30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 HAZİRAN 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J l i J v U I l U İ T J J . ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13 Gökhan Yardım: Aktjf değıldim daire başkanıydım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Botaş Ge- nel Müdürü Gökhan Yar- dnn, kendi inisiyarifiyle yapılan formül değişikliği ile kurumun Trusgaz'dan aldığı doğalgazdan 5 yıl- da 368 mifyon dolar zara- ra uğratıldığı iddialannı reddetti. Kendi dönemin- den önce kullanılan bir formülle anlaşma yapıldı- ğrnı belirten Yardım'ın, Botaş Doğalgaz Daire Başkanlığı'nı "aktif ol- mayan bir görev" olarak nitelemesi dikkat çekti. Yardım, dün yaptığı açık- lamada, Trasgaz kurul- madan Gazexport ile Trusgaz'ın muhtemel or- taklanyla doğalgaz alım- satım anlaşmasını imzala- dığını ve bu anlaşmanın Trusgaz'ın kurulmasının ardından yeniden imzala- nacağının anlaşmada bu- lunduğunu belirttı. Bu ta- rihte Botaş Ta müşavir olarak çalıştığını kayde- den Yardım, Trusgaz'dan gaz alımının 1998'de baş- ladığını, anlaşmada fiyat formülü olarak 1994 yı- lında imzalanan batı hat- tından gaz alım formulü- nün yazıldığını bildirdi. Yardım 1998'de Botaş Doğalgaz Daire Başkanı olarak görev yaptığını vurgularken, "aktif bir görevi olmadıguu" savun- du. 2000 yılmda hem ba- tıdan hem de Trusgaz'dan alınan gazın fıyatının dünya fiyatlanna baglı olarak artmca Trusgaz ve Gazexport'a yazılı başvu- ruda bulunulmasını iste- diğini ifade eden Yardım, Temmuz 2001 'de genel müdürlükten aynldığını, fiyat revizyon müzakerelerinin Temmuz 2OO2'de sonuçlandığını anlattı. Gökhan Yardım, Eylül 2002'de imzalanan ek protokolle 1994 ve 1998'dekı fiyat for- mülünün aynen korun- duğunu ve geri dönük alacaklardan vazgeçil- diğini söyledi. SİRKETLER ÇARŞI Mağazalan, plaj kıyafeti çeşitliliğiyle yine iddiah. Mağazalarda, Zeki Triko, Nelson, Sun Set, Aprido, Stella, Too Hot. Estemar, Kom, Pierre Cardin ve No Gossip markalarının tüm ürünlerini bulmak mümkün. AKBANK, Ev Geliştirme Kredisi çerçevesinde Winsa PVC pencere, kapı ve panjur sistemleri almak ısteyenlere 0 faizle, 10 ay taksitle ve 12 aya varan ödeme kolaylığı sağlıyor. EFES PtLSEN, Birahane lyileştirme Projesi' kapsamında Beşiktaş'taki Beerport'u yeniledi. 18 Haziran'da resmen açılan Beerport. Beşiktaş Vapur Iskelesi'nin karşısında bulunuyor. GİLETTE, eğitime destek vermek amacıyla Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın Ateşböceği gezici öğrenim birimine işletme sponsoru oldu. İBRAHİMETHEM Ulagay, UNICEF'in Milli Eğitim Bakanlığı'yla başlattığı kız çocuklannın eğitime kazandınlması kampanyasını ana sponsor olarak destekliyor. 1. 8 trilyon liraya ihale edilen pist için 2.8 trilyon lira fazla ödendiği açıklandı ÜÜçüncüpistparayuttu• Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği'nce 1999'da hazırlanan raporda, pistin en az 43 trilyon liraya mal olacağı hesaplanmıştı. Raporda keşif artışlarına karşın kazı malzemesinin Ayamama Vadisi'ne döküldüğü tespit edilmişti. Buna rağmen, Şener'e "nakliye maliyeti" gerekçesiyle trilyonlarca lira ödendi. Ekonomi Servisi - Yaklaşık 4 yıl önce tamamlanması gerektiği halde 1 Temmuz'da açılması beklenen Is- tanbul Atatürk Havalimanı 3. Pisti hesaplanandan çok daha fazla para- ya mal oldu. Devlet Hava Meydanla- n îşletmesi (DHMÎ), 2.8 trilyon lira fazla ödeme yapıldığını belirledi ve paranın geri ödenmesi için firmaya yazı yazdı. Atatürk Havalimanının 1 Tem- muz'da açılışı yapılacak olan 3'üncü 3 bin metre uzunluğunda ve 45 met- re genişliğindeki pistinin ihalesi, Sadri Şener'in sahibi olduğu Simge înşaat'a yüzde 58 kınmla 1.8 trilyon liraya verildi. Bu rakam Merkez Ban- kası'nm dolar kuruyla hesaplandığın- da (dolar satış 122 bin 420 lira) 14.7 milyon dolara denk geliyor. ANKA'nın haberine göre, DHMİ Genel Müdürü Mahmut Tekin, son olarak açılan soruşturma sonunda fir- maya 2.8 trilyon lira fazla ödeme ya- pıldığının belirlendiğini kaydetti. Te- kin, firmaya 30 Mayıs'ta bir yazı ya- zarak, tespit edilen 2.8 trilyon lira faz- la ödemenin 30 gün içinde iade edil- mesini istediklerini belirtti. Tekin, firmanın bu talebi geri çevirmesi du- AtatürkHavaKmanı3.pistinin UluslararasıSrvilHa\acılıkÖrgürü standartlanna u\gun birparaklpistolnıadığıönesürülmüştü. rumunda sözleşmedeki koşullan iş- leteceklerini vurguladı. TMMOB uyarmışti DHMİ Genel Müdürü Tekin, fazla ödemeye konu olan miktann artabi- leceğine de dikkat çekti. îhale edildikten kısa bir süre sonra kazı malzemesini dökecek yer bulu- namadığı gerekçesiyle keşif artışı is- teyerek işin bedelini 1.8 trilyon lira- dan 11.5 trilyon liraya çıkaran Sadri Şener'in kazı malzemesini aslında Ayamama Vadisi'ne döktürdüğü bel- gelenmişti. Pistin tamamlanmasmm beklendığı 1999'da Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği'nce (TM- MOB) en az 43 trilyon liraya mal ola- cağı hesaplanmıştı. TMMOB, ilgili kurumlara başvurarak "kazı malze- mesinin döküm sahası ve nakliye ma- üyeti" adı altında yapılan keşif artış- larına karşın hafriyatın Ayamama Va- disi'ne döküldüğünü anlatmıştı. Ra- porda yer alan uyanlara karşın, "res- mi belgelerde 35 kllometre uzağa dö- külüyormuş gibi gösteren" Şener, "nakliye matiyetT gerekçesiyle tril- yonlarca lirayı almış oldu. Iddialar üzerine devletten hâlâ alacaklı oldu- ğunu ve zamanında ödeme yapılma- dığı için pisti bitiremediğini öne sü- ren Şener'den devlet parasını istiyor. Devlet Hava Meydanlan Îşletmesi (DHMİ) Şener'in şirketi Simge Inşa- at'tan ödenen fazla paranın iadesini talep etti. Ote yandan 1 Temmuz'da kullanı- ma açılması beklenen pistin teknik özellikleriyle ilgili olumsuz iddialar da henüz yanıt bulmadı. "Parakl jHSt" olarak ihalesi yapılan işin, bilir- kişi raporlarma ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'ne (ICAO) göre paralel pist olmadığı belirlenmişti. &ABÎHA GÖKÇENHAVAALANIYÜK OLDU Her ay 500 bin dolar zaran devlet karşıhyor Ekonomi Servisi - Yüksek oranlı keşif arhşlannın yaşandığı ihale kamuoyunda tartışmalara neden olan "her ile havaalanT projesinin ülke ekonomisine zaran giderek büyüyor. Pendik Kurtköy'de kurulu Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı (SAW) her ay ortalama 500-600 bin dolar zarar ediyor ve bu zaran devletten karşılanıyor. SAW Genel Müdürü Emekli Hava Pilot Tümgeneral tbrahhn Büyükyıunukoğlu, havaalanının her ay zarannın devletten • Charter ve kargo uçaklannın Kurtköy'deki tesisleri kullanması sağlanarak devletin zaran önlenebilir ve atıl bir yatınm değerlendirilebilir. karşdandığını vurguladı. Büyükyumukoğlu, havaalannn 700 milyon dolarlık bir yatınm olduğunu ve atıl durumda kalan bu yannmın ülke ekonomisine bir an önce kazandınlması gerektiğini söyledi. Çevredeki ilçe belediye başkanlannı ziyaret ettiğini dile getiren Büyükyumukoğlu, "Burada havaalanı varken 75 kilometre uzaklıktaki havaalanına gftmemeleri için yetküüere baskı yapmalannı istediğini'' kaydetti. Ulaştırma Bakanhğı'nın "hava trafığmiböhne ve yöntendinne" yetitisi bulunduğunu bildiren Büyükyumukoğlu, "Ulaşürma Bak&nımız hemen diyebüirki'Ben charter, kargo uçaklannın Atatürk Havalimanı'na inmesini istemiyorum. Charter uçaklan Sabiha Gökçen'e insin' böyle olursa hem hizmet daha iyi otur hem de ouranın aol kalmaması sağJanır" önerisini getirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a durumu anlatöğım söyleyen Büyükyumukoğlu, "tedbiıieri almayasözverdiklerinr kaydetti. EYANLARIN YÜZDE 85 '1İNCELENEMİYOR Vergi kaçırana zamanaşmu giivencesi ANKARA (AA) -. Maliye Bakanlığı'nın en fazla vergi denetimi yapan birimi olan vergi denetmenlerinin "Vergi tdaresi ve Vergi Denetiminin Yeniden Yapılandınlması" raporunda yer alan veriler, Türkiye'de vergi kayıp ve kaçağıyla mücadelede istenen sonucun neden alınamadığuıı gözler önüne serdi. Rapora göre, vergi kaçağıyla etkin mücadele için kaçağın yoğun olmadığı ülkelerde toplam beyanname sayısmın yüzde 2-3, • Vergi kaçıranlann 5 yıllık zamanaşımı süresince hiç incelenmeme olasılığı yüzde 85, bir defa incelenme olasılığı yüzde 13. kaçakçılığın yoğun olduğu ülkelerde ise yüzde 7-8 kadannın incelenmesi gerekiyor. Oysa büyük bir vergi kaçağı bulunan Türkiye'de bu oran yüzde 2'de kalıyor. Denetim elemanı eksikliğine dikkat çekilen raporda, denetim birimlerinin toplam kadro doluluk oranının yüzde 25 civannda bulunduğu bilgisi veriliyor. Üstelik son 10 yılda, merkezi denetim elemanlannın sayısı hızla azalırken defter tutan mükellef sayısı arttığı için inceleme oranı daha da düşürüyor. Raporda, "12-13 işlem yapdmak dunımunda bulunulmasL, inceleme için aynlacak süreyi uzatmakta, yapılan inceleme sayısını azattmaktadır. Bir mükeDefın 5 ydhk zamanaşımı süresince hiç incelenmeme olasılığı yüzde 85, bir de fa incelenme olasıhğı yüzde 13, birden fazla defa incelenme olasılığı ise yüzde 1 'in arandadnr" deniyor. Vergi denetmenlen, servet beyanı esasına dönülerek, mükelleflere, "Nereden buldun" sorusunun soruhnasını öneriyor." ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Tteferans İslam!' Referans sözcüğünün birçok karşılığı var. Yaygın kullanımıyla bu sözcük "başvurulan kaynak" ya da "bilgi alınan yer" anlamına geliyor. AKP'nin düşünsel dayanağı ya da referansı bir tür- lü açıklık kazanamıyor. Niteliği tam olarak belli ola- mıyor. Bu partiyi koruma ve kollamayı iş edinen yer- li basın yayın yorumculan, yazar ve çizerler, şimdiye kadar AKP'nin gerçek kimliğini bulamadı ya da bul- mak istemedi. Buna karşılık yabancılar, AKP'yi kolayca tanımlı- yor. Bu partiyi çoğunlukla, Ingilizcesiyle "Islamic" yani "Islama ait" olarak nitelendiriyor; kimi zaman da "Islamist" ya da "Islamcı" diyorlar. Yabancılar AKP konusunda iki nedenle bu sonuca kolayca ulaşıyor. Nedenlerden biri yabancı yazarların düşünsel biriki- minin yüksek düzeyidir; onlar, eğitimlerinin ve yetiş- melerinin ideolojik kökenlerinin zenginliğinin bir so- nucu olarak elmayia armudu toplamayacak kadar bi- linç sahibidirler. AKP'nin gerçek niteliğini kolayca ya- kalıyoriar. Çok daha önemli ve hiç de ikincil olmayan bir başka neden, yabancılann AKP'den bir çıkar bek- lentisinin olmamasıdır. Oysa ülkemizde durum boy- le değildir. Türkiye basın yayın dünyası, iç ve dış ko- nulan çok büyük oranda kendinin iktidara yakınlığı- na ya da iktidardan sağlayacağı ekonomik çıkara göre ele alıyor ve yorumluyor. • • • Seçimlerden önce AKP sözcüleri ısrarla "Biz Is- lamcı değiliz" sözlerini ağızlarından düşürmüyor, geçmişlerine göre değişim ve dönüşüm gerçekleş- tirdiklerini sürekli olarak vurguluyor. Basın yayının da olağanüstü katkı ve yardımlanyla AKP, Islamcı olma- dığı görüntüsünü kamuoyunda sergilemeyi başardı. Son haftalarda tam anlamıyla çok ilginç bir söy- lem değişikliği yaşanıyor; bambaşka bir tutum ser- gileniyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül bu farklı söyleme öncülük ediyor. Ancak butez AKP bağlamındadeğil, Türkiye tanımlanırken bu yola başvuruluyor. Referans olarak ısrarla İslam ya da Müslümanlık kullanılıyor. İktidara gelmeden AKP için Islamcı olmadığı vurgusu yapılırdı, iktidara geldikten sonra daha 7.5 ay geçmişken, İslam tüm ülke için referans oluyor. İslam içerikli yorumlar esas olarak yabancılar karşısında yapılıyor. Dış dünyaya bu izlenim veriliyor. Bu gidişin çok önemli bir örneği geçen hafta ya- şandı. Erdoğan, Malezya ve Pakistan'a yaptığı yurt- dışı gezisinde Türkiye'yi "modern bir İslam devleti" olarak tanımladı. Bir rastlantı olup olmadığı bilinmez ama, aynı gün Dışişleri Bakanı da AB Karma Parla- mento Komisyonu'nun Istanbul toplantısında yaptı- ğı konuşmada, "Müslüman devlet kimliğiyle AB'ye üye olacak bir Türkiye" nitelemesini yapıyordu. Gelinen noktada partilerinin Islamcı olmadığını iç kamuoyunda kanıtlamaya çalışan AKP yönetimi ül- kenin Müslüman kimliğini resmileştirmeye uğraşıyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal özellikleri ya da devletin siyasal kökenlerinde Müslümanlığa refe- rans yoktur; "demokratik, laik ve sosyal hukuk dev- leti" olduğu anayasada çok açık olarak yer alır. Dev- letin niteliği konusunda AKP hükümeti anayasaya uy- gun olmayan, giderek onunla ters düşen bir eğilim içindedir ve ülke kamuoyunu oluşturan kesimler baş- ta basın yayın dünyasının çok büyük bir bölümü de bu çıplak gerçek karşısında bile "görmedik, duyma- dık" oyununu oynamayı yeğliyor. Aynca aynı AKP hükümeti, örneğin hazırlanmak- ta olan AB Anayasası'nda AB'nin bir Hıristiyan siya- sal biriiği olarak tanımlanmasına da, doğru ve haklı olarak, karşı çıkıyor. Ancak, Türkiye için dinsel refe- rans gibi çok çelişik bir tırtuma sanlmakta da bir sa- kınca görmüyor, görmeyebiliyor. • • • AKP hükümeti, kendi partisi için kullanmadığı, kul- lanmaktan kaçınmaya çalıştığı İslam referansını son günlerde kararlı ve ısrarlı birtutumla, Türkiye için kul- lanmak gibi bir büyük anayasal yanlışa sürükleniyor. [email protected] Havaalanı sosyal statü kazandınr • ESKlŞEHtR (AA) - Anadolu Üniversitesi (AÜ) Sivil Havacılık Yüksel Okulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vildan Korul, havaalanlannm istihdam olanağı yaratıp topluma sosyal statü kazandırdığını söyledi. Küresel ekonomide, havayolu taşunacılığmjn giderek vazgeçilmez bir ulaşım hizmeti haline geldiğini belirten Korul, havaalanlannm, ekonomik güç, ticari hareketlilık ve bölgenin dünya pazarlanna hızlı ulaşımım sağladığını ifade etti. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyatr.net Molla rejimi üzerindeki ABD baskılan ar- tarken, geçen hafta günlerce süren öğrenci eylemleri, Iran'da birrejim değişikliğinin gün- demde olduğunu bir kez daha gösterdi. Şimdi, ya molla rejimi açık bir dış müdaha- le gerçekleşmeden, Iran siyasi bağımsız- lığını kaybetmeden. din ve devlet işlerinin ayrıldığı parlamenter bir demokratik cum- huriyete dönüşür; yeni rejim de nükleer si- lah elde etme sevdasından vazgeçer; ya da molla rejimi gittikçe artan dış müdahaleyi bahane ederek muhalefeti daha birkaç yıl kendine gelemeyecek bir biçimde ezer, bu arada nükleer sılahlara da sahip olur. Üçün- cüsü, rejimi zorlayan çelişkiler, etnik tonlar- la da zenginleşir ve toplumsal bir çatlama başlar. Doğrudan bir dış müdahalenin ola- sılığı doğar, sonunda şu veya bu biçimde Iran ABD'nin defterine yazılır. Geçen hafta ABD'ye "Iran konusunda ya- nınızdayız" diyen hükümetin, şimdi çok dik- kat etmesi gerekiyor. Çünkü fran ABD def- terine yazıldığı takdirde, Avrasya jeopolitiği içinde Türkiye'nin tarihsel ve bölgesel konu- mu büyük ölçüde zayıflayabilir. Dönüşümün ekonomi-polltiğl Iran'ın toplam nüfusu yaklaşık 66 milyon. Bunun yüzde 31'i 14 yaşın (CIA Fact Bo- oks), yüzde 6O'ı 25 yaşın altında (Asia Ti- mes). ıran'ın toplam nüfusunun 2050 yılına kadar 100 milyona ulaşması bekleniyor (USA Census Bureau). Bu veriler bile, iran'dasınıflararası ekonomik, kuşaklarara- sı kültürel çelişkilerin hızla derinleşmekte ol- duğunu gösteriyor. Bunlara ek olarak, tek bir ürün petrol, Iran'ın toplam ihracatının yüzde 80'ini bütçe gelirlerinin yüzde 40-50'sini, Iran'da Rejim Değişikliği' -1 GSMH'nın yüzde 10-20'sini oluşturuyor (En- ergy Inf. Admin. USA). Bu nüfus artışı ül- kenin petrol tüketimini arttıracak, ihracatını sınırlayacak ister istemez. Bu açıdan bakın- ca, Iran'ın nükleer enerjiye yönelmesinin ar- kasında, jeopolitik olduğu kadar ekonomik kaygılar da var. Üstelik, The Economist'e göre bu kaygılan iktidar da, muhalefet de paylaşıyor. Diğertaraftan, Iran ekono misinin yakla- şık yüzde 4O'ı dini vakıflann elinde. Vakıflar, Iran'da tekstilin yüzde 25'ini, çimentonun yüzde 42'sini, alkolsüz içeceklerin yüzde 45'ini, şekerin yüzde 25'ini oto lastiğinin yüz- de 28'ini üretiyor. Buna devletin doğrudan denetimi altında olan işletmeleri, bankalan ekleyince, kamunun ekonomideki payı kimi analistlere göre yüzde 80'lere ulaşıyor (Asia Times). Bu günkü ekonomik, toplumsal so- runlar, molla rejiminin, elindeki tüm ekono- mik ve siyasi iktidara karşın tümüyle başa- nsız kaldığını gösteriyor. Iran halkı da, özel- likle Şah dönemini anımsamayan genç nü- fus, haklı olarak molla rejimini suçluyor. Molla rejimi ekonomik sorunlan aşmak ve ekonomiyi "modemleştirmek" için bir süre- dir dışa açılmaya, yabancı sermaye çekme- ye çalışıyor, hatta devlet işletmelerinin, yüz- de 75'ini özelleştirmeye hazırlanıyor (Busi- ness Standard, 16/06). Ancak nüfusun bü- yük bir kısmı devlet işletmelerinin sunduğu mallara ve hizmelere bağımlı. örneğin Iran'da özel sektör deyince ilk akla gelen çarşı üretime değil, ticarete ve spekülasyo- na yönelik. Çarşının sennaye birikimi için devlet işletmelerinin ürünlerine, bürokratlar- la kurduğu ilişkilere gereksinimi var. Aynca, aktif nüfusun yüzde 35'inden fazlası devtet sektöründe çalışıyor (The Asia Times). Do- layısıyla emekçi sınıftann büyük kesiminin de özelleştirmelere karşı çıkması doğal. Ge- çen haftaki öğrenci eylemleri de hükümetin ünıversiteleri özelleştirmesinı ve öğrenci harçlannı protesto etmek için başlamış, hız- la rejim karşıtı bir hatta kaymıştı (Paywand News, 13/06). Birçok gözlemcinin bildirdi- ğine göre, sayıları binlerle değil de ancak yüzlerle ifade edilse bile protesto gösterile- ri, toplumdaki bu derin ekonomik (Reuters, 19/06) ve Pepe Escobar'ın geçen yıl aynn- tılı bir biçimde aktardığı gibi genç kuşakla- rın kültürel eğilimleriyle rejimin baskısı ara- sındaki (Asia Times, 15/06/02) gerginlikle- rin ürünü. Ek olarak molla rejiminin kendi iç çelişkı- lerinin de giderek derinleştiği anlaşılıyor. ör- neğin ABD ile ilişkilerin normalleştirilmesini isteyenlerie istemeyenler arasındaki çelişki derinleşiyor. Ama, iktidann, seçilmiş parla- mento (Meclis) ve devlet başkanı (Hatemi) ile son karar yetkisine sahip atanmış bir de- netleme meclisi (Velayet-ilfakih) ve ruhani li- derden (Hamaney) oluşan ikili karakterin- den kaynaklanan çelişki, rejimin geleceği açısından çok daha önemli: Mollalann bir kesimi "Islami demokrasi", "dini sivil top- lum" savunuyor ve genel oy mekanizması- nın ülkenin hatta Islamın geleceğinde belir- leyici, egemenliğin de liderde değil halkta olmasını istiyorlar (Asia Times, 25/05/02; Jordan Times, 19/06)). Işte bu çok yönlü çelişkiler rejimin artık tıkandığını gösteriyor. Işte bu yüzden üniversitelerle sınırlı protes- to hareketleri bile rejimi kökünden sarsabi- liyor. Llderllk sorunu Ancak, tüm bunlardan hareketle rejimin, ABD'deki yeni muhafazakârlann sandığı gi- bi düşmek üzere olduğu, ufak bir ittirmenin yeterii olacağı sonucuna ulaşılamaz. Nite- kim, The New Republic'in vurguladığı gibi, Iranlılann bınlerce yıllık tarihsel, siyasi kim- likleri, çok güçlü bir ulusal bilinçleri, büyük güçlerin müdahalelerinin sonuçlanyla ilgili bellekleri var. Bu yüzden, muhafazakâr Na- tional Revievv'de Amir Taheri'nin, The Economist'in ve birçok başka yorumcunun işaret ettiği gibi, ABD'nin açık desteği mu- halefetin güçlenmesine değil, muhafazakâr- lann meşruiyetinin artmasına yol açıyor. Diğertaraftan genelde muhalefeti, özelde öğrenci hareketini yakından izleyenler iki önemli saptamada birleşiyorlar. Birincisi, Hatemi'nin liderliğindeki reformcu hareket en kritik anlarda, hep molla rejiminin yanın- da tutum aldığı için prestijini tümüyle yıtirmiş. Ikincisi, öğrenci hareketinin çapı, talepleri- nin karmaşık, bütünlüksüz içeriği ve örgüt- sel düzeyı, toplumsal muhalefeti birleştire- cek, bir demokratik rejim değişıkliğıne zor- layacak koşullan yaratmaktan uzak (Pacific News Service, Reuters, Asia Times, Sudde- utsche Zeitung). Halen öğrenci hareketine en fazla ilgi, orta sınıflardan geliyor. Onlann ise kaybedecek şeyleri çok. Bu yüzden des- tek etkin bir harekete dönüşemiyor. Tahran gibi kentlerin yoksul kesimlerinin, işçilerin ve hatta (çok uzak bir olasılık bile olsa) köylü- lerin şu veya bu biçimde muhalefet kanadın- daolduklannı belırtecekleri ana kadar rejimin devrilmesı kolay değil. ABD'nin kışkırtmasıy- la, canlandınlan ve yaşama geçirilen bir as- keri darbenin de rejimi değiştirebileceği ile- ri sürülebılir ama, gerçek şu ki molla rejimi orduyu çok sıkı denetliyor. Sonuç olarak molla rejiminin, bir rejim de- ğişikliğineaçılacak dönüşüm sürecine girdi- ği kesin! Ama, dışarıdan yapılacak baskıla- nn, hatta müdahalelerin aksatıcı, hatta geri- letici biretki yapabileceği de? Bölge jeopo- litiği de Türkiye açısından en iyi sonucun, molla rejiminin, toplumsal çelişkilerin dina- miğıne bağlı olarak evrimci bir biçimde ve demokratk bir yönde değişmesi olacağını söylüyor. Değişim sürecinin jeopolitik özel- liklerini de çarşamba günü irdelemeye çalı- şacağım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle