Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 HAZİRAN 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J l i J v U I l U İ T J J . ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13
Gökhan Yardım:
Aktjf
değıldim
daire
başkanıydım
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Eski Botaş Ge-
nel Müdürü Gökhan Yar-
dnn, kendi inisiyarifiyle
yapılan formül değişikliği
ile kurumun Trusgaz'dan
aldığı doğalgazdan 5 yıl-
da 368 mifyon dolar zara-
ra uğratıldığı iddialannı
reddetti. Kendi dönemin-
den önce kullanılan bir
formülle anlaşma yapıldı-
ğrnı belirten Yardım'ın,
Botaş Doğalgaz Daire
Başkanlığı'nı "aktif ol-
mayan bir görev" olarak
nitelemesi dikkat çekti.
Yardım, dün yaptığı açık-
lamada, Trasgaz kurul-
madan Gazexport ile
Trusgaz'ın muhtemel or-
taklanyla doğalgaz alım-
satım anlaşmasını imzala-
dığını ve bu anlaşmanın
Trusgaz'ın kurulmasının
ardından yeniden imzala-
nacağının anlaşmada bu-
lunduğunu belirttı. Bu ta-
rihte Botaş Ta müşavir
olarak çalıştığını kayde-
den Yardım, Trusgaz'dan
gaz alımının 1998'de baş-
ladığını, anlaşmada fiyat
formülü olarak 1994 yı-
lında imzalanan batı hat-
tından gaz alım formulü-
nün yazıldığını bildirdi.
Yardım 1998'de Botaş
Doğalgaz Daire Başkanı
olarak görev yaptığını
vurgularken, "aktif bir
görevi olmadıguu" savun-
du. 2000 yılmda hem ba-
tıdan hem de Trusgaz'dan
alınan gazın fıyatının
dünya fiyatlanna baglı
olarak artmca Trusgaz ve
Gazexport'a yazılı başvu-
ruda bulunulmasını iste-
diğini ifade eden Yardım,
Temmuz 2001 'de genel
müdürlükten aynldığını,
fiyat revizyon
müzakerelerinin Temmuz
2OO2'de sonuçlandığını
anlattı. Gökhan Yardım,
Eylül 2002'de imzalanan
ek protokolle 1994 ve
1998'dekı fiyat for-
mülünün aynen korun-
duğunu ve geri dönük
alacaklardan vazgeçil-
diğini söyledi.
SİRKETLER
ÇARŞI Mağazalan, plaj
kıyafeti çeşitliliğiyle yine
iddiah. Mağazalarda, Zeki
Triko, Nelson, Sun Set,
Aprido, Stella, Too Hot.
Estemar, Kom, Pierre
Cardin ve No Gossip
markalarının tüm
ürünlerini bulmak
mümkün.
AKBANK, Ev Geliştirme
Kredisi çerçevesinde
Winsa PVC pencere, kapı
ve panjur sistemleri almak
ısteyenlere 0 faizle, 10 ay
taksitle ve 12 aya varan
ödeme kolaylığı sağlıyor.
EFES PtLSEN, Birahane
lyileştirme Projesi'
kapsamında Beşiktaş'taki
Beerport'u yeniledi. 18
Haziran'da resmen açılan
Beerport. Beşiktaş Vapur
Iskelesi'nin karşısında
bulunuyor.
GİLETTE, eğitime destek
vermek amacıyla Türk
Eğitim Gönüllüleri
Vakfı'nın Ateşböceği
gezici öğrenim birimine
işletme sponsoru oldu.
İBRAHİMETHEM
Ulagay, UNICEF'in Milli
Eğitim Bakanlığı'yla
başlattığı kız çocuklannın
eğitime kazandınlması
kampanyasını ana sponsor
olarak destekliyor.
1. 8 trilyon liraya ihale edilen pist için 2.8 trilyon lira fazla ödendiği açıklandı
ÜÜçüncüpistparayuttu• Türk Mühendis ve
Mimar Odalan Birliği'nce
1999'da hazırlanan raporda,
pistin en az 43 trilyon liraya
mal olacağı hesaplanmıştı.
Raporda keşif artışlarına
karşın kazı malzemesinin
Ayamama Vadisi'ne
döküldüğü tespit edilmişti.
Buna rağmen, Şener'e
"nakliye maliyeti" gerekçesiyle
trilyonlarca lira ödendi.
Ekonomi Servisi - Yaklaşık 4 yıl
önce tamamlanması gerektiği halde
1 Temmuz'da açılması beklenen Is-
tanbul Atatürk Havalimanı 3. Pisti
hesaplanandan çok daha fazla para-
ya mal oldu. Devlet Hava Meydanla-
n îşletmesi (DHMÎ), 2.8 trilyon lira
fazla ödeme yapıldığını belirledi ve
paranın geri ödenmesi için firmaya
yazı yazdı.
Atatürk Havalimanının 1 Tem-
muz'da açılışı yapılacak olan 3'üncü
3 bin metre uzunluğunda ve 45 met-
re genişliğindeki pistinin ihalesi,
Sadri Şener'in sahibi olduğu Simge
înşaat'a yüzde 58 kınmla 1.8 trilyon
liraya verildi. Bu rakam Merkez Ban-
kası'nm dolar kuruyla hesaplandığın-
da (dolar satış 122 bin 420 lira) 14.7
milyon dolara denk geliyor.
ANKA'nın haberine göre, DHMİ
Genel Müdürü Mahmut Tekin, son
olarak açılan soruşturma sonunda fir-
maya 2.8 trilyon lira fazla ödeme ya-
pıldığının belirlendiğini kaydetti. Te-
kin, firmaya 30 Mayıs'ta bir yazı ya-
zarak, tespit edilen 2.8 trilyon lira faz-
la ödemenin 30 gün içinde iade edil-
mesini istediklerini belirtti. Tekin,
firmanın bu talebi geri çevirmesi du-
AtatürkHavaKmanı3.pistinin UluslararasıSrvilHa\acılıkÖrgürü standartlanna u\gun birparaklpistolnıadığıönesürülmüştü.
rumunda sözleşmedeki koşullan iş-
leteceklerini vurguladı.
TMMOB uyarmışti
DHMİ Genel Müdürü Tekin, fazla
ödemeye konu olan miktann artabi-
leceğine de dikkat çekti.
îhale edildikten kısa bir süre sonra
kazı malzemesini dökecek yer bulu-
namadığı gerekçesiyle keşif artışı is-
teyerek işin bedelini 1.8 trilyon lira-
dan 11.5 trilyon liraya çıkaran Sadri
Şener'in kazı malzemesini aslında
Ayamama Vadisi'ne döktürdüğü bel-
gelenmişti. Pistin tamamlanmasmm
beklendığı 1999'da Türk Mühendis
ve Mimar Odalan Birliği'nce (TM-
MOB) en az 43 trilyon liraya mal ola-
cağı hesaplanmıştı. TMMOB, ilgili
kurumlara başvurarak "kazı malze-
mesinin döküm sahası ve nakliye ma-
üyeti" adı altında yapılan keşif artış-
larına karşın hafriyatın Ayamama Va-
disi'ne döküldüğünü anlatmıştı. Ra-
porda yer alan uyanlara karşın, "res-
mi belgelerde 35 kllometre uzağa dö-
külüyormuş gibi gösteren" Şener,
"nakliye matiyetT gerekçesiyle tril-
yonlarca lirayı almış oldu. Iddialar
üzerine devletten hâlâ alacaklı oldu-
ğunu ve zamanında ödeme yapılma-
dığı için pisti bitiremediğini öne sü-
ren Şener'den devlet parasını istiyor.
Devlet Hava Meydanlan Îşletmesi
(DHMİ) Şener'in şirketi Simge Inşa-
at'tan ödenen fazla paranın iadesini
talep etti.
Ote yandan 1 Temmuz'da kullanı-
ma açılması beklenen pistin teknik
özellikleriyle ilgili olumsuz iddialar
da henüz yanıt bulmadı. "Parakl
jHSt" olarak ihalesi yapılan işin, bilir-
kişi raporlarma ve Uluslararası Sivil
Havacılık Örgütü'ne (ICAO) göre
paralel pist olmadığı belirlenmişti.
&ABÎHA GÖKÇENHAVAALANIYÜK OLDU
Her ay 500 bin dolar
zaran devlet karşıhyor
Ekonomi Servisi - Yüksek oranlı
keşif arhşlannın yaşandığı ihale
kamuoyunda tartışmalara neden
olan "her ile havaalanT projesinin
ülke ekonomisine zaran giderek
büyüyor. Pendik Kurtköy'de kurulu
Sabiha Gökçen Uluslararası
Havaalanı (SAW) her ay ortalama
500-600 bin dolar
zarar ediyor ve bu
zaran devletten
karşılanıyor. SAW
Genel Müdürü
Emekli Hava Pilot
Tümgeneral tbrahhn
Büyükyıunukoğlu,
havaalanının her ay
zarannın devletten
• Charter ve kargo
uçaklannın Kurtköy'deki
tesisleri kullanması
sağlanarak devletin
zaran önlenebilir ve atıl
bir yatınm
değerlendirilebilir.
karşdandığını vurguladı.
Büyükyumukoğlu, havaalannn 700
milyon dolarlık bir yatınm
olduğunu ve atıl durumda kalan bu
yannmın ülke ekonomisine bir an
önce kazandınlması gerektiğini
söyledi. Çevredeki ilçe belediye
başkanlannı ziyaret ettiğini dile
getiren Büyükyumukoğlu, "Burada
havaalanı varken 75 kilometre
uzaklıktaki havaalanına gftmemeleri
için yetküüere baskı yapmalannı
istediğini'' kaydetti. Ulaştırma
Bakanhğı'nın "hava trafığmiböhne
ve yöntendinne" yetitisi
bulunduğunu bildiren
Büyükyumukoğlu,
"Ulaşürma
Bak&nımız hemen
diyebüirki'Ben
charter, kargo
uçaklannın Atatürk
Havalimanı'na
inmesini
istemiyorum.
Charter uçaklan
Sabiha Gökçen'e insin' böyle olursa
hem hizmet daha iyi otur hem de
ouranın aol kalmaması sağJanır"
önerisini getirdi. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'a durumu
anlatöğım söyleyen
Büyükyumukoğlu, "tedbiıieri
almayasözverdiklerinr kaydetti.
EYANLARIN YÜZDE 85 '1İNCELENEMİYOR
Vergi kaçırana
zamanaşmu giivencesi
ANKARA (AA) -. Maliye
Bakanlığı'nın en fazla vergi
denetimi yapan birimi olan vergi
denetmenlerinin "Vergi tdaresi ve
Vergi Denetiminin Yeniden
Yapılandınlması" raporunda yer
alan veriler, Türkiye'de vergi kayıp
ve kaçağıyla mücadelede istenen
sonucun neden
alınamadığuıı
gözler önüne serdi.
Rapora göre, vergi
kaçağıyla etkin
mücadele için
kaçağın yoğun
olmadığı ülkelerde
toplam beyanname
sayısmın yüzde 2-3,
• Vergi kaçıranlann 5
yıllık zamanaşımı
süresince hiç
incelenmeme olasılığı
yüzde 85, bir defa
incelenme olasılığı
yüzde 13.
kaçakçılığın yoğun olduğu
ülkelerde ise yüzde 7-8 kadannın
incelenmesi gerekiyor. Oysa
büyük bir vergi kaçağı bulunan
Türkiye'de bu oran yüzde 2'de
kalıyor. Denetim elemanı
eksikliğine dikkat çekilen raporda,
denetim birimlerinin toplam kadro
doluluk oranının yüzde 25
civannda bulunduğu bilgisi
veriliyor. Üstelik son 10 yılda,
merkezi denetim elemanlannın
sayısı hızla azalırken defter tutan
mükellef sayısı arttığı için
inceleme oranı daha da düşürüyor.
Raporda, "12-13 işlem yapdmak
dunımunda
bulunulmasL,
inceleme için
aynlacak süreyi
uzatmakta, yapılan
inceleme sayısını
azattmaktadır.
Bir mükeDefın 5
ydhk zamanaşımı
süresince hiç
incelenmeme olasılığı yüzde 85, bir
de fa incelenme olasıhğı yüzde 13,
birden fazla defa incelenme
olasılığı ise yüzde 1 'in arandadnr"
deniyor. Vergi denetmenlen, servet
beyanı esasına dönülerek,
mükelleflere, "Nereden buldun"
sorusunun soruhnasını öneriyor."
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Tteferans İslam!'
Referans sözcüğünün birçok karşılığı var. Yaygın
kullanımıyla bu sözcük "başvurulan kaynak" ya da
"bilgi alınan yer" anlamına geliyor.
AKP'nin düşünsel dayanağı ya da referansı bir tür-
lü açıklık kazanamıyor. Niteliği tam olarak belli ola-
mıyor. Bu partiyi koruma ve kollamayı iş edinen yer-
li basın yayın yorumculan, yazar ve çizerler, şimdiye
kadar AKP'nin gerçek kimliğini bulamadı ya da bul-
mak istemedi.
Buna karşılık yabancılar, AKP'yi kolayca tanımlı-
yor. Bu partiyi çoğunlukla, Ingilizcesiyle "Islamic"
yani "Islama ait" olarak nitelendiriyor; kimi zaman da
"Islamist" ya da "Islamcı" diyorlar. Yabancılar AKP
konusunda iki nedenle bu sonuca kolayca ulaşıyor.
Nedenlerden biri yabancı yazarların düşünsel biriki-
minin yüksek düzeyidir; onlar, eğitimlerinin ve yetiş-
melerinin ideolojik kökenlerinin zenginliğinin bir so-
nucu olarak elmayia armudu toplamayacak kadar bi-
linç sahibidirler. AKP'nin gerçek niteliğini kolayca ya-
kalıyoriar. Çok daha önemli ve hiç de ikincil olmayan
bir başka neden, yabancılann AKP'den bir çıkar bek-
lentisinin olmamasıdır. Oysa ülkemizde durum boy-
le değildir. Türkiye basın yayın dünyası, iç ve dış ko-
nulan çok büyük oranda kendinin iktidara yakınlığı-
na ya da iktidardan sağlayacağı ekonomik çıkara
göre ele alıyor ve yorumluyor.
• • •
Seçimlerden önce AKP sözcüleri ısrarla "Biz Is-
lamcı değiliz" sözlerini ağızlarından düşürmüyor,
geçmişlerine göre değişim ve dönüşüm gerçekleş-
tirdiklerini sürekli olarak vurguluyor. Basın yayının da
olağanüstü katkı ve yardımlanyla AKP, Islamcı olma-
dığı görüntüsünü kamuoyunda sergilemeyi başardı.
Son haftalarda tam anlamıyla çok ilginç bir söy-
lem değişikliği yaşanıyor; bambaşka bir tutum ser-
gileniyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan ve Dışişleri
Bakanı Gül bu farklı söyleme öncülük ediyor. Ancak
butez AKP bağlamındadeğil, Türkiye tanımlanırken
bu yola başvuruluyor. Referans olarak ısrarla İslam
ya da Müslümanlık kullanılıyor. İktidara gelmeden
AKP için Islamcı olmadığı vurgusu yapılırdı, iktidara
geldikten sonra daha 7.5 ay geçmişken, İslam tüm
ülke için referans oluyor. İslam içerikli yorumlar esas
olarak yabancılar karşısında yapılıyor. Dış dünyaya
bu izlenim veriliyor.
Bu gidişin çok önemli bir örneği geçen hafta ya-
şandı. Erdoğan, Malezya ve Pakistan'a yaptığı yurt-
dışı gezisinde Türkiye'yi "modern bir İslam devleti"
olarak tanımladı. Bir rastlantı olup olmadığı bilinmez
ama, aynı gün Dışişleri Bakanı da AB Karma Parla-
mento Komisyonu'nun Istanbul toplantısında yaptı-
ğı konuşmada, "Müslüman devlet kimliğiyle AB'ye
üye olacak bir Türkiye" nitelemesini yapıyordu.
Gelinen noktada partilerinin Islamcı olmadığını iç
kamuoyunda kanıtlamaya çalışan AKP yönetimi ül-
kenin Müslüman kimliğini resmileştirmeye uğraşıyor.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal özellikleri ya
da devletin siyasal kökenlerinde Müslümanlığa refe-
rans yoktur; "demokratik, laik ve sosyal hukuk dev-
leti" olduğu anayasada çok açık olarak yer alır. Dev-
letin niteliği konusunda AKP hükümeti anayasaya uy-
gun olmayan, giderek onunla ters düşen bir eğilim
içindedir ve ülke kamuoyunu oluşturan kesimler baş-
ta basın yayın dünyasının çok büyük bir bölümü de
bu çıplak gerçek karşısında bile "görmedik, duyma-
dık" oyununu oynamayı yeğliyor.
Aynca aynı AKP hükümeti, örneğin hazırlanmak-
ta olan AB Anayasası'nda AB'nin bir Hıristiyan siya-
sal biriiği olarak tanımlanmasına da, doğru ve haklı
olarak, karşı çıkıyor. Ancak, Türkiye için dinsel refe-
rans gibi çok çelişik bir tırtuma sanlmakta da bir sa-
kınca görmüyor, görmeyebiliyor.
• • •
AKP hükümeti, kendi partisi için kullanmadığı, kul-
lanmaktan kaçınmaya çalıştığı İslam referansını son
günlerde kararlı ve ısrarlı birtutumla, Türkiye için kul-
lanmak gibi bir büyük anayasal yanlışa sürükleniyor.
yakup@metu.edu.tr
Havaalanı sosyal statü kazandınr
• ESKlŞEHtR (AA) - Anadolu Üniversitesi
(AÜ) Sivil Havacılık Yüksel Okulu Öğretim
Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vildan Korul,
havaalanlannm istihdam olanağı yaratıp
topluma sosyal statü kazandırdığını söyledi.
Küresel ekonomide, havayolu taşunacılığmjn
giderek vazgeçilmez bir ulaşım hizmeti
haline geldiğini belirten Korul,
havaalanlannm, ekonomik güç, ticari
hareketlilık ve bölgenin dünya pazarlanna
hızlı ulaşımım sağladığını ifade etti.
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyatr.net
Molla rejimi üzerindeki ABD baskılan ar-
tarken, geçen hafta günlerce süren öğrenci
eylemleri, Iran'da birrejim değişikliğinin gün-
demde olduğunu bir kez daha gösterdi.
Şimdi, ya molla rejimi açık bir dış müdaha-
le gerçekleşmeden, Iran siyasi bağımsız-
lığını kaybetmeden. din ve devlet işlerinin
ayrıldığı parlamenter bir demokratik cum-
huriyete dönüşür; yeni rejim de nükleer si-
lah elde etme sevdasından vazgeçer; ya da
molla rejimi gittikçe artan dış müdahaleyi
bahane ederek muhalefeti daha birkaç yıl
kendine gelemeyecek bir biçimde ezer, bu
arada nükleer sılahlara da sahip olur. Üçün-
cüsü, rejimi zorlayan çelişkiler, etnik tonlar-
la da zenginleşir ve toplumsal bir çatlama
başlar. Doğrudan bir dış müdahalenin ola-
sılığı doğar, sonunda şu veya bu biçimde
Iran ABD'nin defterine yazılır.
Geçen hafta ABD'ye "Iran konusunda ya-
nınızdayız" diyen hükümetin, şimdi çok dik-
kat etmesi gerekiyor. Çünkü fran ABD def-
terine yazıldığı takdirde, Avrasya jeopolitiği
içinde Türkiye'nin tarihsel ve bölgesel konu-
mu büyük ölçüde zayıflayabilir.
Dönüşümün ekonomi-polltiğl
Iran'ın toplam nüfusu yaklaşık 66 milyon.
Bunun yüzde 31'i 14 yaşın (CIA Fact Bo-
oks), yüzde 6O'ı 25 yaşın altında (Asia Ti-
mes). ıran'ın toplam nüfusunun 2050 yılına
kadar 100 milyona ulaşması bekleniyor
(USA Census Bureau). Bu veriler bile,
iran'dasınıflararası ekonomik, kuşaklarara-
sı kültürel çelişkilerin hızla derinleşmekte ol-
duğunu gösteriyor. Bunlara ek olarak, tek bir
ürün petrol, Iran'ın toplam ihracatının yüzde
80'ini bütçe gelirlerinin yüzde 40-50'sini,
Iran'da Rejim Değişikliği' -1
GSMH'nın yüzde 10-20'sini oluşturuyor (En-
ergy Inf. Admin. USA). Bu nüfus artışı ül-
kenin petrol tüketimini arttıracak, ihracatını
sınırlayacak ister istemez. Bu açıdan bakın-
ca, Iran'ın nükleer enerjiye yönelmesinin ar-
kasında, jeopolitik olduğu kadar ekonomik
kaygılar da var. Üstelik, The Economist'e
göre bu kaygılan iktidar da, muhalefet de
paylaşıyor.
Diğertaraftan, Iran ekono misinin yakla-
şık yüzde 4O'ı dini vakıflann elinde. Vakıflar,
Iran'da tekstilin yüzde 25'ini, çimentonun
yüzde 42'sini, alkolsüz içeceklerin yüzde
45'ini, şekerin yüzde 25'ini oto lastiğinin yüz-
de 28'ini üretiyor. Buna devletin doğrudan
denetimi altında olan işletmeleri, bankalan
ekleyince, kamunun ekonomideki payı kimi
analistlere göre yüzde 80'lere ulaşıyor (Asia
Times). Bu günkü ekonomik, toplumsal so-
runlar, molla rejiminin, elindeki tüm ekono-
mik ve siyasi iktidara karşın tümüyle başa-
nsız kaldığını gösteriyor. Iran halkı da, özel-
likle Şah dönemini anımsamayan genç nü-
fus, haklı olarak molla rejimini suçluyor.
Molla rejimi ekonomik sorunlan aşmak ve
ekonomiyi "modemleştirmek" için bir süre-
dir dışa açılmaya, yabancı sermaye çekme-
ye çalışıyor, hatta devlet işletmelerinin, yüz-
de 75'ini özelleştirmeye hazırlanıyor (Busi-
ness Standard, 16/06). Ancak nüfusun bü-
yük bir kısmı devlet işletmelerinin sunduğu
mallara ve hizmelere bağımlı. örneğin
Iran'da özel sektör deyince ilk akla gelen
çarşı üretime değil, ticarete ve spekülasyo-
na yönelik. Çarşının sennaye birikimi için
devlet işletmelerinin ürünlerine, bürokratlar-
la kurduğu ilişkilere gereksinimi var. Aynca,
aktif nüfusun yüzde 35'inden fazlası devtet
sektöründe çalışıyor (The Asia Times). Do-
layısıyla emekçi sınıftann büyük kesiminin
de özelleştirmelere karşı çıkması doğal. Ge-
çen haftaki öğrenci eylemleri de hükümetin
ünıversiteleri özelleştirmesinı ve öğrenci
harçlannı protesto etmek için başlamış, hız-
la rejim karşıtı bir hatta kaymıştı (Paywand
News, 13/06). Birçok gözlemcinin bildirdi-
ğine göre, sayıları binlerle değil de ancak
yüzlerle ifade edilse bile protesto gösterile-
ri, toplumdaki bu derin ekonomik (Reuters,
19/06) ve Pepe Escobar'ın geçen yıl aynn-
tılı bir biçimde aktardığı gibi genç kuşakla-
rın kültürel eğilimleriyle rejimin baskısı ara-
sındaki (Asia Times, 15/06/02) gerginlikle-
rin ürünü.
Ek olarak molla rejiminin kendi iç çelişkı-
lerinin de giderek derinleştiği anlaşılıyor. ör-
neğin ABD ile ilişkilerin normalleştirilmesini
isteyenlerie istemeyenler arasındaki çelişki
derinleşiyor. Ama, iktidann, seçilmiş parla-
mento (Meclis) ve devlet başkanı (Hatemi)
ile son karar yetkisine sahip atanmış bir de-
netleme meclisi (Velayet-ilfakih) ve ruhani li-
derden (Hamaney) oluşan ikili karakterin-
den kaynaklanan çelişki, rejimin geleceği
açısından çok daha önemli: Mollalann bir
kesimi "Islami demokrasi", "dini sivil top-
lum" savunuyor ve genel oy mekanizması-
nın ülkenin hatta Islamın geleceğinde belir-
leyici, egemenliğin de liderde değil halkta
olmasını istiyorlar (Asia Times, 25/05/02;
Jordan Times, 19/06)). Işte bu çok yönlü
çelişkiler rejimin artık tıkandığını gösteriyor.
Işte bu yüzden üniversitelerle sınırlı protes-
to hareketleri bile rejimi kökünden sarsabi-
liyor.
Llderllk sorunu
Ancak, tüm bunlardan hareketle rejimin,
ABD'deki yeni muhafazakârlann sandığı gi-
bi düşmek üzere olduğu, ufak bir ittirmenin
yeterii olacağı sonucuna ulaşılamaz. Nite-
kim, The New Republic'in vurguladığı gibi,
Iranlılann bınlerce yıllık tarihsel, siyasi kim-
likleri, çok güçlü bir ulusal bilinçleri, büyük
güçlerin müdahalelerinin sonuçlanyla ilgili
bellekleri var. Bu yüzden, muhafazakâr Na-
tional Revievv'de Amir Taheri'nin, The
Economist'in ve birçok başka yorumcunun
işaret ettiği gibi, ABD'nin açık desteği mu-
halefetin güçlenmesine değil, muhafazakâr-
lann meşruiyetinin artmasına yol açıyor.
Diğertaraftan genelde muhalefeti, özelde
öğrenci hareketini yakından izleyenler iki
önemli saptamada birleşiyorlar. Birincisi,
Hatemi'nin liderliğindeki reformcu hareket
en kritik anlarda, hep molla rejiminin yanın-
da tutum aldığı için prestijini tümüyle yıtirmiş.
Ikincisi, öğrenci hareketinin çapı, talepleri-
nin karmaşık, bütünlüksüz içeriği ve örgüt-
sel düzeyı, toplumsal muhalefeti birleştire-
cek, bir demokratik rejim değişıkliğıne zor-
layacak koşullan yaratmaktan uzak (Pacific
News Service, Reuters, Asia Times, Sudde-
utsche Zeitung). Halen öğrenci hareketine
en fazla ilgi, orta sınıflardan geliyor. Onlann
ise kaybedecek şeyleri çok. Bu yüzden des-
tek etkin bir harekete dönüşemiyor. Tahran
gibi kentlerin yoksul kesimlerinin, işçilerin ve
hatta (çok uzak bir olasılık bile olsa) köylü-
lerin şu veya bu biçimde muhalefet kanadın-
daolduklannı belırtecekleri ana kadar rejimin
devrilmesı kolay değil. ABD'nin kışkırtmasıy-
la, canlandınlan ve yaşama geçirilen bir as-
keri darbenin de rejimi değiştirebileceği ile-
ri sürülebılir ama, gerçek şu ki molla rejimi
orduyu çok sıkı denetliyor.
Sonuç olarak molla rejiminin, bir rejim de-
ğişikliğineaçılacak dönüşüm sürecine girdi-
ği kesin! Ama, dışarıdan yapılacak baskıla-
nn, hatta müdahalelerin aksatıcı, hatta geri-
letici biretki yapabileceği de? Bölge jeopo-
litiği de Türkiye açısından en iyi sonucun,
molla rejiminin, toplumsal çelişkilerin dina-
miğıne bağlı olarak evrimci bir biçimde ve
demokratk bir yönde değişmesi olacağını
söylüyor. Değişim sürecinin jeopolitik özel-
liklerini de çarşamba günü irdelemeye çalı-
şacağım.