22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-13 EYLÜL 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 ŞaşkmUf Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'nın "sı- nırsız din ve vicdan özgûrlüğü isteyenlerie, Islami devlet kısma heveslilerinin aynı amaç- ta birteştıkleri Lışkusuzdur" yolundaki söz- lerini Fecep Tayyip Erdoğan, "çirkin yakla- şım" diye degertendirince şaşınyoruz. Niye şa- şınyoruz ki? Yargıtay Başkanı, "Tutturmuşlar laiklik elden gidyor... Yahu bu milletistedik- ten sonra, tabiieden gidecek!Sen bunun önü- ne geçemezsin ki... (RTE-Ümraniye-1995)" dese, "lyi" diyecek... Yargıtay Başkanı, "El- hamdulillah şeriatçıyız (RTE-21 Kasım 1994- Milliyet gazetesi)" dese, "Güzel" diyecek. Yargıtay Başkarı, Türkiye Cezayir olur mu dıye soruyoriar. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz, Allah'n izniyle... Bu düzenin koru- yucusu olamayız, mümkün değil... Bu huku- ku hazıriayanlar, bu düzenin kaldmlmasının maşası olacaklardır (RTE-Ümraniye-1995)" dese, "Mükemrml" diyecek... BuMumcuk CHR 9 Eylül'de 80. yaş gününü kutladı. Anadolu ve Rumeli Mûdafaa-i Hukuk Cemi- yeti'nin devamı olan CHR Türkiye Cumhuri- yeti'ni kuran partidir. Deniz Baykal, CHP'nin bugünkü Genel Başkanı'dır. Aslı Baykal da, Deniz Baykal'ın geçen Haziran ayında ABD vatandaşlıgını nüfus kayıtlanna geçirmiş olan kızıdır. Aslı Baykal, "Burada, önünüzde, şim- diye kadar tabiyetinde bulunduğum her tür- fü devlet tabiyeti ve egemenliğini reddettiği- me, bundan böyle ABD Anayasası'nı veya- salannı iç ve dış düşmanlara karşı savuna- cağıma..." diye başlayan "ABD vatandaşlık yemini"ri\ etmediğini, çünkü doğuştan Ame- rikalı olduğunu söylemiş: "ABD'de doğduğum için doğal olarak Amehkan vatandaşı kabul ediliyorum." Aslı Baykal, ABD vatandaşı ol- duğunu, Antalya Nüfus Müdüriüğü'ne "Bu- lunsun diye" kaydettirmiş. Niye bulunsun? Tür- kiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı, Enerji Ba- kanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Yardım- cılığı yapmış bir babanın kızına Türk vatan- daşlığı yetmiyor mu? IŞIK KANSU YSK'nin Emsalsiz Başkanı Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Al- gan, DEHAP'ın 3 Kasım seçirnlerinde "evrak- ta sahtecilik" yaptığının Yargıtay tarafından onanması halinde gelişecek olaylan yorumlar- ken, YSK'nin TBMM'deki sandalye sayısının değişmesine ve yeniden genel seçime gidil- mesine ilişkin vereceği bir karann Recep Tay- yip Erdoğan m Başbakan'lığının düşmesine, dolayısıyla "kaos"a yol açacağını söylüyor ve ekJiyor: "YSK'nin bazı eski karariannı emsal olarak gösterme çabasını doğru bulmuyorum. Bu- günkü duruma destek olacak hiçbir YSK ka- ran bulunmuyor." Acaba öyle mi? Siirt seçımlerini iptal ederek Recep Tayyip Erdoğan'a Başbakanlık yolunu açan YSK'nin 978 numaralı karanna bir göz ataJım isterse- niz: YSK bu karannı, AKP'nin itirazı nedeniyle Si- irt'e bağlı Pervari ilçesi Doğan köyünde "3 sandığın hazır bulunmaması, sandık kurulla- nnın usulünce oluşturulmaması ve seçmen- lerin oy kullanmaması" verileri üzerine kur- muş. Kararda şöyle deniyor: "Nedeni ister görevlilerin ihmali, ister köy- de oluşturulan baskıya dayalı olsun, Doğan köyünde 17, 18, 19 nolu sandıklarda sandık kurullannın fiili teşekkülü sağlanmamış, seç- menin idaresini sandığa yansıtmasına imkân verilmemiş, kjşilerin en tabii hakkı olan seç- me hakkı engellenmiş, seçim işlemi tam ka- nunsuzlukla sakatlanmıştır." Anlaşılacağı üzere YSK, topu topu 706 seç- menin bulunduğu bu üç sandığın "seçim so- nucuna etkiyapacağı"nı karar altına alarak, 83 bine yakın geçerli oyun kullanıldığı Siirt se- çimlerini "tam kanunsuzlukla sakatlandığı" gerekçesiyie iptal etmiş! YSK, karannda ince hesaplar da yapmış: Siirt'te üçüncü milletvekilliğinin 111 oy farkla CHP'ye gittiğini beliriemiş, sorunlu üçsandık- taki oy sayısının 706 olduğunun altını çizerek "tam kanunsuzluk" vurgusuyla seçimi bir çır- pıda iptal etmiş! YSK Başkanı Tufan Algan, şimdi diyor ki, "em- sal karar" yok! Durup düşünelim: Pervari'nin bir köyünde üç sandıkta oy kul- lanılmamasını hem ilçe, hem de il seçim ku- rulu "seçmenlerin seçimi boykot etmesi"ne bağlamış, YSK ise, bir anlamda "seçmenle- rin seçimi boykot etmesi"ni "tam kanunsuz- luk" olarak nitelendirmiştir. Oysa, DEHAP'ın "sahtecilik" suçu yerel mahkeme tarafından ka- nıtlanmış, Yargıtay'a gönderilmiştir. Yargıtay bu kararı onarsa, "sahtecilik" suçu, yani "tam kanunsuzluk" kesinleşmiş olacaktır. "Seçim boykotu "nu "tam kanunsuzluk" diye tanımla- yan bir YSK Başkanı için "evrakta sahtecilik" ne anlama gelir acaba? Diğer bir yön: YSK, 83 bin 855 geçerli oyun kullanıldığı Siirt seçimini, toplam geçerli oyun binde 8'i olan 706 oyun kullanılmamasını ba- hane ederek iptal etmiştir. Oysa, "sahtecilik" yaparak seçime girdiği yargı kararı ile sapta- nan DEHAP'ın 3 Kasım'da aldığı oy 1 milyon 933 bin 680'dir ve bu oy oranı yüzde 6.14'e karşılık gelmektedir. Binde 8'lik oy oranı "tam kanunsuzluk" ne- deniyle bir seçimin iptal gerekçesi olabilirken, yüzde 6.14'lük bir oy oranının yok sayılması nasıl olur da bir başka seçimi iptal ettiremez? Gelelim Tufan Algan'ın; DEHAP karan son- rası, yeniden genel seçime gidilmesi ya da DYP'nin Medis'e sokulması yönünde bir ka- rar verilmesi halinde Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekilliği, dolayısıyla Başbakanlığı'nın dü- şeceği ve bu durumun "kaos " yaratacağı kay- gısına... Aynı mantıkla hareket edersek; YSK, Siirt se- çimlerini "tam kanunsuzluk" nedeniyle iptal ederken, hukuksal verileri bir yana bırakıp "AKPIideri Recep Tayyip Erdoğan Meclis dı- şında kaldı, Başbakan olamadı. Bu bir kaos nedenidir. Biz Siirt'te seçimiyenileyelim, o da anayasa değişikliğiyaptınp aday olabilsin, Si- irt'ten seçilsin, kaos da ortadan kalksın" diye mi düşünmüştür? özetle, YSK Başkanı Tufan Algan'ın, DE- HAP ile ilgili dosya önüne gelmeden yaptığı ve şimdiye değin "emsaligörülmeyen" degerlen- dirmeleri, önceden oyunu açıklamanın da öte- sinde anlamlartaşımakta ve YSK'nin ciddiye- tine, tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Alevilik, İslamın Anadolu'ca Yorumu ve Yoludur PERİHAN ERGUN Emekli Yazın Öğr. SHP PM Üyesi AB hükümet ve devlet baş- kanlan Aralık 2003 sonuna dek üç kez bir araya gelerek AB anayasasını saptamayı karar- laştırmışlar. Bu saptamalardan bin de Hıristiyan kimliğin "Av- rupa anayasasına" konmasıy- mış. Ispanya Başbakanı Az- nar'ın, Recep Tayyip Erdo- ğan'ın da katıldığı toplantıda bu anayasa şekillenmeden Islam topluluklannın AB'ye girmesi- ne itirazına Erdoğan, "Böyle aynmcılıkyaparsanız mum gi- bı sönersiniz"diye haklı bir kar- şı çıkışta bulunmuş. Orada bu sağduyulu davranışı gösteren Başbakan, Anadolu'daki din ve vicdan özgürtüğünü yalnız- ca Nakşibendiliğe, Iskender Paşa Dergâhı'na, Ehl-i sünnet akidesine bağlariken Aznar'ın yanlışına düşmüyor mu?0 za- man o da mum gibi eriyip sön- meyecek mi? Cami cemaat öğretisinden gelenlerin kesin- likle bilmeleri gereken Kur'an- ı azimşan'ın ilk emri Ikra (oku) sözü değil mi? Bilmemek ayıp değil, öğren- memek, bilgi sahibi olmadan fi- kir yürütmek ayıptır. Tüm din- lerie birlikte Islam tarihini oku- yup öğrenmek büyük yer ve davalara soyunan kişilerin 20- runlu görevi değil midir? Bu soruyu şunun için gündeme getiriyorum. Recep Tayyip Er- doğan, Avrupa'daki sivil top- lum örgüt/eriyle yaptığı toplan- tıda bir soruya, "Alevilikbirdin ve mezhep değildir. Eğerbirdin ise ibadetyerine ihtiyaç vardır. Cemevi ibadethane değildir. Camilere sağlanan yardım ce- mevlerine sağlanamaz" yanı- tnı vermiş. Recep Tayyip Erdo- ğan'ın Aleviliği bilmediğini, asır- lardır onlan tanımak isteme- yenlere uyduğunu, yok saydı- ğmı, tüm yurttaşların başba- kanına yakıştıramadım, kına- dım, şaştım kaldım. Doğrudur. Alevilik İslamın dışında ayn bir din değildir. I slamın Asya ve Anadolu halk- lainca Arap'tan ayn ve farklı bir yjrumu ve yoludur (tarik). Do- leyısıylacemevleri de bu anla- yşın ve kültürün ibadet hane- (eridir. Cem, cemaatin tekilidir. Dn kültürünün öğretiyle geliş- titliği toplantı yerieridir. Cami gbi din bilgisinin Anadolu'ca yorumlandığı okullarıdır. Iba- ztet, imanın davranışlarla güç- eıdirilmesinin aracıdır. Aslo- aı inançtır. • • • Muaviye'nin imamet tutku- 5inun savaşı: Recep Tayyip Erdoğan'ın da 7. asırda Muaviye'nin oğlu Ye- zit tarafından görevlendirilen Şimr'in Muharrem'in 10. gü- nünde, Kerbela'da 40 gün 40 gecesusuz bırakılan, Hz. Mu- hammet'in (S.A.) sevgili toru- nu Hz. Hüseyin'in ensesinden kesilerek şehit edilişinin acıla- nnı kesinlikle yaşadığına inana- rak, Şia'nın (Ali Dostlan) bu olayla oluştuğunu bildiğini de düşünüyorum. Islam tarihinin bu kanlı, bölücü tragedyasını asıriardır islamın dışındaki din- ler ve hatta dinsizler nefretle anagelmişlerdir. Imam Cafer-i Sadık tüm imamlann öğretidsi olarak Şia'yı Ehl-i Beyt'le(Hz. Muhammet'in ailesi, evi, 12 imam) ilgili düşün- ce sistemini ortaya koyan bir ulemadır. Bu anlayış ve kabu- lün Anadolu yorumunun köke- ninde halen Orta Asya'da sü- regelen Şamanizm, onu Islam inancıyla yoğuran Ahmet Ya- sevi öğretisiyle Horasan eren- lerinin Anadolu ortasındaki sim- gesi Hünkâr Hacı Bektaş Ve- li'ye dayanır. Bu sofiliği izleyen Yunus Emre, Taptuk Emre, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal vb'leriyle tutuculuğa ve haksızlığa hoşgörü yoluyia kar- şı koyan Türk ululannın öğre- tjsidir. "Uzun ince biryoldaki" Âşık Veysel'in sazında, sö- zünde de çağımıza ulaşmış, halk ozanlanyla yürüyegelmiş ve gelmektedir. Bu kültürdeTürktoplumunun güzel sanatlara tutkusuyla bağ- nazlığı yenmesi de söz konu- sudur. Nakşıyla, tezhibiyle, saz eşliğindeki semahıyla inancını dile getirmiş, onu güzelleştir- miş, özenilir, sevilir kılmıştır. Horasan erenlerinden gelen Mevlâna Celaleddin-i Ru- mrnin ney ve küdümle semah dönerek, mesnevisini çığıra- rak yaradanına ulaşması gibi. Cemevlerinde Ehl-i Beyt için dualar edilir, adaklar üleşilir, oruçlar açılır, semahlar saz eş- liğnde dönülür. Bu Arap kültü- ründen aynlan gerçek Anado- lu Islamıdır. Kurtuluş Savaşımızda, iş- gal kuvvetlerini Kuvayi Milliye ruhuyla Atatürk'ün yanında yer alarak yurdumuzdan ko- vanlann başında da Bektaşi Alevi dedeleriyle çelebiler var- dır. Onlan kurtuluşumuzda yok saymak insan haklanna, eşitliğe, demokrasiye, huku- kun üstünlüğüne karşıt olmak- tır. Bu gidişin sonu da mum gi- bi eriyip yok olmaktr. Bu ger- çek iktidar sarhoşluğuyla göz ardı edilmemelidir. KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK bebicakıa turk.net ÇİZGtLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaracia mynet.com r r ^ HARBİ SEMİHPOROY semihporoy(âyahoo.com HAYAT EPtK TÎYATROSU MUSTAFA BILGÎN CEZAEVLERÎNDE PAkASI OLANA KONFORLU Ot>A ĞÜNDEMbE!.. TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 13EYUU utcıc mumtaz-arikan. com MARMARİS ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2001 '469 Karar No: 2003'414 Davacı SSK vekili tarafindan davahlar Ragıp Duran ve Mehmet Ay- dın Gûnenç aleyhıne işveren Ragıp Duran'a aıt işyeri sıgortalılanndan Fesih Çalı^'ın 1994 yılmda geçinniş oldugu iş kazasından dolayı davacı kurumun uğramış oldugu 1.330.679.888.-TL. lira kurum zaranmn da\- lılardan tahsilıne karar verilmesi için bu dava açılmış olup dava sonun- ia davanın 1.330.679. 888.66.- liranın onay tarihınden ıtibaren faızı ile jırlıkte alınmasına karar verilmiş olup işbu karar aynca SSK tarafından k temyiz edilmıştir. Davalılar Ragıp Duran ve Mehmet Aydın Gü- aenç'e karar örneğinin ve temyiz dilekçe tebliğ edilemedığinden karar imeği ve temyiz dilekçesinin ilanen tebhğüıe karar verilmıştir. 7201 ayüı Teblıgat Yasasrmn 28 ve 29 maddeleri u>p annca temyiz dilekçesı <e karaı ömeğinın ilanen tebliğine aynı yasanın 31. maddesi uyannca ianın yayımîandığı tanhden ıtibaren 8 gûn ıçerisinde tebligatın yapıl- TUŞ sayılmasına karar verileceği hususu ilan olunur. 28.7.2003 Basın: 39265 A7ÜNAL MUZIK 18M'TE 8U6ÜH, ÜMUJ 8S$r£O ARNOlP SeHO£NS£BS (ŞÖH8£*6), VİrANA'D* POSPU. )*U*liDl 81* AİLENİN ÇOCU6U OLAN SCMOENBESG'İN YAŞAMININ BÜYÜK AfH'M SEÇeCEK^ Ç>ÛNX« SAMŞ"NIN 8A$IÜM İSE NAZİLER'tN ETKİSİYLE AMERİ&*)* SÖÇ EDEÇ£/aİff. YİRMİAJCI YÛZYIL MUZJS/HPE BÜYÜK SİH PEH&M SAYtlAN ATONAL \VJZIK AA1- LAVI$I VE 8UNUN İÇİN 6EHEKBN peSiŞitUiKLEei G£Tf£EC£J< OLAN BeSTSCİ, "12 A/CWf SİSTEMİ\İ OR7XW tCmC/UCTIR. gl# MÜ2IK YAPfTINPAKİ NOTA I/E AKOGLARlN, SELU SJfi &4fL4Atö/Ç NOKfflSfNPAKİ NOmLA£LA İlJŞKİSİNİSA&IA- YAN *TOHAU7E*NİN PlÇINM YEHİRİR DÜ2EN OLAN "12 Nom"SCHOENB&S6'İN BULU$UOUH. ATONAL MÛ2İK ÇAĞt BAŞUyAG4KT7l? ARTt/(.. SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU İmparatorluğun Krizi önceki akşam CNN'de "11 Eylül" belgeselini iz- ledim. Başlangıçta şöyle bir bakar geçerim diye dü- şünmüştüm. Iki saat TV'nin başından aynlamadım. CNN programı 11 Eylül hakkında bilmediğimiz ye- ni şeyier mi ifşa etti? Hayır. Belgesel, bildiklerimize ye- ni bir şey ilave etmedi, bilmediklerimize yeni bir açı- lım getirmedi... Beni ekrana bağlayan şey ilk günkü "hayret ve şaşkınlığı" aynen muhafaza ettiğimi fark etmem oldu. Bu çok garip. Film gibi... Üzerinde sayfalarca yazılmış çizilmiş olmasına; yıl- lara ve aradan geçen bunca olaya rağmen.. bir türtü gerçeklik kazanamayan kötü bir "rüya" gibi sanki 11 Eylül... Devasa gökdelenleri tereyağı gibi yaran o ko- ca uçaklar; alevler ve dumanlar arasından çaresizce elini kolunu sallayan zavallı kurbanlar, bez bebek gi- bi havada uçuşan bedenler... Bu manzaralar bende hep hep o ilk günkü "Hayır. Olamaz. Bu ne garip şey böyle?" duygusu uyandınyor. Defalarca gördüğümüz bu imajlann iki yıl boyunca hiç "aşınmamış" olması tuhaf. TV, eninde sonunda, çünkü en kötü trajedilere bile alıştınyor ve nasırlaştı- nyor insanı. Ekranda izlediğimiz tüm savaş ve katli- amlan hatırlayın. Bosna'daki pazarkatliamlannı, Sreb- renica soykınmını, Tel Aviv ya da Kudüs sokaklann- da patlayan canlı bombaian.. ekranda birkaç kez gör- dükten sonra "içselleştiriyorsunuz". 11 Eylül'ün şim- diye dek izlediğimiz tüm diğer olaylardan farkı bu bence: "içselleştirilmesindekigüçlük..." Birtürtü "film g/b/"duygusundan kurtulamryor insan. Afganistan, Irak gibi 11 Eylül üzerine inşa edilen diğer olayiar için de aynı şey söz konusu... Bu duyguyu ilk kez Bush'un Rorida'da kazandığı seçimlerde yaşadık. Tekrar tekrar sayılan ve bir avuç oy farkıyla kazanılan o seçimlerde önce bir "Allah Al- lah?" dedik. Bush'un kardeşi sonra Florida Valisi çık- tı. Uçaklar birbiri ardına New York gökdelenlerini de- ierken, Bush gene Florida'daydı... "Antraks terörü", kamikazeler de gene önce Ftorida'dan çıkt... Florida Frankenstein üretiyordu habire... Ama kimse araştıımadı, üstüne düşmedi, sorgula- madı. Araştırmaca gazetecilik nasıl olsa ölmüş, yeni bir gazetecilik nesli türemişti. "Embedded" basının gazıyta açılan Afganistan ve Irak savaşian mesela, "bu ülkelere demokrasi götümnek" içindi... Bin Ladin ve Saddam "yakalanacak", 11 Eylül kurbanlannın kanı yerde kalmayacaktı... Bush "bizler ve onlaf diye dünyayı karpuz gibi iki- ye bölüyor; "Islama değil teröre savaş açıyordu"... Kur- tanlmış petrol ülkelennin gariban halklan Amerikan as- kerlerini davul, zuma ve "çiçeklerie karşılıyor"; refah ve istikrara kavuşuyorlardı. Bu "film gibi" hikâyeter 11 Eylül'den bu yana ana haber büttenlerinde en yetkili agızlardan bize her gece anlatıldı. Iki yıl sonra Bush Aaa o da ne? 11 Eylül'ün ikinci yıldönümünde bir de ne görelim? Usame bin Ladin, El Cezire'den pa- patyalar arasında kameralara el sallıyor. Guantana- mo'nun "film gibi" hapishaneleri Taliban esirleriyle dolup taşarken, meczup Bin Ladin mağarasından Amerika'ya meydan okuyor... O devreden çıktığında "ratinglen Saddam kurtanyor Arap TV'lerine birkaç kaset de o yolluyor... Bu arada milyarlarca dolar har- canmış, ABD bütçesinde inanılmaz delikler açılmış, bilmem şu kadar ABD askeri ölmüş, Afganistan pe- rişan, Irak iç savaş eşiğinde, Ortadoğu kan revan için- de, BM bitmiş, NATO iflas etmiş, AB bölünmüş falan derken bu "film gibi" duygusu bir türiü bitmek bilmi- yor. Ama izleyicilerin bu fllmden sıkıldığına dair ilk işa- retler nihayet gelmeye başladı. 11 Eylül anma tören- leri için Bush New York'a gidememiş bu yıl. ABD'nin yaşadığı en büyük felaketin ikinci yıldönümünü Be- yaz Saray yakınındaki küçük bir kilisede "duayla'ge- çiştirmiş Başkan. Beyaz Saray yetkilileri, bu müteva- zı "dua töreninin" gerekçesini "ulvi" ve "ruhani"r\e- denlere bağlıyorlar. Ancak sondajlann dili farklı. 11 Ey- lül ertesinde yüzde 88 destekle tavan yapan Baş- kan'ın arkasındaki güç her gün eriyor. Iki yılda 35 pu- anlık gerileme kaydeden Bush'un popülaritesi 2003 yazı sonunda yüzde 53'e indi. Inandıncılığını (!) yftiren Başkan, 11 Eylül'den iki yıl sonra önceki gün "Gno- undZero"ya adım atamadı! Tılm gibi" dizisinde "gerçek" unsuru taşıyan ilk ha- ber bu bence. BULMACA SEDAT YAŞAYAM 1 2 SOLDANSAĞA: 1/Doğu ile il- gili, Doğu'yu anınısatan. 2/ "Veba" hasta- lığına verilen bir başka ad... Amaç. 3/ Uluslararası Para Fo- nu'nun sim- gesi... Iri ta- neli bezelye. 41 Çabuk ku- rumasını sağlamak amacıyla boya ya da verniğekatılanmad- de. 5/Balık avlamak- tayadayüktaşınıak- ta kullanılan büyük kayık. 6/ "San —": 6 ReşatEnis'inroma- 7 nı... Avrupa Birli- 8 | ği'ninkısayazıhşı... 9 | Eşi olmayan, biricik. II Bahçeleri süslemek için yapay olarak düzenlenen ve çeşitli yükseklikler- deki kaya bloklannın birinden öbürüne akan kü- çük çağlayan... Kenar süsü. 8/Bir gösterme sıfa- tı... Kum falı. 9/Marmara Bölgesi'ne özgü bir halk oyunu. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/lçe kapanılc. 2/îstanbul'unbirsemti... Kurutü- tün yaprağını andıran kızılunsı kahverengi. 3/ Sacda pişirilen bir ekmek türü... Kale duvan. 4/ tki tarla arasındaki sınır... Kuran "da bir sure. 5/Art- vin yöresine özgü bir halk oyunu. 61 Bir bilim ya da sanat dalında kullanılan özel anlamlı sözcük... "Zülfîinden bir — versene / Koklayayun gül ye- rine" (Karacaoğlan). II Mekke'nin doğusunda, hacıJann arife günü toplandıklan tepe... Eski dil- de su. 8/Arnavutluk'un para birimi... Hafif esin- ti. 9/ Sürtme ağlarında yanlarda bulunan takviye ipleri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle