02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2003 PAZARTESİ DIZI AIHM:Refah Partisi'nine şeriatadayalıbir rejim kurmak<m*4 AIHM VE KARASÎ Refah Partisi hakkındaki AlHM Büyük Daire karannda; Anayasa Mahkemesi karannda yer alan ve hepsi milletvekili olan Refah üyelerince dile getirilen; 24 Kasım 1996 tarihinde yayımlanan ve Refah'ın Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan'ın bir TV röportajında şenatın bir ülke ıçin çözüm olduğu, Urfa Milletvekili tbrahim Halil Çeük'ın "şeriangetirmekiçin mücadeie edeceğrnı" şeklindeki sözleri ile Rize Milletvekili Şevtd Yümaz'ın Nisan 1994'te inananlan, Kur'an'ın ayetlenne sırtını dönenlerden ve Allah'ın peygatnberinin kurallannın ülkede uygulanmasını engelleyenlerden hesap sormaya çağırdığı konuşmasında ifade bulan şenata dayalı bir rejim kurma eğilimıni gözlemlemektedir, AÎHM, Anayasa Mahkemesi'nin dikkate aldığı ve Refah genel başkanı ile genel başkan yardımcısının ""adil düzen". "adalet nizamı" ya da "Allah nizanu" kurma hakkındaki düşüncelerine de dıkkat çekmişrir. 13 Nisan 1994 tarihinde Necmettin Erbakan'ın "Refah iktidara gelecek ve adil düzen b kunılacak" ve 7 Mayıs 1996 tarihinde yaptığı bir konuşmada da "buna inanarak katkıda bulunanlann m^ • • Mlah'ın rahmeti İVLETIN KENDIN KORUMA HAKKI RP yöneticilerinin 'Allahın nizamı'ndan söz ettıkleri konuşmalarına dikkat çeken, AlHM Büyük Daire karanndan: "Mahkeme köktendincüığe dayah geçmişteki siyasi hareketierin bazı Devletierde siyasi iktidan de geçirdigini ve arzuladıklan toplum modelini kurma ftrsaûru dde ettiklerini göz ardı edemez. Mahkemeye göre, her bir Sözieşmeci Devietin Sözleşme hükümlerine uygun olarak tarihteki deneyimler ışığında bu tür siyasi harekedere karşı koyabileceğini düşünmektedir. Mahkeme Osmanb yönetiminde bir İslami teokratik rejimin «eçmişte mevcut olduğunu da gözlemtemektedir. Önceki teokratik rejim yıkılarak cumhuriyet rejimi kurulduğunda Türkhe, İslami ve diğer dinleri özel dini uygulama alanryla sjnırlandıran laiklik tipini seçnûştir. Türkh e'de laiklik ilkesinin demokratik rejimin yaşaülmasındaki önemini göz önünde bulunduran Mahkeme Refah'ın şerian yerieştirme pobtikalannın demokrasiyle bağdaşmadığma hükmederken Anayasa Mahkemesi'nin haklv mazur görülebileceğini düşünmektedir". üzerlerine olsun" diye dua eder şeklindeki sözlerinin altını çizmiştır. 1993 yılında hac sırasında Ahmet Tekdal ın "Eğer insanlar hak nizamının geimesi için yeterince çahşmazlarsa dinsizkrin zuhnünemaruz kalacaklar ve sonunda da helak oiacaklardır... hak nizamının kurulması için çahşmamalannın hesabını AJlah'a veremezler.'' sözlenne de değınmiştir. AlHM'ye göre "Bu son iki açıklama birçok farkh yoruma açtk oisalar da bunlann ortak pay das her ikisininde (konuşmacüann), yerleşmesini istedikleri siyasi rejimin temeli olarak dini ya da ilahi kurallara atıf yapmalandır. Bu ifadeler konuşmacılann dini kurallara dayalı olmayan herhangi bir düzene karşı bağhhklanna inşkin belirsi/Jik içermektedir. Anayasa Mahkemesi karannda beUrtilen Refah liderlerine atfedilen çeşiüi görüşlerin otuşturduğu bağlanun ışığında, örneğüı kamu kesiminde başörtüsünün serbest bıraküması ya da kamu hizmetierinin namaz saaderine göre düzenlenmesi hususlannda, söz konusu açıklamalar partinin şeriata dayah bir rejim kurma eğihmini açığa vuran Refah millervekiOeri taranndan yapılan teyit edici açıklamalar olarak anlaşılabilir. Dolayısıyla AlHM; Anayasa Mahkemesi'nin Refah liderlerinin düşünce ve tutumlanmn, dini kurallara göre şekillenen bir Devlet ve toplum modelıne ilişkin belirgin bir resmi yansıttığı yönündeki görüşüne katılmaktadır. RP. demokratik idealle bağdaşnfııyor... Mahkeme Dairenin, şeriatın Sözleşmede öngörülen temel demokrasi ilkeleriyle bağdaşmadığı yönündeki görüşune katılmaktadır. Yani Büyük Daire, AlHM 3. Dairesi'nın "şeriat" konusundakı aşağıdaki gerekçesüıe katılmaktadır. "(_) 72. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi gibi, dinin öngördüğü dogmalan ve ilahi kurallan yansıtan şeriatın durağan ve değişmez nitelikte olduğunu düşünmektedir. Siyasi alanda çoğulculuk ya da kamu özgürlüklerinin sürekli evTİlmesi gibi ilketerin şeriatta yeri yoktur. Mahkeme, birükte dikkate ahndığuıda, şeriann getirilmesine açıkça anf içeren söz konusu ifadelerin demokrasinin temel ilkeleriyle bağdaşmadığma dikkat çeker. Bir yandan ö/ellikle ceza hukuku ve ceza yargılanıası usulü, kaduüann hukuki statüsüne ilişkin kurallan ve özel ve kamusal yaşam alanlanna dini buyruklar uyannca müdahale etme biçîmi bakrnımdan Sözleşme değerieriyle açıkça farklılık gösteren şeriata dayah bir rejimi desteklerken bir yandan da insan haklanna ve demokrasiye saygüı olduğunu söylemek zordur» Mahkemeye göre, Sözteşmeye taraf bir Devlette eylemleri, şeriaü yerieştirme amacı taşıyan bir siyasi parti Sözleşmenin bütününü vurgulayan demokratik idealle bağdaşan bir oluşum olarak görülemez." wr A\Tupa însan Haklan Mahkemesi Büyük Daire karannda, Anayasa Mahkemesi'nin Refah liderlerinin düşünce ve tutumlarının, dini kurallara göre şekillenen bir Devlet ve toplum modeline ilişkin belirgin bir resmi yansıttığı yönündeki görüşüne katıldığı belirtiliyor. Kararda şu ifadeler yer alıyor: Sözleşmeye taraf bir Devlette eylemleri, şeriatı yerieştirme amacı taşıyan bir siyasi parti Sözleşmenin bütününü vurgulayan demokratik idealle bağdaşan bir oluşum olarak görülemez. 'Müdahale güdülen amaçla orantılıdır' diyen AlHM, kapatma karan için şu saptamayı yaptı: Zorlayıcı sosyal gerekçe• Mahkemeye göre RP lider ve üyelerinin yaptığı konuşmalarda partinin iktidan ele geçirme ve onu koruma yolunda, engellerin üstesinden gelmek için "meşru olarak" kuvvet kullanma olasılığından bahsediliyor. Kararda, partinin kapatmasımn "zorlayıcı bir sosyal gereksinim sonucunda" gerçekleştiği yorumu yapılıyor.. Mahkeme, Dairenin Refah Partisi'nin hem çok hukuk- lu sistemin hem de şeriatın getirilmesinı aynı anda savunduğu so- nucuna vararak kendisiyle çeliştiğini ıddia eden başvuranların bu yöndeki ıddıalannı incelemiştir. Mahkeme Anayasa Mahkemesi'nin çokhukuklu sistemin şeriatın getiril- mesinde Islam hukuku tarihinde oy- nadığı rolle ilgili görüşlenne katıl- maktadır. Buna göre şeriat Müslü- manlann kendi aralanndaki ve diğer dınlere mensup olanlarla arasındaki ihşkiiere uygulanan bir hukuk sistemi- dır. Şeriatın baskın olduğu bir toplum- da topluluklann diğer dinlere mensubi- yetleri nedeniyle yaşamasını mümkün kılabilmek için, Cumhunyet kunılmadan önceki Osmanlı împaratorluğu'ndaki isla- mi teokratik rejim tarafından çokhukuklu bir sistem yerleştirilmiştir. Dini nikâh çellşkisl AtHM, Refah Partisi'nin kapatüması hak- kındaki dava bakımından -Anayasa Mahke- mesi 'nın de gözlemledığı gibi- Refah'ınpo- litikasının şeriatın bazı özel hukuk kuralla- nnı çokhukuklu bir sistemin çerçevesi için- de, Türkiye'deki nüfusun büyük çoğunlu- ğuna -Müslümanlara- uygulamak olduğuna dikkat çekmiştir. Bu tür bir politika, dinle- rinin buyruklannı gözetmek isteyen birey- lenn örneğin medeni nikâhtan sonra ya da önce dini nikâh kıyabilmek (Türkiye'de yay- gın olan bir uygulama) ya da dini nikâhın me- deni nikâh etkisi doğurabilmesini sağlamak gibi kişisel özgürlüklerinin ötesine geçmek- tedir. Refah'ın bu politikası, Türk hukuku- nun dini sınırladığı özel alanın dışına taşmak- ta ve şeriann getirilmesinde olduğu gibi Söz- leşmeyle aynı çelişkileri taşımaktadır. AİHM, Refah Partisi Başkan ve Yöneti- cilerinin laikliğin Türkiye'deki özel rolü adı- na çokhukuklu sistemin yasaklanmasırun. özel yaşamlarını dini buyfuklara göre yaşa- mak isteyen Müslü- manlara kar- şı aynmcılık an- lamına geldiği yö- nündeki iddialannı reddet- mektedir. Mahkeme. ibadet ve ayin ile kişinin dinıni sergileme özgürlüğünü de içe- ren din özgürlüğünün öncelikle bir bireysel vicdan meselesi olduğunu tekrarlamakta ve bireysel vicdanın, bütün olarak toplumun örgütlenmesi ve işle>işiyle ilgili özel hu- kuk alarundan oldukça farklı olduğunu vur- gulamaktadır. Türkiye'de herkesin özel yaşamında dini- nin gereklerini yerine getirebildiği hususu AİHM'de tartışma konusu yapılmamıştır. Aynca. diğer Sözleşmeci Dev letlergibi Tür- kiye de dinden esinlenen özel hukuk kural- lannın (örneğin taraflar arasında cinsiyete dayalı aynmcılığa ızin veren ya da boşan- ma ve miras ya da çokeşlilik gibi konular- da erkeğe ayncahklar tanıyan kurallar) ka- mu düze- nıne ve demokra- tik değerlere zarar verecek şe- kilde uygulanmasını "meşru olarak" engelleme hakkına sahiptir. Kanlı mı, kansız mı? Sözleşme bağıtlama özgürlügü dınlerin, kanaatlerin ve inançlann uygulanmasının nötr ve tarafsız bir düzenleyıcisı olarak Dev- letin rolüne zarar veremez. AİHM; Anayasa Mahkemesi karannda alıntı yapılan Necmettin Erbakan'ın iktida- nn şıddet yoluyla mı yoksa banşçı araçlar- la mı ele geçirileceğı hususundaki 13 Nisan 1994 tarihinde yaptığı konuşmaya (değişım kanlı mı olacak yoksa kansız mı); ŞevkiYd- maz'ın cihatla ve Müslümanlann iktidara gel- dikten sonra kendilenni silahlandırma ola- sılıklanyla ilgili Nisan 1994'te yaptığı ko- nuşmaya, Hasan Hüseyın Ceylan'ın 14 Mart 1992'de Batılı modele dayalı bır rejimi des- tekleyenleri aşağıladığı ve tehdit ettiği ko- nuşmaya, Şükrii Karatepe'nin inananlara kalplerindeki kin ve nefreti canlı tutmalan- nı salık veren 10 Aralık 1996 tanhli konuş- masına ve îbrahim Halil Çelik'in imam ha- tiplenn kapatılmasını engellemek için kan dökülmesini istediği 8 Mayıs 1997 tarihli ko- nuşmasına u dikkat çekmiş"tir. Dönemin Adalet Bakanı olan ŞevketKa- zan'ın dini aynmcılığa dayalı nefret uyan- dırmakla suçlanan kendi partisinden bir üyeye cezaevinde yaptığı ziyareti de dik- kate almaktadır. Meşru kuvvet kullanımı AlHM dikkate aldığı bu konuşma- larda geçen "cihat" ka\Tamma yapı- lan atıf ne olursa olsun (bu kavramın birincil anlamı kutsal savaş ve bir top- lumda bütünüyle tslamın egemen ol- masına değm mücadeledir), iktidan ele geçirmek için kullanılacak yönteme ya- pılan atıflarda kullanılan termmolojide bir belirsizlik bulunmaktadır. Mahkemeye göre bu konuşmalann tü- münde, Refah'ın ikndan ele geçirme ve onu koruma yolunda karşılaşmayı beklediğı çe- şitli engellenn üstesinden gelmek için "meş- ru obrak" kuvvet kullanma olasıhğmdan bah- sedilmektedir. x\caba bu davada Refah' ın kapatıhnası "zorlayicı bir sosyal gereksinim sonucunda" mı gerçekleşmıştır 11 Bu sorunun yanıtı AlHM karannda şöyle venlmıştır: "Mahkeme,Refah üyeve liderlerinin Ana- yasa Mahkemesi karannda da belirtilen ey- İem ve konuşmalannın tüm partheisnatedV lebiür olduğu, bu e>1em \ e konuşmalann Re- fah'ın çokhukuklu sistem çerçevesi içinde şeriata dayah bir rejim oluşturmaya yönetik uzun dönemli bir politikanın varhğuu orta- ya çıkardığı ve Refah'uı poürikasuu uygular- ken ve öngördüğü sistenıi yerleştirirken kuv- \ete başMuma olasüığını dışlamadığı sonu- cuna varmıştır. Bu planlann demokratik toplum kavramıyla bağdaşmaması \e Re- fah 'ınbunlanuygulamav^geçirmekiçüıj'a- kaladığı nrsaüann demokrash e yönetik teh- didi daha somut ve daha yakın kılnıası kar- şısuıda.Anayasa Mahkemesitaranndan baş- vuranlara uygulanan cezanm, Sözleşmeci Deviedere tanınan yorum hakkmuı suuria- n içinde, "zorlayıcı bir toplumsal gereksi- nimı" makul bir biçimde karşüar nitelikte olduğu düşünülmektedir." Tüm devletleri ilgilendiriyor DEMOKRASİ ÇOĞULCULUK VURGUSU S onuç olarak, Refah'ın kapahlmasını ve başvuranlann bazı siyasi haklanna getirilen kısıtlamalan haklı çıkaracak ikna edici ve zorlayıcı sebeplerûı mevcut olup olmadığım teyit etmek için titiz bir incelemeden sonra Mahkeme; bu müdahalelerin "zorla>icı bir sosyal gereksinimi" karşıladığı ve "güdülen amaçlarla oranüh" olduklan sonucuna varmıştır. AİHM; Sözleşmenin 112 maddesi bakımından demokratik bir toplumda Refah'ın kapatılmasının "gerekü" görülebileceğine karar vermiştir. Dolayısıyla Sözleşmenin 11. maddesinin ihlal edihnediğine ve Sözleşmenin 9,10,14, 17 ve 18. maddeleriyle 1 No'lu Protokolün I. ve 3. maddeleri uyannca yapılan şikâyetleri ayn olarak incelemeye gerek bulunmadığına hükmetmiştir. AİHM Refah Partisi'nin kapatıhnası karanna karşı yapılan itirazı ıncelerken "köktendincUİğe dayah geçmisteki sJvasi harekederin baa Devlederde sh asi iktidan ele geçirdigini ve arzuladıklan toplum modelini kurma nrsatuu elde ettiklerini'' saptıyor ve tanhsel geçmışın göz ardı edilemeyeceğinm altını çiziyor. Bu gerçek Sözleşmeye taraf tüm devletleri ilgilendiriyor. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin kapatma karannı haklı bulmuştur. Çünkü AİHM'ye göre her bir Sözleşmeci Devletin Sözleşme hükümlerine uygun olarak tarihteki deneyimler ışığında bu tür siyasi hareketlere karşı koyabileceğini kabul etmiştir. Sonuç olarak karar sadece Türkiye için değil, AfHS'ye taraf olan bütün ülkelerin demokrasi ve çoğulculuğun ohnazsa olmaz koşulu sayılan siyasal partileri için son derece önemlidır. Umanm bu karar unutulmaz. Yeniden politikada rol alan geçmiş dönemin siyasetçileri, umanm geçmişten ders almayı unutmazlar. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle