17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12EKİM2004SAJJ 10 DIŞ HABERLER [email protected] KAVŞAK OZGEN ACAR Geçmişe Mazi Dersek! Bu satıriann yazarı 1960'ta gazete- cılığe başladı. O gün bugündür AB, günderninden eksık olmadı. 11 Eylül 1963'teDışışleri Bakanı Feridun Ce- mal ErHn, o zamarı kısaca "Ortak Pa- zar" denilen topu topu 6 üyelı AET ıle "Ortaklk Anlaşması"n\ AnKara'da TBMM OnurSalonu'ndaimzaladığın- daoradaydık. 1970'teTürkiye'nin "mü- zakere koşullan" ile ılgılı bir belgeyi ya- yımladıçımızda "devletin gizlı kalma- sı gereken bilgıtenniaçıklamak' suçun- dan yargılanıp aklandık 5 Ekım AB Komısyonu Raporu'nun açıklanma- ASÜUıHfR sından sonra zil takıp oynayan genç meslektaşlanmın davranışlan, yazan rapordan daha ç o k üzmüştür 12 Eylül 1963 tarihlı Cumhunyet da- hıl, tüm Türk gazetelerıne bakanlar "Ortak Pazar'a girdik" başlıklan ıle kar- şılacaklardır. 41 yıl sonra tanh teker- rür ettı. Genç meslektaşlar, bılerek bılme- yerek, beJkı de yalakalık olsun dıye, ra- pordan sonra yine aynı başlıklan attı- lar. Istersenız Avrupa-Türkıye ılışkıle- nne "geridönüşümlü" göz atalım. "Geçmişe mazi" demeyıp bugünu daha lyı anlayabilmek ıçin 1839'a dö- nelim. Pazar günü Cumhurıyet'in ar- ka sayfasında Abdülmectt'in portre- sinin Londra'da satışı haberinde pa- dışahın yaşamöyküsüne de yer vendik. Ancak 1839 Tanzımat, 1856 Islahat Fermanlan ıleTürkiye'yeaydınlanma- nın gereklennı, hukuk devletinın ilke- lennı, ınsanlann eşıtlığını, parlamenter demokrasıyi getirme çabası ıçındekı Abdülmecıt'ın gırişımlerine ılışkın şu satırlar haberden düşmüştü: "Avrupa aydınlanmasına 'uyum' ni- telığı taşıyan bu (1839) feımanı Batı olumlu karşılamış, 1853te başlayanKı- nm Savaşı 'nda Âbdülmecıt'e yardım etmişti. Ancak, bugün AB'de görûlen Kürtlenle Alevileriazınlıksaymayayö- nelik davranışlannın benzeri Âbdül- mecıt dönemınde de yaşanmıştı. Ab- dülmecıt, çeşitli topluluklan eşıtlik il- kesinde ve 'Ösmanlı Vatandaşı' kav- ramında bırleştirmeye çalışırken, Av- nıpalılar Osmanlı halkı içinde ulusçu- luğu körvklemışlerdı. 1856 Islahat Fer- manı'nda. özellikle Müslüman olma- yanlara tanınan haklara Müslüman- lar; kendilerının de askere alınmasına Müslüman olmayanlar tepkigöstermiş- lerdi. Batı'nın Osmanlı'nın içişlerine kanşmasına karşı çıkan bir grubun kendısını devirerek AbdülazizV başa geçırmek ıstemelen başansızlıkla so- nuçlanmıştı." Görulduğü üzere Avrupa'nın, Os- manlı'nın Batılılaşma çabalannı arka- dan vurma sıyasası, 2004 Raporu'na da hemen hemen aynen yansımadı mı? Avrupa'nın Türklere yonelık sıya- sasında acaba 165 yılda ne değışti? 20. yüzyılda Avrupa ve Türkiye Batı bugün Türkıye'de en çok ın- san haklarından, demokrasinın zayıf- lığından. askerin güçlü oluşundan, Türkiye nüfusunun çokluğundan, kışı başına ulusal gelirin düşüklüğünden ya- kınmıyor mu? Peki 1963 Anlaşması imzalandığın- da durum neydi? 27 Mayıs askerı dar- besınden sonra Menderes-Zorlu- Polatkan üçlüsü "idam" edılme- mışmıydı? 11 subayın darbesının ön- lenmesinın yanı sıra Albay Talat Ay- demir, ıkı asken darbe ginşımı son- rasında "idam" sehpasını boylama- mış mıydı? Mılli Birlık Komitesı'nın as- ker üyeleri Cumhuriyet Senatosu'na "yaşam boyu senatör" olarak gırme- mişler miydi? Türkiye'nin o günkü kı- şı başına düşen ulusal geliri topu to- pu 360 dolar değil miydı? Pekı, tüm olumsuzluklara karşın neden Ortak Pazar, Türkiye ile 1963'te anlaşmayı, ustelık takvım vererek, ımzalamıştı? Anlaşmanm ımzaJanacağı gun Cum- hurıyet'te bir harita yayımlandı. Bizım çızdiğımiz, değerli meslektaşım Fik- ret Otyam'ın taramasını yaptığı bu harıtaya bir göz atalım. Harıtada "Or- tak Pazar"\r\ ancak 6 üyesı var. Anlaşma önerisi yalnızca Tür- kiye ıle bırlikte Yunanıstan'a yapılmıştır. Neden? Denılebılır ki Türkiye ve Yunanıstan, so- ğuk savaş döneminde Varşo- va Paktı karşısında "kanat" ül- kelerdı, Batı'nın güvenliğı içın gerekliydiler. Peki o zaman ne- den aynı konumdaki Iskandi- nav ülkelerine aynı öneri yapıl- madı? Kaldı kı bugün Türki- ye'nın "ferördünyas/"ndakije- opolıtik konumu, AB'nın gü- venlıği açısından o güne kıyasla daha önemli değil mı? Sorunun yanrtı olan "çünkü"yü üç gerekçeye bağlayabiliriz. Türkiye, o günlerde; demokrasi, hukuk devteti, ay- dınlanma, ınsan haklan, ekonomik kal- kınmayı hedefleyen, tarihınin en önem- lı "fop/umsa/ctev/ef"anayasasını ka- bul etmişti. Ikıncisi, "Bağımsızlık" Sa- vaşı ıle Lozan Antlaşması görüşmele- rınde Batı'nın çifte standardını çok lyı tanıyan Başbakan Ismet Inönü ve onun ödün vermez Dışışlerı Bakanı Erkın'ın variığı Batı içın güvenceydı. Üçüncü "çünkü" ise Türk ışçılerıydı. 1961'den sonra başta Almanya ol- mak üzere Avrupa, üretım malıyetini düşürüp uluslararası rekabete açılırken, Batı'nın kalkınmasının Türk ışçisizya- pılamayacağının farkındaydılar. Böy- lece Altılar "ortak", Türkiye ise ışçıle- ri ve ithalatı ile "pazar" olacaktı. 1963 Anlaşması üç aşamalı takvım öngörmüştu. Bırıncı aşama "Hazırlık Dönemı" ıdı, "en az 5, en çok 10 yıl" sürecektı. Bunu "en fazla 12 yıllık" btr "Geçiş Dönemi" ızleyecekti. "Son Dö- nem"de ise "Gümrük Birtığı"ne gın- lecektı. BuhesabagöreTurkıye'nın AB üyeliğı, en erken 1978, en geç 1983'te gerçekleşecektı. Türkiye, bu aşama- ları tamamlamış, 1978'egehndığınde Ortaklığın "Uygulama Sekreteh" olan, istanbul doğumlu Fransız siyasacı Emile Noel, Yunanıstan'ın başvuru- su üzenne, son aşamasının tamamlan- ması içın Ankara'ya da çağn yapmış- tı. O zaman Türkiye'de istikrar, huzur var mıydı? Ekonomik koşullar nasıldı? Anımsamakta yarar var! Kıbns olayın- dan dolayı ABD, sılah ve ekonomik ambargo koymuş, benzın ıstasyonla- rındakı pompalardan petrol yerıne ha- va akıyor, elektnk kesıntilerı diz boyu olduğu içın fabnkalar kapanıyordu; ış- sızlik almış başını gıtmışti. Sokakta her gün beş ınsan öldürülüyor, sıkıyö- netim gündemde. demokrasi ve hu- kuk devletı ise askıdaydı. Bu durum AB'nın bugün öngörduğü koşulların hiçbınnı karşılamıyor, ama AB, 1978'de Türkıye'ye "buyur" dıyebilıyordu! Bu- rada, Ecevit'ın hatasını kuşkusuz ta- nh yargılayacaktır. Türkiye bugün 1963'e. 1978'e kıyas- la her açıdan çok daha lyı değil mı? Anayasal değışikhkleryapılmış, AB'ye uyumlu yasalarTBMM'den geçınlmış, askerin yetkılen kısılmış, DP'nın üç lı- deri ıle Albay ve arkadaşlannın asılma- sına ses çıkarmayan Bruksel'in ıste- mi doğrultusunda, Türkiye Cumhuri- yetı'ne karşı ısyanla binlerce kışının ölümüne neden olan Abdullah Oca- lan bile idam edilmemış! Kıbrıs'tata- nhin en önemli ödünlen venlmış. Türk- lerin satın almagüçlerı 6 bın dolan, ül- kenin dışsatımı 50 milyar dolan aş- mış, ekonomı lıberalleşmış, kamu or- taklıklan haraç mezat satılmış... Daha ne olsundu? Aynntılar arasındaki şeytan AB, raporunda 1963 Anlaşması'nda- kı gıfcH takvim verdi mi? Hayır. Görüş- meterin ne zaman başlayacağı belli mi? Değil! Ne zaman, nasıl bıteceğı saptan- mış mı? Yoo! Buna karşılık "OğlumAh- met, buyolda deyam et" ıçeriklı rapo- run aynntılannın öğrenilmesinden son- ra şakşakçt basında, hatta hükümet- te, şaşkınlık gözleniyor. Dışişleri Baka- nı Abdullah Gül, "Kürt ve Alevi azın- lık" kavramlanna karşı çıkmadı mı? Ra- porun Abdülmecit karşısındakı Batı'nın yaklaşımından ne farkı var? Oysa 1999 Helsinkı Doruğu'nda Tür- kiye 'nin de öteki ülkelerle birtikte üye- lik mûzakerelerine başlanacağı" Türk hükümetınin dırenmesı sonucunda kon- mamış mıydı? Gül bile dayanamayıp "Rapor, Türkıye'yeeşit muamele esa- sını benimseyen 1999 Helsınki Zirve- sikararlanyla çel'ışmekte olup aynca tar- tışılmaya muhtaçtır" dıyor. Gorüşme- ler olumlu bitse dahi şimdı üyeliğın ka- muoylanna sunulmasından söz edilıyor. "Full member (tam üye)" yenne "pri- vileged member (ayncalıklı üye)" öne- risıne Türkiye'nin karşı çıkması üzeri- ne kelime oyunuyla raporda "qualified yes (kısıtlı, sınıriı, koşullu evet)" deni- liyor. Olup bitenlerin yenı farkına varan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "AB'nin b'ıze karşı aynmcılık yapaca- ğına inanmak ıstemiyoruz" diyerek ay- nmcılığın dik âlâsının yapıldığını °do\ay- ir ttiraf edıyor. Birzamanlarucuzakapattıklan Türk işçilerini almak ıçin gönderdikleri tren- ler yenne şimdı serbest dolaşıma kar- şı duvarlar örüyorlar. Nüfusunun yüz- de 4O'ı tanmcı olan Türk halkında bu oranı yüzde 20'nin altna çekme gibi ko- şullar getınlirken, bu uygulama için ge- rekli maddi güvence verilmiyor. Hu- kukçulararasında "Şeytan aynntılarda gızlidir" söylemı geçeriıdır. 180 sayfalık rapor ve 80 bın sayfa- lık AB belgelen arasında başkaca ne gi- bi şeytanların saklı, 5 Ekım'in 1963 ön- cesine donuş olduğunu isezamanla öğ- reneceğız. Elmek: [email protected] * A k Faks: 0312. 442 79 90 **&*•* . .. •• ? ; " v * Küresel ısınmanın şiddetleıunesi insanlar için yeni felaketier demek. Önümüzdeki yıüarda dümanın bazı bölgelcrinde görülen kuraknğm daha da artması bekleniyor. Doğadanalarmînsanın başlattığı küresel ısınma yeni bir aşamaya giriyor. Atmosferdeki karbondioksit düzeyinde son iki görülen dikkat çekici artış, doğanın artık bu gazı sindirme kapasitesinin smınna eelmesine b f r 6 DışHaberlerServisi-At- mosferdeki karbondioksit (CO2)oranındasonıkıvıl- . . . . .. 1 1 1 - 1 1 1 1 1 1 • 1 ,- dır gerçekleşen beklenme- bağlanıyor. Buysa etkısını zaten gostermekte olan küresel ısınmanın daha şıddetleneceğı anlamına gelıyor. dıkvenedenıaçıklanama- , . , , , . ,, 2,^4 partikül şeklınde gerçekleşen ar- tışı açıklayacak El Nino benzen bir do- ğa olayının olmayışı. 50 yıl kadar önce genç bir ıklım uz- yan artış, küresel ısınmanın kontrol- den çıkmak uzere olduğunu düşündü- rüyor. Geçen yıl 30 bın kişınin yaşamı- na mal olan sıcak hava dalgasının kü- resel ısınmadan ka\Tiaklandığına ına- nan uzmanlar, bu gelişmeyi kaygı ve- ncı buluyor. Ingilız basınında yer alan haberler- de, uzmanlann "dümanın doğal siste- minin karbondioksit sindirme kapasi- tesinin sınınna geiüımiş olabilecegine" dikkat çektığı vurgulandı. Uzmanlar, sera etkısine yol açan te- mel gaz olan karbondioksit mıktannın son ıki yıllık dönemde gerçekleştırdı- ğı artış oranının yükseklıği üzenne farklı açıklamalar öne sürüyorlar ve bunun küresel ısınmada yenı bir süre- cın başlangıcı anlamına gelebıleceği- ne dikkat çekıyorlar. CO2 yayılımındakı olağanın üzerin- dekı bu artış küresel ısınmayı kontrol etmek içın on yıllar değil, yalnızca bır- kaç yıllık bir zaman kaldığı yönünde- kı kaygılan da beraberinde gerinyor. Kö- tü senaryoya göre, bu oranlar, dünya- nın gazlan sındıren doğal sıstemının çö- küşünün ılk ışaretlen olabilır. Süreç hızlamyor Bunun "kaçakseragaaetkisi" olarak adlandınlan, gezegenın yükselen sı- caklığını kontrol etmenin imkânsız ha- le geldiğı bir durumun habercisı olabi- leceğı belırrıhyor. Buzullar erirken buz ve karlardan atmosfer dışına daha az gü- neş ışığı yansıtılıyor ve kayalar daha faz- la ısı çekmeye başlıyor. Bu halıhazır- da yaşanmaya başlamış olan bir süreç. Böylesı bir gelişmenın dünya çapm- da kıtlık, tanmsal sorunlar, denız sevi- yelennde artış, ıklım kargaşası \e sel- Küresel ısmma knraklık gibi \ ağışları da anornıal boyTitlara taşıyor. lerde artış anlamına gelebileceği ve bu- gün kontrol edılebılir düzeyın ötesın- de problemlerle karşılaşılabileceğı ön- görülüyor. tklim Değişıklıği Üzerine Hükümet- lerarası Heyet'e bağlı iklim uzmanla- nnın yaptığı tahminlerden bın, dünya daha sıcak hale gelırken "karbonemi- cter" olarak bilinen bitki örtüsünün, kar- bondıoksidi soğurma kapasitesinin azal- makta oluşu. Temel karbon emicilerin okyanus ve ormanlar olduğu hatırlatı- larak gözler bu alana çe\Tİliyor. Son Ud yılda artü Geçen on yıllarda karbondioksit ora- nındaki artışın yıllık ortalama milyon- da 1.5 partikül oranında gerçekleştiğı ve bunun petrol, kömür ve gaz gıbı fo- sil yakıtlannın tüketılmesınden kay- naklanan olağan bir oran olduğu düşü- nülüyordu. Ancak 2002 ve 2003 yıllan ölçümlerinde bu artışın mıryonda 2 par- tıkülün üzerine çıktığı belırlendı Geçmışte atmosferde CO2 se\ıye- sinde gerçekleşen az veya çok artışlar da o dönernin doğal olaylanyla açıkla- nıyordu. Örneğin, Pasifık'ı etkıleyen El Nıno sırasında, ılık okyanuslar CO2 'yı soğurmak yerine yaydığı için atmosfer- deki oran dramatik bir şekilde artmış- tı Uzmanlann dikkat çektığı nokta. bugüne dek bu oranda bir artışın art ar- da 2 yıl boyunca hiç yaşanmamış ol- ması Uzmanlann konuyla ılgılı olarak kay- gılanmasına neden olan bir başka nok- ta ise, son ıkı yılda mılyonda 2,08 ve manı olan \e bugün 74 yaşında olma- sına karşın hâlâ San Dıego'daki Kali- forniya Unıversıtesı'nde çalışmalannı sürdüren Charles Keeting. "Art arda iki yıl boyunca, yılhk milyonda 2'den fazla partikül arüşı oranı gerçek bir fe- nomen. Bunun beklenmedik yeni bir doğal sürecin başlangıcı olması da ihti- mal dahilindedir" dıyor. Zaman darahyor 2002 ve 2003 'te fosil kaynaklı yakıt- lann yanma miktannda belirgin bir ar- tış olmadığına dikkat çeken Dr. Ke- eling, küresel ısınmayla bağlantıh ola- rak dünyanın karbon emıcılennın etki- sizleşmesının CO2 artışını açıklayabi- lecek bir faktör olduğunu belirtiyor Geçmişte Ingıliz hükümetme danış- manlık yapmış olan ve şu sıralar Lond- ra'daki Imperial Fakültesi'nde görev yapan Profesör Tom Burke. "Bu kar- bondioksit ölçüm serisi dün> anın iklim saatidir ve görünen o ki zaman darah- yor'" diyerek yaşanan surecı bir bom- banın patlaması öncesıne benzetiyor. Bır başka ıklım değişıklıği uzmanı Doktor Peter Cox, karbondioksit mik- tanndakı artışın dünyanın tüm bolge- lennde aynı olmadığına dikkat çeki- yor. Cox, kuzey yankürede fazladan orman yangınlannın gerçekleştiğinı ve AMiipa'da özellikle çok sıcak bır yaz yaşandığını hatırlatıyor. Bunun bıtki örtüsünü etkilemiş ola- bileceğıni ve topraktan çıkan karbon- dioksit miktannın artmasına neden ol- duğunu vurguluyor B.4KIRKÖY 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN Dosya No- 2003 299 Davacı Ayşe Altun taranndan davalı Selahattın Al- tun aleyhıne açılan boşanma ve velayet davasında Dülgerlı Koyu, Arhavı-Artvın adresınde ıkamet et- tığı bıldınlen da\alı Selahattın Altun'a bu adreste teblıgat yapılamamış, başka bır adresı de tespıt edile- memıştır Kendısıne ılan yoluyla teblıgat çıkartıkna- sına karar venldığınden. adı geçenın duruşmanın ya- pılacağı 10 12 2004 gunu saat 9.35'te hazır bulun- ması belge ve delıllennın ıbraz etmesı, gelmedıği ve delıl ıbraz etmedığı taktırde yargılamaya devam olu- nacağı ve karar venleceğı âa\r a dılekçesı ve duruşma günü teblığı yenne geçmek üzere ılan olunur. 01.10 2004 " Basın 44642 MALATYA 1. ASLİ\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1999 262 Davacı Türkıye Vakıflar Bankası Vek A\ Mehmet Uruç vs tarafindan davalılar Nevzat Gültekin \s hakla- nnda tasamıfim ıptalı davasının ara karan gereğınce du- ruşması 02.12 2004 tanhıne talık edılmıştır Adı geçen da\alılar Ne\-zat Gültekın ve Mahmut Ay- demir'ın adreslennın meçhul olması nedemyle yenıleme dılekçesı duruşmasının 02 12 2004 tanhıne bırakıldığı gazete ılanı ıle teblıgat yapılmasına karar venldığınden dunişmaya katılması \e\a kendısını bır vekılle temsıl et- tırmelen aksı takdırde yokluklarında karar venleceğı ılan olunur 28 09 2004 Basın 45580 SİVRÎCE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No 2004 83 Mahkememızin 22 09 2004 ve 2004 83-63 E.K sayılı ılamı ıle Elazığ ılı. Sıvnce ılçesı, Uslu Köyü, Cılt No 47, Hane No 1, BSN:85"de kayıtlı Uslu, 24 11 1950 d.lu Tevfik ve Ayşe kızı 12173125664 TC No~lu Hacca Onak'ın ısmı Hatıce olarak duzeltılmesıne karar \enl- mıştır llan olunur 22 09 2004 Basın 45514 TC Marmara Umversıtesı Hukuk Fakültesı'nden aldığım öğrencı kımlığunı kaybettım Hukumsüzdür. ELINEKİNÇAYfLL\ ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ'NDEN DUYURU DOÇENT, DOKTORA ve YÜKSEK LİSANS ADAYLARININ DİKKATİNE 1 Eylül 2000 tarih ve 24157 sayılı Resmi Gazete'deyayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliği' nin 5. maddesi uyarınca, doçent adaylannınÜniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı'na(ÜDS)girrneleri gerekmektedir. Bu sınav ile ilgili bazı bilgiler aşağıdadır: 1. ÜDS, Alman, Fransız ve İngiliz dillerinde, fen bilimleri, sağlık bilimleri ve sosyal bilimlerolmaküzere üç ayn alanda, yılda iki kez Ankara'da, merkezi olarak Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) I taranndan yapılacaktır. 2.2004-ÜDS'nin ikinci uygulanma tarihi 12 Aralık 2004'tür. Başvurular 11-22 Ekiın 2004 tarihleri arasındaüniversite rektörlüklerine yapılacaktır. [ 3. ÜDS'de 100 üzerinden 65 veya daha fazla puan alan doçent adaylan başarılı olacaklardır. 4. Yabancı dil koşulumı karşılamak için, doktora ve sanatta yeterlik sınavına girecek adaylann da ÜDS'ye girmeleri ve 100 üzerinden 50 veya daha fazla puan almalan gerekmektedir. 5. Üniversitelerarası Kurul'un 27.04.2003 tarihli toplanrısında; Lisansflstfi Eğitim ve öğretim Yönetmeliği' nin 21 ve 29. maddelerine göre Doktora ve Sanatta Yeterlik sınavlannda ÜDS ile birlikte, KPDS sınavının da kabulüne, doktora yeterlik sınavına girebilmek veya sanatta yeterlik çauşmasını sonuçlandırabilmek için ÜDS veya KPDS sınavlanndan herhangi birinden en az elli (50) puan aiınması gerektiğine karar verilmişrir. 6. ÜDS sonuçlan yüksek lisans programlanna giriş için de kullanılabileceğinden, lisans programı mezunu ile lisans programlarının son sınıfında veya son sınıftan bir önceki sınıfta okuyan öğrenciler de bu sınava girebileceklerdir. Ancak bu öğrencilerin ilgili üniversiteden yüksek lisans programlan için ÜDS sınav sonuçlanrunkullanılıpkullanılamayacağınıöğrenmeleri gerekmektedir. 7. BaşvurmaBelgelerine TC KimlikNumaralan dayazılıp kodlanacağından, adaylann bu numarayı şimdiden Nüfiıs İdarelerinden öğrenmeleri yararlarına olacaktır. Basın :44645 ÖSYM BAŞKANLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle