22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 2004 PAZARTESİ CUMHURİYETT SAYFA 17 Dağlar kadar fapk Kamu Yönetimı Temel Kanunu tasansının hazıriayıcılanndan Baş- bakanlık Müşaviri Bilal Eryılmaz, Yeni Türkiye dergisinin Mart-Nisan 1997 tarihli 14. sayısında yayımla- nan "Bürokrasi ve Iktidar" adlı ma- kalesinde Cumhuriyetin kuruluş sürecini irdelerken şunlan dile ge- tiriyor "O dönemdekimemurkavramı, 'halka hizmet eden' değil, topluma tepeden bakan, emreden ve bir ölçüde toplumu potansiyel tehli- ke gören bir görünûm kazanmış- tı. Memur-halk ilişkisi, 'ceberrut devlet' ve 'jandarma devleti' gibi kavramlarta eleştirildi. Bu dönem- de bürokrasi özne, toplum ise nes- ne durumunda teiakki edilmektey- di. Partinin ve bürokrasinin. top- lum kültürüne ve popüler Islama karşı izlediğisiyaset sebebiyle bü- rokrasi ile halkarasındaki bağlargi- derek zayıfladı." Eryılmaz, "Bürokrasi ve Siyaset" kitabında ise "yeni yönetim anla- yışı"n\ şöyle özetliyor "Yeniyöne- tim paradigması, esasını Weber'/n formüle ettiği yasal-rasyonel bü- rokrasi modelinden alan gelenek- sel kamu yönetimianlayışını, piya- sa tipi mekanizmalar, esnek ve adem-i merkeziyetçi örgütlenme, çıktılarayönelmiş, vatandaş-müş- teri tatminini esas alan yönetim anlayış ve teknikleriyle ikame et- me amacını gütmektedir." Eryıl- maz aynı kitabında, kamu bürok- rasisinin ekonomik ve sosyal alan- daki yoğun faaliyetleri karşısında en etkili "denetim"(!) yöntemlerinden birinin de özelleştirme olduğunu söylüyor. "Özelleştirme, daha az devlet, daha fazla piyasa anlayışı- na dayanır ve kamunun kûçültü- lereketkinliğinin arttınlmasında te- mel araçtır. Başka bir anlatımla özelleştirme, hizmetlerde devle- tin rolünü azaltma ya da özel sek- törün fonksiyonunu arttırma terci- hidir." öyle görünüyor kı, Eryılmaz, ki- taplannda ve makalelerinde dile getırdiği "düşierini Kamu Yöneti- mi Temel Kanunu tasansı aracılığry- la "ü/fceyönef./m/ne"yansıtmak is- tiyor... Yalnız ortada sorunlar var. ör- neğin, Türkiye'nin en temel kurum- lanndan biri olan Danıştay'ın baş- kanı Nuri Alan, çok farklı düşünü- yor "Bir hukuk devletinde hazırla- nacakkanunibirdüzenlemedeön- celik, getirilecek olan ilkelerin ana- yasa İle uyum içinde olması, ana- yasaya aykınlık taşımamasıdır. Bu noktadan bakıldığında, tasanyı ha- zırlayan grubun, hukuka uygunluk yönündenyeterli birdestekalma- dığı, düzenlemelere ticari bir iş- letme modelinin egemen olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle tasa- n anayasaya aykın çok sayıda ilke ve kural içermektedir." Nun Alan'ın, geçen günlerde Da- nıştay'da düzenlenen kamu yöne- timi reformu ile ilgili toplantıda gün- deme getirdiği ve gözden kaçan bir başka saptaması da şuydu: "Tek amacı kâr etmek olan ticari bir iş- letme modeli esas alınarak; siya- sal ve toplumsalyapısı, coğrafya- sı özelliklerarz eden ülkemizde ka- muyönetiminde iyileştirmenin sağ- lanabıleceğine inanmıyorum." Bir yanda Danıştay Başkanf nın hukuka dayalı akılcı beliriemeleri, diğer yanda küçülüp küçülup ce- bimize girecek olan özelleşmış dev- let "para "digması... Eh, ülkeyi "tüc- car" zihnıyetiyte yöneteceğinı açık- lamış, şirket ortağı bir Başbakan'ın müşavırleri ile kamu yönetimini cid- diye alanlar arasında dağlar kadar fark olacaktır kuşkusuz... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 2003 Yıb Zamlar, Maaşlar, Avanslar: (3) Bağ-Kur (12. Basamak Âyhğı) 15 Ocak 2003 günlü Resmi Gazete'de (müken-er) yayımla- nan 4784 Sayıh Sosyal Sigortalar Yasası. Tanm Işçileri Sosyal Sigortalar Yasası, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Ça- lışanlar Sosyal Sigortalar Yasası ile Tanmda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Yasası 1 na Göre Gelir ve- ya Aylık Almakta Olanlara Sosyal Destek Ödemesi Yapılması Hakkında Yasa uyannca, bu yasalara göre "geür veya ayhk al- makta olanlara, 1.12003 - 31.12 J003 tarihkri arasında genel büt- çeden karşılanmak üzere, almakta olduklan ayhk veya gelirle- rine ilave olarak sosyal destek ödemesi'' yapılması öngörülmüş- tür. Bu "sosyal destek ödemesinin miktan De usul ve esaslannı beüriemeye ve bu ödemekri" yukanda sayılan sosyal güvenlik yasalan uyanca "ayhk ve gelir rutarlanna göre aylar itibariyle farkhlaşürmaya Bakanlar Kurulu" yetkilı kılınmıştır. Bakanlar Kurulu da kendisine verilen bu yetkiyi kullanarak, 17 Ocak 2003 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 2003/5145 sayıh karan ile Bağ-Kur Yasası'na göre yaşlılık ve ölüm aylığı alanlara "Ocak 2003 ayhk ödeme tarihkrinden geçerü obnak üze- re 1 ila 12"nci basamaklarda 100 nıihon liraya, 13 ila 24'üncü basamaklarda 75 milyon liraya tamamlayacak miktarlarda, ay- hklara eklenmek suretiyle sosyal destek ödemesi" yapılması ka- rarlaştınlmıştır. 4784 Sayılı Yasa"nın verdiği yetki, 31 Aralık 2003 günü dol- maktadır. Bu tarihten sonraki gelir ve aylıklar ıçin yeni bir ya- sal düzenleme yapılmaz ise, Bağ-Kur gelir ve aylıklanrun bü- yük bir bölümünde eksilme olacaktır. 5434 Sayılı T.C. EmekJı Sandığı Yasası ile 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasası 'nda "altsuurayhğı" uygulaması vardır. Bu uy- gulama uyannca. T.C. Emeklı Sandığı "istirakçileri" ile Sos- yal Sigortalar Kurumu "sigortahlarTna aylıkJan. yasalannda belirlenen tt alt sınır ayhğı'' tutarına göre ödenmektedır. Bağ-Kur Yasası'nın, "Asgari Ayhk Tutan" başlıklı Ek Mad- de 5'te yer alan "sigortahlara malullük ve yaşhhk ayhklannın ayhk tutan ile hak sahiplerine bağianacak ayhğa esas rutaru ca- ri günlük en az ücretin ayhk rutanrun 1/3 (üçte biri)'ünden az oiamaz" koşulu, 1981 yılında 2423 Sayılı Yasa ile yüriirlükten kaldırılmıştır. Biz de örneklememizi 12. basamak ayhğının %70'ine göre yapmaktayız. ISIK KANSÜ Ozkök'ün müzedeki yeri Hürriyet Gazeteşi Genel Yayın Yö- netmeni Ertuğrul Özkök, Türk basın tarihinin meslekleri uğruna can vermiş iki dürüst insanının, Abdi Ipekçi ve UğurMumcu'nun "demode gazete- cilik modelleri olarak müzeye kaldml- ması"rn önerme aymazlığına düşmüş- tür... Ertuğrul ozkök'ün bugüne değin yazdıklarıyla gazetecilik alanındaki modeli bellidir: Ozkök'ün çizgisi, esen- lik ve barış içinde yaşama yerine em- peryalist savaş yanlılığıdır. ozkök'ün çizgisi, toplumsal kesimlere bakış açı- sından nesnel değil, TÜSİAD üyesi olarak taraflıdır. Ozkök'ün çizgisi, ulu- sal çıkarları savunma yerine teslimi- yetçiliğe yakındır. ozkök'ün çizgisi, siyasilere ve si- yasi iktidariara eşit uzaklıkta durma ye- rine, onlaria al takke ver külah türün- den bir ilişkidir. Bu yüzden, kendisine eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile olan yakınlığından dolayı "özköşk" lakabıtakılmıştır. (ozkök'ün iddiasına göre, o lakabı kendisi icat etmiştir hat- ta! Bak: 16 Aralık 2001-Hürriyet) Bu nitelikleri nedeniyle basınımızın yüz akları olan Abdi Ipekçi ile Uğur Mumcu modellerini sorgulamaya kalk- mak Ertuğrul ozkök'ün harcı değildir. Türk basın tarihine AJi Suavi'nin de adı geçmiştir, Ali Kemal'in de. Biri yurt- sever, aydınlanmacı olarak; diğeri yurt satıcısı ve işbirlikçi olarak... Ertuğrul ozkök'ün de kuşkusuz, Türk basın tarihi müzesinde bir yeri ola- caktır. O yer de, daha bugünden bel- lidir. Cumhupiyet şansa bırakılır mı hiç? Siz hiç bu kadar çok ko- nuşan Başbakanlık Müste- şan gördünüz mü? Çat televizyonda, pat bri- fingde, tak basın toplantısın- da, şak gazetecilerte kahval- tıda "islami demokrasi" \a- raftan, "laikliği Müslüman- laştırma" sözlerinin sahibi Başbakanlık Müsteşan ömer Dinçer'den söz edi- yoruz. Fatih'teki cami avlu- sunda bir imamın sakalına, arabasına yüz süren çember sakallı, poturiu, cüppeli, ka- ra çarşaflılan "rejim için teh- dit olmayan mûtevekkil bir- kaç yüz kişi" diye niteteyen MilHyet yazan Taha AkyoJ'un yere göğe stğdtramadığı ömer Dinçer'cten söz ecfiyo- ruz... Ulus devleti zayrfiatacak, sosyal devleti toptan yok edecek kamu yönetimi re- formu mu hazırlanacak? ömer Dinçer başrolde. Re- form, kamuoyuna mı açık- lanacak? Asıl sorumlu Baş- bakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin susuyor, reformu süslü tümcelerte uzun uzun Başbakanlık Müsteşarı ömer Dinçer anlatıyor. TÜBlTAK'a atama mı ya- pılacak, işleri ömer Dinçer kotanyor. TÜBlTAK'a ata- nacaklan belirlemek, onlan tek tek aramak, öneri gö- türmek, hep ona ait. Üst ku- rullar çerçeve yasası mı ha- zırlanacak? Tek yetkili yine ömer Dinçer. Sırada yerel yönetimlerle ilgili yasa ta- sanları mı var? Onlannso- rumluluğu da kuşkusuz ömer Dinçer'e veriliyor. 1995'te Sıvas'ta kullandığı "Cumhuriyet kavramtntn as- lında artık çok fazla birma- na ifade etmediği"ne ilişkin sözlerinin arkasında duran ömer Dinçer, halen Türkiye Cumhuriyeti bürokrasisinin en tepe noktasında otur- makla kalmıyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin "sistemi"rû değiştirecek işlerin sorum- luluğunu da üstleniyor, üst- lenmeye devam ediyor... Bir toplantıda kimi gazeteciler, ömer Dinçer'e "O makam- da olmanız bizim için bir şanstır" demeye getirmişler. Bu koşullardagazetecilerin görevi, yağdanlığa yağ bas- mak değil, soru sormak, olup biteni sorgulamaktır. En başta sorulacak soru da şudun Laık, demokratik Tür- kiye Cumhuriyeti'nin getece- ği şansa bırakılabilir mi? KlM KİME DLTV1 DUMA BEHÎÇAK behicakÇn turk.net HARBİ SEMİH POROY semihporoy',<ı yahoo.com ZooA- BULUT BEBEK MRAYÇÎFTÇI bulutbebek o hotmail.com BAĞ-KUR (12. BASAMAK AYLIĞI %70) Vıl 2003 Ocak (1)M»«? TÜFE'si Şubat Mart Nısan Ma>ıs Hazıran Temmuz Ağustos Eylül Ekım Kaiim \ralık 0I.6O o2 6C' o2 30 (2) Topbua Zammı 223 385 341 , 3 5P.879 229.193 360 5.808.019 (2)ToplajB Mıı; 232 "53.220 240 8513^8 234464 807 5 2^1.447 245 586 254 o3 10 241 ^33.216 o2 10 | 246809 613 -ol 60 i 250 ""58 567 oC.20 | 251.26C.0S4 0 j 251 260.0S4 .0 20 ol 90 3 140 «1 60 25P62.605 256 546 094 260 13" 739 264.299 943 7 268.409 254 351.625 5 076.398 257 "36.011 3 948.954 501 51" C 502 520 4 "83 489 3 591 645 4 162.204 260 55" 521 S.Dtstek Ödemesi 96 482 121 90 674102 85 402 654 "8 134 245 7 3 05" 848 69 108 894 257 611.601 68 607 3^" 25"110.0H 68 6(J"3~ T 258 115.125 68 104 85" 26" 1"« 583 63 321.367 269 5"9.385 59 729."22 274 312.147 55 56" 518 Atınslı Ödeme 325 "17 461 <25."17 46I <25.7 17 461 ı25.717 461 -.25.-17 461 >25."17 461 ı25.717 461 ı25."l7 46l ,25 "17461 25." 17 461 İ25717 461 25 " 1 " 461 (1) Waa} RTE'sı bir önceb a.a aimr (2) > S50 000 TL Scsmi Yardım lammı ıçmde 12. Basamaktan %70 oran üzerinden aylık alanlar, 2004 yı- lına 55 milyon borçlu girmiştir. Yasal bir düzenleme yapılmaz ise, 2004 yılına Bağ-Kur emek- lilerinin büyük bir bölümü borçlu girecektir. ÎLAN TC DİNAR ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003 464 Davacı Mustafa Ulusan tarafından davalı Ayşe Llusan aleyhıne açılan boşanma davastnm yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan uyannca: Afyon lli, Dikıcı Köyü, Cilt: 78, Hane: 100. Bsn: 79'da nüfusa ka- yıtlı Ali \e Ummahan kızı 19.07.1936 doğumlu davalı Ayşe Ulusan tüm aramalara rağmen bulunamadığından. duruşma gününün kendi- sine ılanen teblığ edilmesine karar verildiğinden davalının 22.01 2004 günü saat: 11.00'da Mahkememizde hazır bulunması ve- ya kendisini bir vekille temsil ettirmesı, gelmedığı takdırde duruş- maya yokluğunda devam edıleceğı ve hükum venleceği davetıye ye- rine kaim oLtnak üzere ılanen duyrulur. Basın: 50878 O T O B Ü S T E K J L E R KEMALIRGENÇ k_urgenc(a yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 5 Ocak tnctc.mumtaz-arikan.com 7OMBUL TErZE'NIN YARATTaSL 19S3'TE8üGÜH,KAfiİKATVeCÜ Ç£, MASASMM ÇALIŞKKSN KALP S£K7ESİN- OEN SS YAŞINM ÖCOLİ. TÜRKİYE'DE K4&- KATÛR SAHAT1NIN 6BLİŞMESİ V£ YAYStN- LAŞMASINDA BÜYÜK ETKiSt OLAN &U4İ2 GÖKÇ£, C£MAL NAOİR'L£ AYNI OEVHB- LERJN tCAHlKArÜIZajSLJCHJ/Z. O StBALAR YAYIHLAUMAKTA OLAN TÜM MİZAH />£&- GİL£RİNDE V£ YENİ SABAH, CUMHURİYEr GAZETELE&NOE ÇAZ/ŞAA/ IZAMİ2 SÖfCÇE, ÖZELLIKLE YAgATTIĞI "7Z3MSUL7exze"T7. Pİ İLE ÇOK POPÛLE/2 OLMUÇTU. YANPA, 7DM- BUL TEYZE VEKOCASI İL£,AĞZIYLA tOJŞ TVrSA M'MSEYE YAISAUAMADtĞINI SÖYLEYSN (ALTYAZILl) ALMAM ASKERLİ gig 1T.DUHX4 S41/AŞI KAlZtKATLieİ). SAGNAK NILGUN CERRAHOGLU 'Şeriatı Beklerken../ Tespih taneleri gibi dizi dizi kriz -"Dinçer, tablo, ta- burkrizi- ve muhtıra tonundakiaçıklamalann ardından "Eh, bu hafta bu konuşulur" diye cuma akşamı İske- le Sancak"\n önüne oturdum. Aaa bir de ne göreyim. "Hazreti Isa" tartışılryor... AKP ile ordu arasında gerili- min doruğa çıktığı en krizli haftada, Ahmet Hakan kendisine ulvi mi ulvi bir konu seçmiş: "Hazreti Isa Ge- lecekmi?" Ertesi günün dahi öngorülemedigi bir ülkede mesih ve kıyameti tartşmaktan daha neşeli bir sürpnz olabi- lir mi? Çakıldım ekran karşısına Mehmet Şevki Eygi dışındahepside "ilahiyatprofesörierinden" oluşan ko- nuklar bütün bir gece Islamın Hazreti Isa'ya bakışını ve Isa'nın dönüp dönmeyecegini tartıştılar. Ve işin için- den çıkamadılar. Orta yoldan şaşmayan tedbirli bir konuk önce; "Is- lamda üç görüş vardır" diye meseleyi bağlamaya ça- kştı: °Oçû dekesin değil. Mesih'in geleceğinikabuleden- ler, Isa'nın geleceğini destekleyen hadisleri güvenilir bulmayanlarvehadislenn 'mütevatir' olabileceğini ile- ri sürerek Isa'nın gelmeyeceğini söylemenin doğnı ol- madığını idd'ıa edenler (neme lazım, beni bu işe kanş- tırmayıncılari)." 'Islam rivayet üzerine kurulu!' Gecenin yıldız sözcüğü "mütevatir"d'\. "Mütevatir hadis" çok kişi tarafından desteklenen, güvenilir hadis- lermiş. Bu "çok kişi"n\r\ belirlenmiş kriteri yok. On kişi, yirmi beş kişi, beş yüz bin kişi... Belli değil. Bazı konu- larda "mütevatirolmayan hadisler" güvenilir kaynak gos- tenlemezmiş. Ama hangı hadis mütevatir, hangisi de- ğil.. gördüğümüz kadanyla bu datümüyle yorumcula- nn takdirine kalmıştı... Tartışmanın en can alıa bölümü tşte burda patlak ver- di. Mehmet Şevki Eygi, "Islam rivayet üzerine inşa edil- miştir! Hadislere bilimsel destek arayışına girersek, elimizde Islam diye bir şey kalmaz" dedi ve şu meal- de bir cümle söyledi: "Bu yol sonra bizi aydınlanma- cılann yoluna götürür..." Eygi'nin sözlen öylesine çarpıcıydı ki bir an "doğnı mu duydum acaba" diye düşünmekten kendimi ala- madım. "Metodoloji" üzerinde patlak veren bu sürp- riz tartışma Ahmet Hakan'ın canını sıktı. Hakan habire konuyu "Isa'ya" getiımek istiyor, "Konumuzmetodo- loji değil. Isa gelecek mi, gelmeyecek mi? Onu tartı- şalım.." diye ısrar ediyor. Ama nafile. Konuklar dayatı- yor "Metodolojiyi tartışmadan sorunuzu cevapiaya- mayız!" Kapanan gözkapaklanmla mücadele etmek paha- sna maçı sonuna dek ızlemeye çalışbm. ikide biten prog- ramın son bölümünde sesler artık kulağıma uzaktan ça- lınıyordu. Uykumu açmaya çalışırken şöyle şeyler duy- dum: Isa'nın gelmeyeceğini iddia edenler, "Mesih ve kur- tancı" anlayışının, Islamın ruhuna aykın olduğunu söy- lüyordu. "Kuran varken başka kültüre mensup birkur- tancıya ne gerek var" diyor; konuyu fazla kurcalama- nın tehlikelerine dikkat çekiyoriardı. Sonunda apaçık fay- dacı bir pragmatızmle "Bunu kabullenirsek Hıristiyan misyonerlere yardım etmiş oluruz" dediler "Çocukla- nmızı 'siz de aynı şeylere inanıyorsunuz' diye kandınr- lar..." 'Isa da İslami tebliğ edecek!' Isa'nın dönüşünü savunanlar ise "HadislerIsa 'nın ge- leceğini söylüyor.." diye diretiyor ve ardından şu bom- bayı patlatıyorlardı: "Isa gelmesine gelecek, ama nasıl gelecek? Hıris- tiyanlann zannettiği gibi değil, bizim zannettiğimiz gi- bi gelecek. Islam dini ve şeriatı üzerine gelecek. Al- lah'ın oğlu olduğunu kendisiyalanlayacak. Hıristiyan- lar da İslami seçecek. Biz Hıristiyanlan ikna edeme- dik, Isa onlan ikna edecek... Hıristiyanlarinanmıyor. Isa onlan da inandınvak için gelecek. Ve İslami tebliğ ede- cek. Tüm ehli kitapçılar cümleten (İslami tebliğ eden) Isa'ya inanacak; insanlık arasında fitne, din, mezhep farkı kalmayacak!" Burda artık uykum açıldı. Daha doğrusu kaçtı.llahi- yatçılann iki buçuk saat tartışıp kesin sonuca varama- dtğı konu; belli ki "diniyonıma"açık. Amayorumlar key- fe keder bir rahatlıkla yapılryor, kolaylıkla araçsallaştı- nlabıliyordu. Ve "böyle bir metodoloji" üzerinden van- lan sonuçlarla yalnız Islam âlemi değil, dünya âlemin sonunun "şeriat" olduğu, tereddütsüzce savunulabili- yordu... Ahmet Hakan'ın programını 'diniyorumlar" üze- rinde bir "ders~ nitelığinde izledim ve böyle bir inanç küttürü "çoğulculuğu" ne kadar kaldınr, ne kadar ka- bullenebılir, ne denli içselleştirebilir diye düşündüm. Dinçer'leri yaratan ve "uygariık çatışmasım" körük- leyen zihin dünyası bu işte. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Bir konu ya dasonmueleal- 1 ma ve onlan de- 2 ğerlendirmebi- „ çimi 2/ Gözde sanyaçalarkes- 4 tanerengi.. Su- 5 kabağındanya- „ pılmış ya da ağaçtan oyul- 7 muşmaşrapa.3/ g Hollanda"nın plaka işareti... Çok >iyea obur. 4/Ke- restesi ve reçinesi çok 1 beğenilen, çam türüne „ yakın bir orman ağa- cı. .Şarkınmsertbirbi- çimde vurgulandığı dıs- İco müzik üslubu. 5/ Ha\Ta'nın Batı dille- rindeki adı.. Kadastro 7 haritalarında parseller 8 topluluğu. ö/"Sevdabir 9 yana çeker körolası' — - bir yana" (B.R.Eyuboğlu)... Kısa yazı. 7/Datça Yan- madası'ndakiünlüantikkent... Japonlirikdramı. 8/Bir gıda maddesi... Bezginlik ve sızlanma anlatan bir söz- cük.9/Etkinlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kent dişında kurulmuş bir üniversitenin alanı ve ya- pılan. 2/ Biı renk... Birkimsenin emek vermeden sağ- ladığı kazanç. 3/ Sepet ve hasır örmeye yarayan bir çe- şıt ince saz. 4/Lıtyum elementınin simgesi... Sa\ı, ta- ne. 5/ "Kaknn" da denilen kürk hayvanı... Itarya'da bir kent. 6/ "Gelse 0 —- meclise naz ü tegafüJ eylese" (Şarkı)... Atasözü. II Fınnda ekmek, börek, çörek çe- virmeye yarayan bir tür kürek... Bir soru eki. 8/ Güney Amerika'da yaşayan ve "Patagonya tavşanı" da deni- len hayvan .. Özenli, düzgün. 9/ Içi pamuk ya da yün vatka ile doldurularak dikılmış bir kumaş türü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle