04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2003 SALI HABERLER DlflVYADABUGUN ALİ SİBMEN Dursun Akçam'a Saygı Platon, kitabı "Devlet"te yönetici olarak filo- zoflan, bilgeleri önerir. Unutmayalım ki, Aristo'nun Akademi'sinin kapısında, "Geometri bilmeyen buraya gire- mez" yazılıydı. Yani o dönemde felsefe bütün bilimleri kapsayan bir disiplindi. Platon'un devleti bilgelerin yönetmesi öneri- si, birfilozofun nalıncı keseri gibi, herşeyi ken- dine yontması biçiminde algılanmamalı. 0, daha çok bilginin ve aklın yönetimini sa- vunuyordu. Sokrates'in öğrencisi, demokrasinin herza- man aklın ve özgürlüğün doğrultusunda geliş- mediğini, adı felsefe ile özdeşleşmiş bu antik dö- nem nebisinin düşüncelerinden dolayı ölüm ce- zasına çarptıniması ile görmüştü. Demek ki, yalnızca özgür yurttaşların oy kul- landığı demokraside bile -ki Atina demokrasisi öyleydi- her demokratik olan illa da özgürleşti- rici olmayabiliyordu. Aklın üstünlüğünü ise Platon, filozofların yö- netiminde görmüştü. Aradan yüzyıllargeçecek, iktidarseçkinlerden, daha doğrusu seçkin olduklan varsayılan aris- tokratlar ile onların da efendileri krallardan hal- ka, daha doğrusu halkın temsilcileri olarak öne çıkan ve ekonomik iktidan da ellerinde tutan bur- juvalara geçecekti. • • • Burjuvazinin iktidarı, Ingiltere'deevrim, Ame- rika'da kolonizatöre karşı savaş, Fransa'da dev- rim ile ele geçirmesinden sonra, eski efendile- rin, yeni egemenlere burun kıvırıp, - Şu işe bak! Ayaklar baş oldular, dediklerin- den hiç kuşkunuz olmasın! Sarayın gözdesi Moliere bile, "Kibahık Buda- /as/"nda (Bourgeois Gentilhomme) Monsieur Jourdan'ın görgüsüzlüğü, ham ervahlığı ve ca- hilliğiyle alay eder. Ama Moliere her ne kadar dâhi ise de olay, onun anlattığı kadar basit degildir. Burjuva devriminin ardında aydınlanma hare- keti vardır ve Fransız Devrimi, kendi kan ve ate- şi içinde, yandaşı kimi bilim adamlannın kelle- lerini almış olsa bile, büyük bir bilimsel ve sa- natsal sıçramayı da gerçekleştirmiştir. Napoleon'un Mısır seferi, askeri olduğu ka- dar bilimsel yönü de ağır basan, heralandan bir bilim adamı ordusunun katıldığı bir hareketti. Fransız Devrimi'nin ve Cumhuriyet'in toplum- dayerieşmesi.köydevekasabadakiliseninye- rini okulun, papazın yerini öğretmenin alması sa- yesinde olmuştur. Tabii burada kilise ve papazın ortadan kalk- ması değil, kurumlann birbirlerinin yanındaya- şamaları söz konusudur. • • * Bütün cumhuriyet rejimleri ve demokrasiler, kendi yalnız kadrolarını değil, ama toplumunu yetiştirecek eğitim seferberliğini ön planda tut- muşlardır. Bunun en güzel ömeği, Mustafa Kemal'in Sa- karya Meydan Muharebesi sırasında, başkomu- tan olarak, cepheye hareketinden önce, yani tam bir ölüm kalım savaşı içinde, yine de öğretmen şûrasını toplamasıydı. Bu ne bir fanteziydi ne de tarihte görülen tek örnekti. Demokrasilerin varlıklan ve güçleri, temel da- yanakları olan eğitimin yoğunluğu, yaygınlığı ve düzeyiyle düz orantılıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bir eğitim seferberliği üzerine oturuyordu ve toplumun, demokrasinin düzeyi de eğitimin düzeyiyle belirleniyordu. Türkiye'de cumhuriyetin yurttaşının olduğu kadar, demokrasinin bireyinin yetişmesinde de öğretmenler belirleyici rol oynadılar ve büyük öz- veriyle çalıştılar. Ne yazık ki, onlar yalnızca kimi eskiden kal- ma önyargıların değil, ama aynı zamanda temi- natı olduklan devletin bir de kendilerini demok- rasinin parçaları olarak gösteren politikacılann baskılanyla da karşı karşıya kaldılar. Bugün Ankara'da Cumhuriyet'in seçkin eği- tim neferlerinden, özverili aydınlarından, değer- li öğretmen ve yazarlarından birini, Dursun Ak- çam'ı toprağa veriyoruz. Yaşamı özgürlüğe ve gerçek anlamda de- mokrasiye adanmıştı. Onun anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Raffarin: Yasa cıkarılacak Fransa'dan türban yasağına destek Haber Merkezi - Fransa Başbakanı Je- an-PierreRaffarin, *ge- rektiği takdirde. başör- tüsünün okuliarda ya- sakianması için yasa çı- kanlmasına destek ve- receğmi" açıkladı. Fransız M6 televiz- yon kanalında kendisi- ne yöneltilen sorulan yanıtlayan Raffarin, "Başka bir çözüm bu- lunmaması halinde, okuDarda başörtüsü ile ilgili bir yasa hazırla- makgerekebilir" dedi. "İnsanların dini inançlannı gösteriş amacıyla ifade etmele- rine karşı olduğunu" söyleyen Raffarin, "Okullar, dini ve siyasi propaganda yeri değil" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Jac- quesChirac. okullarda başörtüsü yasağıyla il- gili olarak toplumda farklı kesimlerin görüş- lerini alabilmek için, temmuz ayında laiklik komisyonu kurulması- nıkararlaştırmıştı. Siya- si partiler, sivil toplum örgütleri ve uzmanla- nn görüşlerini dinleyen komisyon, yılbaşına ka- dar hazırlayacağı rapo- ru Chirac'a sunacak. Chirac ve Raffarin, da- ha önce yaptıklan açık- lamalarda. okullarda başörtüsünün bir yasay- la yasaklanmasından önce toplumda bu ko- nunun tartişılmasını is- temişlerdi. •• •• •• ODTU'de akademik yıl protestolu başladı. Oğrenciler bakanlan, rektör YOK taslağını eleştirdi Eğitimde2004karayıl olacakANKARA /ÎSTANBUL (Cumhu- riyet)- ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut yükseköğretım yasa tasan- sı taslağının me\'cut haliyle çıkması du- rumunda, üniversitelerin siyasallaşa- cağını ve Milli Eğitim Bakanlıgfna bağlı lıseler haline geleceğini söyle- dı. Akbulut, "YÖKtaslağmm mevcut haliyle yasalaşüğı gün Türk ünhersi- te ve bilim tarihi için kara gün' ilan edilecektir'" dedı. ODTÜ 2003-2004 eğıtim-öğretim yılı, dün kültür ve kongre merkezin- de düzenlenen törenle başladı. Töre- ne kahlan Devlet Bakanı Kürşad Tüz- men ve Enerji Bakanı Hilmi Güler oğrenciler tarafından protesto edildi. Rektör Akbulut'un açılış yılı ko- nuşmasından önce, üzerinde "özgür gençKk" yazılı bir döviz taşıyan öğ- rencı, salonda düdük çalarak "Yeni YÖK taslağının Mecfis'ten geçnıesi- ni istemiyoruz. Özerk, demokratik ve anadilde eğhinı talep ediyoruz" di - ye bağırdı. • ODTÜ Rektörü Akbulut, hükümetin üniversiteleri çökme noktasına getırdiğini belirterek, maddi sıkıntılar altında ezilen devlet üniversitelerinin, bu yıl öğretim elemanlan kadrolanna yapılacak atamalann durdurulması ile felç olduğunu vurguladı. Akbulut, açılış konuşmasında. kriz- ler sonrasında devlet üniversitelerinin idari ve mali açıdan zarar gördüğünü anlattı. Maddı sıkıntılar altında ezilen devlet üniversitelerinin, bu yıl öğre- tim elemanı kadrolanna yapılacak ata- malann durdurulması ile felç oldu- ğunu belirten Akbulut hükümetin üni- versiteleri çökme noktasına getırdi- ğini vurgulayarak, "Üniversitelerimj- zin üzerindeki mali kısıtlamalar ile personel atama yasağı kakhnlmandır. Aksi takdirde, 2003 yıh Türk üıüver- sitetarihinekarayıl olarakgeçecekuV" diye konuştu. Onurlu bilim insanlan ve üniversi- telerin, hıçbır zaman iktidann güdü- müne girmediğine ışaret eden Akbu- lut, "Uzükrek görüyoruz ki, demok- rastyi içine sindirememiş tophımlarda okhîğu gibi, bugün Tûrk üniversitele- ri de siyasaHaşma tebükesi altmdadır " dedi. Akbulut, akademik liyakat ve bilimsel araştırmayı yok sayan bu tas- lağın yasalaşması halinde, üniversite- lerin yüksek lise konumuna geleceğı- ni vurgularken "YÖK taslağının bu ha- liyle yasalaşbğı gün üniversite ve bi- Knı tarihi için kara gün' ilan edilecek- tir" dedı. Akbulut'un konuşmasının ardın- dan, Tüzmen, kürsüye geldi. Tüzmen, konuşmasına başlamadan önce bir öğ- renci "ABD askeri obnayacağız. Yabn- lannıza burada devam edemezsiniz, defohın üıuversitemizden'' diye ses- lendı. Bunun üzenne Tüzmen, öğren- ciye "Son kısmını geri a!" dedi. Öğ- rencinin salondan çıkanlmak isten- mesi üzerine Tüzmen. müdahale edil- memesini istedi. Tüzmen, bunu bir nostalji olarak gördüğünü söyledi. Ay- nı öğrencinin "Nostalji degir diye kar- şı çıkması üzerine Tüzmen, öğrenci- ye "Dinlemeyi öğren"dedi. iTÜ'de venl öğretim vılı Istanbul Teknik Üniversıtesi (ÎTÜ) 2003-2004 eğitim öğretim yılı, dü- zenlenen törenle başladı. Açılış töre- ninde konuşan 9. Curnhurbaşkanı Su- leyman DemireL "Üniversitelerin al- tmda kakhğı tazyiki üzünrü ile karşı- hyorum. Siyasi iktidaıiannyapacağıen büyük yanbş iş, üniversitelere el at- maknr. Umversiteleri hbalandırmaya kaDanak kafasını taş duvara vurmak- nr" dedı. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Gül- SÜD SağJamer de eğitimin önemine değinerek "Türkiye'nin AB üyeliğine uiaşabümesi içingenç kuşaklannen iyi şekilde eğitinyor olnıası gerekir" dedi. Tüzmen konuşmaya başlamadan bir öğrenci,"Yalanlannıza burada devam edemezsiniz. defolun üniversitemiz- denr diye bağırdı. (Fotoğraf: AA) tĞNELf FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Eğitim sisteminde çarpıklık Biryılda dershaneye 700 trilyon • 52 üniversitede yapılan araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 25.5'inin ailesi ayda ortalama 45 milyon 486 bin lira gönderebiliyor, yüzde I3.7'sinden de 500 milyon lira geliyor. Haber Merkezi - Mali- ye Bakanhğı Bütçe Ge- nel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Kesik'in 52 üni- versitede gerçekleştirdi- ği araştırma, üniversıte gençliğinin ne kadar zor şartlarda eğitim gördüğü ve dershanelere her yıl trilyonlarödendiği gerçe- ğini ortaya koydu. Araş- tırmada, ülkede dersha- nelere ödenen para 2003 yıh fıyatlanyla 700 trilyon lira olarak hesaplandı. Kesik'in "Yüksek Öğ- Hükümet üniversiteye girişleri kolaylaştırmak için YOK Yasası'nda tek maddeyi değiştirecek AKP'den imam lıatip manevrası MAHMUTGÜRER ANKARA - Öğrenci Seçme ve Yer- leştirme Merkezi'nin (ÖSYM) sınav takv imini hazırlayarak ÖSS çalışmala- nna başlaması, AKP hükümetinı telaş- landırdı. Imam hatip lisesi mezunlan- na üniversiteye girişte kolayhk sözü veren AKP'nin, Universitelerarası Ku- rul (ÜAK) ile yapılan çahşmanın ka- sun ayı sonunda bitecek olması nede- niyle mevcut YÖK Yasası'nda sadece üniversiteye giriş sistemine ilişkin mad- desini değiştireceği öğrenildi. Hazır- lanacak tek maddelik değişiklikle bu okul mezunlanna üniversiteye giriş ko- laylıgı sağlanacak. YOK taslağı için Universitelerarası KuruFla müzakerelere başlayan AKP • Universitelerarası Kurul ile YÖK taslağı çalışmalan uzayan AKP hükümeti, imam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye girişini kolaylaştırmak için mevcut yasanın puan katsayısına ilişkin maddesinde değişiklik yapmayı planhyor. hükümeti, üniversiteye giriş sistemin- de imam hatip lisesi mezunlan ile ge- nel lise mezunlannı aynı konuma ge- tirecek olan değişikliği yapmak için harekete geçti. Başbakan Recep Tayvip Erdoğan ın üniversiteye girişte ımam hatip liseli- lere kolayhk sağlayacak düzenlemeyi bu yıl gerçekleştireceklen sözünü ver- mesi üzerine hükümetin, sadece YÖK Yasasf nın "Yükseköğretime Giriş" başlıklı 45. maddesinde değişiklik ya- pacağı öğrenildi. Buna göre, "Oğrenciler devlet yük- sekögretim kurumlanna, esaslan Yük- seköğretim Kurulu tarafından tespit edilen smava girerler. Sonuçlarm değer- lendiribnesinde adayiann ortaöğretim- deki başanlan dikkate alınır" şeklın- deki madde şöyle değıştırilecek: "Adaviann yükseköğretnn program- larmayerieştirihııekrindepuanlamalar; sözel, sayısal. eşit ağırhk ve yabancı dil olmak üzere dört puan türü esas ahna- rak yapıhr. İçeriği ortaöğretimde izle- nen tüm müfredaü kapsayacak şekilde düzenlenen smavın; sayısı, tarihi, orta- öğretimde bir mesleğe veya belH sanat dallanna yönelik programlann yükse- köğretimdelddevamı niteligindekiprog- ramlann betirienmesi ve diğer hususla- ra ilişkin usulveesaslar MiDi Eğitim Ba- kanhğı'nca çıkanlacak \ önctmelikle be- lirlenir ve UgUi kurumLara bUdirihr." Bu düzenlemeyle Yükseköğretim Kurulu'nun üniversite sınavının esas- lanru belirleme yetkisi almarak Milli Eğitim Bakanlığrna verilecek. Milli Eğitim Bakanlığı sınav sistemi- ni YÖK'e bildirecek ve sınav MEB'in istediği şekilde yapılacak. ÖSYM'nin ÖSS kılavuz kitapçığını yasa değişik- liğinden önce okullara göndermesi du- rumunda ÖSS yine mevcut şekliyle gerçekleştirilecek. renimde YeniBir Finans- man Modeü Önerisi: Bu- tünsd Model" adıyla ger- çekleştirdiğı araştırma için, 52 üniversitede 5 bin 154 öğrenci arasında bir de anket düzenlendi. Ankete kahlan öğrencile- rin yüzde 88.5'u üniver- siteye gümeden önce ders- haneye gittiğini beyan ederken, yüzde 16.7'lik bölüm dershanenin yani sıra özel ders de alarak üniversiteye hazırlanmış. Kesik'in araştırmasında üniversite gençliğinin sos- yo- ekonomik durumuna ilişkin olarak şu sonuçla- ra ulaşıldı: • Öğrencilerin yüzde 24.4'lük bölümünün aile- sinin aylık geliri 182 mil- yon lira, yüzde 21.8'lik bölümünün 455 milyon, yüzde 15.6'lık bölümü- nün 637 milyon, yüzde 20.9'luk bölümünün 909 milyon, yüzde 17.3'lük bölümünün de 2.2 milyar lira. • Öğrencilerin yüzde 25.5'unun ailesi ona ayda ortalama 45 milyon 486 bin lira gönderebiliyor. Yüzde 20.8"lik gnıba ai- lesinden ortalama 118 milyon 197 bin lira. yüz- de 23.4'ünden 163 mil- yon 684 bin lira, yüzde 16.6'sından 227 milyon 321 bin lira, yüzde 13.7'sinden de 500 mil- yon 242 bin lira geliyor. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Türkiye'de cezaevlerine yönelik ba- kış açısı neredeyse 30 yıldır hiç de- ğişmedi. Bu otuz yıllık süreci, ceza- evleri ve mahkemeler pratiği içinde yaşayan bir insan olarak kendi dene- yimlerimi de düşünerek değerlendi- riyorum. 19 Aralık 2000 tarihindekı ce- zaevi operasyonlan sırasında Adalet Bakanı olan Hikmet Sami Türk'ün bir açıklamasını okudum. 33 kişinin ölümüne, onlarcasının sakat kalma- sına yol açan bu operasyonlarda gü- venlik güçlerinin siyasilere nasıl ege- men olduklarını da kendi deneyimle- rine dayanarak açıklamıştı. F tipi cezaevleri, bir hücre tipi ce- zaevi olarak yapılırken Avrupa'daki uy- gulamalar örnek gösterilmişti. Çok modern ve rahat olduğu iddıa edilen hücre tipi bu cezaevlerinin sonuçla- rını şimdi daha iyi görebiliyoruz. On- larca genç bu tek ve üç kişilik hüc- relerde psikolojik bunalımlara girdi- ler. Bazılan kendini yaktı, bazıları in- tiharetti. Bir kısmı ise çok ciddi nev- rotik sorunlar içinde o hücrelerde ya- Bir Adalet îsteği şamaya devam ediyor. Bu cezaevleri tamamen siyasilere yönelik olarak yapıldı. Her ne kadar baş- iangıçta mafya mensuplannın da bu- rada yer alacağı soylendiyse de asıl ola- rak hep siyasiler buralara atıldılar. Bu- raya atılan insanların büyük çoğunlu- ğu gencecik çocuklar. "Orgüt üyeliği" gibi her türlü yorumlamaya muhtaç ceza kanunu maddeteriyle liseli ve üni- versiteli gençlere çok ağır cezalar ve- rildi, verilmeye devam ediliyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek haklı olarak yargıçlara "Yolsuzluklann üze- rine gidin" çağnsı yapıyor. Hâkim- lerin adaletli davranmalarını istiyor. Ben de buradan Adalet Bakanı'na çağnda bulunuyorum. "Örgüt üyeli- ği" maddesinden ceza almış yüzler- ce gencin dosyasını bir inceletsin. Yaşlarını, öğrenim durumlarını ve ey- lemleriyle cezalar arasındaki oran- sızlığısaptamayaçalışsın. BirdeFti- pi cezaevlerindeki sorunlara el atsın. Orada hücrelerde psikolojik bunalım yaşayan gençlerin dertlerini dinleye- cek, hücre sistemin sonuçlannı in- celeyecek bir komisyon oluştursun. •*• Bugün bu yazıyı yazmama sebep olan Sincan 1 No'lu F Tipi Ceza- evi'nde yatan Polat Han. Polat Han, bana yolladıöı mektubunda "Oral Amca" diyor. îlk kez cezaevinden ge- len bir mektupta "amca" denildiğini görünce, içerideki gençlerle aramız- daki yaş farkını anımsadım. Bize am- ca diyen gençler yatıyor cezaevin- de. Onlan ne kadar anlayabiliriz ki! Polat Han, haksızlığa uğradığını düşündüğü bir konuyu dile getirmiş. Işte anlattıkları: "Merhaba Sevgili Oral Amca, Mektubumu size iki üye- lik cezası almış bir siyasi mahpus olarak yazıyorum. Ankara DGM'nin şahsıma karşı yaptığı adaletsizliği sona erdirme mücadelemde deste- ğinizi esirgemeyeceğinizi umuyo- rum." " 1993 yılında 5 ay mahpus yattık- tan sonra, Ankara 1 No'lu DGM ta- rafından örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştım. 1995yılının Ocak ayın- da tekrar tutuktandım. Ankara 2 No 'lu DGM'de yine hakkımda örgüt üye- liği suçlamasıyla ve 'önceki davanın iddianamesinde yer alan' suçlama- lann 'aynen' yer aldığı yeni bir dava daha açıldı." "Bu iki dava birieştirilmeden, da- ha önce tutuksuz yargılandığım da- vadan, örgüt üyeliği suçlamasından 15 yıl ceza aldım. Bir yıl sonra ikinci davadan da örgüt üyeliği suçlama- sıyla bir ceza daha aldım. Aynca hiç ilişkim olmayan eylemlerden 7 yıl 9 ay bir ceza daha aldım." "Dosyalanmın Yargıtay aşamasın- da nasıl değeriendirildiğini bilmiyo- rum. İki kez aynı örgüt üyeliğinden aldığım ikiayrı ceza Yargıtay tarafın- dan onaylandı. 7 yıl 9 aylık cezanın ise düştüğünü öğrendim, DGM'de- ki yargılamalar bittikten sonra avu- katımla görüşemedim. Yoksul oldu- ğum için son yıllarda yeni avukat tut- ma şansım olmadı." Polat Han, bir kişinin aynı örgütten iki kerecezalandınlmaması gerektiği- ni söyteyerek mahkemelere çeşitli di- lekçeler vermesine rağmen bir sonuç elde edemediğini belirtmiş. Aynı du- rumdaolan başkasanıklann dosyala- rının birleştirildiğini de anlatmış. Polat Han mektubunu şöyle bitir- miş: "Adalet anyorum, Sevgili Oral Amca. Şahsıma karşı yapılan bu hak- sızlığın ortadan kaldınlması için sizin desteğinizi bekliyorum." Gerçekten bir kişi aynı örgütten na- sıl iki kere mahkûm edilir, bunu an- lamış değilim. Sanınm dosya kalaba- lığı arasında dikkatten kaçmış. llgili- lerin dikkatine sunuyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle