25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Strateji uzmanı emekli TümamiralMustafa Özbey, NATO, ABD, AB-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU leyla.tavsanogju@ cumhuriyetcom.tr 11 Eylül saldırısı, ardından ABD'nin önce Afganistan, sonra da Irak operasyonlan dünyamn ve özellikle de bölgemizin yeniden biçimleneceği, bu coğrafyamn yeniden çizileceğinin mesajlannı verdi. Soğuk Savaş sonrasında NATO'nun üstlendiği yeni rol AB 'nin bir türlü global oyuncu olamayışı, olmamak için de bilerek, ya da bilmeyerek buna direnişi yepyeni parameîrelerin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu durumda Türkiye 'nin konumu ne oîacaktı? Hele de ABD 'yle Kuzey Irak konusunda ters düşmesi, en son da Süleymaniye 'de ABD askerlerinin Türk askerlerini gözaltına almalarıyla ortaya çıkan ve gittikçe de tatsızlaşan hava nasıl yumuşatılabilirdi? Ya da yumuşatılabilir miydi? Kafama takılan ve canımı ciddi olarak sıkan bu sondara yanıtları ciddi bir strateji uzmanı olan emekli Tümamiral Mustafa Özbey le konuştum. Pekçoktaşyerindenoynayacak- Türkiye 'nin önümüzdeki aylardakiAB gün- demini nasıl değerlendiriyorsunuz? -Türkiye" nin önünde AB" yle ilgih oldukça sı- kışık bir gündem var. Bu ayıu zamanda AB için de oldukça sıkışık bir gündem. Aynı zamanda bu gündemin içine Irak hare- kâtı gibi pek çok yönden hem AB'yi, hem Tür- kiye'yi, hem de bölgeyi etkileyen çok özel bır kon- jonktür değişikliği de girdi. Dolayısıyla bunlar, pek çok taşı yerinden oynatan temel değışildık- ler. Bir de NATO'nun geleceğı konusu var. - Bu bağlamda NA TO 'nun geleceği nasıl şe- killenecek, sizce? - Önce NATO'nun ne olduğuyla ilgih konuş- mamız lazım. Bunu birlikte hatırlarsak şöyle di- yebiliriz: NATO, Ikınci Dünya Savaşı'ndan sonra kuru- lan ve gerçekten 40 yıl içinde kendı karşıh olan hem komünist ideolojısini, sosyalist sıstemi, hem de Varşova Paktı dediğimiz askeri sistemi bir yerde Soğuk Savaş yöntemleriyle ortadan kaldı- ran. büyük bır başanya imza atmış bir örgüttür. - Peki, NATO neleryaparak bu noktaya gel- di? - Bunun bir başlangjç noktası var. Bunun önem- le üzerinde duracağım. Çünkü NATO, komüniz- me karşı mücadeleyi yaparken çok önemli bırun- suru öne çıkardı. Komünizme karşı olmasına rağmen demokratik bir ülkeler sıstemi olduğu için komünist partilerin bu ülkelerde kurulmasına ve kendi söylemlennı ifade etmelerine izin verdi. Ben bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü karşı fıkrin savunulması, demokrasinin Avrupa'da yerleşmesınde çok önemli bir sınav ol- du. Dolayısıyla bugün Avrupa'da çok yerleşik bir demokrası varsa çok kritik dönemlerde ko- münizmin partileşmesi ve düşüncelerinı savun- ması konusundakı demokrasi sınavını dikkate almamız gerekir. NATO'nun polttik boyutu - Ya NATO'nun politik boyutu? - Evet, NATO'nun ideoloji dışında bir politik boyutu vardır. Bunun da üç unsuru vardır. Biri- si, Transatlantik bağ dediğimiz, ABD'yle Avru- pa arasında bağ oluşturan çok önemli bir politik unsur olarak sayabiliriz. tkinci olarak, dayanışma dediğimiz ve çok önemsenmesi gereken bir husus. Çünkü NA- TO'nun tüm ülkeleri tek bir hedefe kilitlenmiş- ti. O da olası bir Sovyet ve Varşova Paktı tehdi- dinı ortadan kaldırmaktı. Dolayısıyla da tüm üye ülkeler arasında çok ciddi bir dayanışma vardı. Bir üçüncüsü de çok önemle altını çiziyorum, tehdit kavTamıdır. Tehdit kavramı bir askeri ör- gütün varlık nedenidir. NATO o dönemde tehdıt- le ılgıli tüm ülkelerin mutabık kaldığı bir süreci yaşadı. Dolayısıyla çok somut bir biçimde bir as- keri örgüt olarak varlığını sürdürdü. ABD'yle NATO ülkeleri bır başka özel durum yarattılar. - Neydi o özel durum ? -Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği'ne karşı ekonomik savaşın modeli ortaya çıktı. Burada yi- ne altını çizmek istediğim çok önemli bir unsur var. O da ABD'nin tkinci Dünya Savaşf nda yen- diği Japonya, îtalya, Almanya gibi bırkaç yıl ön- ce düşmanı olan ülkeleri Marshall Plam vasıta- sıyla ekonomik yönden hızla ayağa kaldıracak bir sistemi ortaya koymuş olmasıdır. Bu sıstem ortaya konulurken liberal ve reka- betçi ekonomilen de sisteme dahil etti. Bu eko- nomılenn sisteme monte edilmesi ekonomik ve- rimliliği arttırdı \ e bu ülkeler süratle ayaklannın üzerinde durur hale geldiler. Böylece 1945'ten sonra başlayan NATO'nun oluşma süreci, 1987'ye gelindiğinde ortaya bir tablo çıkardı. Ekonomik yönden kendi ayaklan üzerinde duran bir AvTupa, çok güçlü bir Tran- satlantik bağ, bunun sonucunda da Sovyetler Bir- liği ve Varşova Paktı'nın hiyerarşik disipliner sistemi içinde kararlan zor alan, ekonomisinin o askeri gücü destekleyemediği bir yapı ve bu- nun doğal sonucu olarak da giderekNATO'ya ve onun ülkelerine karşı hem askeri, hem de siyasi yönden rekabet edemeyen bir Varşova Paktı-Sov- yetler Birliği sistemi. 1980'li yıllann sonuna gelindiğinde Mihail Gorbaçov'un,"Ben arük bu oyunu oynamıyo- rum" demesi dışında herhangi bir seçeneği kal- mamıştı. Böylece NATO 40 yıldan az bir zaman içinde Sovyetler Birliği'yle Varşova Paktı'nı çö- kerten çok büyük bir misyonu yerine getirdi. - Bu çerçevede AB 'nin konumu vepozisyo- nunu nasıl tarif edebiliriz? - AB, NATO'nun belirli bir noktasından son- ra oluşmaya başladı; Sovyetler Birliği çöktükten sonra da kendi gelişme sürecini başlattı. Ancak. şu nokta çok önemli. NATO misyonu- nu tamamladıktan sonra kendisine bazı görevler biçihneye başlandı. Bugün de bu görevler sürü- yor. Fakat şunu kabul etmek lazun: Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı'nın büyük tehdıdi ortadan kalkıp Varşova Paktı'nın eskı üyelerinin AB'ye yüzlerini dönerek demokra- tikleştikleri, liberal ekonomiye geçtikleri andan itibaren daha önce birleştirici unsur olan tehdit kavramı azaldığı ve sulandığı için NATO artık bazı part-time görevlerde süreci sürdürme nok- tasınageldi. - Peki, bugün NATO nedir? - Çok özet olarak şunu söyleyebiliriz: Kabul etmemiz gerekir ki NATO'nun asli gö- revi sona erdi. Ama bu kadar büyük görev yap- mış, bu kadar önemli bir fonksiyon yerine getir- mış bir NATO'yu tasfıye etmenin hiç kimsenin çıkanna olmayacağı da bugün için bir gerçek. Sulandmlmış da olsa Transatlantik bağı, res- mi imzalı sürecini de hâlâ sürdürüyor. tkincisi, NATO, her an göreve hazır bir askeri yapı için- deyken şımdi kendisine verilecek alan dışı gö- revleri yerine getırecek. Insani yardım gibi, bu- na benzer, yumuşak diyebileceğimiz bazı görev- lerle ilgili fonksiyonlan yerine getirecek bir ya- pıya ulaştı. Ayrıca, Soğuk Savaş döneminde NATO'nun 4. ve 5. maddeleri hayati önemdeydi. 4. ve 5. maddelerln öneml - Bu maddeler neden Soğuk Savaş dönemin- de hayati önemdeydi? - Çünkü hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için olgusunun önemli unsuruydu. Soğuk Savaş so- na enp Sovyetler Birliği tasfiye olduktan sonra NATO'nun 4. ve 5. maddelen artık otomatik de- ğil, duruma göre (case by case) bir süreç içinde ele ahnacak. Bunun en son örneğini Irak harekâtı srrasında Türkıye'nin hava savunma sistemlerini talep et- mesine karşın bunun otomarikman verilmeyip cid- di tartışmalar sonunda biraz da kerhen verildiği bir dönem yaşadık. Bugün biz NATO üyesi olmamıza karşın 4. \ e 5. maddenin önümüzdekı dönemde Türkeyi'ye otomatik güvence sağladığını düşünürsek hata et- mış oluruz. Öte yandan AB genişleme sürecine başladık- tan sonra şu büyük soruyu sormak zorunda kal- dık: U AB nedir? AB ne olacakör?'' Eğer AB bır konfederasyona gidiyorsa bunun olmazsa ohnaz unsurlan içinde dış politikalan ve güvenlik politıkalannın da çok net tanımının yapılması ve bunu da ABD'nin desteğiyle değil de Avrupa'nın kendisının yapması lazımdır. Bu bence AB'nin yapılması pek kolay olma- yan çabalanndan bir tanesi olacaktır. - Peki, NATO bugün hangifonksiyonlan ye- rine getiriyor? - NATO'nun fonksiyonlannda bugün ciddi azalmalar oldu. Daha pasif fonksiyonlar yerine getiren bir örgüt konumuna geldi. Ama buna rağmen inkâr edilemeyecek biçimde, özellikle es- ki Varşova Paktı ülkelerinın doktriner eğitimle- nnı yapan, onlann askeri standartlarda NATO'nun standartlanna yaklaşmalannı sağlayan her sıste- min birbiriyle çalışabilirliğı konusunda o ülke- lere doktrin ve konsept veren bir yapıda. Aynca NATO'nun banş için ortaklık fonksı- yonu var. - AB 'nin güvenlik ve savunma kimliği konu- sunda ne düşünüyorsunuz? - Az önce ifade ettiğim gibi AB, genişleme sü- reciyle birlikte kendine bir savunma kimliği de yaratmak ıstedi. AGSK (Avrupa Güvenlik ve Sa- vunma Kimliği) dediğimiz süreç böyle başladı. AB şu anda hâlâ o kımliğın arayışı içinde. Bu- nu bulacağı konusunda da çok ciddi kuşkulanm var. - Bu ciddi kuşkularınızı bizimlepaylaşır mı- sınız? - Sız güvenlik kimliği yaratacaksanız NATO'da MUSTAFA OZBEY 1967'de Deniz Harp Okulıı 'mı bitirdl Çeşitli gemilerde görev aldı. 1992 'de Tuğamiralliğe terfî ettL 1996'da Tümamiral oldu. 2001 'de Gölcük'te Donanma Kurmay Başkam iken görevini tamamlayıp kendi isteğiyle emekli oldu. Ağırhklı olarak Genelkurmay Başkanlığı 'nda Stratejik Plan ve Pilot Plan Daire Başkanhklannda çalıştu 1996'da yine Genelkurmay Başkanlığı'nda Yunanistan ve Kıbrıs Daire Başkanlığı'nı kurarak ikiyıl bunun yönetiminde kaldu olduğu gibi çok ciddi biçimde tehdit kavramıy- la ilgili, kamuoylannın da kabul edeceği, bazı un- surlan yaratmanız lazımdır. AB'nın bugün en te- mel sıkıntısı, güvenlik politikalanyla ilgili teh- dit kavramı konusunda tüm ülkelerin ve kamu- oylannın kabul edeceği bir tehdit yaratamamak- tır. Bu çok önemlidir. O nedenle de sancılar çe- kiyor. Yine Avrupa güvenlik mimarisi. aynı şekilde. kolay olabilecek bir süreç değildir. Çünkü AB'yi oluşturan her ülkenin çıkar alanıyla ilgi alanlan aynlıyor; birbiriyle örtüşmüyor. Dolayısıyla bu paradoks güvenlik politikalan üretmede AB'yi zorlayan unsurlardan bir tanesıdir. AB'nin güvenlikle ilgili başka bir sancısı da tehdidi tanımlayamamak. Ülkelerin çıkarlannın farklılığı nedeniyle eksen bulmakta, bir de mü- dahale senaryolan üretmekte zorlanıyor. Başka bir unsur da şu: AB"nin karar mekamzmalan, herhangi birkriz ve savaş durumunda çok süratle o knzin doğa- sında olan kararlan verip buna müdahale ehne imkânlan da sunuyor. Bu nedenle de altı ayda bir toplanan bakanlarla, devlet başkanlanyla bir ger- çek kriz sürecini bire bir yönetmek çok zor. - Avrupa 'nin askeri gücünün yetersizliği de önemli bir sorun değil mi? - Olmaz olur mu? Bu yetersizlik gelecekte de derin kuşkular yaratacak. Bunun birinci nedeni, Avrupa ülkeleri kamuoylannın böyle büyük bir askeri güce desteğinin görünür gelecekte fazla ohnayacağı. Çünkü tehdide ıkna etmediğiniz ka- muoyu yüksek askeri harcamalan kabul edebi- lecek durumda değıldır. Bir başka önemli nokta da şu: Maastricht kriterleri bütçelerin belli düzeyle- rin üzerine çıkmasını engelleyen bazı paramet- reler içeriyor. Irak harekâtından önce ABD'nin durumunu hatırlayalım. ABD, çok kısa sürede ina- nılmaz bütçe açıklannı hemen kabul edebilecek bir mekanizmayı çalıştırdı v e bu harekâtı finan- se etti. Ama AB için Maastncht knterleri böyle yüksek dozlu asken yapıyı oluşturabilecek büt- çe modellerini öngören bir yapı içinde değil. Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'nın (AGSP) iki dış unsuru oluştu. - Neydi bu unsurlar? - Bunlardan bir tanesi şu: AB Soğuk Savaş bittikten sonra, kanıma göre çok büyük bir hata yaptı. ABD'ye, mealen de ol- sa tt Arük bu bölgede seningörevin sona erdTtav- nnı takındı. Resmen olmasa bile kendi kimliği- ni, kişiliğinı ABD'sız şekillendirmek ıstediği me- sajrnı verdi. tkincisi de şu: Kanıma göre AB, Türkıye'yle ilgili de çok bü- yük bir hata yaptı. Kendi içındeki polisiye gü- venhğin yeterli olduğunu düşündü. Türkiye'yi bün- yesine almakla kendisınde risk yaratacağını san- dı. Böylece de Türkiye'yi oyalavan, dışlayan bir süreci sürdürdü. O arada Kıbns'ı içine alıp Tür- kiye'yi dışlamakla açık biçimde, "Benimendo- ğuda uzanabileceğim yer Kıbns'ür. Onun dışın- dakfier benim için fazla sıcaktır. Buralara gir- mek istemiyorum" demıştir. Tabıi ki bu bır tercıhtu-. Sakıncalannın ne ol- duğunu da zaman ıçinde göreceğiz. ABD'yi, Türkiye'yi dışlayan bir sistemin AB'ye sağlaya- cağı unsur sadece Avrupa'daki yeterli güvenlik- tir. ABD'nin yapılanma süreci - 1yi de, bu politikayla AB global bir oyuncu konumuna gelebilir mi? -Hayır, gelemez. Global oyuncu noktasına ge- leceği tek eksen risklerin bulunduğu alanda ak- tif olmaktır. Bu ise Türkıye'yle mümkün. Önümüzdeki dönemde Türİdye ABye girecek, ya da gümeyecek. Ama AB'nin kendı içinde tar- tışması gereken Türkiye'nin yarattığı yüksek maliyet değil,Türkıye'ylebirhktebubölgede glo- bal oyuncu olma firsatını yakalamak. ABD, bu bölgede çok ciddi bir yeniden yapı- landırma süreci başlattı. Bu, Irakla başladı. En- dikasyonlar o ki bu bölge sadece Irak'la değil, bunun dışında da bazı doğnıdan. ya da dolaylı stratejilerle petro-coğrafyayı yeniden çizmeye ve biçimlendirmeye giden bir süreç. ABD herhalde kendisinde ciddi tehditler gö- rüyor. Bakın şöyle: Bu coğrarya ABD'nin enerji gereksinimlen için çok önemli. Burası yüzde 80'i Müslüman ül- kelerden oluşan bir coğrarya. Bu coğrarya ayn- ca demokratik olmayan yönetimlerin hâkim ol- duğu bir coğrarya. Ve 11 Eylül'de de olduğu gi- bi anti- Amerikan radikalizmin de kaynağı olan ve bununla finansmanını üretebilen bır coğraf- ya. Bunlara bir önemli unsur daha eklendı. Terör örgütlerinin, anti-Amerikan yapının eline kıtle ım- ha silahlaruun geçebileceği bir bölge de oluşmaya başladı. Washington'ın, bunun ABD'nin yük- sek çıkarlanna tehdit olduğu noktasından hareket ederek bölgede uzun süreli bır yeniden yapılan- dırma çabası içinde olacağı anlaşılıyor. ırak operasyonunım sadece askeri boyutu bitti' - ABD'nin Irak Harekâtı'nı kısa sürede bitirmesinin bölgeye etkileri neler olabilir, sizce? - ABD, bu harekâtı kısa sürede bitümekle aslında hem Türkiye'yle, hem de AB'yle ilgili yaşanan sıkıntüan aşacağı bir fırsatı yakaladı. ABD'nin kayıplan katlanılamaz boyutta olsaydı o zaman hem Türkiye'nin, hem de AB'nin, ABD'nin bu bölgedeki operasyonuyla ilgili sıkıntılannın bedelinin ödetileceği günah keçisi olmalan ihtimali de yüksekti. Bunun bu şekilde atlatılmış olması, hem Türkiye, hem AB, hem de ABD için oldukça yararlı oldu. tkinci olarak şunu söylemek lazım: Operasyonun askeri boyutu bitti, ama bölge, özellikle de Irak daha pek çok belirsizlikler ve sancılarla dolu. Yavaş yavaş bu bölgede tek başına olmanın ve ben bildiğimi yapanm, diye düşünmenin ABD için de yeterlı olmadığı ortaya çıktı. Burada çok ciddi, siyasi, bölgesel partnerlere ihtiyaç var. - Siyasi partnerden kimleri kastediyorsunuz ? - Siyasi partner dediğimiz zaman AB, yavaş yavaş bu bölgenin içine siyasi ağırlığıyla sokulursa ABD'nin işi daha kolaylaşacak gibi görünüyor. Türkiye, hem halkının çoğunluğu Müslüman, hem de demokratik, laik bir ülke ve çok ciddi caydıncı bir unsur olarak ABD'nin bölgenin biçimlenmesinde ihtiyacı olduğunun devam edeceği bir konumda ortaya çıktı. 20-30 yıllık süreç - Peki, sizce burada Türkiye, konumunu ve yaklaşımım yeniden düşünmeli mi? -ABD'nin, bu bölgeyi yeniden yapılandırma konusunda önümüzdeki 20-30 yılı etkileyecek bir süreç başlattığını görüyoruz. Bundan pek geriye döneceğini de sanmıyorum. Şu andaki ABD Başkanı değişse dahi bu yeniden yapılanma politikasına angaje olmuş bir ABD'nin bundan sonra gelecek başkanının da yenilgiyi kabullenecek bir şekilde ABD'yi bu bölgeden çıkartması bence çok düşük bir olasılıktır. Son kamuoyu yoklamalanna baktığımız zaman tran'a karşı bazı askeri önlemlerin de alınması konusunda ABD kamuoyunun önemli bir destek verdiğini de görüyoruz. Demek ki burada da kamuoyu desteği görünür gelecekte de sürecek. - O zaman burada ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? - Şu anda Türkiye AB'ye giriş sürecinin son yılına yaklaşıyor. ABD bu bölgede ciddi biçimde Türkiye ve AB'ye ihtiyaç duyacağı bir sürecin içinde. AB global oyuncu olacak ise Türkiye'ye karşı oyalama politikalan değil, Türkiye'nin olmadığı yerde global oyuncu olamayacağının farkına vanp Türkiye'yi bünyesine alarak çok önemli bir işbirliği firsatı yaratabilir. Başka bir ifadeyle, NATO'nun Avrupa'yla ABD arasında gevşemiş olan Transatlantik bağının Türkiye üzerinden Transmiddleeast bir bağ haline gelmesi firsatı olduğunu da düşünüyorum. Bunun olup olmayacağını da AB'nin Türkiye'yle ilgili vereceği karar belirleyecek. Ancak ben özellikle AB'de basın ve medya kuruluşlannın Türkiye'nin AB'ye yük değil, bu konuda ABD'yle birlikte bölgenin yeniden biçimlenmesinde işbirliği alanı olarak belirlendiği takdirde gerçekten AB'ye de çok önemli güvenlik fırsatlan sunacağını düşünüyorum. - Peki, burada Türkiye sadece askeri varlık olarak mı rol oynayacak? -Bakın, bu nokta çok önemli. Türkiye'yi sadece askeri güç olarak değil, aynen ABD'nin tkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaptığı gibi ekonomik yönden de demokrasisiyle de ve askeri gücüyle de ABD"yle AB'nin çok ciddi şekilde model olarak ortaya koyabileceği bir ortak proje halinde görmeleri lazım. Sadece askerinin varlığıyla değil, Türkiye burada tümüyle modelleştirilmelidir. Hepimize düşen görevler olduğunu düşünüyorum. Özellikle AB kamuoyunu bu yönde yönlendirmek bana göre yararlı olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle