05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 2003 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER CUMHURBAŞKANI, Terörie Mü- cadele Yasası'nın 8. maddesinin kal- dnlışını geri çevirirken açıkça söyiemiş- ti: Maddeyi kaldırmak yerine, amaca ve uluslararas) hukuka uygun bir de- ğtşiklikten geçirmek daha doğru olur- du. Teröfü onlemeye yarayan, ama dü- şûnce özgüriüğünü engellemeyen bir değişiklik pekâlâyapılabijirdi. Aynhkçı şiddet yoluyla gerçekleştirmeyi sayu- nan düşünceyi özgürlük çerçevesine sokmaksavunulamazdı. Zaten, Ulus- örarası Af örgütü gibi kuruluşlann dü- şünce özgürlüğü tanımlamasına, bir düşünceyi gerçekleştirmekiçin şiddet kullanımının savunulması girmiyordu. Sayın Sezer, bunu yaparken bir nok- tayı daha açıklarnaktan kendini ala- mamıştı: "Görüşümü Milli Güvenlik Kunılu 'nda da dile getirdim" diyordu. Bunun anlamı açıktı: Kendisinin görü- şü, askerin de paylaştığı bir görüştü. Buna karşın, iktidar çevreleri yasa- daki yaklaşımda yine de ısrar edecek- lerini vurgulamaktan geri kalmıyoriar. Daha esnek bir anlatım kullanan Sa- yın Adalet Bakanı dışında, hepsı. Galiba, bu ısrann gerisinde mırtia- MUMTAZ ŞOYSAL İşbirliği ka deşilmesi ve olanca açıklığıyla or- taya konması gereken birsorun, bir he- sap var. O on aylarda herkesin yavaş yavaş O fark etmekte olduğu bir gerçeği Sayın Başbakan'ın da fark ettiğini gös- teren bazı belirtiler söz konusu. Birin- ci ağızdan duyanlann aktardıklanna göre, o da "AB'nin bizi tam üye yap- mayacağı belli ama, bizyineyapacak- mış gibi davranıp istenenleri yerine getirelim de ülkemiz daha demokra- tik, insan haklanna daha saygılı duru- ma gelsin "demekteymiş. Böylesine bir "mış gibi" yaklaşımının çok kişice paylaşıldığı da gerçek. Yalnız, dikkat edilmesi gereken bir nokta var AB'nin istedikleriyle halkın istedikleri, dıştan Sevr düşüncesini süraürrrek isteyenlerie Kemalist cum- huriyeti yaşatmak isteyenlerin zorun- lu saydıklan aynı şeyler midir? Dikkat edilirso, bazı konularda AB ile Ikinci Cumhuriyetçiler ve AKP'liler arasında açıkça ifade edilmeyen, belli belirsiz de- vam ettirilen, neredeyse "sinsi iüifak" denebilecek bir yakınlık yar: Üçü de özellikle askerin sistem içindeki yerini ve ağırlığını değiştirmeye yönelik yak- laşımlarda ağız birliği eder gibiler. ( ^ üneydoğu, anadilde eğitim, din VJI özgürtüğü, Kıbns türünden, as- kerin belli bir tutumu benimseyip sa- vunduğu konularda da aynı tablo. Demokrasi, insan haklan, özgürlük ve banş için mi? Yoksa, "Askerin ısrartı olduğu bu konularda Avrupa 'yı da arkamıza ala- rak biz ağırbasar ve ısranmjzda başa- nlı olursak, bu devleün ve ülkenin ge- leceği açısından varmak istediğimiz hedeflerin önündeki en önemli, en güçlü, en etkili engeli biraz daha yıp- ratmış, zayıflatmış, etkisizleştinniş olu- rvz" hesabı mı? Görünürdeki yanıltıcı- lığı dolayısıyla, Cumhuriyete yönelik tehditlerin belki de en tehlikelisi budur. Anayasaların Değiştirilmesi... PENCERE 500-999 kontör yüklerseniz ayda 1000 kontör ve üteri yükleısente kontör yüklerseniz kontör yuklersenb 4 yıllık ve üstü Hazır Kart'lıya 3 yılhk Hazır Kart'tıya 2 yıllık Hazır Kart'lıya 1 yıllık Hazır Kart'kya 1982 Anayasası değiştirilmeli ve yeni baştan düzenlenmelidir. Bu doğru ve olumlu bir yaklaşımdır. Ne var ki anayasa yapımı ve değişikliği, düşük oranda toplumsal desteğe sahip olan bir partinin tekeline verilemez. M. İskender ÖZTLRANLI A KP iktidan, partinin iz- lencesinde, seçim bil- dirgesinde ve acil ey- lem planında bulunma- yan 1982 Anayasası'nı tümden değiştirme özlemini hükü- met programıyla ortaya koymuştur. Önce 1982 Anayasası'nda birkaç madde istenilen biçimde değiştirile- cek, partinin genel başkanı, başbakan yapılacak, sonra da "özgürlükçü, kı- sa, açık ve anlaşıhr" bir anayasa ger- çekleştirilecektır. Bu yaklaşımla "ço- {ulcu, kaühmcL, ö^ürlükçü bir hukuk devleti' 1 amaçlandığı söylenmekte- dır. Bu planm birinci aşaması gerçek- leştirilmiş, kişiye özel bir anayasa de- ğişikliğiyle Tayyip Erdoğan'ın önü CHP'nin de desteğiyle açılmıştır. Bu değişiklik, toplum kesimlerinde bir tar- tışma yapılmadan ve toplumsal bir uyuşma sağlanmadan birkaç gün için- de sonuçlandınlmıştır. Ve kişiye öz- gü bir değişiklik olduğu için Cumhıır- başkanının vetosuna uğramıştır. Ne \'ar ki Meclis, hiç değışiklik yapmadan es- ki görüşünde direndiği için Cumhur- başkanı, son düzenlemeyi onaylamak zorunda kalmıştır. Bilindiği gibi Tay- yip Erdoğan Siirt seçimlerinden son- ra, millervekili ve başbakan olabil- miştir. Şimdi ise anayasanın kimi maddeleri bir kez daha değiştirilmek, bu arada eğitim sisteminde değişik- likler yapılmak istenmektedir. Daha sonra sıra yeni bir anayasa yapımına gelecektir. Çünkü Tayyip Erdoğan ta- rafindan okunan ikinci hükümet prog- ramında da yeni bir anayasa yapıla- cağı belirtilmiştir. Bu hususta hazır- lıklara da başlanmışhr. Hukukun odak noktası Siyasal ikidar, muhalefeti yanına alsa bile dilediği gibi bir anayasa ya- pabilir mi? Anayasalar nasıl değişir, yeni bir anayasa nasıl yapılır? Soru- nun özü buradadır. Anayasalar, hukukun odak nokta- lan, belirli bir toplumun siyasal, sos- yal ve toplumsal düşüncelerini yan- sıtan temel yasalardır. Bu nedenle anayasaya aykın bir yasa çıkanlama- yacağı gibi, genel hukuk kurallanna ve evrensel hukuk ilkelerine aykın anayasa da yürürlüğe konulamaz. Ya- sama organınm görevi bir partinin ya da bir grubun kendine özgü düşünce- sini değil, toplumda var olan nesnel (objektif) hak anlayışını yazılı metin haline getirmekten ibarettir. Anayasa değişikliklerinde cumhu- riyetin temel kurallanndan geriye gi- diş de söz konusu olamaz. Bu konu- da Anayasa Mahkemesi'nin 16.6.1970 tarihli ilginç bir karan vardır. Bu ka- rarda, "iktidartann suurta bir yetkiye sahip olduklan" belirtildikten sonra, "siyasal iktidarlann Türktoplumunu geriye götürücü ana>asa değişiklikle- rini gerçekleştirmeye yetkisi yoktur" tümcesine yer verilmiştir. Özgûriükten korkan anayasa 1982 Anayasası, ulusal istencin or- taya çıkardığı bir anayasa değildir. Belirli bir azınlığın hazırladığı bir metnin beş general tarafindan düzel- tilmesi sonucunda oluşturulmuştur. Bu nedenle de ınsanla çatışmış, top- lumla çatışmış, demokratik kitle ör- gütleriyle çatışmıştır. Bu anayasa, Atatürk gibi bir devlet kurucusunun vasiyetnamesini iptal eden bir ana- yasadır. Özgürlükleri nedensız yere la- sıtlayan, insana ve insanın kurduğu ör- gütlere değer vermeyen bir anayasa- dır. Özgürlük ve otorite dengesmi sağlayamadığı için, özgûriükten kor- kan bir anayasa olarak nitelenmiştir. Yürütmeyi yasama karşısında güç- lendirmiş, yargıyı ise arka plana ite- rek yargı bağımsızlığını zedelemiştir. Siyasal iktidarlar, 1987, 1993, 1995, 1999 ve 2001 yıllannda ufak tefek değişiklikler yapmışlarsa da, bu de- ğişiklikler çok sınırlı kaünış, isteni- len sonuçlan vermemiştir. Düzenli bir toplumda temel bir ya- Hukukçu sa olan anayasalar, ikide bir değişti- rilmezler. Amerikan Anayasası, bir- kaç maddesinde yapılan değişiklikler- le 225 yıldır yoirürlüktedir. Anayasa- lar yapıhrlar, yargısal denetimler so- nucunda gelişirler ve çağdaşlaşırlar. Ne var kı yargının bağımlı olduğu ül- kelerde anayasaların yargısal yorum- larla gelişmesi, çağın gereklerine uy- durulması olanaksızdır. Anayasa yapma ve anayasa değişik- liği, toplumsal bir uzlaşmanın ürünü olmalıdır. Bir partinin ya da çeşitli partılerin çıkarlanna göre belirlene- cek olan bir anayasa, hiçbir zaman toplumsal gerçeklen yansıtamaz, top- lumun sesini ve istencini ortaya ko- yamaz. Bu istem ve istenci. ancak toplumun rüm kesimlerinin oluşrura- cağı bir "Kurucular Kurulu", ya da parlamentoda grubu bulunsun bulun- masın tüm partilerin. çeşitli kamu güçlerinin. demokratik kitle örgütle- nnın birliktelıği yansıtabilir. Anaya- sayı değiştirme ya da yeni bir anaya- sa yapma girişimi de ancak böyle bir yöntemle başanlı olabilir. AKP'de de aynı yöntem Bundan önceki koalisyon partileri ne yazık ki bu gerçeği benimsememiş, üç beş maddelik değişiklıklerle ana- yasal yasaklann ancak bir kısmını kaldırabilmiş, büyük bir kısmını ise kaldıramamıştır. Özgürlüklerin bir kesimini verebilmiş, ötekileri vere- memiştir. Bağımsız yargı sorununa ve millervekili dokunulmazlığı kan- serine parmak basamamıştır. Atatürk gibi devlet kurucusunun anayasa ile iptal edilen vasiyetuamesini gündeme getirememiştir. AKP iktidan da bu- güne değin aynı yöntemi uygulamış, toplum kesimleriyle iletişim kurma- dan kendi çıkarlan doğrultusunda bir- kaç maddelik anayasa değişikliği yap- maya kalkışmıştır. Yazılı oylann ancak yüzde yirmi beşini aldığı halde, çarpık bir seçim yasasıyla Meclis'te yüzde altmış beş- lik bir çoğunluğa sahip olan bir par- ti, "uhısalirade" ile "siyasalirade"yi birbirine kanştırarak, önce anayasa- da kişiye özel bir değişiklik yapmış- tır. Bunu da çeşitli toplum kesimle- rinin ve anayasal kuruluşlann görüş- lerini almadan üç beş gün içinde ger- çekleştirmiştir. Şimdi ise hem birin- ci hem de ikinci hükümet programın- da belirtilen yepyeni bir anayasayı yürürlüğe koyma hazırlığındadır. Egemenlik ulusnndur 1982 Anayasası değiştirilmeli ve yeni baştan düzenlenmelidir. Bu doğ- ru ve olumlu bir yaklaşımdır. Ne var ki anayasa yapımı ve değişikliği, dü- şük oranda toplumsal desteğe sahip olan bir partinin tekeline verilemez. Anayasalar, toplumun tüm katmanla- rının ortak düşüncesinin ürünü ol- malı, toplumun tüm kesimlerinin ka- tılımıyla bir uyuşma, uzlaşma ve an- laşma sonucunda biçimlendirilmeli- dir. Anayasa, ancak böylesine bir yak- laşımla değişebilir ve ancak böyle bir yöntemle çağdaş bir anayasa yapıla- bilır. Bilindiği gibi uzun süreden be- ri ülkemizde kısa bir anayasadan söz edenler, anayasayı din kurallanna gö- re değiştirnıek. "egemenlik ulusun- dur" söylemini"egemenlikAllah'ın- dır" biçimine dönüştürmek. "laikli- ği kendilerine göre tanımlamak" ıs- temişlerdır. Şimdiki iktidann öncüle- ri olan bu kişi ve partiler, bugüne de- ğin emellerine ulaşamamışlardır. Çün- kü kısa anayasalar ancak dikta rejim- lerine özgüdür. Bir zamanlar Napol- yon, "anayasalarm kısa ve anlaşümaz" olması gerektiğini savunmuştur. De- mokratik anayasalar ise "ülke, insan vedoief" eksenlı, "cumhuriyetivede- mokrasiyi koruma" amaçlı oldukla- rından kısa olamazlar. Bu nedenle ev- rensel kurallara, Cumhuriyet rejimi- ne ve Cumhuriyetin niteliİderine ay- kın bir değişiklik yapılamayacağı gi- bi, bu temel ilkelere ters yeni bir ana- yasa da yapılamaz. Kaydtnızı ceple lardan, adresinden, n (arama başına 2 kontör) yaptırabilirslniz. Haar Kart aboneıik yaşme fter ayın 1. gününe göre fıesaplanır. Abonelik yaşına bagı konrârtef sadece t * oefa hazarelır. Kazandığınız kcotârter bir sorraki aydanrtjbareneşit oöfünerek 5 aytia hatüraza yükle™. Şırket aaına kayrt* haöar 3 dar»>degik*-. KontöfBızdene Kayt olmak için songün 30Eylûl,'Ç03tûr. HAZIR KART KOOP-C'DEN DUYURU B O L U - Y E D İ G Ö L L E R - ABANT D O Ğ A TURU ve Erdal ATABEK'le Söyleşi 11-13 Temmuz 2003 (iki gece - iki gündüz) KARACASU TEML4L TESİSLERİ (BOLU) İki kişilik odada kişi başı 140.000.000.- TL Tek kişilik oda 150.000.000.- TL 0-7 Yaş Çocuk Grubu Ücretsiz / 7-12 Yaş Çocuk %50 İndirimli * Yedigöller'de Doğa ile Iç Içe Gezi, * Öğlen Mangalda Piknık Yemeği, * Otelde Kaplıca Olanaklanndan Yararlamna, * Gölcük Bölgesi Gezisi, * Abant'ta \blculuk Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdakı numaralan aravınız. Tel: (0 212) 520 21 91-92 - 514 18 08 - 09 Fax: 520 50 23 I E-mail: cumhuriyet@cumhuriyetmahallesı.com.tr Kemalran'in Kaçımlamaz Önceliği ve Zorunluğu... Açıkoturumda yanımda oturan profesöre bir din- leyici sordu: - Siz Kemalist misiniz?.. Profesör yanrt verdi: - Hayır, ben Kemalist değilim, liberalistim... • Uzmanlığın dışında kalan gerçekler vardır, okul- larda öğrencilere belletilecek denli saydamlaşmış- tır; bilimsel yöntemlerie sürekli denetlenen ve ye- niden üretilen kimi gerçekler üzerindeki ortak pay- da çağdaş toplumun harcını oluşturur. Tanm toplumundan sanayileşmeye yönelen in- sanlığın tarihsel öyküsü 'Rönesans' ve 'Reform'\a uç verip 'Aydınlanma 'ya erişti, Avrupa'da din dev- letinden laik düzene geçiş, artık herkesin paylaş- tığı temel bilgi kıvamındadır; bu süreci kavrama- yan kişi, insanlığın bugününü de anlamaktan yok- sunlaşır. Aydınlanma'nıntanımıaçıktır; 'Aklın inançtan, bi- limin dinden bağımsızlaşması...' Gatileo'nun yaşamöyküsü bu tanımın bir insan- da vurgulanmasıdır, okul sıralarında öğrencilere belletilir; Avrupa bu ölçekte zenginleşen uzun bir tarihsel serüveni yaşayarak laikleşti; sanayileşme- nin yarattığı burjuva ve proletarya sınıflannın par- lamentarizmde yönetime katılmalanyla demokra- tikleşti... überalist ya da sosyalist olabilmek 'Aydınlanma Devrimi' kapsamında olanak kazanabilir; 'Aydın- lanma'sa. bir toplumda ne sosyalist, ne liberal par- tiye yer vardır; işte Iran, işte Sudi Arabistan... • 'Kemalizm' Islam dünyasında Aydınlanma'nın adıdır; bugün bir buçuk milyar nüfuslu Müslüman coğrafyasında Avrupa Biriiği'yle özdeşleşmeye en yakın ülkeTürkiye'dir; bu sonuçAtatürkçülüğün ba- şansından başka bir şey değil!.. Peki, Batı'da dinci devleti yıkan Aydınlanma Dev- rimi'nin Anadolu'daki simetrisini oluşturan Kema- lizm'in hukuk yapısı nedir?.. Padişahlık ve hilafetin yıkılması, din devletinin ta- rihe gömülmesi, öğretim biriiğinin gerçekleştiril- mesi, insanı birey yapan Medeni Kanun'un benim- senmesi, kadının ve erkeğin ilişkilerini saptayan aile hukukunun çağdaşlaştırılması, kadına seçme seçilme haklannın onaylanması, vb... 27 Mayıs devrimiyle de önemli bir atılım yapan Kemalistler demokratikleşme yolunda hukuk ya- pısını geliştirdiler. 1961 Anayasası'nın sağladığı kurumlar ve haklar olmasa bugün Türkiye Avrupa Biriiği'ne aday sayılabilir miydi? Hukuk devleti il- kesi, sosyal devlet, yargıç bağımsızlığı, Anayasa Mahkemesi, sendikal haklar, toplusözleşme, grev hakkı, üniversite özerkliği, vb... Kemalistlerin ana- yasaya yazdıkları kurumlardır. • Avrupa'da yüzlerce yıl süren Rönesans-Reform- Aydınlanma sürecinin bir Islam ülkesinde en kısa sürede gerçekleşebilmesi ancak tek partili dev- rimle hayata geçirilebilirdi; çok partili rejimi de Tür- kiye'de bir Kemalist yürürlüğe koydu... Kimdi o?.. Ismet Inönü!.. Bilimsel bir veridir ki bugün Türkiye'de dinci dev- lete karşı olan herkes zorunlu olarak Kemalist sa- yılır; ama bunlann içinde kimi sosyalist, kimi libe- ralist, kimi sağcı, kimi solcu olabilir... Tümü de güncel durumunu Atatürk e borçludur. TEŞEKKÜR Geçirdiğim trafik kazası sonucu yaptıkları ameliyat ve sonrasında sağlığıma kavuşmam için çaba gösteren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroşirürji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. MEHMET ZİLELİ ve ekibindeki hekimlerden Doç Dr SERTAÇ İŞLEKEL ile Op Dr SEDAT ÇACLI, Dr TAHSİN ÜLCEN ve Dr DİLEK ÖZENÇ'e; tüm servis hemşirelerine ve personeline teşekkür ederiz. EMİN ÖZEN ve AİLESİ TEŞEKKÜR Oğlumuz ONUR'dan sonra minik EFE'nin de doğumunu gerçekleştiren, bizden yakın ilgisini esirgemeyen Opr. Dr. SERHAT SAKIZ a. Ebe Hemşire GÖNÜL HATİPOĞLU'na JFK Hospital 3. kat Bebek Servisi'nin tüm çalışanlanna teşekkür ederiz. BİNNUR & NECOET KESKİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle