02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IEYLUL2003SALI CUMHURİYET SAYFA DİZt r Ege'deki Türktarımı ve A KP iküdarına, TÜSİAD f a, tekelci medyaya, küreselleşmeyi / • savunan bazı uzmanlara bakılırsa, ekonomi iyiyolda. ^ M* İyimser bir rüzgâr esiyor onlara göre. Oysa gerçekler, onların savundukları gibi mi? Halkın durumuna, kışlıkpalto, ping ping topu fiyatlannın yer aldığı aylık enflasyon verileri dışında, gerçek rakamlara bakılırsa iyimser olmak oldukça güç. BM verilerine göre 3 milyon 850 bin yoksulyurttaşımız günde 1 dolara geçiniyor. Günde 2 dolara geçinmek zorunda olan yoksulluk sımrındakiler ise 7 milyon kişi. Dışardan sağlanan çeşitli desteklerle ayakta tutulmaya çahşılan ekonominin gerçekleri neler? Üretici, sanayici, ihracatçı, kooperatifçi, işçinin durumu nasıl? Onlar nasıl bir Türkiye tablosu çiziyorlar? Yaşadıkları, sorunları, sıkıntılan neler?.. Ortaya çıkan tablo ne Türkiye'nin tütün, pamuk, zeytin, zeytinyağı, kuru üzüm gibi temel stratejik tarım Serdar KIZIK ürünlerinin deposu Ege'den yansınmalara baktık. Söke Ovası'nda pamuk üreticileriyle; Denizli'de kendi çabalanyla 1 milyar doları aşkın tekstil ve hazır giyim ihracatını gerçekleştiren ve dünyanın ünlü markalanna ürün satan sanayicilerle; Manisa J da ürettiği televizyonları, beyazeşyaları ABD'den Uzakdoğu'ya kadar dağıtan ihracat şampiyonu VesteVin yöneticileriyle, Uşak'ta bir dönem Avrupa ve Rusya pazarında zirveye tırmanmışken uygulanan politikalar yü'zünden tepetaklak düşen dericilerle; İzmir'de ulusal sanayii koruma çabalanyla öne çıkan İnci Holding'in sahibi Cevdet înci'yle, Dünya Bankası ve AB yaptırımlarıyla kıvranan ülkenin gö'zde kuruluşu TARİŞ'in yetkilileriyle görüştük... yazık ki öne sürüldüğü gibi ne ışıltılı ne de iyimser... Şimdi onlar konuşsun... Bir zamanlar dünyanın kendi kendine yeten yedi ülkesinden biri olan Türkiye şimdi ithalatçı durumuna düştü IMF politikalan tarımıyokediyor• y ^ ^ üresel düzenın burgacına soku- m^r lan Türkiye, ekonomisinde ağır M£ bir tablo yaşıyor. Yenı Dünya m ^ ^ Düzeni'nin savunuculan ve -A_ J L . bugünkü iktıdar, her ne kadar umutlu bir tablo çızse de gerçekte ülkenin ve halkın yoksulluğu giderek artıyor. Tele- volecı ekonomıstler ve medyanın büyük bir bölümü, Yeni Dünya Düzeni'nin ekonomik ve siyasal dayatmalannın hızla yaşama ge- çırilmesi için büyük çaba gösteriyorlar. Tu- zu kuru bu kesimler Türkiye'nin. Türk hal- kının hızla batağa süriiklendiğini elbette gö- rüyorlar ama, gerçekleri saptırarak işbirlik- çi görevlerini başanyla sürdürüyorlar.. Küreselleşme, ulus devletlen elden geldi- ğınce parçalamaya, küçültmeye çalışıyor. Dırenenleri, çok taraflı anlaşmalara imza at- maya zorluyor. Mal ticaretınde liberalizas- yonu amaçlayan 1947 tanhlı Tarife ve Güm- rükler Genel Anlaşması (GATT), 1994 tarih- li Hizmet Tıcareti Genel Anlaşması (GATS) ıle bırlikte başlıca zorlama aracına dönüştü. Gelişmekte olan ülkelen, hem yatınm, hem mal hem de hizmet üretımı ve ticaretınde kapılannı ardına kadar sınırsız açmaya zor- layan bu anlaşmalar, bir yandan kamu hız- metlerinın özelleştınlmesini, bir yandan da yabancılaştınlmasını sağlıyor. Serbestleştır- me politikalan, sonuçta teslımiyetçılığe dö- nüşüyor. Ekonomide, IMF ve Dünya Bankası prog- ramlan ile birlikte, spekülatif kazançlar pe- şınde koşan mali kesim dışında tüm sektör- lerdışlanıyor. Ülke bir borç batağı içınde. lç ve dış borçlar. bir yıllık üretimın nerdeyse ta- mamına denk düşüyor. Dış ticaret açığı yıl- dan yıla katlanarak artıyor. 1989-1994 yıl- lannda 47.7 milyar dolar olan dış ticaret açı- ğı, "AB'ye gnTyoruz" diye gerçekieştınlen Gümrük Birliği anlaşmasının ımzalanma- sındansonra, 1995-2000 yıllannda 86.2 mil- yar dolar oldu. Sıralamada gerlye diişüyoruz Bırleşmış Mılletler Gelışme Endeksi'nin düzenlediği rapora göre Türkiye, geçen yıl 11 basamak geriledı. 175 ülke içınde 96. ol- duğumuz sıralamada Mauritıus, Fıji, Lıbya gibi ülkeler, Türkiye'den üst sıralarda yer al- dı. Türkiye, dünya gelışmişlik sıralamasın- da 85.Tıkten 96.'lığa indı. Eğitım, sağhkola- nakJan, okur-yazarlık oranı. hayatta kalma umudu, Ar-Ge yatınmlan, kadınlann çalış- ma yaşamına katılımı, kentleşme gibi kriter- lere göre Fiji, Lıbya, Samoa. Mauritius gibi ülkeler, Türkiye'den üstte. Insani kalkınma sıralamasında 85 ülkeyı kapsayan orta düzey- de kalkınmış ülkeler arasında da 41. sırada- yız. Gürcistan, Azerbaycan ve Arnavutluk gı- bı eski Doğu Bloku ülkelen, sıralamada Tür- kiye'nin üzennde yer aldı. Mıllı gelırden eğı- time yüzde 3.5, sağlığa 3.6. Ar-Ge'ye 0.6 pay aynhyor. Bu genel verilerin ardından Türkıye'nin te- mel tanm ürünlerine, ekonomıdekı yansı- malanna bakalım. Tanm kesimi IMF'nin emredicı yasalanyla, Dünya Bankası kredi- lerine dayalı projelerle yok edihyor. Üreti- mi, ricaretivetüketimidüzenleyentümdev- let kuruluşlann v e ışletmelerin kapısına ki- lit vuruluyor. Bunlann bazılannı satın alan yerli büyük şirketler, şimdi teker tekeryaban- cı tanm tekellerinin ellerine geçıyor. Yaban- cılar GAP'ta büyük tanm arazılenm ele ge- çıriyor. Çiftçı, yabancı tekellerin işçilen ha- line getinliyor. Bütün bunlar. Türk tanmının dünya ıle rekabet edebilır hale gelmesı diye yutturulmaya çahşılıyor Teslimiyetçi tanm politikalanru hükümet- ler değil, IMF ve Dünya Bankası belirliyor. Oysa dünyanın geldiği bu noktada tanm, en önemlı stratejik unsur olarak öne çıkıyor. Dünyada beslenme sorunlan giderek bü- Türkiye Pamuk Ithalatı Ak paıııııkta kararan gelecek Yeryüzünün dört biryanına Ege pamuğunupazarlayanlar, uygulanan yanlış politikalar sonucu bugün ithalatçı konuma düşürüldüler F 1 ge'ninpamuğu, uzunyıl- lar üreticinin umudu ol- du. Söke Ovası'nda dün- yanın en kalitelı pamuğunu üre- tenler, geleceklerini hep ak umutla sarmaladılar. Pamuîc tar- lalanndan bereketfişkırdı.Ulus- lararası egemen güçler de\Teye girene kadar. Dünyanın gözde- siydi Ege pamuğu. Bundandır belki de yapılan hesaplar. Yer- yüzünün dört bir yanına Ege pamuğunu pazarlayanlar, bu- gün ithalatçı konuma düşürül- düler. Bugün dünyada 100 miryon- dan fazla tanm işçısi, pamuk üretimiyle uğraşıyor. 1 milyar insan pamuk ve bağlantılı sek- törlerde istihdam ediliyor. Stra- tejik birürün olan pamuk. Ame- rika, Avustrarya ve Yunanıstan, önetnli üretim merkezlen. Özel- likle ABD ve Yunanistan, üre- ricısine yaptığı desteklerle pa- zar payını arttınrken, birkaç yıl öncesınin en büyük üretici ül- kelerinin başında gelen Türki- ye, yanlış tanm politikalan ne- deniyle ithalatçı ülkelerin ba- şım çekiyor. Yıllık 500 bin ton- lara ulaşan pamuk açığı, yerli üretim yerine, milyonlarca do- larakıülarak ıthalatla kapaülma- ya çahşılıyor. îzmir Ticaret Borsası (tZTB) verilerine göre, dünyada pamuk üretimi 2002- 2003 sezonun- da bir öncekı yıla göre 21 mil- yon 416 bin tondan 19 milyon 375 bin tona geriledi. Bunun yüzde 24.8'mi Çin karşılarken, ikinci sırada ABD, üçüncü sı- rada Hindistan, dördüncü sıra- da Pakistan, beşinci sırada Ba- ğımsız Devletler Topluluğu, al- tıncı sırada da 988 bin tonluk üretimi ve yüzde 4.3 Tük pazar payıyla Türkiye bulunuyor. Üretimde 6 sırada yer alan Türkiye, bir zamanlar lider ül- keler arasında olduğu pamuk ihracatında 28 bin tonluk saü- şıyla, geçen sezon 15. sıraya gerilemiş durumda. Buna kar- şuı yine geçen yıl, 460 bin ton pamuk alımıyla, ithalatçı ülke- ler arasında ilk sıraya yerleş- miş. Türkiye, pamuk ürericisine destek açısından da yetersiz. ABD ve Çin' in üretiasine yap- tığı desteklerin toplamı 1999- 2000 sezonunda 285 milyon, 2000-2001 sezonunda 113 mil- yon, 2001-2002 sezonunda da 144 milyon dolar. Sadece ABD, dünya pamuk ihracatının yak- laşık yüzde 35'ini, GSM kredi- leriyle sağhyor. TARİŞ verile- rine göre, 2002-2003 sezonun- da ABD üreticisine ortalama 49.5, Yunanistan 202.8, tspan- ya 246.9 sent destek yaparken, Türkiye"de ise bu rakam sade- ce 12.5 sentle sımrlı kal±. yüyor. Bir zamanlar tanmsal üretimde dün- yanın kendi kendıne yeterlı yedı ülkesinden bıri olan Türkiye. özellıkle 12 Eylül yöneti- mı ve TüiTgutÖzal'ın uyguladığı 24 Ocak ka- rarlanyla ithalatçı ülke konumuna düşürül- dü. Yeryüzünün en değerli pamuğunu, tütü- nünü, zeytınyağını, uzumünü üreten bir ül- ke, talan ediliyor. Oysa tanm, özellikle bü- günkü koşullarda çok b^iik değer taşıyor. 16 milyon yurttaşımız köylerde yaşıyor. Ka- sabalan da ekleyınce bu sayı 22.5 miryona ulaşıyor. 4 milyondan fazla aıle tanmla uğ- raşıyor. Gayn safi mıllı hasıla'mn yüzde 15'i bu sektörden. Istihdamın yüzde 46'sı, dışsa- tımın yüzde 11 'ı tanmda sağlanıyor Toprak, üretılmeyen bir kaynak. Ama hız- la tüketıliyor. Tanm arazıleri sanayı ve inşa- at sektörlennin işgali altında. Her yıl 250 bin hektar tanm arazısi, tanm dışında kullanılı- yor. Bir zamanlar en değerli ürünlerin yetiş- tirildığı Ege kıyılannda çok \ erimlı ve de- ğerli tanm arazilerini bügün 2. konutlar yut- tu. Yılda salt bir kez kullanılan yüz bınlerce ikinci konut, boş ve atıl bekliyor. Tarım alanları talan ediliyor Tanm alanlannm yasal düzenlemelerle ta- lan edıknesi politikalan, değıştirilmeden yü- rütülüyor. AKP ıktıdan da dığerlen gıbı, ör- neğin zeytin alanlannda maden ışletılmesı- ne yönelik yasal düzenlemelen sağhyor. BM RAKAMLARIYLA TÜRKİYE CERÇECİ BM tarafindan .Ankara'da açıklanan Insani Gelişme Raporu'nda Türkiye gerçegi şu şekılde yansıtıhyon. • "Harcama gücü açısından 2001-2002 döneminde yüzde 15 oranmda fakirleşti. Kişi başma gelir 2002'de 6 bin 974 dolarken, 2003'de 5 bin 890 dolara indl • Enzengin yüzde 10 nüfiısun mflö geürden akfağı pa> >üzde30.7. • Kalkınmakta olan 100 ülke içinde fakirtikte 2. sırada yer aku. • 40 >aşına kadar yaşama oranı yüzde 80. • Okur-yazar otanayan yetişkin nüfus 10 milyt)n. • Sağnkhiçmesuyuolnıayannûfus 12.6 milyvn (yüzde 18). • Vetersiz kilodaki 5 yaş altı çocuk yüzde 8. • Günde 1 dolara geçinmek zorunda olan mutlak yoksul lar 3 milyon 850 bin kişL • Günde 2 dolara geçinmek zorunda olan y^ksufluk snurmdakâer 7 nuKjon kişi • İşsizük oranı yüzde 83. • ÇaBşmayangenc nüfus yüzde 19.9 • 12aydan fazla işsiz kalan kadınlar yüzde 333 • 12 aydan fazla işsiz kalan erkekler yüzde 20 • OECD üyesi 30 ülke arasmda, çalışmayan nüfus açısından 6. sırada." 102 bin aıle topraksız yaşıyor. Ülkenin toplam yüzölçümünün üçte ıkısinde tanm yok. Tanm üreticileri ve ışçıleri örgütsüz. .\racı kârlan, ürünün tüketiciye ateş pahası- na ulaşmasına neden oluyor. Örgütsüz köy- lü, örgütlü çokuluslu tekellerle karşı karşıya bırakılıyor. Tanm Bakanlığı giderek güçsüz- leştiriliyor. İvedi olan Toprak Yasası bir türlü çıkanl- mıyor ama üreticıyi ve haUa yoksullaştıran Şeker Yasası ve Tütün Yasası bir gecede TBMM'den geçırilıyor. Özelleştinne furyası hızla sürdürülüyor. Halkrn birikimleriyle kurulan Cumhunyetin değerli fabrikalan, kooperatifleri yabancı- lara peşkeş çekılıyor. ABD ve AB kendi çıfçısıne değişik des- tekleri yağdınrken Türkiye'ye "Tanmdaki destekleri kaldff" buynığu venyor. Hüku- metler IMF ve Dünya Bankası politikalan- nı kuzu kuzu uyguluyor. 10 maddelık, 15 maddelık paketler, büyük bir hızla yasalaşı- yor. Halkımızın bağımlılığı giderek artıyor, ülke uluslararası tekellerin pazanna dönüşü- yor. Mutlak yoksulluk oranı, Türkiye'de her dört kışiden binnın yaşam gerçeğı hahne ge- liyor. 20 miryona yakın insan, sağlıklı bir yaşam sürdürebılmek için gereklı en az gı- da harcaması yapabilecek gelirden yoksun bırakılıyor. YARIN: PAMUKTA ABD OYUNU İZLENÎMLER HİKMET ÇETİNKAYA Beşparmak Dağları... Mavi bir gökyüzü altındayım... Bafa Gölü yakınlarından köylülerie konuşuyorum... Son turistleri karşılıyor Bafa Gölü... Beşparmak Dağlan mor bir sisin altında mavi sularia bulaşıyor... Mehmet Güner, sakallarıyla oynuyor... Diyorki: "Buralardan çekip gideceğim. Artıkzorgeçiniyorvm. Pamukçuluk bitti, sırada zeytincilik vari.." Aynı yakınmaları Söke Ovası'nda, Menderes Ova- sı'nda, Gediz Ovası'nda da duymuştum... Çukurova da öyle değil miydi? Pamuk ithal eden bir ülkeydi Türkiye 2003 yılında... Kendi uzaklığımızda kalmıştık toplum olarak... Salt pamuğu değil, kavunu, karpuzu, patatesi, elma- yı, armutu ıthal eden birTürkiye'deyaşıyorduk... Tanm çökmüştü!.. Ama ayakta kalmaya direnenler vardı, tanma dayalı ulusal sanayi tüm gücüyle çaba harcıyor, bazılan "Her şeye rağmen Türkiye kazanacak" diyoriardı... Bafa'da bir sabah uzun uzun bunlan düşündüm... Sonraaklıma, Bumaniye'de ki 'TaylıeliZeytin ve Zey- tinyağı Tesislen" geldi... Burası biraile işletmeciliği... Ekonominin ağır koşullanna rağmen ayaktaydı... ABD'den Avusturya'ya dek pek çok ülkeye zeytin ürünleri ihraç ediyordu... Yurtdışında çok sayıda ödül almıştı... Batik zeytinyağını Avrupalılara sevdirmişti... • • • ören'de Club Orient'te Alman turistler şişe şişe, te- neke teneke zeytinyağı alıyorlardı... Pek çok yatınmcı bölgede zeytin ürünleri kuruyor... Devletten kredi almadan, kendi olanaklanyla... Burhaniye'deki 'Laleli ailesi' Midilli kökenli. Zeytinle ilişkileri çok eski. Zeytin tanmına önem venyorlar. Küçük bir işletmede başanyı koşuyorlar... Günay Çapan da böyle biryatırım için Çanakkale'nin Eceabat ılçesıni seçti... Telefonda bana takılıyor: "lyonyalı zeytin üreticileriyle ilgileniyorsun, biraz da Troyalılarta ilgilenen..." Günay Çapan da kendi olanaklanyla zeytin işletme- ciliğine girışiyor... Bugün başlayan dizinin ikinci bölümünü Serdar Kı- zjk yazacak... Troya'dan başlayıp Homeros'un yaşadığı topraklan Serdar anlatacak... Onun için başa dönüyorum... Hem olumlu hem de olumsuz gelişmeleri anlataca- ğım... Denizli'de her yıl 1 milyar dolar ihracat yapan tekstil- cileri, Manisa'da Veste'in dünya pazarlannda nasıl re- kabet ettiğini, Ahmet Nazif Zorlu'nun bu inanılmazı nasıl başardığını kamuoyunun bilmesi gerekir... Serdar'ın anlattığı gibi ışıltılı bir görüntü yok üretim- de... Ama bir çaba var!.. Inat var!.. Kendine güven var!.. Mustafa Denizli VestelL Manisaspor'un teknik di- rektörü... Denizli, ikinci ligde oynayan bir futbol takımını niçin çalıştırıyor? Ahmet Nazif Zorlu, Mustafa'ya "gel" diyor. Oturup ko- nuşuyorlar. Mustafa Manisa'nın başınageçiyor... Iki ayda tesisler yapılıyor, transfer bitiriliyor... Manisa VESTEL, şimdi A Grubu'nda zirvede... Inanmak ve kendine güven duymak... • • • Ege'yi dolaşırken bunlar geliyor aklıma... Bafa Gölü kıyısında köylüler yaşamı kucaklamak is- tiyor ama kucaklayamıyorlar... Onların yaşamını IMF ve Dünya Bankası belirliyor... Tütün, pamuk, üzüm, fındık, çay, incir, ayçiçeği, zey- tin üreticileri perişan... Yeşılin kucak açtığı Ege'de neler oluyor? Bafa Gölü'ne bakıyorum... Beşparmak Dağları 'Hüküm giymiş dizeler' gibi ba- kıyor Bafa'nın mavi sulanna Serçin köyünün üzerin- den... Bu sırada Mustafa Şerif Onaran ın dizeleri geliyor ak- lıma... Aydınlık bir şarkı başlar, Buğdaylarda bereketin huzuru, Yeşil bir dua göklere doğru, Maviliklehe birlikte genişler. Erguvan yaşmaklı kadınlar tarlada, Acılı kağnılar harman yolundadır. Kurulmuş bostanlara çadır, Yeni bir hayat yaylada. Çardakta kilimlere dokunur sıla, Kavunsu kokar serinliği yelin. Yün eğirir ince birgelin. Bir öğle ezanıyla ürperir Kula.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle