05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA -f CUMHURİYET 13 EYLÜL 2003 CUMARTESİ HABERLER «I _ ^ II DUNYADA BUGUN Kadın yazarlar, Erdoğan'ın 'dört eş' konusundaki soruya din bilgini edasıyla yanıt vermesini eleştirdi: AIİ SİRMEN 2. Yılında 11 Eylül Önceki gün ekranda malum 11 Eylül görüntü- lerini izliyorum. Birden iki yıl öncesine gittim. O zaman büyük bir dehşet ve üzüntü ile tüy- lerim diken diken olarak bakryordum ekrana. Bu bir terör olayıydı. Masum insanlar ölmüş- lerdi. Hiçbir şekilde onaylanamaz bir olay ile kar- şı karşıyaydık. Le Monde'un ertesi gün atacağı manşette belirttiği gibi, düşüncemiz ne olursa ol- sun "o gün hepimiz Amerikalı idik". Yaşadığım olaylardan, mesleğimden edindiğim deneyim ile eninde sonunda kabağın bizim de başımıza patlayacağını anlıyordum. Ama yapım gereği, komplo teorilerine fazla yatkın olmadığım için, olayın altında ilk bakışta başka bir şey aramak aklıma gelmemişti. Zaten o kadar da olmazdı. ABD'de hiç kimse, böylesine bir girişime cüret edemezdi bana gö- re. Olayın hemen ardından, Amerikan yönetimi- nin kimi duyumlar aldığı, ama yeteri uyanıklığı ya da duyarlılığı göstermediği, çeşitli çevrelerce söylendi, yaztldı. Yirte 11 Eylül'ü takip eden günlerde Bush yö- netiminin yaptığı açıklamalar, bu büyük suikastın, iktidardaki Yeni Muhafazakârlar'a yaradığını gös- terdi. Yine de, bu kadar şumullü bir girişime ABD'de- ki derin devlet içinde kim teşebbüs edebilirdi ki? • • • Ama iki yıl aradan sonra, aynı görüntüleri iz- lerken, fena halde aldatılmış olmanın uyandırdı- ğı büyük bir tiksinti duygusu kabanyordu içim- de. Fena halde aldatılmıştık evet. Büyük bir komplo ile karşı karşıyaydık. Kuşkusuz, hiçbir istihbarat örgütü, hiçbir ga- zeteci, olayın tam olarak nasıl cereyan ettiğini, hangi aşamada kimin devreye girdiğini bilecek durumda olamazdı. 11 Eylül günü, ikiz kulelerdeki işyerlerine git- meyen Musevi asıllı Amerikalılara bakarak, bu- nun bir MOSSAD komplosu olduğunu söyle- mek mümkün değildi. Çünkü, MOSSAD zaman zaman, ABD'den de bağımsız hareket ederek, arada VVashington'un politikasını etkileyecek manevralar yapsa bile, ABD'nin topraklan üzerinde, Amerikan vatandaş- lanna yönelik, böylesine büyük bir girişime cüret edemezdi. Zaten MOSSAD'ın uyarısına kulak vererek işe gitmeyen insanlara dikkati çekenler de komp- lonun Israil kaynaklı olduğunu ileri süımüyor, yal- nızca uyarıya karşın, ABD'nin aldırmadığını söy- lemekle yetiniyorlardı. Ama bir şey kesindi: Birileri, belki de komplo- culan el altından kışkırtıp yardım etmiş, ama mu- hakkak haber akışına bir yerde kısa devre yap- tırarak, olayın önlenmesini engellemişlerdi. • • • ABD bunu, önceki günkü yazımda da belirtti- ğim gibi, daha önce de yapmıştı. ömekler, bir değil, birden fazlaydı. İki yıl sonra 11 Eylül görüntülerini izlerken, al- datılmış olmanın doğurduğu tiksinti duygusu ile aldanmış olmanın ezikliğini yaşadım. ABD'de aynı duyguyu paylaşanlar yok değil, ama azınlıktalar. Bush yönetiminin sansürü, öte yandan birbirini üzerine geçirdiği ve yenilerini de kabul ettirmeye çalıştığı baskı yasaları Amerikan kamuoyunun uyanmasını geciktirecek, hele he- le olayın tümüyle açığa çıkmasını engelleyecek- tir. Ama, bütün bu komplolar, yine de istenen so- nucu vermeye yetmeyecek, ABD'nin rakipsiz süper gücünün dünya hegemonyası, ekonomik, politik ve sosyal karmaşık nedenlerie amaçlanan sonuca ulaşmaya yetmeyecektir. Artık dolann rakipsiz gücü tarihe karışmakta, son otuz yılda bütün gelişmelere karşın, ABD kar- şısında yeterli ağırlık kazanmayı bir türlü başa- ramayan AB'nin yanı sıra, yeni devler dünya sah- nesine ginnekte ve Pentagon'da hazırlanan as- keri planlar ilk aşamada ne denli yeterli olursa olsun -ki Vietnam örneğinde de görüldüğü gibi, her zaman olamayabiliyor da- sonraki aşama- larda sonuç vermeyecektir. Evet aldatıldık. Ama bizi aldatanlar da, ileriki aşamalarda kendilerinin de aldandıklarını göre- ceklerdir. Ok da DEHAP tartışmasına katıldı YSK zamanında haberdar edildi ANKARA (Cumhu- riyetBürosu)-Genel se- çimleri tartışmalı hale getiren DEHAP davası tartışmalanna Yargıtay Curnhuriyet Başsavcılı- ğı da katıldı. Başsavcı NuriOk, isim vermeden YSKBaşkanıTnfanAl- gan'ın başsavcılığı suç- lamasına karşılık verir- ken yapılan çahşma so- nucunda, DEHAP'ın se- çimlere katılma yeterli- liği olmadığının belir- lenmesi üzerine durum- dan kurulun '"derhaJ ha- berdar" edildiğini kay- detti. Başsavcı Ok, yaptığı yazılı açıklamayla. üstü kapalı olarak Algan'ın dönemin başsavcısı Sa- bih Kanadoğlu'nu suç- Umasına yanM verdi. DEHAP'ın seçimlere katılmak için örgütlenme şartını yerine getirme- diğine ilişkin araştırma sonuçlanndan, seçimle- re katılmak için yasal yeterlilikte teşkilatının olmadığuıın anlaşıldığı- nı kaydeden Ok, "Bu du- rumdan Yüksek Seçim Kıırulu derhalhaberdar edflmiştir" dedi. Ok,Kanadoğlu'na yö- nelik eleştirilere de tep- ki göstererek "Seçkin hukukçu Onursal Yar- gıtay Cumhuriyet Baş- savCKI Sayın Kanadoğhı ve çahşma arkadaşlan örnekve üstün görevan- layışlanna sahiptir. Hak- lı olmayan yersiz suç- lamalarda buhınulması üzüntüyle karşdanmış- ür" dedi. EmineHanım hastalanmasınESRAAÇTKGÖZ Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan'ın Almanya gezisinde kendısi- ne yöneltilen "İslamda çokeşliök varmı" sorusuna verdiği yanıt, ka- dm yazarlar tarafından da tepkiyle karşılandı. Erdoğan "çokeşlifik"le ilgili soruya, tslamda çokeşliliğin belli koşullar halinde geçerli oldu- ğunu, eşinin hastalanması halinde er- keğin ıkinci eş alabileceğini söyle- mişti. Kadın yazarlar, Başbakan'm yanıtından yola çıkarak "Emine Ha- nım'ın gelecegJnin tehükede" oldu- ğunu belirttiler. Emine Hanım"ın hastalanması ha- linde Tayyip Erdoğan'ın evlenme • Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın böyle bir soruyu Islamı değil Medeni Kanun'u referans göstererek yanıtlaması gerektiğini vurgulayan kadın yazarlar, "Başbakan îslamda çokeşliliğin belli koşullar halinde geçerli olduğunu, eşinin hastalanması halinde erkeğin ikinci eş alabileceğini söylemişti, o halde Emine Hanım sağlığına dikkat etsin" görüşünü dile getirdiler. ihtimalini göz önüne alan kadın ya- zarlar, Emine Erdoğan'a şu öneri- lerde bulundular: "EmineHanım sağbğma dikkat et- sin, hastalanmamaya baksın." Bu arada Istanbul Kadın Kuru- luşlan Birligi (ÎKKB) de bu konuy- la ilgili bir duyuru yayımlayarak isim vermeden Başbakan'ı kinadı. Duyuruda, "Laik bir faukuk devle- tinde her yurttaş hangi konumda olursa olsun yürürlükte olan kanun- Iara uygun davranmakla yükümlü- dür"denildi. Bukonuda kadınya- zarlann görüşleri şöyle: imam-hatlpll yapısını belli ettt Mine Kınkkanat (Radikal):îkitürka- dm düşmanlığı var- dır. Birisi kadından fiziken nefret etmek, diğeri şefkatle sar- malar gibi görünerek küçümsemek. Erdoğan sözleriyle. imam hatipli yapısını belli etmiştir. Fakat genel anlamda, Sabah'ın yazan tlkerSa- ner'in "nihayet kadındır" demesi, Mehmet Baıİas'ın kadın yazarlar- dan daha yumuşak yazmalannı is- temesi ile son derece uyum içerisin- de olan bir Müslüman erkek bakı- şıdır. Emine Hanım'ın zeki bir kadın olduğunu sanıyordum. Hiç hasta- Gebze'de acılıslara katıldı Erdoğan: Âşık Veyselgibiyiz AHMETKUKT GEBZE - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "popüüst yaîdaşunJaıia ülkenm ayakta kalama- yacağmT belırterek "Ben gerçekleri memur kar- deşime, işçi kardeşinıe yansıtmazsam bedetini bütün ülke öder" dedi. Erdoğan. Özel Gebze Merkez Hastanesi'nin açılış törenine katıldı. Gebzeliiere. daha önce bu ilçede milletvekili ge- nel seçimleri öncesinde yaptığı konuşmayı anım- satan Erdoğan, şöyle de- vam etti: "ÂşıkYeyselgibi,uzun ince bir yoldayız, gklryo- ruz gündüz gece demiş- tim. Sadece 776 bin kilo- metrekareKk ülke sınır- lanndadeğiLdünyayıbir uçtan bir uca, ülkemizi ayağakaknrmakiçinge- cegündüzbu yokuluğu- muz devam edrvor. Buna ihtiyaanuzvar.Zirauzun >ıQann açığnukapatmak durumundayız.Çok bü- yük açıgımtz var." Erdoğan, "ekonomik, sosyaLsiyasi,kültürel ha- yatta, uluslararası iüşki- lerde tamamıyla bitmiş tükenmişbiremanetiku- caklannda bulduklan- ıu" kaydederek "Böyle bir mirasıkucağmda bu- lan 58'inci ve 59'uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümederiolarak, şnn- di bütün bu sıkıntılan tek tek aşmanm gayreti içerisindeyiz" dedi. Geçmış dönemde Tür- kiye'nin borçlannı öde- yemez durumda oldu- ğunu ifade eden Erdo- ğan, insan hafızasının unutmaya eğilimli bu- lunduğunu ve bunun in- sanın en önemli zaafi ol- duğunu ifade etti. Erdo- ğan şöyle konuştu: "Bir gecede vüzde 7 bin, yüz- de 5 bin, yüzde 1300 fa- izlerin ödendigi günler haftzamızdançıkmanuş- ür. Bunlan kim ödüyor- du? Halkolarak bizödü- yorduk. Şimdide biz ödü- voruz." tGNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN lanmamasını dilerim, çünkü yaşlı- lık günleri çok parlak görünmüyor. Yazgülü AJdoğan (Posta): Başbakan" ın bu türdini konularda görüş bildirmesini an- lamsız buluyorum. Her ne kadar imam hatip mezunu ise de, şu anda bu ülkeyi yönetmekle ilgi- li bir siyasi kimliği var. Laik bir ül- kenin Başbakanı. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden aynlma- sı demek. Onun için "Bu dini bir ko- nudur. Benim görev ve sorumluluk alamnun djşındadır" diye bir yanıt vermesi gerekirdi. Hayata bakış açısını gösterdl PROTESTOİÇÎN Başbakan Erdoğan'ın imam hatiplere üniversite yolunu açacağı mesajına tepki yağdı: Aıııaç devleti imamlaştırmak• Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman înci, "AKP'nin amacı, din ağırlıklı eğitim almış kişileri devletin üst düzey kadrolanna getirmek" derken CHP'li Zekeriya Akıncı da AKP'nin bu tür bir değişikliği, tabamna söz verdiği için yaptığmı belirtti. MAHMUTGÜRER ANKARA - Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'ın, Yükseköğretim Ya- sası'nın imam hatip lisesi mezunla- nnın tüm yükseköğretim programla- nnagirişineolanaksağlayacak şekil- de değiştirileceğini söylemesi, eği- timci, akademisyen ve siyasetçilerin tepkisini çekti. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Ak- bukrt, de\'letin meslek liselerinde oku- yan öğrenciler için çok büyük kaynak ayırdığını, bu nedenle de öğrencile- rin kendi bölümlerinde okumasının sağlanmaya çalışıldığını bildirdi. Baş- bakan Erdoğan'ın katsayı uygulama- sının kaldınlacağını bildirmesinin ar- dından imam hatip liselerine kayıt oraıunın arttığına dückat çekenAkbu- lut. "Üni\«rsitede herkesin kendi bö- lümünde okuması olası bir şe>. Ancak istevenin istediği aianı seçmesi, yani çapraz geçişlerin serbest bırakılması durumunda, ülke için doğru şe\1er ol- maz" diye konuştu. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Înci, düzenlemenin üni- \ ersitelerin "ounazsa olmazlarTna aykın olduğuna dikkat çekerek "Bu- nun anlamı imam hatipUlerin önü- nün açılmasKÜr 1 " dedi. AKP'nin bir YÖK taslağı hazırlamasının 3 ana ne- deni olduğunu kaydeden tnci, "Bun- lardan birincisi laik kadrolann tasfî- yesi, üdncûi ünnersiteJeri shasaflaşür- mak, üçüncüsü de imam hatip lisesi mezunlanm ünh ersitelerin her türlü bölümüne sokmakür~ diye konuştu. înci, "AKP'nin amacıdin ağırhkh eği- tim alnuş kjşüeri devietin iistdüzeykad- rolanna getirmektir" dedi. CHP'li Zekeriya Akıncı, AKP'nın bu tür birdeğişikliği tabamna söz ver- diği için yaptığını belırterek "Başba- kan Erdoğan'ın 'bız değiştik' söy- lemlerininboşçıknğınınen büyük ka- nıtı bu düzenlemedir" dedi. Akıncı, AKP'nin bu şekilde devleti imam- laştırma amacını gerçekleştirmeye çalışacağını söyledi. CHP'li Mustafa Örrart, Başba- kan'ın sözlerini "siyasi manevTa" olarak değerlendirdi. İmam hatip li- selilerin ilahiyat fakültelerine rahat- ça girebildiğıni. dolayısıyla bir mağ- duriyetleri olmadığım vurgulayan Öz- \-urt, "AKP. meslek liselerine eşitlik küın>1a imam hatipliselUeri devtetyö- netimine sokmaya çanşıyor.Hüküme- tin YÖK tastağmdabu kadardireöne- sinin tek nedeni imam hatip tasiağı- du*" diye konuştu. Ama bir din uzmanı ve âli- mi edasıyla verdiği yanıtla, aslında kişisel inançlannı ve hayata bakış açısım da belirt- miş oldu, biz zaten bunu bi- liyorduk. Kendi aile yapısı da böyle. Kansının ve kızlannın başı örtülü. demek kı böyle olması gerektiğine inanıyor. Şaşılacak bir şey görmüyo- rum. Bundan sonra Emine Hanım ın düşünmesi lazım, üstüne iki kadın gelecek mi diye? Onun için hastalanma- maya dikkat etsin diyorum. Eşfyamndaolsaydı bu açıklamayı yapamazdı EceTemel- kuran(Mılli- yet): Din de- nen şeyin za- ten ilkel bir şey olduğunu düşünüyo- rum Tann düşüncesi ile çok ilgisı olduğunu düşünmüyo- rum. tnsanlann birbirıne ya- pacağı hakstzlıklan din üze- rinden meşrulaştırmalannı haksızlık olarak görüyor ve her haksızlığa karşı çıktığım gibi buna da karşı çıkıyo- rum. Benim merak ettiğim bir konu var. Acaba Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi bu konuda ne düşünüyor? Tayyip Erdoğan'ın bu açık- lamayı Almanya'da yapma- sı bir tesadüf değil bence. Kansının yanında böyle bir açıklama yapmaya cesaret edemezdi. Rehberl Medeni Kanun olmalı Funda Öz- kan (Radi- kal): Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bir Alman ka- dın gazeteci- nin sorusunu yanıtlarken. ts- lam dinini kaynak göster- memeliydi. Onun yerine, Türkiye Cumhuriyeti 'ndeki Medeni Kanun rehberi ol- malıydı. Türkiye îslami esaslarla yönetilen bir ülke değil, Tür- kiye Cumhuriyeti her zaman. medeni kanunu, Avrupa'nın birçok ülkesinden çok daha önce uygulamaya geçmesi ile öv r ünür. Başbakan Tayyip Erdoğan da bu övüncü taşı- malıydı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Isveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh, Olof Palme benzeri bircirtayete kur- ban gitti. Öncelikle demokrasi ve in- san haklan konusunda duyariı bu po- litikacının ölümüne çok üzüldüğümü söylemek istiyorum. Bazı gazetele- rimiz, LJndh'in ölümünü şu yorumlar- laverdiler: "Teröriste sehip çıkan ka- dın bakan bıçaklandı." Yani diyorlar ki: "Bak, teröristi ko- rudu, sonunda bir terörist gelîp onu öldürdü." Sanki "Oh olsun!" der gi- bi bir yaklaşım sergileniyor. Herhal- de, bu haberi gören okuyucu da ay- nı duygu içine girsin isteniyor. Gele- ceğin Isveç Başbakanı gözüyle ba- kılan Anna LJndh'in, insan haklan ko- nusunda Türkiye'yi eleştirmiş olma- sını teröre sahip çıkmak olarak yorum- lamak da ancak bizim gazetelere ya- kışır. "Bakiştesen sivildemokraside- din, sonun bir teröristin elinde oldu " demek isteniyor. 0 zaman, gelin de- mokrasi isteğimizden hep biıiikte vaz- geçelim, yoksa Isveçliler gibi canımız- dan oluruz mu diyeceğiz? Gazete îsveçli Bakanm Ölümü başhğı sanki bize bunu soyletmek is- tiyor. Kadınlann siyasi yaşamdaki etkin- likleri, sivil hayatın oldukça gelişmiş bir düzeye ulaşması bu ülkenin özel- liklerinden. Isveç, demokrasinin ve insan haklannın dünyanın diğerülke- lerine göre en gelişkin olduğu ülke- lerden birisi. Yabancılara yönelik bir- çok sorun yaşansa da; kadınlar hâ- lâ haklannı tam anlamıyla alamamış olsalar da; çalışanlar birçok dertle başa çıkmaya çalışıyor olsalar da.... Geçen yıl Isveç Savunma Baka- nı'yla bir söyleşi yapmak amacıyla Stockholm'deki Savunma Bakanlığı binasına gitmiştim. Ne binanın çev- resinde ne de içinde resmi giyimli ve silahlı bir kimseye rastladım. Kapılar- da belli bir kontrol vardı, ancak bu biz- deki gibi korkutucu bir gösterişe da- yanmıyordu. Daha önce de birçok defa belirttiğim gibi Isveç'teki siyaset- çiler sıradan yurttaşlar gibi yaşama- yı tercih ediyorlar. Bir keresinde Is- veç'te Eşitlikten Sorumlu Kadın Ba- kan'dan randevu almıştım. Bakan Ulvskog, Bakanlığın bekleme salo- nuna gelip bizi bızzat kendisi odası- na götürmüştü. Kahveyi kendisi ha- zırlayıp ikram etmişti. Yine foto mu- habiri arkadaşımla Stockholm'de do- laşırken sokakta elinde pazar çanta- sıyla yürüyen Ticaret Bakanı'yla kar- şılaşmıştık. Etrafında, tıpkı Anna Lindh gibi, ne korumalar ne de sirenler ça- lan resmi araçlar vardı. Isveç'te kadınlann siyasetteki etkin- liğinin artmasıyla sivilleşmenin atba- şı gittiği belli oluyor. Kadınlarsiyase- teağırlıklannı koydukça, erkeklerin he- gemonyacı siyaset tarzının yerini ka- dınlann yumuşaklığı ve banşçılığı alı- yor. Bu nedenle Isveç'in siyasi yaşa- mı da gündelik yaşamı da diğer ül- kelerte karşılaştınldığında çok daha banşçı ve yumuşak. Isveç'te Olof Palme'nin ölümün- den sonraki ikinci büyük cinayet bu. Tabii ki Anna LJndh'in ölümü Isveç için de dünya için de büyük kayıp. "Keş- ke kendisini koruyacak bazı önlem- leralsaydı" diye düşünmemek elde değil. Fakat Türkiye gibi ülkelerdeki koruma ve kollama ile Isveç gibi ül- keler arasındaki koruma ve kollama anlayışında çok köklü farklar var. Ora- da siyasetçi toplum üzerinde ege- menlik taslayan bir kimlikle ortaya çıkmamaya gayret gösteriyor. Ken- dilerini sivil toplumun bir parçası ola- rak kabul edip öyle davranmayı ter- cih ediyorlar. Korumanın biçimi ilesi- yasetin biçimi arasında da bir ilişki ol- duğu ortada. Ayrıca Isveç'teki istatistiklerle Tür- kiye'deki istatistikleri karşılaştırırsak, Isveç'teki sivil yaşamın bir maddi te- meli olduğunu da görürüz. Gündelik yaşamdaki şiddet orada çok daha az. Bunun yoksullukla, toplumdaki gelirgrupları arasındaki uçurumla da büyük bir ilgisi olduğunu biliyoruz. Toplumun gelir grupları arasındaki büyük uçurumun yol açtığı şiddeti devlet şiddetiyle bastırmak, daha çok demokratik olmayan ülkelerin temel karakterlerinden birisi. • • • Sonuç olarak, Isveç bu acı ölüme rağmen Türkiye ile karşılaştınldığın- da bir barış ülkesi. Isveç, bu acı ka- yıp nedeniyle ne insan haklannı ve de- mokrasiyi savunmaktan vazgeçer, ne de sivilleşme yönündeki ilerleyişinden. Bunu Türkiye'de şiddetten beslene- rek güç toplayanların anlaması ve kabul etmesi mümkün değil. Isveç halkına başsağlığı diliyorum. Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanıyorum. Fırsat buldukça yaz- maya çalışacağım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle