Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14EYLÜL2003PAZAR
İO P A Z A R YÂZILARI dishab@cumhuriyetcom.tr
11 Eylül 2003'te New York1 1 Eylül 2003.. New York... Saat 08.30...
1 J . Eski World Trade Center'ın (Dünya
Ticaret Merkezi) bulunduğu alanda 2 yıl önceki
terörist saliında ölenler için anma töreni
yapılıyor. New York Polis Departmanı, New
York Itfaiyesı, ölenlerin yakınlan, her kesimden
insara sabahın erken saatlerinden itibaren tören
alanını doldharmuş. Çocuklar. hayatlannı
kaybedenlerin adlannı okumaya başhyor.
Ölenlerin yakınlan arasından seçilen 200
çocuğun okuduğu her bir ad, o kişiyi hiç
tanırnamış ve o adı daha önce hiç duymamış
olsanız da beyninizde yankılanıyor. Korkunç
saldında annesini ya da babasını kaybeden bir
çocugun o anda neler hissettiğinı anlamaya
çalışmak bile insanı derinden sarsıyor. Her bir
çocuk 14 ısim okuyor. En sonunda da kendi
yakırıının adını söyleyip, "Seni çok seviyoruz ve
öztüyonız" diye bitiriyor görevini. Kimisinın
sesi titriyor, kimisı ağlayarak aynlıyor kürsüden
ama hepsi mağrur. Ad okuma töreni, ikisi
uçaklann kulelere çarptığı, dığer ikisi de
kulelerin yıkıldığı anlan belirlemek üzere dört
kez sessizlik ile kesıliyor. Saat 8.46'da ilk
uçağın birinci kuleye çarptığı andaki
sessizlikte bütün ibadet merkezlerinin çanlan
çalıyor. Hayat durmuş gibi. El ele tutuşmuş,
Amerikan bayraklanna sarınmış. kaybettikleri
yakınlannın fotoğraflannı ellerinde taşıyan
insanlar ve enkaz alanının zemınındeki
toprağın üzerine taşiarla "Seni çok özlüyoruz
sevgili babacığun" yazan çocuklar... Bu yılki
anma töreninin ana unsuru onlar. Saflığın ve
banşın sembolü çocuklar.. New York Belediye
Başkanı Mkhael Bloomberg. eski Belediye
Başkanı Rudolph Giutiani \ e Vali George
Pataki'nin de katıldığı törende kurban aileleri,
enkaz alanının en alt kısmına indirilerek
çiçekler atıyorlar. Giulianı. VVînston
ChurchiD"in sözlennden örnekler vererek
demokrasi için bir araya gelmek ve mücadele
etmek gerektiğini hahriatıyor. Bu resmi tören
dışında, kentın bütün bölgelenne yayılan çeşitli
anma törenleri yapılıyor. "Peacenil Tomorrows-
CircIeofHope" (Banşçıl Yannlar-Umut
Zıncın) etkınlıkleri de bunlardan biri. New
Yorklular ellerinde mumlanyla Dünya Ticaret
Merkezi çevresinde umut zinciri oluşturmak
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
için bir araya geliyor.
New York'taki umut
zinciri etkinliği tam bir
sessizlik içınde geçiyor.
Ne politik bir mesaj var
ne de pankartlar.
Konuşan sadece mum
ışıklan ve kenetlenen
eller. Neler olup bittiğini görmek için
Manhattan'da dolaşırken, parklarda, müze
bahçelerinde, kamuya açık hemen her yerde
çeşitli konserler verildiğini görüyorum.
Ucretsiz olarak gerçekleştirilen 2. Geleneksel
Eylül Konserleri bunlar. Ünlü müzısyen
OuincyJones'un da katılımıyla, New York
çapında düzenlenen bu etkinliklerin amacı, 11
Eylül'ü anmak ve e\Tensel insanlığı kutlamak.
Hip- hop'tan pop/rock'a, klasik müziğe kadar
her tür müzik rürüne açık. Yaşı, ırkı ya da
müzik türü ne olursa olsun her tür amatör ve
profesyonel müzisyenin katılımına açık olan bu
konserler, Fransa'da 1982'de başlatılan La Fete
de la Musique organizasyonundan esinlenmiş.
Dünya Ticaret Merkezi'nin hemen karşısındaki
St. Paul Kilisesı'nde ise dini bir tören yapılıyor.
Sessizlik ıçinde dua edıyor insanlar. Kentteki
bütün dmı ibadet yerlerinde benzer anma
törenleri yapılıyor. Bütün bunlan izleyince, 11
Eylül'ün Arnerika'da yarattığı politik etkinin de
nedenini anlamak zor değil. Faciadan ıkı yıl
sonra New Yorklular anma törenlerinın
politikadan uzak bir şekilde geçmesi için ayn
bir çaba sarf etti. Başkan Bush'un dış
politikasmdaki hatalar ve Bush yönetimı ile
CIA"nın istihbarat açıklan, 2004'teki başkanlık
seçimleri öncesi hakkmda tarhşılan en önemli
konulardan olsa da, anma törenlerinde politik
mesajlar yok. Fakat 11 Eylül'den sonra
Amerikan sağında gıderek yükselen
neoconservarizmı hisseönemek olanaklı değil.
Terorizm korkusunu en şıddetli şekliyle
kullanan bu akrm. Amerikanın iç yönetimrnde
ve dış politikasında yeni düzenJemelere neden
oluyor ve gıderek daha ağır bir şekilde varlığını
belli ediyor. En önemlisi de başka ülkelere
karşı yapılan müdahalelerve saldınlar için
uluslararası hukuk kurallannın çiğnenmesi bile,
terorizmden korkutulan halk desteği ile
sağlanıyor. New York Senatörü HiDary Clinton,
en acü sorunun ülke ıçinde güvenliği sağlamak
olduğunu ama Bush'un Irak"taki savaş için 87
milyon dolarlık ek kaynak istediğini belırterek
eleştiriyor Başkaru'nı. Yem .Amerikan
imparatorluğundan söz eden makaleler
ya>Tmlanıyor. Bush, uluslararası gangster ilan
ediliyor ama yine de halkın başkanJanna olan
desteği sürüyor. Çünkü kendilerini korumak
için saldırmalan gerektiğini öğreniyorlar
medyadan ve politikacılardan. Terorizm
korkusu, aşın milliyetçiliği, aşın milliyetçilikse
neoconsenatizmi ateşliyor. 11 Eylül 2001
dünyada çok şeyi değiştirdi. Aslında ayn ayn
bütün insanlara sorsak, belki de herkes sadece
banş içinde güvenli yaşamak istediğini
söyleyecek. Öyleyse niye yaşayamıyonız?
11 Eylül tarihi. tüm insanlığa en degerli
kaynağını hatırlatmah: Hayat!
Dünya Ticaret Merkezi'nin enkazındaki anma
töreninde. bir itfaiyecinin 12-13 yaşlanndaki
kızı kendi yazdığı bir şiiri okuyor babası için.
"Hayat bizim için ve güneş hâlâ pariryor" diyor.
kzulala vahoo.com
Bu pazar yazısını
yazmış olmak
istemezdim
T sveç Dışişleri Bakanı
A Anna Lindh 46 yaşında
aramızdan aynldı. Gözü
dönmüş bir esrarkeşe mi
kurban gitti, bilmıyorum.
Ülkenin Dışişleri Bakanı
neden koruma alhnda
değildi, o ayn bir konu. Olof
Pahne'nin bir geceyansı
sokak ortasında
öldürülmesinden sonra, yine
de açık ve hoşgörülü toplum
ilkesini savunan Isveç'in
yaşadığı bu yeni trajedi,
beni özel olarak sarsh,
sizleri bilmem. Çünkü
ülkemiz açısından Anna
Lindh, sürekli tepki yaratan
sözler söyleyen ve ünlü
ziyaretindeki tercihleriyle
birçok kişiyi (ve beni de)
kızdıran bir bakandı. Ama
onu, yalnızca belirli bir ülke
ve konudaki tavnyla
değerlendirmenin yanhş
olduğu inancındayım.
1998'de Başbakan Göran
Persson tarafından dışişleri
bakanlığına atarunca, ben de
gülmüş ve Persson'un
parmağında oynatacağı genç
bir kişiyi seçtiğini
düşünmüştüm. Ve zamanla
yanıldığımı anladım. Size
masal gibi gelecek ama, bu
ufak tefek, sırtından gülle
gibi çantası eksik olmayan
kadın. benzeri görûünemiş
bir politikacı
olarak tarihe
geçti. Evli ve ild
çocuk annesiydi
Ama Avrupa
Birliği'nin
kodamanlanyla
yaptığı
toplantılardan, — — — —
erken aynlarak
uçağına yetişen ve indiği
Stockholrrfde geceyi
geçirerek kalmayıp,
yaklaşık bir buçuk saatlik
bir karayolu seyahatıyle
Nyköping'dekı evine dönen
bir anneydi. Diğerbazı
meslektaşlan gibi,
Stockholme taşınabilirdi.
Ama iki oğlunu ve vali olan
eşini "memleketlerinden"
etmek istememişti Son
zamanlarda. Persson'un
yavaş yavaş siyasi pilinin
tükenmekte olduğu
görülünce kendisine, hemen
herkesin düşündüai gibi,
partisinin yeni başkanı ve
ülkesinin başbakanı ohnayı
düşünüp düşünmediği
sorulduğunda, "Şimdi bile
aileme çok az zaman
ayırabiüyorum. O zaman hiç
ayıramam"diyerek böyle
bir niyeti olmadığıaı
söylemişti.
Anna Lindh, bilgil,
görüşlerini açık ve anlaşılır
bir şekilde dile getren bir
politikacıydı. Tartışmalarda,
karşısındakılere saygıyı
eksik etmez ve asla "ben,
ben" diye ortaya atılmazdj.
Başkalannı kutlarrayı
bilirdi. Yanı, "insan tarafl"
asla eksik olmazdı Avrupa
Birliği'nin Dışişlen Sözcüsü
Javier Solana'mn cep
STOCKHOLM
GURHAN
UÇKAN
telefonunun SMS
göndermekte güçlük
çektiğinı görünce ona bir
Ericsson armağan etmişti.
Solana ve Lindh, bırhğin en
bunalımlı dönemlerinde bu
sayede sürekli iletişim
ıçinde olmayı başarmışlardı.
Ben Anna Lindh'le ilk kez
1985 te görüştüm. O zaman
san saçlan omuzlanna
dökülü ve gözlüğü, modaya
uygun olarak, birer çorapcı
vitrini genişliğindeydı.
Partisinin gençlik kolunun
başkanlığına seçilmişti.
Devasa teybimi ve Doğu
Alman mah fotoğraf
makinemi yüklenip
gittiğimde. beni güler yüzle
karşılamıştı. Ankara'da
çıkan sevgili Yann dergisi
için söyleşi yapıyordum.
Söyleşim, derginin Şubat
1985 sayısında. "Gençlik
örgütierini içermeyen bir
demokrasi düşünülemez"
başlığıyla yayımlandı.
(1998'de Dışişleri Bakanı
olunca, o zamanki
Stockholm Büyükelçimiz
Oktay Aksoy bu söyleşinin
bir kopyasını kutlama
ziyareti sırasında ona
verecek ve o da "Epey
değişmişim, değil mi?"
diyecektı.) 1985'te dünya.
"Vîetnam travmasuıdan"
yeni çıkmaya
başlamıştı. Isveç
gençliğinin
"şimdiki" politik
bılıncının, o
zamankinden
daha mı az,
yoksa fazla mı
— - — olduğu
şeklindeki
soruma şu yanıtı vermişti:
"Hem daha az hem de daha
çok, çevrelerinde olup
bitenlerin farkuıdalar ama o
zamanki kadar kişisel olarak
kaülmryorJar. Orgüttenerek
daha güçleneceklerini pek
düşünmüyoriar. Biraz
gevşek ve etkisiz kalryorlar.
Bu da üzücü bir dunım."
Anna Lindh, daha sonra
partisinin çekırdekten
yetişme bir üyesi olarak.
önce Çevre. sonra da
Dışişleri Bakanı oldu.
Basın toplantılannda
defalarca karşılaştık.
Birkaç kez, parlamentonun
basm toplantısı yapılan
salonundan birlıkte çıkıp
Dışişlen Bakanhğf na
kadar yürüdük.
Konuşmalanmızm
"kayrt dışı" olduğunu
ben söylemeden aniadığı
için, rahat konuşurdu.
Onu defalarca sokakta
yalnız da gördüm.
Yanında, bakanlığının basuı
sözcüsü veya sekreteri
varken bile, çantasım
sırtında kendi taşırdı.
Halktan biriydi, halkın
kalbine gitti.
Protestanlar "Toprağm bol
olsun" derler mi,
bilmiyorum ama ben
diyorum...
havez'e büyük destek
Yenezüella'da Seçim Kurulu, muhakfetin, Devkt
Başkanı Hugo Chavez yönetiminin devam edip etmemesi
konusunda referanduma gidilmesi için yapnğı başvuruyu
reddetti. Uiusai Seçim Kurulu. muhalefetin, 3 milyondan fazla
imza toplayarak 20 Ağustos'ta yaptığı başvtıruyu. prosedürte
ilgili hatalar yüzünden geçersiz savdı. Kurul Başkanı Francisco
Carrasquero, başvurunun. imzalann, Chavez'in görev süresinin
yansını tamamlamadan toplanması nedeniyle reddediJdiğini açık
İadı. Bu>ıl sonuna kadarreferandumyohıyla Chavez'den
kurtulmayı planlayan muhaliflerin. Seçim Kuruhı'nun söz
konusu karanndan sonra yeni bir imza kampanyası başlatacağı
bildiriliyor. Venezüella Anavasası. halkın. de\1et başkanlannm
6 yılhk göre\' sürelerinin yarısında göre> den alınmalan için
referandum başvunısunda bulunmasma izin veriyor. Chavez
yanlısı \'eneziiellalılar referandum başvurusunun reddedilmesini
Seçim kurulu binasının önünc gelerek kudadılar. (Fotoğraf: AP)
Bırakın bu Avrupa hikâyelerini
A \Tupa genelinde yapılan
/ x b i r araşnrma sonucuna
göre, Hollandahlann asosyal
olduklan ortaya çıktı.
Araştırma sonuçlanna göre
Hollandahlann yüzde 50 si
asosyal, diğer Avrupalılann
ise yüzde 32'si. Anketteki
sorulara Hollandahlann
verdıkleri cevaplar da ilginç.
"Yolda bukJuğûnuz, içinde 50
Euro olan bir cüzdanı sahibine
ulaşbrmak için gayret eder
misiniz?'" gibi bir soruya
Hollandahlann yüzde 50'si
"Hayır" yanıtı veriyor. Yasal
olmadığını bildikleri
yazılımlan bilgisayarlannda
kullanan Hollandalılann oranı
ise yüzde 75. tşyerine ait
eşyalan izinsiz evine götürme
oranı gene yüzde 50. Şimdi
çocukluğuma dönüyorum ve
yıllar önce Türkiye'nin
okullannda bizlere AvTupa ile
ilgili anlahlanlan
hatırlıyorum. Hollanda,
Is\ içre gibi ülkeler kalkınmış,
rnsan haklanna saygılı,
hu^ızlığın hiç olmadığı. belki
insanJann kapılannı bile
kilitlemeden yaşadıkJan
yerler olarak bizlere anlatıldı.
Abartı öylesine ıleri gıtmişti
kı. "Bu iUkelerden birinde,
vahzini sokakta unutan adam
bir iki ay sonra geliyor ve vaüzi
yerinde bulabütvordu". Şimdi
ben 10 yıldır Amsterdam'da
yaşamaktayım ve buralarda ne
denli büyük suçlar işlendiğıni,
insanlann nasıl birbirlerinden
korkar hale geldiklerinı
görebihnekteyim. Hele hele
Amsterdam, uyuşturucunun,
seksin sekiörleştiği şehir.
Yurtdışından, insanlann
günübirlık uyuşturucu
kullanabilmek için ya da
dünyaca ünlü fahişeler
semtini görebihnek için
geidikleri şehir. Amsterdam
çok güzel bir şehir. Gündüz
dolaşırken birçok yanı sizi
çeker. Bu şehre âşık bile
olabilirsiniz ama bazı yerleri
vardır ki geceleri ayak
basmaya korkarsuuz. Gece
yansı ıssız bir sokağa
girerseniz her an bir çete
tarafından soyulabilir,
yasadışı uyuşturucu satanlann
tacizlerine maruz
kalabilirsiniz. Hırsızlık
korkusuyla, üzerinde
neredeyse on kilit bulunan
sokak kapılanna
rastlayabilirsiniz. En önemli
ulaşım aracı olan bisikletlerin
çalınması da gene
büyük şehirlerde
sıradanlaşmıştır.
Hatta
Amsterdam'da bir
dönem sokaklara
ucretsiz bisikletler
bırakılmış. Bu
uygulamanın
bisiklet hırsızlığını önleyeceği
düşünühnüş ama ne hikmetse
bu ucretsiz bisikletler bile
hırsızlar tarafindan tarumar
edihniş. Bırakın sokaktaki
valizinizi aylar sonra ahnayı,
arabanızı göriinür bir yere
park etmezseniz camlannın
kınlıp soyuknası bile an
meselesidir. Bu tehlikeye
karşı insanlar araba torpido
gözlerini açık bu^akıp cama
"Sevgüi hırsız, arabamda işine
yarayabüecek bir şey yok" gibi
yazılar asmaya başladılar.
İnsan haklan ve demokrasi
konusuna gelince; Avrupa'nın
en iyi, hoşgörülü insanlannın
yaşadığı düşünülen
Hollanda'da, öldürülen ırkçı
AMSTERDAM
lider Pim Fortuyn,
Hollandahlann bilinmeyen
yanlannı açığa çıkardı.
Yabancılara ve Müslümanhğa
hakaretleriyle öne çıkan Pim,
belki de yıllardır \ar olan
"gizti ırkçınğı'' su yüzüne
çıkardı ve kamuoyu
araştırmalannda inaruhnaz bir
oy patlaması ile partisi
neredeyse 1. partı oldu. Eğer
yaşasaydı şimdi Hollanda'yı
bir ırkçı parti yönetiyor
olacaktı. Yabancılara hayatı
dar eden "entegrasyon"
tartışmalan ise gayet eğlenceli
şekilde sürmekte. Ne
hikmetse, buralarda bir
yabancı ne kadar uzun yaşarsa
uyum çabasrndan da o denli
uzaklaşmakta.
Yabancı kökenli
bın ne kadar
gayret ederse
etsin, sürekli bir
gerekçe ile uyum
sağlayamadığı
^ ^ ^ ^ ^ ^ söylenmekte. Işın
komik tarafi, bu
hoşgörü toplumunda farklı
fıkirlerin kabul görmemesı.
Entegrasyon projeleri karşıtı
bir görüşün anında Hollanda
toplumu karşıtlığı ile
suçlanması. Daha da komiği,
entegrasyona getirilen
ölçülerin Hollandalılara
uygulandığında onlann bile
kendi ülkelenne entegre
olmadıklannrn ortaya
çıkması. Geçen yıllarda
Amsterdam Üniversitesi
öğretün görevlilerinden biri,
"Türklerm yüzde 50'si
kriminaldir" gibi bir laf etti.
Şimdilerde ise hâlâ süren bir
konu, Türk kökenli
milletvekillerinin Türk
mafyası ile birlikte çahştıklan
\AKIIPKARAHA.\
söylentileri. Gayet gelişmiş,
bireyselliğin önde olduğu bir
toplumda bu toptancı
manhğım anlayabilmek
mümkün değil. Oysa, başka
bir araştırmaya göre;
Hollanda'da borcuna sadık,
bankadan aldığı krediyi
aksarmadan ödeyenler ilk
sırada Türkler, 2. sırada
Hollandalılar, 3. sırada ise
Faslılar. Türklerin içinde
kriminallerin olduğu kesin
ama buradan yola çıkarak
bütün bir toplumu ya da
yansını zan altında buakmak
biraz garip. Avrupa daki
sistemin bütün güzeUiğine
rağmen nasıl yabancılann ve
yabancı çocuklannın aleyhine
işlediğini anlamak ise duyarh
insanlar için zorolmasa
gerek. Çocuklar. ilkokula
başladıklannda düzenli olarak
kontrol altında tutuluyor ve
ileride üniversite okuyup
okuyamayacağı bile
öğretmenlerinin ilkokuldan
beri yazdıklan raporlara göre
kararlaştınhyor.
Bu raporlarda art niyetler ya
da önyargılar olduğunu
hesaba katarsanız. sonucun ne
kadar değiştiğini ve yabancı
çocuklann Avrupa
üniversitelerinde neden
okuyamadıklannı daha iyi
anlarsmız. Örneğin;
Hollandalı öğretmenlerde
yabancı çocuklannrn genetik
olarak geri olduğuna dair bır
önyargı olduğunu düşünün
lütfen. Sonucu hemen
kestirebilirsiniz. "Yok canım,
Avrupah hiç böyle şey yapar
mı" demeyin.
Çocukluğumuzda bize
anlatılan A\Tupa hikâyelerini
hahrlatmayın.
Bambaşka
bir dünya
Rıo de Janeıro'da edindığım ılgınç
tecrübelerden sonra kendimi bambaşka
bir ortamda buldum: Teksas'ta bir
üniversite şehri olan College Station'da.
Buraya gelmemin sebebi Te.xas A&M
Üniversitesi nde üstün yetenekli çocuklann
eğitımı alanında doktora yapmak. 1876'da
kurulan Agncultural and Mechanical
College of Texas'ın adı 1963 te kısaltılıp
Texas A&M yapılmış. Teksas
Tanm&Makine Üniversitesi ülkede tanm
alanında birinci, makine mühendisliğinde
ilk on arasında. ABD'nin en büyük on
şehrinden üçü olan Houston, Austin ve San
Antonio'ya 1.5 saat uzaklıkta. Her ne kadar
Teksas'a gelme fikri beni başta biraz
sıktıysa da eğitimin kalitesini düşünerek
kendimi teselli ettim. Amerika'nın 2. en
büyük kampusuna sahip okuldaki 50 bin
öğrencinin hepsi de tipik Teksaslı (ve GAV.
Bush gibi) olamazdı ya! Mutlaka ilginç
tecriibeler edinecektim. Burası mezun
olduğum üniversiteden çok farklı.
Ohıo'dakı Oberlin College Amerika'mn en
özgürlükçü okullanndan. ABD'de
kadınlarla sıyahları kabul eden ilk
üniversite (1833). Aynca ülkenin en eski
konservatuvanna sahip: 189 Steinway
pıyano var. İç savaşta güneyden kaçmak
zorunda kalan siyah liderlen saklayıp
koruyan ve Kanada'ya kaçıran
Amenkahlar Oberlin College ile komşu
kasabanın sakinleriymiş. Işte Oberlin'den
sonra Texas A&M gerçekten farklı bir
ortam. Kendini Amerika'nuı diğer
eyaletlerinden (devletlerinden) bağımsız
gören Teksas'ta sık sık "Teksas adeta kendi
başuıa bir ülke!" lafını duymak olağan.
Ülkenin ıkınci büyük eyaleti; nüfusu (2001
sayımına göre) 21 milyon 325 bin.
Yüzölçümü 692,220 km kare; Türkiye'den
biraz küçük.
TEKSASBaşkenti Austin.
Kaliforniya, New
York, Boston,
Washington gibi
yerlerde doğup
büyümüş olanlar
Teksas'a _ ^ _ ^ _ ^ _ ^ _ ^ _ ^ ^
geldiğinde kültür -^-^—^——^—^—~
şoku yaşıyorlar - aynı şey Teksaslılar
oralara gittiğinde oluyor! tlginç bir tarihi
var: 1960'lara kadar sadece erkeklere açık
askeri bir üniversiteymiş; kadınlann kabul
edilmesine de epey direnilmiş. Amerika'da
hemen her üni\ ersitenin futbol takımının
bir ponpon kızlar grubuna karşılık burada
askeri bando var. Okuldaki askeri öğrenci
programı Amerika'nın en
kapsamlılanndan. Cinsiyet ve ırk aynmı
gözetmeksizin isteyen katılabiliyor.
burslardan yararlanılabiliyor. Her ne kadar
askeri bir anlaşma imzalansa da illa orduda
kalmak gerekmiyor. Kara, deniz, hava
kuvvetleri veya deniz piyadelerine
katılınıyor. Derslere askeri üniformayla,
laboratuvarlara da komando üniformasıyla
(ve dikkafimi çekti, gıcır gıcır parlanJmış
siyah ayakkabılarla) katılmak mecburi. Son
sınıf öğrencilerinin neredeyse dize varan
kalın. kahverengi botlan var. Geçen gün
önümde iki askeri öğrenci yürüyordu,
üniformalanndaki farklar dikkatimi çekti;
sormaya karar verdim. Gayet centilmence
açıkladılar. Her cümlenin sonunda ">fa'm
(Hanımefendi)" diyerek şaşırtıcı bir saygı
gösteriyorlardı. Biri son sınıftaymış, diğeri
ikinci sınıfta. Dikkatimi çekti, aralannda
iki yaş olmasına rağmen "küçük" olan
diğerine büyük saygıyla, "Sir" diye hitap
ediyor, konuşmanın çoğunu son sınıfta
olan yapıyordu. Türk olduğumu öğrenince
heyecanlandılar. Ben tam aynlırken son
sınıf ögrencisi, "Adnuzı sorabiür miyim"
dedi. "Banş" admın daha çok erkekler
arasında yaygın olduğunu belirtip anlamım
söyledim. "Ben de Jim" dedi, tokalaştık.
Kendinden alt sınıftaki askeri öğrenciler
için "Sir" benim içinse sadece Jim idi.
bgunersel2@ hotmaiLcom
BARIŞ
GffNERSEL