17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EKİM 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA kultur(ncumhuriyet.com.tr 15 Jacques Derrida: Bir felsefe ustasınm ardmdan 'Aklı kurtarmakgerekir'OrNAY SOZER Jacques Derrida'yı (74) kaybet- tik. Bir süre komada kaldıktan sonra çagımızın bilınen hastalığına yenik düşerek öldüğü haberi geldi. Onunla bırlıkte yalnızca XX. yüzyıh XXI. yüzyıla düşüncesinde bağlayan, hem de çığır açarak bağlayan bir yazan ve bir düşünme ennı değil, aynı zaman- da büyük ve alçakgönüllü bir insaıu, bize çok yakın olan birini bellekleri- mize gömmüş bulunuyoruz. Türkiye'de Derrida. "yapısökü- mü" ya da "yapısızlandırma" diye Türkçeye çevirdiğımiz "deconstruc- tion" düşüncesinin başlıca temsilcisi olarak tanınır. Okunmasının, yapısal- cılık akımını tam izlememiş ve meta- fızik tarihinin içine metafizik bir tu- tumla girmeye çalışan aydınlara güç- lük çıkardığı ortadadır. Bunun için Derrida'nın belli başlı yapıtlannın an- laşılır bir Türkçeyle, doğru olarak çevrilmesine ihtiyacımız var. İstanbul a llgl Böyle bir anlaşılmazlık ortamında sabırsız birtakım çevreler Derrida'yı neredeyse postmodern bir nihilist, Aydınlanma düşmanı olarak görmeye kalkıştılar. Kendisını PERA PERAS POROS başlıklı bir disiplinler-arası atölyeye (1997) davet ettiğimizde, bu çalışmadan sonra da bazılannda bu sanının kaybolmadığıru gördük. Atöl- yenin amacı Istanbul'un tarihi ve coğ- rafL'miman konumundan yola çıka- rak (sonradan YKY yayınlan arasm- da aynı başlıkla yayımlanan kitabın "Giriş" yazısında belirtildiği gibi) çağımızda üzerinde çok durulan "sı- nır", "geçiş" ve "mekân" kavram- lannı tartışmaktı. tstanbul bu konuya büyük bir cömertlikle izin veriyordu. Projemizi çok ıyı değerlendiren Der- rida özel bir mektubunda onu "doğ- ru ve zorunlu" bulduğunu yazıyor- du: Bize katılımıyla büyük bir destek vermişti. Istanbul'a büyük bir ilgi duyan Der- rida, kenti dolaşırken Cezayir'i hatır- lamış olmah. Bana, içtiğirakıda, ana- son tüccan olan babasının kokusunu yeniden duyduğunu söylemişti. Istan- bul"un ruhu onun Akdenizli mizacını geri çağınyordu. Ama onu yapıtlann- Jacques Derrida, Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan Pera Peras Poros başlıklı koiokyumda bir arada üniversitesinin bahçesinde (yanda). Önay Sözer'le bir- likte (üstte). Bir adım daha ileri giderek Derrida'nın "geleneksel" (ama bu nedenle "gelenekçi" olmayan) yönünü vurgulamak isterim. Gerçekten de Derrida'nın düşüncesi en iyi Musevi inançlannın, Yunan felsefesinin ve Yeniçağ metafiziğinin üç rürlü geleneğinin kavşak noktasında anlaşılabilir. Son döneminde Heidegger'in gelecekçiliğini Levinas'ın "başkası" ve "bambaşka" kavramlanyla bütünlemeye doğru giden bir "etik"i savundu. dan tanıyan bizler ıçin o, şimdi gün- lük yaşamında izlediğimiz büyük ve örnek alınacak bir ustaydı. Üstün, se- çicı. açık, dostça, daima dürüst ve ya- kınlığını esirgemeyen bir kışıliği var- dı. Celenek sorunu Her şeyden önce sadık bir dosttu. 1999'da kendi yolculuklan üzerine Catherine Malabou ile birlikte kale- me aldığı Jacques Derrida. La Cont- re-Allee (Yan Yol) kitabında adı anılan atölyenin projesinden uzun bir alıntı yapıyor, dostlan olarak bizim adlan- mızı anıyor, bu arada oldukça ihtiyat- la Atatürk'ün yazı devrimine degıni- yordu. "Dönüşsüz-olan'ı olanaklı en uzak noktasına kadar üstleniyo- rum, ama yalnızca...belleği daha yoğun kılmak için" diyordu. Sonra- ki bir görüşmemızde kendisine bu ko- nuyla ilgili bazı eleştirilerimi bildir- meye çalıştım. Tabii bellek ve unutma konusunda söylenecek çok şey vardı. Belli ki Türkıye'nin sorunlan ken- disine çok daha ıyı aktanlmahydı. A- ma açıktır ki onun bu tavrı ve bellek konusunda söyledikleri Türkiye'de ona suçlama gibi yapıştınlan "post- modern" yaftasınauymuyordu. Hat- ta modernizmi yapısızlandıncı bir ta- rih anlayışının (bellek) içinde düşün- meyi istediğini gösterebilir. Bir adım daha ileri giderek Derri- da'nın "geleneksel" (ama bu neden- le "gelenekçi" olmayan) yönünü \iır- gulamak isterim. Gerçekten de Derri- da 'nın düşüncesi en iyı Musevi inanç- lannın, Yunan felsefesinin ve Yeni- çağ metafiziğinin üç türlü geleneğinin kavşak noktasında anlaşılabilir. Son döneminde Heidegger'in gelecekçi- liğini Levinas'ın "başkası" ve "bambaşka" kavramlanyla bütünle- meye doğru giden bir "etik"i savun- du. Aklın rolü 1999 yıhnda îstanbul'a ikinci ve son gelişinde Boğaziçi Üniversitesi'nde verdiği konferansta açıkça Kant'ın görüşleriyle günümüz sorunlanna eği- lıyordu. 2002 Ağustos-Eylül aylann- da Nice'te yapılan ve kendısini (bilme- den) son defa selamlamak fırsatmı bulduğum kongredeki konuşmasında, yine Kant'a gönderme yaparak şöyle demişti Derrida: "Aklı kurtarmak gerekir, ama besbelli ki her türlü ak- lı değil. Örneğin emperyalist akıl boşuna ve adaletsiz fetihlerden baş- ka bir yere vardırmaz." Hayvan dos- tu, adalet savunucusu, konukseverlik etiğinin kurucusu J. Derrida'nın ya- pıtlanndan daha çok öğreneceğimiz şey var. 0 benim konuğumdu, ama as- lında ben onun konuğuydum, düşün- cesinin ve felsefesinin konuğu. Gerçek bir konukseveri uğurluyorum. Usta oyuncu yaşammı tümüyle tiyatroya adamıştı Ay be, İsmet Ay• Hayatının en önemli bölümünü Şehir Tiyatrolan'na adamıştın, oradaki en büyük ustalarla dans ediyordun. Ama senin asıl yapın o değildi. Sen salt onlann kadrosunda değildin. Sana orası dar gelirdi. Sen tüm tiyatro dünyasımn, tüm tiyatro ailesinin bir ferdiydin. HADİ ÇAMAN Beni geçen gün, son kez Şi- le'ye getirdin ve aldın beni kırk yıl öncesine götürdün. Altmışlı yıllann başı. Dün- yamıza, Dormen'le katıldı- ğım, neredeyse çocuk yaşla- nma... Ayfer'ler. Turgut Bora- hlar, Nisa'lar, Metin'ler, Al- tan'lar. çıfte Erol'lar, Izzet'ler ve ay- nı kulisi bölüştüğümüz tüm Kenter ai- lesi... Ve tabii ki sen! Evet sen, haya- tımn en önemli bölümünü Şehir Ti- yatrolan'na adamıştın, oradaki en bü- yük ustalarla dans ediyordun. Ama se- nin asıl yapın o değildi. Sen salt onla- nn kadrosunda değildin. Sana orası dar gelirdi. Sen tüm tiyatro dünyası- nın, tüm tiyatro ailesinin bir ferdiy- din. En mutlu. en umutlu günlerde, en acı, en yaralı günlerde hepimizin ya- nında, hepimizin canındaydın. Şu an kendimi Csküdar'da seyretti- ğim Dolap Beygiri'nde hayal ediyo- rum. Şaziye Moral hocamızla o muh- teşem sahnenizi, o çılgın kanto sahne- ni izliyorum. Tannm şu an Yeni Ko- medi'deyim. Yalancfdasın... Güner Sümer'in unutulmaz oyunu "Bozuk Düzen"deki eniştesin. Nedret Gü- vençTe olan muhteşem ikililiğiniz... Sen, sevmeyi severdin Ismet. ama zor severdin. Seçerdin. elerdin, tartar- dın, öyle severdin... Ben o konuda sana teşekkür borçlu- yum İsmet'im. Evet beni seçtin, sev- din ve hiç terk etmedin. Sağ ol. Kalanlardan selam götür' Seksenli yıllann başıydı. eminim unutmamışsındır. Haldun, o sırada Kastelli Vakfi'nın sanat yönetmeniy- di ve Venüs Tiyatrosu'nda "Geceye Selam" adlı müzikali sahneliyordu. O dönem nedenini hiçbir zaman bi- lemeyeceğim bir sebepten ötürü, küstünüz. Bana Çocuk Tiyatro- su'nun sorumluluğunu vermişti. Kendi yazdığım ve senm kadar tap- tığım sevgili Kerem Yılmazer'in müziklenni ya^tığı "Rüyaların En Güzeli" adlı oyunu sahne- lemek üzereydim. Oradabir "park bekçisi" rolü vardı. Tannm, bır tek seni hayal ediyordum. Bir gün, sevgi- li Yüksel GÖzen'le, Hal- dun'umuza gittık ve konu- yu zor da olsa açtık. Şöyle, küçücük bır düşünce evre- sinden sonra döndü bana. "Neden olmasın. Harika bir fikir" dedı. Ve bır haf- ta sonra, provadaydık ve o gün ikinizi karşı karşıya ge- tirdim ve de banştırmış ol- dum. Bir daha kesin aynl- madmız, aynlmadık. Şu an, o oyunun birinci perde finalinde söylediğin şarkm kulaklarımda çınlı- yor: "Mutluluk birlik bera- berliktir. Mutluluk sevmek seve- bilmektir. Mutluluk gönül verebil- mektir. Mutluluk yaşamayı bil- mektir. Mutluluk örnek olabilmektir. Mutluluk doğru görebilmektir. Mutluluk sona varabilmektir. Mutluluk paylaşmayı bilmek- tir." Evet ismet'im, evet Ay'ım, ışığım, sen bunlann tümünü becerdin. Mut- lu oldun, mutlu kıldın, gönül verdin, örnek oldun, doğru gördün ve de so- na vardın. înan bana Ismet, bu son bir çeşit başlangıç... Şu an başka bir mekândasın ama yalnız değilsin, biliyorum. Senden önce ugurladığımız diğer güzel in- sanlanmızın seni sevinç çığlıklany- la karşıladıgmdan eminim. Lütfen o güzellerime, o hocalan- ma, o canlanma geride kalan bizler- den sevgiler götür. Hepsini tek tek öp, tek tek kucakla. J BRESSON VE NECATİ ABACIANILIYOR Geniş Açı 'dan özel bölümler Kültür Senisi - Geniş Açı fotoğraf sanatı dergisinin 37. sayısı yayımlandı. Derginin bu sayısında, geçen haftalarda kaybettiğimiz fotoğrafçı Henri- Cartier Bresson ve derginin 'Çizgüi Sayfa'sının yaratıcısı karikatürist Necati Abacı özel bölümlerle anıhyor. Abacı'nın yakın dostu, aynca derginin köşe yazarlanndan Merih Akoğul, bu özel bölümde geriye dönüşler halinde Abacı'yla olan dostluğunu çeşitli öykücükJer olarak anlatıyor. Sanatçının, bir kısmı Geniş Açı'da daha önce yayımlanmış karikatürlerine de yer veren bu özel bölümün yanı sıra Necati Abacı'nın bir diğer yakın dostu Gürbüz Doğan Ekşioğlu da' Çizgüi Sayfa'ya Abacı'nın anısına yaphğı bır karikatürle konuk oluyor. Geniş Açı'nın bu sayıdaki diğer özel bölümüyse, Magnum Photos'un kurucusu Henri Cartier- Bresson'u konuk ediyor. Bresson" u yakından tanıyanlann ve fotoğraf alanında yeri olan isimlerin onunla ılgıli anılan ve Bresson'un ülkemizde pek fazla bilinmeyen fotoğraflan eşliğınde sunulan bölüm, fotoğrafçının çeşitli dönemlerdeki söyleşi ve yazılanndan alıntılan da içenyor. 'Paris', 'Japonya' köşelen ve bu yıl 35.'si gerçekleşen Arles Lluslararası Fotoğraf Buluşması'yla ilgili bir değerlendirme yazısıyla de\ am eden dergide yer alan ilk özel söyleşi, Fransız fotoğrafçı Yann Arthus- Bertrand'ın 'Gökyüzünden Dünya' adh çalışması. Bu özel söyleşiyi, intihar eden kadın sanatçılan kurgulayan çalışmasıyla tanınan Claudia Reinhardt ve geçen kasım ayında istanbul Fotoğraf Günlen'nin konuğu olan Lia Nalbantidou söyleşileri izliyor. Dergide aynca 'Beriki Mecra', 'Exposed', 'Nostalji', 'Optik Zamanlar'. 'Köşebaşı' ve 'Piramit' köşeleri de yer alıyor. ı FRANKFURT KİTAP FUARI'NDA Dağlarca sürprizi Kültür Senisi - Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın tüm şiirlerinden seçmelerin yer aldığı; İngilizce, Fransızca ve Almanca olmak üzere üç dilde hazırlanan 'Fazıl Hüsnü Dağlarca - Şiirde 70 Yıl' adlı 3 kitap Frankfurt Fuan'ndaki Türkiye standuıda sergilendi. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın katkılanyla Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) tarafmdan hazırlanan seçkilerin tasan yönetmenliğini TYS yönetim kurulundan Öner Çiravoğlu üstlendi. TYS'nın 30. yıl etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen kitabın önsözünü Ahmet Soysal, sunumunu TYS Başkanı Çengiz Bektaş yazdı. Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun isteğiyle gerçekleştirilen seçkilerde yer alan şiirlerin ingilizce çevinlerini Talat Sait Halman, Anıl Meriçelli; Fransızca çevirilerini Ahmet Soysal; Almanca çevirilerini ise Nevfel Çumart, Yüksel Pazarkaya ve Egon Eichgrün yaptı. (0 212 259 74 74) Performans Sanatları • Kültür Servisi - Performans Sanatları Araştırma ve Proje Laboratuan, Belçika'nm başkenti Brüksel'de 16 Ekim'e kadar sürecek olan '20. Les Floraisons du Botanique" festivalinde bir gösteri sunacak. Festıval kapsamında bu yıl Fransa, Belçıka, Japonya, Brezilya ve Kanada'dan tanınmış topluluk ve sanatçılann yanısıra Türk çağdaş dans sanatçı ve topluluklannın yapıtlanna da yer veriliyor. Festival programının sadece Türk sanatçılann yapıtlanna aynlmış olan ve Bozardance - Le Botanigue ışbirliğiyle düzenlenen son iki gecesinde Aydm Teker, Mustafa Kaplan, Filiz Sızanlı ve Candaş Baş'ın koreografilerinin yamsıra 'Çıplakayaklar Kumpanyası'ndan Mihran Tomasyan ve Şafak Uysal bir gösteri sunacak. (0 536 317 43 21) Oyunculuk ve resim atölyesi • Kültür Servisi - Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tiyatro ve resim atölyeleri düzenlemeye başladı. Atölyenin amacı, genç yetenekleri keşfetmek; Türk sanat ve kültürüne katkı sağlamak. Üçer aylık de\Teler halinde gerçekleştirilecek çalışmalara katıunak isteyenlerin, başvurulannı vakıf merkezine bizzat yapmalan gerekiyor. Oyunculuk dersleri Tank Akan, Zuhal Ergen, Kazım Akşar, ; Ebru Erkekli, Gökhan Akyüz. Altan Erkekli, Rutkay Aziz, Vahide Gördüm, Taner Barlas, Altan Gördüm, Gezmi Baskın, Mümtaz Sevinç tarafmdan verilecek. Vakfın hafta sonu söyleşilerine; Mustafa Alabora, Erden Kıral, Toktamış Ateş, Ahmet Leventoğlu, Cevat Çapan, Mücap Ofluoğlu, Savaş Dinçel, Sarper Özsan. Halil Ergün, Ziya Öztan, Genco Erkal, Güneyt Türel ve Macit Koper katılacak. Atölyenin resim bölümü danışmanlan Alaeddin Aksoy, Yusuf Taktak, eğitmen ise Huri Kiriş. Dersler hafta içi 13.30-18.00 arası, cumartesi ise 13.30-17.00 arası yapılacak. (Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Sıraselviler Cad. No: 48 Kat 1/3 Taksim - (0 212 252 63 14-15) Tasarım ve Sînema Konferansı • Kültür Servisi - Uluslararası 2. Tasanm ve Sinema Konferansı 6-9 Nisan 2005 tarihleri arasında. istanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Binası'nda yapılacak. Konferans kapsamında "Biçim filnîi izler" konusuyla 'biçim' kavramının irdelenmesi amaçlanmaktadır. 2003 Mayıs aymda ulusal ölçekte düzenlenen birinci 'Tasanm ve Sinema' konferansı, tasanm disiplinlerinin sinema içindeki yerini sorgularken, yapılmış araşturnalan, deneyimleri ve kişileri görülür, bilinir ve paylaşıltr duruma getirmeyi amaçhyordu. Bu konferansın gördüğü ilgi, iki disiplinin ortak paydasındaki bilgi birikiminin belirginleşmesini ve paylaşılmasım sağladı. Bu oluşum dogrultusunda ikincisinin düzenlenerek ilkinde olduğu gibi birbirleriyle kesişen tasanm ve sinema konulanndaki deneyimlerin paylaşıbnası : hedefleniyor. BUCUN • BABYLON'da 21.00'de '14. Akbank Caz Festivali' kapsamında Amina Claudine Myers Trio konseri. (0 212 292 73 68) • AKM'de 20.00'de 'Folklorama' (Türk Büyüsü) adlı müzikli gösteri. (0 212 251 56 00) • GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde 19.30 da Kadir Sözen'in 'Tanrı Öldü' adlı filminin - gösterimi. (0-212 249 29 09)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle