25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 HAZİRAN 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 !U1 u 3 2 YotocUüan Maştnbr nt otr? Katnma! Elektronik posta: dera2som©cumburiyetcom.tr www.denizsoni.cotn Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - 2004te IMFyegerek kalmayacakmış... "Dükkânı kaoatıvortar mı!" Lojmanda Pazar günü, Kartal Soğanlık'ta Atatürk Caddesi üzerindeki bir ilköğretim okulunda üniversite sınavına giren çocuğunu beklerken, okulun vanındaki İSKİ yani Istanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi lojmanının kapısındaki görüntü dikkatini çekiyor... Kapıda, çarşaf ve peçeli bir kadın; alışverişinden dönmüş, eiinde torbalarla kamu lojmanına giriyor... Kamuya ait bir ortamda, kamusal düzeni yıkmayı hedefleyen çağdışı bir yaşam sürdürülebiliyor... Düşünüyor "Bu kara çarşaf ve peçeli tablo, hoşgörüyle, demokratik haklar, insan haklan gibi kavram karmaşasıyla geçen günlerin eseriydi... Ne kadar çoğaldılar; sanldık, kuşatıldık ifadeleri yetrniyor artık... Mümtaz Soysal'ın uyardığı 'cumhuriyeti dondurma' projesi, toz duman içinde sinsi ve kurnaz hamlelerie yürütülüyor..." eredeyse çalışma yaşamına eşit bir sürenin okullarda geçtiğini vurguluyor Akif Kökçe ve okulların yanı sıra yaşama hazırlık adına kurslarda da epeyce zaman tüketildiğini söylüyor... Kökçe, ilköğretimdeki "takviye kursla- rı"ndanbaşlayarak şöyle sıralıyor yaşama hazıriıksü- recinin aşamalarını: Okullarda, müzik, folklor, bale, tiyatro gibi faaliyet kurslan... Fen, Anadolu, teknik, askeri liselere ve özel okullara giriş için yapılan, en az bir-iki yıl süren ve ço- cuklann posasının çıkarıldığı sınava hazırlık kursları... Hayat memat meselesine dönüşen ve iki-üç yıl ka- dar süren üniversite sınavına hazırlık kurslan... Üniversite sonrası işsizlik süresini geciktiren lisans üstü eğitim sınavlarına yönelik kurslar... Devlete memur olabilmek için kamu personeli sı- navına hazırlık kursları... Maaş yükseltmek ve kade- me ilerlemek için girilen kamu personeli dil sınavına hazırlık kursları... Kurslu yaşamBilgisayar kursları... Meslek içi eğitim kursları...Te- levizyon haberierinden gördüğümüz kadarıyla kim- se katılmasa da ilkyardım kursları... Boş zamanların- da dağa tırmanmak ya da felaket zamanlarında ilgi- li kamu görevlilerinin ağzı açık seyrettiği gençlerin katıldığı arama kurtarma kurslan... Ekranda görünmek veya mikrofon başına geçmek isteyenlerin katıldığı güzel konuşma kurslan... Sev- gili bulma umuduyla gidilen dans kurslan... Okuma gibi güzel bir eylemi telaşa dönüştürenle- rin gittiği hızlı okuma ve okuduğunu anlama kursla- n... Apartmandaki yan komşuya "Merhaba" demeyi öğreten iletişim becerileri kurslan... Sigarayı bırakma kursları... Çocuk doğurma, em- zirme gibi eylemler hayvanlar için niye sorun değil di- ye düşünmeyenlerin katıldığı ana baba kursları... Manken, fotomodel, tur operatörü, bilgisayariı mu- hasebe gibi sertifika alsanız bile çoğu zaman yapa- mayacağınız işleri öğrenemeyeceğiniz meslek kurs- lan... Kesme, yapıştımna, boyama gibi konularda kay- gılartaşıyanlar için hobi kurslan...Spor kurslan...Mü- zik kursları... Sanat kursları..." Sonuç: "Tek bir şarkıyı bile başından sonuna ka- dar söylemeyi beceremeyen, herhangi birsporla, sa- natla uğraşmayan, mahkeme dilekçesi için arzuhal- ciye giden, söküğünü dikemeyen, vergi beyanname- si için muhasebeci tutan, en küçük birtamirat işinde musluk tamircisi, elektrikçi, boyacı peşinde koşan günlük ihtiyaçlarını gidermekten aciz insanlar yetiş- tiriyoruz..." Ve Akif Kökçe'nin önerisi: "Ya okullan kapatalım sa- dece kurslar kalsın ya da Köy Enstitülerinde olduğu gibi yaşamı karşılayan içerikteki okullan yaşama ge- çirelim." SESSÎZSEDASIZ(f) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku / yahoo.com Yaşamla "kendi kendine gelin güvey" olanlann evlilikleri de hüsran olur! Parası kadar suç işleyenlere karşı çıkmak Umut Vakfı, bireysel silahsızlanma için çalışıyor... Mustafa Çimen, Günizi Yayıncılık'tan çıkan "Şiir İnsan, İnsan Şi- ir" kitabının tüm gelirini Umut Vakfı'na bırakıyor... Umut Vakfı, son çalışmasın- da "Paran kadar suç işle" politikasına karşı çıkıyor: "Suçluluk oranının düşürülmesi için, etkın suç politikaları geliştirmek ve bunların toplumda benimsenmesini sağlamak gerekır. Alman hukukçu Feuerbach'a göre, 'Suç politikası, bellı bir zaman diliminde, belli birülke- de, suçlulukla savaşmak için yasa ko- yuculara önerilmeye elverişli ya da on- lar tarafından uygulanmakta olan usul- lertoplamı'dır...Suçtoplumaçokpaha- lıya mal olmaktadır... Bireyler arası silah dolaşımının kısıtlanması gibi, yararlı bir suç karşıtı politikanın 'tekel devletin ge- lir kaybı'nı, siyasi iradeye kabul ettirmek zor olsa da kamuya kabul ettirmenin kolay olacağından bahsedebiliriz... Ba- sit anlamda iki kişi arasında çıkan kişi- sel bir kavganın yaralanmayla, ölümle ve/veya hapislikle sonlanması duru- munda konuyla yakından uzaktan ilgisi olmayanlara, toplumun belki de en zorşartlardayaşayanlarına; işsizlere, özürlülere, fakirlere, hastalara, öğ- rencilere, maddi külfeti olur. Uzun sü- ren yargılama, iş göremezlik ve tedavi maliyetleri hep toplumca karşılanır... Toplum düzenini bozdukları gerekçe- siyle suçlulara harcanan bu mali ve in- sani kaynaklar için, hiçbir suç işleme- den yaşayan toplumun diğer bireyleri 'sponsor' olmaktan sıkılmışlardır. ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ İzmir'de 'çürük cüşlere' ödül... Kime anlatsam, "bunu ne- den yazmıyorsun?.." diyor... Demek ki öncekiler okunma- mış, ya da anımsanmıyor... Tarihte "koruma" kavramı yoktu. Her gelen uygarhk, ön- cekinden "işine yarayanı" kullandı; gerisini yıktı... Geç- mişe ait yapıtlann "gelecege deaktanlmasr düşüncesi an- cak "insan haklan"nm kabul edümesiyle birlikte "aydın- lanına" sürecinde ortaya çık- tı... Çünkü, öncelikle Fransız devrimcileri, tarihi binalann "insan aklı ve becerisinin so- nıut birikimleri" olduğunu fark ettıler. Yeni kuşaklann da bu birikımlerden beslenebil- meleri için, "insanyarancıhgı- nuı esin kaynaklarT olarak korunmalan gerektiğini sa- vundular... Işte bu "devrimci" düşün- ceyı 19. yüzyılda ilk kez "ka- musal hukuka" taşıyan aydın- lar arasındaki öncü isim Vk- tor Hugo oldu... Tarihsel mi- marinin yaşatılmasını öngö- ren yasayı "miDerveki- H" göreviyle yazarken, adına da; "Haüralar İçin Kanun" demişti... "GÖrmüş geçirmiş" in- san nasıl kı derinlikli ve bi- rikimli anılarla olunabiliyorsa, insanlığın da geleceğuii "görmüş geçirmiş bir olgunlukta" kurabilmesi için, kendi akıl ve üreticilik tarihinin belgelerini "unut- madan" yannlara bakması gerekiyordu... Yine Hugo, aynı nedenle, eski binalann "anıtsal" olan- lanna ait düzenlemeye de; "Akhn Büyük Crünleri için Tüzük" demişti... 'Muhafazakâr' yıkıcılar... Kim bilir kaç kez yazdığım bu anımsatmadan sonra sözü konumuza getirirsek; "aklave insan haklanna değil, kör inanca ve kulluğa dayah anla- yışlar" (yani. siyasi dile göre "muhafazakâr" politikalar) tarihsel mimarinin ve özellik- le sivil halk yapılanyla beze- li eski kent dokulannın korun- masındaki "gelecek güvence- sini" görebilme ufkuna da ko- lay sahip olamıyorlar... Bazı Anadolu kentlerindeki "geçmişlerine saygıh r> ve iyi niyetli belediyecileri ayn tu- tarsak, örneğin Istanbul gibi bir dünya mirası kenti yöneten Büvük Onur Ödülü. "muhafazakâriann" bile, sa- dece "mabetlere" biraz ilgi gösterip, tarihi kent dokusu- nu sürekli ihmal etmeleri, bu semtlerdeki eskiye ait "yaşan- nuşhk" gizlerinin değerini hâ- lâ kavrayamamış olmalann- dan da kaynaklanıyor... Nitekim, durmadan "üçim- paratorluğun başkenti" ol- makla övünmenin de UNES- CO listesinde kalmaya bile yetmediği görülüyor... 'Direnen yfirekler'... tşte bu "aydınlanmamış" beyinlerin, kimi çok okumuş. çok yazmışlardan da sıkça duyduğumuz bir söylemi var... Ozellikle apartmanlaş- mış semtlerdeki hâlâ yok edil- memiş tek tük eski evler için "çürükdiş gibiler" diyorlar ve ekliyorlar: "bunlarınedenko- rumak isterler, anlamak nıümkün değU.-" Belkı bu gibi "anlama zor- luğu" çeken aydınlan da "ay- dınlatmayı" sağlayacak bir yanşma, Izmir Büyükşehir Belediyesi tara- fından düzen- leniyor... Baş- kan Ahmet Pi- riştinanın ıfa- desiyle, "kom- şu bina yüahp 8 katlı apart- mana dönü- şürken,aıulan- na ve kültürü- ne sahip çıka- rak eski evini müteahhide teslinı etnıeden yaşatanlara", bugünün ve ge- leceğin İzmirlileri adına "te- şekkür ve onur ödülü" verile- cek... Yani, yaşama hâlâ kucak açan "çürük dişler"in her bi- rinin. aslında çürümüş bir du- yarsızhğa karşı direnen "altın yürekler" olduğu anımsana- cak... Yıllardır "ranüan red- deden" yüksek bir bilincin, "kentsel kanıtlan ve özverili tanıklan" olarak kutlanacak- lar... Eylül (2003) ayında sonuç- lanacak ve her yıl yinelenme- si de planlanan bu yanşmada, sadece evlerini yaşatanlara değil "başanlı olarak restore edenlere" ve bunda örnek ola- bilecek uygulamalann "mi- marlanna, yapuncüanna ve ustalanna" da ödüller var... Dünya miras listesinde yer almayan Izmir'deki bu "ay- dmlanma"mn1 aynı listede sorgulanmaya başlayan Istan- bul'a da ışığının \Tirmasi dileğiyle... Oekincifa cumhuriyetcom.tr KtM KİME DUM DLMA BEHÎÇAK behicakı turk.net ÇİZGtLtK KÂMİL MASARACI H A R B İ SEMİH POROY semihporoyCg. yahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MLSTAFA BEDENÎMI TESLİM LABİLİRStN AfAA RUHUMU ASLA I HÜ<ÜMET, SEÇIM SÖZÜNE RA5MEN •DOKÜNULMAZLIK1 KONUSUNDA KILINI ^KIPIRDATMI- YOR !.. OOKUNMA BANA TAIÜHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN Haziran tcwtc.mumtaz-nrikan.com /LK SAVAŞ Ü1916'DA gC/GÜA/, ÛNLÜ *IM/4M P'LOTZJ , İM6tL/ZLE£'/M UÇAĞfMt DUŞLUeMESİ SoMUCU ÖCAstü&TTJ.. Pöfiufv /U77 ~» fotierl ardındlan \/e e/v ÖMEMU-arkn- ÜMLU PİLOT MAK fA4MET.MANU, VEA/ı /A/ ÖUJ*tâ "/^OMjcefS et/VûeC/CEg'ÜSn/MUJĞÜMUH PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU 'Emek Hıpsnlığr Üzerine Pazar günkü "Emek Hırsızlığı" başlıklı yazım beklediğim gibi hem okurlardan, hem de yayın- cılardan tepki aldı. Gelen elektronik posta iletile- rinden, fakslardan ve telefonlardan antadım ki, "korsan yayıncılık" toplumumuzda bilgisizlik ne- deniyle kangrenleşmekte olan biryara... Biroku- rum geçenlerde Taksim'de bir kaldınm sergisin- den Doğan Cüceloğlu'nun iki, Hasan Cemal ve Attilâ llhan'ın da birer kitabını almış. "Ne alırsan 3 milyon!" diye bağırıyormuş satıcı. 50 milyon li- ra tutanndaki dört kitaba 12 milyon lira vermiş okurum. Bana da, "Yaşamımda asla korsan ki- tap almadım, nasıl oldukları hakkında da bir bil- gim yok..." diye yazıyor. "Bunlar korsan kitap mı, yoksa hatalı baskılar mı, bilmiyorum..." di- yor. "O kitap orada ucuza satılıyorsa, buna izin veriliyorsa, bana, 'sakın onu alma, o korsan, gel bunu al ama iki kat pahalı' diyemez hiç kimse" diye de eklemiş. Okurumun satırlarındaki en can alıcı cümle şu: "Buna izin veriliyorsa..." Gerçekten de birçok okur, korsan kitaplann açık açık satıldıklarına ba- kıp bunu "yasal bir ticaret" olarak görüyor. Hat- ta kimi okurlar "korsan kitap" olayını, yazarları- na telif, devlete de vergi ödemekten kaçınan ya- yınevlerinin desteklediklerini düşünüyorlar. "Eğer bu meşru bir ticaret değilse, yayınevleri niçin sessiz kalıyor" diye soruyorlar. Ortada bir bilgi noksanlığı olduğu kesin. Çünkü gerek tek tek yayınevlerinin, gerekse Yayıncılar Birliği'nin kor- san yayıncılığa karşı savaşım verdiklerini biliyo- ruz. Fakat "mevzuat" korsanlardan yana olunca Yayıncılar Birliği'nin de, yayıncıların da çabaları etkisiz kalıyor. KaJıcı bir sonuç alınamıyor. • • • Nedenini Yurt Kitap-Yayın'ın sahibi Sayın Ün- sal Öztürk, şöyle açıklamış bana gönderdiği ile- tisinde: "Hem şöyle bir durum var" diyor, "örne- ğin, siz kendi kitabınızla ilgili bir çalışma yürûtü- yorsunuz. Önce savcıya gidiyorsunuz, savcı is- temeye istemeye toplatma kararı veriyor. Son- ra polise gidiyorsunuz. Polisin ipi de çuvalı da yok. Çuval ve ip satın alıyorsunuz. Diyelim ki korsanın deposunu tespit ettiniz. O depoda bin- lerce çeşit korsan kitap var. Ama polisler sade- ce sizin kitabınızı alabiliyorlar! Böyle yasa olur mu? ömeğin, (narkotik)polis biryere baskın ya- pıyor, sadece eroinleri alıyor, diğer uyuşturucu- lara ve haplara dokunamıyor!" dedikten sonra, "Böyle uygulama olur mu" diye soruyor. Oysa uzunca bir süredir yayınevleri, kitapları- nı "yasal zorunluluk" nedeniyle üzerlerine "ho- logram" yapıştırarak piyasaya veriyorlar. Bu du- rumda üzerinde hologram bulunmayan "her" ki- tabın yasadışı baskı olarak değerlendirilip gü- venlik güçleri tarafından toplanmaları gerekmez mi? Anlaşılan, "Burası Türkiye!" olduğu için ge- rekmiyor. Yasalar mağduriardan yana değil, kor- sanlardan, hırsızlardan yana işliyor. Belediyeler de bu hırsızlığa dolaylı yoldan da olsa çanak tu- tuyortar. Sokak aralannda "kaldınm işgalcisi" si- mitçileri, kâğrt mendilcileri, işportacılan kovala- yan belediye ekipleri, kaldınmların üzerine fütur- suzca serdikleri yaygılann üzerinde hırsızlık ma- lı kitap satan namussuzlara seslerini çıkartmı- yoıiar. Sorduğunuzda, "Başkandan emir alma- dık!" diyorlar. Kadıköy'ün, Beşiktaş'ın, Beyoğ- lu'nun belediye başkanları, emirlerindeki zabıta ekiplerine, "Temizleyin kaldınmlan bu ahlaksız- lıklardan" demiyorlar. Diyemiyorlar. • • • Seksenden fazla ülkede yıllardır yayımlanıp okunan, fakat Türkiye'de "müstehcen" bulundu- ğu için toplatılan bir kitap için dünyayı ayağa kal- dıran polisimiz de ahlaksızlığın dik âlâsı olan kor- san yayıncılık karşısında tepkisiz kalıyor. Hiçbir polisin aklına, kaldınm korsanlarına, "Neredebu kitabın hologramı?" diye sormak gelmiyor. Çün- kü onlar da amirlerinden emir almamışlar... Çün- kü bu ülkede hiçbir amir hiç kimseye kitap hak- kı, yazar hakkı, kitabevi hakkı, yayıncı hakkı için emir vermiyor. Ama hepsi de yeri geldiğinde "çağdaşlıktan", "uygarlıktan", "haktan", "hu- kuktan" söz ediyorlar. Söz edebiliyorlar. Bu da, "burası Türkiye!" yaklaşımının bir başka görün- tüsü... Pek de şaşılacak bir şey değil kısacası... (e:posta: davukcuoglu n superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAM 1 2 3 SOLMNSAĞA: 1/ Muğla'nın Marmaris il- çesine bağlı turistik bir belde. 2/ Her yanı suyla çevrili kara parçası... Kö- kü eczacıhkta ve serinletici içit yapımın- da kullanılan otsu bir bitki. 3/Türkiye'nin büyük adası. 4/Ince doğran- mış taze fasulyeyi pi- 2 rinçle pişirerek yapı- 3 lanbiryemek...Afiri- ka'dabirrrmak. 5/Y- er jimnastiğinde eller 6 üzerinde havaya 7 kalkmaya verilen 8 ad... Türlü müzik 9 araçlaruırn verdiğı sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelhği. 6/Güzel çiçekler açan brr süs bitkisi. II Şarkı, türkü... Tibet sığın... Yabancı. 8/ Kötü, fena... Arpacık soğanı. 9/ Bir burç adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 17 Her yeri aynı özelliği gösteren; homojen. 2/ Ateş... Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu. 3/Basra Körfezi'nde ve Kızıldeniz "de kullanılan yelkenli bir tekne... Kuzu sesi. 4/ İçinde Türk- çe'nin de yer aldığı dil ailesi. 5/ Hac zamanı dı- şında Kâbe ve diger kutsal yerleri ziyaret etme... Kıyı, kenar. 6/ ABD'li bir rock müzik grubu... Dolgun ve kısa boylu. II Açıkgöz. kurnaz. bece- rikli... Birnota. 8/tnceyapıh... Katılmış, ulanmış parça. 9/ Necati Cuman'mn bir oyunu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle