Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL 2003 PAZAR
OLAYLARVE GORUŞLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Gençlik Bip Duyarlıktır
Mutfak evin dışındaydı. Koskoca bir taşlık! Bir yan-
da ocak vardı. Bir yanda kömür ızgarası... Yemekler
orda pişerdi. Ateş üstünde kaynaya kaynaya... Bir
gün, babam eve havagazı fınnı getirdi. Kapkara bir şey!
Üstünde bir ısıtma yeri, attta bir fınn.. derken havaga-
21 bağlandı. Yeni fınn bir çeşit törenie göreve başladı!
Başladı ya da başlayacak ama nasıl? Kullanmasmı kim-
sebilmiyorki!..
Yıl 1933'tü. Beyazıt'ta, Havagazı ve Elektrik Şirke-
ti'nin bir yeri vardı. Orada ev hanımlanna bu konuda
ders verilirdi. Birkaç kez annemle gittik. Bir bey orta-
ya çık/yor, havagazı ocağını, fınnı yakıyor, küçük bö-
rekler, çörekler pişiriyor, sonra da biz izleyicilere dağı-
tıyordu. Böylece öğrendi havagazı ocağı kullanmayı
Şehzadebaşı hanımlan... Artık annem, sık sık çörek-
ler pişiriyordu. Mahallede pek az kişide bu fınnlardan
vardı. Bizim Cüce Çeşme Sokağı'ndakı evde, bir de
köşedeki beyaz evde... Radyo da öyle. Bir bizde bir
de karşı komşu, kabzımal Ziya Bey'in evinde...
Sinemaya giderken o kuçük çörekleri kesekâğrtla-
nna doldururduk. Milli Sinema, Ferah ya da Hilal sine-
malannda, kimınde "salon" kiminde kovboy ya da
korkufilmleriseyrederken bu çörekJeri yemek ayn bir
sevinç veriyordu. Hemen her gün annem ve yardım-
cısı Hayriye Hanım bu çörekJerden pişiriyorlardı. Ye-
ni heves! Babam da kollan sıvar, puf börekleri hazır-
lardı. Ortalıgı batınrdı! Ama biz çocuklann mutlu günü
olurdu bu börekli pazargünleri. Hele ilkyazdaysak dut
ağacının altındaki masaya kurulup börek yemek, bir
yandan da ağacın alt dalına takılmış hoparlörden, Ye-
sari Asım'lan, Seiahattin Pınar lan diniemek ayn bir
mutluluktu...
Artık dünya değişti! Havagazı ocaMan tarihe kanştı.
Şimdi dogaJgaz var, elektrik var, her şey daha kolay-
laşt. Ama bilmem, size de öyle gelryor mu, çocukluk
çörekleri, börekleri sanki çok dahatafjıymış gibi! Bir uy-
gariık, teknoloji öyle ilerledi ki yetişmek güç. Ama ya-
şam güzelleşti, iyileşti mi orası belli değil... Eskiden, es-
kilerdenkurtulmak, "esttinerde varsaatın, kurtulun, ye-
nilere, gençlereyeraçın" diyorlar. Genç olmak bir ye-
nilik midir, bir güvenlik midir? Nice genç yaşlılarvar, ya-
şı seksen olsa da içlerinde yaşlılık duymayanlar! Genç
olmak iyi bir şeydir, ama çok sürmez. Zaman ezip ge-
çer. Bugün kendini genç sanıyorsun, bir de bakıyor-
sun ki, zaman seni alıp yaşlılığa götürmüş. Blucinleri
çekip pikniğe gittiğinde, top oynamaya kalktığında be-
lin ağnrsa, sırtın tutulursa o zaman dank eder, genç mi-
sin yoksa yaşlanma yolunda mısın?
Heralanda gençlere gereksinme var. Politikada, sa-
natta, bilimde... Aziz Nesin "Yetmiş Yaşım Merha-
ba" demişti. Ama seksen yaşa merhaba diyemedi. Genç
bir adamdı. Yerinde duramayan bir canlılık. Kıpır kıpır
bir zekâ. Sürekli işleyen bir kalem. Kim, yetmişini aş-
mış Nesin'e ihtiyar dıyebilirdi?..
Radyo dinliyor, 7V izliyor musunuz? Yalnız eğlen-
celeri, televoleleri değil, insanı gerçek insan kılan ya-
yınlan... Her gün bir iki gazete, her hafta bir iki dergi,
her ay hiç degilse degeri olan bir kitap okuyor musu-
nuz? ıçinde yaşadığınız sorunlara kendi çabanızla çö-
zümler anyor, buluyor musunuz?
Havagazryla aydınlatılırdık, havagazryla yemegimi-
zi pişirirdik. Hepsi geçmişte kaldı. Daha nelerin nele-
rin geçmişte kaiacağı, tarih olacağı gibi!.. Ardımızda
güzel şeyler bırakabilmek! Gencfiğini de, yaşlılığını da
"adam gibi" yaşayabilmek, "adam gibi" sona erdire-
bilmek!..
Bu İktidar Bu Kadınlan Kullanıyor...
İyi ama nerede bu kadın milletvekilleri? İktidara geldik-
lerinden bugüne ne savaş kaldı yaşanmadık, ne tezkere
bunalımı, ne toplumbilimin bir konusu olan töre
cinayetleri, ne hukukun bunca yok sayılıp, Susurluk
katillerinin sahverilmeleri, ne de salt kadına yönelik nice
tacizler... Hiç mi söyleyecek, savunacak, mücadele
edecek bir konulan yok?
Melek Şen SÖZER ToplumbMmci
K
aduıın şu ya da bu
amaçlı "kuOanıl-
ması"na tarihin
herdönemindeta-
nıkolunmuş. Için-
de bulunduğumuz zaman dili-
minde de bizler tanıklık ediyo-
nız. Tam karşı düşüncede oldu-
ğum için gereğince nesnel dü-
şünmedigim söylenebilırse de
ben. "kadnun potitik amaç uğ-
runa kuUanıbnasrnın böylesı
apaçıklığına AKP iktidan dö-
neminde tanık olduğumuz kanı-
sındayım.
3 Kasım seçimlerini izleyen
günlerde AliKjrca'nın "Siyaset
MeydanT programında, AKP'li
kadın miUetvekillerinı izlemiş-
tik. Dört kadın milletvekili de
partilerinin ideolojisini ezip ge-
çercesine oldukça çağdaş, şık,
bakımlı ve akıllı bir görünüm
sergilemişlerdi. Öyle ki kaba-
taslak değerlendirmelerle
AKP'nin şeriat yaniısı bir parti
olduğunu, kadınlan kara çarşa-
fa sokacağını düşünen kimi iz-
leyicilerin, bu görünüm karşısın-
da yüreklerine su serpilmişti.
Üstelik de ne pembe dünyalar ya-
ratmışlardı bu dört kadın millet-
vekili; partilerinin üstesinden
gelemeyeceği hiçbir sorunun ol-
madığına ilişkin görüşleriyle...
Içlerinden biri toprumbilimciy-
di (sosyolog). Ve parti lıderinin
alanlarda bangır bangır dile ge-
tirdiği dinci söylemlerin hiçbi-
rini duymamış gibi davranarak,
"bir mfllet var olma koşıülanıu
nasılreddedebiürki". diye baş-
layan konuşmasıyla Mustafa Ke-
maJ Atatürke nasıl da sahip
çıkmıştı... Daha sonra birkaç
kez, henüz başbakan olmamış
Recep Tayyip Erdoğan'ın sağ
kolu gibi izlemiştik basından
onu; güzelliği, zarafeti ve başa-
nsı vurgulanarak.
Bir başkası avukattı. Aldığı
eğitime uygun bir konuşma be-
cerisi sergilediği tartışmasızdı
elbette. Ancak bir ara hem Ali
Kırca'ya, hem de birkaç izleyi-
ciye sinirlenmişti. Çünkü zaman
zaman, prgramdaki dört kadın
milletvekilinden "vftrindekfler''
diye söz edilmişti. Vitnnde yer
almanın "kulaıufana" gibi bir an-
lam taşıdığından dem vurarak.
bu tanımlamayı biraz da haka-
ret saymış ve her normal insan
gibi. kendisine "kullamlan bir
varük"mışçasına bakılmasın-
dan rahatsızlık duymuştu.
Programdaki üçüncü kadın
milletvekilini, kısa bir süre son-
ra Turizm Bakanı yapıldığında,
bilmem hangi güzellik yanşma-
sında ev sahipliği yaparken. ola-
bildiğince ince ve uzun güzel-
ler yanında, onlara inat tüm ufa-
cıklığı ve tıknazlığıyla objektif-
lere poz verirken anımsıyorum.
Çünkü program süresince onu
aklımda tutmamı sağlayacak pek
özlü bir söz edememiştı. Aynen.
yanılmıyorsam AKP Kadın Kol-
lan üst düzey yöneticiliği yap-
mış, dördüncü kadın milletveki-
li gibi.
Ben, bu kadın milletvekilleri-
nin hiçbirinin adını artık anım-
sayamıyorum. Bunda benim
unutkanhğımın ya da dikkatsiz-
ligimin de payı olsa bile, asıl so-
run, onlann kendilerini gündem-
de tutacak biçimde medyada yer
almamalanndan kaynaklanıyor.
Aslmda içtenlikle belirtmeli-
yim ki bu durumun sevindirici
yönleri de var. Düşünsenize, bu
dört AKP'li kadın milletvekili
Mardin"de şeriat gereği "recm"
edilerek öldürülen Şemse ABak
için "toprak meviidi" okutur-
ken; yine Mardin'de saygınlığı
ve yaşlan kocaman "amcalar''ın,
"gerçi sen bizim kızımız sayıhr-
sm" diye diye yedi ay tecavüzü-
ne uğramış 12 yaşındaki
Maaşınız Akbank'a
yatıyorsa, maaşımzdan
fazlasını kazanırsınız.
Mesela
indirimli kredi ve
ekstra faizli mevduat!
Sadece Akbank Aite Kulübü'nde; vadesiz
mevduattan kredi kullanımına, sigorta
alımından yatırım işlemleri yapmaya kadar
kullanılan ürünler üzerinden üyeler puan
kazanır ve bu puanlarla ekstra avantajlar
sağlarlar. Aile kategorilerine göre, kredi
alırken indirimli faiz. mevduat hesabı
açtırırken de ekstra faiz oranından
faydalanırlar. Biriktirilen puanlar istenirse
bedava sigorta ve yatırım fonu alımında
kullanılabilir, istenirse Axess kredi kartına
chip-para olarak devredilebilir.
M.Ç.'nin başını okşayıp ona "Ah
evladım,bu küçücükyaşmdaso-
kaklarda dolaşılır mı. bi daha
yapma emi", şeklınde öğüt ve-
rirken; ya da ne bileyim, güpe-
gündüz kaçınhp tecavüz ve iş-
kence edilen DEHAP Diyarba-
kır Kadın Kolu Başkanı'na, "re-
habitite olsun için" partilerinin
program ve tüzüğünü okuyup,
doğru partide yer alırsa bir da-
ha hiç tecavüze ugramayacağı-
na yemin billah ederken yer ala-
bilirlerdi medyada. Aynen
ANAP iktidan döneminde "kul-
buulan" "papatya" kadrnlann
medyatik halleri gibi. Hani in-
ce topuklu ayakkabılan, şık şı-
kıdım tayyörleri ve kuaförden
çıkma saçlanyla, Güneydoğu'da
iç savaşın göbeğindeki korku
bakışlı çocuklara sakız dagıt-
mışlardıya...
Işte bu gibi durumlara tanık-
lık etmediğim. böylesi bir ta-
nıkhktan dolayı AKP'li kadm
millervekillerinin adlannı çok
iyi anımsamadığım için gerçek-
ten seviniyorum.
İyi ama nerede bu kadın mil-
letvekilleri? iktidara geldikle-
nnden bugüne ne savaş kaldı
yaşanmadık, ne tezkere bunalı-
mı, ne toplumbilimin bir konu-
su olan töre cinayetleri, ne hu-
kukun bunca yok sayılıp. Su-
surluk katillerinin salıverilme-
leri, ne de salt kadına yönelik ni-
ce tacizler... Hiç mi söyleyecek,
savunacak, mücadele edecek bir
konulan yok? Olup bitenlere
ilişkin en azmdan olumlu tek
bir söz de mi etmez bir millet-
vekili; "benim partim neylerse
güzel eyler" filan türünden...
Öyleyse apaçık "kuflanılmış"
olmadılar mı? Birer yılbaşı sü-
sü gibi vitrine konup, hedef kit-
le kandınldıktan sonra bir köşe-
ye ahlmadılar mı? Acaba gerçek-
ten kendilerini kullanılmış bul-
muyorlar mı? Örneğin, hukuk-
çu kadın milletvekilinin "kufla-
nılma" konusunda televizyon
programında gösterdiği duyar-
İılığa ne oldu? Toplumbilimci
kadın milletvekili partisinın Irak
savaşına ilişkin "işgaki-empcr-
yafist" girişime tam destek olma-
sının, "birmiDetinvaroİniako-
şullannı" yaratan "bağunsız"
duruşa tam karşıt olduğunu gö-
remiyor mu? Turizm Bakanı ya-
pıhp ağzına bir parmak bal ça-
îınan kaduı milletvekili, bakan-
lıklar birleşhrilıp bir kenara ahl-
masına kırgın değil mi? Tele-
vizyonda kadın sorunlanyla il-
gili tasanlan yere göğe sığdıra-
mayan diğer kaduı milletvekili,
kadınlann uğradığı işkence, kı-
yım ve tecavüzler karşısında di-
lini mi yuttu?
Vazgeçtim bütün bunlardan,
bu kadın millehekilleri hiç de-
ğilse, partilerinin "AB'ye uyum"
dedikleri uyduruk paketlerden çı-
kan "hcr eve bir mesdt" karan-
na sahip çıksalardı... Bunu bile
yapmadılar. Dördü de sanki yok
oldular... Neden? Neredeler?
Kim bilir?
Şimdi vitrinde başka kulla-
nım öğeleri (unsurlan) var: Bu
kez, başlan hangi kutsal kitabın
yazdığı belirsiz bir şekilde örtü-
lü, nasıl bir beğeninin ve kültü-
rün temsilcisi olduğu anlaşıl-
maz giyimlerle protokollerde
salınan kadınlar süslüyor vitri-
ni. Aynen, bir zamanlar bu ide-
olojinin henüz iktidar hazırlı-
ğındayken, sıkmabaşlan ve upu-
zun pardösülenyle alanlara dol-
durulup. "riirbana özgürlük"
adlı gösterinin oyuncusu yapı-
lan; türbanla gelen tutsaklığa
özgürlük istemenin nasıl alay
edilesi bir durum yarattığını as-
la büemeyen diğer kadınlar gi-
bi... Ya da yüz dolar karşılığı
kara çarşaf giymeye razı olan,
maaşa bağlandıklan için çocuk-
lannı imam hatiplere, yatılı Ku-
ran kursianna gönderen diğer
kadınlar gibi... Hatta, toplumda
kendilerini kanıtlayamamış, bu
yüzden avuçlannın içine "gold
kart" güvencesiyle bırakılmış
"şeriat eğrtmenliği
r
'ne dört elle
sanlıp. "kutsaJ mazJum"un acı-
h tebessümüyle peygamberle-
şen öbür zavallı kadınlar gibi...
Bakalım vitrindeki yenilerin
kullanım sürelen ne zaman do-
lacak; mal sahibi yeni gereksi-
nimler doğrultusunda vitrini ne
zaman süpürtecek? Acaba yeni
vitrinde ne tür kadınlar kullanı-
lacak? Bu kez de "Sokağa çık-
mamaya özgüriük" diye bağıran
kadın sesleri mi kullanılacak
yalnızca? Yani bedensiz kadın-
lar... Ve biryabancı devlet ada-
mı "Kadmlar neredeter", diye
sorduğunda, bizimki "Kadınla-
nmız sıcakta dısama çık-
mayacakkadar akıDıdır-
lar". diye mı yanıt vere-
cek?
Bu iktidar bu kadınla-
n daha ne kadar süre kul-
lanacak? Ama asıl önem-
lısı. bu kadınlar daha ne
kadar süre kendilerini
kullandıracaklar? Şu ya
da bu şekilde vitrinde ol-
mak, bilmem kaç yüz do-
larla tutsaklığın güven-
cesine sığınmak; düşün-
meden. sorgulamadan,
uğraşmadan gösterişli bir
konuma oturtulmak ve
elbette milletvekili maaşı-
ıun dayanırfnaz çekıcih^-'*'
ği daha ne kadar süre
"kullanıhyor" olmayı
gözardı ettirecek? AKP'li
kaduı milletvekilleri da-
ha ne kadar süre çağdaş
görüntüleri, Atatürk Tür-
kiyesi'nin kendilerine
sağladığı bılunsel dona-
nımlanyla ülkemizi ve
saf, iyi niyetli olmanın
dışında hiçbir donanım-
lan olmayan insanlan-
mızı bağnazhğa tutsak
etme oyununun piyonu
olacaklar? Bu ikiyüzlü-
lükJeri daha ne kadar sü-
recek? Kim bilir...
PENCERE
AKBANK
ANTALYA6.
ASLhTHÜKUK
MAHKEMESİNDEN
EsasNo: 1997^145
KararNo: 19981198
Davacı Fatma Kılli
tarafindan davalı Ayhan
Killi aleyhine mahke-
roemıze açılan boşaruna
davasında; Kınkhan ıl-
çesi. Yeni mah. c:
0007de nüfusa kayıtlı.
Hasan kızı 1976 do-
ğumlu Fatma Killi ile
aynı yerde nüfusa kayıt-
lı Ayhan Killi'nin bo-
şanmalanna karar veril-
miştir. Davalıya karar
tebliği yapılamadığın-
dan. hüküm özetının
karar tebliği yerine ila-
nen tebliği ile. davalının
yasaya ıtirazını ılanın
yapıldığı tarihten itiba-
ren 15 gün içerisinde
yapmadığı takdirde
hükmün kesinleştirilip
tarflann boşanma ilam-
lannın nûfiısa tescıl et-
tirileceğı hüküm yerine
ilanen teblığ olunur.
14.08.2003
Basm: 43060
Kapitalizmin Temel
İçgüdüsü...
Erol Manisalı'ya 'kimileri' her nedense çok kı-
zıyorlar; yakalasalar bir kaşık suda boğacaklar...
Kim bu 'kimileri'?..
En başta gençlik ateşiyle gözü kara sosyalist ol-
duktan sonra '68 fravmas/'yla kendilerini dağıtıp
tövbe istiğfar eden hanım evlatian...
Travma'nedir?..
Dış bir şiddet etkeninin kişide yol açtığı sürekli
ruhsal sarsıntı...
Peki, geçmişinde sosyalizmi aielacele kurmak için
kapitalizmi yıkmaya heveslenmiş genç, ilk tokadı
yiyip yeri öptüğü zaman ne oldu?..
Allah'ı şaştı!..
Çünkü ayaklan yerden kesik yaşayan hanım ev-
ladının çiçeği burnundaydı, hayatla alışverişi yok-
tu, yenilgiyi hiç düşünmemişti.
Hele ardından bir de Sovyetler yıkılınca, bizim dö-
nek, sosyalizmi defterden tümüyle sildi.
Üstelik sosyalizmi benimseyen ya da kapitaliz-
mi eleştiren kişileri ortalıkta dolaşan 'ikiayaMı vic-
dan azabı' gibi görüp dönmeyenlere düşmanlaştı
ve kinlendi...
Travma insanın beyınsel dokulanndaki yıkımdır;
sağlıklı düşünmeyi engeller.
•
Peki, Erol Manisalı'ya niçin bu kadar kızıyoriar?..
Manısalı kapitalizmi sorguluyor; 'Derin Yayınla-
r/'ndan çıkan son kitabının adı:
"Kapitalizmin Temel İçgüdüsü"
Manısalı soruyor
İki kutuplu dünyanın ertesinde kapitalizmin ye-
ni işlevi nasıl gelişiyor?..
Kapitalizm Batı'nın düzeni mi, yoksa dünyanın
düzeni mi?..
Batı (Doğu Bloku 'nun yıkımından sonra) tek ba-
şına kaldığı dünyada kapitalizmi nasıl kullanmak
istiyor?..
Batı 18'incive 19'uncu yüzyıllardaki sömürge-
c/ düzenini dünyanın başına (postmodem bir ka-
pitalizm anlayışı ile) yeniden mi getirmek istiyor?..
Kapitalizm tekboyutlu düzende emperyalizmin
vazgeçilmez biraracına mı dönüşüyor?.,
'Kapitalizmin beyriı'nde neler var?..
Kapitalizm (akıllı bilgisayarlar gibi) kendi yolunu
çizen bağımsız bir donanıma mı sahip?..
21 'inciyüzyılın başında, kapitalizm, nasıl birkim-
lik içine giriyor?..
•
Işadamının da bu sorulann yanıtlannı düşünme-
si gerekiyor heleTürkiye'de, birgirişimcinin, bu sor-
gulamayı yapmasında saymakla bitmez yararfarvar.
Ülkemizde nice girişimci bu eleştirel yeteneği
gösterebilirken adının başında profesör, yazar, do-
çent, araştırmacı kartviziti bulunan nice kişi de ol-
madık bir softalık içinde Batı kapitalizmini Allah'ın
kula emri gibi kabul edip sorgulamadan benimse-
miş durumda...
Erol Manisalı diyor ki:
"Temel içgüdü insana özgü bir 'güdü' olması-
na karşm kapitalizm gibi bir sistemin de güdüle-
rinin (saiklerinin) bulunduğunu biliyoruz."
•
İnsan, insan olabilmek için, hele çağımızda, dur-
madan çevresini sorgulamalı...
Sovyetler yıkılmıştır; ama, sosyal adalet amacı-
na dönük güdüler dünyanın her coğrafyasında
canlıdır ve insan doğasının içeriğini oluşturmakta-
dır. Bu nedenle Erol Manisalı'nın kitabı yalnız ka-
pitalizmin temel içgüdülerıni sergılemıyor.
Karşıtının içgüdüsünü de dile getiriyor.
I
Tencere kapağmı buldu:
"Kızıl Elma Koalisyonu"
• AKP çalışanları UP'den sildi
^» Dosya: Ordu ve yatırımları
• Kıbrıs'ta dönüm noktası
• Fındık cephesinde yeni birşey yok
• Dünya Felsefe Kongresi
• Aliyev öldü mü?
• BarışaRock, Rock'n Coke'a karşı
. • Futbol heyecanı başladı...
Azız Çelik, Bütent Forta, Ferdı Sabit Soyer, Fikret ilkiz,
GOIay Batur, Gütay GOnliik Şenesen, Hayri Kozanoğlu,
Masis Kürküçûgil, Mustafa Sönmez, Refik Durbaş,
Saruhan Oluç, Serdar Şen, Sezai Temelli, T. Sıdkı Uyar,
Yüksel Taşkm, Zeyrıep Gambetti...
ZEHGİNLER AKP'YE
AKP ZENGt|t«LERE
EYLÜL / 12. SAYI ÇIKTI
İZMR 6. ASIİYE HUKUK>IAHKEMESÎ'M)EN
Dosya No: 2003/786
Davacı Kalyon Yapı San. Tic Şti. vekili Av. Mehmet
Eroğlu tarafindan davalılar Mustafa Gül. Hatice Özkul,
Bahattın Kjlınç, Emrullah Çetın aleyhine açılan tapu ip-
(ali ve tescil davasınm yapılan açık yargılamasmda ven-
len ara kararı gereğınce. tzmir. Basmahane. Ikbal lş
Merkezi No: 207 adresinde bulunan davalı Mustafa Gül
adresine teblıgat yapılamadığı, tüm aramalara rağmen de
adresı tespıt edılemediğınden dava dilekçesının ilanen
teblığine karar verilmış olmakla ışbu dava ile ilgıli tüm
kanıtlannızı ilanın yayınlandığı tanhten itibaren 10 gün
içerisinde dosyaya sunmanız, duruşmaya gelmediğıniz
veya bir vekille temsıl edılmediğınız takdirde yargılama-
ya yokluğunuzda devam edileceği ve karar venleceği.
duruşmanın 29 9 2003 günü, saat 9.40'a bırakıldığı husu-
su davalı Mustafa Gül'e dava dılekçesi yerine geçerlı ol-
mak üzere ilanen tebliğ olunur. 27.8.2003 Basın: 43560