Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10EYLÜL2003 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Eğitimde Çüriiyüş
VEÜLERİN artık ezberiediği sözler var:
"Kayıt parası",
"Eğitime katkı payı",
"Konıma Derneği parası",
"Yardımcı kitap parası",
"Fotokopi ve sınav parası",
"Kızılay'a yardırn parası",
"Sınıf köşesi için para ",
"Yetiştirme kursu parası"...
Ayrıca, "karne parası, diploma parası, dergi pa-
rası, spor kolu parası, teşekkür belgesi parası, tak-
dirbelgesi parası, fotoğraf parası, temizlik malze-
mesi parası, kırılan cam parası, tebeşir parası, ya-
kıtvesu parası"... Kentine, semtine, okulunaveço-
cuğuna göre "servis ücreti, tiyatro gideri, forma üc-
reti, arma parası, boya, tamirat, masa örtüsü, per-
de ve bilgisayar alımı katkısı, bayram töreni kıya-
feti. Hatta, sözleşmeli ve hizmetli personel gider-
lerine katılım"...
Anayasasına göre "kimsenin eğitim ve öğrenim
hakkındanyoksun bırakılamayacağı", "ilköğretimin
bütün vatandaşlar için zorunlu ve devlet okullann-
da parasız olduğu" Türkiye'de "parasız eğitim"in
gjDriintüsü budur.
O
rneklemelere dayalı hesaplar, "etefra"lanntek
çocuk için ailelere bir yılda ortalama olarak
yaklaşık 1 milyar 400 milyon TL yüklediğini göste-
riyor. llkve ortaöğretim düzeyinde kamu okullann-
da okuyan öğrenciler için devletin harcadığı ise
2001-2002 öğretim yılında 12 milyon 616 bin lira
olmuş.
Çelişkiye bakın: Milli Eğitim bütçesi 7 katrilyon
461 trilyon; ailelerce bir çocuklannın okul eğitimi
için harcanan, yaklaşık 17 katrilyon 640 trilyon tut-
makta. Yani, Bakanlık bütçesinin aşağı yukan 2.5
katı.
Bunlar, kısa adıyla "KİGEM" olarak anılan ve
sendikaların desteğiyle ayakta duran "Kamu
Işletmeciliğini Geliştirme Merkezi" vakfının, iki genç
akademisyene, Nuray Ertürk Keskin ile Aytül Gü-
neşer Demirci'ye yaptırdığı bilimsel araştırmanın
çarpıcı sonuçlanndan bazısı. Yayımlanışı dün bir ba-
sın toplantısıylaaçıklanan "EğitimdeÇürüyüş" ki-
tabı, iyi yetişmeleri için ana babalann hiçbir özve-
riden kaçınmadığı, yeme içmelerinden kesip söz-
de parasız okullara, dershanelere, özel öğretmen-
lere ve bu yeni "gfe//şme"nin yarattığı "yan geçim
yollan"na akıttıkları paralarta nasıl bir eğitim veril-
mekte olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bir ölçü-
de Dünya Bankası'nın tavsiyeleri ve desteğiyle de
yürütülen bu eğitim politikası olumlu sonuçlar ver-
se, diyecek söz kalmazdı.
Oysa Türkiye'nin eğitim sistemindeki her düzey,
üniversitelerden ilköğretim okullarına doğru, ken-
dinden önce gelen düzeydeki eğitimin "yetersiz"
olduğunda söz birliği ediyor. Bunca özveri ve pa-
rayla bunca kötü bir sonuç almak, ancak bizimki
gibi yönsüz ve plansız şaşkın toplumlara özgüdür.
Cumhuriyet
k ı t a p . a r ı
SÖYLEV
Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu
416Sayfa
14.000.000.TL.
Ç 6 Ş Türkocağı Cad. No:39/41
34334 Cagaloğlu-Istanbul
. Kltap KUİUDU Tfl-ın?.P) S14 Ol 96 Faks:10212) 514 01 95
Sahtekârlıktan Yararlanılarak Milletvekilliği...
"Seçim Hukuku"nda sahtekârlık, tam kanunsuzluk halidir ve
hiçbir hukuk düzeninde " sahtekârlık" kazanılmış hak doğurmaz.
Sahtekârhğı bizzat yaparak hak sahıbi olunamayacağı gibi;
bir sahtekârhktan başkalannı yararlandırmak da mümkün değildir.
