14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12EKİM2004SALI HABERLER Alevi Birlikleri Konfederasyonu Başkanı Öker, AB raporundaki tanımlamayı kabul etmediklerini açıkladı ^Alevfler azmhkdeğiPANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avnıpa Alevi Birlikleri Konfederas- yonu Başkanı Turgut Öker, Alevi Bektaşi BirlikJeri Federasyonu'nun kendını hiçbir şekilde azınlık olarak tanımlamadığını belirttı. Alevi Bektaşi Birlikleri Federas- yonuve Avrupa Alevi Birlikleri Kon- federasyonu dün ortak açıklama yap- tı. Konfederasyon Başkanı Öker, inançlarının ve ibadethanelennin ya- sal statüsü bulunmadığını söyledı. Öker, A\Tupa Bırliğı Komisyonu îler- leme Raporu'nda eksiklıklerve tanım- lama zaaflanna karşın Alevı gerçeği- nin hiçbir yoruma yer bırakmayacak şekilde tanındığını kaydetti. Türkiye-Avrupa Vakfı •Avrupa Birliği Komisyonu İlerleme Raporu"nda Alevilerden 'azınlık' olarak bahsedilmesini doğru bulmadıklanm belirten Turgut Öker, rapordaki eksiklikler ve tanımlama zaaflanna karşın Alevi gerçeğinin hiçbir yoruma yer bırakmayacak şekilde tanındığını kaydetti. Öker, "AB Raporu'nda Alevilik azınlık olarak tanımlandı. Siz kendi- nizi azınlık olarak göriiyormusunuz" sorusu üzerine. konunun hafta sonu yetkili organlarca değerlendirildiğini belirtti. Türkiye Alevi Bektaşi Bir- likleri Federasyonu'nun kendini hiç- bir şekilde azınlık olarak görmediği- ni anlatan Öker, raporda yer alan ifa- denin AB ve Türkiye'de farklı biçim- lerdeyorumJandığını söyledi. Yakla- şık 5 yıldır raporu hazırlayan parla- menter ve yetkıhlerle belirh aralıklar- la görüştüklerını anlatan Öker, "Ra- porda dikkati çeken hususlann, Tür- kiye kamuoyunda tartışıldığı gibi sa- dece azınlık ifadesiyle sınırh tutulma- sını doğru bulmuyoruz" dedi. Öker, Alevilığin Anadolu'ya özgü bir inanç şeklı olduğunu ve diğer inançlarla farklıhklar gösterdığinı de belirterek tüm olumsuzluklara kar- şrn kımlıklerıne, ınançlanna ve cem evlenne kendı olanaklan ile sahıp çıktıklannı söyledı. Hükümetten Ale- vi kuruluşlan ile karşılıklı masaya oturmasıru beklediklerini kaydeden Öker, cem evlerinin bir inanç merke- zi olarak yasal statüye kavuşturulma- sını, Diyanet'in lağvedilmesini. Ha- cı Bektaş Veli Dergâhı'mn Alevi ku- rumlanna teslim edihnesini ve Ale- viliğin anayasal güvence altına alın- masını istedı. Okullarda venlen zorunlu dın ders- lerinin kaldınlması gerektiğini de be- lirten Öker, "AJevi çocuklan ûzerin- dekipsikolojikbaskı>casimflas>onça- basısonaerdirflmelktir. Kinüiklerden din hanesi kaldınlraalıdır" dedi. Öker, Alevi kimliğinin ve inancı- nın yasal güvencelere kavuşturulması içın bir dizi eylem karan aldıklannı anlattı. Öker, bu kapsamda cem ev- lerinin inanç merkezi olarak tanın- ması için 10 Aralık 2004'e kadar sürecek bir imza kampanyası başlat- tıklarım. kampanya sonuçlannı "müzakere karan" tarihinden önce Türkiye'de Başbakanlık ve Cumhur- başkanlığı makamlanna, Avrupa 'da ise AB Komisyonu'na, AB ülkelen baş- bakanlarına ve Avrupa Parlamen- tosu'nda grubu bulunan sıyasi parti başkanlıklanna teslim edeceklerini bildirdi. 'AB, Türkiye ile ilgiliönyargılan aşamadı' tstanbul Haber Servisi - Türkiye-Avrupa Vak- fı, Avrupa Birliği Komisyonu ilerleme Raporu'nda "Türkiyeile Ugjüü örryargılann aşuamadığıru" gös- teren kural ve koşullara yer venldığini vurguladı. Türkiye-Avrupa Vakfî'nın 3 Olağan Mütevel- li Heyeti, cumartesi günü Taksim Hill Otel'de bir araya geldi. Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Ziya MüezzuıoğhTnun konuşmasıyla başlayan toplan- tıda, .AB Komisyonu'nun 6 Ekim 2004 tarihli tler- leme Raporu değerlendırildi. ErdalInönü.Toktamış.Ateş, AlevCoşkun, Prof. Dr. Aydın Aybay, İstanbul millervekilleri Bülent Tanla, Ersin Anoğluve Numan Esin'ın de yer al- dığı mütevellı heyeti tarafindan Cumhurbaşkan- lığı, Başbakanlık, AB Komisyonu Türkiye Tem- silciliği ve sivil toplum örgütlerine sunulmak üze- re bir açıklama yapıldı. Açıklamada, raponın, üyelik müzakerelerinın başlatılması için yeşil ışık yakmasına karşın ön- ceki uygulamalardan farklı olarak müzakere sü- recini olumsuz etkileyecek bazı koşul ve sınırla- malar öngördüğüne degınildi. Heyet açıkJama- sında, İlerleme Raporu'ndaki, "müzakere süreci- ninucuaçık" olduğu ifadesine ve "işgücününser- best dolaşunuun sürekü ve kancı" olarak sınırlan- dınlacağına dikkat çekti. Raporun, müzakere sü- recini siyasallaştıncı nitelikte bir yöntemi benim- sediği kaydedılen açıklamada şöyle denildi: "Bu bağtamda rapor müzakereler için"yeniden gözden geçirilmiş katıhm ortaklığı belgesi" koşu- hınu içermektedir. Bunun gibL müzakere süreciiçin 'hükürnetler arası konferans" uygulaması kabul edfl- mektedir. Nihayet, müzakere sonuçlannın AB ta- rafindan yeniden değerlendirileceği betirtilmekte- dir. İç pofitik dengekrden Ueri geidiği anlaşılan bu talihsiz tutum raporun objektiftiğine gölge düşme- sine neden olmuştur. Raporda yer alan bu tür ko- şuDarve suurtamalar,Türkiye'nin Kopenhag Kri- terleri'ni yeterince yerine getirdiği yönündeki ko- misyonun temel saptamasını yadsunakta ve Het- sinki karartan ile de çelişmektedüf Toplannnın ardından yapılan seçimde. vakfm ye- ni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Gülsünı Bflgehan. Prof. Dr. YıtaıazBüyükerşen. Avukat AuV la Coşkun, Prof Dr Aysel ÇelikeL Mehmet DiU- ger, Dr. ŞükrüGuner.Prof. Dr. MükerremHiç. Jak Kamhi. Ziya Müezzüıoğiu. Dr. Tandoğan Toksöz. Türk Yerel İdareteri ve AB Konferansı'na kaülan Erdoğan, İkrleme Raporn'nu eleştirdL (AA) 'Aynmcılık istemiyoruz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB ilerle- me Raporu'nun açıklandığı geçen hafta kamu- oyunda bahar havası estiren hükümet, bir hafta sonra raporun Türkiye'nin üyeliğini zora sokan bölümlerini dikkate alarak söylem değiştirmek zorunda kaldı. Bakanlar Kurulu'nda raporun bu bölümleri- nin değiştirilmesi için topyekûn bir çahşma ya- pılmasını isteyen Başbakan RecepTayyip Erdo- ğan , Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafindan düzenlenen "Türk\erelldarelerive Avnıpa Bir- liğiKonferansı^nda yaptığı konuşmada. AB İler- leme Raporu'nu eleştirdi. Rapordaki bazı unsur- lann "aday ülkelere eşit muamde" ilkesiyle ör- tüşmedığini belirten Erdoğan, aynmcılık yapıl- mamasıru istedi. Erdoğan, "İ7Arankgünüüye iilketerin koşulsuz, müzakere sürecinin sonuçla- n bakunından aynmcılığa mahal vermeyen ka- rar almasını ümit ettiklerini* ıfade etti. Dışışle- ri Bakanı Abduüah Gül ıse "Müzakere süreci Türkrye'nin standartiannın topyekûn yüksettil- diği bir süreç olacaknr" diye konuştu. Başbakan Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nda ise AB Herleme Raporu tüm boyutlanyla irdelendi. Raporun serbest do- laşıma kalıcı sınırlama getiren bölümleri başta olmak üzere Türkiye aleyhine işleyecek bölüm- lerinin değiştirilmesi için Başbakanlık, Dışişle- ri Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliği'nin sivil toplum örgütleriyle birlikte 17 Arahk'a kadar AB yetkilileriyle her düzeyde temasa geçmesi ka- rarlaştınldı. Toplantının sonunda açıklama ya- pan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, raporda "ajTimcılık'' olarak ifade edilebilecek ifadeler olduğunu belirterek özel bir iltimas isteme- diklerinin altmı çizdi. "Diğer aday ülkelere nasıl oMuysa. ne ekak, ne fazla müzakeresürecinin sürdürübnesini is- tiyoruz" diyen Çiçek, AB Bakanlığı gibi ay- n bir teşkilatın kunıhıp kurulmayacağı sonı- su üzerine, "17 Aralık sonrası genşme>e ^ire kap edi> ı orsa kurulabQir tt yanıtını verdı. Mesut Yılmaz: 'Verheugen veBaşbakan kandınyor' •Mesut Yılmaz. 6 Ekim'de açıklanan İlerleme Raporu'nu topa tuttu. Raporun ardından yaşanan olaylan 'trajikomik' olarak nitelendiren Yılmaz, raporun "terbiyesizce bir üslupla kaleme alındığınf' belirtti. ANKARA (Cumhuri\et Bürosu) - Eski AN.AP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 6 Ekim'de açıklanan AB ilerleme Raporu ve AKP'nin raporla ilgili yaklaşırruna ağır eleştiriler yöneltti. Raporun "terbiyesizce bir üslupla yazıldığınr belirten Yılmaz, "Maalesef Verheugen ve Başbakan bizi kanduıyor" dedi. Yılmaz, önceki akşam Habertürk'te ka- tıldığı bir programda. AB İlerleme Rapo- ru'na sert eleştiriler yöneltti. Raporun "Türkiye AB'ye üye olmayabüır. AB'ye yakm okun, yeter" mantığıyla hazırlandı- ğını kaydeden Yılmaz, "Bu son birkaç gündüryaşananlar trajikomik bir vakada-" dedi. Rapor dikkatlice okunduğunda "iç ahen- ginin olmadığuun görükceğine'' dikkat çe- ken Yılmaz, şu görüşlen dıle getirdi: "Gi- rişve sonuç bölümlerinde bir tutarhnk yok. Rapor açıkça müzakereler sonucunda doğ- nıdan AB üyeliği diye bir şe> \ermi\or. Maalesef kandırınyoruz. Kandınldığımız yeOnhx)rmuş gibi bir de bayram >aprrtiruz. Verheugen ve Başbakan, raporu kamu- oyuna farkh pazarbyoıiarr 'Üslup terbrvesizce.-' Müzakerelerin 2014'e kadar sürdükten sonra Giiney Kıbns'ın Türkiye'nin üyeli- ğini veto edecek konumda olacağına işa- ret eden Yılmaz. "Rapor tam anlamıyla gayri diplomatik bir düle yazumışür. San- Id bir sömürge vahsi gibi davranryorlar. Bu raporbizetam anlamryla bh- betirsiztik su- nuyor. Bu rapor son derece terbiyesizce bir üshıpla >uzılmıştır" dedi. Hükümehn raporun açıklanmasından son- raki tutumunu da eleştıren Yıbnaz. AB'ye Türkiye'nin "çantadakekfikohnadığaun" göstenlmesi gerektiğini vurguladı. Sağ partilerin Türkiye'nin üyeliğine karşı başlattıklan imza kampanyası karşı cepheyi hareketlendirdi Almanya ateşle oynuyorOSMANÇUTSAY FRANKFURT-Alman siyasetinde Türkiye'nin ağırlığı giderek artıyor. Hıristiyan demokrat iki partinin, CDU ve CSU, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı halktan imza toplamak üzere harekete geçmesi, birçok çevre- nin tepkisiyle karşılandı. Özellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı Hes- sen eyaletinde 1999 yılında çifte va- tandaşlıkla ilgili bir "karşı imzakam- panyaa" düzenleyerek iktidan SPD ve Yeşiller koalisyonundan alan CDU'nun. bu eyalette üst üste seçim başanlan göstermesı. federal düzey- de izlenecek yeni bir politikaya esin kaynağı oldu. Türkiye'nin AB üyeli- ğine karşı yapılacak bir imza kampan- yasının muhafazakârlara iktıdar kapı- sını açabileceği belirtildi. Hınstiyan demokratlann Ba^era eyaletindeki tek partisı Hıristiyan Sos- yal Bırlik (CSU) Federal Meclis Grup Başkanı Mkhael Glos, hafta sonunda yaptığı bir açıklamada, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı bir imza kampan- yası düzenleyebileceklerini söylemiş- ti. Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel, parti- sı içinde de yankılanan ve tepkiyle karşüanan bu tartışmalar üzerine yap- tığı bir açıklamada, "Türkiye'nin ay- ncalıklı ortakuğı için ve AB'ye tam ü>«Bğinekarşı böylegirişimi,bende dü- şünebüuiın'' dedi. Merkel, bu çerçe- Türkiye tartışması Fransa'yı böldü ÜĞURHÜKÜM PARİS - Türkiye'nin AB'ye katılması tartış- ması Fransız siyasi kamuoyunu bölerek bü>Tİ- yor. Son günlerde aralannda ünlü sosyolog ve düşünür Edgar Morin'in de olduğu çok sayıda aydın ve bilim insam Türkiye'nin Avrupahhğı- m savunup, özellikle siyasi iktidarm tutumun- daki tutarsızhk ve fırsatçılığı mahkûm ediyor. Ancak resmi bir ziyaret için 3 gündür Çin'de bulunan Cumhurbaşkanı Jacques Chirac. pa- zar akşamı Pekin'den yaptığı bir konuşmada kendi siyasi ortak ve yakınlanna yeni tavizler vermek zorunda kaldı. Chirac kurucusu, manevi başkam olduğu ik- tidarpartisi UMP ve koalisyon ortağı UDF için- den yükselen muhalif seslere hitaben^JFransa'nnı Türkiye hakkında verilecek kararda mutlak bir özgürlüğe sahip oMuğunu" belirterek 17 Ara- lık'ta açıklanacak karardan önce ve sonra Mil- let Meclisi'nin bilgilendirileceği, dinleneceği ve yetkili organlanna damşılacağı konulannda garanti verdi. Son günlerde çelişkili beyanlanyla kafasının kanşıklığmı açığa vuran başbakan Jean-Pierre RafTarûı hükümetinde Chirac'a sadakatlanyla tanman birçok bakan (Içişleri VTDepin. Dışişle- ri Barnier, Çahşma ve Sosyal Işler Borloo. Kül- riir Bakanı Vabres) suskunluklanyla dikkat çe- kerken Chirac'a muhalefetiyle bilinen Ekono- mi ve Maliye Bakanı Sarkozy, Türkiye ile AB Anayasası çevresindeki kavram kargaşasından rahatsız. Zira aşın ve liberal sağ muhalefet her iki konuda da halkoylaması ıstıyor. Dün sabah RTL radyosunun konuğu olan eski başbakan- lardan Edouard Balladur sağ çeweleri soğuk- kanlılığa davet etti. Türkiye ile ilgili 'şimdi' bir karar ahnmasına karşı olduğunu ve Meclis oylamasına muhale- fetini % r urgulayan Balladur şunlan dedi: "Önü- müzdeki uzun dönemde Türkiye'ye geçki bu"'Ay- ncalıklı Ortaklık' önerisi götürübnendir." Pazartesi sabahki Le Parisien gazetesine bir demeç veren TC Paris Büyükelçisi Uluç Ozül- ker ise "Fransızlar gerçekte kendi kimliklerini tarOşıyoıiar. Fransa tek yanb olarak bizim Av- nıpahhğımıza karar veremez" diye konuştu. L'Express dergisi de AB'nin çıkannın Tür- kiye'nin üyeliğinde olduğunu savundu. Dergi, Türkiye'nin üyeliğinin AB'nin çıkanna ol- duğunu çoçuklaım bile anlayacağmı belirtti. vede imza kampanyasının mümkün olabileceğini söyledı. Bu arada CSU Genel Başkanı Edmund Stoiber de Türkiye'nin AB'ye üye olmaması ge- rektiğini bir kez daha vurguladı. Tepküer bûyüyor: TehJikeli! Alman sağının başı çekeceği Türki- ye karşıtı bir imza kampanyasına yö- nelik uyanlann da arttığı gözlendi. Glos ve Merkel"in açıklamalanna kar- şı, CDU'nun Avrupa Pariamento- su'ndaki temsilcisi ve AP Dış Ilişki- ler Komisyonu Başkanı Elmar Brok, böyle bir önerinin canını sıktığını söy- ledi. CDU'nun güçlü isimlerinden ve partinin dış ilişkilerden sorumlu ismi FriedbertPflügerde "Buiştenuzakdu- rumıasuıı" istedi. Berlin hükümetinden yapılan bir açıklamada, Türkiye karşıtı imza kampanyalannın geri dönüş anla- mına geleceği ve gerçeğe yabancı ol- duğu vurgulandı. Hükümetin küçük ortağı Yeşiller Partisi'nin Başkanı Claudio Roth, girişimin "CDU ve CSU içindeki siyasal külrüriin nasıl çürüdüğüneiğrenç bir örnek oluştur- duğunun ileri sürdü. Yeşiller Mec- lis Grubu Sekreteri Volker Beck ise bu öneriyle "küJtürler savaşı"nın kızıştınlmak istendiğini iddia etti. SALI ORHAN BURSALI ABD Sürecinde Askeri İpuçları Avrupa Biıiiği'nin, hem Türkiye rapoıiannda hem yetkililerinin açıklamalannda, önemle üze- rinde durduğu konulardan birinin, asker-siyaset ilişkisi olduğunu bilıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetle- ri'nin, hem siyasilerin aymazJıklan/becenksizlikleri, hem ABD'nin ıtelemeleri, hem iki darbenin hukuksal ve yasal süregelen kalıntılan, hem de iç ve dış güvenlik sorunlannın kronikleştirilmesi gibi nedenlerle, siyasal yönetim üzerinde, bugün AB'nin "vesayet" olarak ni- telendirdiği etkin konumu oluştu. "/puç/an"nda bugün, askeriye var... • • • 1) Son raporda, askeri Vesayef'in azalmakla bir- likte devam ettiğine ilişkin ıfade vardır. AB'ye uyum reformlannda, özellikle MGK'nin yapısmda gerçekleş- tirilen değişikliklerle, Türkiye "sivilleşme" yönünde önemli adımlar attı. Şüphesiz, başlayan yeni süreçte TSK'nin daha da indirgenmiş bir role sahip olmasının beklenmesi doğaldır. 2) Bugünkü Genelkurmay'ın entelektüel kapasi- tesi ve mensuplarına çızdiği gelecek vizyonu, Or- du'nun yeni dönemde "demokrasıyı güçlendirecek" yeni rolüne ilişkin önemli ıpuçlan veriyor. 3) Ordu, bir yandan doğai olarak daha "gerı piana" çekilirken, öte yandan demokrasiyi tehlikeye sokucu bütün noktalarda uyancı kapasitesini ve tarihsel ağır- lığını bir kenarda korumaktadır (Geçiş dönemü). 4) Bugün iç siyasette en hassas nokta, laik Cum- huriyet'in, uç noktada açık şeriatçılardan, ABD des- tekli ılımlı Isfamcılara kadar geniş bir yelpazedeki oyuncular tarafindan "altının oyulması"dır. Şımdi ik- tidarda "ılımlı Islamcı" gözükenler, anayasal ve yasal çerçevede kaldığı ve laik Cumhuriyet'in "ruhunda ve bedeninde" gen dönmezyaralaraçmadığı sürece, "si- yaset oyunlannı" sürdüreceklerdir. Ordu'nun ve bü- tün sivil çevrelerin duyariı olması doğaldır. 5) Aslında, dinsel politikalann "laik cumhuriyette on- maz yaralar" açmasına duyariı sadece Ordu ve laik sivil çevreler değildir! Şimdi bu konuda, bundan ön- cekı birçok yazımda da belırttığim gibi, çok güçlü bir başka oyuncu daha devreye girmektedir AB! 6) Avrupa'nın, "dinsel siyaseti" insan haklan soru- nu olarak göreceği hayalini kuran "AKP stratejistle- ri" ve dığerieri, yanıldıklannı gördüler. Hükümet, reel politika olarak, şiddetli bir dönüşüm yaşamak zorun- da kalmaktadır. İktıdar dışındaki dincı çevreler ise çoktan AB'ye veryansın halindeler. Bazı ılımlı laik ya- zarlar da AB sürecinden endişelidir. Türkiye'nin yü- zünü Doğu'ya dönmesı çabasını gündeme sürüyor- lar! • • • 7) Bu yeni dönemde Ordu ile AB arasında aslında bir çatşma değil, demokrasiyi ciddi tehdit edecek "dinsel demokrasiye!" karşı ancak rttrfak söz konu- su olabilir. Avrupa, TSK'nin bu rolünü orta vadede kav- rayabilir. 8) Ancak, AB şimdiki durumda, Türkiye üzerinde en etkin sivil güç'tür. TSK de aslında, ülkemizde demok- rasiyi korumak için, yerii sivil güçlenn Ordu'yu öne sür- melennin değil, bizzat ve öncelikle kendilenni devre- ye sokmalannın gerektiğı görüşündediri 9) Buna karşılık, öteden beri AB'ye üyeliğe karşı olan bazı küçük sivil siyaset çevreleri, kimisi Kıbns'ı, kimi- si AB ile birlikte ulusallığın kaybolacağını, kimisi de iktidann dinsel politik atılımlannı gerekçe göstererek Ordu'dan görev beklentisi içindeler. 10) Ancak ülkemizdeki sivil demokrasi cephesi, AB sürecinde büyüme ve güçlenme sürecine de ginyor. Bu nedenle, AKP'nin uygulamalanna karşı paniğe ka- pılıp Ordu'yu -özellikle genç subaylan!- göreve ça- ğıran kişisel veya siyasi oluşumlann altlanndan, ze- min giderek hızla kayıyor. Bu "tarihsel görevlerini", şimdi demokrasi cephesinin üstleneceği bir süreç başlayacak gibi! 11) Ulusalcılığı=AB karşıtlığı ile birleştıren siyaset, şimdi daha içerikli bir politika izlemek zorundadır. As- lında ülkede belki de doğru düzgün, Türkiye'nin AB'ye üyeliğine resmen karşı olan ciddi bir sivil siyasi akı- ma ihtiyaç vardır. Hesaplar "Ordu" üzerinden yapıl- mamalıdır. 12) Yeni sürecin, askeri darbeler döneminden çıkı- larak, demokrasiyi tehdit edecek hertüriü gelişmeye karşı öncü rolü sivil topjumun üstlenmesıne doğru ev- rimleşeceği görülüyor. ÜniversrtelerYasası'na karşı üni- versitelerin karşı duruşu, yeni dönemin başanlı ipuç- lanndan biridir! 13) Ancak ülkemizde çok güçlü, kuşkulu, kesin ka- rarlı ve örgütlü bir duyartıiık vardır. AKP'nin özellikle laikliğe karşı yanlışlıklan, askeıieri karşı taarruza ça- ğıranlara herzaman haklı birzemin hazırlayacaktr. "Çe- lik çekirdek" ülkemizde yabana atılmamalı! Sivil la- ik cephe geliştikçe bu çekirdeğin rolü de gerileyecek- tir. Bu bir geçiş dönemidir. Sivıllerin de, askerierin de, politikacılann da, AKP'nin de daha çook şey öğ- reneceği bir dönem... Demokratik toplumun bizim için yeni ve esasa ilişkin temel anlayışlarla dolu bir ge- çiş döneminden kısa sürede başanyla çıkacaktır Tür- kiye. Hepimiz demokrasinin yeni öğrencileriyiz ve bu- rası da sürprizler ülkesidiri obursaliacumhuriyet.com.tr. Fransız Le Figaro gazetesi 'Türk hükümeti şantajyapıyor' Haber Merkezi- Fran- sız Le Figaro gazetesi. Türk hükümetinin bazı üyelerinin, Fransız yö- neticilere "Türkh'e'nin üyeliğinin önünü keser- seniz bunun bedeüni ödersiniz" şantajı yaptı- ğını öne sürdü. "Cumhuriyet'mKapi- tülasyonu" başlıklı ma- kalede, "TürkyetidBk- rin" Fransız yetkililere, "Eğer müzakereler ba- şansızlıklasonuçlanırsa wyn referandum düzen- levip Türkiye'nin AB üyeliğine hayır derseniz ülkelerinüz arasındaki ttişkiler biter. Sorumlu olarak siâ görürüz ve sonuçlanna karJanırsı- nız. Tıcari planda bede- Gniödersiniz. Göç akun- iamia bizsiz mücadele etmenin daha zor oldu- ğunu görürsünüz. Bizi üye yapmazsanız 'Müs- lüman Dini Fransız Kon- seyi' içindeki aşın uç akmuan \aöşürmakiçin bize güvenmevin" me- sajı verdikleri öne sü- rüldü. Yorumda, "Türk yeddülerin'' Fransız mu- hataplanna -Laiklikmo- deiüiiz Avrupa'da izole olda sisteminiz güçsüz kaldı" mesajı verdikle- ri belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle