendika üyesinin Türki- ye aleyhine açtığı davada, Türkiye'nin 29 bın Euro (53.5 milyar) ödemesine ka- rar verildi. Diyarbakır'da Haber-Sen üyesi Veysi Varh, Özgür Hak Dergisi Dış Temsilcisi Hüseyin Bora, Maliye-Sen üyesi Mehmet Tekin. Tanm- Iş Sendikası üyesi Sadık Ya- şar, Tüm Ray-Sen üyesi Hanifi Yıkhnm ve Tek Gıda-tş üyesi Ziilküf Aydın, 1993 Mayıs ayında basın açıklaması yaptılar. Sendikalar, gönüllü kuruluşlar ve ba- zı gazeteler tarafından hazırlanan acık- lama, dönemin yönetimine ağır eleştiri- ler getiriyordu. Diyarbakır Devlet Gü- venlik Mahkemesi tarafından yargılanan başvuru sahipleri, devletin bölünmez bü- tünlüğüne karşı propaganda yürüttükle- ri gerekçesiyle cezaya çarptınldılar. Ko- nuyu AİHM'ye taşıyan şikâyetçiler, Av- rupa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkını dü- zenleyen maddelerini dayanak olarak gösterdiler. AİHM'de karara bağlanan davada Türkiye, başvuru sahiplerine 25 bin Euro manevi tazminat ve 4 bin Euro dava masrafi obnak üzere toplam 29 bin Euro (yaklaşık 53 bin 500 milyar lira) öde- meye mahkûm edildi. OHAL uygulamalanndan zarar gördüğünü iddia eden yurttaşlar bir yıl boyunca başvurabilecek Terörmağdurlannatazminatyolu Bakan Aksu'dan insan hakları genelgesi 'Savunuculara holayhk sağlasın y ANK\RA(Cumhuri>etBû- rosu)-Içişleri Bakanlığı, kamu kurum ve kuruluşlanndan ''in- san haklan savunuculan" ile kurduklan ilişkilerde, "Insan Haklan Savunuculan Rehbe- ri"nin içeriğine ve ruhuna uy- gun hareket etmelerini ve her türlü kolayhğı sağlamalannı istedi. îçişleri Bakanı Abdülkadir Âksu, imzasıyla bağlı kuruluş- lara, merkez birimlerine ve 81 il valiliğine gönderilen genel- gede, A\Tupa Birliği'nce (AB) hazırlanan u Insan Haklan Sa- vunuculan RehberTnin ülke olarak da benımsendiğı anım- satıldı. Genelgede, rehberin atıfla bulunduğu Birieşmiş Mil- letler (BM) Genel Kurulu'nca kabul edilen bildirge uyann- ca, insan haklan savunuculan- nın uluslararası bir korumanın konusu olduğu kaydedildi. İnsan haklan savunuculan- nm ihlalleri belgelendirmek, ihlale uğrayanlann mağduri- yetlerinin giderihnesine çalışmak, cezasızhk kül- türüyle mücadele et- mek gibi faaliyetleri gerçekleştirdikleri beürtilerek insan haklarmın ko- runması ve geliştiril- mesinde hükü- metlere yardımcıol- ^ mak ve bu çerçevede ge- rekli yasal düzenlemelerin ve stratejilerin hazırlanmasmda rol üstlenmek gibi işlevleri gö- rebüecekleri de kaydedildi. Rehberde, tüm bu çahşmalar sırasında insan haklan savu- nuculannın kendilerinin de saldmlara ve ihlallere ma- ruz kalabilecekleri, bu ne- denle bu kişi ve gruplann güvenhklerinin sağlanma- sı ve haklannın konm- masının da gerekebile- ceğine işaret edildi. ANKARA (ANKA) - îçişleri Ba- kanhğı'nın, Terör ve Terörle Müca- deleden Doğan Zararlann Karşılan- ması Hakkında Kanun'un uygulan- masına yönelik olarak hazırladığı yö- netmelik yürürlüğe girdi. OHAL'in ilan edildiği tarihten itibaren bu kap- samda zarar gören yurttaşlann bunun tazminı için bir yıl içinde kayma- kamlık ya da valiliklere baş\r urması gerekiyor. Söz konusu yasanın 27 Temmuz'da yürürlüğe girmesinden iki ay sonra îçişleri Bakanlığı gerekli yönetme- lik taslağını hazırlayarak Bakanlar Kuruluna sundu. Kurulun ^ — ^ 4 Ekim'de kabul ettiği yö- netmelik, Cumhurbaşkanı AhmetNecdetSezerin ona- yının ardından dünkü Res- mi Gazete'de yayımlana- rak yüriirlüğe girdi. 5233 sayılı Terör ve Te- lileri öncelikli olarak komisyon tara- fından verilen görevleri yerine geti- recek. Komisyon tarafından bilirki- şi olarak görevlendirilenlere günhık 19 milyon 305 bin lira ödenecek. Komisyon gerek görürse keşif ya- pabilecek Tazminat miktarlan "hak- kaniyete ve günün ekonomik koşul- lanna uygun biçimde" komisyon ta- rafından doğrudan doğruya veya bi- lirkişi aracılığıyla belirlenecek. Te- rör veya terörle mücadele nedeniy- le sakatlananlardan, "Yaralanmala- ra bağh sonradan meydana gelen sa- katlanmalarda. bu sakathğın ilk ya- • Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararlann Karşılanması Hakkında Kanun gereğince her ilde bir Zarar Tespit Komisyonu kurulacak. Zararlar öncelikle 'ayni" olarak ödenmeye çahşılacak, 20 milyar liranın üzerindeki tazminat ödemelerinde îçişleri Bakanı onayı gerekecek. rörle Mücadeleden Doğan Zararlann Karşılanması Hakkında Kanun gere- ğince her ilde bir Zarar Tespit Komıs- yonu kurulacak. Iş yoğunluğu nede- niyle aynı ilde vali onayıyla birden fazla da komisyon oluşturulabilecek. Komisyonlar, yapılacak başvurular üzerine on gün içinde vali onayıyla kurulacak. Komisyon, ilgili kamu kurum ve kuruluşlanndan başvuru konusuyla ilgili her türlü bilgi, belge ve yardım isteyebileceği gibi. adli ve askeri teş- kilatla kolluk güçleri dışında kalan dı- ğer tüm kamu kurum ve kuruluşla- rmda çalışanlan bılirkişı olarak da gö- revlendirebüecek. Komisyon tara- fından görevlendirilen kamu görev- ralanmadan ka>naklandığına dair düzenlenecek sağlık kurulu raporu" da ıstenecek. 60 gün içinde başvuru Yasa ve yönetmelikten yararlana- rak zararlannın tazminini ısteyenle- rin, olayı öğrenmelerinden sonra 60 gün içinde ve her koşulda olayın mey- dana gelmesinden itibaren bir yıl içinde korrusyonlarabaşvurması ge- rekiyor. 19 Temmuz 1987 ile kanu- nun yürürlüğe girdiği 27 Temmuz 2004 arasında meydana gelen ilgili zararlar içinse 27 Temmuz 2005 ta- rihine kadar baş^aırma zorunluluğu getirildi. Bu başvurular iki yıl için- de karara bağlanacak. Diğer başvu- rularda ise karar için 6 aylık süre ta- nındı, ancak bu süre vali onayıyla 3 ay daha uzatılabilecek. Zararlann karşılanmasında önce- likle "ayni" ödemeye öncelik verile- cek Yaralanma, sakatlanma ve ölüm- lerde 270.2 milyon hranın, komis- yon tarafından belirlenecek katlan şeklinde ödeme yapılacak. "Zarar görenin değeriendirebileceği enkaz ve diğer >ı ararlann" yanı sıra, sigor- ta şirketlennce veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşlanyla sosyal güvenlik kuruluşlannca kar- şılanan tazminatlar ve her türlü öde- _ _ - melerle tedavi ve "cenaze gjderkri" de belirlenen ga- yrisafi zarar miktanndan mahsup edilecek Komisyo- nun, zarann karşılanması- na ilişkin hazırlayacağı sulhname için hak sahibi- ne davet yazısı gönderile- cek. Yazıda 20 gün içinde gelmesi ve- ya yetkili temsilcisini göndermesi gerektiği, aksi takdirde sulhname ta- sansını kabul etmemiş sayılacağı ve yargı yoluna başvurarak zarannın tazmin edilmesini talep etme hakkı- nın sakh olduğu belirtilecek. Sulhna- mede belirlenen zararlar, sulhname- nin imzalanmasından sonra valinin onayı üzerine ödeme tarzına göre îçişleri Bakanlığı bütçesine bu amaç- la konulan ödenekten karşılanacak. Bakanlık, 20 milyann üzerindeki ay- ni ifa veya nakdi ödemelerin Bakan onayıyla yapılmasını kararlaştırabi- lecek. Devletin ödeme nedeniyle ge- nel hükümlere göre "sorumlular hak- kmda rücu hakkı sakh" olacak. GEÇMtŞTEN GELECEĞE ORHANEBİNÇ Tutku Çeşitfemesi... Türkiye'de siyasal kimlikli kimilerinin de çeşitli gruplarla birlikte "tutku" halıne getirdikleri saplan- tılan var. Bu saplantıları şoylece gruplandırmak sanınm yanlış olmaz. • Devleti küçültmek. • Laikliğe, tarikatlann ve "ılımlı Islam" kavramı- nın arkasına sığınanların önünü açacak yeni bir ta- nım yaratmak. • Çalışanlarına ve memurlanna kendilerince uy- gun her fırsatta saygısız davranmak. • Ve bunları gerçekleştirirken demokratikleşme- den, çağdaşlaşmaktan, Türkiye Cumhuriyeti'nin, anayasayla belirlenrniş temel nitelikleri kapsamın- da "demokratik, laik ve sosyal birhukuk devleti" ol- duğundan dem vurmak. • • • Devleti küçültmek, siyasal bir yaklaşımla günde- me getirilmişse de daha çok, özeileştırmenin tartı- şılmasını engelleyerek özelleştirmede pay kapmak isteyenlerin canla başla savunduğu bir fikir haline sonra da eyleme dönüştürülmüştür. Avrupa Birlıği kapsamındaki ülkelerin sosyal amaç- lı kamu hizmetlenne ılışkin ayrıntılı bılgiler ve kamu görevınde çalışanlann dağılımına ilişkin istatistik sa- yılan bile bizim devleti küçültme tutkunlannın çar- pıtmalannı engelleyememiştir. Medyada, kişi başına düşen mılli gelirin 6 bin do- lar dolayında olduğu haberteriyle, dise dokunur bir gelirferi olmadığı için sağlık hizmetlennden parasız yararlansınlardiye yeşil kart verilenlerin sayısının 12 milyon olduğuna ilişkin habeıier, koyun koyuna de- nebilecek yakınlıkta yer alıyor ama neredeyse kim- se "Yahu neler oluyor?" diye şapkasını, takkesini önüne koyup durumu irdeleme zahmetine katlan- mıyor. • • • Devletin vatandaşın sağlığından sorumlu oldu- ğuna değgin ilkenin, programlanıp denetleme ilke- siyle değiştirilmesınden bu yana, "- Yaşasın! - Kim yaşasın? - ömrû olan! Şak.. şak.. şak.." dizelerini yaşama geçirme başansı yeterii görül- memiş olmalı ki Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağ- lık tesislerinin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi gün- deme getirilivenji. Oysa ki, daha düne kadar AKP hükümeti yalnız- ca SSK'ye tabi çalışan ve emeklilerinin ilaçlannı özel eczanelerden almalarına ilişkin yenilikler peşinde olduğunu övünerek söylemeyi iş edinmişti. Devir konusu nedense 2005 bütçe tasarısının ka- muoyuna sunulduğu günle eşzamanlı olarak gün- deme getinliverdi. Sağlık alanındaki özelleştirmenin daha kapsamlı olarak gerçekleştırilmesinin ilk adı- mı sayılan devir ışleminin, hem de bina ve araç ge- reç paralan da verilerek yapılacağınm açıklanması insanın içini biraz rahatlatıyor. SSK'nin zorunlu ola- rak havale ettiği hastalann bakım ve ilaç paralarını bile ödeyemediği biiiniyor. Üniversite ve Bakanlığın hastanelerinde yatanlann ilaç paralarını kendi cep- lerinden ödediği birdönemde gerçekleştirilmesi dü- şünülen atılımın(!) gündeme getirilmiş olması "Ga- liba birileri yine bizimle kafa bulmaya kalkıştı" di- yenleri haklı çıkaracağa benziyor. • • • Memurlara 2005 yıhnda yapılacak zamma ilişkin çalışmalann komediye dönüştüğüne bu köşede de- ğinmiştik. Aradan geçen sürede komedi sürdü ama trajikomik bir niteliğe büründü. Zaten "zam oranı için memur sendikalan ile top- lugörûşmeyapılmasını ö'ngören"hüküm, Uluslara- rası Çalışma Orgütü ile Avrupa Biriiği'nin, gerçeğin olduğunu görene kadar geçecek süreçte gözlerini boyamak için ve laf olsun diye konulmuştu. Uzlaştırma Komisyonu raporunu verdikten son- ra, hükümet temsilcileriyle örgüt temsilcilerinin bir araya gelip görüşmeleri yasal bir zorunluluktu. Ama "Ben devletim. Ne istersem yapanm" ilke- si bir kez daha ağır bastı ve Bakanlar Kurulu zam oranlarını karara bağlayıverdi. Korkarım ki, Danıştay yürütmeyi durdurma ve ip- tal karan verse bile anlaşmazlık Avrupa Insan Hak- lan Mahkemesi'ne gıdecek. Ve bu sayede Avrupa Birliği'ndeki kamu görevii- lerinin haklan ile bizdekı suyuna tirit denebilecek hak- ların karşıiaştırılması da gerçekleşecek. Çalışanını adam yerine koymama alışkanlığı, bu kez anayasa değışikliği ile kendilerini uluslararası söz- leşmelerle bağlayanların da iktidarlarına dolanacak. oerinc@ cumhuriyetcom.tr Danıştay'dan yönetmelik iptali Silah ruhsatındaki ayrıcalığa son ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu)- Danıştay 10. Dairesi. cumhur- başkam, başbakan, ba- kanlar, yasama organı üyeleriyle bu görevler- de bulunmuş olanlara silah taşıma ve bulun- durma ruhsatı \ermede ayrıcahk tanıyan yö- netmelik hükmünü ip- taletti. CHP Grup Başkan- vekili Kemal Ana- dol'un Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yö- netmelik'in bir hükmü- nün iptali istemiyle aç- tığı dava esastan sonuç- landı. Danıştay 10. Da- iresi, söz konusu yö- netmeliğin dayanağı olan yasa hükmünün Anayasa Mahkeme- si'nce iptal edildiğini anımsatarak, yönetme- lik hükmünü oybirliği ile iptal etti. Davalı Başbakanlık ve Îçişleri Bakanlığı ka- ran temyiz ederse, iste- mi Danıştay îdari Da- va Daireleri Genel Ku- rulu karara bağlayacak. iptal edilen düzenle- me, ateşh silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üze- re bir yıldan fazla hür- riyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olanlara affa uğramış olsalar bile hiç- bir suretle ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilemeyeceği ön- görürken; cumhurbaş- kam, başbakan ve ba- kanlar, yasama organı üyeleri ile bu görevler- de bulunmuş olanlan bu kuralın dışında tutu- yordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle