Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2003 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOVSAL
Aldanışlar
İNSANOĞLU, aldatılmaya, hele kendini aldat-
maya öylesine yatkındır ki.
Aşk, tutku, iyimserlik / a da akılsızca yapılmış bir
yanlış hesaptan ötürü. Isterseniz, evlilik vaadiyle
aylarca, hatta yıllarca o/alanıp bekletilmiş sırılsık-
lam âşık kızlara, kadınlara sorun.
Türkiye, yine inanılmaz bir aldanış havasına ka-
pılmış, sürüklenip gıdiyor.
Neymiş?
Selanik Doruğu'nda Başbakan'la Dışişleri Baka-
nı "A" masasına, yani Schröder, Chirac, Berius-
coni veSimitis'in arasına oturtulmuş. Masanın ne-
resine, nasıl, niçin oturtulduklan hiç önemli değil;
oturtuldularya, yeter. Arkasından, o masada duyu-
lan ve koskoca "devlet adamları"nca "aferin" al-
mış çocuk sevinciyle gazetecilere duyurulan övgü
sözleri: "Arka arkaya çıkardığmız uyum paketleri do-
layısıyla size hayranız; artık AB üyeliğiniz konusun-
da hiçbirimizin en ufakkuşkusuyok. Desteğimiz gi-
derek artacak; aman, devam edin."
Hemen, büyük aldanışa ilişkin sütunlar dolusu
yorumlar: Devam edelim; AB'ye giriyoruz, belki ya-
nn, belki yanndan da yakın.
Neymiş?
IMF'nin Türkiye temsilcisi, hükümetin programa
sarıldığını belirttiken sonra, "Artık bu ülkede 2001
benzeri krizler olmaz; bizim sayemizde iyisiniz. Tu-
tumunuzu bütün kalbimizle destekliyoruz; aman
böyle gidin" demiş.
Adam bunları "Bu yıl IMF'ye borçlanmızı ödeye-
lim; onların boyundunığundan kurtulur ve sonraki
yıllarda kendi politikalanmızı izleriz" heveslenişle-
rine karşılık olsun diye söylemiş; işin o yanına aldı-
ran yok.
Yine hep biriikte aldanış korosu: IMF bizi beğe-
niyor, ekonomi düze çıktı demektin The Econo-
mist'in "2004'te sistem çökecek" yorumu bozgun-
culuktan başka bir şey değil.
Aldanış mı, aldatılış mı?
Başkalannın kendi hesaplan ve niyetleri yü-
zünden bizi aldatmaya ve oyalamaya kalkışmalan
doğaldır. Ama, kendi medyanız ve seçilmiş iktida-
nnız kendi halkınızı aldatıp oyalamaya kalkrnışsa,
buna seyirci kalabilir misiniz?
Seyirci kalmaması ve doğrulan söyleyip herkesi
uyarması gereken birileri varsa, onlar bu görev için
devletin, kamunun, yani halkın parasıyla çalışan
bürokratlardır. "AB'lilerin sözlerine hemen inanıpge-
reksiz ödün vermeyin; IMF'ye fazla güvenmeyin; Av-
nıpa Konseyi Sekreterliği'nin Insan Haklan Mah-
kemesiadtna söylediği Kıbrıs sözlerine kanmayın"
demek onlara düşer.
Ne var ki, onlar da bu aldanışı körükleyip çeşitli he-
saplarla aldatıcılar safına doğru kaymaya başlamış-
larsa, o zaman tuz bile kokmaya başlamış sayılır; sı-
ra başka türlü kararlara ve davranışlara gelmiştir.
Tonguç ve Eğitim îlkeleri
Tonguç'un unutulmaz bir eğitimci olmasında, insanın ve toplumun
kurtuluşunu eğitimde aramış ve yaratıcı bir eğitim öngörmüş olmasının
payı büyüktür. Toplumun gereksinimleri, insanın özgür gelişimi ve
mutluluğuyla koşut sayılmıştır.
Yrd. Doç. Dr. Yıldız KURTULUŞ
Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi
I Mehmet Faraç 1
KÖTÜLER
MAHALLESİ
r~T~ " - " - "Kanlı
topraklarüa
destam..."
^m Tüm kitapçı\arda
GUnizi Vayıncılıh
0.212 5121172
tsmail Hakkı Tonguç'un ölümünün 43. yı-
lındayız. Tonguç'un başyapıtlan sayılan Ga-
zi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü'nün ku-
ruluşunun üzerinden 71, Köy Enstitûleri Ya-
sası'nın yürürlüğe girişinin üzerinden 63 yıl
geçti. Tonguç, eğitim tarihinde derin izler
bıraktı. Kurucusu olduğu kurumlarda uygu-
lamaya aktardığı eğitim ilkelen ise inceleme
konusu olmayı sürdürüyor.
Köy Enstitüsü çıkışlılar, enstitülere sistem
bütünlüğü kazandırmak için durmaksızın ça-
lışan, dönemin ilköğretim genel müdürü
"Tonguç Baba"yı unutmadılar. Günümüzde
hatırlanmasına en çok gereksinim duyulan
ise Tonguç'un eğitim ilkeleridir. Tonguç'un
kitaplan ve makaleleri, eğitim tarihi kadar sa-
nat eğitimi tarihi için de değer taşıyor. Sanat
yoluyla eğitim ve iş okuluyla belirginleşen
eğitim anlayışı, günümüze ilişkin değerlen-
dinnelere ışık tutuyor.
Meslek yaşammda, eğitmen, yönetici ve
kuramcı olarak varlık gösteren Tonguç, sa-
nat eğitimcisidir. Tonguç'un yetişmesinde
Darülmuallimin kadar Avrupa'da gördüğü
eğitim ve inceleme gezileri etkili olmuştur.
Almanya'da grafik, ıllüstrasyon ve ağaç iş-
leri öğrenimi görmüş, Deney Okullan'nı,
öğrencilerine güzel sanatlan sevdirmeye ça-
lışan Kır Eğitim Yurtlan'm incelemiş, Leip-
zig'de İş Eğitimi Semineri'ne katılmıştır.
Eğitim alanındaki gelişmeleri, yeni görüşle-
ri ve kurumlan inceleyen Tonguç, Türki-
ye'nin gelişme hedeflerine uygun, özgün bir
eğitim modeli oluşturmak için çaba harca-
mıştır. Eğitim sorunlannın çözümünü eğitim
biliminde ve sanat eğitimi biliminde arayan
Tonguç, aydınlanmacı bir felsefeyle, birbi-
riyle ilişkili görünen 'sanatyoluylaeğitim' ve
'iş okulu' ilkelerini uygulamaya aktarmıştır.
Tonguç'un Resim-Elişleri ve Sanat Terbi-
yesi kitabının (1933) G. Stiehler'den alınan
tarihçesinde, Avrupa'da 1887-1931 dönemi;
"Hatalardan Kurtuluşve Resim Tedrisaü ile
Sanat Terbiyesinin Kuruluşu" olarak tanım-
lanmakta, "Sanat Eğitimi Hareketi"nin be-
raberinde "İş Okulu HareketTni getirdiği
açıklanmaktadır. Bu dönemde önem kazanan
çocukta yaratıcılık ve kendini ifade kavram-
lan, Tonguç'un öngördüğü eğitim modelinin
de yapı taşlandır.
Tonguç Almanya'da, "hatalardan kurtu-
luş" yıllannda iş okulu anlayışıyla yapılan-
dınlmış ilk sanat eğitimi kurumu olan Ba-
uhaus'u tanımıştır. Bauhaus'da, farklı sanat
dallan bütünlük kazanmakta ve endüstriyel
gelişime bağü olarak ortaya çıkan biçim yoz-
laşmasının önü alınmaya çalışılmaktadır.
Bauhaus'ta uygulanan eğitimin, sanatı ve
tasanmı günlük yaşama aktarma yolunda
güzel sanatlarla uygulamalı sanatlan birleş-
tiren özellikleri, Gazi Eğitim Enstitüsü Re-
sim-lş Bölümü programlannm içeriği üze-
rinde etkili olmuştur.
Önce, resim ve iş bölümlerinin iki ayn bö-
lüm olarak kurulması düşünülmüş, daha son-
ra iki program tek bölüm altında birleştiril-
miştir. Bölümün adına eklenen "iş", tasanm
çalışmalanna yöneliktir. Bu anlayışla geliş-
tirilen programda, değişik araç-gereçlerin
kullanıİdığı iki ve üç boyutlu çalışmalarla
tasanm yetisinin gelıştirilmesi amaçlanmak-
tadır. Böylece estetik eğitimle beceri eğiti-
mi birleştirilmektedir. Eğitim sürecinde, sa-
natsal etkinlik gösterilerek kazanılacak dav-
ranışlann yanında ürün de önem kazanmak-
tadır. Aynca, iş eğitimine eğitsel ışlev de
yüklenmiştir. Bölümde yetiştirilen öğretmen
adaylannın, ortaöğretim çağındaki öğrenci-
lere Cumhuriyet bilincini, ulusal kültürü ve
sanatın evrensel dilini kazandırması hedef-
lenmektedir. Cumhuriyetin temelini kültür-
de gören bir anlayışla, aydınlanmayı yay-
makla yükümlü sanat eğitimcileri yetiştiri-
lecektir.
Tonguç'a göre iş, "yaraücı iş"tir ve insa-
nm kişiliğini gef iştirerek yücelmesini sağlar.
Burada kullanılan "iş" teriminin, günümüz-
de temel eğitim basamağında verilmeye ça-
lışılan iş eğitiminden tamamen farklı oldu-
ğu anlaşılmaktadır.
Tonguç'un iş okulu anlayışı, yaratıcı işin
estetik eğitimle birieştirilmesi ve bunun öğ-
retimin tamamına yayılmasıyla önem kazan-
maktadır.
Tonguç'un sanat eğitimi düşüncesi, ders sa-
atlerini ve okulun sınırlarmı aşarak yaşamın
tüm alanlanna ulaşmaktadır. Öğretmen An-
siklopedisi ve Pedagoji Sözlüğü'nde (1952)
"sanat eğhuni"ne; resim, müzik ve yazınsal
sanatlardan yabancı dil öğretimine, kır ge-
zilerine ve yaşama alanının estetik bir düze-
ne kavuşturulmasıyla çeşitlenen geniş bir
anlam yüklenmektedir. Tonguç'a göre güzel
sanatlar, öğrenciyi mutlu eder ve kişiliğini ge-
liştirir. Iş derslerine de benzer bir bakış gö-
rülmektedir. Iş etkinliği içinde, yaraücılığı içe-
ren tasanm yetisi, düşünme ve biçimlendir-
me becerisi kazandınlması düşünülmektedir.
Iş okulu anlayışı, bütünöğrenmeleri yaşam-
la ilişkilendirmektedir. Eğitim ideolojisin-
deki değişime bağlı olarak, geleneksel ezber-
cı eğitim terk edilmiş, iş aracılığıyla çocu-
ğun kendiliğinden etkin duruma gelmesinin
sağlanması ilkesi değer kazanmıştır. Böyle-
ce öğrencilerin bilgiyi yaşamdan almalannın,
iş yaparak öğrenmelerinin, doğaya yabancı-
laşmaktan kurtulmalannın ve sosyal olayla-
n gözlemleyerek kavramalarının yolu açıl-
mıştır. Iş okulunun öğretim şekli; canlı, ilgi
çekici. çocuğu etkin kılan bir niteliktedir.
Kazandınlması hedeflenen kişilik özellik-
leri içinde yararıcılığa öncelik verilmektedir.
Tonguç, yaratıcılığın enstitülerin öğrencile-
re kazandırdığı nitelikler içinde en önemli-
si olduğunu düşünmektedir. Sanatsal çalış-
ma ile bilimsel çalışma eşdeğerde görülmek-
tedir. Bilimsel ve sanatsal çalışmaların ortak
amacı, çocuğun yaratıcı bir kişi olarak eği-
tilmesidir.
Tonguç'un, teknik çalışmalarda da güzel-
liğin öğretilmesini amaçladığı görülmekte-
dir. Teknik çalışmaların, duyulann eğitimi-
ni, kişiliğin gelişimini sağlayacağı, beceri
kazandıracağı ve güzelliğin ne olduğunu öğ-
reterek kusurlu işleri eleştirmeyi öğreteceği
savlanmaktadır.
Öğretmen Ansiklopedisi ve Pedagoji Söz-
lüğü'nde (1952) "çirkin iş" tanımlanmakta,
yozlaşmış bir beğeniden kurtulmanın gere-
ği gösterilmektedir.
Tonguç'un unutulmaz bir eğitimci olma-
smda, insanın ve toplumun kurtuluşunu eği-
timde aramış ve yaratıcı bir eğitim öngörmüş
olmasının payı büyüktür. Toplumun gerek-
sinimleri, insanın özgür gelişimi ve mutlu-
luğuyla koşut sayılmıştır. Tonguç, Iş ve Mes-
lek Eğitimi kitabında (1932) Atatürkün söz-
leriyle eğitimin, devletin en temel görevi ola-
rak görüldüğünü ve bunun için etkin çaba har-
candığını ifade etmektedir.
Eğitim tarihimizde; doğru hedeflerin be-
lirlendiği, özveriyle çahşılmış bir döneme
tanıklık ediyoruz. Günümüzde eğitim mode-
li arayışlan sürerken, Tonguç'un savunucu-
su olduğu eğitim felsefesi geçerliliğini ko-
ruyor. Bunun, günümüz koşullannda uy-
gulamaya aktanlmasının önkoşulu ise pratık
ve teknik çözümlerden çok gereksinimlerin
ve hedeflerin belüienmesidir.
Lalettayin Amin...
Ali H. NEYZt
G
eçenlerde birlik-
te olduğumuz bir
genç adam ko-
nuşurken "Lalettayin
amin" deyiverdi. Bizim
yaşımıza gelince genç-
lerle birlikte olabilmek,
önem verilen bir şey olu-
yor. Genç adamın dili
sürçtüğü belli idi, yine
de bir durakladım ve "Di-
lini eşekansı soksun, yok-
sa 'Veladdalin amin' mi
demekti amacın?" de-
dim. Herkes gülmeye
başladı ama sonra bu de-
yim aklıma takıldı. Post-
modern sanat ve Sayın
Büknt Erkmen'in rek-
lam argomuza mal ettiği
ters yazılımlar (inanama-
yacaksınız ama Antal-
ya'da küçük bir dükkâ-
nın tanıtım panosunda
'Börekchi' yazdığına gö-
züm ilişince öyle bir fren
yapmışım ki en azmdan
üç araba birbirine giri-
yordu) sonunda dilimize
bu yeni deyimin yani
"Lalettayin amin" deyi-
minin girmesi belki de
yerinde olur diye düşün-
meye başladım.
Şu ABD'nin son ay-
larda gerçekleştirdikle-
rini bir gözünüzden ge-
çirir misiniz? Ülkede, ge-
çerli kanunlar nedeniyle
birparti başkanının seçim
ehliyetini kaybetmesi faz-
la olağan bir şey olmasa
da bizde gerçekleşti. Bu
nedenle partisi Büyük
Millet Meclisi'nde ço-
ğunluk kazanmış olan
parti liderinin kendisi
millervekili seçilemedi.
Onun yerine başka bir
partilinin başbakanlığı
üstlenmesi ve hükümet
kurması gerekti. Bu sıra-
da 'Presklent W. Bush'
Irak'a saldırmayı aklına
koymuştu ve seçim so-
nınlanna ve devletlerara-
sı ilişkilere hiç aldırma-
dan seçime katılamamış
ama parti başkanlığın-
dan aynknamış olan ki-
şiyi Washington'a davet
ettiği gibi kendisine bu-
güne kadar cumhurbaş-
kanlanna yapılmadığı ka-
dar görkemli bir kabul
sergiledi. Görüşmeleri
çevirmen yolu ile yürüt-
mekte olan parti başka-
nı kim bilir neler demiş
olmalı ki Amerikahlar
bizim liman ve hava mey-
danlanmızı geliştirmek
üzere kollannı sıvadılar
ve birçok insan ve mal-
zemeyi oralara yığdılar.
Oysa bu arada yüce
. - 4-
Meclisimiz gerekli ka-
nuni 'düzenlemeleri' ger-
çekleştırmiş ve parti baş-
kanının seçilme hakkı
kendisine geri verilmiş-
ti. Hemen ufak bir ilde
(başkalannın katılımına
-özellikle HADEP- izin
verilmeden) yapılan bu
ara seçim sonucunda par-
ti başkanı millervekili se-
çildi ve başbakanlıktan
çekilen arkadaşırun ye-
rine başbakan seçildi. Ne
var ki biz bu önemh iç so-
runlanmızı çözmeye ça-
lışırken Büyük Millet
Meclisi'nden eski baş-
bakanın sunduğu tezke-
re geri çevrildi ve Ame-
rikahlar güney illerimiz-
de yaptıklan yığmaklan
geri taşımak zorunda kal-
dılar. Dünya olaylan hep
beklenmedikler ile dolu.
Başanlı devlet adamla-
rırun sırn da bu beklen-
medikleri önceden sezin-
lemekten geçer. Hep an-
latırlar. Kurtuluş Savaşı
sonunda ordu Izmir'e gir-
diğinde Atatürk, liman-
da demirli yabancı güç-
lerin komutamna bir ül-
timatom göndermiş ve
"24 saatiçinde Bmaru bo-
şaltm" demiş. Yanmda
bulunan komutanlar çe-
kinmişler, "Kuvvetkri-
miz zayif, direnirierse ne
yapanz" demişler. Ileri-
yi gören komutan "Me-
rak etmeyin, onların mo-
ralismrainmiş ohnab,çe-
kileceklerdir'' demiş ve
kendinden emin şekilde
uykuya yatmış.
Son günlerde okudu-
ğumuz gazete haberleri-
ne göre Irak saldrnsına
100 asker gönderen Po-
lonya, ABD'nin gözbe-
beği haline gelmiş ve sa-
dık dost Türkiye'nin Ku-
zey Irak'ta kardeş Türk-
menleri korumasına bile
izin verilmez olmuş.
Sakm Irak saldınsını
sa\aınduğumu, ağzından
kaçırmış gibi davransa
da Sayın Bush'un konuş-
masında "Ehli safib" ya
da "Crusade" (Bu de-
yimleri anlamayacak
gençler için açıklamam
gerekirsanınm. Onuncu
yüzyıldan başlayarak da-
ha uygarlık düzeyıni dü-
zeltememiş Avrupalı Hı-
ristiyanlar, zengin Doğu
ülkelerine, İsa'nın doğdu-
ğu yeri kurtarmak baha-
nesi ile bir sıra saldın dü-
zenlemişlerdi. tstan-
bul'un uğradığı en ciddi
yağma olayını da güya
Kudüs'ü kurtarmak için
yola çıkmış Katolik güç-
leri gerçekleştirmişti) de-
yimine yer vermekten çe-
kinmediği birkoşulda (ve
ben, Amerikan cumhur-
başkanlannın kendileri-
ni unutup danışmanlan-
nın önerdiği metüılerin
dışına böylesine ölçüsüz-
ce çıkabileceklerine de
inanmak istemiyorum)
Amerika'nın yanında ol-
marruz gerektiğini savun-
maya çahştığım (züıharj
samlmasm.
Her zaman yazdıklan-
nı zevkle okuduğum New
York Times'ın sinema
eleştirmeni Mr. Rich bi-
le "Amerika bu savaşa
adeta uykuda gezer gibi
girdi" diye yazmaktan
çekinmedi. Gerek Ame-
rika'da gerek dünyanın
dört bir yanmda sayılan
herhalde miryonlan aşan
sa\aş karşıtlannın çığlık-
ları daha durulmadan
Amerika'nın Suriye'ye
de saldırıya (şimdi de
Iran'a) hazırlandığrnı iz-
lemek, nasü diyeyim, tüy-
lerimi diken diken etmek-
te! Üstelik unutulmasın ki
daha on yıl öncesi gerek
Suriye, gerek Irak ile do-
ğu illerimizde Apo baş-
kaldınlan yüzünden ne-
redeyse kanlı bıçaklı ol-
mak üzere idik.
Bu yazdıklanmı, an-
cak şu, başlık yaptığun
deyim ile bitirmekten
başka yol bulamıyorum.
Tanrı hepimizin aklını
başma getirsin. Laletta-
yin amin...
CIMHURİYETTEN
OKURLARA
İBRAHİM Y1LDIZ
Özel Haberler
AnkaraTicaret Odası'nın yaptığı araştırma Tür-
kiye'nin bugünkü durumunu rakamlaria ortaya
koyuyor.
- Avrupa'nın en pahalı benzini Türkiye'de...
- Eğitimli gençlerin yüzde 31.1 'i işsiz...
-1000 kişiye 1.2 dok-
tordüşüyor...
- 4 kadından 1 'i okuma
yazmabilmiyor...
- Milletvekili maaşıyla
asgari ücret arasında 25
kat fark var...
- Kayıt dışı ekonomi
yüzde 40 düzeyinde...
- öğretmene ders ba-
şına verilen ücret 1 dolar.
OECD ülkelerinde bu ra-
kam ortalama 42 dolar...
Bir bölümünü aktardı-
ğımız rakamlar, ülke olarak adını bile bilmediği-
miz birçok ulustan gerilerde olduğumuzu gös-
teriyor. Bu araştırma bugün tartışılan birçok ko-
nunun nedenini de özetliyor sanınz.
•••
Geçen haftanın iki önemli açıklaması medya-
da gereken ilgiyi görmedi. Jandarma Genel Ko-
mutanı Orgeneral Şener Eruygur ile Ege Ordu
Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, 'hassasiyet-
lerini' açıklama gereğini duydular. Irticai örgüt-
lenmeye dikkat çeken Eruygur, özetle şöyle di-
yordu:
"özel veya örgütsel çıkarpeşinde koşanlann
istismarettiği temiz din-
darinsanımızı, Cumhu-
riyet ve temeide demok-
rasi düşmanlarının ta-
sarrufundan korumak
hepimiz için yurttaşlık
görevidir." (17 Haziran
Salı)
•••
Uludağ'da şeriatçı ya-
pılanmayı ortaya çıka-
ran gazetemiz Cumhu-
riyet'in manşeti sonra-
sında, AKP hükümetinin kaçak tarikat villalan-
nın yıkımını önlemek için girişimde bulunması ile
yine o bölgedeki arazilerin Araplara satışını ga-
zetemiz haberleştirdi. (19 Haziran Perşembe)
• • •
iran'ın yıllardan beri Türkiye'de Aleviler üzerin-
de oynamak istediği oyun gazetemizdeki ha-
berierle ortaya çıktı. Bazı Alevi temsilcilerinin
Iran'a götürülmesinin ardından çok sayıda ku-
ruluşun tepkisi ve olayın perde arkası Cumhuri-
yet'in özel haberi olarak manşetimizde yer aldı.
(20 Haziran Cuma)
•••
Irak'ın ABD yönetimince işgalinden sonra Tür-
kiye açısından önem ka-
zanan Kuzey Irak'taki
gelişmeleri yakından iz-
liyoruz. Amerika heyeti-
nin KADEK ile görüşme-
si ve terör örgütüne ver-
diği güvenceler yalnız-
ca Cumhuriyet'te yer al-
dı. (21 Haziran Cumarte-
si)
• • •
Cumhuriyet gazetesi
dergileri basında en uzun
soluklu yayın olarak yer
edindi. Pazar Dergi, dünkü 900'üncü sayisı ile bir
rekora imza atarken Bilim-Teknik 848, Kitap eki
de 696'ncı sayıya ulaştılar.
lyi haftalar...
İBİLİM TEKNİK
Deneyimli bir dış yazışma elemanı ve uzun
yıllardan beri çevirmenlik yapan
bir uzman açıklıyor:
Avrupa ve Afrika'nın önemli bir bölümü (eski
Fransız ve Belçika sömürgeleri) ile (Meksika
dahil) Amerika kıtasının bir bölümünde Latin
dilleri geçerli olup bu ülkelerdeki firmalarda
yöneticilerin çok yüksek bir oranı Ingilizce
bilmemektedir. Bu alanda deneyimli bir
dış yazışma elemanına başvurmak isteyenler..
ve Istanbul'un Anadolu yakasının bazı
ilçelerinde (Fransızca gibi) Latin dilleri ve
Ingilizce ders almak isteyenler;
0 216 - 366 83 43 e (telefon ve faks)
başvurabilirier.
YEŞÎL VE MAVÎNİN BULUŞTUĞU
BODRUM-BİTEZ'de
HOTEL NATUR
• • •
Kişi Başı Y.P.: 30.000.000.- TL.
Odalarda klima, minibar, TV; saç kurutma, balkon,
sauna, masaj, fitness, tenis, bisiklet, yüzme havuzu,
kapalı açık restaurant,
bar, snack bar, özel restaurant, engelli odası,
eğlence geceleri ve tam gün doktor.
Tel: 0 252 - 363 77 74 (5 Hat), Faks: 0 252 - 363 77 83
www.naturhofel.com