07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 TEMMUZ 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J V U l_j J. LJ M\ kurtur(âcumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKIN Hüzünlerle saklambaç / smail Uyaroğlunun adını anan nere- deyse kalmadı artık! Galiba en son, Memet Fuat'ın hazırladığı antolojiye alınmayışına kızmış ve zehir zemberek bir yazı yayımlayarak ortalığı yangın yerine çevinnişti. 1978'de yayımlanan "Aşktan ve Umuttan Aldını Rengimi" ve ardından ge- len "Yakında" adlı şıir kitaplanyla şiir okur- lannın büyük beğenisini kazanan Uyaroğlu, "Hayatı Karşılayan Şiirler" adlı üçüncü ki- tabıyla kimılerinin kıskandığı. çekemediği bir şair kıvamına gelmişti. Ne olduysa, "Beyaz elbiseni giyip gelmiş- sin/Kirleteyim diye seni" dizeleriyle başla- yan şiiri yayımlamasından sonra oldu; özel- likle şu kıta pek çok okıırun tepkisini çekti: Kızsın ne güzel, kan olur her yer Sonra giy gene beyaz elbiseni Kızsın ne güzel kan olur her yer Bembeyaz bilsin daima sokaklar seni Özdemir Asafın "Bütün renkler aynı hızla kirieniyordu/ Birinciliği beyaza ver- diler" dizelerinin etkisinın hissedildiği şiiri- ni şöyle bitırir Uyaroğlu: "Bembeyaz bilsin daima sokaklar seni/Önünde yalnız kan renginde bir düğme". tsmail Uyaroğlu, uyaklarla akıp giden şi- irin sonuna "düğme" sözcügünü koyarak uyumsuzluğunu dile getırir. Şiirin adı da za- ten "Aykırı Uyak: Düğme"dir. Aldığı ödül- lerinjürilerinde bulunan birçok şair ve yazar, bu şiirinden sonra Uyaroğlu "nu kınama ya- zılan kaleme alır. Hatta aralanndan. seçici kurulda kendisine oy verdiği için okurlardan özür dıleyenler bıle çıkar. Ne gariptir ki, şa- irin etkilendiği Özdemir Asafın ıki dizelik şiiri de "Jüri" adını taşımaktadır! şans getlren bebek: Uğur Nadire Hanım ve Şinasi Bey, doğan üçün- cü çocuklanna "Seyhan" adını koymayı dü- şünürler. Ne de olsa, öteki çocuklannın ad- ları Beyhan ve Ceyhan'dır. Ama Şinasi Bey'in, doğacak çocuğun şansına arkadaşla- nyla ortak aldıklan piyango biletine büyük ikramiyelerden biri çıkınca uyaktan vazgeçi- lir ve bebeğe "Uğur" adı verilir. Mum ışığının dans ettiği duvardaki takvim yaprağında "22 Ağustos 1942" tarihi okun- maktadır... Savaş ve yokluk yıllan olduğun- dan, elektrikler her zamanki gibi kesiktir o gece... Bu yüzden. gaz lambası ve mum ışı- ğıyla aydınlatılan bir odada dünyaya gözle- rini açar Uğur Mumcu!.. Sevgi Özel var bir de!.. "Uğur Olsun" ad- lı kitabıyla bizlere Uğur Mumcu'nun yaşa- möyküsünü sunan, okuyanın belleğinde bir- çok bilginin, duyarlılığın yeniden doğması- nı sağlayan usta yazar, soyadı gibi bir insan! Edebiyat bır denizdir. Yüzme bilmeyen ye- teneksizler, bellerini geçmeyen sularda ona buna su atıp, polemik yazılanyla kendilerini göstermeye çalışırlar. Dalgıçlar ise sığ sular- da deve güreşi yapanlara aldınş etmeden ge- çer giderler yanlanndan. Onlann yeri derin- lerdir. Sevgı Özel böyle bir dahş sonrasında bizlere sunduğu kitabında, Uğur Mumcu'nun oyuncaklannı da tanıtıyor: "Top meraklı- sıydı, daha parmak kadarken... Bir lastik top, onun için en değerli oyuncaktı." Uğur Mumcu da 27 Haziran 1974 tarihli, çocukluğunu anımsadığı yazısına şöyle baş- lar: "Çocukluğumuzdan kopuk kopuk anılar kalmıştır belleklerimizde. Kum doldurduğumuz kovalar, küçük lastik top- lar ve hep kavga ettiğimiz o komşu çocuk- ları... Güzel, şirin oyunlarımız vardır. tp atlamış, top oynamışızdır hepimiz." Şiirler de yazmıştır Uğur Mumcu. Onlardan biri her çocuğun oynadığı saklambaç oyunu üzerine kuruludur: Hüzünlerle saklambaç oynadım Hiç sobelenmedim Hep ebe oldum. Anahtarları oyuncak yapardı Şinasi Bey, çocuklanna kitaplar, dergiler alan bir babaydı. Ceplerinden şeker, sakız, Cahit Eriş, Kültür Bakanlığı'ndan destek bekliyor Anadolu kültür mirası: BakırEVRİM KAYA Anadolu ile tanışıklığı Milattan Önce beş binli yıllara dayanan bakır, Anadolu halk kültürünü geleceğe aktarmayı amaç edinen Cahit Eriş'in Anadolu Antik Bakır ve El Sanatlan Işletmesi'nde tarihe tanık sanat yapıtlanna dönüşüyor. Alman Büyükelçihği'nin isteği üzerine Berlin'de geçen mayıs ayında açtığı sergisiyle dünyaya açılmanın ilk adımını attığını belirten Eriş, ortaya çıkanlan yapıtlann paylaşılıp aktanldıkça anlamlı hale geleceğini söyledi. Kültür ve sanata adadığı 60 yıllık yaşamında Avrupa'nın hemen bütün müzelerini gezdiğini, sanat ansiklopedilerini incelediğini anlatan Eriş, işletmesinin kurulma öyküsünü ise şöyle aktardı: "Sanat beninı için vazgeçilmez bir tutku. Bakırsa Anadolu'yu en iyi anlatan malzeme. 60 yaşındaki Cahit Eriş, "Bakır, lu'yu en iyi anlatan malzeme" Yapılacak tek şey bu iki vazgeçilmezi bir araya getirmekti, ben de bunu yaptım." Baba mesleği kuyumculuğun yanı sıra ressam ve dekoratör olan Eriş, bakınn artık tabak, tencere, semaver işlemeciliğinden kurtanlması ve kültür- sanatın hizmetine sunulması gerektiğini savundu. Milyarlarca lıra zararda olmasına karşın bu mücadelesinden vazgeçmeyeceğini belirten Eriş, devletten ve özellikle de Kültür Bakanlığı'ndan destek bekliyor. Türkiye'de bir ilkin gerçekleştirildiği atölyede, 18 akademik başlık altında toplanan sanat yapıtlan; kalıp, baskı, döküm yapılmadan, testere ve makas kullanılmadan, tamamen elle, bakınn yüzünden üzerine işleniyor. Istanbul Göztepe'deki atöh/esinde ham bakın renkten renge, desenden desene onlarca sanat yapıtına Anado- dönüştüren Eriş, diyor. "Bu işten kâr beklemiyorum. Benim isteğim çalışma stili, figüratif ve teknik özeUikler bakımından bırakın Türkiye'yi, dünyada da bir benzeri daha olmayan bu eserlerin tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılmasının sağlanması" dedi. Eriş, Türkiye'de bakır el işçiliğinin kaybolmak üzere olduğunu ve sahip çıkılmadığı sürece de tarihe gömüleceğini vurguladı. hatta oyuncak bile çıkardı kimi akşamlar. A- ma, bir çocuğun en çok sevdiği; kendi yap- tığı ya da keşfettiği oyuncağıdır. Bunun Uğur Mumcu için de geçerli olduğunu Sevgi Özel'den öğreniyoruz: "Ustaların demiri dantel gibi işlediği, hiçbiri ötekine benze- meyen, başka kapıyı açmayan yirmi-yir- mi beş sanrim boyundaki anahtarlar ağır- dı da, çocuklann oyuncağıydı aynı zaman- da. Uğur bu anahtar azmanını elinden bı- rakmaz, ayağına düşürünce burnunu çe- ke çeke ağlardı. Kendine yeni oyunlar, oyuncaklar bulmakta gecikmezdi. Çocuk- lann oyuncaklannı çoğunca ana babala- n yapar, onlar da düş gücünü kullanarak ellerine geçen nesneleri oyuncağa dönüş- türüverirlerdi." Anâhtarlan oyuncak yapan bir çocuk!.. Uğur Mumcu'yu anahtarlarla oynarken gö- renler, onun gelecekte nice sırnn kapısını açacak yazılar yazacağını bilemezlerdi el- bette!.. Sevgi Özel, Uğur Mumcu'nun hiç bilinme- yen, kaleci olmak isteyişimizin dışuıda ortak bir özelliğimizin daha olmasından dolayı bü- yük mutluluk duyduğum bir yönünü tanıtı- yor: "En çok oyuncakçıda mutlu olduğu- nu söyledi Ete'ye. Oyuncakçılar, çocukla- nn dünyasıydı... Çocuklann dönyası ter- temizdi..." " "Ete", Mumcu'nun yurtdışındaki arkada- şı Etem Ete'dir. 1985 yılında arkadaşının ya- nına giden Uğur Mumcu, çocuklanna arma- ğanlar dışmda bir de kedi oyuncaklan alır. Çünkü, kızı Özge'nin ısranyla aileye bir ke- di katılmıştır! Yazar, bir zamanlar kuş beslemiş, sonra onlan düşüncesinden dolayı hapsedilen in- sanlara benzetince bundan vazgeçmiştir. Bu yüzden Mumcu, evde hayvan beslenmesine karşıydı. Ama, kızının üzülmesine de daya- namazdı... Gözü yaşlı kedller... Ve, kardan adam yapan çocuklann küçük ellerinin üşüdüğü karlı bir ocak gününde, yüz binler tarafından son yolculuğuna uğur- lanır Uğur Mumcu. Arabasına konan bom- ba kontak anahtannı çevirmesiyle patlamış ve yine bir anahtar yüzünden canı çok, bu se- fer çok yanmıştır!.. Babasının hiçbir canhnın tutsak olmasını istemeyen bir yürek taşıdığını bilen Özgür Mumcu, Uygarlık Tarihi'nde 1900'lü yılla- nn son devrimcisi olan Uğur Mumcu için yazdığı şiiri şu dizelerle bitirir: Büyüdü kalabalık Büyüdü sesler, Korteje katıldı, sokaktan gözü yaşlı kediler. Yanşmaya son başvuru tarihi 22 Ağustos olarak beliıiendi Geçen yılki yarışmada, Oluş Kitabevi'nin vitrin dizaynı birinci seçilmişti. AltınPortakallı vitrinler Kültür Servisi - Antalya Kültür Sanat Vakfı, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, An- talya Esnaf ve Sanatkârlar Odalan Birliği işbirliğiyle, "40. Antalya Altın Porta- kal Füm Festivali" tanıtım materyallerinin obje olarak kullanılacağı "2. Altın Por- takal Vitrin Dizaynı Yarış- ması" düzenleniyor. Yanşmanın amacı festival materyalleriyle dizayn edi- len vitrinler sayesinde geniş halk kitlelerine ulaşmak, toplumda estetik bakış açı- sının gelişimine katkı sağ- lamak, 'Altın Portakal' markasını güçlendirerek iç ve dış turizme destek olmak. Yanşmaya; Antalya mer- kezde işyeri bulunan ATSO ve AESOB üyeleri katılabi- lecek. Seçlclfcurulbelll oldu Son başvuru tarihi 22 Ağustos olarak belirlenen yanşmanın 7 kişilik seçici kurulunda şu isimler yer ah- yor: Antalya Kültür Sanat Vakfı adına Dr. Tank Kes- kin, Antalya Ticaret ve Sa- nayi Odası 'nı temsilen Himmet Öcal, Antalya Es- naf ve Sanatkârlar Odalan Birliği adına Abdullah Se- vimçok, Antalya Reklamcı- lar Derneği adına Alaaddin Özuzun, grafiker Salih Güzel, iç mimar Haldun Kilit ve dekoratör Pınar Bingöl. 2. Altın Portakal Vitrin Dizaynı Yanşması'nda de- receye giren işyeTİerinden birinciye 1.5 milyar, ikinci- ye 1 milyar, üçüncüye ise 500 milyon TL para ödülü ve Altın Portakal plaketi ve- rilecek. Geçen yıl 16 mağazanın katıldığı yanşmada, Oluş Kitabevi'nin vitrin dizaynı birinci seçilirken Aden Plus Giyim Sanayi Ticaret AŞ ikinci, Redox Motif Ayak- kabı ise üçüncü olmuştu. (0 242 238 54 44) ESİNTÎLER ZEYNEP ORAL Uzay Kampında Türk, Kürt, Yunan, Kıbnıslı... Türkiye ve Yunanistan'dan çeşitli sivil toplum kuruluşlarından kadınların kurdukları WINPEACE (Kadın Barış Girişimi) hareketini, yaz ayları geldi- ğinde, bir telaştır alır. Iki ülke gençlerini bir araya getirecek, birbirierini tanımalannı, tartişmalannı sağlayacak, birlikte gülüp eğlenecekleri, birlikte düşünecekleri, birlikte çahşacakları ve barış kül- türünü yaygınlaştıracak yaz kamplarını gerçek- leştirmek kolay iş değildir. VVINPEACE, beş yıldır, bu işi hiç aksatmadan sürdürüyor. Hem Türkiye'de, hem Yunanistan'da bu işi gerçekleştiriyor. Üstelik geçen yılların üni- versite öğrencilerinin kamplan öylesine "tuttu" ki, artık gençter kendi başlanna da bu buluşmaları sürdürüyor. Bu yaz izmir Ege Serbest Bölgesi'ndeki Uzay Kampı, bize bu olanağı sağladı. Fredrich Ebert Vakfı, Çeşme Belediyesi, Asya Tur, Robert Kolej, AB Tanıtım, Mavi Jeans gibi kuruluşların destek ve katkılarıyla, orta ve lise düzeyindeki öğrenci- ler bir araya geldi. Geçen pazar, Yunanistan'dan gelen öğrenciler, Sakız Adası'ndan Çeşme Lima- nı'na indiklerinde, çiçeklerle ve öyle bir sevgi yu- mağıyla karşılandılar ki, yalnız onlar değil, tüm yolcular neye uğradıklarını şaşırdılar. Uzay Kampı'nda onlan ziyaret etme olanağını buldum. Daha ilk andan kaynaşmışlardı. Kimin hangi ülkeden olduğu belli değildi. Ortak dilleri In- gilizceydi. Içlerinden çoğu belki de ilk kez "öte- M"yle karşılaşıyordu. Belki değil, kesinlikle ilk kez kendilerini "ötekinin" yerine koymayı öğreniyor- lardı ve bunu açıklamaktan hiç mi hiç gocunmu- yorlardı. Ben kimim? Öteki kım? Ben kendimi nasıl gö- rüyorum? Öteki beni nasıl görüyor? Sorular iler- ledikçe "Şimdiye dek kendimi hiç ötekinin yerine koyup düşünmemiştim, olaylara, ötekinin gözûy- le bakmamıştım" gibi itiraflar ortaya dökülüyordu. (önceki yıllarda en tartışmalı politik sorunların ele alındığı, üniversitelilerin kamplarında, Türki- ye'den gençlerin Yunan tezlerini, Yunanistan'dan gençlerin, Türk tezlerini savunmaları istenmiş ve çok ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştı.) Bu yaz VVINPEACE gençlik kampına, öncekiler- den farklı olarak Kıbns'ın her iki kesiminden de iki- şer öğrenci, ayrıca Van'dan bir Kürt öğrenci de ka- tılmıştı. Yani "öte/c;"lerçeşitlenmişti... İzmir Ege Serbest Bölge'deki Uzay Kampı ken- di başına bir başka dünya... Uzay ortamının yer- yüzünde yaratıldığı mekânlar, uzay araçlarının kopyalarına binebilme olanağı, topraksız bitki ye- tıştirilen laboratuvarlar... Birgenci "uçuracak" her şey var... Nitekim uzaydaki Rus ve Amerikan astronotlar- la canlı bağlantı kurup onlara soru sorup yanıt al- mak, bizim gençleri de coşturmuştu. Ama yine de dünyada bunca sorun varken, bunlan halletmek yerine, neden uzay kolonilennin kurulması gerek- tiğine akılları pek yatmıyordu. Bir uzay uzmanının dünyadaki nükleer savaşlan, biyolojik savaşları önlemek için uzay kolonilerinin gerekli olduğu sa- vını tatmin edici bulmuyorlardı. önünde sonunda uzaya gidecek olan da insanoğluydu. Ve insa- noğlunun, kafasındaki tüm hastalıkları, şiddeti, vahşeti, dünyadaki tüm sorunlan oraya da taşı- mayacağı ne malumdu??? Uzay Kampı'nda çok kısa kalabildim. Ancak VVINPEACE öğrencilerinin başında bulunan öğre- tim üyesı Jenrfer Sertel'e bu bir hafta boyunca karşılaştığı en ilginç soru ya da tepkinin ne oldu- ğunu sorduğumda, şu açıklamayı aldım. Gençlik kampının daha ilk günlerinde, Güney Kıbns'tan ve Kuzey Kıbns'tan gelen dört öğren- ci, dördü birlikte gelip tüm monitörlerden, öğret- menlerden ve yeni tanıdıklan arkadaşlarından bir ricada bulunmuşlardı. "Lütfen bize, Güney Kıbnslı, Kuzey Kıbnslı cte- mekten vazgeçin. Sadece Kıbnslı deyin..." de- mişlerdi. Ve en çok anlaşan, tüm etkinliklere bir- likte katılan bu dördü olmuştu. Bilmem, yorum yapmaya gerek var mı? Bu akşam (pazar) VVINPEACE gençleri, Türki- ye, Yunanistan ve Kıbnslı öğrenciler, saat 8.00'de Çeşme Meydanı'nda çokkültürlülük üzerine kur- dukları bir şölen gerçekleştirecek. Yolu oralara düşenlere duyurulur. e-posta: zeynep a zeyneporal.com Faks:(0212)25716 50 Cahit Kök yaşamını yitirdi • Kültür Ser\isi - Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nın ışık tasanmcılanndan Cahit Kök, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Mesleğine Kenter Tiyatrosu'nda başlayan Cahit Kök, yaklaşık 40 yıldır Şehir Tiyatrolan'nda görev yapıyordu. Birçok oyunun ışık tasanmını yapan 58 yaşındaki Kök, son olarak Şehir Tiyatrolan'nın 'Aslana Benzer' adlı oyununda çalışmıştı. Cahit Kök, evli ve 2 çocuk babasıydı. Mardin kültür mirasına aday • MARDİN (AA) - Kültür Bakanlığı UNESCO Proje Koordinatörü Tülin Şermin Özduran, Mardin'in 'dünya kültür miras listesi' adayhğıyla ilgili eksiklerin giderileceğini ve 2004 yılında Çin'de yapılacak ve 176 ülke arasından seçüen 21 üyelik komiteye dosyanın sunulacağını söyledi. Özduran, "Şehir merkezi alanın daraltılması, Deyrulzafan Manastın, Dara Harabeleri ve Kasimiye Medresesi'nin yeni çalışmalarla dosyaya eklenerek UNESCO gündemine sunulması yararh olacaktır" dedi. BUGUN • BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Alim Şerif Onaran' anısınasaat 11.30,14.00, 16.30, 19.00 ve 21.30'da 'Geçmişi Olmayan Adam' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40) ISTANBUL CAZ FESTIVAÜNDE BUGÜN • PARKORMAIV'da saat 12.00'de Festival Bandosu nun katılacağı Caz Brunch. (0 212 334 07 51)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle