Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAZİRAN 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JliJVvf11UIVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
SlRKETLER
• MAVİJEANS,
değişik renk ve model
şortlanyla yaza iddialı
giriyor. Özel
yrkamasıyla yıpranmış
efekti verilen şortlar,
b a k ı r bombeli
alcsesuvarlan ve el
düdşli detaylanyla farklı
b i r tarz oluşturuyor.
• RENAISSANCE
AJNTALYA Beach
Resort, dünya
üzerindeki 129
Renaissance Oteli
arasmda müşteri
memnuniyeti açısından
en başanlı otel seçildi.
• İBRAHİMETHEM
ULAGAY Ilaç Sanayiı
100. yaşını kutluyor.
ICutlamalarda,
Atatürk'ün hastalığı
sırasında tahlillerini
yapan Dr. tbrahim
Ethem de anılacak.
• KA1VÜLKOÇ
otobüsleri Yunanistan'a
sefer başlatıyor.
Istanbul-Selanik-Atina
ve Bursa-lskeçe
arasında yapılacak
seferler için Trakya
Genel Turizm
Konsorsiyumu ile nihai
sözleşme imzalandı.
• TOPSHOP, 2003
yazına eğlenceli ve
rengârenk tasanmlarla
girdi. Fırma
müşterilerini,
mağazalarda spor
giyimden gece
kıyafetlerine kadar
geniş bir ürün yelpazesi
bekliyor.
• KOÇ
ÜNTVERSİTESİ 2003-
2004 eğitim yıhna, yeni
açılan Kimya-Biyoloji
Bölümü'yle giriyor.
• CASACLUB, Çarşı
Mağazalan'na özel
tasanmlanyla ev
reyonlannın özel
markası oldu.
Koleksiyonda günün
modasına uygun,
fonksiyonel ve uygun
fiyath ürünler
bulunuyor.
• GATORADE spor
içeceği terleme
sonucunda kaybedilen
sıvı ve mineralleri geri
kazanmayı sağhyor.
• DIASA,150
marketini İstanbul
Bakırköy'de açtı.
Indirim marketleri
zinciri yılda ortalama 45
market açarak büyüdü.
• DETAN okullan
haşereden anndırma
aktivesi çerçevesinde
mayıs ayında Izmir ve
Antalya'da 13 okulu
ilaçladı.
• LAFARGE Braas
Çatı Sistemleri,
sektöründe bir ilke imza
atarak tüketiciye Ürün
Özellikli Garanti
Belgesı verme
uygulaması başlattı.
• REAL
Hipermarketler Zinciri,
23 Mayıs'ta başlattığı ve
5 Haziran'da bitecek
kampanyasıyla 7 talıhli
çifte Mia Pinepark
Holiday Club'da bir
hatfa tatil şansı sunuyor.
14 bini aşkın özelleştirme işsizinden yalnızca 190 kişi işe yerleştirilebildi
Destek denizde damlaZVdNE ZEYBEKOĞULLARI
Özelleştirmeler ve ekonomik krizler
sonucu işşiz kalanlara yeniden meslek
edindirmeyi amaçlayan sosyal destek
projesi. yaralan sarmaktan uzak kalı-
yor. Son sekiz yıldan bu yana yapılan
czelleştirmelerin yarattığı 14 bini aşkın
işşize karşın "Özelleştinne Sosyal Des-
tek Projesi" (ÖSDP) kapsamında yeni-
den işe yerleştirilenlerin sayısı resmi ka-
yıtlara göre 190 oldu.
Kamu kuruluşlannın özelleştirilme-
lerinden doğan olumsuz ekonomik ve
• Dünya Bankası'nın desteğiyle İş-Kur'un sürdürdüğü
Özelleştirme Sosyal Destek Projesi çerçevesinde işe yerleştirilenler
200'ü bile bulamazken 14 bini aşkın özelleştirme mağduru var.
sosyal etkileri hafifletmek amacıyla
oluşturulan ÖSDP, bugüne kadar özel-
leştirme uygulamalan sonucu işsiz ka-
lanlann sayısı düşünüldüğünde "deniz-
de damla".
Fiilen başlatıldığı 2002 yılından beri
tanıtım yetersizliği ve ilgisizlik yüzün-
den yavaş ilerleyen proje kapsamında,
işe yerleştirmeler başladı. Iş Kurumu
(İş-Kur) Işgücü Yetiştirme Daire Başka-
nı Bayram Aktaş, mayıs ayı itibanyla ta-
mamlanan 35 projeden 1025 katılımcı-
nın yararlandığını belirtti. Tamamlanan
programlar sonucunda firmalarla yapı-
lan sözleşmelergereğı 581 kişinin istih-
dam edileceğinı ifade eden Akbaş, şu an
ellerine ulaşan resmi kayıtlara göre, 190
kişinin yenı ışine başladığmı açıkladı.
2003'ün proje açısından "omurga yıP
olacağım belirten Akbaş, artan ilgi ve
tanıtımlar sayesinde hedeflenen istih-
dam sayısını yakalayacaklannı belirtti.
Dünya Bankası ÖSDP Danışmanı Bri-
gitta Beck'ın "proje bütçesinin lasılma-
s"na ilişkin önerisine açıklama getiren
İş-Kur Genel Müdürü Nejdet Kenar,
projenin "işe yerteştirme" bileşenine dö-
nük bir kısıtlama yapılacağım düşün-
mediğini belirtti.
355.3 milyon dolarlık toplam bütçesi
olan projede, işe yerleştirmeye aynlan
miktar, 25.8 milyon dolar. Programlar-
dan 2004 yılı sonuna kadar 32 bin
kişinin faydalanması hedefleniyor.
TPAO, IMF programı gereği kânnı Hazine'ye aktardığı için petrol arayamıyor
Rekortmen yaünm yapaımyor
MURATKIŞLALI
ANKARA - Nakıt zengini
Türkiye Petrolleri Anonim Or-
taklığı (TPAO), yatınma kaynak
ayıramıyor. Petrol ve benzeri
kaynak arama-üretme işiyle uğ-
raşan ve bu faaliyetlerden ciddi
biçimde kâr eden şirket, Hazine
Müsteşarlığı bütün kânna el
koyduğu için yatınm yapacak
para bulamıyor. Yüksek Denet-
leme Kurulu (YDK) eğer böyle
giderse, gelecek yıllarda
TPAO'nun yurtiçi faaliyetleri-
nin tümden duracağı uyansında
bulundu. TPAO, mevcut arama
faaliyetlen için ihtiyacı olan ge-
çici işçi rakamının sadece 84 ol-
duğunu bildirdı.
YDK'nm 2002
ortası itibanyla
hazırladığı
"TPAO 2001 Yüı
Raponı"nda. ra-
poru'nda
TPAO'nun arama
grubu tarafından
yaklaşık 40-50 lo-
kasyon belirlen-
miş olmasına rağ-
men yeterince
odenek aynlma-
masından dolayı
2002 yılı için an-
cak 7 arama kuyusunun kazıl-
masının programa alındığı be-
lirtildi. Raporda "Busayı dünya
ortalaması olan 10 kuyudan sa-
dece Tinde petrol bulunma ola-
sılığını bile yakalayamamışür"
dendi.
YDK, "Şirketin gelecekteki
çalışmalannda darboğazla karşı-
laşmaması için yeterli sismik ça-
Uşmayı yapabümesini teminen
personel ve ödenek konusunda
ortaya çıkan sonınlarm ivedilik-
le birçözüme kavnşturulmasını"
önerdi. TPAO tarafından
YDK'nin bu önerisine 18 Mart
2003 itibanyla verilen yanırta,
2003 yılı için Hazine'den istenen
406 kişilik kadro ihtiyacına kar-
• 2001'de613
trilyon lira vergi
öncesi kâr eden
TPAO'nun kânna
borç ödemeleri için
Hazine el koyuyor.
Kurum, gelecek
yıllarda
faaliyetlerini
tümden durdurma
tehlikesiyle karşı
karşıya.
şın Devlet Planlama Müsteşarlı-
ğı'nca (DPT) 322 kişiye vize
edildiği (ızin verildiği) belirtildi.
TPAO'nun yamtının "özrü ka-
bahatinden büyük" detirtecek
bundan sonraki kısmında şu ifa-
delereyerverildi:
"Bupozisyonlanndan 125'inin
ortakhğımızca asli ve sürekli bü-
ro işlerinde kullanılması sonucu,
2003 Mart ayında işe başlaülan
işçikrin sayısı 197 kişiye düşmüş
bulunmaktadır. Halen arama fa-
aliyederinde 84 mevsimlik işçi ih-
tiyacınuz bulunmaktadır." YDK
raporuna göre, TPAO 2001 yılın-
da 613 trilyon lira vergi öncesi
kâr etti. Kurumun 205 trilyon li-
ralık vergi karşılığından sonra
eline 408 trilyon li-
ra net dönem kân
kaldı. Bu para,
IMF programı ge-
reği, borç geri öde-
melerinde kulla-
nılmak üzere Ha-
zine Müsteşarlı-
ğı'na aktanlıyor.
Oysa kurum aynı
yıl yaptığı 243 tril-
yon liralık yatın-
ma karşın 431 tril-
yon liralık petrol
ve doğalgaz üreti-
mi gerçekleştirdı.
Raporda, TPAO'nun ödenek ye-
tersizliği nedeniyle kendi başına
yapamadığı için yabancı ortak-
lıkJaria yürütülen arama ve üre-
tim faaliyetlerinde de zaman za-
man sorunlar yaşandığı tespit
edildı. YDK, "TP\O - AMTTY
OILortakhğryla kurulanGöçer-
ler-Misüüi arası boru hatb ve yü-
zey tesis ihalesinin TPAO Teftiş
Kurulunca incelenmesini" iste-
di. Aynca boru hattımn neden
TPAO ana hattı yerine direkt ola-
rak enerji santralına bağlandığı-
nın da anlaşılmadığını belirterek
"Türkiye için son derece önemli
olan yabancı ortakhklarda çalış-
malara yön verecek bir komis-
von kurulmasrru önerdi.
IMF polltlkaları tarım illerini mağdur ettl
Uretici yoksullaştırıldı
Ekonomi Servisi - IMF ve Dünya Banka-
sı'mn önerisiyle bütün desteklerin kaldınlarak
Doğrudan Gelir Desteği (DGD) sistemıne ge-
çilen tanmda üreticinin yoksullaştınlması, il-
lenn gelişmişlik sıralamasını belirledi.
Devlet Planlama Teşkılatı'nın (DPT) 2003
yılı illerin gelişmişlik sıralamasına göre, nüfus
olarak da ülkenin en büyük illeri durumunda
bulunan istanbul, Ankara ve Izmir sosyoeko-
nomik gelişmişlik açısından da en gelişmiş ilk
üç il oldu. 38 il 1996 yıhna göre gerilerken sı-
ralamalarda en çok gerileyen il Aydın (9. sıra)
ve Kütahya (7. sıra) oldu. Bu illeri 6 sıra geri-
leyen Erzincan ve Içel illeri izledi.
Gerileyen illerin çoğunluğunu, ülkenin iç ke-
simlerinde yer alan geleneksel olarak tanmsal
karakterli ekonomiye sahip iller oluşturması
dikkat çekti. Söz konusu illeri, ekonominin can
daman tanmdaki politikalar etkiledi. IMF ve
Dünya Bankası'nın dayatmalanyla DSP-
ANAP-MHP koalisyonu döneminde uygula-
maya sokulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Prog-
ramı çerçevesinde alım ve girdi desteklerinin
aşamalı olarak kaldınlmasına başlanmıştı. Uz-
manlann tanmsal üretimi arttırmaya dönük ön-
lemler içermemesi nedeniyle Türkiye'nin ya-
pısına uygun bulunmayan DGD getirilmişti.
AKP hükümetinin de önlem almaktan uzak
durduğu tanmda, buğday, findık, ayçiçek, in-
cir, pamuk fiyatlan giderek düşüyor. 1998'de
1 litre mazotu 2 kilogram buğday karşüığında
alabilen tanm üreticisi, 2002'ye gelindiğinde
aym miktarda mazot için 6.5 kilogram buğda-
yın parasını harcamak zorunda kaldı.
Muş sosyoekonomik açıdan en gerideki il
olarak belirlenirken Ağn, Bitlis, Şırnak ve
Hakkâri bu ili izliyor.
Bolu ve Tunceli olmak üzere 25 il bir önce-
ki sıralamaya göre sıra atladı. Bu dönemde, il-
lerden aynlan ilçelerin il olması çoğu ili daha
üst sıralara taşıdı.
Bolu, Düzce'nin aynlmasıyla birlikte 15 sı-
ra birden yukan çıktı. Gaziantep de Kilis'in
aynlmasıyla 6 sıra atladı.
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginygtr.net
Konuya girmeden önce lütfen
geçen hafta basına yansıyan şu
haberiere bakar mısınız? ingilte-
re'de üst düzey bir istihbarat gö-
revlisi BBC'ye, savaştan önce,
hükümetin istihbarat örgütlerine,
Irak raporiannın "seksapelini"
arttırmalan yönünde baskı yaptı-
ğını ve kimi bilgileri "güvenlik ör-
gütlerinin uyansına rağmen ra-
pora koyduğunu" açıkladı. The
Independent'ın aktardığına göre
Ingiltere Silahlı Kuvvetler Bakanı
Adam Ingram; "Blair'in, Sad-
dam biyolojik ve kimyasal silah-
lan 45 dakikada harekete geçi-
rebilir' iddialannın, doğrulan-
mayan istihbarata dayandığı-
nı" itiraf etti. The Times: ABD'nin
Irak'taki silah araştırma timinin
bildirdiğine göre, savaşın ilk gü-
nü Saddam'ı öldürmek için roket
atılan yerde, sığınak, yeraltı ken-
ti, hatta ceset bile yokmuş.
Rumsfeld geçen hafta "Belki
de Saddam krtle imha silahla-
nnı savaştan önce imha et-
miştir" dedi. Diğer bir deyişle
Saddam, BM'nin 1441 sayılı ka-
ranna uymuş olabilir. Wotfowitz
de "Kitte imha silahlan sorunu,
Kongre ve kamuoyunda sava-
şın meşruiyetini arrtırmak için
öne çıkan bürokratik bir ge-
rekçeydi" diyerekdurumuaçık-
lığa kavuşturdu. Nihayet, Was-
hington Post, müttefiklerin
Irak'ta daha önce planlanandan
da çok daha fazla, 250.000'in üs-
tünde asker bulundurmaya karar
verdiklerini bildirdi. Irakta sivil si-
yasi yönetime geçilmesinden de,
zaten daha önce vazgeçilmişti.
Özetle, yine gazetelere göre,
savaşın karannı daha geçen ara-
lıktaalan Bush hükümeti; bürok-
ratik, yani siyasi olmayan neden-
lerle "Kitle İmha Silahlan" soru-
nunu ortaya attılar. Bunu destek-
lemek için de gerekli kanıtlan
İmparatorun Yeni Macerası
ürettiler. Şimdi de büyük bir küs-
tahlıkla, bu kanrtlann gerekçele-
rinin zaten önemli olmadığını
söylüyorlar. Arna, imparatorluk
kurmak böyle bir şeydir. salt gü-
ce dayanır. meşruiyet, etik, veri-
len sözler, hatta insan haklan ve
hayatı (geçen hafta Financial Ti-
mes, teröre karşı savaşta "eldi-
venlerin çıkanldığını", yani kural-
lardan vazgeçildiğini, işkencenin
olağanlaştığını, 11 Eylül'den bu
yana tutuklanan, 3000 El Kaide
üyesinin kaderinin meçhul oldu-
ğunu yazdı) hiçbir anlam taşı-
maz, esas olan jeostratejik he-
deflerdir. Imparatoradayı; herke-
si, kendini hiçbir ilkeye bağlı his-
setmeden kullanır, Bush yöneti-
minin Tony Blair'i kullandığı gibi.
İmparatorluk yoluna çıkmış bir
güçle stratejik ittrfak kurulamaz
(flginç bir çalışma: John Mears-
heimer, Tragedy of Great Povver
Politics, W.V. Norton, New York
2002).
Yine o eski parça
Bunları hatırlatmak istedim
çünkü, ABD hükümeti birtaraf-
tan Türkiye üzerindeki baskılan
arttırırken ("hatanızı kabul
edin", "affederiz ama unutma-
yız"vb.) diğer taraftan, Irak "tra-
jedisinde" ouverture müziği
olarak caldığı parçanın aynısını
bu kez Iran için çalmaya başla-
dı.
Bush yönetimine göre Iran kit-
le imha silahlan üretiyor, terö-
ristlere yataklık yapıyor, komşu
ülkelerde istikrarı bozuyor. Bu
bilgilerin kaynaklarından biri de
son haftalarda, elektronik or-
tamda artan dedikoduymuş
(chatter). Evet gözlerinize ina-
namıyorsanız bir kez daha oku-
yun. ABD dedikoduya dayana-
rak Iran'ı hedef gösteriyor?
Rumsfeld Iran'da rejim değişik-
liği politikasının resmen benim-
senmesinı istiyor (Financial Ti-
mes, 29/05). Irak için de aynı
gerekçeler ileri sürülmemiş miy-
di? Bu ouverture'ün içinde bir
leitmotif de vardı: Saddam dik-
tatörlüğünden bunalmış Irak
halkı, ABD yönetimi-
ne kucak açacak,
hatta üzerinde ffi
Saddam'ın resmi - **A
olan Irak parala-
rını
yakacak, he-
men dolar kullanmaya başlaya-
caktı. "Hayretbirşey"] Irak hal-
kı hâlâ kendi parasını kullanıyor
ve doların değeri Irak parası kar-
şısında yükselmiyor (New Sta-
tesmen 2/06). Ama ders alan,
hatta aldıran kim?.. Şimdi de
Iran halkının, yöneticilerinden
nasıl hoşnutsuz olduğuna, reji-
min bir vuruşta iskambil kâğı-
dından şato gibi yıkılacağına da-
ir bir hikâye anlatılıyor. Zaten bir
yıldır, yeni muhafazakâr yazariar
Wall Street Journal'da yazdık-
lan yazılannda, Iran'da ABD yan-
lısı sokak gösterileri yapıldığını,
hiçbir kanrta dayandırmaya zah-
met etmeden, ileri sürüyorlar. Şu
sırada gelişmeleri Tahran'dan iz-
leyen kimi yazariarsa, ABD bas-
kısının Iran rejiminin şahinlerini
güçlendirdiğini, reform yanlısı
güçleri zayıflattığını bildiriyorlar
(The Observer 1/06).
Demokrasi mücadelesi ml
dedlnlz?
ABD Iran'da kukla bir rejım
kurmak, hatta belki de Şah'ın
oğlunu geri getirmek istiyor ola-
bilir, ama bu günkü iktidar, ABD
kuklası bir rejimi deviren bir dev-
rimin dinamikleri, çalkantıları
içinde kurulmadı mı? Iran halkı
daha sonra, yine bir ABD kukla-
sı olan Saddam rejiminin saldı-
rısı karşısında bağımsızlığını ko-
rumak için dereler gibi kan akıt-
madı mı? Son 10 yıldır Iran
halkı, muhalefetiyle Mol-
la rejimini yavaş da ol-
sa bir demokratik-
^ a leşmek sürecine
sokmadı mı?..
Üstelik Rumsfeld,
Bush bilmez ama, Iran'da de-
mokrasi hareketi, Hatemi'yle
başlamadı. Kökleri Kajar Hane-
danı'nın mutlak monarşisini
meşruti monarşiye dönüştüren
1906 anayasa reformuna kadar
gidiyor. Bu muhalefet Pehlevi
Hanedanı'nı da sarstı 1953'te..
ancak, birABD-lngilteredestek-
li darbeyle bastınlabildi. Demok-
rasi hareketi 1960'larda yeniden
baş verdi, ama bu kez da Şah ta-
rafından kanla bastınkJı. Demok-
ratik muhalefet 1976'da yeniden
yüksetmeye başladı. ABD kukla-
sı Şah 1979'da bir halk hareke-
tiyle devrildi. Ancak demokratik
güçlerin ve solun çeşitli hatalan
yüzünden bu devrim jktidara Şii
bürokrasisini taşıdı. Şii rejimi, de-
mokratik muhalefeti, "Yoksullar
Hareketi"r\\, sendikalan kanla
bastırdı. Ama, 1980'lenn başın-
dan bu yana bu Şii rejimi, kapi-
talizmin sınrf çelişkilerinin etkisiy-
le, toplumsal muhalefetin baskı-
sıyla dışa açılmaya, toplum üze-
rindeki baskısını yumuşatmaya
başladı. Bu toplumsal muhale-
fet, 1990'lann ikinci yansında bu-
gün reformcu denen laik demok-
ratik eğilimli akımı yarattı. Bu ha-
reket önce Hatemi liderliğinde
biriesti, ama giderek Hatemi'nin
aslında rejimin koruyucusu oldu-
ğunun ayırdına vararak bölün-
meye, gerçekten laik, demokra-
tik bir hatta oturmaya başladı.
özetle ABD'nin karştsında, uzun
bir demokratik, anti-emperyalist,
ABD karşıtı geleneği olan birtop-
lumsal muhalefet var. Üstelik
Iran, Irak'tan çok daha kalabalık,
büyük.. ekonomisi, toplumsal
dokusu çok daha güçlü ve kar-
maşık; yönetici sınrfı etik ve tarih-
sel kökleri güçlü bir ideolojiye sa-
hip bağımsız bir ülke.
Uluslararası ilişkilerin artık (ve
yeniden) askeri güç dengelerinin
prizmasından görünmeye baş-
landığı; imparator adayının, kü-
çükçaplı, kullanılabilir nükleer si-
lahlaryapmayagiriştiği birdünya-
da bunlann ne önemi var diyebi-
lirsiniz. Yann ABD basıncı altında,
çeşitli vaatlere kanarak Iran top-
rağında bir macerayı göze alacak
şaşkınlar olabilir diye düşünerek
yazdık bunları. İmparatorun sof-
rasından atılanlarla geçinmeyi
umanlann nasıl birşeyle karşı kar-
şıya olduklannı görmelerine yar-
dımcı olabilmek için...
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
v
Bekledim de../
Bugünlerde doğrudan yabancı yatırımlar yeni-
den gündemdedir. Yaklaşık 50 yıldan bu yana yü-
rüriükte olan 1954 tarih ve 6224 sayılı Yabancı Ser-
mayeyi Teşvik Yasası'nın yerine yeni bir yasa çıka-
nlmak isteniyor.
Kaldınlmak istenen eski yasanın, yabancı ser-
mayeyi engelleyici bir özelliğinin olmadığını, ya-
bancılar bile kabul ediyor. Buna karşılık, şurası bir
gerçektir ki, Türkiye istendiği ya da beklendiği bü-
yüklükte yabancı yatınm çekemiyor. En son verile-
re göre, toplam yabancı sermaye tutan 6.4 katril-
yon lira ile 2002 ulusal üretim değerinin yüzde 2.4'ü
dolayındadır (Merkez Bankası 2002 Yıllık Rapor).
Sayısal azlık, niteliksel değişimle tamamlanıyor.
özetle, 1980 yıhna dek, gelen yabancı sermayenin
yüzde 87'den fazlası sanayi sektörlerine yapılmış-
tı. Günümüzde yabancı yatınmlar içinde sanayinin
payı yüzde 42 dolayına inmiştir. Buna karşılık 1980
öncesinde yalnızca yüzde 13 dolayında olan hiz-
met sektörlerinin payı da büyük bir artış göstere-
rek yüzde 54'e çıkmıştır.
Alt sektör düzeyinde de 1980 sonrasında yaban-
cı yatınmlan çok farklı bir yapı kazanmıştır.
Orneğin, 1980'e gelindiğinde, yabancı sermaye-
nin dörtte biri yani yüzde 25'e yaklaşan bölümü
elektrik ve elektronik sektörüne yapılmıştı, yüzde
18'i de taşıt araçlan sektörüne gelmişti. Elektrik-
elektronik sektörünün günümüzde, yabancı ser-
maye yatınmlan içindeki payı yüzde 2.4 dolayına;
taşit araçlannın payı da yansından fazlası yan sa-
nayi olmak üzere, yüzde 9.1 dolayına inmiştir.
Eğer bankacılık, sigortacılık ve yatınm finansma-
nı adı altındaki sektörier birlikte alınırsa, günümüz-
de bu sektörierin toplam yabancı sermaye içinde-
ki payı yüzde 24.4'tür. Kısaca, 1980 sonrasında ge-
len sermaye, para işlemlerini çok sevmiştir. Çün-
kü, bu dönem yüksek faizle devlete borç vermenin
yüksek kazanç sağladığı; döviz ve borsa işlemleri-
nin çok yaygınlaştığı ve tüketici bankacılığının ağır-
lık kazandığı bir dönemdir. Yine 1980 sonrasında-
ki gelişmelerin bir sonucu olarak bugün yabancı
sermayenin yaklaşık yüzde 9'u haberieşme ve yüz-
de 8'i de ticaret sektörlerine gitmiştir. özetle, 1980
sonrasında gelen yabancı sermaye esas olarak
üretim dışı faaliyetlerde yoğunlaşmıştır.
Yeni tasarı ile 1980 sonrasının üretim dışı yaban-
cı sermaye çekilmesi süreci sürdürülmek isteniyor.
Çünkü, tasan, var olan kolaylıklan daha da kolay-
laştırmanın ötesinde biryenilik getirmiyor. örneğin,
eski yasada yer alan izin alma zorunluluğu kaldın-
lıyor; yabancı yatınmcı artık izin almadan, yalnızca
bilgi vererek yatınmını gerçekleştirecektir. Yabancı
kavramı da genişletiliyor; yurtdışında ikamet eden
yurttaşlanmız da yabancı yatınmcı sayılacak; ya-
bancılann sahip olduğu haklardan yararlanabile-
cek, örneğin uluslararası tahkime gidebileceklerdir.
Bu aşınnın da aşınsı serbest bırakma çabası, ni-
telik konusunda da sürüyor. Yabancı sermayenin
getireceği teknoloji konusunda bir sınırlama geti-
rilmiyor. Yabancı yatınmın, ülkenin teknolojik yeni-
liğine, bilgi ve beceri düzeyine; çevre duyartılığına;
yeni pazariar edinmesine; kullanacağıyerli işgücü-
ne ve araştırma ve geliştirmesine katkı yapması
noktalanna da tasarıda yer verilmiyor.
Çok önemli bir nokta daha var, Yabancı Serma-
ye Yasası, kıyıların, ormanlann ve madenlerin yağ-
malanmak istendiği, Maliye Bakanı'nın kendi söz-
leriyle "hukuk ve kural tanımadan yapılacak" hızlı
özelleştirme ile her şeyin elden çıkarılmak istendi-
ği bir dönemde çıkanlıyor.
öyle anlaşılıyor ki yabancı sermaye gelecek gel-
mesine, ama 1980 sonrası gibi, üretim için değil,
özelleştirilecek kamu varlıklannı çok ucuza kapat-
mak için; arazi spekülasyonu, para ticareti ve faiz
rantı için gelecektir.
Üretici yabancı sermaye bekleyenler de bekle-
melerini sürdürecektir. Çünkü asıl yapılması gere-
ken yatırım ortamı yaratmaktır.
yakup@metu.edu.tr
2023'ün olası Türkiyesi
• .4NKARA(AA)-Türkiye'nin, 1981-2002
döneminde gösterdiği yıllık yüzde 3.72'lik
gelişme hızı, bundan böyle devam ederse
Cumhuriyetin 100. yılında Avrupa'nın gelişmiş
ülkelerinin bugünkü seviyesine bile ulaşmasına
yetmeyecek. DÎE, 2003 Programı verilerine göre
Türkiye, 1981-2002 dönemi gelişimini sürdürürse
Cumhuriyetin 100'üncü yılı olan 2023'te 2001
fiyatlanyla 1 trilyon 21.7 miryar dolarlık satınalma
gücü paritesiyle milli gelire ulaşacak. Nüfusu
89.36 milyon olacak Türkiye'nin satınalma gücü
paritesiyle kişi başına milli geliri 2001
fiyatlanyla 2002-2023 döneminde 6 bin 800
dolardan 11 bin 433 dolara yükselecek ki bu
şimdiki Slovakya, Suudi Arabistan seviyesinde
bir milli geliri ifade ediyor.
TOKt'den kooperatiflere destek
• ANKARA (AA) - Toplu Konut Idaresi (TOKl),
yanm kalmış konut inşaatlannnı tamamlanmasım
sağlamak üzere, kooperatiflere yeni kredi açmaya
hazırlanıyor. TOKl, inşaatta her bir puanlık
ilerleme halinde açılan kredi tutannı da yüzde 100
arttırdı. Yanm kalmış konut kredilerine kredi
açılmasına ilişkin tebliğ, görüş alınmak üzere
Maliye Bakanlığı ve DPT Müsteşarhğı'na
gönderildi. Tebliğ uyannca, hükümetin u
konut
atağı" programı kapsamında öncelikli olarak
belirlenen 18 ilde inşaat seviyesi en az yüzde 65,
Marmara depreminden etkilenen illerde yüzde 75,
birinci derecede kalkınmada öncelikli illerde
yüzde 80, diğer illerde de yüzde 85 seviyesinde
olan konutlara tamamlama kredisi verilecek.
Domates zam şampiyonu
• Ekonomi Servisi - İstanbul'da geçen ayın zam
rekortmeni yüzde 45.6'lık artışla domates oldu.
Yıllık bazda ise fiyatı yüzde 170.3 artan enk en
çok zamlanan ürün olarak kayda geçti. istanbul
Ticaret Odası'na göre mayısta en fazla artış yüzde
45.6 ile domates fiyatında gerçekleşti. Domates
fiyatını, yüzde 14.3'lük artışla portakal izledi. Bir
önceki aya göre, fiyatı en az artan maddeler ise
yüzde 3 ile sakatat, yüzde 3.3 ile beyaz peynir,
oldu. Limon yüzde 136.2, devlet hastanesinde
ameliyat ücreti (apandisit ve sezaryen) yüzde
129.2 ile rekortmenler arasına girdi.