27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10EYLÜL2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Eğitimde Çüriiyüş VEÜLERİN artık ezberiediği sözler var: "Kayıt parası", "Eğitime katkı payı", "Konıma Derneği parası", "Yardımcı kitap parası", "Fotokopi ve sınav parası", "Kızılay'a yardırn parası", "Sınıf köşesi için para ", "Yetiştirme kursu parası"... Ayrıca, "karne parası, diploma parası, dergi pa- rası, spor kolu parası, teşekkür belgesi parası, tak- dirbelgesi parası, fotoğraf parası, temizlik malze- mesi parası, kırılan cam parası, tebeşir parası, ya- kıtvesu parası"... Kentine, semtine, okulunaveço- cuğuna göre "servis ücreti, tiyatro gideri, forma üc- reti, arma parası, boya, tamirat, masa örtüsü, per- de ve bilgisayar alımı katkısı, bayram töreni kıya- feti. Hatta, sözleşmeli ve hizmetli personel gider- lerine katılım"... Anayasasına göre "kimsenin eğitim ve öğrenim hakkındanyoksun bırakılamayacağı", "ilköğretimin bütün vatandaşlar için zorunlu ve devlet okullann- da parasız olduğu" Türkiye'de "parasız eğitim"in gjDriintüsü budur. O rneklemelere dayalı hesaplar, "etefra"lanntek çocuk için ailelere bir yılda ortalama olarak yaklaşık 1 milyar 400 milyon TL yüklediğini göste- riyor. llkve ortaöğretim düzeyinde kamu okullann- da okuyan öğrenciler için devletin harcadığı ise 2001-2002 öğretim yılında 12 milyon 616 bin lira olmuş. Çelişkiye bakın: Milli Eğitim bütçesi 7 katrilyon 461 trilyon; ailelerce bir çocuklannın okul eğitimi için harcanan, yaklaşık 17 katrilyon 640 trilyon tut- makta. Yani, Bakanlık bütçesinin aşağı yukan 2.5 katı. Bunlar, kısa adıyla "KİGEM" olarak anılan ve sendikaların desteğiyle ayakta duran "Kamu Işletmeciliğini Geliştirme Merkezi" vakfının, iki genç akademisyene, Nuray Ertürk Keskin ile Aytül Gü- neşer Demirci'ye yaptırdığı bilimsel araştırmanın çarpıcı sonuçlanndan bazısı. Yayımlanışı dün bir ba- sın toplantısıylaaçıklanan "EğitimdeÇürüyüş" ki- tabı, iyi yetişmeleri için ana babalann hiçbir özve- riden kaçınmadığı, yeme içmelerinden kesip söz- de parasız okullara, dershanelere, özel öğretmen- lere ve bu yeni "gfe//şme"nin yarattığı "yan geçim yollan"na akıttıkları paralarta nasıl bir eğitim veril- mekte olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bir ölçü- de Dünya Bankası'nın tavsiyeleri ve desteğiyle de yürütülen bu eğitim politikası olumlu sonuçlar ver- se, diyecek söz kalmazdı. Oysa Türkiye'nin eğitim sistemindeki her düzey, üniversitelerden ilköğretim okullarına doğru, ken- dinden önce gelen düzeydeki eğitimin "yetersiz" olduğunda söz birliği ediyor. Bunca özveri ve pa- rayla bunca kötü bir sonuç almak, ancak bizimki gibi yönsüz ve plansız şaşkın toplumlara özgüdür. Cumhuriyet k ı t a p . a r ı SÖYLEV Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu 416Sayfa 14.000.000.TL. Ç 6 Ş Türkocağı Cad. No:39/41 34334 Cagaloğlu-Istanbul . Kltap KUİUDU Tfl-ın?.P) S14 Ol 96 Faks:10212) 514 01 95 Sahtekârlıktan Yararlanılarak Milletvekilliği... "Seçim Hukuku"nda sahtekârlık, tam kanunsuzluk halidir ve hiçbir hukuk düzeninde " sahtekârlık" kazanılmış hak doğurmaz. Sahtekârhğı bizzat yaparak hak sahıbi olunamayacağı gibi; bir sahtekârhktan başkalannı yararlandırmak da mümkün değildir. Vural SAVAŞ Yargıtay Onursal C. Başsavcısı A nayasamızın 79. maddesine göre, "Se- çimJerin başlamasın- dan bitimine kadar, seçimin dü/en içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile Ugili bütün iş- lemleri yapma ve yaptırnıa. se- çim süresince ve seçimden son- ra seçim konulanyla Ugili bütün yolsuzluklan, şikâyet ve itiraz- lan inceiemeve kesin karara bağ- lama.. görevi Yüksek Seçim Ku- ruhı'nundur." Tarafsızlıklanndan kimsenin kuşku duymadığı ve Türk hukuk dünyasında adlan daima saygı ile anılacak olan Recai Seçkin ve Nihat Yavuz gibi değerli başkan ve üyelerin yarattıklan ilke ka- rarlanyla, objektif ve yasalara uy- gun bir "Türk seçim hukuku" oluşmuştur. Bu ilke kararlanndan konu- muzla ilgili olan bazılanna de- ğinmek istiyorum. "Kanunsuzlukve tam kanun- suzluk halfcri; iddia ve itirazla- nn süresine bakılmaksı/ın ve se- çimlerin kesinkşmesinden son- ra dahi, TC Anayasası'nın ver- diği görev sebebiyle Yüksek Se- çim Kurulu'nca her zaman eie alınıp karara bağlanabilir (YüK- sek Seçim Kurulu'nun 2173 sa- yıb ilke karan)." "Seçimlerle ilgili yasalanmız- da, siyasi partilerin yasanın ön- gördüğü şarüarariayetetmedik- lerinin anlaşüması halinde, bu partilere verflmiş oylann hesaba kabbnayacağı açıkça bdirtilmiş- tir... İtiraz üzerine, bir partiye verilen oylann hesaba kâtılma- ması gereken hallerde, daha ön- ce kazannuş görünenlerin tuta- naklanmn dahi kendiliğinden hükümsüz olması kanunen zo- runlu bir sonuç olduğundan he- saba katumayan oylar dışında- ki. seçime katılan diğer siyasi partiierie, bagımsız adaylann al- dıklan oy miktanna göre, asıl ve yedek üyetikler, yerine göre ilgi- Û ü veya ilçe seçim kuruDarınca yeniden tahsis olunurve bu işlem sonunda kazananlara tutanak- laru bu seçim kurullannca dü- zenlenerek verilir (\ üksek Se- çim Kurulu'nun 1354 sayıh ilke karan)". "Seçim Hukuku"nda sahte- kârlık, tam kanunsuzluk halidir ve hiçbir hukuk düzeninde "sah- tekârfak" kazanılmış hak doğur- maz. Sahtekârlığı bizzat yaparak hak sahibi olunamayacağı gibi: bu çeşit bir sahtekârlıktan baş- kalannı yararlandırmak da müm- kün değildir. Sahtekârhğa prim verecek, teşvik edecek, önlenmesine yar- dımcı olmayacak kararlar ve- ren: sahtekârlık yüzünden hak kaybına uğrayanlara haklannı teslim edecek kararlar üreteme- yen kişiler, yasadakı sıfatlan ne olursa olsun "hâldmT ' olarak ni- telendirilmezler. Kitekim. Yüksek Seçim Ku- rulumuz da sahtekârhğı daima "tam kanunsuzluk" hali say- mış ve gereğini yapmıştır. Bu genel açıklamalardan son- ra somut olayın incelenmesıne başlayabiliriz: 298 sayıh Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükle- ri Hakkındaki Kanun'un 14. maddesinin 11. fıkrasında, si- yasi partilerin milletvekili ge- nel ve ara seçimlerine ve bele- diye başkanlığ) ile belediye mec- lisi, il genel meclisi üyelikleri ge- nel ve ara seçimlerine katılabil- meleri için illerin en az yansın- da, oy verme gününden en az altı ay önce teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış ol- malannın ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gruplannın bulunmasınm zorunlu olduğu vurgulandıktan sonra, bir ilde teşkilatlanmanın, merkez ilçe dahil o ilin ilçelerinın en az üç- te birinde teşkilat kurmayı gerek- tirdiği belirtilmiştir. 2820 sayıh Siyasi Partiler Ka- nunu'nun 20. maddesinin 1. fik- rasında da, bir ilçede teşkilat- lanmanın, ilçe sınırlan içindeki beldelerin en az yansında teşki- lat kurmayı gerektirdiği, belde sayısı üç ve daha az ıse. belde- nin sadece birinde teşkilat kurul- muş olmasının yeterli olduğu görülmüştür. Anılan kanunun 36. maddesi bu hususu bir kere daha tekrarlamıştır. Bu durum karşısında DE- HAP" ın 3 Kasım 2002 milletve- kili genel seçimlerine girebil- mesi için oy verme gününden altı ay öncesı olan 3 Mayıs 2002 günü yasada öngörüldüğü şe- kilde en az 41 ilde ve bu illerin merkez ilçeleri dahil ilçelerinin en az üçte birinde teşkilatlan- ması gerekirdı. DEHAP, yasalann öngördü- ğü teşkilatlanmayı yapmadan, sahte belgelerle yapmış gıbı gös- tererek, 3 Kasım 2002 tarihin- de yapılan seçimlere katılmayı başarmıştır. Ancak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, basında yer alan yazılan ıhbar nıteliğinde kabul edip, 81 ilin il seçim kurulu baş- kanlıklan ile il valilikleri ve An- kara Emniyet Müdürlüğü'yle yaptığı yazışma sonunda: "-DEHAP'ın seçimlere kaO- labilmek için yasanın öngördü- ğü koşullan 3 Kasım 2002 günü dahi yerine getirmediği, kamu güvenine karşı cüriim işlediği, gerçeğe aykın belgeleıie teşkilat kurulmuş gibi gösterme suçu iş- ledikleriibra/ettikleri >alan bei- geler sebebiyle Yüksek Seçim Kurulu'nca DEHAP'ın seçim- lere girme hakkı ilan edilerek hukuki bir sonuç doğumuna >o) açtıklan, siyasi bir partinin teş- kilat siciline konu olacak ve res- mileşerekkabında siyasi bir par- tiyeteşküatlamia birfikte ülkcyö- netiminde seçilme ve iktidar ola- bilme hakkını sağlayacak belge düzenledikleri ve suçu işleme ka- ran alünda ayn ayn zamanlar- da teselsül ederek işkdikkri vs_" gerekçeleriyle DEHAP yöneti- cileri hakkında suç duyurusun- da bulunmuş ve adı geçen par- ti yöneticileri hakkında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde TCK'nin 3421,80. maddesine göre cezalandınlmalan istemiy- le dava açılmış ve ilgililerin anı- lan mahkemenin 2003 00176 gerekçeli karanyla isteme uy- gun şekilde cezalandınhnalan- na karar venlmiştir. Gerekçeli kararda "™gerçek- te seçimlere kaülma hak ve ye- terüliği bulunmayan DEHAP hakkında seçimlere girme hak- kı ilan edilmiş ve böylece seçim sonuçlan üzerinde etkili olun- muş, doğan bu hukuki sonuç za- rarh neticeler vermiştir" denil- mektedir. Sonuç Sanıklar temyiz yoluna başvur- duklanndan 11 Eylül 2003 gü- nü Yargıtay 6. Ceza Dairesi nde yapılacak duruşmalı inceieme sonunda bu karar onanarak ke- sinleşecek olursa; Yüksek Seçim Kurulu, anayasamızın 138'son maddesi gereğince, bu karan göz önünde tutmak zorundadır. Başka bir deyişle, Yüksek Seçim Kurulu yeni bir inceieme yapıp "DEHAP sahtekârlık yapma- mışnr. Seçime girme hakkını ka- zanmışür" dıyemez. Sahtekârlık kesinleşmiş mah- keme karanyla kanıtlandığına göre "tam kanunsuzluk" hali de gerçekleşmiş demektir. Bu dunımda. Yüksek Seçim Kurulu'nca yapılması gereken iş- lem. 3 Kasım 2002 seçimlerin- de geçerli kabul edilen 31.528.783 oydan, DEHAP'ın aldığı 1.960.660 oyu düşerek önce gerçek geçerli oyun 29.568.123 olduğunu belirle- dikten ve 3.008.942 oy alan Doğ- ru Yol Partisi'nin barajı geçtiği- ni kabul ve ilan ettikten sonra; her ıl için ayn ayn değerlendir- meleryapılarak. sahtekârlıktan yararlanarak milletvekili olanla- nn mazbatalannın iptal edilip, milletvekili olmaya gerçekte hak kazanmış olan Doğru Yol Par- tisi miîletvekili adaylannın maz- batalannı almalannı sağlamak- tan ibarettir. Şiirve Yaşam... Nusret ERTURK Öğretmen | air Metin Demirtaş, La Fontaine'in *Kannca ile Ağustosböceği" masalı- 'nı. şiırbıçıminde yeniden yazdı. Onun bir^ennde şöyle diyor Demirtaş: "Kann- canın ise / Bir eli yağda / Bir eu balda / Ama ne şiir, ne şarkı var havaönda./\f utsuzdur» / Bu yüzden uzun kış geceleri / tçi sıkıhr du- rur. / Çünkü yaşamda / Arpa buğday kadar / Önemli bir yeri var / Şiirin ve şarkmın da." Yaşamlannda arpa, buğday kadar şıire (sa- nata) önem verenlere şapka çıkanr, esenle- rim. Acaba, yaşamımızda şiir ne kadar yer almaktadır? Kişiden kişiye değişse de ben- ce, her kişide bir şiir izi bulunur. Usumu- zun köşelerinde şiir adına bir şeyler yer alır. Ama etkisiz bir dize, ama kişinin damarla- nna sinmiş bir dize... Şiirin, güzellikler çagnştırdığı ortak ka- nıdır. Sözlükler, "şiir gibi" sözünü "çokan- lamh,çokgüzeL,romantik" biçiminde açık- lıyor. Şiir gibi izlence, şiir gibi yol, şiir gi- bi yaşam... Alam(AtenX"Şiir,evinkızıdır" der. O. in- cedir. alımlıdır, uyumludur, duyguludur, güzellik ömeğidir. Kızsız evin (bayansız evin) durumunu bir düşününüz. Kızsız ev, şiirsiz dünyanın yanında bir nokta gibi ka- hr. Söz şiir severlere gelmişken, peki şairle- n yönetici mi yapalım? Olsun bitsin bu iş. Can Yücel'in bir sözü kulaklanmda çınlı- yor: "Kötü şairden başbakan olmaz, Ki şa- ir zaten başbakan olmaz." Şıırın. şairin ye- ri o denli yükseklerdedir. Başbakanlıkda ne? Eski Türklerde şairlere bilge gözüyle bak- malan boşuna mı? Bir zamanlar sosyalist ülkelerde, yayım- lanan bir şiirin geliriyle bir ay geçinildıği- ni biliyoruz. Şiirin kazandığı değere bakı- nız. Yaşamı çekicileştiren birürünü anlamak- tır bunun anlamı. Evlenecek erkeğe malını, mülkünü so- rarlar. Önce, şiire olan yakınlığı sorulsa. daha iyi ohnaz mı? Şaır AB Yüce, evlenen oğluna, gelinine ta- kı olarak ne verdi dersiniz? Cerçevelenmiş iki şiir. Altının kıymetıni sarraf bilir. 12 Ni- san 2003, Cumartesi. Ankara'da bahann kendini gösterdiği ilk gün. Parklar, bahçe- ler. caddeler insan dolu. Dolu olan bir baş- ka yer de. Sayın Sami Karaörenin "Geli- şen Dilimiz ve Şiirimiz" konulu söyleşi sa- lonu. Salonda, çoğunluğu gençler olmak üzerekimleryokki. MMakal,CananEro- nat, N.K. Otyam, Prof. Abidin Kumbasar, Prof. M. Altıntaş, Ayşe KuBn, Ayla Kutlu. Dışarda, soğuk kış aylanndan sonra bahar havası... Burada da. insanı yaşama bağlayan. ona can veren şiir havası... En duyarlı, en çarpıcı, unutulmaz şiirleriyle Nedim'ler, Fuzuüler, Nâzım'lar, A. Kadir'ler, C. Srt- kı'lar. Du*anas'lar. O. VeKler, Kükbi'ler... şiirleriyle soluk ahyorlar. aramızdalar. Şi- irleriyle yıkanıyoruz. annıyoruz. Gözleri- mizpınltılı, ışıltılı. Şiir, etkisıni gösteriyor. Sayın Karaören, gençlere sesleniyor: "Sev- gili gençler, şiire, yaşama âşık olun. Yaşlan- mamak için şiir okuyun." E M R E K O N G A R Yozlaşan Medya ve Yozlaşan Türkçe • Medya ile siyaset arasında kurulan ve demokrasimizi tehdit eden kirli ilişkiler... • Medya dünyamızdan ilginç portreler... • Televizyonlarda ve gazetelerde yapılan yaygın Türkçe yanlışları... • Öztürkçe ve Arapça kökenli sözcüklerin kullanılış ve telaffuz hataları... Prof. Emre Kongar bu kitabında, hem medyamızın ve güzel dilimizin nasıl yozlaştığını anlatıyor hem de bu yozlaşmalardan nasıl kurtulabileceğimize ilişkin görüşlerini açıklıyor. 3. BASIM R E M Z I K I T A B E V I İLK 50 YILIN HEDEFİ: İKİNCİ 50 YILIN HEDEFİ: 14 REKORLU 28 DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU SAYISIZ 2.ÜKLER, 3.LÜKLER+ TAKIM ŞAMPİYONLUKLARI 77.226 GENCE MESLEK + İŞ BAŞARILDI; IERSHANEURİ ÖğrencierM de Universiteye, Anadolu ve Fen ÜSELERİ SffMVLARMA HAZJRLJK KURSLARJ İLE ÖNCE TÜRKİYE'NİN SONRA DA DÜNYA'NIN EN BAŞARIU İNSANLARI OLARAK YETİŞTİRMEK; SEVGİLİ ÖĞRENCİLER !.. BİLGİSAYAR CAHİÜ OLMAY1N!.. SINAVLARDA BAŞARISIZ OLMAY1N. GELİN SİZİ DE ÖNCE TÜRKİYE'NİN SONRA DA DÜNYA'NIN ZİRVELERINE GÖTÜRELİM Beyazıt (0212) :517 92 57 517 92 58 Kadıköy:33611 50 (0216) 338 08 42 Şişi (0212) 230 90 37 234 30 49 Bakırköy (0212) :561 29 06 571 31 31 Internet: www.sampiyon-kurslari.com.tr E.Posta [email protected] PENCERE Keçiler mi Kaçıyop? Üzerinize afiyet bizlere bir şeyler oldu; kendi ken- dimizi kaybetmek üzereyiz; birisi büyü mü yaptı, yoksa hastalandık mı; belli değil... AKP iktidara geleli medyamız sapıttı; Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlan tartışılmaya açıldı... Galiçya vatan mı?.. Değil mi?.. Hükümetin başındaki Recep Tayyip'in kafası adamakıllı karışık; soruyor: "- Kendimize Türk mü desek, Türkiyeli mi de- sek?.." Sınırlanmızı tartışmak bir yana, yurttaşlık üzeri- ne de kafa bulmaya başladık; yakında aynaya ba- kıp şairin ünlü dizesini yineleyeceğiz: "- Ne kadar benzemezmişim bana ben!.." Birde savaşçı kesildik ki sormayın!.. Atatürk ne demişti: "- Yurtta sulh, cihanda sulh!.." Biz ise cihangir Osmanh'ya döndük, salhyoruz: - Ne demek Misak-ı Milli (Ulusal Ant), ne demek Lozan!.. Bizim gözümüz Küreselleşme çağında Anadolu'nun ötesindedir. başkasının toprağında- dır... • Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Almanya'ya gidiyor; birtoplantıdaAlman kadın milletvekilleri bi- zimkine soruyorlar: - Başörtüsü Islamın gereği mi? Müslümanlar dört kadınla evleniyoriar, Kuran'ın emrimi?.. Bizimki yanıtlıyor: "- örtünmek Kuran emridir, dört kanyla evlilik değildir; ama, bazı hallerde çok kadınla evlenme- ye izin var; ben tek eşliyim." Sen Cumhuriyetin Başbakanına bak!.. Nedemeliydi?.. Demeliydi ki: - Bunlar dinsel konulardır, Türkiye laik Cumhu- riyettir; Avrupa 'daki hukuk neyse, bizdeki de odur. Atatürk devrimleriyle 1926 'da Isviçre Medeni Ka- nunu 'nu kabul ettik; aile hukuku Medeni Kanun 'la saptanır; sizin bundan haberiniz yok mu?.. Eğer bilmiyorsanız cahilsiniz, bilerek soruyorsanız çok ayıpi. Dedim ya ipin ucunu kaçırdık... Şirazemiz dağıldı!.. • Medyada yeni bir gargara başladı; Mütareke ba- sını bu kez diyor ki: - Uyum yasalan kabul edildi; ama, bu yetmez, AB'ye girmek için asıl sınav şimdi başlıyor... - Ne olacak?.. - Bakalım bizim yargıçlaria savcılar ne yapacak- lar; uygulamada başanlı olacaklar mı?.. - Ya?.. - Avrupalı lafa değil uygulamaya bakar, yasala- n değiştirmek yetmez... - Deme!.. Biz bu gidişle ve bu kafayla 'Kapitülasyonlar Devri'ne döneriz; Osmanlı'da Avrupa Türkleregü- venmezdi; herkese dudak büker, burun kıvınrdı; dev- letin sözü ve kanunu yetmezdi... • Birisi büyü mü yaptı, aklımızı mı kaçırdık?.. Sı- nırlanmızı tartışıyoruz; Türk olup olmadığımız ko- nusunda ikircikliyiz; savaşçı olduk çıktık; Başba- kan Avrupa'da dört kanyla evlenmenin açıklama- sını yapıyor; AB'ye uyum yasalannı çıkardık; ama, Avrupalı bizi teftiş edecek, beğenirse kararını ve- recek... Bir de gözümüz Anadolu'nun dışınadöndü; dün- ya devleti ayağına sınır ötesi maceraya siftiniyo- ruz... Ne oldu bize, keçileri mi kaçırdık?.. KARMA RESİM VE HEYKEL SERGİSİ Türk Ressam ve Heykeltıraşlarının eserlerinden oluşan serginin geliri TEMA Vakfı Erozyonu önleme Amaçlı Kırsal Kaikınma Projeleri'ne aktarılacaktır. 22 EYLÜL • 4 EKİM 2003 ANTİK PALACE / MAÇKA Spor Cad. Talim Yeri Sokak, Maçka, Istanbul / 0 212 236 24 60 Seminerlerimize bekliyoruz... • Yazma Semineri • Felsefeye Giriş-Felsefe Yazın İlişkisi Semineri • Sinenıa Tarihi Semineri ile yaşamınızdaki sıradanllktan sıynlıp kendinizi geliştirmek. uygulamalı çalışmalarla duygu ve düşüncelerinizi güzei bir dılle yazıya aktarabilmek istiyorsanız: Emin Özdemir Mehmet Eroğlu Ahmet İnam Ali Cengizkan Vıldırım B. Doğan Oğuz Onaran ile birlikte edebiyat ve sinema dünyasında coşkulu serüvenlere hazırsanız, 13 Ekim 2003'te başlayacak yeni dönem seminerlerimize bekliyoruz. A>Tintılı bilgıyi vakfımızdan edinebilırsiniz. Son başvuru tarihi 6 Ekim 2003 - tür. UÖUİARAŞTIRMACI mumcur tTEİti "D ar s Caddesı No '4 KavaKlıde'e, 065J0 ANKARA Tel: (C312* 41^ 77 20 pbx -aks 10312ı 417 5"1 ^6 e-posta jmaggumag org tr *w* umag org tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle