Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
-f
CUMHURİYET 13 EYLÜL 2003 CUMARTESİ
HABERLER
«I _ ^ II
DUNYADA BUGUN Kadın yazarlar, Erdoğan'ın 'dört eş' konusundaki soruya din bilgini edasıyla yanıt vermesini eleştirdi:
AIİ SİRMEN
2. Yılında 11 Eylül
Önceki gün ekranda malum 11 Eylül görüntü-
lerini izliyorum.
Birden iki yıl öncesine gittim.
O zaman büyük bir dehşet ve üzüntü ile tüy-
lerim diken diken olarak bakryordum ekrana.
Bu bir terör olayıydı. Masum insanlar ölmüş-
lerdi. Hiçbir şekilde onaylanamaz bir olay ile kar-
şı karşıyaydık. Le Monde'un ertesi gün atacağı
manşette belirttiği gibi, düşüncemiz ne olursa ol-
sun "o gün hepimiz Amerikalı idik".
Yaşadığım olaylardan, mesleğimden edindiğim
deneyim ile eninde sonunda kabağın bizim de
başımıza patlayacağını anlıyordum.
Ama yapım gereği, komplo teorilerine fazla
yatkın olmadığım için, olayın altında ilk bakışta
başka bir şey aramak aklıma gelmemişti.
Zaten o kadar da olmazdı. ABD'de hiç kimse,
böylesine bir girişime cüret edemezdi bana gö-
re.
Olayın hemen ardından, Amerikan yönetimi-
nin kimi duyumlar aldığı, ama yeteri uyanıklığı ya
da duyarlılığı göstermediği, çeşitli çevrelerce
söylendi, yaztldı.
Yirte 11 Eylül'ü takip eden günlerde Bush yö-
netiminin yaptığı açıklamalar, bu büyük suikastın,
iktidardaki Yeni Muhafazakârlar'a yaradığını gös-
terdi.
Yine de, bu kadar şumullü bir girişime ABD'de-
ki derin devlet içinde kim teşebbüs edebilirdi ki?
• • •
Ama iki yıl aradan sonra, aynı görüntüleri iz-
lerken, fena halde aldatılmış olmanın uyandırdı-
ğı büyük bir tiksinti duygusu kabanyordu içim-
de.
Fena halde aldatılmıştık evet.
Büyük bir komplo ile karşı karşıyaydık.
Kuşkusuz, hiçbir istihbarat örgütü, hiçbir ga-
zeteci, olayın tam olarak nasıl cereyan ettiğini,
hangi aşamada kimin devreye girdiğini bilecek
durumda olamazdı.
11 Eylül günü, ikiz kulelerdeki işyerlerine git-
meyen Musevi asıllı Amerikalılara bakarak, bu-
nun bir MOSSAD komplosu olduğunu söyle-
mek mümkün değildi.
Çünkü, MOSSAD zaman zaman, ABD'den de
bağımsız hareket ederek, arada VVashington'un
politikasını etkileyecek manevralar yapsa bile,
ABD'nin topraklan üzerinde, Amerikan vatandaş-
lanna yönelik, böylesine büyük bir girişime cüret
edemezdi.
Zaten MOSSAD'ın uyarısına kulak vererek işe
gitmeyen insanlara dikkati çekenler de komp-
lonun Israil kaynaklı olduğunu ileri süımüyor, yal-
nızca uyarıya karşın, ABD'nin aldırmadığını söy-
lemekle yetiniyorlardı.
Ama bir şey kesindi: Birileri, belki de komplo-
culan el altından kışkırtıp yardım etmiş, ama mu-
hakkak haber akışına bir yerde kısa devre yap-
tırarak, olayın önlenmesini engellemişlerdi.
• • •
ABD bunu, önceki günkü yazımda da belirtti-
ğim gibi, daha önce de yapmıştı.
ömekler, bir değil, birden fazlaydı.
İki yıl sonra 11 Eylül görüntülerini izlerken, al-
datılmış olmanın doğurduğu tiksinti duygusu ile
aldanmış olmanın ezikliğini yaşadım.
ABD'de aynı duyguyu paylaşanlar yok değil,
ama azınlıktalar. Bush yönetiminin sansürü, öte
yandan birbirini üzerine geçirdiği ve yenilerini de
kabul ettirmeye çalıştığı baskı yasaları Amerikan
kamuoyunun uyanmasını geciktirecek, hele he-
le olayın tümüyle açığa çıkmasını engelleyecek-
tir.
Ama, bütün bu komplolar, yine de istenen so-
nucu vermeye yetmeyecek, ABD'nin rakipsiz
süper gücünün dünya hegemonyası, ekonomik,
politik ve sosyal karmaşık nedenlerie amaçlanan
sonuca ulaşmaya yetmeyecektir.
Artık dolann rakipsiz gücü tarihe karışmakta,
son otuz yılda bütün gelişmelere karşın, ABD kar-
şısında yeterli ağırlık kazanmayı bir türlü başa-
ramayan AB'nin yanı sıra, yeni devler dünya sah-
nesine ginnekte ve Pentagon'da hazırlanan as-
keri planlar ilk aşamada ne denli yeterli olursa
olsun -ki Vietnam örneğinde de görüldüğü gibi,
her zaman olamayabiliyor da- sonraki aşama-
larda sonuç vermeyecektir.
Evet aldatıldık. Ama bizi aldatanlar da, ileriki
aşamalarda kendilerinin de aldandıklarını göre-
ceklerdir.
Ok da DEHAP tartışmasına katıldı
YSK zamanında
haberdar edildi
ANKARA (Cumhu-
riyetBürosu)-Genel se-
çimleri tartışmalı hale
getiren DEHAP davası
tartışmalanna Yargıtay
Curnhuriyet Başsavcılı-
ğı da katıldı. Başsavcı
NuriOk, isim vermeden
YSKBaşkanıTnfanAl-
gan'ın başsavcılığı suç-
lamasına karşılık verir-
ken yapılan çahşma so-
nucunda, DEHAP'ın se-
çimlere katılma yeterli-
liği olmadığının belir-
lenmesi üzerine durum-
dan kurulun '"derhaJ ha-
berdar" edildiğini kay-
detti.
Başsavcı Ok, yaptığı
yazılı açıklamayla. üstü
kapalı olarak Algan'ın
dönemin başsavcısı Sa-
bih Kanadoğlu'nu suç-
Umasına yanM verdi.
DEHAP'ın seçimlere
katılmak için örgütlenme
şartını yerine getirme-
diğine ilişkin araştırma
sonuçlanndan, seçimle-
re katılmak için yasal
yeterlilikte teşkilatının
olmadığuıın anlaşıldığı-
nı kaydeden Ok, "Bu du-
rumdan Yüksek Seçim
Kıırulu derhalhaberdar
edflmiştir" dedi.
Ok,Kanadoğlu'na yö-
nelik eleştirilere de tep-
ki göstererek "Seçkin
hukukçu Onursal Yar-
gıtay Cumhuriyet Baş-
savCKI Sayın Kanadoğhı
ve çahşma arkadaşlan
örnekve üstün görevan-
layışlanna sahiptir. Hak-
lı olmayan yersiz suç-
lamalarda buhınulması
üzüntüyle karşdanmış-
ür" dedi.
EmineHanım hastalanmasınESRAAÇTKGÖZ
Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın Almanya gezisinde kendısi-
ne yöneltilen "İslamda çokeşliök
varmı" sorusuna verdiği yanıt, ka-
dm yazarlar tarafından da tepkiyle
karşılandı. Erdoğan "çokeşlifik"le
ilgili soruya, tslamda çokeşliliğin
belli koşullar halinde geçerli oldu-
ğunu, eşinin hastalanması halinde er-
keğin ıkinci eş alabileceğini söyle-
mişti. Kadın yazarlar, Başbakan'm
yanıtından yola çıkarak "Emine Ha-
nım'ın gelecegJnin tehükede" oldu-
ğunu belirttiler.
Emine Hanım"ın hastalanması ha-
linde Tayyip Erdoğan'ın evlenme
• Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın böyle bir soruyu Islamı değil Medeni Kanun'u referans
göstererek yanıtlaması gerektiğini vurgulayan kadın yazarlar, "Başbakan îslamda çokeşliliğin
belli koşullar halinde geçerli olduğunu, eşinin hastalanması halinde erkeğin ikinci eş
alabileceğini söylemişti, o halde Emine Hanım sağlığına dikkat etsin" görüşünü dile getirdiler.
ihtimalini göz önüne alan kadın ya-
zarlar, Emine Erdoğan'a şu öneri-
lerde bulundular:
"EmineHanım sağbğma dikkat et-
sin, hastalanmamaya baksın."
Bu arada Istanbul Kadın Kuru-
luşlan Birligi (ÎKKB) de bu konuy-
la ilgili bir duyuru yayımlayarak
isim vermeden Başbakan'ı kinadı.
Duyuruda, "Laik bir faukuk devle-
tinde her yurttaş hangi konumda
olursa olsun yürürlükte olan kanun-
Iara uygun davranmakla yükümlü-
dür"denildi. Bukonuda kadınya-
zarlann görüşleri şöyle:
imam-hatlpll yapısını belli ettt
Mine Kınkkanat
(Radikal):îkitürka-
dm düşmanlığı var-
dır. Birisi kadından
fiziken nefret etmek,
diğeri şefkatle sar-
malar gibi görünerek küçümsemek.
Erdoğan sözleriyle. imam hatipli
yapısını belli etmiştir. Fakat genel
anlamda, Sabah'ın yazan tlkerSa-
ner'in "nihayet kadındır" demesi,
Mehmet Baıİas'ın kadın yazarlar-
dan daha yumuşak yazmalannı is-
temesi ile son derece uyum içerisin-
de olan bir Müslüman erkek bakı-
şıdır.
Emine Hanım'ın zeki bir kadın
olduğunu sanıyordum. Hiç hasta-
Gebze'de acılıslara katıldı
Erdoğan: Âşık
Veyselgibiyiz
AHMETKUKT
GEBZE - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan,
"popüüst yaîdaşunJaıia
ülkenm ayakta kalama-
yacağmT belırterek "Ben
gerçekleri memur kar-
deşime, işçi kardeşinıe
yansıtmazsam bedetini
bütün ülke öder" dedi.
Erdoğan. Özel Gebze
Merkez Hastanesi'nin
açılış törenine katıldı.
Gebzeliiere. daha önce
bu ilçede milletvekili ge-
nel seçimleri öncesinde
yaptığı konuşmayı anım-
satan Erdoğan, şöyle de-
vam etti:
"ÂşıkYeyselgibi,uzun
ince bir yoldayız, gklryo-
ruz gündüz gece demiş-
tim. Sadece 776 bin kilo-
metrekareKk ülke sınır-
lanndadeğiLdünyayıbir
uçtan bir uca, ülkemizi
ayağakaknrmakiçinge-
cegündüzbu yokuluğu-
muz devam edrvor. Buna
ihtiyaanuzvar.Zirauzun
>ıQann açığnukapatmak
durumundayız.Çok bü-
yük açıgımtz var."
Erdoğan, "ekonomik,
sosyaLsiyasi,kültürel ha-
yatta, uluslararası iüşki-
lerde tamamıyla bitmiş
tükenmişbiremanetiku-
caklannda bulduklan-
ıu" kaydederek "Böyle
bir mirasıkucağmda bu-
lan 58'inci ve 59'uncu
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümederiolarak, şnn-
di bütün bu sıkıntılan
tek tek aşmanm gayreti
içerisindeyiz" dedi.
Geçmış dönemde Tür-
kiye'nin borçlannı öde-
yemez durumda oldu-
ğunu ifade eden Erdo-
ğan, insan hafızasının
unutmaya eğilimli bu-
lunduğunu ve bunun in-
sanın en önemli zaafi ol-
duğunu ifade etti. Erdo-
ğan şöyle konuştu: "Bir
gecede vüzde 7 bin, yüz-
de 5 bin, yüzde 1300 fa-
izlerin ödendigi günler
haftzamızdançıkmanuş-
ür. Bunlan kim ödüyor-
du? Halkolarak bizödü-
yorduk. Şimdide biz ödü-
voruz."
tGNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
lanmamasını dilerim, çünkü yaşlı-
lık günleri çok parlak görünmüyor.
Yazgülü AJdoğan
(Posta): Başbakan" ın
bu türdini konularda
görüş bildirmesini an-
lamsız buluyorum.
Her ne kadar imam
hatip mezunu ise de,
şu anda bu ülkeyi yönetmekle ilgi-
li bir siyasi kimliği var. Laik bir ül-
kenin Başbakanı. Laiklik, din ve
devlet işlerinin birbirinden aynlma-
sı demek. Onun için "Bu dini bir ko-
nudur. Benim görev ve sorumluluk
alamnun djşındadır" diye bir yanıt
vermesi gerekirdi.
Hayata bakış
açısını gösterdl
PROTESTOİÇÎN
Başbakan Erdoğan'ın imam hatiplere üniversite yolunu açacağı mesajına tepki yağdı:
Aıııaç devleti imamlaştırmak• Trakya
Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr.
Osman înci,
"AKP'nin amacı,
din ağırlıklı eğitim
almış kişileri
devletin üst düzey
kadrolanna
getirmek" derken
CHP'li Zekeriya
Akıncı da AKP'nin
bu tür bir
değişikliği,
tabamna söz
verdiği için
yaptığmı belirtti.
MAHMUTGÜRER
ANKARA - Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan'ın, Yükseköğretim Ya-
sası'nın imam hatip lisesi mezunla-
nnın tüm yükseköğretim programla-
nnagirişineolanaksağlayacak şekil-
de değiştirileceğini söylemesi, eği-
timci, akademisyen ve siyasetçilerin
tepkisini çekti.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Ak-
bukrt, de\'letin meslek liselerinde oku-
yan öğrenciler için çok büyük kaynak
ayırdığını, bu nedenle de öğrencile-
rin kendi bölümlerinde okumasının
sağlanmaya çalışıldığını bildirdi. Baş-
bakan Erdoğan'ın katsayı uygulama-
sının kaldınlacağını bildirmesinin ar-
dından imam hatip liselerine kayıt
oraıunın arttığına dückat çekenAkbu-
lut. "Üni\«rsitede herkesin kendi bö-
lümünde okuması olası bir şe>. Ancak
istevenin istediği aianı seçmesi, yani
çapraz geçişlerin serbest bırakılması
durumunda, ülke için doğru şe\1er ol-
maz" diye konuştu.
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Osman Înci, düzenlemenin üni-
\ ersitelerin "ounazsa olmazlarTna
aykın olduğuna dikkat çekerek "Bu-
nun anlamı imam hatipUlerin önü-
nün açılmasKÜr
1
" dedi. AKP'nin bir
YÖK taslağı hazırlamasının 3 ana ne-
deni olduğunu kaydeden tnci, "Bun-
lardan birincisi laik kadrolann tasfî-
yesi, üdncûi ünnersiteJeri shasaflaşür-
mak, üçüncüsü de imam hatip lisesi
mezunlanm ünh ersitelerin her türlü
bölümüne sokmakür~ diye konuştu.
înci, "AKP'nin amacıdin ağırhkh eği-
tim alnuş kjşüeri devietin iistdüzeykad-
rolanna getirmektir" dedi.
CHP'li Zekeriya Akıncı, AKP'nın
bu tür birdeğişikliği tabamna söz ver-
diği için yaptığını belırterek "Başba-
kan Erdoğan'ın 'bız değiştik' söy-
lemlerininboşçıknğınınen büyük ka-
nıtı bu düzenlemedir" dedi. Akıncı,
AKP'nin bu şekilde devleti imam-
laştırma amacını gerçekleştirmeye
çalışacağını söyledi.
CHP'li Mustafa Örrart, Başba-
kan'ın sözlerini "siyasi manevTa"
olarak değerlendirdi. İmam hatip li-
selilerin ilahiyat fakültelerine rahat-
ça girebildiğıni. dolayısıyla bir mağ-
duriyetleri olmadığım vurgulayan Öz-
\-urt, "AKP. meslek liselerine eşitlik
küın>1a imam hatipliselUeri devtetyö-
netimine sokmaya çanşıyor.Hüküme-
tin YÖK tastağmdabu kadardireöne-
sinin tek nedeni imam hatip tasiağı-
du*" diye konuştu.
Ama bir din uzmanı ve âli-
mi edasıyla verdiği yanıtla,
aslında kişisel inançlannı ve
hayata bakış açısım da belirt-
miş oldu, biz zaten bunu bi-
liyorduk. Kendi aile yapısı da
böyle. Kansının ve kızlannın
başı örtülü. demek kı böyle
olması gerektiğine inanıyor.
Şaşılacak bir şey görmüyo-
rum. Bundan sonra Emine
Hanım ın düşünmesi lazım,
üstüne iki kadın gelecek mi
diye? Onun için hastalanma-
maya dikkat etsin diyorum.
Eşfyamndaolsaydı bu
açıklamayı yapamazdı
EceTemel-
kuran(Mılli-
yet): Din de-
nen şeyin za-
ten ilkel bir
şey olduğunu
düşünüyo-
rum Tann düşüncesi ile çok
ilgisı olduğunu düşünmüyo-
rum. tnsanlann birbirıne ya-
pacağı hakstzlıklan din üze-
rinden meşrulaştırmalannı
haksızlık olarak görüyor ve
her haksızlığa karşı çıktığım
gibi buna da karşı çıkıyo-
rum.
Benim merak ettiğim bir
konu var. Acaba Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi
bu konuda ne düşünüyor?
Tayyip Erdoğan'ın bu açık-
lamayı Almanya'da yapma-
sı bir tesadüf değil bence.
Kansının yanında böyle bir
açıklama yapmaya cesaret
edemezdi.
Rehberl Medeni
Kanun olmalı
Funda Öz-
kan (Radi-
kal): Türkiye
Cumhuriyeti
Başbakanı,
bir Alman ka-
dın gazeteci-
nin sorusunu yanıtlarken. ts-
lam dinini kaynak göster-
memeliydi. Onun yerine,
Türkiye Cumhuriyeti 'ndeki
Medeni Kanun rehberi ol-
malıydı.
Türkiye îslami esaslarla
yönetilen bir ülke değil, Tür-
kiye Cumhuriyeti her zaman.
medeni kanunu, Avrupa'nın
birçok ülkesinden çok daha
önce uygulamaya geçmesi
ile öv
r
ünür. Başbakan Tayyip
Erdoğan da bu övüncü taşı-
malıydı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Isveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh,
Olof Palme benzeri bircirtayete kur-
ban gitti. Öncelikle demokrasi ve in-
san haklan konusunda duyariı bu po-
litikacının ölümüne çok üzüldüğümü
söylemek istiyorum. Bazı gazetele-
rimiz, LJndh'in ölümünü şu yorumlar-
laverdiler: "Teröriste sehip çıkan ka-
dın bakan bıçaklandı."
Yani diyorlar ki: "Bak, teröristi ko-
rudu, sonunda bir terörist gelîp onu
öldürdü." Sanki "Oh olsun!" der gi-
bi bir yaklaşım sergileniyor. Herhal-
de, bu haberi gören okuyucu da ay-
nı duygu içine girsin isteniyor. Gele-
ceğin Isveç Başbakanı gözüyle ba-
kılan Anna LJndh'in, insan haklan ko-
nusunda Türkiye'yi eleştirmiş olma-
sını teröre sahip çıkmak olarak yorum-
lamak da ancak bizim gazetelere ya-
kışır. "Bakiştesen sivildemokraside-
din, sonun bir teröristin elinde oldu "
demek isteniyor. 0 zaman, gelin de-
mokrasi isteğimizden hep biıiikte vaz-
geçelim, yoksa Isveçliler gibi canımız-
dan oluruz mu diyeceğiz? Gazete
îsveçli Bakanm Ölümü
başhğı sanki bize bunu soyletmek is-
tiyor.
Kadınlann siyasi yaşamdaki etkin-
likleri, sivil hayatın oldukça gelişmiş
bir düzeye ulaşması bu ülkenin özel-
liklerinden. Isveç, demokrasinin ve
insan haklannın dünyanın diğerülke-
lerine göre en gelişkin olduğu ülke-
lerden birisi. Yabancılara yönelik bir-
çok sorun yaşansa da; kadınlar hâ-
lâ haklannı tam anlamıyla alamamış
olsalar da; çalışanlar birçok dertle
başa çıkmaya çalışıyor olsalar da....
Geçen yıl Isveç Savunma Baka-
nı'yla bir söyleşi yapmak amacıyla
Stockholm'deki Savunma Bakanlığı
binasına gitmiştim. Ne binanın çev-
resinde ne de içinde resmi giyimli ve
silahlı bir kimseye rastladım. Kapılar-
da belli bir kontrol vardı, ancak bu biz-
deki gibi korkutucu bir gösterişe da-
yanmıyordu. Daha önce de birçok
defa belirttiğim gibi Isveç'teki siyaset-
çiler sıradan yurttaşlar gibi yaşama-
yı tercih ediyorlar. Bir keresinde Is-
veç'te Eşitlikten Sorumlu Kadın Ba-
kan'dan randevu almıştım. Bakan
Ulvskog, Bakanlığın bekleme salo-
nuna gelip bizi bızzat kendisi odası-
na götürmüştü. Kahveyi kendisi ha-
zırlayıp ikram etmişti. Yine foto mu-
habiri arkadaşımla Stockholm'de do-
laşırken sokakta elinde pazar çanta-
sıyla yürüyen Ticaret Bakanı'yla kar-
şılaşmıştık. Etrafında, tıpkı Anna Lindh
gibi, ne korumalar ne de sirenler ça-
lan resmi araçlar vardı.
Isveç'te kadınlann siyasetteki etkin-
liğinin artmasıyla sivilleşmenin atba-
şı gittiği belli oluyor. Kadınlarsiyase-
teağırlıklannı koydukça, erkeklerin he-
gemonyacı siyaset tarzının yerini ka-
dınlann yumuşaklığı ve banşçılığı alı-
yor. Bu nedenle Isveç'in siyasi yaşa-
mı da gündelik yaşamı da diğer ül-
kelerte karşılaştınldığında çok daha
banşçı ve yumuşak.
Isveç'te Olof Palme'nin ölümün-
den sonraki ikinci büyük cinayet bu.
Tabii ki Anna LJndh'in ölümü Isveç için
de dünya için de büyük kayıp. "Keş-
ke kendisini koruyacak bazı önlem-
leralsaydı" diye düşünmemek elde
değil. Fakat Türkiye gibi ülkelerdeki
koruma ve kollama ile Isveç gibi ül-
keler arasındaki koruma ve kollama
anlayışında çok köklü farklar var. Ora-
da siyasetçi toplum üzerinde ege-
menlik taslayan bir kimlikle ortaya
çıkmamaya gayret gösteriyor. Ken-
dilerini sivil toplumun bir parçası ola-
rak kabul edip öyle davranmayı ter-
cih ediyorlar. Korumanın biçimi ilesi-
yasetin biçimi arasında da bir ilişki ol-
duğu ortada.
Ayrıca Isveç'teki istatistiklerle Tür-
kiye'deki istatistikleri karşılaştırırsak,
Isveç'teki sivil yaşamın bir maddi te-
meli olduğunu da görürüz. Gündelik
yaşamdaki şiddet orada çok daha
az. Bunun yoksullukla, toplumdaki
gelirgrupları arasındaki uçurumla da
büyük bir ilgisi olduğunu biliyoruz.
Toplumun gelir grupları arasındaki
büyük uçurumun yol açtığı şiddeti
devlet şiddetiyle bastırmak, daha çok
demokratik olmayan ülkelerin temel
karakterlerinden birisi.
• • •
Sonuç olarak, Isveç bu acı ölüme
rağmen Türkiye ile karşılaştınldığın-
da bir barış ülkesi. Isveç, bu acı ka-
yıp nedeniyle ne insan haklannı ve de-
mokrasiyi savunmaktan vazgeçer, ne
de sivilleşme yönündeki ilerleyişinden.
Bunu Türkiye'de şiddetten beslene-
rek güç toplayanların anlaması ve
kabul etmesi mümkün değil.
Isveç halkına başsağlığı diliyorum.
Not: Yıllık iznimin bir bölümünü
kullanıyorum. Fırsat buldukça yaz-
maya çalışacağım.