30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2003 PA2ARTES HABERLER "j^^l Yeni üretim lisanslan dağıtılırken Türkiye'nin milyariarca dolan çöpe gidiyor İİnerji piyasasındakaos• Türkiye, Japortya 'dan sonra elektriği en pahalı tüketen ülke. Sanayici mağdur. Tüketici için de durum aynı. Üstelik özelleşürmeyle "serbest piyasa or'tamında rekabeîin artacağı vejıyatların düşeceği" savı gerçekleşse bile tüketicinin bundan yararlanması için yılda 9 milyon kilovatsaatin üzerinde elektrik tüketmesi gerekiyor. • EMO, yaklaşık 2 yıl önce karanlıkta kalacağımız korkutmasıyla " yapılan anlaşmalar yüzünaen 2002 de devletin 1 milyar 92 milyon dolarhkfazladan ödeme yapnğını hesapladı ve bunun artarak devam edeceği uyarısında bulundu. EMO 'ya göre tek sorun pahahlık değil; enerjide dışa bağımhlık artıyor ve Türkive santral çöplüğüne dönüştü. KATMA KOŞAR Türkiye, Japonya'dan sonra elektrik ereerjisini en pahalı tüketen ülke. Tüketi- cinin yüksek faturalarla karşı karşıya kal- dığı Türkiye'de sanayi kuruluşlan da pa- halı elektrik nedeniyle mağdur oluyor. Sa- nayicinin en önemli girdilerinden birini oluşturan elektrik enerjisinin pahalılığı, rekabet gücünü de düşürüyor. Uluslarara- s» Enerji Ajansı'nın (IEA) 2002 verileri- n e göre, Türkiye'deki sanayici, elektriği, Is'veç, Macaristan, Fransa, Kore, Finlandi- ya, tspanya, ABD, Avustralya, Yunanistan, Hoilanda, Meksika, Tayvan, Polonya, Al- manya ve lngiltere'deki üretıciden daha pahalı tüketiyor. Örneğin, Isveç sanayici- si elektrik enerjisinin kilovatsaatini (kwh) 57 bin 148 liraya, Yunanistan'ın sanayici- si 72 bin 20 liraya, Polonya'nın sanayici- si 79 bin 540 liraya kullanabıliyorken Tür- kiye'de bu rakam 134 bin 516 Türk Lira- sı'na denk geliyor. Tüketici açısından da durum farklı de- ğil. Üstelik özelleştirme uygulamalan ile "serbest piyasa ortamında rekabetin arta- cağıvefiyatlann düşeceğT savı gerçekleş- se bile tüketici bundan hıç yararlanamaya- cak. Çünkü. 1984-2002 yıilan arasındaki yapısal değişim politikalannın son halka- sı olarak biçimlenen ve kamu hizmeti an- layışının tamamen terk edıldiği Enerji Pi- yasası Yasası'na göre, tüketicinin "ser- bestçe, dilediği üreticilerie anlaşma yapa- bilmesr için yılda 9 milyon kilovatsaatin üzerinde elektrik tüketmesi gerekiyor. Oy- sa, 4 kişilik bir ailenin olağan koşullarda tükettiği elektrik enerjısı miktan 1 milyon kilovatsaati geçmıyor. Karanlık korkusuyl' 1 milyar 92 milyon dolar çöpe Elektnk Mühendısle;. Odası, yaklaşık 2 yıl önce "karanlıkta kalacağumz kor- kutmasnia yapdan anlaşmalaryüzûnden" 2002de devletin l milyar 92 milyon do- larhk fazladan ödeme yaptığını anımsattı ve bunun artarak devam edeceği uyansın- da bulundu. Bu yıl özel sektöre 79 milyar kilovat elektrik enerjisi ürettirileceğini he- KAÇAK KULLANIM Yılda 1.5 milyar dolar kayıpKamunun trafo merkezleri, şebeke yatınmlan vapmaması nedeniyle kayıp orannıın diğer ülke- lere kıyasla çok yüksek olduğu Türkiye'de kaçak kullanımda yüksek. Kayıp- kaçak oranı 1992de yüzde 12'lerseviyesinde iken 2000'li yıllarda bu oran resmi verilere göre yüzde 22'yı buldu. EMO'nun Başkanı Cengiz Göltaş'ın, kaçak kul- lanıma engel olduğu için önce Adana'dan Urfa'ya sürülen, sonra da plastik sanayicisi işadamlann- ca kiralık katil aracılığıyla öldürülen TEDAŞ gö- revlisi mühendis Hasan Bahkçının anısına hazır- ladığı çahşmaya göre, Türkiye'de kayıp ve kaçak- lann maliyeti yılda 1.5 milyar dolan buluyor. Kaçak faturalara yartsıtılacak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, kayıp-ka- çak oranlannı azaltmak üzere yatınmlar yapılma- sının önünü açmak yerine, maliyeti, elektriği za- ten çok pahalıya alinak zorunda kalan yurttaşın faturalanna yansıtmaya hazırlanıyor. 1 Temmuz'da uygulamaya girecek "Ü Bazında Elektrik Tarifesi''ne göre, elektrik birim fıyatlan bölgesel olarak belirlenecek. Buna göre: ^ Kayıp-kaçak oranlannın yüksek olduğu iJler- de fiyatlar artarken bazı illerde düşecek.Fiyatlan- dırma sıstemiyle 43 ilde fiyatlann azalacağı, 38 ilde ise yükseleceği hesaplanıyor. • EPDK'nin açıkladığı tarifeye göre, en düşük fivat Izmir'de, konutlar için 101.100 lira olacak. En yüksek fiyattan elektrik tüketmesi beklenen Hakkânde ise kilovatsaatin fiyatı 292.920 liraya çıkacak. • Izmir'e göre yüzde 290 daha pahalı elektrik kullanmak zorunda kalacak Hakkâri de kayıp- ka- çağın nasıl azaltılacağı belirsiz. • Aynca, söz konusu tarifeyle, kayıp- kaçak ko- nusunda sürekli sorumJu tutulan doğu illerinin Türkiye "deki toplam tüketimden çok az pay aldı- ğı göz ardı ediliyor. Gayri resmi venlere göre, geçen yıl, kayıp- kaçak oranının yüzde 40'lara kadar yükseldiği Istanbul'un Avrupa yakasındaki tüketim mik- tan 5 doğu ilinin tüketimine yakın. îstanbul, Iz- mir, Bursa, Ankara, Kocaeli gibi metropollerde elektrik enerjisinin yüzde 47'si tüketiliyor. Bu durumda söz konusu metropollerdeki yüzde 10'luk kaçak. aslında örneğin Hakkâri deki yüz- de 70'in üzerinde. Ülkelerin elektrik üretiminde kömür payı (%) r**- Polonya Güney Afrika Çin Avusturalya Hindistan Çek Cumhuriyeti Yunanistan ABD Almanya Danimarka 96.0 88.0 78.0 77.0 77.0 72.0 67.0 55.0 52.5 47.0 TÜRKİYE 20.0 Ülkelerde kayıp-kaçak oranlan (%) Japonya Finlandiya Almanya Belçika Avusturya ABD Yunanistan Kore Fransa tsveç 3.6 4.1 4.9 5.2 6.5 7.7 7.8 7.9 7.9 8.2 TÜRKİYE 22.0 2002 yıh elektrik enejisi üretimi (%) Doğalgaz ünyit Hidrolik Fuel-Oil Taş Kömürü 46.8 23.1 16.3 7.0 2.3 Diğer (LPG, Nafta, Rüzgar, Jeotermal, Atık) 4.5 Türidye'de ortalama 20 yd önce başlanan özeUeştirme uygulamalam la enerji sektörii x. ıpsaçma döndü. Şimdi gözfcr, karşıfağmda birşey almadığı halde özel şirkeüere mih ariarca iioûi' öde- mek dunımunda kalan devletin çıkarlannı komrken sektörii de düzenlemekk yükümlü olan Enerji Bakanuğı Ue Enerji Ptyasası Düzenleme Kurumu'nda. Hidrolik potansiyelinin yüzde 19.2, güneş potansiyelinin ise binde 8.2'sinden yararlanıldı Türkiye kayııaklanııı kullanamıyor ANKARA (AA) - Türki- ye, enerjide kendi kaynak- lannı değerlendiremiyor. Ham petrol tüketimi 2001 yılında 29.7 milyon ton olan Türkiye'nin güneş enerjisi potansiyeli bundan fazla. Türkiye'nin 8.8 milyon ton petrol eşdeğeri (TEP) elektrik (31.2 milyar kilo- vatsaat elektrik üretilebili- yor), 26.4 milyon TEP ısı üretecek güneş enerjisi po- tansiyeli var. Türkiye, 2001 'de hidro- lik potansiyelinin yüzde 19.2'sini, güneş potansiye- linin binde 8.2 sini, jeoter- mal enerjisinin binde 3.8' inı, tahinini rüzgar po- tansiyelinin binde 0.3 'ünü kullanabildı. Türkiye, pet- rol ve doğalgaz dışındaki • Yüksek fiyatla satın aldığı 17 milyar metreküp doğalgazın 11 milyar metreküpünü elektrik üretiminde kullanan Türkiye, sadece 125 milyar kwh hidroelektrik potansiyelini kullanabilse, 2001 yılındaki elektrik tüketiminin yüzde 98.5'ini karşılayabilecekti. birincil enerji kaynaklan kendi tüketimini fazlasıy- la karşılayabilecek düzey- de bulunuyor. Geçen yıl yüksek fiyatla satın aldığı 17 milyar metreküp doğal- gazın 11 milyar metrekü- pünü elektrik üretiminde kullanan Türkiye, sadece 125 milyar kwh hidro- elektrik potansiyelini kul- lanabilse, 2001 yılındaki elektrik tüketiminin yüzde 98.5'ini karşılayabilecek- ti.Oysa Türkiye, 2001 yı- lında ortalama 42.5 milyar kwh elektrik üretimi yapı- labilen hidrolik kurulu gü- cünün bile yüzde 42.8'ini (18 milyar kwh'lik elekt- rik) kullanmadı. Jeotermal cennetl Toplam 1.1 milyar ton taşkömürü, 8.4 milyar ton linyit, 380 bin ton toryum rezervi,200'ü rüzgar, 125'i hidrolik, 31.2'si güneş, 23.8'i jeotermal ohnak üzere toplam 380 milyarki- lovat saat (kwh) temiz elektrik enerjisi potansiye- li olan Türkiye, kaynaklan- nı iyi kullanamıyor. Toplam 140 jeotermal sahasıyla, büyük birjeoter- mal potansiyeline sahip olan Türkiye. konutlann yaklaşık üçte biri olan 5 milyon konutu ısıtabilecek (31 bin 100 megavat) ısı, 23.8 milyar kwh elektrik üretebilecek elektrik potan- siyele sahip durumda. Fa- kat, Türkiye, 2001 yılında, termal potansiyelinin yüz- de 2, jeotermal elektrik enerjisi potansiyelinin ise sadece binde 3.8'ini (90 milyon kwh) kullanabildi. Türkiye'nin en büyük enerji kaynaklanndan biri de rüzgâr. Potansiyelinin binde 0.3"ünü kullanarak 2001 yılında rüzgârdan 62 milyon kwh elektrik üreten Türkiye'nin. bu alandaki potansh di de karcda 50. denizdeise 150 olmak üze- re 200 milyar kwh düzeyin- de. 2001 yılı ioplam elekt- rik tüketiminin 126.9 mil- yar kwh düzeyinde olduğu dikkate alırursa sadece rüz- gâr potansiyeli bile elektrik tüketimini fazla'iyla karşı- layabilecek öîçekte. Bazı kaynaklar bu potansiyeli 250 milyar kwh"ye kadar çıkanyor. Dünyada madenciliğinde üretimde 28., 50'den fazla madeniyle çeşitlilikte 10. sıradayeralan Türkiye'nin, hidrolik, jeotermal, rüzgâr ve güneşten elektrik üret- me potansiyeli 380 milyar kwh'yi buluyor. Bu rakam, Türkiye'nin 2001 yılı tüke- timinin 3 katı düzeyinde. saplayan EMO, bunun parasal karşıhğı- nın 4.7 milyar dolar olduğunu \iırguladı. EMO, geçen yıl bu rakamın 3.12 milyar dolar olduğunu anımsattı. Şimdı Enerji Bakanlığı, doğalgazlaüre- tim yapan ve bu nedenie fıyatlan en yük- sek olan yap-işlet-devret (YÎD) santralla- nyla görüşerek fiyatı aşağı çekmelerini is- tiyor. Bir süredırdevam eden görüşmeler- den henüz birsonuç alınamadı. Doğalgaz- la üretim yapan santrallar hâlâ devlete elektriğin birimini 11 ile 16 sent arasında- ki fiyatlarla satıyorlar. Üstelik alım garan- tileri olduğu için bazen hiç üretmeden mil- yonlarca dolar alıyorlar. Bu arada, Enerji Bakanlığı, biryandan şirketlerle görüşmelen sürdürürken YÎD'lerle ılgıli anlaşmalan ıçeren dosya- lan Meclıs Yolsuzluklan Araştırma Ko- misyonu'na gönderdi. Enerji ve Tabıi Kay- naklan Bakanı Hilmi Güler, komisyona konuyla ılgili bir sunum da yaptı. Tek sorun pahalılık değll Pahalı elektrik sorunu, aslında, planla- ma anlayışının terk edildiği son 20 yılda- ki politikalann sonuçlanndan sadece biri. Üretimde dışa bağımlı yapı. kayıp-kaçak oranlannın yüksekliğı, kaosun hâkim ol- duğu diğer alanlar. Türkiye'de ener ji sektörii son derece dı- şa bağımlı bir yapıya kavuştu. EMO'nun Mart 2003 tan'hli "Elektrik Enerjki Üre- timinde Yaşanan Sorunlar>e Çözüm Öne- rüeri" adlı raporu, enerjide özelleştirme- nin yarattığı sorunlar ile çarpık uygula- malar bütün çıplaklığıyla eözler önüne se- rildi. Dı;a bağımhlık Enerjide artık ulusal kaynaklann ihmal edildi ği, ürerimin özel şirketlerin kâr ta- leplerine uygun olarak doğalgaza dayalı ve dışa bağımlı bir şekilde belirlendiğinin an- latıldığı raporda yer alan venler şöyle: • 1985'te üretımin yüzde 42 sı linyit santrallanndan karşılanırken bugün linyit potansiyelinin yalnızcayüzde25'i, hidro- lik potansiyelinin yüzde 20'si, jeotermal kaynaklann yüzde 2.97'si kullanılıyor. •Avrupa Birliği (AB) ülkeleri enerji tü- ketimlerinin yüzde 5.6'sını yenilenebilir enerji kaynaklanndan sağlıyor. Buoranın 2010'da yüzde 12'yeçıkanlmasıplanlanı- yor. Buna karşılık Türkiyede yenilenebi- lir enerji kaynaklannın tüketim içindeki payı 2000de yüzde 11 iken bu rakamın 2010'da yüzde 7'ye düşmesi bekleniyor. • Türkiye, enerji tüketiminin yüzde 36'sını ulusal kaynaklardan karşılıyor ve bu oran 2023'te yüzde 20'lere düşecek. Yatırım maliyeti yüksek EMO'nun hesaplamasına göre. ortala- ma 1 kilovat kurulu gücün maliyeti 1000 dolar olarak kabul edildiğinde, 1000 me- gavat gücündeki bir santralın maliyeti de 1 milyar dolan buluyor. Sanrrala harca- nan paranın 1.5-2 katı kadar da yeni hat- lar. trafo merkezleri gibi şebekeye yatınm yapılmak zorunda kahndığı dikkate alın- dığında 1000 mega\at gücündeki bir sant- ral için 2.5-3 milyar dolarhk kaynak aynl- ması kaçınılmaz. Yatınmlar bu denli pa- halı olduğu için Türkiye'nin enerjide plan- lı davTanması gerektiğı uyansını yapan EMO, yaklaşık 4011 megavat kurulu güç- te otoprodüktör santral olduğunu ve bunun en az 1500 megavatının uzun yıllar hiç kullarulmayacağım bildirdi. Yenl llsans uyarısı Bu nedenlerle Enerji Piyasası Denetle- me Kurumu'nu artık yeni lisanslar dağıt- mamaya çağıran EMO, \erimlilik açısın- dan durumun daha da kötü olduğunu sap- tadı. EMO'nun raporunda enerjide kapa- site arttıkça \erimlihğin büyüdüğü belir- tildi. Buna karşın Türidye'de ülke kaynak- lan harcanarak sektörde yaşanan plansız- lık sonucunda irili-ufaklı yüzlerce santral kurulduğu vurgulandı. 2003 için 139 milyar kilovatsaat üreti- min öngörüldüğü enerjide, bunun yüzde 43. l'i kamu elıyle, yüzde 56.9'u özel sek- tör tarafından yapılacak. Buna karşın "üretimde ağırlık kamudaymış gibi özel- leştirmenin sürekli gündemde rurulması- na" açıklık getiren EMO, "Çünkü özel sektör, başka hicbir alanda otmadığı bi- çimde özel sözJeşmeler ile pahalıva üretti- ği "malf fîilen tüketici olan halka yüzde 100 garanrj ile satmakta, ancak parasını devlet eliyle halktan toplayıp yine deviet- ten almaktadır. Dünyanın başka bir ülke- sinde böyle bir u>gulama yoktur. Kamu sanrrallan ile daha ucuza üretim yapnıak- tan \azgeçilirken özel sektöre büyük oran- da devlet eh>1e sermaye aktanlmaktadır" değerlendırmesini yaptı. AYDINLANMA EMRE KONGAR Asker-Siyaset îlişkilerinde Unutulan Noktalar IV 24) 1965-1980 dönemi, demokratik haklar ve öz- gürlükler kullanılarak demokrasinin tahrip edilme- si ve yerine, herkesin kendi kafasındaki modele göre otoriter bir rejim getirme çabaları ile belirlenir Kimisi sol, kimisi sağ eğilimli olan bu modellerin sa- vunuculan biryandan orduyasızmayavedevleti ele geçirmeye yönelirken, öte yandan, eğitime, yani üniversitelere ve liselere el koymaya çalıştılar. 1965- 1980 arasındaki olaylarda pek çok aydınımızı, gen- cimizi ve öğrencimizi yitirmenin temel nedeni bu- dur. Sivillerin bu hatasına, ordu içindeki çeşitli grup- lann da darbe eğilimleri eklendi, böylece 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin önü açılmış oldu. 25) CHP'nin Demokrat Parti diktatörlüğüne kar- şı yayımladığı "llkHedefler Beyannamesi" nasıl bir model olarak 27 Mayıs'ta işe yaramışsa, 12 Mart'ın önünde de Celil Gürkan ve arkadaşlannın Doğan Avcıoğlu grubundan esinlenerek uygulamaya koy- mak istedikleri bir "Atatürkçü Kalkınma Modeli" vardı. Fakat 12 Mart darbesi, esas olarak hem Ce- lil Gürkan grubuna hem de 27 Mayıs'ın getirdiği özgüriükçü anayasa yapısına karşı yapılmış oldu- ğu için bu model asla uygulamaya konulmadı. Sa- dece darbenin ilk aşamasında Demirel istifa etti- rildikten sonra Nihat Erim'e kurdurulan hükümet- te Atila Karaosmanoğlu gibi, Talat Halman gibi, Atila Sav gibi "Atatürkçü teknisyenler" yer aldı. Ama darbe esas olarak sola, özgürlüklere ve Celil Gürkan-Doğan Avcıoğlu grubuna karşı olduğu ve uzun dönemde dinci-mılliyetçi çizgide bir olu- şuma dayandınlmak istendiği için bu isimlerin ka- binede yeralması önemli birçelişkiydi. Nitekim kı- sa bir süre sonra bu isimlerin tümü (on birler adı altında) hükümetten istifa etti. 26) 12 Mart darbesi ilk kez "Atatürkçülük" adına baskıcı bir uygulamaya da yol açtı. Daha sonra 12 Eylül darbesi ile pekişecek bu uygulama, günü- müzde pek çok "Ikinci Cumhuriyetçi" diye nitele- nen yazann sergilediği "Atatürk düşmanlığının"to- humlannı attı. 12 Mart askeri darbesinin fikir baba- lığını bir anlamda Sadi Koçaş yapmaya çalıştı ama başaramadı. Koçaş'ın sola ve demokrasinin geliş- tirilmesine açık fikriyatı, kendi iç hesaplaşmasına yönelmiş olan Silahlı Kuvvetler hiyerarşisi içinde, bu hiyerarşi anti-komünist biryapıda olduğu için rağ- bet görmedi ve etkisiz kaldı; darbe "Atatürkçülük" adı altında koyu bir baskıya ve sola karşı bir hare- kete dönüştü. 27) 12 Mart darbesine bütün toplum katmanlan ve aralannda işçi sendikaları konfederasyonlannın da bulunduğu bütün örgütler destek verirken, bir sivil politikacı buna karşı çıktı, "Darbe bana karşı yapılmıştır" dedi ve darbe sonrası yapılan seçim- lerden de birinci parti olarak çıktı, başbakan oldu: Bülent Ecevrt'i hem "Kıbns Fatihi" yapan hem de Erbakan'ın lideıiiğinde dinci anlayışın devlet içine sızmasına yol açan süreç böyle başlamıştı. 28) Aslında CHP'yi 1973 seçimlerinde birinci par- ti, Ecevit'i de başbakan yapan süreç, sadece Ece- vtt'in 12 Mart darbesine karşı açık ve cesur bir tu- tum almış olması değildi. Celal Bayar ve arkadaş- lannın eski Demokrat Parti'nin siyasal mirasını kul- lanan Demirel'e karşı cephe almaları ve Ferruh Bozbeyli'nin başkanlığında kurulan Demokratik Parti'ye destek vermeleri, orta sağı bölmüş ve De- mokratik Parti yüzde 11.9 oy ile Meclis'te 45 san- dalye kazanarak Adalet Partisi'ni CHP'nin arkası- na düşürmüştü. 29) Bülent Ecevit'in "Ortanın Solu" hareketi ile ele geçirdiği CHP'nin, seçimlerden birinci parti ola- rak çıkması sonunda CHP-MSP hükümeti kuruldu. Böylece "Siyasal Islam" ilk kez Ecevit'in desteği ile iktidara gelmiş bulunuyordu. Ecevit-Erbakan koalisyonu çoksorunlu oldu. örneğin Milli Selamet Partisi, siyasal af konusunda koalisyon partileri ara- sında vanlan anlaşmayı, sağdaki fikir suçlululan af- fedildikten sonra soldaki fikir suçlulannın affına des- tek vermeyerek bozdu. Kıbrıs müdahalesinden sonra CHP-MSP gerginliği iyice arttı ve Ecevit, bi- raz da Kıbrıs'ın kendine getirdiği prestije güvene- rek Demokratik Parti ile yeni bir koalisyon kurmak ya da yeni seçimlere gitmek amacıyla ortak hükü- meti bozdu. 30) 12 Mart darbesi Ecevit-Erbakan koalısyo- nuna ve siyasal Islam'ın ilk kez siyasal iktidara or- tak olmasına yol açmıştı. Ecevit'in koalisyonu boz- ması ise sağda bir mucizeye yol açtı: Orta sağ, mil- liyetçi sağ ve dinci sağ partiler birleştiler ve Demi- rel'in başkanlığında Birinci Milliyetçi Cephe hü- kümetini kurdular. www.kongar.org; ekongar << cumhuriyet.com.tr EMO'dan öneriler: Yenisantralyerine şebekeyeyatırımyapın EMO'ya göre, buyıl yenilerle birlikte şebe- kede 11.500 megavat gücünde santral de\Te- ye girecek. Şebeke fre- kansı, kamunun doğal- gaz tüketimi zorunlulu- ğu gibi nedenlerle "yak- laşık 14 bin megavat gü- cünde ünitenin çahşıyor olması zonınluluğu" bulunduğunu vurgula- yan EMO, yük düşme- len ya da de^Teden çık- malann özel şirketler için geçerlı olduğunu, kamuya aıt santrallann zaten en düşük değerler- de tutulduğunu kaydet- ti. Buna göre, sadece şe- bekenin zorlamasından dolayı, en lyımser tah- minle bu yıl 97,5 mil- yon dolar ödeme yapıla- cak. EMO raporunda önenlerini de sıraladı: • Yeni santral yatı- nmlan yerine şebekenin özellikle dağıtım hatla- nnın yenılenmesine ya- tınm yapılmalı. Ka\ıp- lann vılda >'üzde 4, ye- nne yatınm yapılarak yüzde 7-10 düşürülme- si dunımunda, üretim fazlalığından dolayı 2010'a kadar yeni sant- rallere gerek yok. • Enerji doğası gere- ği kamu tekelınde ol- malı. •EPDK,6000mega- vatlık santral için üretim lisansını ısrarla vermek istiyor. Engellenmeli. • Bu başvurulann, zaten üretim fazJılığının aşın düzeye çıktığı Bur- sa- Adapazan- tzmit-ls- tanbul bölgelen olduğu bıliniyor. Bu bölgelerde yeni üretim tesislerinin kurulması engellenmeli. • YlD'lerin işletme ve bakım denetimleri yapılabilmeli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle