25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 2003 SALI 14 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN Dansta sonsuz sorgulamalarA\nıpa sahjıelerinde AnneTcresaDe Keeısmaeker/Rosas, Meg Stuart/Da- magtd Goo<Ls, litima VezAVim Van- dektybus, DV8 DanceCompany rüz- gârlan esiyor. Hemen hepsi de uçlar- da dolaşan topluluklar. Dansla akta- nyorlar vurucu söylemleriaı. Kimi kez îiddeti ö»n plana çvkartaxak yapı- yorlar bunu, kırni kez sorgulayarak, kı- mi zaman da daha sakın sularda do- laşarak... ö t e yandan. dansta bir çığır açmış olan MereeCunninghatn Dans Topiuhığu kuruluşunun 50. yıhnı Ame- rika'dan Japonya'ya uzanan tıırneler- le kutluyor Trisha Brovvn Dans Top- hıluğu ıse 1980"lere 200O"lerden ba- kıyor. Brown, ekim başında Londra'da başlayacak olan Dance Umbreüa'da (Dans Şemsiyesi) Saddler VY'efc'de ya- pacağı ve biletleri şımdıden riıkenmiş üç gösterisinin açılışına hazıılaruyor. Söz konusu toplulukların hepsi de 2004-2005 turne programlarını ta- mamlamış durumda. Hızh yaşayan bir dünya, dans dünyası. Dans farklı alanlara doğru yayıhyor. Sınırlar kınlıyor. Dans performansla buluşuyor ve bir yerlerde okuduğum gibı son derece zengin. özgiır ve öz- gün bir sanat olarak bedenin ıçindekı hareketi keşfe yönelıyor. Bunu kimı kez güçlü bir müziğın nağmelerine uyarak yapıyor, kimi kez koreografm farklı kavramlarla hesaplaşması sü- recinde dikkat çeken vurgularla veri- yor. Dansçı bedenını politik bir ifade aracı olarak kullanıyor ve eski dans formlanyla olduğu gibı farklı kültür- lerin dans biçimleri, geleneklenyle hesaplaşıyor. Dans yoğun keşıfler dün- yası olarak tırmanıyor. Sorgulamalar Kendine mekân olarak Brüksel'i se- çen 1965 doğumlu Amerikalı koreog- raf Meg Stuart'ın çalışmalanna iliş- kin olarak ilginç bir saptama dikkat çe- kiyor. "Adeta sınırsa boş alanlar içe- ren, kent merkezi kavramına yabancı ve gökdelenlerin gökyüzüne hükmet- tiğjbir ülkede.Amerika'da yer-zaman iSşkisi Avrupa'da oMuğundan çok da- ha farkhdır'' diyor eleştirmen Mari- anne Van Kerkhoven. Bu açıdan ba- taldığında, MegStuart'ın son çalışma- sı 'VTsitors Only' (Sadece Ziyaretçi- lere) sanatçının yer-aksıyon'beden- dil arasında kurdugu ilişki üzennde odaklanıyor. Bu ilişkiden yola çıkarak Stuart dünyayı sorguluyor Sahneyi çarpık yatay ve dikey mimansiyle ade- -L/ans farklı alanlara doğru yayılıyor. Smırlar kınlıyor. Dans performansla buluşuyor ve bir yerlerde okuduğum gibi son derece zengin, özgür ve özgün bir sanat olarak bedenin içindeki hareketi keşfe yöneliyor. Bunu kimi kez güçlü bir müziğin nağmelerine uyarak yapıyor, kimi kez koreografm farklı kavramlarla hesaplaşması sürecinde dikkat çeken vurgularla veriyor. ta kaplayan 'dekor' kendi içinde de kat- lara ve odacıklara aynlıyor. Bilinçli ağırlık ve hantallık dekorun en önem- li özelhğı. Biryandau belki de 1960'la- nn tiyatro olgusunun altını çiziyor, öte yandan da dansa özgü açık alanın kısıtlanmışlığını belirliyor. Dansçılar ya da oyuncular kısıth ve kmk hare- ketleri ve de aynı nitelikleri taşıyan dil kullanımlan ile, ki bu deforme edil- mış bir dil (ya da ses) ve hareket bu- luşması olarak mtelendirilebilir. deko- run içinde (ya da o mekânda) sıkışmış- lığı yansıtıyorlar. Mekânda olduğu ka- dar insanlardaki (dansçılar) kınlma, çarpılma. bozulma fıziksel olduğu ka- dar zihinsel çözülmeyi de yansıtıyor. KuşkusuzMeg Stuart'ın önceki yapıt- lannı da izlemiş olmak sanatçının yön- temini belirlemek için önemh. Sanat- çının bireyde ve giderek toplumda ya- şanan bedensel ve zihinsel çözülme- len mekânla, aksıyonla, sesle vurgu- lamayı amaçlayan bu çalışmasında koreografının gidebileceği uç nokta- lan yakalamaya çalışmak ise farklı bir deneyim. Belçikalı koreograf Anne Teresa De Keersmaeker ıse 'Once' ('Bir Zaman- lar') adlı tek kişilik çalışmasında 'Jo- anBaezConcertPart2' uzunçalann- daki şarkılardan yola çıkıyor. Bomboş bir sahne, bir köşede 1960'lardan kal- ma bir pikap ve önünde Joan Baez plaklan... Bir de BobDylanplağı. Ke- ersmaeker üzerinde basit bir giysıyle ıçeri giriyor, ayağındaki pabuçlan fir- latıp atıyor ve nefes kesen, yalm, vu- rucu bir gösteri başlıyor. Joan Baez'in tngilizce ve Ispanyolca söylediği pro- testo şarkılannda, aşk baladlannda bir yandan kendi gençliğini anımsarken o şarkılardaki güçlü politik söylemin altını dansla olduğu kadar boş bir me- kânda duvara yansıyan slaytlar ve filmlerle çiziyor. Irkçılığa karşı güç- lübir direnişm simgesi olan'We shall overcome' ('Üstesinden Geleceğiz') di- zelennde bugün farklı bir düzlemde yaşanan ayınmcıhğa başkaldınyor. Bunu yaparken de söz ve hareket ara- sındaki ilişkiyi irdehyor. Bunu yapar- ken özellikle çıplak bedeninın müzik- le sanki iç içe geçtiğı sahnelerde ha- reketleri bir ritüeli çağnştınyor De Keersmaeker"in. Müzikle, dizelerle, dünle, bugünle ciddi bir hesaplaşma. Izlerken düşünüyorum, bizim yaş ku- şağı için Joan Baez çok şey ifade edi- yor, ama salon belki de Baez'i ilk kez dinleyen gençlerle dolu. Müziğın al- tında yatan sağlam söylem De Keers- maeker'in koreografisiyle buluştu- ğunda hareket içindeki iç-hareket ız- leyenleri yakalıyor, sürüklüyor. Toprak-su-rüzgâr Rosas Grubu"nun koreografısini yi- ne Anne Teresea De Keersmaeker'in yaptığı 'Aprfl Me' (Amerikalı şair e. e. Cummings"in bir şiirinden) ise sa- natçının solo gösterisinde olduğu gi- bi, ama daha farklı bir ritüelin içine çekiyor ınsanı. Su-toprak-rüzgâr.. bu yer yer ilkel törenin elementleri ola- rak belırleniyor ve kimı zaman vurma- lı çalgılarla desteklenen müzik, bir şenlik havasında başlayan danslan zenginleştinrken su-toprak-rüzgâr renkleri danslann hızında, şiddetin- de, yumuşaklığında yakalanıyor. Ya- pıtın düz çizgıler ve daireler üzerine oturmuş olan biçimi tgor Stra- vüısky'den Yannis Xenakise, gele- neksel Hint şarkılanndan Mozart'a uzanan müzıklerle bütünleşıyor. Bir- likte hareketler, kopuşlar, buluşma- \ar, ikili üçlü danslar, sololar ve bir ayi- ni anımsatan dönüşler. 'April Me'de şiddet, arayış, sorgulama, şenlik, dü- ğün. acı birlikte yaşanıyor. Sürprizler- le dolu bir yapıt. Insanı şaşırtan bir ya- pıt. Tırmanış, sorgulayış, reddediş, kucaklayış hepsi bir fırtına gibi ıç içe yaşanıyor ve dans bır kez daha güçlü söylemini dile getiriyor. Anne Teresa De Keersmaeker 'Ba- sel Tanzt 03' gösterilerinı tamamlar- ken Tanztheater Pina Bausch k Der Fentzerputzer' ile üç günlük biletleri tükenmiş olarak küçücük Basel' ın ko- caman Musical Theater'inde yerinı ahyor. Bu arada, Pina Bausch Istan- bul projesme, onu bu projeyi gerçek- leştirmeye iten duyarlıhğıyla, göz- lemleri, zengin iç dünyasıyla örtüşen bir isim de kovdu; 'Nefes~' Istanbul Devlet Tiyatrosu sezona, 7 Ekim'de Oda Tiyatrosu'nda ilk gösterimini yapacağı 'îpin Ucu' adlı oyunla başlıyor Ekim ayı, perdeyi açma zamanıdır! YAZIODASI SELtM İLERİ Sandık Odası'nda İstanbulTürkçesid) Sözlükleri kanştırıyorum. TDK'nin 1966 basımı Türkçe Sözlük'ü 'sandık odası 'nı şöyle tanımlıyor. "Sandık sepet gibi her gün kullanılmayan eşya- nın saklandığı küçük oda." Çocukluğumda epey sandık odası gördüm. San- dıklısına pek rastlamadım; hiç rastlamadım daha doğrusu. Bu sandık odası başka bır zamanın, artık mazi- de kalmtş bır zamanın odasıymış. Çünkü sandık oda- sı, o zamanlar, hırdavatın kaldınldığı küçük oda de- ğilmiş. Burası çeyize ayniırmış. 'Çeyiz' dediğim, beş aşağı beş yukarı kalıplaş- mış nesneler. Adeta dondurulmuş bir yaşam tarzı, çeyiz sandıklanna yerleştinlen nesnelerde yenilik ara- mıyormuş. Gelgelelim, moda dünyası egemenlik kurar kur- maz, çeyiz gözden düşmüş. Git git, çeyizin pabu- cu dama atılmış. Her gün başka bir rengi, cinsi, kesimi, türü ge- reksiniyor moda. Amacı, tüketimi kışkırtmak. De- ğil yıldan yıla, mevsimden mevsime modanın emir- leri değişiyor. Aynca kutu gibi apartmanlarda "diz basar ak sandıktar" nereye konacak? Insanlar zor sığışıyor. Asaf Hâlet Çelebi o harikulade sevimli "Şehir" şi- irinde diyor ki: "tahta evler eski kutulardır apartmanlar yaldızlı nişan şekeri kutulandır" Belki 'apartman'\n Istanbul'da boy gösterdiği ilk dönemlerde. Sonra ne yaldız kalmış, ne nişan şe- keri... lyisi mi, çeyiz sandıklanna geri dönelim. Eski çeyiz sandıklanndaki "hilalî gömlekler" be- nim bir öyküme geçmiştir, "Gelinlik Kız"a. Hilalî gömiek evde dokunur. Bezi büyükanneler, teyzeler, halalar dokurlar ve gençkız da dokumayı onlardan öğrenecek, ilerde kendi çocuklanna öğ- retecektir. Bezin bir teli keten iplikten, bir teli ince ipekten kıvır kıvır sarmaşarak dokunurmuş. Hanım gömlek- lerinin kenarları renkli ipek -çogu kez vişneçürüğü, pembe- beylerinki beyaz. Giyilmeden saranp kalmış hilalîgömlekler görmüş- tüm. Yaşanmamış hayatlar gibiydiler. Işte o burku- luşla anmıştım onlan "Gelinlik Kız"üa. Yıne çeyiz sandıklannda gergef işlerine yer veri- lirmiş. Şerbet peşkirinden tutun da, sofra takımla- nna, daha sonraki alafranga möbleli yıllarda seh- pa örtülerine, bardak altı tabak örtülerine kadar. Gergef işi uzun süre gözdeliğini korumuş. Sandığı kanştırdıkça, bir şal koleksiyonuyla kar- şılaşacağız ki, bu şal bolluğunaşaşmamak elde de- ğil: Hindistan'm görkemli "car" şalları baş köşede. Şallann car denileni hep hanımlar için. Hanımlar bu şallara, eve gelen hekime çıkarken bürünüyortar. Canfes astarlı lahur şallanndan boy hırkalan di- kiliyor. "Canfes"\ Şemsettin Sami'nin sözlüğünde buldum: "İnce, pahak ve ekseriya iki renkte kumaş." Gelelim "lahur"a; Şemsettin Samı onu "lahûri" di- ye anıyor. "Hind'in Lahur şehrindeyapı/an neffs şal." Yumuşak ipekten şallar ille bele dolanacak. Bir şal fırtınasıdır kasıp kavuruyor. Kış günlerinde erkekler Acem şallannı boyunla- nna sararlarmış. Acem şalının nasıl bir şey olduğu- nu öğrenemedim. Gürün'de dokunmuş şallardan yine erkeklere hır- kalar, yelekler, mintanlar yapılırmış. Bu şal bereketinde, şallann sandığı da elbette ay- n olurmuş. Sandık odalannın ayrı bir şal sandığı var- mış. Takvimde tz Bırakan: "renkler güneşten çıktılar/ renkler güneşe girdi- lerl renkler güneşsiz öldüler/ ne renk gerek banal ne renksizlik" Asaf Hâlet Çelebi, Om Mani Padme Hum, Adam Yayınları, 1983. I Kûltür Servisi - tstanbul Devlet Tiyat- rosu yeni sezona ~> Ekim'de Oda Tiyat- rosu'nda ilk gösterimi yapılacak olan Vüs'at O. Bener'in 'tpin Ucu' ve Aziz Ne- sin Sahnesi'nde geçen sezon sahnelenen MaksimGorki'nin 'Ayaktakunı Arasın- da' oyunuyla 'merhaba* dıyecek. Devlet Tiyatrolan'nda ekim ve kasım aylannda Güngör Dilmen ın 'Osman- lı Dram Kumpan- yaa', Ronald Har- wood'un 'TarafTut- mak', NeU Si- mon'un'GüneşÇo- cuklan' ve Yakup Kadri Karaosma- noğhı'nun 'Yaban' oyunlannm ilk gös- terimleri yapılacak. tlk Türk tiyatro oyuncusu Ahmet Fehim Bey'in anı defterinden yola çı- karakGüngörDilmen' in yazap oyunlaşurdığı'Os- manh Dram Kumpan- yaa'mn rejısi Sönmez Atasoy'a aıt. Oyunda Sönmez Atasoy, Galip Erdal. Cengiz Baykal, Mahir Günşira>'ın da bulunduğu birkadro rol ahyor. DT'nin sezon açılış oyunu olan 'tpin Uco' kişisel çıkarlannı kollayan ve bu yüzden gülünçleşen insamn, acıklı bir yalnızlık gerçeği ile yüzleşmesini ışliyor. Oyunu sahneye koyan ise Müşfik Kenter. Taksim Sahnesi'nde sahnelenecek olan bir diğer oyun ise; Can Gürzap' ın yöne- timini üstlendığı 'Taraf Tutmak'. Hitier döneminin ünlü orkestra şefi WUhem Furtwanger"inYahudi meslektaşlanmn sınırdışı ediknesinin ardından .Almanya'da kalmaya karar verdiği için Nazizme hiz- met ettiği gerekçesiyle suçlanışını ve ya- şamının nasıl bir değişirne uğradığını ele alıyor. Oyunda Tank Ünlüoğlu, Zejnep •DT'nin bu sezon sahneleyeceği byunlar arasında geçen yıl, Afife Jale Ödülleri'nde 8 ödül alan Maksim Gorki'nin 'Ayaktakımı Arasında' adlı oyunu da bulunuyor. Erkekli,Ozgür ErkekH'nin yanı sıra Can Gürzap da rol ahyor. NeilSimon'un defalarca sinemaya ak- tanlan komedisi 'GüneşÇocuHan'bukez Hidayet Erdinç yönetımiyle Oda Tiyat- rosu'nda sahnelenecek. Oyun kırk yıl ay- nı sahneyi paylaşan ve uzun yıllardır bir- birleriyle konuşmayan iki emekli komed- yenin bir televızyon programıiçinyeni- den bir araya geliş- lerinin serüvenini anlatıyor. Alp Öy- ken, Emin Olcay. Canberk Uçucu ve HanifeŞahin'inroI aldığı oyun bir ko- medi.Tıyatrosever- ler kasım ayında Mehmet Ergenin sahneye koyduğu Yakup Kadri Kara- osmanoğlu'nun unutulmaz romanı "Yaban'ı izleme imkâ- nı bulacak. Yaban ilk kez bir tiyatro oyunu olarak sahnelenecek. Devlet Tiyatrola- n'nda geçen sezon be- ğeniyle izlenen Barfl- letve Gredy'nin 'Kak- tûs Çiçeği', Haluk Işık'ın'Mavi Pullu Ba- lık, Martin Crimp'in 'Kır', Memet Bay- durun k Kam\x)n', EdipCansever'in fc Ben Ruhi Be\ Nasılun', W. Shakespeare ın 'KralLear', İhsanOktay Anar'ın 'Efra- siyab'ınHikâyeleri' ve SâzunHikmet'in 'Km'ayıMilliye' oyunlan bu yıl da keyif- le izlenebilecekler arasında bulunuyor. CemalÜnlü'nün derlediği 'Karagöz'ün Salıncak Sefası' adlı geleneksel gölge oyunu da ekim ve kasım aylan içinde sahnelenecek. Oyunlar Taksim Sahnesi, Oda Tiyatrosu, .Aziz Nesin Sahnesi ve AKM Büyük Salon'da görülebilir. Bilet fiyatlan; tam 6 milyon, öğrenci 4 milyon olarak belirlendı. (0 212 245 25 90) Tiyatrolar Beşiktaş'tabuluşuyor Kültür Servisi - Beşiktaş Bele- diyesi ve Aysa Organizasyon işbir- liği ile düzenlenen 'TiyatrolarBXH hışması' 3 Ekim'de başlıyor. Ge- çen sezon sahnelenen ve beğenı ka- zanan oyunlar yedi günboyunca sa- at 21.00'de Akatlar Kültür Merke- zi'nde tiyatroseverlerle buluşacak. Tiyatrolar Buluşması 3 Ekim'de Orhan VeK'nin yazdığı ve Murat- han Mungan ın oyunlaştrrdığı tek kişilik oyun 'Bir Garip Orhan Ve- I'yle başlayacak. MüşfikKenter' in rol aldığı ovunun yönetmeni Oğuz Aral. 4 Ekim'de, yazar ve şair Sunay Akın'ın 'Kumbaradaki Zürafa' adlı tek kişilik gösterisi izlenebi- lir. Akın'ın.kitaplarından yola çı- karak hazırladığı bu göstende ka- tıhmcılar bir tarih yolculuğuna ta- nıklık edecek. Dostlar Tiyatrosu. 6 Ekim'de yö- netmenliğini Genco Erkal' m yap- tığı 'Yaşasm Savaş' adlı müzikli kabare ovıınunu sanatse\erlerle buluşturacak. Zefiha Berksoy. Gen- co Erkal, Erdem Akçatepe, Alpa\ Atalan rol aldığı ovımda, savaşı destekleyen düzene ve medyaya hak ettikleri eleştiriyi, bir anlam- da toplumsal sorumluluklan sah- neye taşmıyor. Yaşamda varoluş gerekçesini sorgulatmak için yıllarca uğraş ve- ren Genco Erkal'ın, Aziz Nesin, Bertolt Brecht Euripides, Ferhan Şensoy, Karl \ alentin, Nâzun Hik- met ve Wolfgang Borchert'ın ya- pıtlanndan uyarladığı ve Aydın Engin'in skeçlerini yazdığı 'Ya- şasm Savaş' adlı oyun, savaşı mer- cek altına ahyor. Uyguriar Tiyatrosu 7 Ekim'de N'ejat Uygur'un yazıp yönettiği 'Türldve'ninDefisr adlı oyunu sah- neleyecek. Oyunda BahriBeyat, Di- kkDemir Uygur, Volkan Saraçoğ- hı, Birol Engeler, Şule Güne\ ve Müge Taşpmar rol ahyor. Tiyatro Istanbul. Marc Camolet- ti'nin yazıp Gencay Gürün' ün yö- nettiği 'ÇügmHaftasonu' adh o>'un- lannı, 8 Ekim'de Akatlar Kültür Merkezi'nde sahneleyecek. Me- tin SerezB, Can Gürzap, Nilgün Belgün, Şahnaz Çaku-alp, Metin Arslan ve EbruTekgündûz'ün oy- nadığı oyun, eşlerin birbirlerini al- datmasını konu alıyor. ^ AKPo\Tazoğhı'nun 'ÖdünçYa- şamlar' kitabından yola çıkarak hazırladığı tek kişilik oyunu 9 Ekim'de saat 21.00'de sahnelene- cek. Sanatçının tiyatro anılanndan oluşan 'Ödünc Yaşamlar' Türki- ye'nin bugünkü durumunu da göz- ler önüne seriyor. Bilgı için: (0 212 351 93 90) Kırşehir'de Dadaloğlu heykeii • KIRŞEHÎR (Cumhurtvet) - Kırşehir" in Kaman ilçesıne Kültür Bakanlığı \e Kaman Belediyesi tarafından yaptınlan Dadaloğlu heykeii 3 Ekim'de saat 10.00'da açılacak. 1785"te Çukurova'da doğan ve 1868'de Kaman'da ölen ozan Dadaloğlu'nun at üzennde elinde sazla gerçek boyutlannda yapılan heykehnin açılışı Japon prensi Tomohito, prenses Nobuko ve Kültür Bakanı Erkan Mumcu da katılacak. Dadaloğlu Kültür Parkı'ndaki Dadaloğlu Anıt Mezan'nm yanında yer alan heykel Metin Yurdanur tarafından yapıldı. Türk-HoNanda dostiuk hattası • AMSTERDAM (AA) - Hollanda'da Türk işgücü göçünün 40. ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 80. yıldönümü, gelecek ay kültürel ve sanatsal etkinliklerle kutlanacak. 'Türk- Hollanda Dostluk Haftası ve Türk Kültür Festivali' adıyla düzenlenecek etkinlıkler çerçevesinde, başta Amsterdam ve Rotterdam olmak üzere büyük kentlerde Türk filmleri gösterilecek. Aynca, etkinlik kapsamındaTürk müziğı, halk o>ıınlan, el sanatlan \ e gölge oyunlanndan oluşan halka açık bir şenlik de düzenleniyor. BUGÜN • YAPIKREDİ KÜLTÜR MERKEZİ SERMETÇİFTERSALONT nda 18 30da tzzet Günav, Şener Köksümer ve Sertaç Kayserilioğhı nun katılacağı 'Kokksrvonculuk ve Araştırmacıhk' konulu söyleşi. (0 212 252 47 00) M BEYOĞLUBLXUŞMASI kapsamında Nâzım Kültürevi'nde 17.00'de 'Yeşilçam Emekçikri Anlaöjor' konulu söyleşi. Tünel'de 17.30'da tstanbul Bflgi Ünhersitesi Oğrenci Topluhığu'nun konseri, 18.30'da Akbank Kültür Sanat Merkezi'nde Hilmi Etikan'ın 'Tarlabaşı Tarlabaşı', Hasan Ozgen'in 'Ateşin Göçü' adh belgesel gösterimleri, 19.30'da .\kbank Kültür Sanat Merkezi'nde '2003 Türkijesi'nde Belgesel Sinemanın Yeri' konulu panel, 21.30'da Babylon'da De Amsterdam Kfczmer Band ve Galata Gypsy Band'ın konserleri. (0 212 245 79 84)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle