Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2003 CUMA
INCELEME
Bush yönetiminin 11 Eylül bahanesiyle özgürlüklere karşı giriştiği saldın sınır tanımıyor
Demokrasidennekaldı?TÜRKKAYAATAÖV
Bu yazı,jet uçaklanrun dünyanın en
yüksek yapılarından ikisıyle savaşla-
nn yönetildiği Pentagon'un böğrüne
fîize gıbı saplandığı 11 Eylül saldın-
sının yalnız bır, ama çok önemli bir
sonucuyla ılgilidır.
Olay kuşkusuz terönst bır eylemdi.
hatta tanhin en büyük terönst eylemi.
Öte yandan, hemen hiç bilinmeyen bir
gerçek şu: ABD yönetimi halkın gü-
venlik duygusuyla oynayarak Kong-
re'den yeni yasalar geçirdi, Beyaz Sa-
ray yönetim emirleriyle gızli cerayan
edecek askeri mahkemeler kurdu ve
polis hem anayasa, hem insan hakJa-
nyla temelde uyuşmayan yönlere sap-
tı. Bush yönetımi bu adımJan güven-
liğin ve "teröre karşı savaş"ın gereği
gibi sunuyor. Bu bağlamda, ünlü Ame-
rikan mizahçısıMarkTVvain'in bir sö-
zünii anımsatayım: "Gerçek çizmele-
rini ayağına henüz geçirmeden yalan
dünyanın yansını dolaşır"
Bu söz Bush'un günümüz iç ve dış
siyasetine pek uyuyor. 11 Eylül olayı
ABD'ye, ekonomik bunalıma bir ba-
kıma çözüm getıren 1941 'in Pearl
Harbor Japon akını benzen, ama on-
dan da kapsamlı bulunmaz bır firsat
verdi. Hedef içte 1930'larda Başkan
F. D. Roosevett'in getirdiği sınırlı dev-
letçi uygulamalan yok etmek. giderek
1890'lann sınırsız tekelcı sermaye yıl-
Ianna geri dönmektir. 11 Eylül'den
sonra yapılanlar içte kişi özgürlükle-
rine en ciddi tehlikeleri oluşturuyor.
Günümüz Amerikan yönetiminin
özgürlüklere bu vesileyle yaptığı sal-
dın daha uzun vadeli ve daha tehlike-
lidir. Bush'un 29 Ocak tarihJi ünJü ko-
nuşması "her bedefi ödemeye hazır" ol-
duİdannı ilan ediyor. Bedelı yalnızpa-
rasal olarak değil, haklar yönünden sı-
radan AmeriJcah ödeyecek, kazancı da
sendika örgütlenmesı dahıl, özgürlük-
lerin kısıtlanması sonucu tekelci ser-
maye cebıne ındırecektir.
13 milyon klşi taklpte
Amerika'da 13 milyon kişi polis ta-
kibinde. Ilk iki ayda gözaltına alınan
ya da ruruklananlann sayısı bini aştı..
Bu birkaç bin kişınin içinde çocuklar
da var, yeter ki Ortadoğulu, Müslüman,
Arap ısımlı. Asyalı görünümlü olsun-
lar. Okkanın altına türbanlı, uzun saç-
h-sakallı Sih'ler de gitti, Afrika kö-
kenli Amerikalılar ve Hispanikler de.
Bunlann arasında "tanık" olması
düşünülenler, sığınmacılar ve göç-
menler de var. Tümü hapse konuyor.
Güvenlik güçleri gereksiz yere silaha
ve copa davranıyor, zincir ve elektrik
aleti kullanıyor, dövüyor, işkence ya-
pıyor, ırza geçme olaylanna göz yu-
muyor, hatta baa kadınlan artorma yo-
luyla satışa çıkanyor. Polisin kendi
arasında bir "sükut yasası" var, yani
'biz gönnedik" tavn. Tek-tük yazı dı-
şında medya bu gerçeklere eğilmıyor,
çünkü o da Beyaz Saray ve Kongre gi-
bi, aynı tekelin güdümünde.
Demokrasiden payını almamış bir
polis devletinde yer alacak bu olayla-
nn bir bölümü hep vardı. Ancak 11 Ey-
lül'ü izleyen gelişmeler, yeni yasalar
ve kararlar bu gidişı daha kolaylaştır-
dı. Örneğin, II Eylül 'den tam sekiz
gün sonra Kongre"ye bir yasa tasan-
sı sunuldu. Uzun başlığının bsası şu:
"ABD \ürtsever YasasT 342 sayfa-
lık bu taslak yeterince tartışılmadan,
hatta okunmadan kabul edildı.
Pevlet içinde devlet
Bizde Adalet Bakanı'nın karşıtı olan
Başsavcı J. Ashcroft "11 Eylül sakh-
nsuun tekrarianması" ile korkutarak
hemen geçmesini sağladı.Bu yasanın
gümrük kapılannda göçmen denetimi-
ni güçlendirmek ya da daha fazla sa-
yıda çevirmen istihdam etmek gibi
yararlan olabilir. Ancak zaran çok da-
ha fazla. "Terorizm'' anlayışı öylesi-
ne geniş tutulmuş kı, yönetim üstün-
de "basla" kabul edilebilecekherşey
sanki teronzmin ta kendisi.
Bu yasa güvenlik güçleriyle casus-
luk ve karşı-casusluk kuruluşlan ara-
sındaki farkı ortadan kaldınyor. Bu
farkın yok oluşu çok önemlidir. CIA
1947'de kurulduğundan bu yana dış
bağlanhlarla ılgiliydi ve gizli yürüftü-
ğü işini bazen dedikodularla sürdürü-
yordu. Açık çalışan güvenlik güçle-
ri ise suçlanan kişi dahil. herkesin eleş-
tirebileceği bilgiyi açık mahkemele-
re sunuyordu.
Ancak artık CIA. FBI gibi güven-
lik güçlerinin topladığı bılgiden de
yararlanacak ve sanki bır mahkemejü-
risiymiş gibi hareket edecek. öte yan-
dan, suçladığı kışiye mahkemenın ta-
nıdığı haklan tanımayacak. Böylece,
nerdeyse 'devlet içinde devlet' olan ve
gizli eylemlen zaten denetlenemeyen
CIA'nın gücü daha da artıyor.
Aynca güvenlik kuruluşlan terö-
rizmle ilgili olmayan olaylarda da ge-
11Eylül olayı ABD'ye, ekonomik bunalıma bir bakıma
çözüm getiren 1941 'in Pearl Harbor Japon akını benzeri,
ama ondan da kapsamlı bulunmaz bir firsat verdı. Hedef içte
1930'larda Başkan F. D. Roosevelfin getirdiği sınırlı devletçi
uygulamalan yok etmek, giderek 1890'lann sınırsız tekelci
sermaye yıllanna geri dönmektir.
A,.merika'mn tarihine damga vuran bu trajedik
olaydan. Afganistan ve Irak savaşlan için yararlanan Bush
yönetiminin içte bir de özgürlükleri kısması daha da uzun
ve kötü sonuçlar yaratacak bir gelişmedir. Amerikan
demokrasisinden geriye ne kalmışsa, onun da yitirilmesi
söz konusudur.
11 Eylül, kuşkusuz terönst bir eylemdi ve
niş gizli arama yetkileri kazanmakta,
telefon dinleme ve bilgisayara girme
gibi eylemlerde özgür kalmaktadır.
'Sahlpsizler' yandı
Yasada 'Yabancı devlet ajanı" kap-
samı öylesıne geniş ki bir insan hak-
lan derneği üyesı bile bu tanırrun içi-
ne sokulabilir. Başsavcının kişiyle il-
gili "yeterince kuşkusu" varsa, kişi
gözaltına alınacak, ülkesine geri gide-
meyecek durumdaysa zindanda son-
suza dek kalabılecektır. Bu durumda,
"sahipsiz'' bınnın zindanda çürümesi
işten bile değil. Suçlanan kışinin avu-
kat tutma hakkı da kısıth. Amerikan
tarihinde hiçbir zaman yasayla onan-
mış böylesine gizlilik olmamıştı.
Yeni yasa özgür toplum geleneğine
ve ABD Anayasası'na aykın olan "do-
layt suçu" da kabul ediyor. ABD Dı-
şişleri Bakanlığı'nın kara lısteye aJdı-
ğı herhangi bir örgütle, ne türlü olur-
sa olsun, en ufak bir bağlantı, kişiyi
"dotaybsuçlu" durumuna düşürebüır.
Gene bu yasa yönetime bazı yaban-
cılan ülkeye sokmama yetkısi veriyor
ki bu da McCarthydönemıne bir baş-
ka yoldan dönüştür. Nihayet, bu yasa
daha çok bizim bölgemizle bağlantı-
lı olanlara uygulanıyor. 11 Eylül 'ü
gerçekJeştirenler Müslüman ve Arap
olabilir ve bu saldınya karşı ciddi tep-
ki degerekebılir, ama gerçek şu ki özel-
likle Amerika'dakı Müslümanlar ve
Araplann çoğu bu saldınyı kınamış-
tır. Aynca, ne izlenen 13 milyon ne de
gözaîtındaki binlerce kişi saldından
ötürü suçludur. Bu arada, terorizmle
bağlantılı ama Ortadoğuluya hiç ben-
zemeyen bazı kışilerin ellerini kolla-
nnı sallayarak dolaştıklannı da akıl-
da tutmak gerekir.
BeyazSaray 'emir'leri
Demokrasi-karşıtı gelişmeler bu
yasayla sınırlı değil. Bush, 13 Kasım'
da ilan etriği "YöneticiEmri" ile yurt-
taş olmayanlar için askeri mahkeme-
ler kurdu. Buna göre bazı kişiler giz-
lıce muhakemeedilecek, "suçlanka-
ıutiannıazsa masum sayılacaklarT il-
kesi çiğnenerek, haklannda idam da-
hil, her türlü karar üçte iki çoğunluk-
la alınabilecekrir.
Bush anayasaya karsı
Kuruluş belgesine göre, kanıtlar ya-
sa-dışı yollardan toplanabilecek, da-
vaya federal bir mahkeme yerine as-
keri yargıçlar kurulu bakacak, sanık
aJeyhindeld her şeyı görmeyecek, böy-
lece iddialan yanıtlayamayacak, Ang-
lo-Saksonsistemindeherkaranjüri oy-
birlığıyle verirken burada üçte iki ço-
ğunluk yeterli olacak ve temyiz hak-
kı bu kişiye kapalı tutulacakur. Böy-
le bir sürecin sakıncalan ortadadır.
Anayasanın jüriyi emreden Altıncı
Değiştirge'sini Başkan Bush kendi ka-
ranyla ortadan kaldıramaz. Bu neden-
le bazı Avrupa ülkeleri saldınyla bağ-
lantılı olabilecek birkaç kişiyi yaka-
lamış olduklannı düşünüyorlarsa da,
Amerika'da kabul edilebihr hukuk öl-
lur.
çülerinden bu denli geri çekilme kar-
şısında yollamayı reddediyorlar.
Bush 13.233 numarah başka bir em-
nyle de 1980'e değin geri giderek o
tarihle bugün arasındaki tüm Beyaz Sa-
ray belgelerini dış dünyaya kapadı.
Başkan Bush'a yepyeni bir ayncalık
tanımış olan bu emir, Amerikan Ana-
yasası'nı,yasalanveözeUikle 1978 ta-
rihli Başkanlık Belgeleri Yasası'nı çiğ-
ner.25 Kasım 2002 tarihli Anayurt
Güvenlik Yasası görünürde ülkeyi sa-
\oınan tüm çabalan
u
kap$amü duru-
ma getirip birleştirmek" amacını güt-
mektedır. Bunun için de Anayurt Gü-
venlik Bakanlığı kurmuştur. Güven-
likJe ilgili birçok kuruluş böylece bu
merkeze bağlanıyor ve 170.000 kişi ay-
nı çafıda toplanıyor. Daha önce Beyaz
Saray'ın güvenliğinden sorumlu olmuş
olan eski Pennsylvania Valisi T. Rid-
gebubakanJığagetirilmiştir. Ameri-
kan yönetimi bilgi toplamı, karar ve
uygulamayı bir odakta bir araya getir-
me ve güvenlik güçleri arasındaki
"çaüak" sesleri de sustunna peşinde.
Seçilmiş bazı gruplann özelliUe reva görüldüMeri kötü muamele insanın nefesini kesiyor
Irkçılığın intikam süred
Başkan Ointon ve ondan
önceki dönemlerden pek
farklı olmayan ama
şiddeti ve baskıyı önemli
ölçüde artıran Bush yönetimi
uygulamalan daha çok belirli
dınsel ve etnik gruplara karşı
işliyor. Bu yeni geh'şmenin
aynlmaz bir parçası ABD'de
gene öne çıkan ırkçılıktır.
Irkçılığa karşı savaşım
1960'larda atılımlar yapmıştı.
Ondan sonraki yıllarda kayda
değer bir ilerleme yok.
Denebilir ki Amerikan ırkçılığı,
bu kez, bir "intikam sürecine'' girdi.
"\urtseverfik" ve "anayurda bağhhk
1
Kendi anayasasını bile
çignemekten
kaçuımay an Bush
yönedminin izlediği
'demokrasi karşıü'
poiitikalardan en çok
memnun olan da
İsrail'in BaşkanıAriel
Şaron oldu.
gibi
yüce kavTamlann yanlış kullanımının peşinde,
demokratik muhalefet sınırlandıktan başka,
seçilmiş bazı gruplar özel olarak kötü
muamelenin hedefı oldular.
Müslümanlığın bedeli ağır
O denli ki "Doğulu" görünümlü diye sayılan
binleri ve onbinleri bulan bazı kişilere reva
görülen muamele insanın nefesini kesiyor.
Hedef güya "11 Eylül terörisfleri". Ancak,
Amenka'da izinle çahşıp da adres değişikliğini
en geç on gün içinde resmi makamlara
bildirmeyen Ortadoğulu bir Müslümanın
başma çok şeyler gelebilir. Daha önemJisi,
Amerika'daîd Araplann birçoğu Hıristiyan
olduktan başka, Amerikan Müslümanlannın
yüzde 4O'ı Afrika kökenlilerdir. Yüzde 25'i
Hindistan ve Pakistan'dan gelen
Müslümanlardır. Araplar, AfganJılar, Türkler
ve Azeri, Özbek, Türkmen ve Tatar benzeri
Türki halklar daha sonra gelir. Zenciler
arasındaki Islam akımı 1930'da başlamış, ilk
önderi W. D. Fard dört yıl sonra polis vahşetine
kurban olmuştu. EüjahMuhammed41 yıl
önderlik yapmış. "eski kuşak"tan umut kesen
yeni Müslüman siyahlar Malcolm X'de karar
kıhmşlardı. Bunlar bugün Amenka'da bir çeşit
tt
aknr
önetiınw
altında yaşıyorlar. Bır bölümü
yurttaştır, geri kalanı yeşil kartlı ya da vizeli
çahşanlar. Onlara bu konularda Göçmen
Dairesi (INS) yerine artık "Ulusal Ceza Bilgi
Merkea" bakıyor. Bir Amerikan yurttaşı
"yannş" bir Füistinli dostuyla yemek yedi diye
tutuklannabilir, askeri mahkemede ıdama
mahkûm edilip öldürülebilir de.
ABD dostları
ABD'nin müttefıkJeri ve dostlan da bu
demokrasi- karşıtı gidişten etkilendiler.
Dünyanın "en eski
demokrasisi'" diye bilinen
Bntanya demokrasi geleneğine
çoktan sırt çevirdi. 1967'den
2000 'e değin geçirdiği ve
Asyalılan hedef alan birtakım
yasalan, 11 Eylül'den sonra 25
Aralık 2001 tarihli yeni "anti-
terör" yasası izledi. Centilmen
görünümlü Ingiliz polisi de
bundan böyle düedığini
durdurup arayabilecek,
telefonunu dinleyecek,
bilgisayar notlanna el
koyabilecek. 11 EylüTün
yarattığı demokrasi-karşıtı tepkinın rüzgânna
Âvustralya da tutuldu. Çokkültürlü bir toplum
yolunda bazı mesafeler almışken, şimdi
iktidarda yabancı düşmanlığıyla 10 Kasım
2001 seçimini kazanmış olan, aşın sağcı John
Howard oturuyor. Gelişmelerden en memnun
olan da İsrail'in Başbakanı Ariel Şaron dur.
Skandallarla dolu askeri ve siyasal yaşamı olan
ve Ortadoğu'da çok sayıda nüldeer başlıklı
füzenin tepesinde oturan bu kişi, Filistinlilere
(Amerikan silahlan ve bilgisi çerçevesinde)
dilediğini yapmış, bu arada büyük-baba
görünümlü "saygın bir devlet adamı" statüsüne
yüceltilmiştir. "11 Eylül" Amerikan geçmişine
damga vurmuş trajik bir tarihtir.
Bundan Afganistan ve Irak savaşlan için
yararlanan Bush yönetiminin içte de
özgürlükleri kısması daha da uzun ve kötü
sonuçlar yaratacak bir gelişmedir. Amerikan
demokrasisinden geriye ne kalmışsa,
onun da yitirilmesi söz konusudur.
BIR BAKIMA
SERVER TANILLI
Bu Sesi lyi OkumalıL
Çevre ve kentle ilgili sorunlanmız, doğaJ ve tarih-
sel miras karşısındaki umursamaz tavrımız, yalnız
uzun vadeli değil güncelde de etkiliyor bizi. Korkunç
ve yaygın bir bilgisizlik ve egitimsizlik, neyin ne ol-
duğu ve nereye götüreceği konusundaki bilinçsiz-
lik egemen toplumumuzda. Buradan kalkarak, söz
konusu gerçeklere aydınlık serpen eserlerle daha ya-
kından ilgilenmeliyiz.
Günlerdir, Ahmet Oktay'ın, Türkiye Iş Bankası
Kültür Yayınian'ndan çıkan Metropol ve Imgelem ad-
lı krtabını okuyorum elde kalem. Yazann, her za-
manki kılı kırk yaran, titiz ve nüanslı çalışmalanndan
biri.
Kitapta, şu fıkrin altını iki kez çizmişim: "Metro-
pol uzamı, beşiğimiz ve mezanmızdır. Bu başlan-
gıç ve son noktası arasında geçen, geçecek olan
yaşamımızı düzenleyebilmek için iki uç arasında
olup bitenleri, bu olup bitenlerin imgesel ve sim-
gesel düzenlenişlerini bilmemiz, anlamamız, tahay-
yül etmemiz ve yorumlamamız gerekiyor." (s. 56)
Pek çarpıcı bir hatırlatma!
Ona kulak verip, kitabı, örneğin belediyecilerimiz
ve partililerimiz arasında kaç kişi okumuştur, merak
etmez misiniz?
Ama asıl önemlisi, Ahmet Oktay'ın bu güzelim
eseri yazmış olması, sesi...
•
İçinde bulunduğumuz dönemin -belki- en başta-
ki özelliği, büyük gerçeklerin altını çizen seslerin
yükselişi. Onlan, yankılana yankılana bir topartanış,
bir "çığlaşma" izleyecek.
Belleğimizde kalmıştır ve bilinçli olarak görüp ya-
şadık da: Demokrat Parti, 1950'de, sakat birseçim
sisteminin sonucu olarak, abartılı bir rakamla iktida-
ra geçtiğinde, Meclis'teki çoğunluğuna bakıp aklı-
na ne ki geliyor yapmaya kendini mezun saymıştı.
Istediklerini yaptı da: Ama arkasında hiçbir olumlu
demokratik anı bırakmadan, bir tarihsel fırsatı çar-
çur edip yıkıldı gitti.
Şimdi sadece yalakalannca anılıyor...
Dikkat ediyoruz, aynı şey tekrarlanırgibi, ya da tek-
rarlanmak isteniyor: AKP, yine sakat bir seçim sis-
teminin sonucu olarak geldiği iktidardan "ne kadar
yararlanabilirsem, kârdır" deyip umursamaz davra-
nışlar içinde.
Doğaydı, çevreydi, laik mirastı...
Bütün bu konulardaki sorumsuz girişimlerine kar-
şı, en haklı uyanlara kulaklannı tıkar halde. Durup dü-
şünmek de yok; "Biz düşündüğümüze göre doğ-
rudur" anlayışıyla, "Yine de yapacağız" ısran için-
de.
O en haklı uyanlar da Çankaya'dan.
Cumhurbaşkanı olarak, Sayın Sezer, Anayasa'ya,
yasalara dayanıp, ilkesel ve hukuksal hatırlatmalar-
da bulunuyor; yani dürüstçe görevini yapıyor.
Başka ne yapabilir ki?
Bir ilke ve hukuk yanlışına düşmemek için, aslın-
da nimet söyledikleri anlayana.
Ama nerede o idrak, o ihata, o izan?
Üstelik yığınla çirkef kalem, saldırganlık ve ku-
durganlık içinde... Çankaya'ya çatmak, bir kural
olup çıkmış halde; iktidara yalakalığın ise haddi he-
sabı yok...
Cumhurbaşkanı'nın orman talanına vetosu, bir
hukuk dersidir ve her şeyin satılık olmadığını da ha-
tıriatıyor. Devlet kesesinden tarikata bağlı okullara
gönderilmek istenen 10 bin yoksul öğrenci bahane-
siyle çıkanlan kanunu veto ederken, laik rejimin te-
meline konmaya çalışılan dinamiti açığa çıkarmış-
tır.
Şimdi sırada, üniversrteler için çıkanlacak yasa var.
Onu başkalan izleyecek...
Uzatmayalım: Birçatışmaya doğru götürülüyoruz...
Iktidardakilerin "dinci sabıka"s\ bizi aynca kaygı-
landınyor. Sayın Sezer, tarihsel bir misyonu da yük-
lenmiş olarak sapasağlam yerindedir. CHP'nin, mu-
halefet partisi olarak, fazla bir şey yapamayışı, el-
bette hüzün vericidir. Şimdilik tek etkileyici ses,
Cumhurbaşkanı'nın.
lyi ki o var!
Ancak, tek ses olarak da kalmayacak o.
Halkımız ve demokrat güçler, bu sese kulak ver-
meli ve iyi okumalıdırlar onu!..
Değişim programı
7 ülkeden otuz beş
genç Türkiye'de
tstanbul Haber Servi-
a -Boğazıçı Gençlık Der-
neği "UludararaaGenç-
lik Değişim Programı",
Ahnanya, Arnavutluk,
Sırbistan ve Karadağ,
Bosna-Hersek, Bulgans-
tan ve Yunanistan'dan 35
gencin katılrmı ile sürü-
yor. Dernek, "Uluslara-
rası Gençlik Değişim
Programı" ile önyargı-
lardan annmayı ve genç-
lerle ortakbirA\Tupakül-
türü oluşturmayı hedef-
hyor. "OÎrtakbir A>Tupa-
hnk" kimliğini oluştur-
mak için gerçekleştirilen
buluşmada göçmerüerin
sonınlanna çözümler de
araruyor.
Etkinlikler kapsamın-
da Sabancı Cni\ersitesi
Iletişim Merkezi'nde
"Irkçıakve Yabancı Se>-
mezfik" konulu bir sem-
pozyum yapıldı. Proje
yetkilileri Özge İskit ve
uknurYenidede Anado-
lu'nun yüzyıllardır köp-
rü görevi yaphğım belir-
terek Türkiye'nin göçten
bahsetmek için ideal bir
yer olduğunu söylediler.
İTO Baskanı Mehmet Yıldırım:
Formula 1 Türkiye
için bulunmaz firsat
Spor Servisi - İstan-
bul'da 2005'te yapılma-
sı düşünülen Formula 1
(F-l) Yanşlannı kamu-
oyuna tanıtmak amacıy-
la dün îstanbul Ticaret
Odası'nda(ÎTO)birba-
sın toplannsı düzenlendi.
Toplantıda konuşan
ITO Başkanı Mehmet
Yıkbnm, dünya insanının
Türkiye'yi halen geri kal-
mış, yetersiz bir ülke ola-
rak düşündüğünü belır-
terek "Bu kötü ünajı si-
Bpyerinetamamrviafark-
h bir Türkiyeporiresi çjz-
mek için yapılmaya çab-
şılan taruûmda F-l yanş-
lan bulunmaz bir firsat
olarak önümüze gelmiş-
tir" dedi. F-l "ın ülke tu-
rizmine sağlayacağı ya-
rann ortada olduğunu
kaydeden Mehmet YıJdı-
nm," 2005te Türkiye'de
yapdacakvanşlara 20-30
bine yakuı turist gelmesi
bekleniyor" şeklinde
konuştu.