Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 OCAK 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kulturfg cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
Tarihi Kentler Birliği 2003 Yılı Metin Sözen Özel Ödülü Yalvaç Belediyesi'nin
Türkiye'yi'buluşturdular'• 2003 Koruma
Ödülleri'nde Yalvaç,
Mudurnu, Safranbolu
"başan", Ürgüp,
Kuşadası ve Altmdağ
"özendirme"
ödüllerini aldılar...
Geride kalan 2003 yılı. Tarihi
Kentler Bırlığı'nce (TKB) 2000'den
bu yana değişik kentlerimızde sür-
dürülen "buluşmalann" biranlam-
da "Türkiye'yi buluşturmaya baş-
ladı*ı"yıloldu...
Edirne'den Kars'a ülkenin her
köşesini kucaklayan TKB birlikteli-
eindeki Antalya'dan Sinop'a ya da
Izmir'den Mardin'e dek hemen
tüm kentlerimizin tarih ve kültür
dostlan, ilk kez böylesine ortak yurt
sevgısi duygulanyla "tarihle gele-
ceğin buluşmasına" da yine hep
birlikte önderhk etmeye başladılar.
Yanı sıra aynı süreçte; yerel yöne-
tıcıler ile sivil kuruluşlar, kamu ku-
rumlanyla hükümet dışı örgütler,
mimarlar ve plancılarla siyasetçıler,
arkeolog ve tanhçilerle bürokratlar,
akademisyenlerle uygulamacılar,
valilerle çevreciler, hatta belediye-
lerle Koruma Kurullan ve yıllardır
birbjlerine hep "uzaktan" bakan
tümkent, çevre, yaşam ve kültür so-
rumlulan, sadece ikili ya da üçlü
olankdeğil, "tümü birlikte buluş-
msrja" başladüar...
Lstelik bu büyük buluşma, her-
hangı bir sıradan bir araya geliş şek-
linde değil, "bu ülkeyi yeniden
kimlikli ve uygar kılacak tüm ta-
rih *e çağdaşlık değerlerini" yine
hep birlikte korumak ve geleceğe ta-
şımak hedefi ve coşkusu etrafında
gerçekleşiyor...
Bunun için de aynı tarihsel buluş-
ma sürecinde yine ilk kez "sağcıy-
la soku" da geçmişlerine ya da şim-
dikı siyasi kimliklerine ve hatta par-
tilenne bakmadan, TKB yürüyüşün-
de beraberler... Öncelikle "bu ülke-
den sorumlu oldukları" bilinci
içınde, adeta 1920'lerin o efsanevi
"kurtuluşbütünleşmesini" anımsa-
tır bir içtenliktekı "ulusal birükte-
liği'' Türkiye'ye yeniden yaşatıyor-
lar...
2003'ün armağanları
Işte böylesi bir yürüyüşte ülkeye
armağan edılen "başanh" ve
"özendirilmesi" gereken uygula-
malar ıçin her yıl düzenlenen "TKB
Koruma ÖdüUeri"nde, 2003 yılı-
run örnek beledıye çalışmalan da
Yalvaç
Belediyesi,
geleneksel
yaşamın tarihi
mekânlarım da
kent kültürüne
yeniden
kazandırdı
(solda).
Safranbolu
Belediyesi,
otobüs
duraklarım bile
"Safranbolu"
kimliğiyle
düzenledi
(sağda).
Mudurnu Belediyesi de kentin özgün konaklarını koruyarak turizmle buluşturup, ekonornik
darboğazını "kültürel zenginliğine" sahip çıkarak aşabildi.
belirlenmiş durumda...
TKB Encümeni ve Danışma Ku-
rulu'nun 18 Aralık 2003 günü ts-
tanbul'dakı toplantısında. ödüllere
aday olanlar arasında yapılan değer-
lendırmelerin sonuçlan özetle şöy-
le:
Metin Sözen Ödülü:
TKB Meclısf nın 27.09.2003 tari-
hindeki İzmir toplantısı karanyla
bu vıl ilk kez verilen "Tarihi Kent-
ler Birliği - Metin Sözen Ödü-
lö"ne; TKB'nın kuruluş amaçlan
olan ve Sayın Prof. Dr. Metin Sö-
zen 'ın yol gösterici ve yüreklendi-
ricı tutumlannda önceliğinı oluştu-
ran; "yaşamın tüm çevre ve kültür
birikimlerine ve antik çağdan gü-
nümüze tüm uygarhk değerlerine
aynmsız sahip çıkmak ve sürdür-
mek" ilkesıne tam bir uyum içinde-
ki koruma ve yaşatma çalışmalan
nedeniyle Yalvaç Belediyesi uygun
görüldü
"Başan Ödülleri"nin gerekçele-
n ise şöyle:
"Doğal ve Kültürel Değerlerin
Korunması, Geliştirilmesi ve Tu-
rizmin Çeşitlendirilmesi Projesi"
kapsamındaki; tarih ve çevTe zen-
gmlıkleriyle birlikte geleneksel mi-
mari. özgün kent mekânlan ve yö-
resel üretim değerlennin de bugün-
kü ve gelecek kuşaklara kimlik ve-
rileri olarak kazandınldığı tüm ça-
lışmalanndaki özen, kararhlık ve
başanh sonuçlar nedeniyle Yalvaç
Belediyesi;
Kentin yıllardır en önemli ekono-
mik kaynak ve güvencesini oluştu-
ran "tavukçuluk" sektörünün kri-
ze girmesiyle yaşanan sıkıntıyı; "ta-
rihi mimari mirasını" koruyarak
aşmayı başaran ve "kentin kültürel
kimliğini bir kalkınma ve turizm
zenginliği olarak da değerlendire-
bilen" proje ve uygulamalanyla
Mudurnu Belediyesi;
Türlaye'nin UNESCO Dünya Mi-
rası lıstesindeki "tarihi kentsel yer-
leşimi" olma özelhğini, kentsel öl-
çekteki koruma çabalanyla güçlen-
dıren ve "eski dokunun özeUikle-
rini sürdüren altyapı ve kamusal
düzenleme projeleriyle" tarihi
kentin mnnari ve turistik çekıciliği-
ni zenginleştiren Safranbolu Bele-
diyesi;
Yönetmelikteki 3 "başan ödülü-
nü" paylaştılar.
özendirme ödütlerl:
Çıkarcı ve özensiz imar uygula-
malannın sonucunda yaşanan
"kimlik kaybının onarılması" ve
buna dayalı olarak; "kentsel tahri-
batın, yerel değerlere yeniden sa-
hip çıkılarak aşılabilmesi" çabala-
nnda, yine kentin elde kalabilen son
tarihi sokaklannm kurtanlması pro-
jelerine öncelık veren Kuşadası Be-
lediyesi;
Yakın geçmişe kadar süren ve
"Kapadokyah" olmakla bağdaş-
mayan, yıpratıcı ve düzensiz uygu-
lamalan da gıdermeye dönük
"kentsel rehabilitasyon" ve "kent
kimliğini gözeten meydan düzen-
leme uygulamalannı" planlama ve
mimarlık çalışmalanyla başlatan
Crgüp Belediyesi;
"Başkentimizin tarihi kentsel
nıerkezindeki" yıllardır ihmal edi-
len eski ve özgün dokunun yeniden
Ankara ya ve Ankaraldara kazan-
dınlmasındaki "koruma ve kent-
sel dönüşüm" hedefine bagh ola-
rak; "Ahiler El Sanatlan tş Mer-
kezi" odaklı proje ve uygulamalan
sürdüren Altındağ Belediyesi;
Yönetmelikteki 3 "özendirme
ödülünü" aldılar.
TKB aynca, 2003 yılı ödüllendir-
melerine proielerini ileten Ağlasun
ve Konak (İzmir) Belediyeleri ile
önceki yıl ödül alan Eskişehir Bü-
yükşehir Belediyesi'ne de koruma
çalışmalan ve adaylıklanndan ötü-
rü teşekkür belgesi verecek...
Çahşmalann sergisi, kolokyum ve
ödül töreni ise 21-24 Ocak 2004
günlerindeki Safranbolu buluşma-
sındayapılacak...
ARİF DAMAR
2003 Aralık ayında şiire yer
veren edebıyat dergilerinden:
Adam Sanat, Agora, Ağır 01 Bay
Dûzyazı, Akatalpa, Amik, Berfuı
Bahar, Budala, Dıze, E, Eski,
Evrensel Kültür, Güzel Yazılar,
Hayvan, Ishk, Inılâsız, Kitap-lık,
Kum, Kül, Nikbınlık, Son Kişot,
Şıır Ülkesi, 3 Nokta, Varhk, Yaba
Edebiyat ve Yasakmeyve'deki
şıirleri okudum, üıceledim.
Serdar Koçak'ın E dergisinde
yayımlanan "Ondan Önce" adlı
şıirini Ayın Şiiri olarak
değerlendirdim. Serdar Koçak'ı
bundan on yıl kadar önce Dürnaz
Akşit'in resim sergisinde
görmüş. tanışmıştım. Ama daha
yakından ilişkimiz son birkaç yıl
öncesine dayanır. İlk
gördüğümden sonra Serdar
adamakıllı irileşmiş, değişmişti.
Son yıllarda daha çok birlikte
olduk, kadeh arkadaşhğı ettik.
Serdar'ın "Sesini Kaybeden
Şehtr" gibi sesi boğuk ve
kısıktır. Konuşmakta güçlük
çeker. Dinleyen de anlamakta bir
hayli yorulur. Serdar Koçak'ın
şıirlerini okuyor, pek anlam
vîrerniyordum. Çetrefil bir dili ve
bana karmakarışık gelen
aalaramından dolayı bir yargıya
varanııyordum. Konuşma özürlü
olduğundan, bir şair için gerekli
btlgı bırikimı. kültürü, bilinç
düzeyinin derinliği konusunda
hiçbir fıkrim oluşmuyordu. Ne
zaman ki onun "Ben Napoli
Radyosu" adlı anlatı kitabını ve
özelLikle ressam adilsalih'in
"Uvkundan Bir Portakal
Düştü" kitabındaki resımler
üstüne yazdığı uzun metınlen
okudum, şaşırarak farkına vardım
kı Serdar inanılmaz bir bilgi
birikimi, kültürü kişiliğinde
banndınyordu. Aynca kendine
özgü bir anlatımı (üslubu) olduğu
açıkça görülüyordu. Bu kitabın
basımı bir yıla yaklaştığı halde
maalesef dağıtımı yapılamamıştır.
Bundan sonra Serdar Koçak'a,
şiırine bakışım değişti. Aralık
ayında Serdar'ın "Yasakmeyve"
dergisinde de bir şiın var. Ben
yukanda söylediğim gibi E
dergisinde yer alan şiiri seçtim.
Sanki eskilerine göre daha açık,
daha anlaşılır bir şiir bu. Ama
yine de kendini kolay ele veren
bir şiir değil. Asluıda anlaşümak
derken amacım anlamı açLk, tek
bir yorumu olan bir şiir değil. lyi
şiir sezilir, duyumsamr ve çeşit
çeşit yorumlanabilir. Çağdaş şiir
anlayışı bu niteliktedır. Devnmci
büyük şairler. örneğin Yannis
Ritsos'un çok şiin bizde yazılan
toplumcu şiire hiç benzemez.
P. Neruda da, Aragon vb. hep
böyledir. Düşünceme göre bizim
toplumcu şiirimiz (Nâzım da
dahil) sürrealizmi yaşamamıştır.
Oysa Avrupa ve Latin Amerika
şiiri sürrealizmi özümsemiştir.
Bızim toplumcu şiirimiz de
Sovyetler Birliği'ndeki sosyalist
realizm anlayışının etkisinin
giderek artan egemenliği
yüzünden estetik değeri yüksek.
kalıcı şiire pek ulaşamamıştır. Bu
konuyu uzattığımın farkındayım.
Şunu da eklemek isterim: Bir şaır
için yanılmamak istiyorsak onun
düzyazılanm mutlaka görmeli,
okumahyız. Serdar Koçak'ın
seçtiğim şiiri okurun sevgi
gücüne, şiir beğerüsinin
yüksekliğine göre sevilecek
cinsten. Evet cins bir şiir.
Ondan Önce
yazmışsındır
ondan önce bir şiir
yahu ben mi yazdım
ne îyi yazmışım
kırmızı ondan.
vardır
solgun ayazda bir sevgilin
yırtıcı göneşlerde ilk sevdiğin
yahu ben mi sevmişim
ne kadar da güzel
işte sevmişim.
ORTRE/ SERDAR KOÇAK
15 Ağustos 1961'de Istanbul'da
doğan Serdar Koçak,
Kalamış tlkokulu ve Kadıköy
Maarif Koleji'nde okudu.
Kadıköy Maarif Koleji'ni
lise birinci sınıfta siyasi
nedenlerle terk etti.
TYS ve PEN Yazarlar Derneği
üyesi olan Koçak'ın ilk
denemesi 'Rick'in Yeni
Yerinden' 1986'da Şıır Atı'
yayınlarından çıktı. Şiirleri
Sombahar, Gösteri. Varlık,
Ludingirra, Göçebe ve Şiir
Oku dergilennde yayımlanan
Koçak. Radikal gazetesi
Kitap Eki'nde düzenli olarak
şiir kitaplan üzerine
yazılar yazıyor.
Şizofrengi dergisindeki
denemeleri ve kitaplaşan
anlatılanyla dikkat çeken
Koçak'ın toplu eserleri Ekim
2001 de 'Son Yaz Sokaklan'
başlığıyla dokuz kitap olarak
bir arada yayımlandı.
Geleneksel ile deneysel yazıyı
kendine özgü bir tarzda
harmanlayan Koçak1
uı eserleri,
hayatı gibi gerçek ile hayali
iç içe banndmr. Öncüleri
arasmda Sevim Burak, Oğuz
Atay ve Yusuf Atılgan ısimleri
sayı'labilir. Şiirindeyse Turgut
Uyar çizgisini sürdürür.
Şiir: Pervazda (1991, 2001),
Barışmalar (1996. 2001),
Gemi Zamanları (2001),
Kırmızı YıUar (2001),
TikaLimaTu(2001),
Erenköyü'nde Bahar (2001).
Anlatı: Ben Napoli
Radyosu (1995-2001),
ZemŞehri (2001).
Deneme: Gezgin Aklın
Günlüğü (2000, 2001)
r
vardır bir fotoğrafın
sözgelimi Samatya'da
uçan sandallara karşı
evet yahu sensin
amma da gençmişsin
yanındaki mavi Raşel.
vardır önce savaştığm
kederli kederli savaştığm
elin ceketinde kalmış
Sakarya caddesinde vurulduğun
yahu elbette sensin
işte polisteki fotoğrafının bu aynısı.
vardır önce hayatın
uzak bir çatıda
siperdesin
merdivende yelde ıssız bir yılan
kahveli bir çingene kadını
kadını ilk öptüğün
ondan önce yasemin.
SERDAR KOÇAK
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
İmece Ahlakı ve Kendini
Tüketmek Üzerine...
İmece, yani: Ortak bir amacın çevresinde, üre-
tim amacıyla kümelenmek; ortak bir üretim süre-
ci içersinde, elbet ben'liğini yadsıma noktasına
gelmeksizin, ama o ben'liğe öteki katılımcıların
üzerinde bir konum sağlama peşine de asla düş-
meksizin yeralabilmek; o üretim süreci içersinde
ben'liğinin anlamını ve varlık nedenini yalnızca ve
yalnizca üretilmiş olan'dan duyulacak ortak mut-
lulukta aramak.
Böylesine insanca, insana yakışır ve insan de-
ğerleriyle bezenmiş imeceler, kültür tarihimizin
yakın dönemlerine en parlak sayfaları eklemişti.
Köy Enstitüleri, o tarihte imece ahlakının neredey-
se kurucusuydu. Doğu'nun ve Batı'nın engin kül-
tür mirasını binbir kitapla iklimimize taşıyan 7er-
cüme Bürosu, salt imece ürünüydü. Halk Evleri
ve seksenli yılların Yazko'su da öyle...
Ne var ki bu örneklerin sayısı, yıllann ilerleyişiy-
le birlikte giderek azaldı. Görünüşteki imece top-
lulukların yerini çoğunlukla ben'cilerin kavgalı or-
tamları aldı. Sabahattin Eyuboğlu'nun deneme-
lerinden birinde çok doğru olarak saptadığı gibi,
bizim coğrafyamızda yollarına imeceyle başla-
yan nice girişimler, o imeceye katılanlann sonra-
dan sen-ben kavgasına tutuşmalanyla dağılıp
parçalandı; bu yüzden nice partak fırsatlar, değer-
lendirilemeden kaldı.
Bu bağlamda ben'lerine her fırsatta geçerlilik
arayanlann belki de anlamakta yetersiz kaldıkla-
rı nokta, ben'in en derin anlamına asıl böyle bir
imece birlikteliği içersinde kavuşabileceğidir.
Çünkü böyle bir emek ortaklığında yer alan kişi,
kendinden asla vazgeçmeksizin, kendini yalnız-
ca bir çarkın dişlilerinden binne dönüştürmek zo-
runluluğuyla karşılaşmaksızın, kişiliğinin biricikli-
ğinden, eşsizliğinden kaynaklanan tüm nitelikle-
rin daha bir bilincine vanr ve onlan insana yakı-
şır amaçlar doğrlutusunda somut biçimde de-
ğerlendirmenin onurunu yaşar; gerçek anlamda-
ki bütün imecelerde emek ortaklığının sonunda
hemen her zaman bir gönül ortaklığına da dönüş-
müş olması, işte bundandır.
Ne var ki, son yıllarda böyle bir imece bilincine
giderek daha seyrek rastlar olduk. imece olarak
başlayan kimi girişimler de yolun bir yerinde ime-
ce bilinciyle asla bağdaştırılamaz ihanetlere dö-
nüşebilmekte. Böyle bir acı deneyimi son birkaç
yılda ben de Sanat Danışmanlığını üstlendiğim bir
kurumda çok yakından yaşadım. Eski öğrencile-
rimden oluşma bir avuç genç, birtiyatro toplulu-
ğu kurmak amacıyla yola çıkmışlardı. Bu girişim,
aslında bir düşün gerçekleştirilmesiydi ve o dü-
şü, üstelik lise yıllarından başlayarak, hep kuran
kişi de toplulukta oyun yazarı, yönetmen ve oyun-
cu olarak yer alıyordu; topluluğun kurucusu, oy-
du. Birden fazla kişinin aynı düşü görmelerine
pek rastlanmaz; ama sonradan o düşün gerçek-
leştirilme evresine katılmak, o düşü insanın ken-
di kurmuş olması kadar kıvanç kaynağıdır.
Gelgelelim sözünü ettiğim toplulukta böyle ol-
madı. Kimileri, sözünü ettiğim düşü paylaşmak-
la ve onun gerçekleşmesi uğruna çaba harca-
makla yetinemediler. "Bu kurumda herkes, ken-
dini varettiği ölçüde varolur" gibi, imecenin özü-
ne inen bir ilkenin savunulmasına karşın, yersiz
bir ben'lik savaşımına atıldılar. Sonuçta da, yeni
bir tiyatro sezonunun başında kurumdan ayrıldı-
lar ve bir başka çatının altına gittiler.
Her şeye karşın diyelim ki, buraya kadar "ay-
nlma özgüriüklerini" kullandılar. Ama onlar, bu ka-
darıyla da yetinmediler. Kararlannın sorumluluğu-
nu üstlenecek yerde, bu sorumluluğun kaynağı-
nı eski kurumdaki imecede kalmayı sürdürenler-
de aradılar. Daha da ileri giderek, eski kurumla-
nna her vesileyle dil uzattılar ve karaçalmalann
karşısında sessiz kaldılar. Hatta aralanndan, bü-
tün bu davranışlarda bulunurken, hâlâ eski kuru-
muna bağlıymış izlenimini yaratmak isteyenlere
de rastlandı.
Onlar, bu tutumlarla aslında belki de bir tüke-
nişin yolunu tutartarken eski kurumlanna ne mi ol-
du? O, neyse ki, gönül verenlerinde öldürülmesi
hiç de kolay olmayan imece ruhunu hiç yitirme-
di, bu yüzden de yoluna çoğalarak devam etmek-
te!
e-posta: ahmetcemalta superonline.com
[email protected]
Oyuncu Patricia Roc öldü
• LOCARNO (AA) - Ingilizlerin sinema
idolü, 1940 ve 50Tİ yıllann yıldızı ünlü kadm
oyuncu Patricia Roc, 88 yaşında öldü. Roc'un
aile dostu yazar ve eski film eleştirmeni
Michael Thornton, 28 yıldır tsviçre'nin
Minusio kentinde yaşayan Roc'un, bu ülkede
Lucarno kentindeki bir hastanede böbrek
yetmezliğinden öldüğünü söyledi. Sanat
yaşamında 40 film çeviren Roc, tüm dünyada
'Millions Like Us', 'The Wicked Lady',
'The Brothers' ve 'When the Bough Breaks'
gibi fihn kiasikleriyle tanındı.
Gevez«
Avçekirdekleri
Ali Develioğlu'nun şiirleri
Türkçede
Yıllardır Hollanda'da yaşayan şairin şiirleri dergjlerde
yayınlandı ve çeşitli etkinliklerde müzikal biçimde
sunuldu. O şiirierden bir bölûmü şimdi Türkçeıle.
Bir sestLr amwm benun
Yıünızen bir telefon nhuttsı
Ajiıllardan t-anışıru
Yüiara tanp göruienüğı
Ç«mb«fttw-«a,ıtxıl
(0212)5182005
*>*(*** Cad AyMr* >(I