Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Ücretlerdeki erime, düşük döviz ve DlE'nin temel ürünlerdeki seyri yansıtmayan hesabı artışı yavaşlattı
^ksulluk enflasyonuÇiftçiyoksullaştı. İşçi ücretleri
en azyüzde 25 düştü.
• Düşük döviz, ucuz malgetirdi.
%/ İç talep veyatınmlarda canlılık
yaşanmadı.
^ DtE 'nin 410 kalem için cddığı
90 bin 713fiyat içinde tüketim
maddelerinin ağırtığı çokdüşük
FATMAKOŞAR
Emeklisinden öğrencisine "sokakta-
ki yurttaş" kadar kimi sanayicileri bi-
le şaşırtan enflasyondaki düşüşte, ge-
lirdeki azalma, düşük döviz kuru poli-
tikası ile DtE'nin temel tüketim ürün-
lerindeki arüşlan aynı oranda yansıt-
mayan hesabı etkili oldu.
En iyimser tahminle reel ücretlerin
yüzde 25 oranında gerilemesi, çiftçinin
elıne geçen paradaki azalma iç talepte
alım gücünün düşmesine neden oldu.
Buna karşılık düşük döviz kuru politi-
kasının getirdiği ucuz ara ve sermaye
DtE, tüketici enflasyonunun hesaplanmasında,
I aralarında halkın kullanmadığı mal ve
hızmetlerin de bulunduğu 410 kalem için aldığı
90 bin 713 fıyat ile bu maddelerin ağırlıklannı
alarak enflasyon rakamına ulaşıyor. Bu nedenle,
enflasyon hesabında, temel tüketim ürünlerinin
endeks içindeki ağırlığı düşük oranda. Örneğin
ekmeğin endeks içindeki ağırhğı yüzde 3.9.
elektriğın l.l,sütün l.benzının 1.1. Bunun
sonucunda, örneğin ekmekte yüzde 100'lük bir
artış, enflasyonu yüzde 3.9 oranında yükselriyor.
Benzinde yüzde 50'lik bir artış. 1. l'lik bir
yükselişi beraberinde getiriyor.
ANKARA (AA) - Türkiye, Ekonomik Işbirliği ve
Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri içinde
işsizliğin en yoğun yaşandığı dördüncü ülke
konumunda. Hak-Iş hazırladığı raporda,
işsizliğin tüm ülkelerin en önemli sorunlannın
başında yer aldığı belirtilerek 2003 yılı ağustos
ayı itibanyla işsizlik oranının OECD ülkelerinde
yüzde 7.3, Avrupa Birliği'nde yüzde 8.8 ve
Türkiye'de ise yüzde 10 olarak gerçekleştiğini
kaydetti. Raporda, Avrupa ülkelerinde 196O'lı
yıllarda yüzde 3 düzeyinde olan işsizlik oranının
1970'ten itibaren düzenli bir artış göstererek
yapısal bir problem haline geldiği ifade edildi.
malı ithalan, 2003 'te sokağa yansıma-
yan, yaünmlann canlanmadığı bir eko-
nomik büyüme getirdi. Merkez Banka-
sı, enflasyon değerlendirmesinde "Dö-
viz kunınu enflasyonun betirienınesin-
de hâlâ en önemli faktör" olarak görü-
yor. Merkez Bankası Başkanı Süreyya
Serdengeçti'nın, arakkta Ankara'da
gerçekJeştınlen TÜStAD toplantısında
bir sanayicinin "Enflasyonu indinneyi
nasıl başardık?" yönündeki sorusuna
verdığı yanıt da ücretlerdeki düşüşün
etkisini ortaya koyuyor. Serdengeçti'ye
göre, Latin Amerika ülkelerinde Tür-
kiye'ye göre işçi sendikalan daha güç-
lü. Türkiye'de hiper enflasyon yaşan-
mamasının bir nedeni ücretlerdeki ge-
rileme.
DtE 'nin, imalat sanayiinde ürerimde
çalışanlarla ilgili reel kazanç endeksi
ücreüerin 2003'ün sonunda. yüzde 25
oranında düştüğünü gösteriyor. Buna
göre, 2001' in başında 107 birim kaza-
nan bir işçinin kazancı, aynı yılın orta-
lannda 91.8'e, 2003'ün sonunda iseka-
muda 85, özel sektörde 82 birime ge-
rüedi. Yine DÎE'nin verilerine göre,
çiftçinin eline geçen fıyatlar indeksine
gruplar itibariyle bakıldığında Iç Ana-
dolu'da yüzde 14'lük azalma yaşandı.
Yatırım yertne ithalat
Yaünmlann seyrine de gösterge ni-
teliğinde olabilecek işgücüne katılım
oranı yüzde 52.4'ten 50.5'e geriledi.
DlE'nin verilerine göre, 2003'ün3. dö-
neminde işgücüne kaülmayanlann sa-
yısı 1 miryon 382 bin oldu.
Buna karşılık ocak-ekim döneminde
en yüksek oranlı ithalat artışı tüketim
mallannda yaşandı. Tüketim malı it-
halatı ekimde yüzde 58.3 artarak 794.5
müyon dolara ocak-ekim döneminde
ise yüzde 45.2 artarak 5 milyar 785.6
mılyon dolara yükseldi.
fŞADAMLARI:
Iyileşme
sokağa
yansımadıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anadolu kentlennin ticaret odası baş-
kanlan, enflasyondaki düşüşün iç ti-
careti canlandırmamasında "vatan-
daşın ahm gücündeki düşüşün" etki-
li olduğunu belirttiler. Ticaret odası
başkanlannın değerlendirmesi şöyle:
Kenan Malatyah (Çorum Ticaretve
Sanavi Odası Başkanı): Hükümet enf-
lasyonu düşürmek için vatandaşın ge-
lir gücünü düşük turuyor. Canlılık
yok. Çorum'da normal işçinin yevmi-
yesı 19 dolara çıkmıştı, şimdi 9-10
dolar seviyesinde.
Hüseyin Üzülmez (Konya Ticaret
Odası Başkanı): İç tıcarette henüz
2000"ı yakalayamadık. En az fiyat ar-
tışının Konya'da yaşanması kentimiz
açısından hiç de sevindirici değil.
Çünkü bu durum artan nüfus oranın-
da yatınm yapılmadığını gösteriyor.
İbrahim Yamak(Giresun Ticaretve
Sanavi Odası Başkanı): Makroekono-
mık dengelerdekj düzelmeler henüz
bakkala ulaşmadı.
Menderes TüreL (Antatya Ticaret
Odası Başkanı): 5 milyona yakın tu-
nst geldi, ama kısmen Antalya'ya öz-
gü nedenlerden ötürü, kısmen de pi-
yasalarda alım gücü düşük olduğu için
bu canlılık Antalya'ya yansımadı.
Orfaan Santaşh (Tokat Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı): Piyasada bir
yıl içinde enflasyonun düşmesi ile
alım gücünün yükselmesini bekleme-
nin çok afaki olacağı kanaatindeyim.
Özeöeştirflecek KİTler
istiİKİaııı kapsı
ANKARA (AA) - THY, PETKİM, TÜPRAŞ,
Denizcilik tşletmeleri başta olmak üzere
özelleştirme kapsamında bulunan 20 kuruluşa
açıktan ya da nakil yoluyla 1992 yılından bu yana
20 bin 586 personel alındı. 1998 yılında alınan
personel sayısı 3 bin 304 kişıyı bulurken bu yıl
alman personel sayısı, 60 kişisi diğer kamu
kuruluşlanndan nakil olmak üzere 160 kişide
kaldı. Bu dönemde kuruluş bazmda en yüksek
personel ahmının THY olduğu görülüyor.
THY"ye son 10 yılda alnıan personel 14 bın 100
kişi. Bu arada, 1998 yılında kapsamdaki
kuruluşlara alınan toplam 3 bin 304 kişiden 2 bin
340'ı THY'de işe başlarken 2003 yılında THY'de
işbaşı yapan yeni personel sayısı 30 olarak
belirlendi. Bu dönemde TÜPRAŞ'a alman
personel 1.850 kişı olurken 2003 yılmdaki alım 14
kişi olarak hesaplandı. Petkim'de de bu dönemde
1.024 personel göreve başlarken bu yıl yeni
personel alımı yapılmadı. Et Balık Uriinleri AŞ'de
10 yılda 754, bu yıl 4 kişi, Sümer Holding'te de
son 10 yılda 311 bu yıl ise 5 kişi işe alındı.
KPAÇIKLADI
ETİ Gümüş
işçiler kapı
önüne konuldu
KÜTAHYA (Cumhuriyet) - Türki-
ye'nin gümüş üreten tek fabrikası
ETl Gümüş AŞ'nin özelleştirilme-
siyle birlikte 270 işçi ve 103 memur
ışten çıkanldı.
"3 S MadenciHk" firmasına 40
milyon dolara satılan fabnkada top-
lu olarak işten çıkanlanlann kıdem
tazminatlannın ödeneceği açıklan-
dı. Açıklamanm AKP Kütahya il ör-
gütünce yapılması tepki çekti. Tür-
kiye Maden Işçileri Sendikası Hi-
sarcık Şube Başkanı Ramazan Al-
tmsoy, iktidarm 3 S firmasıyla hare-
ket ederek fabnkada sendikasızlaş-
tınna hareketi yürüttüğünü belirtti.
Altınsoy. "Bizim asıl üzüntümüz
yüzlerce çahşan işten abhrken, aç bı-
rakıhrken muhalefet partikrinin se-
si çıkmamaktadır. Demokratik Idtle
örgütkri vahşi kapitatizmin bu sal-
dırganbğı karşısmda susmaktadır-
lar" dedi.
AKP Kütahya Merkez îlçe Başka-
m Mehmet Savurgan da sendikala-
nn üye kaybetme derdine düştüğü-
nü iddia ederek, şunları söyledi:
"Bana dokunmayan yüan bin ya-
şasm diyemeyiz. Zarar eden kuru-
luşlan bir an önce satmak lazun, biz
fedakârhkta buhuıarak bu saüşlan
yapıyoruz. Biz kendikrine tazminat-
laruu alacağnmza dair söz venniş-
tik. Tazminatlar ödenecek dedik.
Tazminatlann ödenebilmesi için iş
akftferinm feshedUmesigerekmekte-
dir. Onun için topiu işten çıkarma
yapıkk. Başka türlü tazminadar öde-
nemezdi."
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDH4 erginy(n1r.net
llk kez Robert Fisk yazdı, Irak'ta: "çok rahat-
sız edici yeni bir olgu, yüzlerini örten siyah baş-
lıklı silahlı adamlann sahneye çıkmasıdır. Ameri-
kalılar için çalışarak aramalara, Bağdat'ın kuze-
yindekiyol kontrol noktalanndaki denetimlere ka-
tılıyortar... Askeri üniforma giyiyoriar, ama yüzle-
rini gizliyoriar, ne bağlı olduklan birimleri göste-
ren işaret varüniformalannda ne de birrütbe işa-
reti... Aynı adamlarşimdi Bağdat sokaklannda da
belirmeye başladılar" (The Independent,
17.12.2003). On gün sonra Fisk yeni bilgiler de ak-
tardı: "Siyah başlıklı adamlar Saddam'/n subay-
lannı infaz ediyoriar!" (27.12.2003)
Bu konuyu biraz araştınnca karşıma tüyler ür-
pertici bir görüntü çıktı: Irak'ta gelişen direnişi bir
türfü denetim altına alamayan Bush yönetimi Vı-
etnam, El Salvador, Guatemala, Honduras gi-
bi bölgelerde geliştirdiğı ve uyguladığı "ınfazman-
galan" taktiğini şimdi Irak'ta uygulamaya başla-
dı: Resmen variığı kabul edilmeyen gizli, yasadı-
şı paramilrter bir örgüt, "yargısız infazlaria" re-
jim/işgal muhaliflerini imha ediyori
İnfaz mangalan
"İnfaz mangalan" ilk kez, ABD'nin onayıyla
1960'larda Latin Amerika askeri diktatörlüklerinin
sol eğilimli köylü ayaklanmalannı bastırmataktik-
lerinin bir parçası olarak ortaya çıktı; Vietnam Sa-
vaşı sırasında Phonix harekâtı adıyla rejim mu-
haliflerinin imha edilmesinde kullanıldı. Reagan
1980'lerde Guatemala'da, El Salvador ve Hondu-
ras'tauygulanmasınagözyumdu.hattateşviket-
ti. Işkenceciler ve katiller, "infaz mangalannı" ku-
ran subaylar, ABD askeri okullannda eğitildiler.
(Ayrıntılı bilgi için: www.intheseti-
mes.com/comments.php?id=521''0''rO"C)
O zaman basın, bu insan haklan ihlallerine, Gu-
atemala'daki Maya halkı söz konusu olduğunda
soykınma dönüşen bu taktiklere, "soğuk sa-
vaş" gereği, "komünist tehlikeye karşı dire-
niş" bahanesiyle gözlerini kapadı. Açıklayanla-
nysa komünist propagandası, maşası olarak suç-
lamayı seçti. Ancak bugün artık "soğuk savaş"
yok, ama aynı taktikler yine uygulanıyor. Böylece
bir gerçek bir kez daha kanrtlanıyor, geçmişte in-
faz mangalan sözde komünist tehlikeye karşı de-
Hep Aynı Hikâye
(Vietnam-EI Salvador-Guatemala-Honduras-lrak)
mokrasiyı değil, ABD'nin ve yerli işbirlikçisı oligar-
şinin ve kasaplannın çıkarlannı savunuyoriardı.
1980'lerde Reagan döneminde Orta Ameri-
ka'da "infaz mangalan" cırit atarken, bu cinayet-
ler, katliamlar ve soykırımlar gerçekleşirken,
ABD'de bölgeden sorumlu diplomatlar ve üst dü-
zey bürokratlar, istih-
barat görevlileri, şimdi
Bush yönetiminin en
üst düzeyinde görev-
lendirilmiş durumda-
lan anlaşılan Vıetnam
ve Latin Amerika de-
neyierini Irak'ataşıma-
ya krar vermişler.
örneğin Eliot Ab-
rams, 1980'lerde La-
tin Amerika'dan so-
rumlu dışişleri bakan
yardımcısıydı. Şimdi,
Milli Güvenlik Konse-
yi'nde Bush'un Orta-
doğu danışmanı. John
Negraponte, 1981 -95 döneminde Honduran Bü-
yük Elçisi'ydi. Bush tarafından BM'ye ABD tem-
silcisi olarak atandığında. Honduras'ta "infaz
mangalannın" kurulması, finansmanı sürecinde
diktatör General Alvarez'le işbirliği yaptığını ka-
nıtlayan bilgiler yeniden ortalığa döküldü. Paul
Bremmer, Irak'taki görevine atanmadan önce,
Marsrt&Mclennan ısimli, uluslararası güvenlik ve
risk hizmetı veren şirketin, yönetim kurulu başka-
nı ve sıyasi risk bölümü sorumlusuydu. Bir tero-
rizme karşı mücadele uzmanı olan Bremmer, Re-
agan döneminde, önce 24 saat kriz yönetimi ma-
sasını yönetmiş sonra da 1986'da ABD'nin tero-
rizmle uluslararası mücadele politikasını ("infaz
mangalan" bu politikanın bir parçasıydı) uygula-
mak üzere "genel ambasador" olarak atanmış-
tı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard L. Armrta-
ge Vietnam'da, Phonbc dahil, gizli operasyonlan
Demokrasi
ateşini
^ yakacağız...
yönettikten sonra 1976'ya kadar Tahran'da gö-
rev yaptı. Reagan yönetiminde 1981 -83 arasında
Uzakdoğu ve Asya konusunda uluslararası gü-
venlik danışmanlığı yaptı. 1987'de Associated
Press Burma'da bir büyük uyuşturucu kralına
atıfla Armitage'ın antikomünist eylemleri finanse
etmek için uyuşturucu
ticareti yaptığını aktar-
dı. 1989'dalrankontra
soruşturmasında, Viet-
nam'da ABD yanlısı Vı-
etnamlılan ve ABD as-
kerlerini terk etmekle
ve eroin ticaretine katıl-
makla suçlandı. Dick
Chaney ise herkesin
malumu, ancak, Bey-
rut'ta1985'teŞeyhFa-
dallal'ı öldürmek için
yerieştirilen, ancak
yanlışlıkla 80 sivilin ölü-
müne yol açan, CIA'nın
sahiplenmediği bom-
balı saldınyla ilgisi olduğuna ilişkin dedikodular
pek bilinmez.
Ve irak...
Bu karanlık işler için yalnızca kadrolar tamam
değil, gerekli kaynaklar da hazır. The American
Prospect'in öğrendiğine göre, kasımda Kong-
re'de onaylanan 87 milyar dolarlık Irak iaşe fonu-
nun 3 milyar dolan, gizlice, "infaz mangası" ola-
rak da kullanılmak üzere, yeni bir paramiliter biri-
min kurulması için aynlmış (1.01.04). Prospect'le
konuşan eski CIA Terorizmle Mücadele Bölümü
Başkanı Vincent Cannistraro "aç* ki Vıet-
nam 'daki Pheonix operasyonuna benzerbirope-
rasyon oluştunıyoriar" dedikten sonra, "ABD Irak
yönetiminin, Saddam'ın istihbarat örgütünün ön-
de gelen görevlileriyle birlikte çalışmaya başla-
dıklanm" ekliyor. Global Securiy.org'dan, gizli
askeri bütçeleri "okumak" konusunda uzman
John Pike, bu paranın "Hava Kuvvetleri Gizli Ha-
rekâtlan" başlağı altına gizlenerek, söz konusu
karanlık harekâtlar için kullanılacağını söylüyor.
Perospect'in yaptığı araştırmalara göre, bu ye-
ni paramiliter gücün kurulmasında Ahmet Çele-
bi'nin adamlanndan ve peşmerge gruplanndan
faydalanılıyormuş. Perospect son aylarda, Bağ-
dat'ta, Basra'da ve bazı küçük kentlerde yüzler-
ce eski Baas partisi üyesinin infaz edildiğine, bu
cinayetlerin işgal yönetimi tarafından soruşturul-
madığına dikkat çekiyor. Araştırmanın yazan, ge-
çenlerde VVashington'da bir öğle yemeğinde ne-
ocon uzmanlardan biriyle konuşurken adamın
kendisine, büyük bir rahatlıkla "Bu sokaklarda
'Kahrolsun Amerika' diye bağıranlann hepsini öl-
dürmek gerekir" dediğini de aktanyor. (CIA'nın
uluslararası siyasi suikast yetkisinin Bush yöne-
timince yeniden aktif hale getirildiğini anımsaya-
rak şimdi uluslararası düzeyde savaşa, işgale kar-
şı çıkan yazar ve aktivistlerin de tehdit altnda ol-
duğunu düşünemez miyiz?)
Yazann adını vermeden aktardığı neocon uz-
man bu sapıklığın tek örneği değil. Bir süredir,
Council on Foreign Relations üyesi kimi ana-
listler, Weekly Standart yazarları vb.. Hatta
Christopher Hichens gibi sözde liberal yazar-
lar, Bush yönetimine, daha sert ve karariı olması
için telkinlerde bulunuyorlardı. ömeğin Donnelly
ve Gary Schmrt, VVashington Post'daki bir yo-
rumlannda şöyle diyortar "Doğru kavga: Irak'ta
gereken temkinli davranmak değil, isyanı bastır-
ma taktikleridir"(2&A0.03). Bu yorum çok beğe-
nilmiş olacak ki, bir ay sonra, Tom Donnelly ve
Vance Serchuk'un American Enterprise Insti-
tırte'ün yayını National Securiy Outlook için-
deki "Irak'ta İsyanı Bastırma: Filipin Dersleri"
başlıklı yazılannda (03.11.03), yerli halktan oluş-
turulacak, paramiliter güçlerin kullanılmasını, Vi-
etnam'da bu tip gizli örgütleri koordine eden CO-
ORDS (Phoenix, bu çatı amnda örgütlendi)
programının deneylerinden faydalanılması ge-
rektiğini savunuyorlardı.
Işte Irakta "özgûrtük ve demokrasi" böyle ge-
liyor. Bölgemizde operasyon sürdüren ve hükü-
metin sıkı fıkı olduğu böyle bir yönetim.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Ömer'in Kızılelmaları
Başbakanlık Müsteşan Prof. Dr. Ömer Dinçer'in,
ilk önce CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın
dikkat çektiği kimi görüşleri, son haftalarda kamu-
oyunayansıdı. Bu görüşlerinin çok dahayakından
tanınması ve anlaşılması gerekiyor.
Müsteşar, Mayıs 1995'teyaptığı, "21. Yüzyıla Gi-
rerken Dünya ve Türkiye Gündeminde Islam" ko-
nulu konuşmasında, sözlerine "Islam bir hayattar-
zıdır ve hayatın bütün yönlerini kapsayan bir sis-
temdir" diye başlıyor. Bu bütüncül yaklaşım, tüm
söytemine temel oluşturuyor. Yine de Müsteşar çö-
zümlemelerini "siyasal öncelikli Islami hareket" ile
"kültürel öncelikli Islami hareket" aynmına indirge-
yerek sürdürüyor.
Kültürel öncelikli Islami harekete Fethullah Ho-
ca ve Nurculuk hareketi, Süleymancılık ve gönül-
lü vakıf ve tarikatlar(ı) örnek veren Dinçer, siyasal
öncelikli Islami hareket olarak da o zamanki (1995)
Refah Partisi'ni göstenyor. Türkiye'de "dayatmacı
bürokrasinin" kültürel öncelikli Islami hareket taraf-
tarlanna "Müslüman kimliğini bırak siyasi güçte
karar mercii olarak yerini al" ya da "Tamamıyla si-
yasetten uzak kal" dediğini belirttikten sonra "Is-
lam bunu asla kabul etmez" diye noktalıyor. Bu
önerme çok açıktır; Müsteşar'a göre, kültürel ön-
celikli Islam da siyaset dışı kalamaz.
Müsteşar, dünyadaki gelişmeleri küreselleşme
(kendisi "globalleşme" diyor) çerçevesinde ele alı-
yor. Küreselleşmenin, "...bir başka kutbun ortaya
çıkışına zemin" hazırladığını, bunun da "mahalli
kültür" olduğunu öne sürüyor. "Bizimülkemizsöz
konusu olduğunda ise mahalli kültür Islamdır" vur-
gusunu özenle yapıyor. Müsteşann, gerek küre-
selleşme, gerekse kültür yorumlannın yetersizliği
bir yana, o, bakın nasıl sürdürüyor konuşmasını:
"Globalleşme ne kadar çok artarsa Islamlaşma da
o kadar çok artacaktır... Türkiye 'nin bu durumu fark
ederek gerekli düzenlemeieri yapması gerekir."
Müsteşann düzenlemeden ne anladığı çok açık:
"...laikJik, cumhuriyet ve milliyetçilikgibi birçok te-
mel ilkenin yerini... daha adem-i merkezi, daha
Müslüman bir yapıya terk etmesi gerektiğini dü-
şünüyorum." Düzenlemelerin en somut örneğini,
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasansı ile Müste-
şar kendi eliyle veriyor. Tasan ile, kamu yönetimi,
esas olarak yerinden yönetime devrediliyor.
Ülkenin değişim ve yeniden yapılanmasından
yana olan tüm kesimleri, buradaki hedefi ve yara-
tılacak olumsuzluklan tümüyle göz ardı ederek Din-
çer"i aJkışlıyor!
Müsteşar, yerel kalamaz, uluslararası ılişkileri de
çözümlüyor; sözlerinı şöyle sürdürüyor: "Türkiye
açısından... uluslararası ilişkilerde genellikle iki tür
temayülün olduğunu görüyoruz. Bunlardan ilki
'Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar' tarifedilen Türk
dünyasıyla birieşmeye yönelik bir temayüldür. Di-
ğeriise tüm Islam dünyasını biraraya getirme ça-
basıdır. Doğrusunu ifade etmek gerekirse ben bu
iki temayülün de bizim için birer kızılelma olduk-
lannı düşünüyorum... ulaşılması gereken uzun va-
deli misyon olarak değeriendiriyorum."
Müsteşar, geleneksel Turancılıkla yetinmiyor; Is-
lam biriiğinı dış ilişkilerin "misyonu" (görevi) olarak
görüyor.
Dikkat edilirse bu düşüncelerde, ülkemizin Av-
rupa Biriiği üyeliği tamamıyla unutuluyor; yok sa-
yılıyor.
Bu sözlerin dünyadaki gelişmelerie uyumsuzlu-
ğu ve iç çelişkisi bir yana, Müsteşar, sürekli savaş
istiyor; şu sözlere ne denir?: (Islam) "Iktidara ge-
lince de, tüm dünya müslüman olsa da, düşman-
lara karşı üstünlük sağlansa da, müslümanın kav-
gası münkere, harama ve kötüye karşı devam
eder." (Alıntının yazım yanlışlan, kaynağındandır).
Yine de içeride ve dışanda, basın-yayın ve ka-
muoyu oluşturan çevrelerde, tüm bürokrasiyi yö-
neten bu anlayış bir yana bırakılarak AKP iktidan-
nın ülkeyi AB üyesi yapmak için nasıl içtenlikle çır-
pındığının destanlan yazılıyor; yazılabiliyor!!!
Hiç kuşkusuz, görüşlerinin önceden bilinmesine
karşın Dinçer'i bürokrasinin tepe noktasına çıka-
ran ve orada tutan bir siyasal güçtün AKP'dır. So-
run kişisel değildır, ömer gider, Mömer gelir. Müs-
teşar, geçmişte söylediği görüşlerine günümüzde
de açıkça sahip çıktığına göre önemli olan AKP'nin
bu görüşler karşısmda nerede durduğudur. Müs-
teşar istifa etmeyeceğini açıkladığına göre Genel
Başkan Erdoğan, AKP'nin durumunu bir an önce
açıklığa kavuşturmalıdır.
Bu çınlçıplak gerçeklere karşın basın-yayinda,
AKP iktidannın gerçek içyüzünü, özünü ve niteliği
görmek istemeyen köriük; yani AKP köriüğü sü-
rüyor. Türkiye yeni yıla, ömer'in kızılelmalanyla gi-
riyor.
yakup@metu.edu.tr
Madenci yürüsünün yıldönümü
'TTK'nin gözden
çıkanlmasına izin yok'
ZONGULDAK
(Cumhuriyet) - Büyük
Madenci Yürüyüşü'nün
13. yıldönümü çeşitli et-
kinliklerle kutlanırken
Genel Maden Işçileri
Sendikası Çetin Altun,
"TTK'nin ucuzgirişim-
lerle gözden çıkanhna-
sına izin \erme>ecek bil-
gi ve tecrübeve sahibiz"
dedi. TTK'de üretimin
artmasuıa her zaman-
kinden daha fazla ge-
reksinim duyulduğunu
ifade eden GMİS Genel
Başkanı Çetin Altun da,
"Ulkeyi yönetenler lût-
fen tarihimizebir göz at-
sm, jilafaldfln çok ders-
ler var" diye konuştu.
30Kasıml990'dal4.
Dönem Toplusözleşme
Görüşmeleri'nin uyuş-
mazlıkla sonuçlanması
üzerine 50 bine yakın
maden işçisi greve baş-
ladı. işçiler, 59 günlük
direnişin ardından 4
Ocak 1991'de Anka-
ra'ya yürüyüşe geçti.
En büyük işçi
hareketi
Yıldınm Akbulut'un
başbakan olduğu siyasi
iktidar tarafindan engel-
lenen işçilere destek
vermek amacıyla Zon-
guldak'tan 100 bine ya-
km kişi Ankara'ya yaya
olarak hareket etti. Tür-
kiye'nin en büyük işçi
hareketi olarak tarihe
geçen yürüyüş sonrasın-
da emekçilerin yer üs-
tünde 15 bin 545 lira
olan günlük ücretleri 43
bin 56 liraya, yeraltında
ise oratalama günlük
ücretler ise birinci alü ay
için 50 bin lira, ikınci al-
tı ay için 54 bin liraya çı-
kanldı.