Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2003 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUSLER
ARADABİR
M. SELİM OKÇAY
Hukukçu-Eski Asker
Kabahat Kimin?..
Milletvekillerinin mi?.. Parti liderierinin mi?.. Yoksa insa-
nımızın mı?..
Bence hepsi de kabahatli ama en büyük kabahat, inanın,
bızim insanımızda.
Şöyle bir düşünelim, milletvekillerimizi nasıl seçiyoruz?..
Eğer delege sisteminden söz ediyorsak bu delegelerin na-
sıl seçildiğini bir düşünelim: Şu günlerde partiler delegele-
nni seçiyorlar. llçe başkanlıklannın gözetiminde mahalleler-
de oluyor, hangimizin haberi var, hangimizin ilgisi var... Bir
sandıkta kayrtlı partililerden birisi o sandığın delegesi olu-
yor. Hiç kimse ilgilenmediği için açıkgöz olan ya da işi olan,
çıkan olan kişi gidip oyunu kullanarak kendisini delege seç-
tiriyor. Hatta gitmeden ilçe görevlisi o kişi için pusula dol-
durup kullanıyor ve dilediğinin delege olmasını sağlryor.
Bundan sonra artık iplerdelegelerin elinde. Milletvekili aday-
lannı bunlar belirtiyorlar. Delegeler bittyor adayların kendile-
rini arayacağını, isteklerini sıralıyorlar. 0 sözü alıyorlar...
Adaylar gidip dolaşmazlar ise bu aday hiç çalışmadı, olu-
yor ve seçilemiyor. Seçim zamanı da halk artık parti liaeri-
nin ağzına bakıyor ve oyunu kullanıyor. Milletvekillerinin hep-
si delegelere göbekten bağlı; iş takiplerinden başka bir işle
uğraşmıyor, uğraşamıyor. Seçilmek için, delegelere ulaş-
mak için elbette para da gerek! Dolaşmak, araba tutmak,
yemekler vs. derken, para oluk gibi gerek. Yoksa sadece
kendini yetjştirmiş olman yeterii değil. Paran olacak!.. Ya ken-
dinde olacak ya da borç alacaksın. Borç veren, tabii işini bi-
liyor. Milletvekili bir de böyle bağlanıyor. Artık bu milletveki-
linden bu millete hayır gelsin. Oh.. Oh...
Bunun sonuçlannın çok vahim olduğunu Başbakan bas
bas bağırarak söylüyor. Memleketi soyup soğana çevırmış-
ler, dıyor. Kim seçti bunlan; bu halk. Kim atadı bunlan; haV
kın seçtikieri... Delege seçimi daha demokratik görünüyor-
sa da aslında görüldüğü gibi hiç de demokratik değil. Mer-
kezden seçimde, parti lideri, partinin ağır topları kendileri-
ne biat edecek kişileri seçtikieri için, demokratik olmadığı
açık. Delege sisteminin bu çarpıklığı liderieri bu yöne sürük-
lüyor. Parti lideri delege sisteminin sakıncalanndan kurtul-
mak ıçın ben seçeyim diyorsa da bu da olmuyon ya kansı-
nın eline düşüyor ya da ağır toplann elinde oyuncak oluyor.
Eğer insanımız ilgili olsa, meydanı açıkgözlere bırakma-
sa delege sistemi doğru ve daha demokratik. Ancak yazık
ki ilgili değiliz. Zaten eski Yunan fitozoflanndan birinin bir sö-
zü var; "Eğer toplum gelişmemişse demokrasi çok tehhke-
lidir" diyor. Tıpkı tavuk-yumurta sorunu gibi önce toplumu,
bireyteri eğiteyim, sonra demokrasiyegeçelim desek, bu ara-
da toplumu kim yönetecek...
Aynca bizim bir de handikapımız var, din kıskacı!.. Ate-
türk bunu görerek laik bir rejimi topluma yerleştirmış, ama
benim yobaz, gelişme öyle olmaz" diyor. Onun için bol bol
imam-hatip lisesi açıyor ve kendisine sorsan, toplumda her-
kes önce imam olmalı, diye yanrt veriyor. Işin en acı yönü
de en laik geçinen kişilerin toplumu imam-hatip okullan ile
doldurması. Şimdi nasıl kişiyi, toplumu geliştireceksin?. Çık
bakalım işin içınden...
Atatürk'ün koyduğu sisteme dokunulmadan aynen yürun-
se idi şimdi en ileri bir toplum olurduk. Bu apaçık belli. Her
önüne gelen biraz yonttu, ortaya acayip bir biçimlenme çık-
tı. Artık düzeleceğinı beklemek bence hayal!.. Tek kurtuluş:
Atatürk'ün öngördüğü bu sistem doğru idi... Halkımız sa-
dece sosyal olarak değil ekonomik olarak da ancak ve an-
cak Atatürk'ün sistemi ile gelişebilir.
'Akbaba'nm Ortakları
Yeni Yüzyıl gazetesinde, 20-29 Temmuz 1997 tarihleri
arasında yayımlanan "Fethullah Gülen ile New York
Sohbeti" başlıklı, Nevval Sevindi ile yaptığı söyleşisinde
Fethullan Gülen, "Amerika dünyanın dümenmdedir...
ABD'nin desteği olmadan dünyanın hiçbir yerinde bir iş
yapılamaz" demiştir.
VURAL SAVAŞ Yargıîay Onursal C Başsavcısı
1
977 yılı Ağustos ayrnın son
günlennde, CHP Gençlik
Kollan'nın Edremit'te dü-
zenledıği toplantıda kürsü-
ye çıkan CHP İzmir MiUet-
vekili Sükyman Genç şunlan söy-
lüyordu:
"Kaphaüzıninveenıyerpalianin
gerçekbir demokrasiye ve özgüriü-
ğe tahammülü yoktur. Geri kalmış,
yoksulve sömürükn ülkelerin maz-
hım halkJannuı kalkınmaya ve öz-
güriûlderine kavuşmaya yöneiikça-
bşmalanna tahammülü yoktur. Bu
yokJakiyönetimleresahip ülkeienk
ne yapar ne eder, kardeş kavgalan
yaranr. Kendi kamplannda eğjtögi
general ve subaylara darbeler yap-
ünr. Gctişmekri ötıler. Olmazsa. as-
keriveekonomikambargoiar uygu-
lar, iktidar partileri içinde böJün-
mekryaraor. Türkiye de bugün, bu
çemberinrçindekihalkalardan bi-
ridir. Emperyatizm. çok uluslu şir-
ketier. tekekri sermaye, Türkiye'yi
dcönemBjeopoBtikduruınunu göz
önünde bulundurarak sürekli de-
netim ve gözetimi altmda tutmak is-
ter. Bunun için de vapamayacağı şey
yoktur. Buna karşıbk Türkiye'yi yö-
netenler, bu ülkegerçekleriniaz çok
bflenkr, bele bir de genel oy Oe işba-
şma getmiş iktidariarsa.istersebu ik-
tidar Demırel ve 'Millıyetçi Cep-
he' iktidan olsun. kapitahzmin her
istecbğme gözü kapah'evet' deroek
gücünü kendinde bubmaz. tşte ka-
pitafizmin katlanamavacağı da bu-
dur. Bu 27 Mayıs öncesinde de böy-
leydi Bugün de böyledir. yann da
böyleolacaktır. Etrafımtzdaki çem-
berdaralryor, kapftafizm göreceksi-
niz MC iktidarma bfle davanama-
yacak, en geç 1979 Nisam'na kadar
şöyle ya da böyle bu iktidan alaşa-
ğı edecektir. Bizce günümüzün en
önetnH konusu bu. Yani demokra-
sKçsahçobbflnie,içHnizegirmişka-
pkaizmle,CIAile,Amerikafle, onun
yerti işbirtikçüemle baş edebilme
vealetolmama.Günümüzün önem-
li konusu bu. Pahahlıkü, partizan-
hkö, şuydu,buydu,bunlarçokikin-
ci planda işJer. Aiihmm başumza
devşirelim. oyunlara düşmeden de-
mokrasimize sahip çıkahm." (Sü-
leyman Genç, E ıçağın Sırtındaki
Türkiye, s. 6).
Süleyman Genç'in öngörüleri, üç
yıl geçmeden gerçeHeştı. Ülkemiz-
deki siyasal tslamcnar iktıdara gel-
menin, iktidarda kalmanın ve kafa-
lannda tasarladıklan düzeni ger-
çekleştirebilmelennın tek yolunun
ancak ABD'ye kayıtsız şartsız tabi
olmaktan aeçtığinin bilincindedir-
ler.
Yeni Yüzyıl gazetesinde, 20-29
Temmuz 1997 tarihleri arasında ya-
yımlanan "FethuflahGülenile New
York Sohbeti" başlıklı, Nevval Se-
vindi ile yapnğı söyleşisinde Fethul-
lan Gülen, "Amerika dünyanın dü-
menindedir_ ABD'nin desteği ol-
madan dünyamn hiçbir yerinde bir
iş yapdamaz" demiştir.
ABD'nin dümeninde ise, üyele-
ri arasında David Rockefefler (Cha-
se Manhattan Bank ı. HenryKissin-
ger (Eskı ABD Dışışlen Bakanı),
Zbignie* Brzezinski (Eski ABD
Millı Savunma Danışmanı), Robert
Mc Namara (Eski Düııya Bankası
Başkanı). Bffl Clinton (Eskı .\BD
Başkanıh Baba George Bush (Eski
ABD Başkanı), JimnıyCarter(Es-
ki ABD Başkanı), DickCheney (Es-
ki ABD Savunma Bakanı ve halen
ABD Başkan Yardımcısı). Gerald
Ford (Eski ABD Başkanı), Waher
Mdndale (Eskı ABD Başkan Yar-
dımcısı), Colin Powefl (Eski ,\BD
Genelkurmaj' Başkanı ve halen Dı-
şişleri Bakanı), Madefine Albright
(Eski ABD Dışışlen Bakanı), John
M. Deutsch ın (Eski CIA Başkanı)
bulunduğu CFR'nin (Council on
Foreign Relations - Dış llişkiler
Konseyi) bulunduğu. bu dünyada
olup bitenleri yakından izleyen her-
kes tarafından bılinmektedir
Bu konuda pek çok eser ve araş-
tırma yayımlandı. En aynnhlı bil-
gıler içeren kitaplardan bin. Tımaş
Yayınlan arasında 2003 yılında çı-
kan AtiDa Akar'ın. "Derin Dünya
Devieti" adlı eseridir.
Atilla Akar bu eserinde tüm bel-
geleri değerlendirerek şöyle demek-
tedir (s. 102 ve devamı):
"ABD'de görünürde esas olarak
iki parti (Cumhuriyetçi ve Demok-
rat) oysa gerçekte tek parti vanhr:
CFR Partisi! Çünkü hangi parti se-
çimikazanırsa kazansm sonuçtahü-
kümetin ve devletin kiBt noktakrv
nı CFR'b kadrolar ohıştunır. Za-
ten CFR'nin heriki partiden de üye-
si vardır. Eğer Cumhurivetçikr ka-
zannuşsa 'Cumhuriyetçi' üyeleri
hükflmette yer ahrlar,eğerDemok-
ratiar kazaıunışsa bu kez CFR'nin
'Demokrat' üyeleri dohışur hükü-
mete veBeyazSaray 'a. Sonuçta kay-
beden kim ohırsa olsun her koşul-
da kazanan CFR'dir. Gerçekte ik-
tidara o gehniştir ve zaten o hep ik-
tidardadır. Ama toplum böyle gör-
mez ve tuttuğu taran kazandığı için
safbir sevinç gösterirve ülkesinin ne
kadardemokratik okhığundanözel
bir krvanç duyar! Oysa bu. gerçek-
te tek taralh bir oyundur; ve tek
oyuncuvardn-: CFR.Gerçeksistem'
böyle işlemektedir. Dofcj\«r>1a şu ve-
ya bu partinin kurduğu bir hükü-
met CFR'nin 'derin' politikalan-
nın dışına çıkamaz (Çıkma eğilimi
gösterdiği an. Kennedy ve Nixon'un
başına gelenler geür!) Partilerin bu
derin potra'ka karşısındaki program
veyasöviemfarkhhkian ancak tefer-
ruat olarak kafar. Perde gerisindeki
asıl iktidar her zaman CFR'dir.
"CFR'nin misyonlanndan biri,
dünvadagelişenvçgetişebilecekulu-
sal direniş harekeflerini. de\Timci
çıkışlan dağrtmak, ezmek, müm-
künse asimik etmek olarak tarif
edilmektedir. Bu haiiyle CFR, aynı
zamanda bir' karşı de%-nm entemas-
yonali'nin yürütme organı gibidir.
Dûnyadabirçokülkede; darbeler,su-
ikastiar\e kontr-geriüa yöntemlern-
le\üriitülen özelsavaşlann CFR'nin
denetinı veinisryatifinde gcliştiği id-
dia edilmektedir.Aynca bu ülkeler-
de isbhükçi kadrolar yaratılarak
kcndikrinc uygun bir yönetim yer-
leşmesi sağlanmaktadır. Diğer bir
deyişle emper>ahzm' denen olgu-
nun sh^si bevni CFR'dir.
Ikinci Dünya Savaşı sonrası dö-
nemdeCFR.ikiotuşumundaha' gi-
rişimcisi' rolünü üstiendL Bunlar-
dan Uki. 1954 yılında kurulan ve
Derin Dünya nın Avrupa ay-ağıru
oluşruran Bilderberg Grup'tu.
CFR'nin ikinci türevi ise David Roc-
kefeUerin bizzatözel girişimi ile ku-
rulan ve ABD - Avrupa - Japonya
üçgenini kapsa>an Trilateral Com-
mtssk)n(İjçlü Komisyon)'du. David
RockefeDer,CFR" nni,Biklerberg'in
v<e Trilateral Komisyonun en önem-
li ve değişmez üyesi idi. Zaten CFR
veTrilateral onun girişinıiern. di. Ni-
tekimbutemel\apdarm amacı,Roc-
kefeller aüesinin ve diğer büyük ser-
mayedarlann çıkarlanna yönelik
bir Amerikan potitikası belirlemek-
ti. Birçoksa\-aş \c çeşrtJi ülkelerde or-
ganize edilen darbeler ashnda CFR
tandanslı\dı. CIA >a da Pentagon
CFR'nintaşeronlan gibiydi İştebu
nedenle David Rockefeller, sadece
çok zengin olduğu için değil, aynı
zamanda arkasındaki bu güç nede-
nhie 'ABD'run ve diinv anın en güç-
lü adamf sayılmaktadır.
_ Türkiy*. l hısal Kurtuhış Sa\a-
şı verme iradesigösterebilmiş ve Or-
tadoğu'nun kilit noktasında bulu-
nan bir ülke olarak ABD' nin daima
ilgi odağı ounuştur. 40'b yıDann ba-
şından başlayan bu macerah ilişki
içindeTürkiye sürekli olarak bağnn-
hhğıartan ülkekonumunasüriiklen-
miştir. ABD ile her yakınlaşma iUş-
kisi Türkiye'nin bağnnsıztığınaindi-
rOen bir darbe olmuş ve bu durum
günümüzekadarartaraksürmüştür"
Yaz bitmeden.
Hemen bir STS Satış Noktası'na
ugrayın...
Nokia cep telefonunuzu
aın...
Ouiksilver'dan sıze özel birtişört
kazanın.Bu kampanya Nokia 2100,3300,3410,3510i. 3650,5100,5210,6100,6310i, 6610,6800,
7210,7250ı, 7650,8310,8910i, 9210i cep telefonlan için geçerli olup stoklarla sınırlıdır.
i CFR'nin
TürkiyeHe bakış açısL»
M. Emin Değer'ın. Toplumsal
Dönüşüm Yayınlan arasında çıkan
-Ottadaki Bahk Türidye" adlı ese-
rinde (s. 65f tam merni bulunan,
CFR'nin en etkili üyelerinden ve
aynı zamanda Başkan Eisenhower'ın
Baş Danışmanı NeteonAMrichRof-
kefeller'in Başkan Eisenhower"a
1950 yılının Ocak ayında yazdığı
mekrup Türkiye'ye bakışmı açık
bir biçimde ortaya koymaktadır.
Şöyle diyor bu tanhi mektubun-
daNe'lson Aldnch Rockefeller: "Biz
askeri paktlanmızı kurmayıve sağ-
lamlaştırmayı hedefalan tedbirier-
ledevametmeüyiz_Büyüköl-
çüde poütik ve askeri nüfiız
garantileyecek genişlikte bir
ekonomik \a\ilmaplanmı As-
ya, Afrika ve diğerazgetişmiş
bölgeterdeuygulamakzorun-
dayız. _ -Yardımda- birinci
gruba. bizimle dost olan ve
bize uzun süreli askeri pakt-
laria bağlanmış olan ülkeler
girer. Bu ülkelere vapılacak
yanhmlar w açılacak kredi-
kröncelikle askeri niteükteoJ-
mabdır. Oltaya Yakalanmış
Balığın Yeme thtiyacı Yok-
tur GenişletilmişikDsadivar-
don,-örneğinTürkiye'ye-ba-
n haDerde düşünülenin tersi
sonuçlar wrebilir. \ani ba-
ğımsızhk eğilimini arttınp,
me\ cut askeri paktlan zayît-
latabfltr. Butipülketere-Tür-
Idyegibi- doğrudan doğnıya
iktisadi yardım da yapılabi-
Br ama bu bize uygun \e bağ-
lı hükümetJeri iktidarda tu-
tacakve bize düşman muha-
fifleri zararsız bırakacak bi-
çinı ve miktarda olmahdır_.
AVTII zamanda ABD ile işbir-
Bgine hazır yerö işadamlan-
na yardım armnlmab \eböy-
lece bu isadamlannm,ılgılı ül-
kenın ekonomısınde kilit nok-
talan ele geçirmelen. buna
da>anarak politiketkilerinin
artması sağlanmahdır."
Ne zaman ABD'nin bize
yapabıleceği yardımlar ve
ryıhkler hakkında politikacı
ve yazarlanmızın söyledik-
leri ve yazdıklan hakkında
düşünsem. şu fikra aklıma
geliyor
Hayat tecrübesi olan bir
kışiye u
Azrafl çocuk dağıt-
yor" di>e müjde veımek is-
temışler: o da -Eümizdekile-
ri de almasın da_" diye ce-
vap vermiş.
NOKİA
CONNECTING PEOPLE
Sonuç
Bunlan bilmeden, TLîSİ-
AD'ın tutumunu anlamanın.
ABD'nın "StratejikUşak''la-
nnı ıktıdardan uzaklaştınna-
nın güçlüğünü. bizı Atatürk-
çülükten uzaklaştıran ve ulu-
sal reflekslerimizi körelten
"AvrupaBirjiğiMaceramız''a
neden sıcak bakmadığımızı
beyni yıkanmış u
Üçüncü
Dünya Aydmlanmız''ın anla-
masına olanak bulunmadığı-
nı biliyorum.
Ülkemızi emperv alist dev-
letlenn kıskacından kurtara-
cak fikırler üretemedığimız
sürece, onurlu bir ülkenın
onurlu vatandaşlan olama-
yız. İşsizlik. fiıkaralık ve çağ-
dışı yaşantı kaderimız olur.
PENCERE
Askeri Müdahale
Olursa...
önceki gün müydü?.. Hüseyin Baş gelmişti,
kahveler içilirken düşündüm..
Kaç yıl içerde yatmıştı?..
Sormadım.
Baş'ı uğuriarken Sirmen'in odasının önünden geç-
tik, Ali de yatmıştı; koridorun ucundan beyaz sa-
kalıyla Erdal Atabek göründü...
Üçü aynı koğuşta değiller miydi?..
Oktay Akbal, Hikmet Çetinkaya ve daha nice
arkadaşımız hep askeri yönetim dönemlerinde içe-
ri girmişlerdi.
Aklım yine karıştı.
Insan unutuyor, Cumhuriyet dedin mi, teröre kur-
ban gidenlerbizde..
Askeri yönetimlerde hapse atılıp işkenceden ge-
çirilenlerde bizde..
Sayısını unuttum.
•
Yine bir askeri yönetim döneminde, Nadir Na-
di, Istanbul Sıkıyönetim Mahkemesi'nde -birya-
zısında suç unsuaı bulunduğu için- yargılanıyor...
özellikle seçilmiş küçük bir oda ve özellikle se-
çilmiş biryargıç...
Yargıç tepeden bir bakışla soruyor:
- Adınız?..
Nadir Bey midesinden hasta..
Berin Hanım'la yan yanayız..
Çıktık, Selimiye'nin uzun koridoriannda yürüyo-
ruz; Nadir Nadi'nin midesi bulandı, çıkaracak..
Berin Hanım hazıriıklıydı, çantasından birnaylon
torba çıkanp verdi..
Benim ıçim kalktı..
Göğsüm daraldı.
•
Son günlerde iktidara yalakalık yapan gazetele-
rin en şavalak köşelerinde Cumhuriyet suçlanı-
yor...
Ne diyorlar
'Cumhuriyet askerci, müdahale istiyor.'
Gel de gülme!..
Bizim şavalaklann anlamadıklan bir şey var; Cum-
huriyet ne askercidir, ne sivilcidir; bir fikir gazete-
sidir; iktidarda ister asker olsun, ister sivil olsun,
Cumhuriyet fikrinin arkasında durur.
•
Cumhuriyet, askeri müdahale istemez!
Tecrübeyle sabittir ki bugün bir askeri müdaha-
le olursa dinci iktidara yalakalık yapan malûm ga-
zeteler hooop diye dönerler, bu kez askere yala-
kalıkta ipi göğüslemek için birbirieriyle yanşmaya
başlariar...
Cumhuriyet, 'fikri mûstakim' olduğu için topun
ağzındadır.
Yine biz kötü kişi oluruz...
Allah göstermesin, bir askeri müdahalede, bu-
günkü şavalaklar hemen öne geçerter.
•
Işşirazeden çıktı, kimi gazeteye baktığınızda sa-
nırsınız ki iktidarda AKP yok...
Asker var...
Dinci iktidara yalakalık yapmakyolundaipin ucu-
nu kaçırmış bir sürü köşe yazarı, askeri düşman
sayıp veryansın ediyorlar...
Yine aynı gazeteler Irak'a asker yollanması için
pekhevesliler...
Aklı başında yurttaş bu tezgâhın arkasında ne-
yin yattığını elbette biliyor...
Bir ülkedeki medya parasal güdülenmeye bu
kadar bağlandı mı, çekiver kuyruğunu!..
YEŞİL VE MAVİNİN BULUŞTUĞU
BODRUM-BİTEZ'de
HOTEL NATUR
•••
Kişi Başı Yanm Pansiyon.: 40.000.000.- TL.
Sabah Kahvaltısı ve Akşam Yemeği Açık Büfe
Odalarda klıma, mınibar. TV, saç kurutma. balkon,
sauna, masaj, fıtness. tenis. bisiklet, yüzme
havuzu, kapalı açık restaurant,
bar, snack bar, özel restaurant, engelli odası,
eğlence geceleri ve tam gün doktor.
Tel: 0 252 • 363 77 74 (5 Hat). Fiks: 0 252 - itö V 83
www.natnrhotel.com
hotel
BIGEHAN
48 Oda 125 yatak kapasiteli
otelimizin tüm odalarında klima,
uluslararası görüşmelere açık telefon,
duş wc ve balkon bulunmaktadır.
Aynca havuz bar ve restaurant
(açık büfe) hizmetinizdedir.
Ovacık mevkii Ölüdeniz/FETHİYE
HERSEY DAHİL 39.900.000
Tel: 0252 610 09 71 - 0252 616 69 72 -
0252 616 69 71 Fax: 0252 616 70 94