28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EYLÜL 20O3 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIZI Dinci-gerici akımlar ve sağcı politikacı takımına göre, 'Büyük Türkiye'nin nüfiısu en az 100 milyon olmalı Ne admave nasdçoğabnak? • iirkiye'nın çarpıcı gerçeklerinden I fcnri de şu: Clkenin nüfusu gitgide ar- _A- tıyor. Gerçi. artış oranı geçen yılJa- ra bakarak bir düşüş gösterse de, ekonomik ve sosyal koşullar göz önüne alındığında yine de yüksek. Nüfus artışının arkasuıda olan ne? Nüfus artışının arkasında ne yatıyor?.- Osmanlıîxnparatorluğu'nun nüfusu, 1844'te Mısır, Tunus, Eflâk ve Boğdan ıle ve üç aşağı beş yukan tnr hesaplamayla 36.5 milyondu. 1927de yapılan bir sayımla, Türkiye'de yaşa- yanlann toplamı ise 13.6 milyondu. Binbir ba- direnin arkasından, devlet Ânadolu'ya sığış- mış ve ülke de ınsan sayısı olarak boşalmıştı. 1923 Devrimi'ni yapanlar, işte böyle bir or- tamda işe kayulurlar. tkınci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ar- dından, nüfiıs gTafiğı de değişmeye ve yüksel- meye başlar. Cumhuriyeti kuranlann "Wuttaba- nş dünyada banş" politikasının bu yükselişte elbette payı var: Demokrat Partinin 50'li yıl- lann başında Kore'ye asker göndermesi birya- na bırakıhrsa, halkın çocuklan cephelere yol- larup kırdınlmaz. Ama nüfusvın yükselişinde asıl etken, ekono- Server TANILLI mik koşullann değişmesidir; gönenç düzeyi arttıkça nüfiıs da artar. Son sayımla da, 65-70 milyona vanr. Bu yükselişte, ekonomik etkenlerin rolü be- lirleyici olsa da. ülkede dincı-gerici dalganın ka- barmasının payı ne olmuştur acaba? Bunun araştınlması yapılmış mıdır? Çünkü, bu akımlar. "Peygamberimiz buyur- muştur ki, ben ümmetimin çokluğu ile övünü- rüm" sözlerini de ekliyorlardı propagandalan- na. Zira, insan malzemesi arttıkça, onlann da kazançlan olacaktı: Gitgide gericileşen ve gitgide yetersizleşen bir eğitim ortamında, imam hatip okullan fur- yasına, gizli- açık Kuran kurslanna daha çok sa- Jr Türkiye'nin çarpıcı gerçeklerinden biri de, nürusun giderek artıyor oluşu. Bu yükselişte ekonomik etkenlerin rolü belirleyici olsa da ülkedeki dinci-gerici dalganın kabarmasının payı göz ardı edilmemeli. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gazetelere geçen konuşmasındaki 'Çoğalın, Allah ne verdiyse' tavsiyesinde yeni hiçbir şey yoktur. Dinci gericilik nüfus sorununda öteden beri böyle düşünür ve en doğal önlemleri bile 'vatana ihanet' oiarak görür... bi-sübyan gerekiyordu. Halk yığınlanna, cami içinde ve dışında, "Çoğahn,nzkıAnalıtandır!" propagandasının altında yatan buydu. Ne olursa olsun iireme! Dinci-gerici akımın yanı sıra, sağcı politika- cı takımı da "Büyük Türkiye" arkasındaydı; onun da nüfusu kalabalık, en azından "100 mfl- yon"olmalıydı! Böylece, AKP lideri Recep Tayyip Erdo- ğanın, tstanbul'da Sultanbeyli'de yaptığı ve 17 Şubat 2002 günlü gazetelere geçen konuşma- sındaki, "Çoğahn, Allah ne verdiyse!" tavsiye- sinde yeni hiçbir şey yoktur. Dinci gericilik, öteden beri böyle düşünür nüfus sorununda ve en doğal önlemleri bile. -Tayyip Erdoğan'ın o gün yaptığı gibı- "vatanaihanet" olarak görür... AKP'nin 3 Kasım 2002 seçimleri için ya- yımladığı seçun bildirgesıni kaleme alanlann kafa yapılan da, -ışı "vatana ihanefle suçla- maya kadar götürmeseler de- böyledir. "Çokço- cukluiuğun" yol açtığı bireysel ve sosyal sorun- lara karşı aileleri -en azından- uyarmak var- ken, bunu es geçip bildirgenın deyimiyle, ne olur- sa olsun "üreme"ye önem vermenin asıl gerek- çesi nasıi açıklanabilir ki? Nüfüsumuz gitgide azalıyor olsa, gericilik kaygısında haklı olabihr. Insan gücünün azal- ması, hele hele genç nüfusun pek zayıf seyret- mesi, toplumlar için hayra alâmet değildir. Ni- tekim, kımi Avrupa ülkelerinde böyle bir kay- gı durup durup dile getirilir. Türk nüfusu kolay kolay azalmaz Türkiye'de ise bu tür bir kaygıya yer yok: Nüfüsumuz azalmıyor, tersine çoğalıyor. Nite- kim, Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının hemen arkasından, Türkiye'de doğum hızının 2.6 dü- zeyinde olduğumı belirten bir uzman, "Bu oran Baö üikeierine göre çokyüksek. Genç nüfiıs ge- Kyor, kolay kolay azalmayız" demiştir. Hacette- pe Nüfiıs Etütlen Enstıtüsü"nden bir uzman. Turgay Ünalan da, "Son 20 yüda doğurganbk hjzmda düşüş. obnasına karşın nüfus arüşının devam ettiğmi" söylemiştir. Son nüfus sayımının, dünya çapında bir gös- terdiği de şu: Türkiye, nüfus artış hızı sıralama- sında, Bosna ve Nijerya'nın ardından üçüncü olmuştur. Sıralamada da, Türkiye'yi ABD ile Azerbay- can izlemektedir. Eskı Sovyet Cumhuriyetleri'nin 13"ünün ise nüfusu düşmüştür; en büyük dü- şüş de, 0.8 ile Ukrayna'dadır. Rusya nüfusu ek- si büyümeden dolayı, 1999 'da 770 bin azalarak 146 milyona; Ukrayna'nın nüfusu da 400 bin azalarak 50 milyona ınmiştir. Ülkemızde yük- sek bir nüfus artışının ortaya çıkardığı ilk so- runne? UYGARLIK TASARISI UNUTULDU Kalabalık Türkiyeyi kimler, ne içinyarattı? • 1950'lerle beraber çark ters yönde çevrilmeye başlandı ve genç Türkiye Cumhuriyeti'nin uygarlık tasansı unutuldu. Ortaya çıkan, şekilsiz, güdülen, içinde karanhk güçlerin de cirit attığı topluluk, yani 'kalabalık Türkiye'de hiçbir şey artık bizi şaşırtmamalı. Rahmetli Metin Toker'in bir yazısında kullandığı deyimle, "Kuvvetn" değil kalabahk Türkiye"den bir görünümdür bu! Nüfusunun büyük çoğunluğu genç de olsa, öyle. Bir yarım yüzyılda işte bu yaratılmıştır. Onun döktüklerini topluyonız.. 1923 Devrimı. çağdaş değerlere bağlı bir mıllet yaratmanın atılımıydı ve bir "uygarhk tasansı"na göre yönlendiriyordu toplumu: Cumhuriyetçi, laik, demokratik, sosyal bir devletin temellenni atıyordu; eğitim ve kültür devnmıne de özel bir ağırlık veriyordu. "Kuvvetii" bir Türkiye böyle doğacaktı. Doğmuştu da... Ne var ki, 1950'lerle beraber, ters yönde çevrilmeye başlandı çark; sulann akışı başka kanallara bağlandı. O "uygarnk tasansı" unutuldu. Blz ve onlarl Çağdaş bir eğitımden geçmiş. kararlı adımlarla yürüyen bir toplumun yerine, şekilsiz, oradan oraya savrulan. güdülen; içınde, karanhk güçlerin de cirit atıp ödüllendirildiği bir topluluk, "kalabahk Türkiye" çıktı ortaya. O Türkiye'de hiçbir şey, artık bizi şaşırtmamalı: Ne bir kurban bayramındaki kurbanlık boğanın işıtilmemiş yazgısı; ne 250 köpeğin bir stadyumda birbirine ölümüne saldırtılıp zevkle seyredilmesi; ne büyük kentlerin dolayında oluşmuş gettolarda, "hemşeriBk, kan bağı, bölgesel ve mezhepsel nfteBkler etrafinda" toplaşan, "biz ve onlar!" diye konuşan ınsanlar. Ne şu ne bu!.. Politika, bu kalabalığa bakarak ayarlanıyor; ahlak değerlerinde ölçüt o; eğitimin içeriği ve düzeyini belırlemede çıkış noktası yine odur. Bilinçli olarak yapılmıştır her şey! Laik \e demokratik bir imbikten süzülmüş bir millet gerçekliğinde, politik eyleminiz tt yurttaşhk''ı ölçüt alabilir ve din de vicdanlara ait bir konudur; bugün onu "ümmet* zeminine kaydırmak isteyenler varsa, kalabalık varolduğu içindir ve bu amaçla yaratılmıştır o kalabalık. Türban da o kalabalığa bir işarettir! Laik eğitimden verilmış ödünler, o kalabalığı elde rutma adınadır. Paha Insanca b»r Türkiye bllinci Düzeyini düşürme pahasına, neredeyse her kasabaya doğru yayma yolundaki üniversite açma eğiliminde hedef o kalabalıktır. Bu arada var olan da çöküyormuş, ne gam! Millet olmak varken "kalabahk" olmak yoktu yazgımızda; bugün de yok, yann da olmayacak. XXI. yüzyıl, banş. özgürlük, eşitlik ve kardeşlik temelüıe dayalı; devlete çağdaş "yurttaşlık" bağlanyla bağlı insanlann yer aldığı yeni bir gerçekliği yaratacak; çağın ve aklın ayduılığına da yeniden ve böyle çıkacağız. Eğitilmiş ve dengeli nüfus yapısıyla; içinde dünyanın farkında ve "Daha insanca bir Türkiye"yi yaratacak bilince de sahip insanlanyla... Demokrasi de etkilenmez olur mu bu süreçten? Konuyu eğitime getirmenin sırasıdır... Gelışmışlığın olçusu, eğitilmiş5 nitelikli nüfus Dünya Nüfiıs Günü" dolayısıyla önemli bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer, o sorunu şöyle dile getiriyor: "Bunun sonucunda, yapılan yaünmlar ve çahşma alanı yaraülması yetersiz kalmakta, toplumu nıutsuz kılan büyük işsizlik sorunlan yaşannıaktadır." Toplumdaki nitelikli insan sayısının artmasının, ancak toplumun rüm kesimlerinin eğıtilmesiyle mümkün olduğuna dikkati çeken Sayın Sezer. şöyle sürdürüyor: "Toplumun betiıienen ereklere ulaşmasını sağlamak ve ekonomik getişmiştik düzeyini arttırmak, ancak nüfus büyüklüğünün, artış hızının, coğrafi dağıümmın ve niteliğinin planlanmasıyla olanakhdır. Nüfus planlaması gerçekleştirUip nüfus arüşı denetim altına alınmadan büyük projelerin yaşama geçirilmesi, kişilerin yaşam düzeylerinin yüksehilmesi olanaksızdır." Planlamanın öneml Sayın Sezer, son olarak. tüm bireylerin, sivil toplum örgütlerinin, eğitim kuruluşlannın ve basın-yayın organlannın, nüfus artışının ortaya çıkaracağı, sorunlara duyarlı olmalan gerektiğine işaret ediyor ve onlann "Kahcı çözümler üretilmesine katloda bulunmalanm" bekliyor. Özetle amaç, ne olursa olsun çok nüfusa • Cumhurbaşkanı Sezer Dünya NüfAıs Günü nedeniyle yayımladığı mesajında, nitelikli insan sayısının artmasının, toplumun tüm kesimlerinin eğıtilmesiyle mümkün • ' olduğunu söylüyordu. Bunu elde etmenin yollanndan biri de nüfiıs artış hızını yavaşlatmak. Ve herşeyde olduğu gıbi planlama burada da önem kazanıyor... sahip olmak değil, eğitim görmüş, ekonomik durumu yüksek, nitelikli bir nüfusa sahip olmak; bunu elde etmenin yollanndan bin de. nüfus artış hızını daha da yavaşlatmak! Ve her şeyde olduğu gibi, planlama burada da önem kazanıyor. Türkiye'nin Avrupa kapısında bekletilmesinin nedenlerinden biri de, acaba yıllardan beri başıbozuk bir çoğalma ile bugünlere çıkıp gelmiş hantal nüfus yapısı değil mıdır? Ilerde "serbest dolaşma" hakkı kazanıp Avrupa içinde dolaşacak böyle bir kitle, Avrupalıyı düşündürmez olur mu? Avrupa şöyle dursun, bizzat biz, başıbozuk nüfus artışının sonuçlannı, kentlerimizde, eğitimimizde, siyasetimizın yüriiyüşünde her gün görüyor değil miyiz? Varoşlarda patlama rlskl Büyük kentlerimizi saran varoşlar, elbette sadece fazla nüfusun büyük merkezlere taşmasının sonucu değil; ama bir neden de o değil mi? Ve o varoşlarda nasıl bir insan kitlesinin oluştuğunu; gettolara yol açıp ne denli "parJamaiara meydan verdiğini görmez olur muyuz? Sadece bir teki, 4 Mart 2002'de Istanbul'da, Esenler'deki çatışma büyük derslerle doludur: Esenler'de. küçük bir tartışmanın ardından sokak çatışmalanna dönüşen olaylann üzerine eğilen uzmanlann, oralardaki insan malzemesi üzerine söyledikleri pek ilginç: "Son derece içe kapanık yaşayan" bu insanlann örgütlenmeleri, "HemşerUik, kan bağı, bölgesel ve mezhepsel nitelikler etrafaıda" ve "biz ve onlar!" diye konuşuyorlar (34). Ne ad vereceksiniz buna? "Nüfüsumuz harmanlandı, harmanlanrvor, ne güzel!" diyenlerin verecekleri yamtı da merak etmez olur musunuz? YARIN: EĞİTİM DÜZENİMİZ A'DAN Z'YE BOZUKTUR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle