14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2004 ÇARŞAMBA 14 j V U L X U M\ kultur@cumhuriyet.com.tr İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda yeni sezon başladı Perde açıldı, iddialar sürüyorGÖKÇE UYGLN İstanbul Büyükşehir Belediye- sı Şehir Tiyatrolan'nda (ÎBBŞT) yeni sezon başladı. Ancak daha önce çeşitli sorunlarla gündeme gelen kurumdaki usulsüzlüklere ilişkın iddialar bitmiyor. ÎBBŞT'de stajyer sanatçı olarak görev yapan Mehmet Atak, ku- rumda hukuk dışı uygulamalar olduğunu iddia ederek ÎBBŞT yöneticilen ıçin Şişli Cumhuri- yet Savcılığı'na "görevi ihmal" gerekçesıyle şikâyet dilekçesi verdi. ÎBBŞT'de yaşandığıru iddia et- tiği uygulamalan ve hukuki mü- cadelesini gazetemize anlatan Atak, ÎBBŞT Yönetım Kuru- lu'nun yaklaşık 2 yıl önce "ve- rimsiz ve başarısız" bularak kadrosunu iptal ettiğini, ancak daha sonra ıdarı yargının yürüt- meyi durdurma karanyla görevi- ne döndüğünü anımsattı. Atak, bir süre kendisine hiçbir görev verilmemesinden yakınarak söz- lerinı şöyle sürdürdü: "Bu, etik olarak ters bir du- rum. Çünkü ödenekli tiyatro- lar, halktan alınan vergiler ile işleyen kurumlar. Hiç kimseyi orada boşu boşuna tutmaya hakkınız yok. Sonra geçen ayın ortalannda iki görev verildi. Biri Kadıköy Meydanı'ndaki sezonun açıhş gösterisi. Bir de çocuk oyunu. Çocuk oyunu konusunda her- hangi bir donanımım olmadığı için yer almak isternem. Çünkü bu sorumluluğu ağır olan, ayrı bir alan. Ancak bunu yapmak zorundayım". Yanıtlanmayan sorular Mehmet Atak, kurumdaki usul- süzlükler ve yolsuzluklarla ilgili olarak 10 maddelik bir dilekçe verdiğini anlatarak bunlardan 8'inın Bilgi Edinme Hakkı Ka- nunu gerekçe gösterilerek yanıt- lanmadığını. 2'sine de soru ile ör- tüşmeyen yanıtlar verildiğini di- le getirdi. LBBŞT'de stajyer sanatçı olarak görev yapan Mehmet Atak, kurumda hukuk dışı uygulamalar olduğunu iddia ederek, ÎBBŞT yöneticilen için Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na "görevi ihmal" gerekçesiyle şikâyet dilekçesi verdi. Atak, şunlan söyledr. 'asü önemli olan, bu 8 soru kurum içi basit uygulamalara dair değildir. Yapılanlar, yönet- meliği bilerek ihlal eden, usul- süz, dolayısıyla hukuka aykırı ve bu durumda da devleti zara- ra uğratan uygulamalar oldu- ğu için kamuoyunu UgUendiren uygulamalardır. Ve bu özellikleriyle hukuken adı geçen kanunun adı geçen maddesi içinde değerlendirile- meyeceği açıktır." Atak, bir dilekçe daha yazdığı- nı da belirtti. Bu olaydan sonra çeşitli konu- larda yönetime dilekçe vermeyi sürdürdügünü ancak bunlann ba- zılan hakkmda işlem yapılmadı- ğını, bazılanna da yanıt verilme- diğini anlatan Atak, bundan son- ra hakkmda birkaç soruşturma daha açıldığmı söyledi. Atak, ku- ruma gönderdığı dilekçelerin kopyalannı da bilgı vermek ama- cıyla ilgili olabilecek diğer kamu kuruluşlarına yolladığını, istan- bul Valiliği'nden konu ile ilgile- nildığini belirten bir yazı geldiği- ni, AKP Genel Merkezi'nin de konuyu îçişleri Bakanlığı'na ta- şıdığını bildirdi. şikâyet dilekçesi verdi ÎBBŞT"den kendisine gelen son yazıdaki. "...şimdilik sözlü ola- rak uyarılmanız uygun görül- müş olup, bilgi edinme hakkı- nın kullanıldığından bahisle, personeli olduğunuz idareyi ge- reksiz yere meşgul etmemeniz ve kurumun bir personeli ola- rak iyi niyetli olmanız, hakkın kötüye kullamlması sonucunu doğurabilecek davranışlardan kaçınmanız..." ifadeleri nede- niyle hakaret davası açacağını be- lirten Atak, kurum yöneticilen hakkında Şişli Cumhuriyet Sav- cılığı'na "görevi ihmal" gerek- çesiyle şikâyet dilekçesi verdiği- ni ve hazırlık soruşturmasının başlatıldığını söyledi. Yasal hak- kını aramaya devam edeceğini vurgulayan Atak, tiyatro yapmak yerine dilekçelerle uğraşmanın kendisine acı verdiğini söyledi. Atak, şöyle devam etti: "Mevcut hukukun bazı nok- talarına karşı olabilirsiniz ve bunu değiştirmek için bir şey- ler yaparsınız. Ama hukuk dı- şı davranamazsınız. Hele bir kamu kurumu yöneticisi iseniz hukuk içi davranmak zorunda- sınız. Kurumun hukuk içinde işlemesi gerekiyor. Bir yönetici- nin keyfi davranma hakkı yok. Keşke bunları konuşmasaydık. Kurum bir an önce hukuk ku- ralları çerçevesinde işlemeye başlamalı ve tiyatroyu ileriye götürecek projeler için çaba sarf edilmeli." İBBŞT Genel Sanat Yönetme- ni Nurullah Tuncer ise "olay yargıya taşınacağı için açıkla- ma yapmayı doğru bulmadığı- nı" söyledi. Cemal Reşit Rey'in 100. yıl konseri 25 Ekim'de Her türden müzikKültür Servisi - 9 Ekim'de mevsimi açan İstanbul Büyük- şehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu, konser, mü- zikaller ve özel başlıklar altında düzenlenen etkinliklerle, zengin bir program sunuyor sanatsever- lere. Bugün saat 19.30'da sahneye çıkacak olan Iranh sanatçı Ali Ekber Muradi ile bizden bir isim, Ulaş Özdemir, "Gu- ran'dan Maraş'a" adlı bir kon- ser verecekler. Ali Ekber Mura- di (tanbur, sitar, vokal) ile Ulaş Özdemir'e (bağlama, cura, vo- kal) konserde Iran'dan bir başka müzisyen, Ali Rahimi (tonbak, def) ile ülkemizden bir başka isim, Ömer Avcı (bendir, askı davul) eşlik edecekler. Konser, ikilinin üzerinde çalıştığı albü- mün Türkiye ilk sunumu niteli- ğini de taşıyor. Uluslararası bir sanatçı Dünyadan bir klasik müzik virtiiözü, keman sanatçısı Di- mitri Kogan, yarın akşam saat 19.30'da başlayacak olankonse- rinde Brahms, Frank, Ven- yavsky, Bartok, Sarasate ve Ravel'den yapıtlar sunacak. Farklı müzik türlerinden sanatçı ve topluluklan ağırlayan CRR'de 22 Ekim günü 19.30''da TC Kül- tür ve Turizm Bakanhğı Istan- bul Devlet Türk Müziği Toplu- luğu bir konser verecek. Konse- rin solisti de Güzin Değişmez. tstanbul Büyükşehir Beledi- yesi, Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası ve Korosu'nun Arda Aydoğan'ın genel sanat yönet- menliğinde sahnelediği 'Kuvayı Milliye Operası', 23 Ekim 19.30'da CRR'de. Operada, or- kestra şefliğini Orhan Şallıel, koro şefliğini Çiçek Kurra Kanter yapıyor. 24 Ekim saat 19.30'da konser verecek olan tstanbul Oda Or- ALMAN REBECCA HORN BORUSAN'DA Çok kimlikli bir sanatçı • Dünyadan bir klasik müzik virtüözü, keman sanatçısı Dimitri Kogan, yann akşam saat 19.30'da başlayacak olan konserinde Brahms, Frank, Venyavsky, Bartok, Sarasate ve Ravel'den yapıtlar sunacak. kestrası. Münir Nurettin Be- ken, Cemal Reşit Rey, Nevit Kodalb ve tlhan Usmanbaş'tan yapıtlar seslendirecek. Orkestra- nın şefi de Hakan Şensoy. Cemal Reşit Rey, 25 Ekim'de- ki özel bir konserle, "Cemal Re- şit Rey'in 100. Doğum Yılı An- ma Gecesi" adlı etkinlıkle anı- lacak. Etkinlikte. istanbul Bü- yükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası'nı Emin Güven Yaşhçam yönetecek. Otantik Türk Müziği Toplu- luğu, 26 Ekim'de 'Cumhuriyet Haftası Etkinlikleri* kapsamın- da 'Cumhuriyet Dönemi Şar- kılan'nı seslendirirken 27 Ekim saat 19.30'da, Kent Orkestra- sı'nın konserinin solisti Ferhat Göçer olacak. 'Türkülerle Yakın Tarihimiz ve Cumhuriyet' adlı 28 Ekim'dekı konser de özel etkin- liklerden. Öğretim görevlisi Ci- hangir Terzi'nin hazırladığı konserin tarihsel editörlüğünü öğretim görevlisi Ali Yayla üst- lenmiş. Etkinliğin koreografisi ise öğretim görevlisi Serpil Murtezaoğlu'na ait. Türk caz yıldızları 29 Ekim saat 19.30'da Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası, Ahmet Adnan Saygun ve Ce- mal Reşit Rey'in yapıtlannı ses- lendirecek. Yine Cumhuriyet Haftası Etkinlikleri kapsamında, 30 Ekim'de saat 20.00'de 'Türk Caz Yıldızları' adlı konser yer alacak. Konserin konuğu Kerem Gör- sev ve üçlüsü. Konserin şefliği- ni ise bir başka usta caz sanatçı- mız, Neşet Ruacan yapacak. (0 212 232 98 30) Kültür Servisi - Borusan Sanat Galensi günümüz Alman sanatının en yaratıcı ve çok yönlü sanatçılanndan biri olarak nitelendirilen Rebecca Horn'un desen. heykel, enstalasyon, fotograf ve fümlerinden oluşan sergiye 22 Ekim-25 Arahk tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Meslek yaşamınm doruk noktasına 1994 yılında New York Guggenheim Müzesi'nde gerçekleştirilen retrospektif sergi ile ulaşan Rebecca Horn'un bu retrospektifi, Berlin'deki New National Gallery ile Viyana'da Kuntshalle'de de tekrarlanmıştı. Horn, yıllardır desen, heykel, enstalasyon, kinetik, fotograf, performans, aksiyon, video, film ve metin gibi farklı ifade biçimleri deniyor. Fllmlerl de var Hamburg'da egitimini tamamlar tamamlamaz kendi gövdesi ve duyulanyla ilişkili performanslar yapan Hora, bu tür çahşmalan için çeşitli aygıtlar tasarlamıştı. Bu erken dönem yapıtlannın -ve aslında sonraki yapıtlannın da- temel bir özelliği, hareket halüıdeki insanın heykelle veya nesneyle kurduğu ilişkiydi. Önceleri performanslarını yalnızca belgelemeye dayanan fılm ve video ise. daha sonra sanatçı tarafından bağımsız birer iletişim biçimi olarak kullanıldı. Bu yapıtlar da hareket ve nesneyi yeni bir sanat yapıtı oluşturacak şekilde bir araya getıriyordu. Horn'un sinema veya televizyon filmlerinin uzunluğuna ulaşan fılm projeleri böyle ortaya çıktı. Rebecca Hom"un sanatında heykel ve filmin buluşması önemli bir yer turuyor. Sanatçımn enstalasyonlan, nesneleri ve filmleri çizgisel bir mantıkla ilerlemeyen bir öykü anlatıyorlar. Bunlar, fılm sırasında okunan son derece duygusal temelli metinler olarak sergideki nesnelere eşlık eden birer şiirsel anlatı olarak da düşünülebilir. Hom'un kendi yaratısı olan nesneler ise film sahnelerindeki öyküleri hem yansıtarak hem yorumlayarak çifte bir işlev görüyorlar; aynca yepyeni sanatsal yansımalara bir kapı aralıyorlar. Borusan Sanat Galerisi'nin üst katında Horn'un performanslanndan oluşan kısa filmler gösterilirken Borusan Kültür ve Sanat Merkezi etkinlik salonunda ise sanatçının 'La Ferdinanda', 'Buster's Bedroom" ve 'Cutting Through the Past' isimli filmleri sergi süresince dönüşümlü olarak gösterilecek. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Roman Tadında... Birkaç yı! oluyor, Milliyet Sanat Dergisi bir gezi yazıları yarışması düzenlemişti. Yarışma- ya gönderilen çok sayıda ürün, insanlarımızın inanılmaz meraklar peşinde, sahralardan ku- tuplara, yeryüzünün dört bir köşesini dolaştık- larını ortaya çıkarmıştı. O tarihten bu yana da, pek çok gezginin iz- lenimleri kitaplaşarak okurlara sunuldu. Elbette heryazılanın birer edebiyat ürünü ol- duğu söylenemez. Bir metni izlenimlerin ya da iç dökmelerin ötesine taşıyan unsur, en başta dilidir. Anlartığı şeylerin ilginçliğinden daha çok, onlan nasıl anlartığı, anlatma biçimidir. Günümüz şiirinin önde gelen temsilcilerin- den Şavkar Altınel'in geçen yıllarda "Güney- deki Ülke: Avustralya'da Bir Yolculuk" (Oğlak Yayınları) adlı bir gezi kitabı yayımlanmıştı. Şu günlerde "Kvangvamun Kavşağı" (Yapı Kredi Yayınları) adlı yeni bir kitabı daha okur önüne çıktı. "Kvangvamun Kavşağı", Uzak Asya ülkele- rineyapılan gezilerianlatıyor. Singapur, Malez- ya, Hong Kong, Kore, Çin ve Japonya'da do- laşan yazar, buralardaki günlük hayatını, izle- nimlerini anlatıyor. Doğu ülkelerine ilgi duyan biri değilim. Şav- kar Altınel'in bu ülkelere ilişkin izlenimlerini okuyunca da bu eğilimim değişmedi, hatta güçlendi. Oralarda beni çekecek bir şey olma- dığına bir kez daha inandım. Aslında yazarın bu ülkelere geziye çıkması da oralara duyduğu ilgiyle açıklanacak bir şey de- ğil. Onun derdi, yeryüzünde kendini aramak. "Mutlu olmak için gereken şey, kadınlann sevgisi miydi? Yoksa bazılannın inandığı gibi para ya da ün mü gerekliydi? Ben önemli ola- nın dünyayı görmek ve yaşadıklanmıyazmak ol- duğunu düşünmüştüm." (s. 50) "Dünya herzaman olduğu gibi yalnızca bize kendimizi gösteren bir aynaydı." (s. 116) Doğu'da ne var? "Batılılann 'esrarengiz' ve 'mistik' sandığı, a- ma gerçekte her şeyin para kazanmak ve ye- mek yemek gibi son derece somut ve gerçek- çi amaçlara yönelik olduğu Doğu." (s. 77) Kolay mıdır, yalnızca birkaç gün geçirdiğiniz bir ülkede, o hayatları anlayabilmek? "Yirmi beş-otuz katlı apartmanlann ışıklı oda- larında süren, dokusunu ve anlamını bilmedi- ğim Çinli hayatlara, hiçbir zaman okuyamaya- cağım Çince birmetne bakargibi garip birme- rakla bakıyorum." (s. 59) Doğu ülkelerine ilgi duymamama karşın "Kvangvamun Kavşağı" elimden bırakamadı- ğım bir kitap oldu. Çünkü yazar, gezip gördüğü yerleri anlatır- ken, aslında anlattığı hep kendisi, hayatın ve dünyanın anlamı. Bunun peşinde, bunu arıyor ya da sorguluyor. Bu nedenle de, sıradan bir gezi kitabının sınırlarını aşıp nitelikli bir edebi- yat ürününe dönüşüyor. Kitap boyunca olgun bir roman dilinin tadı- nı duydum. Hatta kimi zaman egzotik (Malez- ya'da palmiye ve kauçuk ağaçlarının oluştur- duğu ormanlar içinde ilerleyen tren yolculuğu), çoğu zamansa postmodern (Hong Kong gök- delenleri, Japonya ve Kore'nin inanılmaz kon- forlu trenleri) mekânlarda geçen, ama hep yol- culuk eden kahramanın anlatıldığı bir roman okuyormuşum duygusu içinde buldum kendi- mi. Böyle bir bakışla "Kvangvamun Kavşağı"nın bir roman olduğu da söylenebilir. Kimi kitaplar vardır, anlattıkları şeylerden çok, taşıdıkları dil güzellikleri nedeniyle okun- mayı hak ederler. Şavkar Altınel'in kitabı da böylesi yapıtlardan. Üstelik yazarına bile an- lamsız gelen bütün bu gezmelerden anlamlı bir sonuç da çıkıyor: Doğu'yadagitsek, Batı'yada, dünyanın ege- men degerleri her yerde aynı. Iş, insanoğlu bu değerlerle bir arada yaşa- mayı sürdürebilecek mi, yoksa kendine ve dünyaya yeni anlamlar katabileceği, daha in- sani değerlere yol alabilecek mi? turgay@fisekci.com K Ü L T l R • Ç t Z l K K A M I L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle