Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2» hHAZİRAN 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
TBMM Komisyonu'nun taslak raporunda 'moral değerlere' ağırlık verilmesi istendi
Yolsuzluğa 'cün' fortnülüTTREYKÖSE
ANKARA - TBMM Yolsuz-
luklan Araştırma Komisyo-
nu'nun taslakraporunda"eğitim
potitikalannda moral faktörle-
re ağırlık verilmesi ve din faktö-
riîniin yolsuzluklara karşı etklıı
olarak kulIanılmasT önenldi.
"tyi insanlara iyi yasalarve iyi
yasalara iyi insanlar destek ol-
madıkça yolsuzluklar devam
edecektir" denilen raporda;
"devletçi iilkelerde yolsuztukla-
n n daha fazla, piyasa ekonomi-
si uvgulayan iilkelerde daha az
olduğıT görüşüne yer verildi.
• TBMM Yolsuzluklan Araştırma Komisyonu'nun taslak raporunda
'Din faktörü yolsuzluklara karşı etkin olarak kullanılabilir' önerisi
getirildi. Devletçi iilkelerde yolsuzluklann daha fazla olduğu öne
sürülen raporda iktidara da kadrolaşma uyansı yapıldı.
AKP iktidan bürokraside bü-
yük bir kadrolaşma operasyonu
sürdürürken raporda "Bürok-
rasüıin shasallaşması yolsuzluk-
lar için uygun ortam oluştur-
maktadır. iktidara geten herpar-
ti, kendi bürokratik kadrosunu
oluşturma çabasına girmekte,
otuşan bu bürokratik kadrolar
da daha çok kendi partililerine
hizmet etme eğüiminde olmak-
tadır" görüşünün dile getiril-
mesi dikkati çekti.
Komisyon içinde oluşturulan
alt komisyonlar rapor yazım ça-
lışmalannı sürdürüyor.
Komisyonun raporunu 4
Temmuz'da teslim etmesi bek-
lenirken yolsuzluklann neden-
leri ve alınacak önlemlerle il-
gili alt komisyonun hazırladı-
ğı taslak raporda "Türkiye'de
yolsuzluğun nedenkri" başlığı
altında "Devletin siyasal yapısı
ve yolsuzluk iliş.kisi*\ "Toplum-
sal yapı ve yolsuzluk" ve "Eko-
nomik nedenler" altbaşlıkla-
nyla çeşitli değerlendirmeler
yer aldı. Bu bölümde yer alan
bazı saptamalar şöyle:
- Bürokrasinın siyasallaşma-
sı yolsuzluklar için uygun bir
ortam oluşturmaktadır. Bürok-
Komisyon üyesi Ketenci çalışma sürelerinin yetersiz olduğunu söyledi:
Ulaştddaımıız buzdağunn
sadece görünen yüzü
BARIŞDOSTER
TBMM Yolsuzluklan Araştırma Ko-
misyonu Üyesi. CHP tstanbul Milletve-
kıli Ahmet Güryüz Ketenci, Türkiye'de
yolsuzluklan gerçek boyutuyla saptama-
nın kadro, zaman ve mevzuat açısmdan
olanaksız olduğunu, tüm bu olumsuz-
luklann yanında bir de fiili engeller bu-
lunduğunu söyledi. Ketenci. "Dinledik-
lerim. gördüklerim ve okuduklanmdan
çıkardığun sonuç şu: Birkaç istisna dışın-
da,Türkiye'deyolsuzluklaradoğnıdan ya
da dolayh olarak bulaşmamış kamu ku-
rumu ve özel kuruluş çok az. Bu bağlam-
da Türkiye'nin çivisi çıkmış" dedi.
Anadolu, Moğol
Istilasına uğramış gibl
Yolsuzluklan Araştırma Komisyo-
nu'nun 4 ay için kurulduğunu ve bu sü-
re içinde tüm yolsuzluklan ekonomik,
sosyal ve siyasal boyutlanyla araştırma-
nın olanaksız olduğunu anlatan Ketenci,
"Ülkemizin bugün yaklaşık 250 milyar
dolar iç ve dış borcu var. Ama bu para-
nın bir kuruşu bile halkın cebine girme-
miş" diye konuştu. Bu paramn piramidin
tepesindeki 5-10 aile ile piramidin taba-
nındaki yaklaşık 500 aile tarafindan bö-
lüşüldüğünü ifade eden Ketenci, Türki-
ye'de her taşın altından yolsuzluk çıktı-
ğının altını çizdi. Yolsuzluklan Türki-
ye'nin bir numarah sorunu olarak nite-
leyen Ketenci, "Son 20 yıldır beürgin bi-
çimde süren soyguo, son 10 yüda ağırlık
kazandL 25 milyon insanunız aç, 7 mihon
insanumz açhk suunnın altında. 6 milyon
insammız Fakir Fukara Fonu'na başvur-
muş ve nüfusun >1izde 1 l'i işsiz. Bu tab-
lo dikkate ahnırsa yoksulluk ve umutsuz-
luk içindeki insanLanmız daha iyi anlaşt-
lır. Anadolu, Moğol ıstilasına uğramış gi-
bi" dedi.
Yolsuzluklarla mücadelenin bir dev-
let politikası olarak ele alınmasını öne-
ren Ketenci, halkın parasının hortumlan-
masının, işsizliği arttırdığını, sosyal pat-
lamaya neden olduğunu, üretimi düşür-
düğünü. ekonomiyi de çökerttiğini anım-
sattı "Devlet bütçesi, faiz bütçesi hatine
gelmiş. Bütçegelirteri,borçfaiderini kar-
şdamaya yetmiyor'' diyen Ketenci, bil-
gi, belge ve yolsuzluk dosyası için ne
MİT'e, ne MGK'ye, ne de Jandarma Is-
tihbarat'a başvurduklannı amabu kurum-
ların elinde çok sayıda dosya olduğunu
bildiklerini söyledi. Ketenci, yolsuzluk-
lann ucunda hep mafyanın karşılanna
çıktığını, mafyaya ulaşmanın da kolay
olmadığını anlattı ve "Mafya, siyaset, ti-
caret üçgenindeki siyaset ve tkaret aya-
ğı çözülemedL Susurluk sonrasında bir
polisşefinin ve birkaç polis memurunun
• Birkaç istisna dışında, yolsuzluklara
doğrudan ya da dolaylı olarak bulaşmamış
kamu kurumu ve özel kuruluşun çok az
olduğunu söyleyen Yolsuzluklan Araştırma
Komisyonu Üyesi Ahmet Güryüz Ketenci, "Bu
bağlamda Türkiye'nin çivisi çıkmış" dedi.
yargılanıp mahkûm edilmesi olayı çöz-
meye yetmez. Tarihin en büyük sivil top-
lum eylemlerinden olan Sürekli Aydın-
lık İçin Bir Dakika Karanlık eylemi ya-
pıldı ama yolsuzluklann siyasi ayağı açı-
ğa çıkanlamadL Mahkemelerde çok sa-
yıda dosya, kayıtiarda çok sayıda bügi bet
ge var. İnsanüstü bir çabayla, nereye ka-
dar ulaşabildiy sek. oraya kadar gfttik"
diye konuştu. Yolsuzluklann kapsamı-
nı iyi anlamak için medya, siyaset ve ka-
mu ihaleleri boyutuna bakmak gerekti-
ğine işaret eden
Ketenci, para hare-
ketleri ve bankalar-
v
daki yolsuzluklar
konusunda el- —
lennden geleni ~-'-J.
yaptıklannı dile
getırdi. Ketenci, "Çöz- -
meyeçahşöğunızbuzda- Ijkj^ ^
ğnungörünenyüzü.'Ver- ^JV^Z-v
dimse ben verdim' diyenle-
re dikkatli bakmalı, Gökkafes rezalcti-
nin, belediyelerin suıuiannı değiştiren-
lerin hakkmdald mahkeme kararlan
ortada. En büyük yolsuzluk. yolsuzhık-
lannüzerineyeterineegidememek'' de-
di. Ketenci, batan bankalarda yaklaşık
50 milyar dolann hortumlandığım ama
bu paranın sadece 1.5 milyar dolannın
tahsil edilebildiğini belirterek hızlı ve et-
kin para tahsil yollannın yargı hayatına
girmesi gerektiğini söyledi. Ketenci,
"Son 5,10 yılda borsa ve sermaye piya-
salan yönetkileri medya tarafindan hep
aranan. öne çıkanlan. korunan insan-
lar oldular. Bunun gerisinde de sistem-
den çıkan olan çevTCİerin özel çıkan ol-
sa gerek" diye konuştu.
Dokunulmazlıklar
sınırlandırılmalı
AKP'nin, yolsuzluk önergelerini bir
iki konuyla sınırlı tutmadığını, bu ne-
denle bunlan araştırmanın çok güçleşti-
ğini ve TBMM'nin büyük yük altına so-
kulduğunu savunan Ketenci, yolsuzluk-
larla mücadele konusunda önerilerini
şöyle sıraladı:
^ Ciddi hukuk reformu ve yasal dü-
zenlemeler gerekli. Adalet çabuklaştınl-
malı, yurtdışına kaçınlan paralann, han-
gi mevzuatla geri getirileceği konusun-
da yasal düzenleme yapılmalı.
• Yolsuzluk-
larla mücadele
için büyük illerde
özel ihtisas mahke-
meleri ve Türkiye
Savcılığı ku-
rulmalı.
Idari yapılanmada değışıklık şart.
"Işini bifcn memur" devreden çıkanlma-
lı. Idari hiyerarşide bağımsız bir yolsuz-
lukla mücadele birimi kunılmalı. Bunun
dünyada örnekleri var.
\/ TBMM'de yolsuzhıkla mücadele ko-
nusunda bir ihtisas komisyonu kurulma-
lı ve bu sürekli çahşmalı.
• Yolsuzluk Bakanlığı kurulması yan-
lış olur, bu, ülkemizin uluslararası ilişki-
lerdeki görünümünü olumsuz etkiler.
• Üst düzey bürokratlann siyasiler ta-
rafindan korunmasının ve yargilanmala-
nnın siyasilerin iznine bağh olmasının
önüne geçilmeli.
• Mületveldli dokunulmazlıklan sınır-
landınlmalı. Bu olmadan yolsuzluklarda-
ki siyasetçi ayağı çözülemez.
• Siyasetçüerin yargılanma tekeli Mec-
lis'in elinden alınmah.
TASLAK RAPORDA SORUŞTURMALAR İÇİN ÜST KURUL OLUŞTURULMASI İSTENDİ
Kamuda saydamlık sağlanmalı
Taslak raporda yolsuzluklara karşı alın-
ması gereken önlemler de şöyle sıralandı:
• Kamu yönetıminde saydamlık sağlan-
malı.
• Denetimlerin etkinlıği arttınlmah.
Denetim birimlen arasında eşgüdüm sağ-
lanarak denetim programlanndaki uygun-
suzluklar giderilmelıdir.
• Yolsuzluk ve rüşvetle mücadeleyi esas
alan, bu konuda her türlü çalışmayı tek el-
den düzenleyen ve denetleyen, gerekli
hukuki düzenlemelen yapmada danış-
manlık yapabilecek, soruşfurmalar yapıp
hızlı bir şekilde yargıya ıntıkal ettırebıle-
cek özerk ve bağımsız, üstün yetkilerle do-
natılmış, siyasi yapılanmadan uzak, taraf-
sız, dürüst ve topluma örnek ve önder
olabilecek çapta kişilerden oluşan bir üst
kurul kuruhnalıdır. Türkiye'de birçok de-
netim kurumu ve birimi olmasına rağ-
men, doğrudan yolsuzluklarla mücade-
leyi amaçlayan bir kamu örgütü yoktur.
• Kamu görevlileri için mesleki ahlak
ilkelen belirlenmelidir.
• Yolsuzluk yapanlara uygulanacak ce-
zalar arttınlmalıdır. TCK'nin ilgili mad-
deleri değiştinlmelidır.
• Her ne kadar, 1990 yılında Mal Bil-
dirirrunde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuz-
luklarla Mücadele Kanunu çıkartılmışsa
da bu kanun gerek içerik, gerek usul ve
gerekse uygulama açısından yetersizdir.
Yeni bir kanun hazırlanmalıdır.
• Yolsuzlukla mücadeleye engel olan
CMUK'taki bazı maddeler değiştirilme-
li, özellikle bu konuyla ilgili zamanaşımı
süreleri arttınlmalıdır.
• Kamu gücünü kullanan memurlann
yasal kamu zırhına bürünmeden daha hız-
lı bir şekilde yargılanmalannı sağlaya-
cak, çağımıza uygun yenı bir kanun çıkar-
tılmalıdır.
• Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele için
ihtisas mahkemeleri kunılmalı, bu mah-
kemelerde görev alacak hâkim ve sa\-
cılar özel olarak seçilmelidir.
• Kamu görev lilerinin mali dunımlan
iyileştirilmeli ve ücretlerde adalet sağ-
lanmalıdır. Kendısine yetecek kadar üc-
ret alamayan kamu görevlileri, sürekli
olarak geçim sıkıntısından kurtulmamn
yolunu aramaktadır. Bazı kamu göre%-
lileri için bunun çözüm yolu yolsuzluk yap-
mak şeklinde olabilir.
rasinin merkeziyetçiliği ve tek
tıp kontrolün varlığı rüşvetın
kurumsallaşmasını kolaylaştı-
nr, düzenliliğini arttınr. Her ye-
nı iktidar kamu personeli ata-
ma ve değerlendirmesınde ye-
tenek ve becerileri temel alan
"yeterlilik" sistemınıbırkena-
ra ıtmekte ve siyasal kayırma-
cılığa dayanan "ganimet siste-
mi"ni uygulamaya koymakta-
dır. Böylece siyasal iktidar per-
sonel atamalannda, yer değiş-
tirmelerde ve yükseltmelerin-
de kendi yandaşlanna olanak-
lar hazırlamaktadır. Değişık-
likler müsteşar, genel müdür
ve daire başkanhklanndan uz-
man personele ve hatta odacı-
lara dek uzanmaktadır.
- Kamu yönetiminde vatan-
daşla kamu görevüsi ikincil iliş-
kilere dayanarak karşı karşıya
geürlerve kamu görevttsinin her-
kese eşit muamelesi gerekir.
Ancak bütün azgelişmiş üh\e-
lerle birlikte ülkemizde de kamu
görevtisinin aile, akraba ya da
hemşerilerine yardım etmesini,
bürokratik kurallardan daha
eskive köklü olan toplumsal ku-
rallar biçimlendirmektedir.
KapKalizm
etlkten yoksun
- Bugün geldiğimiz noktada,
kapitalist ekonomilerin savu-
nulduğu kadar başanh olmadı-
ğı, kapitalizmin etik temellerden
yoksun olmasının bu başansız-
lıkta önemli rol oynadığı anla-
şılmıştır.
-Yolsuzluklann önünü alabil-
mek için memurlann dürüst
kimseler arasından seçilmesi
esastır. İşinin ehli olma yolsuz-
lukyapmaya mâni birdurum de-
ğildir. Hükümederin egitim po-
litikalannda moral faktörlere
ağırlık vermesi gerekir. Din fak-
törü yolsuzluklara karşı etkin
olarak kullanılabilir.
- Ülkemizde yaygın bir yol-
suzluk olgusu da hızlı nüfus ar-
tışı ile ortaya çıkan işsızlere is-
tihdam sağlanması aşamasında
ortaya çıkmaktadır. Kamu kesi-
minde yapay olarak istihdam
oluşturulmasına rağmen bütün
işsizlere iş imkânı sağlanama-
maktadır.
Resml ve gayriresmi
ahlak çellşkisl
- Toplumun örfve âdederi. de-
ğer yargüan ve normlanndan
kaynaklanan ve resmen kabul
edilen, yasalarla zorunlu kılı-
nan, eğitim ve toplumsallaşma
yolu ile empoze edilen resmi ah-
lak ve hızla değişen ekonomik
toplumsal şartlarla aynı hızla
ilerleyen resmi olmayan ahlak.
Resmi ahlak ile gayriresmi ah-
lak arasındaki bu çelişki ahlaki
yozlaşnıanın varlığını göster-
mektedir. İştebu süreç deVBISUZ-
luklar için uygun bir yapıya dö-
nüşmektedir.
- De\letin ekonomiye müda-
halelerinın daha fazla olduğu
ülkelerde bürokrası yaygın ve
kırtasiyecılik de doğal olarak
yaygın bir hastahk. Bürokrasi en-
geline takılan vatandaşlar, ister
istemez rüşvet ve yolsuzlukla
işlerini yapmaya çalışıyorlar.
Bürokratik formalitelerin faz-
lalığı kamu görevlileri için rüş-
vet piyasası ortaya çıkanyor.
Dünya ülkelerinde yapılan araş-
tırmalar da devletçi ülkelerde
yolsuzluklann fazla, piyasa eko-
nomisi uygulayan ülkelerde ise
daha az olduğu görüşünü doğ-
rulamaktadır.
Yolsuzluk
devletten besleniyor
- Devletçi politikalann ege-
men olduğu ülkemizde potansi-
yel yolsuzluk alanlan: müteah-
hitlere büyük kazançlar sağlaya-
cak büyük çaph de\îet ihaleleri,
elektrik, akaryakıt ve gaz gibi
fıyadaruı ve kâr oranlaruun hü-
kümet tarafindan belirlenmesi,
bazı hanunaddelerini tahsisinde
hükümetin söz sahibi olmasu
büyük nüktarda vergi ahnması
ve sonuçta rüşvet karşüığı tak-
diredilecekvergi miktannuı kü-
çük tutulmasını sağlama giri-
şimleri. hükümetin çeşitli alan-
lardan sağladıgı kredi ve teşvik-
lerden yaraıianma imkânı elde
etme girişimleridir.
İyi ki Dokunulmazlık Var!
TBMM de geçen hafta, CHP Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in
dokunulmazlıklarla ilgili araştırma
önergesi görüşüldü. Başbakan
Tayyip Erdoğan'ın avukatlığından
milletvekilliğine, oradan da grup
başkanvekilliğine yükselen Haluk
Ipek'in dokunulmazlık zırhını
"cansiperane" savunusu TBMM
tutanaklanna da geçti. Ipek'in
sözlerinden "zırh" kalkarsa
milletvekillerinin "nasıl korunmasız,
nasıl acz içinde(!)" kalacağını
öğrendik: "Ceza sorvşturmalarının
başlangıcı için belli şartlann varlığı
yeterti olmaktadır. örneğin,
milletvekillerinden herhangi biri
hakkında, kendisinin suç işlediği
yolunda, yazılı veya görsel herhangi
bir medya organında çıkan haber
üzerine, savcıiık, derhal harekete
geçmek zorunda kalacak ve polis
marifetiyle milletvekilini alıp ifadesine
başvuracaktır. Burada, milletvekilini
alıp, ifadeye götüren polisin
dokunulmazlığı vardır, memurun
yargılanmasıyla ilgili hükümlere göre.
Dokunulmazlığın kaldınlması halinde,
sabah erkenden kalkan milletvekili,
gazete büfesine koşarak acaba hangi
gazetede benimle ilgili bir suç isnadı
var korkusuyla yaşayacaktır.
Böyle bir baskıyla yaşayan
milletvekilinin ve parlamentonun,
yapmış olduğu çalışmalarda tam
bağımsızlıkla hareket etmesi
mümkün değildir." Zırh kalkarsa,
milletvekilleri sadece her sabah
korkuyla gazete büfelerine koşmakla
kalmayacak, bunun memleket
meselelerine de büyük zaran
dokunacakmış! Ipek, bu konuda bir
örnek de verdi: "Kritik bir anayasa
oylamasına gelmek için Istanbul'dan
hareket eden 8-10 milletvekili, yolda
aşın hız yaptı veya herhangi bir
iddiayla, trafik polisleri tarafindan
sulh ceza mahkemesine çıkanlabilir.
Kendilerinin orada 3-4 saat
alıkonulmalan halinde anayasa
oylamasının neticesinin
değişebileceğini de varsayarsak, bu
dokunulmazlığın ne kadar önemli
olduğunu hepimiz, kendi
vicdanımızda çok daha iyi
değerlendiririz."
AB üyesinin 'özgül ağırlığı'
Uyum Yasasfnın en çok tartışılan
bölümü, son anda paketten
düşürülen "seçimlerde yabancı
gözlemcinin" yasal hüküm haline
getirilmesiydi. Adalet
Komisyonu'nda AKP Gaziantep
Milletvekili Mahmut Durdu siyasi
deneyimine dayanarak bu hükmü
savundu: "Seçim bölgemde 1
köyde sandıktan hep full ANAP
çıkardı. 1 seçim değil, her seçim...
Saat 17.00 sandık kapanır, hemen
5 dakika sonra ilan edilirANAP
full... Deniyorki 'ben gözlemciyi
Diyarbakır'ın şurasından
sokmam.' O zaman ne oluyor,
dağa hâkim olan güç seçime
hâkim oluyor, şehre hâkim olan
güç seçime hâkim oluyor.
Türkiye'nin her tarafında vardır bu
benim gördüğüme göre..." Oysa
Adalet Bakanı Cemil Çiçek o
dakikaya kadar "Türkiye'nin 50
yıldan beri tartışmasız en iyi
yaptığı şeyin şaibesiz seçim
olduğunu" söylüyordu. CHP ise
gözlemci için AGIT hükmünün
yeterti olduğunu vurgulayarak
bunu yasasına alan ülkelere örnek
gösterilmesini istiyordu. "Başka
ülkelerde bu düzenleme yok ama,
hiçbir ülkede bizdeki gibi itiraz da
yok" diyen Adalet Bakanı
dosyasını kanştırdı, ancak yalnız
Hollanda'yı örnek verebildi.
CHP'liler "Hollanda ile biz bir
miyiz, Hollanda bizde bir şehir
nüfusu kadar bile değil" dedi ama
Bakan'ın yanıtı hazırdı:
"özgül ağıhığına bakın... Onlar30
bin dolartık vatandaş, biz 2 bin
dolarlık..."
Dostluk grubu küstürdü
Geçmiş dönemlerde
pek de önemsenmeyen
dostluk gruplan, bu
dönem milletvekillerinin
gözdesi oldu. Gruplar,
dış ilişkilerde
parlamentolar arasında
dostluğu amaçlarken iç
ilişkileri bozdu.
Milletvekilleri arasında
grup başkanı ya da
yönetim kurulu üyesi
olmak için kıyasıya bir
yarış yaşanıyor. Türkiye-
ABD Pariamentolararası Dostluk
Grubu'na başkan olmak isteyen
AKP'li Egemen Bağış, başkanlığı
CHP'Iİ Abdülkadir Ateş'e kaptırdı.
Bağış, "başkanlık için heryol
mubahtır" anlayışında olacak ki,
seçimleri iptal ettirmek için her türlü
yolu denedi. TBMM Başkanı Bülent
Annç'a kadar gitti. Bu
girişimlerinden bir sonuç alamayınca
"korsan" bir toplantı düzenlemeye
bile kalktı. Ateş, bu girişime karşı
hemen önlemini aldı, grup üyesi
milletvekillerini uyardı: "Kimin
tarafindan yazıldığı bilinmeyen
ancak tüm üyelehmize gönderilen
biryazıyla dostluk
grubumuz 24 Haziran
günü olağanüstü
toplantıya çağnlmak
istenmektedir. Yasal
olmayan, TBMM
Başkanlığı'nın da uygun
görmediği bu toplantıya
itibar etmemesini rica
ederim." ABD'den
sonra AKP ve CHP Israil
Dostluk Grubu için
çekişti. AKP Samsun
tgemen Bağış Milletvekili Suat Kılıç bu
grubun başkanlığını çok istemesine
karşın ilk genel kurulda ancak 28
AKP'liyi salona toplayabildi. Oysa
gruba üye olan AKP'lilerin sayısı 107
idi. Fiüstin Dostluk Grubu'nun
başkanlığını alan AKP'liler, Israil için
o kadar da istekli değildi. Böyle
olunca seçim ıkinci toplantıya kaldı.
Ancak bu arada "AKP Israil dostluğu
için yanşıyor" gibi haberler
milletvekillerini daha da rahatsız etti
ve genel kurula AKP'den yalnız iki
milletvekili geldi. Böyle olunca CHP'li
Gökhan Durgun'un israil Dostluk
Grubu'nun yönetimini oybirliği ile
alması zor olmadı.
Sanıktı, gözlemci oldu...
AKP Şanhurfa Milletvekili Atilla
Maraş, TBMM insan Haktannı
Inceleme Komisyonu'nda
oluşturulan Düşünce ve İfade
özgüriüğü Alt Komisyonu'nun
başkanlığını yapıyor. Alt komisyon,
alınan karar uyannca bazı davalan
gözlemci olarak izliyor. Maraş ve
bazı att komisyon üyeleri, geçen
günlerde istanbul'a giderek Devlet
Güvenlik Mahkemesi'nde
"Düşünceye Özgûhük 2000" kitabı
nedeniyle 15 kişi hakkında açılan
davayı gözlemci olarak izledi. Işin
ilginç yanı, Maraş'ın da sanıklar
arasında yer almasıydı. Maraş,
milletvekili olması nedeniyle sanık
sandalyesi yerine gözlemci
bölümünde yerini aldı. Duruşma
sırasında Maraş'ın avukatı,
müvekkilinin milletvekili olması
nedeniyle dosyasının ayrılmasını
istedi. Mahkeme başkanı, sanıklann
oturduğu bölüme doğru dönerek
"Atilla Maraş burada mı?" diye
sordu. Salondaki gözler, Maraş'ı
sanık sandalyesinde aradı, ancak
seyirci bölümünde olan Maraş,
ayağa kalkarak "Buradayım" dedi.
Maraş, milletvekili olduğunu
söyteyince, mahkeme başkanı,
Maraş'ın milletvekili olup
olmadığının TBMM Başkanlığfna
sorulmasına karar verdi...
Türey Köse, Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu, Sertaç £ş
tbmmcumıa ttnetnettr