Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-HEKİM 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA
J l i J v i ^ r i l U I V J J . ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
IşıJinyasından
Kınsatağı
• Lkonomi Servisi -
Istnbul Sanayi Odası
(f SD), temaslarda
bınrunak ûzere 50
saLayiciyle birlikte gittiği
KKTC'den yurda döndü.
Yöıeüm Kurulu Başkanı
TaııJ Küçük. KKTCnın
retVandumdan sonra
özelikle inşaat ve
turrmde cıddi bir
gelşme içerisinde
oldığunu belirttı. Kuzey
Kıtns'ta montaj sanayii
ve tafif sanayi
yapJabileceğini ifade
edeı Küçük, ""Kıbns'ın
önüıü açmak,
ekoıorrusinin
güçbnmesine katkıda
bulınmak lazım.
'Kılns'ta üretim olmaz.
bır şeyler verelim, Kıbns
da yışamasını sürdürsün'
zihnıyetini artık
değijtırmek lazım. Balık
tutmayı öğretelim" diye
kontştu.
BektPik indirimi
yürüplükte
• ANKARA (ANKA) -
Elektriğin toptan satış
fiyatında yapılan vüzde
5'lik indirim uygulamaya
girdi Eneıji Piyasası
Düzenleme Kurulu'nun
konuyla ilgıli karan,
dünkü Resmi Gazete'de
yayımlandı. Türkiye
Elektrik Ticaret Taahhüt
AŞ(TETAŞ)taranndan
uyguJanacak yüzde 5'lik
indınm, 1 Ekim'den
itibaren geçerli olacak.
Okan
Üraversitesi'nde
yeni bölüm
• İstanbul Haber Senisi -
tmalat ve hızmet
sektörlerine kaliteli
eleman yetiştırmek
amacıyla kurulan Okan
Üniversitesi'nde Endüstri
Mühendıslıği Bölümü
açıldı. Matematik, temel
bilımler, mühendislik ve
işletme bilimleri üzerine
lcurulan bölüm ile
öğrencilerin altyapılannın
geliştirilmesi
hedeflenıyor. ÖSS
sonucuna göre herhangi
bir üniversiteye
yerleşemeyen öğrenci
adaylan da Endüstri
Mühendıslığı
Bölümü'nün 60 kişilik ek
yerleştirme
kontenjanlanna
başvurabilecekler.
Sermayeye serbest dolaşım hakkı tanınırken emekçiye kısıtlama getirilmesi çabası tepki çekiyor
Bu da Türkiye'ninkorkusu
JAŞAK SEZEN
AB Ilerleme Raporu'nda atıfta bu-
lunulan "İşgücünün serbest dolaşım
bakkının daimi olarak kısıtlanmasr
konusu iş çe\Teleri ve konunun uz-
manlarıncaendişe ile karşılandı. Hak-
lannkısıtlanması halinde Türkiye 'de-
lci iş alanlannın daralmasından endi-
şe duyduklannı dile getiren yetkililer,
özellikle muhasebe, mımar-mühen-
dislik gibi uzmanlık gerektiren alan-
larda ciddi sonınlarla
karşılaşılabileceğini dile
getirdiler.
Nüftısu hızla yaşlanan
A B ülkeleri Türkiye'nin
AB'ye girmesiyle yaşa-
nabüecek işçi göçünden
korktuğundan serbest
dolaşım hakkının kısıt-
lanması konusunda dire-
tiyor. Ancak Türkiye'nin
AB'ye girme isteğinin
kalkınma isteğiyle doğru
orantılı olduğunu belir-
ten uzmanlar, bu hak ve-
rilmediği takdirde AB'ye
girmenin bir anlamı ol-
mayacağı göriişündeler. •••"—^—
Bu konuda bir rapor hazırhğında olan
Türkiye Mühendis ve Mimar Odala-
n Birlıği (TMMOB)yetkılileri de do-
laşım hakkının kısıtlanması ihtimali
ile ilgili olarak, "Türk mühendisler
gidip orada çahşamazken yabancıla-
n n geUp burada kolayukla iş yapabü-
melerinin etkikri olumsuz olacaktır"
yorumunda bulundular.
AvTupa Türkiye Araştırmaları Ens-
titüsü Direktörü Doç. Dr. Hanın
Gümrûkçü. Türk hükümeti "evet"
• AB ülkeleri,
genç nüfüsundan
çekindikleri
Türkiye'den yoğun
işgücü akınından
çekinirken
emekçiye serbest
dolaşım hakkı
verilmemesi
Türkiye'de
uzmanlık gerektiren
mesleki alanlar için
risk oluşturuyor.
demeden yasal olarak böyle bir hak
kısıtlaması getirilmesinin mümkün
olmadığını belirtti.
Haksız rekabet
Böyle bir bsıtlamanın Türkiye'de
var olan muhasebe-denetim mesleğini
kabul etmeme anlamına geleceğini be-
lirten istanbul Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler Odası (ISMMM0)
Başkanı Yahya Ankan ise bunun hak-
sız rekabete yol açacağını söyledi. Tür-
kiye 'nin zaten uluslara-
rası denetim firmalan-
nın işgali altında oldu-
ğunu belirten Ankan,
**Biam emeğûniz orada
iş bulamazsa AB'ye gir-
menin pek bir anlamı
yok. AB süreci başlama-
dan biter. Ozeüikle mu-
hasebe açısuıdan ba-
karsak şu anda bu ala-
nın yüzde 80"i beş bü-
yük yabancı firmanm
elinde. Bir de Türk ça-
hşanlanmn Avrupa üJ-
kelerine gitmesi engeüe-
nip Avrupahlann get-
mesinin önü açıursa bu
TARIM BAKANI AB KOMİSYONU'NU ELEŞTİRDÎ
'Ete ithalatyasağı
sağlık endişesiyle ilgilV
EBRUTOKTAR
meslekTürkler açısından bitme nokta-
sına geür" dedı.
Türkiye'nin bu uygulamadan bü-
yük zarar göreceğini belirten Türki-
ye Tekstil Orme ve Giyim Sanayi Iş-
çileri Sendikası (TEKSÎF) Başkanı
Zeki Polat ise "AB'ye girmeden Güm-
rûk BirliğTne ginnemiz bize 100 mfl-
yar dolara mal oklu. Aynı şekflde bu
hak elimizden alınarak AB'ye gire-
ceksek yine aynı dunımla karşılaşı-
nz" dedi.
ANKARA - Tanm ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, müzakerelere başlamak
için Türkiye'nin Gümrük Birliği (GB) Anlaşması gereği AB'den et ithalatı sınır-
lamasına son vermesini isteyen AB Komisyonu'nu eleştirdi. Deli dana hastalı-
ğına işaret eden Güçlü, "AB'den 2000 yıündan bu yana can-
h hayvan ve et ithal etmiyoruz. Ancak bu tamamen hayvan
hastalıklan ile ilgili bir tedbir. Bunu sağlık unsuru dışında
, . ^ , % gerekçeyle irtibatiandırmaya çahşmalan yanhş ohır" de-
*^* * * di. AB Komisyonu, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin
" ' başlamasını önerdiği tavsiye belgesinde, Türkiye'nin
~~~ GB'den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmedi-
ğini savunuyor. Türkiye'nin AB'den et ithalatı yapma-
dığım belirten komisyon, bunun GB'nin ticaret
politikasına aykın olduğunu öne süriiyor.
Güçlü. .AB'ye uyum çerçevesinde tanm
sektöründe yapılacak uyum çalışmalanna
da değindi. Türkiye'nin tarımsal destek ve
piyasa mekanizması bakımından AB 'ye gi-
ren son 10 ülkeden çok daha iyi olduğunu
savunan Güçlü, "AB sadece 3 alanda Tür-
kiye'yi eleştiriyor. Hayvancılık. tahıl ve yağ-
ü tohumlar gibi tanm ürünlerine yüksek
k koruma oranlan uygulanmasuu, küçük iş-
letmeierde üretim yapümasuu ve tanm alt-
yapısuun yetersiz olmasını eleştiriyor. Bu
alanlarda sorunlar var" dedı. Bu sorunlan
gidermek için gerekli kararlılığa sahip olduk-
lannı söyleyen Güçlü. "Karamsarhğa gerek
yok. Elbette u\ıım sürecinde zarariı
çıkacağutuz sektörler de olacak. Ama
amacunız \iizde 51 avantajla AB've gjrmek"
diye konuştu.
ATO Başkanı Sinan Aygün, GB'nin Türkiye'ye atılan en büyük kazık olduğunu söyledi
'Müzakere değîl dayatma'OZCANOZGUR
MUĞLA - Ankara Ticaret Odası (ATO)
Başkanı Sinan Aygün, Türkıye'nın AB'yle
ilişkilerinin "müzakere" yenne yeni bir "da-
yatnuT sürecine sokulmak istendiğini öne
sürdü.
Muğla'da "Stratejik Açıdan Türkiye'nin
Meselekri" konulu bir konferans veren Ay-
gün, AB'yle geçen süreçte Türkiye'nin üni-
ter yapısına zarar verici 9 uyum paketi çıktı-
ğını savunarak "Müzakere diye önümüze
1856 tarihli Islahat Fermanı'nı koyacaklar.
40 yüdır > apüklan da bu. Yeni süreç müzake-
re değü, dayatma sürecidir" dedi. Gümrük
BirliğYnin(GB) Türbye'ye atılan en büyük
"kazık" olduğunu belirten Aygün. "Türk
halkınu GB'ye girersek yabancı sermaye ge-
lecek, diye kandırdılar. Şimdi de AB'ye girer-
sek yabancı sermaye gelecek, diyorlar" diye
konuştu. CHP de Ekonomı Bülteni'nde AB
Ilerleme Raporu'nu mercek altına aldı. Bül-
tende, "ama'sı bol ve koşullu bir söyiemi"
olan raporun "uzun \t engebeh' bir yol hari-
tasuıa, tam üyelik umurJannı bdirsiziiğe er-
teleyen ve Türkive'nin hak etmediği bir bel-
geye dönüştüğü" kaydedildi.
Serbest dolaşım sorunu
Almanya'da ucuz
işgücü tartışması
Alman araşOrma kurumlan Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği ile iş pı> asa-
sında önemH sorunlar yaşanacağuıa dikkati çekti.
FRANKFLTRT
(Cumhumet Bürosu)
- AB Komısyonu'nun
Türkiye ile tam üye-
lik müzakerelerinin
başlaması tavsıyesin-
de bulunması, Al-
manya'da farklı yo-
rumlara neden olu-
yor. Alman araştırma
kuruluşu IFO'nun
Başkanı Hans-Wer-
nerSinn, Türkiye'nin
AB 'ye tam üyeliğının
Alman iş piyasasında
önemli sonınlara yol
açacağını öne sürdü.
Alman Ekonomik
Araştırmalar Enstitü-
sü(DIW) ise Türk iş-
gücünün serbest do-
laşım hakkına AB
üyeliğiyle birlikte kı-
sıtlamalar getirilme-
sinin yanlış olacağı-
nı, tüm AB'nin bir
Türk işgücü göçün-
den kârlı çıkacağını
sa\ıuıdu. DIW, AB'-
nin sadece nüfus ha-
reketsizliğı ve do-
ğumlarda genleme
nedenıyle Türkiye
kökenli ilave bir göç
hareketine bağımlı
olduğunu sa\Tindu.
DÜNYA EKONOMtSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOGLU LONDRA erginy@tr.net
Geçen hafta petrolün varil fiyatı 53
dolara ulaştı, dünyanın önde gelen
borsaları geriledi. Ekim başında yapı-
lan IMF, Dünya Bankası ve G-7 toplan-
tılannda lıderler, dünya ekonomisinin
ufkunun kararmakta olduğunu, petrol
fiyatlarına, zengın ve yoksul ülkelerin
refahı arasındaki uçuruma, yoksul ül-
keleri boğan borç yüküne, ABD dış
açığına gönderme yaparak vurguladı-
lar.
Bu ortamda, ABD başkanlık seçim-
lerinı kim kazanırsa kazansın, ülkesi-
nin küresel egemenliğini tehdit eden ikı
sorunu acilen gündemınin başına al-
mak zorunda. Birincısi, ABD'nin ener-
ji gereksınimleri açısmdan Ortado-
ğu'ya bağımlılığı. ikincisi doların ulus-
lararası konumu üzerindeartmayade-
vam eden basınç. Ancak bu sorunla-
ra ılişkin olası çözümlerin hepsi, ser-
best piyasa kurallarının bır kenara itil-
mesini, devletin ekonomik kaynaklar
Gzenndeki denetiminin yeniden güç-
lendirilmesini ve emperyalizmi gerek-
tıriyor.
Böyle gelmiş, böyle gitmez...
Uluslararası Enerji Ajansı'na
(UEA) göre, dünyada günde 80 milyon
varil ham petrol tüketiliyor. Bu tüketi-
nın yüzde 25'i, dünya nüfusunun yüz-
ce 5'inın yaşadığı ABD'de gerçekleşi-
y>r. ABD, tüketımi için gerekli ham pet-
nlün yarısını, büyük çoğunluğu Orta-
coğu'dan olmak üzere ithal ediyor.
LEA'ya göre, dünyanın toplam günlük
fam petrol gereksinimi, yıidaortalama
jüzde 1.7 büyüyerek (ancak geçen yıl
^üzde 2'den fazla büyüdü) 2030 yılın-
ca 120 milyon varile ulaşacak. Talep-
teki bu artışın yüzde 6O'ı başta Çin ve
Hindistan olmak üzere gelişmekte
<lan ülkelerden kaynaklanacak. Eğer
Petrol, Dolar ve Piyasa
dünya petrol üretimrnin artık zirve
yapmaya başladığına ilışkin sapta-
malar kısmen bıle doğruysa, ham pet-
rolün arzı, talebin büyük ölçüde geri-
sinde kalacak. Diğer taraftan, Coun-
cil on Foreign Relations (CFR) ve
Baker Institute'ün birlikte hazırladığı
bir rapora göre (Strategic Energy Po-
licy Challenges for the 21 st Cen-
tury-2000) enerji sektöründe, kurulu
kapasite hem eski hem de yetersiz.
Bu yüzden "zirve yapma" sorunu bir
yana, yeni yatırımlar olmadan üretimi
arttırmak olanaksız. UEA, 2030'a ka-
dar 4.2 trilyon dolarlık yeni yatınm ya-
pılması gerektiğini düşünüyor.
ABD Enerji Bakanlığı'na göre,
2020'de ABD'nin petrol üretimi, ge-
reksiniminın ancak yüzde 30'unu kar-
şılayabilecek. ABD gereken ham pet-
rol ıthalatını gerçekleştirebilse bile, bu-
gün yüzde 96 kapasiteyle çalışan ra-
finerileri, artan gereksinimi karşılaya-
cak düzeye getirebilmek için büyük
çaplı yeni yatınmlar gerekiyor. Buna
karşılık Ortadoğu'daki "Körfez ülkele-
ri" dünya toplam üretimınin üçte ikisi-
ni sağlıyor olacaklar. The New Yor-
ker'dan John Cassidy'nin ayrıntılı bir
biçımde sergılediği gibi (04/10), önü-
müzdeki dönemde, ABD'nin ithal pet-
role, dolayısıyla da Ortadoğu petrolle-
rıne bağımlılığına son vermek hayal.
Tüm bu saptamalardan ikı sonuç çı-
karılabilir: Birincısi ABD, arzın gittikçe
talebin gerisinde kaldığı bır ortamda,
petrol ithal edebilmek için, Avrupa ül-
keleriyle, Japonya'yla, başta Çin ve
Hindistan olmak üzere gelişmekte
olan ülkelerle rekabet etmek zorunda
kalacak. Petrolün dağılımı piyasa
kurallarıyla düzenlenmeye devam
ettiği takdirde, fiyatlar artarken,
ABD'nin petrole ulaşma şansı göre-
li olarak zorlaşacak. Bu yüzden ABD
ulusal enerji politikası, Prof. Michale
Klare'in (Kaynak Savaşlan, 2001) Blo-
od and Oil (Kan ve Petrol) adlı yeni ça-
lışmasında gösterdiği gibi, 1980'den
bu yana, küresel enerji kaynaklarını ve
yollarını, sıyasi ve askeri olarak doğ-
rudan denetlemeyi amaçlayan bir
savunmadoktrininedayanıyor. Seçim-
leri kim kazanırsa kazansın, bu politi-
ka degişmez.
İkincisi, kapasite yetersizliği soru-
nuyla ilgili. Burada da serbest piyasa
ve özel sektör, çözümün değil sorunun
bır parçası. CFR'nın raporu, devlet
enerji piyasalarından çekildikten son-
ra, özel sektörün kısa dönemli bir yak-
laşımla, yeni yatınm yapmak yenne ka-
pasıteyi eskitene kadar kullanmayı
seçtiğini; enerji stratejik, toplumsal bir
ürün olduğundan devletin bu alanage-
ri dönmesı gerektiğini vurguluyordu.
30 yıldır petrol sanayiinde çalışan, pet-
rol mühendisi Prof. Charles Kohlha-
as da ABD muhafazakârlarının dergı-
si The National Interest'teki yazısın-
da, 20 yıl önce, mali piyasaların kısa
dönemli kazanç amacıyla, petrol şir-
ketlerine, düşük verimli kuyu açma et-
kinliklerini kısmalan doğruttusunda
baskı yapmaya, yatırımları caydırma-
ya başladığına, bugün petrol şirketle-
rinin hızla artan gelirlerini yeni yatırım-
lara yöneltmek yerine borsaya yatır-
dıklarına dikkat çekiyor ve soruyordu:
"Bize gereken petrolü kim sağlaya-
cak" Kohlhaas'a göre bugün yalnızca
tek bır ulusal lıder, Putin, bu durumun
farkında. Putin, ülkesinın enerji piyasa-
larındaki konumunu güçlendiımek için
enerji şirketlerini siyasi denetim altına
alıyor.
Dolar riskll
1990'larda ABD borsalarındaki hızlı
yükselişin yarattığı zengınliğin etkisiy-
le artan tüketimin ithalatı körüklediğı,
dış ticaret açığını büyüttüğü, özellikle
Asya krizinden sonra bu açığın giderek
daha çok yabancı sermaye girişiyle
(borçlanarak) finanse edildiğı görülür.
Ancak son IMF-Dünya Bankası top-
lantısında da gündeme geldiği gibi,
ABD'nin dış açığı (ve askeri harcama-
larla körüklenen bütçe açığı) artık sür-
dürülemez bir düzeye ulaştı, ABD he-
gemonyasının dayanaklarından biri
olan dolan aşındırmaya başladı. Dola-
rın aşınma eğilimiyse yabancı yatınm-
cıları dolardan uzaklaşmaya, Euro ve
Yen'e geçmeye zortuyor. Bu yüzden,
Samuelson gibi önde gelen iktisatçı-
lar (geçen hafta aktarmıştım) kronık dış
açığa bakarak serbest ticaretin yarar-
larından kuşku duymaya başladılar.
Petrolün fiyatındaki yükselme de
doiarın uluslararası konumunu tehdit
ediyor. Bu yıl OPEC ülkelerinın kasa-
sında 300 mılyar dolar biriktı. Çoğu
ABD'yle "kavgalı" OPEC ülkeleri, ko-
runmak için bu paraları ağıriıklı olarak
Avrupa bankalanndatutmaya, Euro'ya
yatırmaya, harcarken de daha çok Av-
rupa mallarını seçmeye özen gösteri-
yorlar (The Economist 23/09). Böyle-
ce ABD ile "kavgalı" ülkeler mali ola-
rak güçlenirken dolardan uzaklaşma
eğiiimi, doların uluslararası konumu
zayrflamaya devam ediyor.
1990'larda, özellikle Asya krizinden
sonra, IMF'nin baskısıyla azgelişmiş
ülkelerin merkez bankalannda büyük
döviz rezervleri oluştu. Petrolün fiya-
tındaki yükseliş, bu ülkelerin ekono-
mik dengelerini tehdit ederken dolar-
daki aşınma, Centre for Economic
and Policy Research'ten VVeisbrot,
Rosnick, Baker imzalı bir çalışmada
("Going Down with Dollar", 20/09)
vurgulandığı gibi, gelişmekte olan ül-
kelerde, milli gelirlerin ortalama yüz-
de 5'ine ulaşabilecek mali kayıp ola-
sılıklannı gündeme getirdi. Acilen bu
rezervlerin, Euro'ya, Yen'e dönüştü-
rülmesi gerekiyor. Böyle bir süreç, do-
lann uluslararası konumunu daha da
zayıflatacaktır. Bu tehlikeli gelişimi ter-
sıne çevirmek için, ABD'nin, dış tica-
ret açığını azaltmaktan başka çaresi
yok. Bunun için ithalatın azaltılması,
ihracatın arrtırılması gerekiyor.
ABD'nin rekabet gücü, bunu bugün
serbest piyasa kurallanna sadık
kalarak başarmasına izin verecek
düzeyde değil. Geriye korumacılık-
tan, dolara kaçışı siyasi olarak engel-
lemekten (askeri şantaj ve petrole el
koymaktan), hatta sömürgecilikten
başka bir seçenek kalmıyor.
İŞÇİMNEVTtENİINfDEN
ŞÜKRAIV SONER
Makyajı Aktı
Işçi-işveren ilişkilerini, sendikal haklan, çalışan
haklarını düzenleyen ilgili anayasa maddeleri,
başta 2821-22 sayılı sendikal yasalar, AB'ye
uyum adına hazırlanmış yeni yasa tasarılan, tü-
mü için geçerli bir durum saptaması: Makyajı ak-
tı.
12 Eylül hukuku ile örgütlenme, sendikaJaşma,
toplu pazarlık haklarına gelmiş yasaklar, çalı-
şanların haklarının önünde ağır engeller olarak
hâlâ karabasan gibi duruyorlar. Yasakları kaldır-
mak adına makyaj niteliğinde yapılan sayısı çok
yasal düzenlemeler, işçiler, sendikalar için de-
mokratik açılım yerine sonuçta yeni hak kayıp-
lannı, daha da geriye gidişi getiriyorlar.
12 Eylül sonrası hemen her hükümet, Ulusla-
rarası Çalışma Örgütü (ILO) haziran genel kurul-
lanna yetişmek, sendikal yasaklardan yargılanı-
yor olmaktan kurtulmak, AB yolunu açmak üze-
re makyaj yasa değişikliği yaptılar, ancak adı
üzerinde, kasıtgerçekyasaklan, haklarönünde-
ki engelleri kaldırmak olmayınca, maksat dün-
yayı, ILO'yu, AB'yi makyajla kandırmak olunca
ortaya trajik durumlar çıkıyor
Ne yazık ki " (o) günlerden bu günlere çok su-
lar aktı. ILO sözleşmelerine, AB kriterlerine
uyumlu Erdoğan Hükümeti'nin yeni tasanları
olmakzorunda "diyemiyoruz. Bugün geldiğimiz
noktada örgütlenme yolunun açılması, yasakla-
nn kalkması anlamında atılan adımlar kocaman
bir hiç, yalan.
Sendika kurabilmeden, sendikalı olabilmeye,
sendikal etkinliklere, toplu pazarlık, grev hakla-
nnın kullanılmasına uzanan sistemin halkaları
içine, haklan düzenleme adına gelmiş yasakla-
malarla dopdolu bir sendikal düzen, yasaklı 12
Eylül hukuku kapı gibi karşımızda.
Erdoğan Hükümeti'nin daha önceki ıktidarlar-
la aynı kafada sendikal haklar yasaklı düzenle
devam etme lüksü yok. Daha önce sürülmüş kö-
tü makyajlar öylesine aktı, sistemi öylesine kir-
letti, geriletti ki?.. Üstüne yeni makyaj tutmuyor.
Bir de Erdoğan Hükümeti'nin AB'ye girme uğ-
runa belki de anlamını, sonuçlarını bilmeden,
düşünmeden yaptığı bir anayasa değişikliği,
sendikal haklardan satışta elini kolunu bağlıyor.
DlSK'in 8-9 Ekim tarihleri arasında Ankara'da
düzenlediği "Ekonomik ve Sosyal Temel Hak-
lar Kapsamında Sendikal Haklar" başlıklı
sempozyumda ortaya çıkan tabloyu birkaç
cümle ile anlatmaya çalışalım.
önce Prof. Mesut Gülmez 2004 anayasa de-
ğişikliği ile ortaya çıkan durumu özetledi. Insan
haklan, örgütlenme özgürlüğü ve sendikal hak-
lara ilişkin Türkiye'nin altına imza attığı tüm ulus-
lararası sözleşmeler, anayasa dahil içi hukukdü-
zenlemelerimizin üzerinde geçerli. Bu sözleş-
melerin getirdiği haklar düzenlemelerinin orijinal
metinlerindeki kavramlar, noktası virgülü ile, yo-
rumlamaları da o sözleşmelerin uluslararası yar-
gı, organ kararian çerçevesinde uygulanmak zo-
runda.
Iktidaıiar, yasa uygulayıcıları Meclis, yargı, bu
uluslararası sözleşmelere, onlaria ilgili uluslara-
rası geçerli yargı ve organ kararlarına aykın ka-
rar alma, yorum yapma haklan, yetkileri yok.
Sözün özü AKP, Erdoğan Hükümeti'nin AB
uğruna 6 ay önce yaptığı bu anayasa değişikli-
ğinden sonra anayasamızdaki yasakları koruya-
rak, AB, ILO sözleşmelerini yok sayarak makyaj
yasa düzenlemeye kalkışması yasak Erdoğan
Hükümeti, başta 87-98 sendikal özgürlükleri dü-
zenleyen ILO sözleşmelerine sayısız düzenleme
maddesine apaçık aykın 2821 -22 yeni yasa ta-
sansını Meclis'ten geçirmeye kalkışırsa hem Hü-
kümet hem de Meclis anayasa suçu işlemiş ola-
caklar.
soner@cumhuriyet.com.tr
tstanbul Valüiği önünde toplanan TÜMTİS yetküi-
leri Trafık Nakfi çahşanı yaklaşık 100 işçinin işine
son verilmesini protesto etti.
(Fotoğraf: T.ARKAN TEMUR)
Trafik çalışanından
Valilik önünde eylem
İstanbul Haber
Servisi - Türkiye
Motorlu Taşıt Işçileri
Sendikası
(TÜMTÎS). toplu iş
sözleşmelerirün
sürdüğü bir dönemde
Trafik Vakfı çahşanı
yaklaşık 100 işçinin
işine son verilmesini
protesto etti. istanbul
Valiliği önünde
toplanan grjup adına
konuşan TÜMTÎS
Genel Eğitim
Sekreteri Gürel
Yıhnaz. toplu iş
sözleşmesi sürecinde
İstanbul Trafik Vakfı
yönetiminin
sergilediği rutumun,
vakfın amaçlan ile
çeliştiğini belirtti.
Türk-lş 1. Bölge
Başkanı Faruk
Büyükkucak da
"Türkiye'de emeğe
karşı sistenıli bir
sakün
yapdmaktadır" dedi.
"Yaşasm sınıf
dayamşmasr. "İşçi
kıyımmason"
sloganlan atan ve
"Sendikal hak,
anayasal hakür".
"\akrf işçisiköle
değüdir" pankartlan
taşıyan emekçiler,
basın açıklamasınm
ardından olaysız
dağıldılar.