Vural SAVAŞ Yargıtay Onursal C. Başsavcısı
A
nayasamızın 79.
maddesine göre, "Se-
çimJerin başlamasın-
dan bitimine kadar,
seçimin dü/en içinde yönetimi
ve dürüstlüğü ile Ugili bütün iş-
lemleri yapma ve yaptırnıa. se-
çim süresince ve seçimden son-
ra seçim konulanyla Ugili bütün
yolsuzluklan, şikâyet ve itiraz-
lan inceiemeve kesin karara bağ-
lama.. görevi Yüksek Seçim Ku-
ruhı'nundur."
Tarafsızlıklanndan kimsenin
kuşku duymadığı ve Türk hukuk
dünyasında adlan daima saygı ile
anılacak olan Recai Seçkin ve
Nihat Yavuz gibi değerli başkan
ve üyelerin yarattıklan ilke ka-
rarlanyla, objektif ve yasalara uy-
gun bir "Türk seçim hukuku"
oluşmuştur.
Bu ilke kararlanndan konu-
muzla ilgili olan bazılanna de-
ğinmek istiyorum.
"Kanunsuzlukve tam kanun-
suzluk halfcri; iddia ve itirazla-
nn süresine bakılmaksı/ın ve se-
çimlerin kesinkşmesinden son-
ra dahi, TC Anayasası'nın ver-
diği görev sebebiyle Yüksek Se-
çim Kurulu'nca her zaman eie
alınıp karara bağlanabilir (YüK-
sek Seçim Kurulu'nun 2173 sa-
yıb ilke karan)."
"Seçimlerle ilgili yasalanmız-
da, siyasi partilerin yasanın ön-
gördüğü şarüarariayetetmedik-
lerinin anlaşüması halinde, bu
partilere verflmiş oylann hesaba
kabbnayacağı açıkça bdirtilmiş-
tir... İtiraz üzerine, bir partiye
verilen oylann hesaba kâtılma-
ması gereken hallerde, daha ön-
ce kazannuş görünenlerin tuta-
naklanmn dahi kendiliğinden
hükümsüz olması kanunen zo-
runlu bir sonuç olduğundan he-
saba katumayan oylar dışında-
ki. seçime katılan diğer siyasi
partiierie, bagımsız adaylann al-
dıklan oy miktanna göre, asıl ve
yedek üyetikler, yerine göre ilgi-
Û ü veya ilçe seçim kuruDarınca
yeniden tahsis olunurve bu işlem
sonunda kazananlara tutanak-
laru bu seçim kurullannca dü-
zenlenerek verilir (\ üksek Se-
çim Kurulu'nun 1354 sayıh ilke
karan)".
"Seçim Hukuku"nda sahte-
kârlık, tam kanunsuzluk halidir
ve hiçbir hukuk düzeninde "sah-
tekârfak" kazanılmış hak doğur-
maz.
Sahtekârlığı bizzat yaparak
hak sahibi olunamayacağı gibi:
bu çeşit bir sahtekârlıktan baş-
kalannı yararlandırmak da müm-
kün değildir.
Sahtekârhğa prim verecek,
teşvik edecek, önlenmesine yar-
dımcı olmayacak kararlar ve-
ren: sahtekârlık yüzünden hak
kaybına uğrayanlara haklannı
teslim edecek kararlar üreteme-
yen kişiler, yasadakı sıfatlan ne
olursa olsun "hâldmT
' olarak ni-
telendirilmezler.
Kitekim. Yüksek Seçim Ku-
rulumuz da sahtekârhğı daima
"tam kanunsuzluk" hali say-
mış ve gereğini yapmıştır.
Bu genel açıklamalardan son-
ra somut olayın incelenmesıne
başlayabiliriz:
298 sayıh Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükle-
ri Hakkındaki Kanun'un 14.
maddesinin 11. fıkrasında, si-
yasi partilerin milletvekili ge-
nel ve ara seçimlerine ve bele-
diye başkanlığ) ile belediye mec-
lisi, il genel meclisi üyelikleri ge-
nel ve ara seçimlerine katılabil-
meleri için illerin en az yansın-
da, oy verme gününden en az
altı ay önce teşkilat kurmuş ve
büyük kongrelerini yapmış ol-
malannın ya da Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde gruplannın
bulunmasınm zorunlu olduğu
vurgulandıktan sonra, bir ilde
teşkilatlanmanın, merkez ilçe
dahil o ilin ilçelerinın en az üç-
te birinde teşkilat kurmayı gerek-
tirdiği belirtilmiştir.
2820 sayıh Siyasi Partiler Ka-
nunu'nun 20. maddesinin 1. fik-
rasında da, bir ilçede teşkilat-
lanmanın, ilçe sınırlan içindeki
beldelerin en az yansında teşki-
lat kurmayı gerektirdiği, belde
sayısı üç ve daha az ıse. belde-
nin sadece birinde teşkilat kurul-
muş olmasının yeterli olduğu
görülmüştür. Anılan kanunun
36. maddesi bu hususu bir kere
daha tekrarlamıştır.
Bu durum karşısında DE-
HAP" ın 3 Kasım 2002 milletve-
kili genel seçimlerine girebil-
mesi için oy verme gününden
altı ay öncesı olan 3 Mayıs 2002
günü yasada öngörüldüğü şe-
kilde en az 41 ilde ve bu illerin
merkez ilçeleri dahil ilçelerinin
en az üçte birinde teşkilatlan-
ması gerekirdı.
DEHAP, yasalann öngördü-
ğü teşkilatlanmayı yapmadan,
sahte belgelerle yapmış gıbı gös-
tererek, 3 Kasım 2002 tarihin-
de yapılan seçimlere katılmayı
başarmıştır.
Ancak. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı, basında yer alan
yazılan ıhbar nıteliğinde kabul
edip, 81 ilin il seçim kurulu baş-
kanlıklan ile il valilikleri ve An-
kara Emniyet Müdürlüğü'yle
yaptığı yazışma sonunda:
"-DEHAP'ın seçimlere kaO-
labilmek için yasanın öngördü-
ğü koşullan 3 Kasım 2002 günü
dahi yerine getirmediği, kamu
güvenine karşı cüriim işlediği,
gerçeğe aykın belgeleıie teşkilat
kurulmuş gibi gösterme suçu iş-
ledikleriibra/ettikleri >alan bei-
geler sebebiyle Yüksek Seçim
Kurulu'nca DEHAP'ın seçim-
lere girme hakkı ilan edilerek
hukuki bir sonuç doğumuna >o)
açtıklan, siyasi bir partinin teş-
kilat siciline konu olacak ve res-
mileşerekkabında siyasi bir par-
tiyeteşküatlamia birfikte ülkcyö-
netiminde seçilme ve iktidar ola-
bilme hakkını sağlayacak belge
düzenledikleri ve suçu işleme ka-
ran alünda ayn ayn zamanlar-
da teselsül ederek işkdikkri vs_"
gerekçeleriyle DEHAP yöneti-
cileri hakkında suç duyurusun-
da bulunmuş ve adı geçen par-
ti yöneticileri hakkında Ankara
2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
TCK'nin 3421,80. maddesine
göre cezalandınlmalan istemiy-
le dava açılmış ve ilgililerin anı-
lan mahkemenin 2003 00176
gerekçeli karanyla isteme uy-
gun şekilde cezalandınhnalan-
na karar venlmiştir.
Gerekçeli kararda "™gerçek-
te seçimlere kaülma hak ve ye-
terüliği bulunmayan DEHAP
hakkında seçimlere girme hak-
kı ilan edilmiş ve böylece seçim
sonuçlan üzerinde etkili olun-
muş, doğan bu hukuki sonuç za-
rarh neticeler vermiştir" denil-
mektedir.
Sonuç
Sanıklar temyiz yoluna başvur-
duklanndan 11 Eylül 2003 gü-
nü Yargıtay 6. Ceza Dairesi nde
yapılacak duruşmalı inceieme
sonunda bu karar onanarak ke-
sinleşecek olursa; Yüksek Seçim
Kurulu, anayasamızın 138'son
maddesi gereğince, bu karan
göz önünde tutmak zorundadır.
Başka bir deyişle, Yüksek Seçim
Kurulu yeni bir inceieme yapıp
"DEHAP sahtekârlık yapma-
mışnr. Seçime girme hakkını ka-
zanmışür" dıyemez.
Sahtekârlık kesinleşmiş mah-
keme karanyla kanıtlandığına
göre "tam kanunsuzluk" hali de
gerçekleşmiş demektir.
Bu dunımda. Yüksek Seçim
Kurulu'nca yapılması gereken iş-
lem. 3 Kasım 2002 seçimlerin-
de geçerli kabul edilen
31.528.783 oydan, DEHAP'ın
aldığı 1.960.660 oyu düşerek
önce gerçek geçerli oyun
29.568.123 olduğunu belirle-
dikten ve 3.008.942 oy alan Doğ-
ru Yol Partisi'nin barajı geçtiği-
ni kabul ve ilan ettikten sonra;
her ıl için ayn ayn değerlendir-
meleryapılarak. sahtekârlıktan
yararlanarak milletvekili olanla-
nn mazbatalannın iptal edilip,
milletvekili olmaya gerçekte hak
kazanmış olan Doğru Yol Par-
tisi miîletvekili adaylannın maz-
batalannı almalannı sağlamak-
tan ibarettir.
Şiirve Yaşam...
Nusret ERTURK Öğretmen
| air Metin Demirtaş, La Fontaine'in
*Kannca ile Ağustosböceği" masalı-
'nı. şiırbıçıminde yeniden yazdı. Onun
bir^ennde şöyle diyor Demirtaş: "Kann-
canın ise / Bir eli yağda / Bir eu balda / Ama
ne şiir, ne şarkı var havaönda./\f utsuzdur»
/ Bu yüzden uzun kış geceleri / tçi sıkıhr du-
rur. / Çünkü yaşamda / Arpa buğday kadar
/ Önemli bir yeri var / Şiirin ve şarkmın da."
Yaşamlannda arpa, buğday kadar şıire (sa-
nata) önem verenlere şapka çıkanr, esenle-
rim. Acaba, yaşamımızda şiir ne kadar yer
almaktadır? Kişiden kişiye değişse de ben-
ce, her kişide bir şiir izi bulunur. Usumu-
zun köşelerinde şiir adına bir şeyler yer alır.
Ama etkisiz bir dize, ama kişinin damarla-
nna sinmiş bir dize...
Şiirin, güzellikler çagnştırdığı ortak ka-
nıdır. Sözlükler, "şiir gibi" sözünü "çokan-
lamh,çokgüzeL,romantik" biçiminde açık-
lıyor. Şiir gibi izlence, şiir gibi yol, şiir gi-
bi yaşam...
Alam(AtenX"Şiir,evinkızıdır" der. O. in-
cedir. alımlıdır, uyumludur, duyguludur,
güzellik ömeğidir. Kızsız evin (bayansız
evin) durumunu bir düşününüz. Kızsız ev,
şiirsiz dünyanın yanında bir nokta gibi ka-
hr.
Söz şiir severlere gelmişken, peki şairle-
n yönetici mi yapalım? Olsun bitsin bu iş.
Can Yücel'in bir sözü kulaklanmda çınlı-
yor: "Kötü şairden başbakan olmaz, Ki şa-
ir zaten başbakan olmaz." Şıırın. şairin ye-
ri o denli yükseklerdedir. Başbakanlıkda ne?
Eski Türklerde şairlere bilge gözüyle bak-
malan boşuna mı?
Bir zamanlar sosyalist ülkelerde, yayım-
lanan bir şiirin geliriyle bir ay geçinildıği-
ni biliyoruz. Şiirin kazandığı değere bakı-
nız. Yaşamı çekicileştiren birürünü anlamak-
tır bunun anlamı.
Evlenecek erkeğe malını, mülkünü so-
rarlar. Önce, şiire olan yakınlığı sorulsa.
daha iyi ohnaz mı?
Şaır AB Yüce, evlenen oğluna, gelinine ta-
kı olarak ne verdi dersiniz? Cerçevelenmiş
iki şiir. Altının kıymetıni sarraf bilir. 12 Ni-
san 2003, Cumartesi. Ankara'da bahann
kendini gösterdiği ilk gün. Parklar, bahçe-
ler. caddeler insan dolu. Dolu olan bir baş-
ka yer de. Sayın Sami Karaörenin "Geli-
şen Dilimiz ve Şiirimiz" konulu söyleşi sa-
lonu. Salonda, çoğunluğu gençler olmak
üzerekimleryokki. MMakal,CananEro-
nat, N.K. Otyam, Prof. Abidin Kumbasar,
Prof. M. Altıntaş, Ayşe KuBn, Ayla Kutlu.
Dışarda, soğuk kış aylanndan sonra bahar
havası... Burada da. insanı yaşama bağlayan.
ona can veren şiir havası... En duyarlı, en
çarpıcı, unutulmaz şiirleriyle Nedim'ler,
Fuzuüler, Nâzım'lar, A. Kadir'ler, C. Srt-
kı'lar. Du*anas'lar. O. VeKler, Kükbi'ler...
şiirleriyle soluk ahyorlar. aramızdalar. Şi-
irleriyle yıkanıyoruz. annıyoruz. Gözleri-
mizpınltılı, ışıltılı. Şiir, etkisıni gösteriyor.
Sayın Karaören, gençlere sesleniyor: "Sev-
gili gençler, şiire, yaşama âşık olun. Yaşlan-
mamak için şiir okuyun."
E M R E K O N G A R
Yozlaşan
Medya ve
Yozlaşan
Türkçe
• Medya ile siyaset arasında
kurulan ve demokrasimizi
tehdit eden kirli ilişkiler...
• Medya dünyamızdan
ilginç portreler...
• Televizyonlarda ve
gazetelerde yapılan yaygın
Türkçe yanlışları...
• Öztürkçe ve Arapça kökenli
sözcüklerin kullanılış ve
telaffuz hataları...
Prof. Emre Kongar bu
kitabında, hem medyamızın
ve güzel dilimizin nasıl
yozlaştığını anlatıyor hem
de bu yozlaşmalardan nasıl
kurtulabileceğimize ilişkin
görüşlerini açıklıyor.
3. BASIM
R E M Z I K I T A B E V I
İLK 50 YILIN
HEDEFİ:
İKİNCİ 50 YILIN
HEDEFİ:
14 REKORLU 28 DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU
SAYISIZ 2.ÜKLER, 3.LÜKLER+
TAKIM ŞAMPİYONLUKLARI
77.226 GENCE MESLEK + İŞ
BAŞARILDI;
IERSHANEURİ
ÖğrencierM de Universiteye, Anadolu ve Fen
ÜSELERİ SffMVLARMA HAZJRLJK KURSLARJ İLE
ÖNCE TÜRKİYE'NİN SONRA DA DÜNYA'NIN
EN BAŞARIU İNSANLARI OLARAK
YETİŞTİRMEK;
SEVGİLİ ÖĞRENCİLER !..
BİLGİSAYAR CAHİÜ OLMAY1N!.. SINAVLARDA BAŞARISIZ OLMAY1N.
GELİN SİZİ DE ÖNCE TÜRKİYE'NİN SONRA
DA DÜNYA'NIN ZİRVELERINE GÖTÜRELİM
Beyazıt
(0212)
:517 92 57
517 92 58
Kadıköy:33611 50
(0216) 338 08 42
Şişi
(0212)
230 90 37
234 30 49
Bakırköy
(0212)
:561 29 06
571 31 31
Internet: www.sampiyon-kurslari.com.tr E.Posta sampiyon@8uperonline.com
PENCERE
Keçiler mi Kaçıyop?
Üzerinize afiyet bizlere bir şeyler oldu; kendi ken-
dimizi kaybetmek üzereyiz; birisi büyü mü yaptı,
yoksa hastalandık mı; belli değil...
AKP iktidara geleli medyamız sapıttı; Türkiye
Cumhuriyeti'nin sınırlan tartışılmaya açıldı...
Galiçya vatan mı?..
Değil mi?..
Hükümetin başındaki Recep Tayyip'in kafası
adamakıllı karışık; soruyor:
"- Kendimize Türk mü desek, Türkiyeli mi de-
sek?.."
Sınırlanmızı tartışmak bir yana, yurttaşlık üzeri-
ne de kafa bulmaya başladık; yakında aynaya ba-
kıp şairin ünlü dizesini yineleyeceğiz:
"- Ne kadar benzemezmişim bana ben!.."
Birde savaşçı kesildik ki sormayın!.. Atatürk ne
demişti:
"- Yurtta sulh, cihanda sulh!.."
Biz ise cihangir Osmanh'ya döndük, salhyoruz:
- Ne demek Misak-ı Milli (Ulusal Ant), ne demek
Lozan!.. Bizim gözümüz Küreselleşme çağında
Anadolu'nun ötesindedir. başkasının toprağında-
dır...
•
Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Almanya'ya
gidiyor; birtoplantıdaAlman kadın milletvekilleri bi-
zimkine soruyorlar:
- Başörtüsü Islamın gereği mi? Müslümanlar
dört kadınla evleniyoriar, Kuran'ın emrimi?..
Bizimki yanıtlıyor:
"- örtünmek Kuran emridir, dört kanyla evlilik
değildir; ama, bazı hallerde çok kadınla evlenme-
ye izin var; ben tek eşliyim."
Sen Cumhuriyetin Başbakanına bak!..
Nedemeliydi?..
Demeliydi ki:
- Bunlar dinsel konulardır, Türkiye laik Cumhu-
riyettir; Avrupa 'daki hukuk neyse, bizdeki de odur.
Atatürk devrimleriyle 1926 'da Isviçre Medeni Ka-
nunu 'nu kabul ettik; aile hukuku Medeni Kanun 'la
saptanır; sizin bundan haberiniz yok mu?.. Eğer
bilmiyorsanız cahilsiniz, bilerek soruyorsanız çok
ayıpi.
Dedim ya ipin ucunu kaçırdık...
Şirazemiz dağıldı!..
•
Medyada yeni bir gargara başladı; Mütareke ba-
sını bu kez diyor ki:
- Uyum yasalan kabul edildi; ama, bu yetmez,
AB'ye girmek için asıl sınav şimdi başlıyor...
- Ne olacak?..
- Bakalım bizim yargıçlaria savcılar ne yapacak-
lar; uygulamada başanlı olacaklar mı?..
- Ya?..
- Avrupalı lafa değil uygulamaya bakar, yasala-
n değiştirmek yetmez...
- Deme!..
Biz bu gidişle ve bu kafayla 'Kapitülasyonlar
Devri'ne döneriz; Osmanlı'da Avrupa Türkleregü-
venmezdi; herkese dudak büker, burun kıvınrdı; dev-
letin sözü ve kanunu yetmezdi...
•
Birisi büyü mü yaptı, aklımızı mı kaçırdık?.. Sı-
nırlanmızı tartışıyoruz; Türk olup olmadığımız ko-
nusunda ikircikliyiz; savaşçı olduk çıktık; Başba-
kan Avrupa'da dört kanyla evlenmenin açıklama-
sını yapıyor; AB'ye uyum yasalannı çıkardık; ama,
Avrupalı bizi teftiş edecek, beğenirse kararını ve-
recek...
Bir de gözümüz Anadolu'nun dışınadöndü; dün-
ya devleti ayağına sınır ötesi maceraya siftiniyo-
ruz...
Ne oldu bize, keçileri mi kaçırdık?..
KARMA RESİM VE HEYKEL SERGİSİ
Türk Ressam ve Heykeltıraşlarının
eserlerinden oluşan serginin geliri
TEMA Vakfı Erozyonu önleme Amaçlı
Kırsal Kaikınma Projeleri'ne aktarılacaktır.
22 EYLÜL • 4 EKİM 2003
ANTİK PALACE / MAÇKA
Spor Cad. Talim Yeri Sokak, Maçka, Istanbul / 0 212 236 24 60
Seminerlerimize
bekliyoruz...
• Yazma Semineri
• Felsefeye Giriş-Felsefe Yazın İlişkisi Semineri
• Sinenıa Tarihi Semineri
ile yaşamınızdaki sıradanllktan sıynlıp kendinizi
geliştirmek. uygulamalı çalışmalarla duygu ve
düşüncelerinizi güzei bir dılle yazıya aktarabilmek
istiyorsanız:
Emin Özdemir
Mehmet Eroğlu
Ahmet İnam
Ali Cengizkan
Vıldırım B. Doğan
Oğuz Onaran
ile birlikte edebiyat ve sinema dünyasında coşkulu
serüvenlere hazırsanız,
13 Ekim 2003'te başlayacak yeni dönem
seminerlerimize bekliyoruz.
A>Tintılı bilgıyi vakfımızdan edinebilırsiniz.
Son başvuru tarihi 6 Ekim 2003
-
tür.
UÖUİARAŞTIRMACI
mumcur
tTEİti
"D
ar s Caddesı No '4
KavaKlıde'e, 065J0 ANKARA
Tel: (C312* 41^ 77 20 pbx
-aks 10312ı 417 5"1
^6
e-posta jmaggumag org tr
*w* umag org tr