Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 HAZİRAN 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
netfeyartrî
YobaUOan
Utetemye!
0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97
Yeterli
A\-ustralya yerfi-
leri Aborijinlerin
"her şey yeterli
olsun" duası: Se-
ni ayakta tutmaya
yetecek kadar/ Güzel-
likteıie dolu bir yaşam
sürmeni dilerim/Aydın-
lık bir bakış açısına sa-
hip olmana/ Yetecek
kadar güneş diliyorum/
Güneşi daha çok sev-
mene/ Yetecek kadar
yağmur diliyorum/ Ru-
hunu canlı tutmaya ye-
tecek kadar/ Mutluluk
diliyorum/ Yaşamdaki
en küçük zevklerin da-
ha büyükmüş/ Gibi al-
gılanmasına yetecek
kadar acı diliyorum/ Is-
teklerini tatmin etmeye
yetecek kadar/ Kazanç
diliyorum/ Sahip oldu-
ğun her şeyi takdir et-
mene/ Yetecek kadar
kayıp diliyorum/ Son
"elveda"yı anlamana
yetecek kadar/ "Mer-
haba" diliyorum.
- Yollardaki yolsuzluk
1 katrityon liraymış...
"Yolsuzluk yol olmuş
desenizeü"
ınsı"Bençokakıllıyım"derse...gülergeçer-
siniz... Ama iki lafın arasında "Ben çok akıl-
lıyım" demeye başlarsa, aklından bir zoru
var diye düşünürsünüz... Vatan'a genel ya-
yın müdürlüğü yapan Tayfun Devecioglu datuttur-
muş, "En bağımsız gazete bizim gazete" diye...
lyi kardeşim... Bağımsızsan bağımsızsın bize ne!
Herkesin bağımsızlığı kendine... Ancak... Birileri Sa-
bah'ı ele geçiremeyince, "bağımsız" bir şekilde içer-
den çökertilmek istenmişti... Sabah'tan ayrılanlara
kol kanat gerip gazete çıkarttıran medya patronu de-
mek ki bağımsızlık izni vermiş. Tepe tepe kullanın...
Lakin... Tayfun Devecioğlu, pazar günü, Enerji Ba-
kanı Hilmi Güler'in TBMM Yolsuzlukları Araştırma
Komisyonu'ndayaptığı konuşmayı, noktasına virgü-
lüne dokunmadan manşete taşıdıklarını anlatıyor-
du... Tutanakları yayımlamada, bir hafta rötarla Cum-
huriyet'in peşinden gelmiş olsalarda kendilerini kut-
lamak gerek... Aferin size...
BağımsızlıkAferin size de, tutanaklann noktasına virgülüne do-
kunmamak neyin nesi onu pek anlayamadım!
Tutanaklar, herkesin elinde...
Enerji Bakanı, acaba nerede, Esenyurt Belediye
Başkanı Gürbiiz Çapan'ın Cumhuriyet gazetesinin
ortaklanndan olduğunu söylemiş...
Keşke ortak olsa ama yok böyle bir şey...
Enerji Bakanı, acaba nerede "gazetesi falan olan"
bir şirketin doğalgazı elektrik üreteceğim diye alıp çok
büyük kooperatifleri ısıtmada kullandığını söylemiş...
Bunun noktası, virgülü nerede?
Gürbüz Çapan'ın kardeşi ve de Cumhuriyet'te yüz-
de 20 hissesi olan Günay Çapan'ın ortak olduğu
Doğa Enerji'nin Esenyurt Termik Santralı'ndan söz
ediliyorsa....
Işte orada bir nokta koymak gerek... Evet bu sant-
ral doğalgazı alıp elektrik üretiyor... Üretim sırasında
açığa çıkan ısı enerjisinden bir kere daha elektrik üre-
tiyor... Sonra, ısı enerjisini suyla soğutup, sıcak suyu
Marmara Denizi'ne boşaltmak yerine ki, bunu dev-
letin Ambarlı Santrali yapıyor... Ve Ambarlı hem Mar-
mara'nın ekolojik sistemini bozuyor hem de enerjiyi
hebaediyor...
Esenyurt Santrali ise açığa çıkan ısı enerjisinden el-
de ettiği kaynar suyu yaklaşık 10 bin konutun ısıtıl-
masında ve konutlann sıcak su gereksiniminde de-
ğeriendkiyor... Esenyurt'ta oturanlar, doğalgazla ısın-
manın dörtte birine kışı geçiriyor... Esenyurt Santra-
li, izin verilse 180 kilometre yapı çapında bir alanı ısı-
tabiliyor... Ambarlı Santrali ise Adapazan'na kadar on
binlerce konutu ısıtmak yerine Marmara Denizi'ni
kaynatıyor...
Vatan'dakiler de noktalar ve virgüllerle oynamayı
bağımsızlık sanıyor...
Final
f
Akif Kökçe:
"ABD'ninacıre-
çeteleri ile Tiir-
kiye son 50 yılın
ilk yarısını "geliş-
mekte olan ülke", ikinci
yarısrnı "kalkınmakta
olan ülke" sıfatı ile ge-
çirdi; finalde ise sürün-
mekte olan ülke."
SESSÎZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku(p yahoo.com
Ay sonunu getiremeyen memurlar da,
cüzdanlanna TAKSlTmetre taktırsın!
Anadolu'da düğümlenen 'enerjik' güçler
Analitik bülten Jeo-Kritik'in 9 Ha-
ziran'da yaptığı yorumu; ÇEAŞ ve
Kepez Elektrik operasyonlanndan
sonra okuyunca:
"Türkiye-Rusya arasında 'Mavi
Akım' çekişmesi hızla gerilirken; BP
Grup Başkanı John Browne Türki-
ye'yi ziyaret ediyor ve Enerji Baka-
nı'ndan Cumhurbaşkanı'na kadar ge-
niş bir yelpazede özel ziyaretler ger-
çekleştiriyor.
Browne; enerji projelerinin yalnızca
çevreyi koruma ve teknoloji bakımın-
dan değil aynı zamanda 'hattan etki-
lenenlerin insan haklarının korunması
bakımından da izlendiğini' dile getiri-
yor...
Bütün bu olaylar Petkim ve Tüpraş
gibi Türkiye'nin dev enerji kurumlannın
satılmaya hazırlandığı bir ortamda
gerçekleşiyor... Recep Tayyip Er-
doğan'ın Anadolu coğrafyasında
düğümlenen 'enerjik güçler'i çöze-
bilmek ve bunu yaparken iktidanna en
az zaran vermek için bir yandan her-
kese mavi boncukdağıtırken, bir yan-
dan da bir kaç kelle alması gerekebi-
lir.
Bir ülkede, BP'nin Grup Başkanı bi-
le gelip 'boru hatları' üzerinden 'insan
haklan' demeci veriyorsa.... önümüz-
deki dönem 'boru hatlarının geçtiği
topraklar'a, uluslararası su yollan sta-
tüsünün benzeri verilmesi ve bu hatla-
nn çevrelerindeki bir toprak şeridi ile
birlikte uluslararası güvenlik kapsa-
mında değerlendirilmesi gündeme ge-
lirse hiç şaşırmayalım."
Kîmseye Etmem Şikâyet
DENİZBAIVOĞLU
Geçen günlerde benden
yaşça epey büyük aydın dü-
şünceli bir dostum, telefon
konuşmamız sırasında (ki ne-
dense hep ülkem sorunlanyla
ilgili) adını da vererek, bir Os-
manlı padişahının sözünü ak-
tardı. Padişah, herhalde bir
memleket sorunu tartışıldığı
esnada söylemiş olmalı;
"Türklerin en büyük özelliği
hep şikâyet etmesidir" demiş.
Aktanlan bu cümlenin doğru-
luk derecesini bilemiyorum, a-
ma isabetli bir görüş olduğu
kesin, görülen o ki, dün göz-
lemlenmiş olan nev-i şahsına
mahsus bir özelliğimiz beş
yüz yıl sonra ne yazık ki hâlâ
geçerliliğini koruyor.
Ne yazık ki, diyorum, çünkü
bu sözcük olumlu olumsuz
yorumlandığı gibi, sonucu da
olumlu ve olumsuz olabiliyor.
Belki ters bir diyalektik ama,
şikâyet sözcüğü kökeni itiba-
rıyla pek de olumsuz değil,
çünkü bir şeyin ya da bir şey-
lerin yanlış gittiginin gözlem-
lenmesi sonrası kişide oluşan
bir duygu. Yanlış gidileni gör-
mek doğru, ancak sonucunda
oluşan şikâyet söylemde ka-
lıyorsa, yanlış olanı düzelte-
cek kişisel ya da örgütsel bir
eyleme dönüşmeyip, sürekli
bir alışkanlık haline geliyorsa,
bunun, ne şikâyeti yapana bir
yaran oluyor ne de daha ge-
niş anlamıyla topluma; tersine
her ikisine de zarar veriyor.
Sürekli mızmızlanıp şikâyet e-
den birinin ruhsal durumu bo-
zulduğu gibi, doğru yönlendi-
rilmeyen, örgütlenemeyen şi-
kâyetler de daha kötüsü, top-
lumu bir yerlere götüremiyor.
Biz Türklerin yaptığı da ga-
liba bu, bireyi ile, kurumu ile,
siyasal iktidarlan ile, elbirliği
ve işbirliğiyle sürekli şikâyet
halindeyiz; insanımızı, toplu-
mumuzu ileriye taşıyacak, bu
şikâyetlerin ötesinde mutlu
yarınlara götürecek eylemleri
birtürtü beceremiyoruz. "Dağ
dağa küsmüş dağın haberi
yok" örneği şikâyetlerimizi so-
kakta, evde, büroda birbirimi-
ze fısıldıyor, sonra iş işten ge-
çince de oturup ağlıyoruz.
Mecazi anlamdatabii... Elbet,
her şikâyeti yapan kişinin çö-
zümü de beraberinde getire-
cek diye bir kural yok, ama
çözümü getirecek birilerini
yönlendirecek, uyaracak gü-
cü de mi yok.. "Kim, hangiku-
rum beni dinlerki, aman sen-
de" diyorsak eğer, sonucuna
da işte böyle katlanınz.
Nasıl, diyorsanız, Türki-
ye'nin bugünkü gidişatına
bakmak yeter. Bireysel şikâ-
yetler, kurumsallaşıp örgütle-
nemediğinden, toplumsal iyi-
leşmelere, gelişmelere dö-
nüştürülemediğinden birileri
atı alıp Üsküdarı geçiyor. O bi-
rilerinin Üsküdar'ı geçmesine
seyirci kalmakla yetinmeyip
üstelik omuz da verince işler
büsbütün sarpa sanyor. Türk-
Islam sentezi denilen bir ye-
ni(!) ıdeolojinin kıpırtılarının
hızlandığı 1989 yılında Çağ-
daş Yaşamı Destekleme Der-
neği, Cumhuriyet devrimlerini
korumak amacıyla kurulup
savaşımını yaparken sokakta-
ki aydın vatandaşın "Canım
neolacakbundan, çekinecek
ne var" dediğini hatırhyorum.
Bir kadın sosyoloğumuz da
"Bırakalım iç dinamiklerimiz
bu mücadeleyi kendi yapar"
demişti. İç dinamiklerimize
yön vermesi gereken aydın
medyamızın(!), bir gün gelip
de tam da Genelkurmay Baş-
kanlığı'ndan yapılan açıkla-
maya rastlayan günlerde, bi-
limsel araştırma adına, ülke
gündeminde yedinci sırada
olduğu halde, türban sorun-
salını manşete çıkarıp üstüne
de yorumunu birilerinin iste-
diği şekilde yaparak, Türki-
ye'nin sanki ana sorunsalı ha-
line getireceğini, acaba bu
sosyoloğumuz önceden tah-
min etmiş miydi? Merak edi-
yorum.. Işte iç dinamiklerimiz-
le bugün buralara geldik.
Bu şikâyetleri, özellikle de
muhalefetteki sosyal demok-
rat partilerin artık kişisel ve
partisel çıkarların üzerine çı-
kartarak, toplum yararına iş-
lertik kazandırmasının zamanı
gelmedi mi? Bir yıl sonra ya-
pılacak belediye ve muhtarlık
seçimleri için iktidar partisinin
"Bütün il ve ilçeleri alacaksın "
diye emir verdiğinin söylenti-
leri acaba kulaklarına gitmiş
değil mi? Ne zaman elbirliği,
işbirliği, söylem birliği yapa-
caklar?
Evet, Türkiye'de her şeye
karşın güzel şeyler de oluyor,
yapılıyor, ama bu güzelliklerde
tıpkı şikâyetler gibi, bireysel
kaldığı gibi, felaket habercisi,
iktidar yanlısı medyanın saye-
sinde türban sorunsalı gibi
manşetlere oturamıyor, (euro-
vision ve spor dışında, toplum-
sal geüşmeyi yönlendirecek
güzelliklerden söz ediyorum).
Hiç kızmayalım, eleştirme-
yelim ve de Avrupa Birliği oto-
ritelerinin eleştirilerine de ku-
lak asmayalım, Türkiye'nin en
küçük aynntısına kadar tüm
gerçeklerini bilen, gören, göz-
lemleyen, gelişmesini, yön-
lendirmesini, uyarısını yapan
tek kuruluştur Türk Silahlı
Kuvvetleri.
Yıne bir siyasal bilimcimizın
bir açık oturumda değindiği
gibi, bireyler, örgütler, siyasal
partiler olarak demokrasiye
sahip çıkamayıp, cumhuriyet
devrimlerini koruma savaşı-
mını hep birlikte toplum olarak
veremezsek, eleştiriyi hiç hak
etmeyen, o tek kurumumuz,
her zaman bu sorumluluğu
hatırlatmak zorunda kalacak-
tır. 21. yüzyıl Türkiye'sinde ne-
leri yavaş yavaş kaybetmekte
olduğumuzu iyice görmek is-
tiyorsak, Cumhuriyetimizin
80'inci yılında bir 80 yılın özü-
nü veren Cumhuriyet ekini
7'den 70'e herkesin satır sa-
tır okumasını öneririm. "Kim-
seye etmem şikâyet ağlanm
ben halime..." durumuna
düşmemek için...
ÇÎZGtLÎK KÂMtL MASARACl
HARBİ SEMtH POROY semihporoyCdyahoo.com
BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇÎ bulutbebekt hotmail.com
Yok fee afei...
"Yeşiiîik/ere
yeşil .
para
sınmış/.
HAYAT EPİK TİYATROSU MVSTAFA BÎLGIN
.HİÇ UNUTMAM 15 HAZERANOA BAŞLAYAN DtRENİŞİMIZ 16 HAZtfMNA
KADAR SÜRDÜ...2 ĞÜN BOYUNCA CADDELERDE İŞÇt AKTI...
TARİHTE BüGÜN MİMTAZARIKAX 1 7 Haziran www.mumtas-arikan.com
IMRE NA6Y IDAM EDILDL
19S8'P£ 8U6ÜM, MACAft SİYA££TÇİSİ IMKE NA6Y (VOf) )JH
ÇALIŞMA AHKAOAŞLAI&YeA İDAMEPİL&6İ ApHUJMM/Çrr. 19S3'TE
'İN ÖLÜMÛNP&H SOtJRA BAŞ8AKAN OCAN 'MŞ£ AM6Ç
SAŞTA OLMfiK ÜZ6££ 8İ&ÇOK KOfiJUOA U8EĞAL
' İ
•/rasınj*
iunİmm kirSft/it, k^ktL
İÇiAJOE YETK/CS& AUNARAK KOMÛMST PfieTf'NİN MER-
KEZ. KOMİTESM&EU ÇII&RtLMIŞT/. 1356'DA, ÜU^£O£
İY/'CE A£mN UOŞUUTSUZLUtaAZ B/£ AYA/OJfN-
MAYA DÖNUŞÜfJCE, MASY YEM/DEA/
SA/CANL/ĞA ÇAĞe/LM/fr/. MACABİSTAN '/
VAHŞOVA PAtCT/ 'NPAN AYRILACAGINI AÇfK-
LAMAS/j A/AGY İÇİN SONUN BAÇL4HGICI SAYI-
LA8İL/R.. STATÜKOYU leoetlMA/C AMAC/YO4 A4A-
CA&srAN'A <St'g.EW SDVYET Bi&UtuJSfH
IAA/AA4Y/ gASrf&MtÇ, fJAGY DE ' ' '
SATILIK ya da KIRALIK
DEVREMÜLK
Bodrum - Torba - SlMPA'da
17-31 Temmuz / 2 -16 Ocak
Tel: 0 216 474 84 77 - 0 216 414 84 10
Nüfus cüzdanımıkaybettim. Hükümsüzdür.
XAZIM'ÇALIŞKA\
Nüfus cüzdanımı ve Basın
Tanıtım Kartimı kaybettim.
Hükümsüzdür.
FAHRİÖZDEMIR
Sağlık karnemi
kaybettim. Hükümsüzdür.
MESUT
MAĞZALCIOĞLU
ÖZEL SÜRÜCÜ İŞ ARIYOR
Iş ve yaşam tecrübesi olan 50 yaşında,
pratik Ingilizce bilen prezantabl bir
kişiyim özel sürücü olarak iş anyorum.
Tel: 0544 236 58 01
Nüfus cüzdanımı, SSK Kartımı kaybettim.
Hükümsüzdür. MÜSLlM ŞAHİN
GÖRÜŞ
MEHMETALDAN EmekliVali
Atatürk ve Mülki
Yönetim...
Ulusun tam desteğini sağlayarak Kurtuluş Sa-
vaşı'nı başanya ulaştıran Mustafa Kemal, çağdaş
birtoplumun gerekli kıldığı uygariık ilkelerini belir-
lemiş, buna göre devrimlerini arka arkaya gerçek-
leştirmiştir.
Söylevleri, demeçleri ve uyanlarıyla devlet ve
toplum yaşamına yön vermekten; yönetimde tu-
tulacak sağlıklı yollan göstermekten, devlet ve hü-
kümet temsilcisi olan mülki idare amirlerini yürek-
lendirip onurlandırmaktan geri kalmamıştır.
Atatürk'e göre dış politika, devletin iç politikası
ile yakından ilgilidir. Bunu şöyle açıklamıştır:
"Harici siyasetin çok alakadar olduğu ve istinat
ettiği husus, devletin dahili teşkilatıdır. Harici si-
yaset, dahili teşkilatla mütenasip olmak lazımdır."
Atatürk, genel ve yerel yönetimlerden bekledik-
lerini şöyle beliriemiştir:
"//en hükümetçiliğin şiarı (ayıncı belirtisi), halkı
kudretine olduğu kadar, şefkatine de samimiyet-
le inandırabilmesidir. Büyük küçük bütün cumhu-
riyet memuriannda, bu düşüncenin en geniş öl-
çüde gelişmesine önem vermek yerinde olur."
Atatürk, ülke yönetiminde söz sahibi olmak is-
teyenlere de şu uyanda bulunmuştun
"Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu mem-
leketi idare etmek isteyenler, memleketin içine
girmeli, bu memleketle aynı şartlar içinde yaşa-
malı ki ne yapmak lazım geleceğini ciddi surette
hissedebilsinler."
Atatürk, mülki idare birimleri vevalilerhakkında-
ki görüşlerini türlü nedenlerie açıklamıştır. İl sayı-
sının azaltılması, büyüklük farklılıklannın gideril-
mesi; il birimlerinde coğrafya ve ekonomi bütün-
lüğünün sağlanması ve tam teşkilli bucaklara gi-
dilmesi önerilerinde bulunmuştur. Atatürk, valile-
rin merkez ilçe kaymakamı durumundan kurtanl-
masını, yetkilerinin arttırılmasını da önermiştir.
Atatürk'ün, yönetime saygınlık ve etkinlik sağ-
lama çabası, özellikle il gezilerinde belirgin olarak
gözlenmiştir. Ziyaretlerine vaJilik makamından baş-
lamış, ilin gereksinimlerini genellikle orada sapta-
mıştır. Beğenisini kazanan vali ve kaymakamların
sözlü ve yazılı olarak ödüllendirilmelerine özen
göstermiştir.
Onun yurt gezilerinde özen gösterdiği tutumla-
nndan biri de mülki idare amirlerinin koltuklanna
oturmaması, bu yoldaki önerileri, kendine özgü in-
celikle geri çevirmesidir.
Bütün başarılarını ulusuna mal etmekten özel
bir zevk duyan Atatürk'ün, üstün niteliklerinden
biri de hizmetleriyle beğenisini kazanmış olan ka-
mu görevlilerini onurlandırmakta cömert davran-
mış olmasıdır.
Valilere soyadı...
Atatürk, Türk yöneticisine verdiği değeri, yakın-
dan tanıma fırsatını bulduğu ve takdir ettiği valile-
re "soyadı" vermek yoluyla da göstermiştir. Trak-
ya Genel Müfettişi Dr. Ibrahim Tali Öngören'e,
Doğu llleri 3. Genel Müfettişi Tahsin Uzer'e, An-
karaValisi NevzatTandoğan'a, IzmirValisi Kâzım
Dirik'e, Trabzon Valjsi Yahya Sezai Uzay'a, Istan-
bul Valisi Muhittin Üstündağ a, Yozgat Valisi Be-
kir Sami Baran'a ve eski Içişleri Bakanlarından
Cemil Uybadın'a soyadlarını Atatürk vermiştir.
Cemil Bey, Şükrü Naili Bey (Paşa) ile birlikte Ha-
ziran 1920'de, Edirne-Karaağaç istasyonu arasın-
da, Yunan kuvvetlerine karşı direnmiş ve ilerleme-
lerini önlemiş bir komutandır. (*)
Ne mutlu bize ki bir Atatürk'ümüz var.
Hâlâ yaşıyor ve yaşatıyor...
(**) Sutuk, Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Atatürk Araş-
tırma Merkezi, Ekim 1990.
B L J L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1
SOLDANSAĞA:
1/ Bir yazann
bütün yapıtla-
nnı içeren di- 2
zi. 2/Sulaky- 3
er... Yunan
mitolojisinde,
Afrodit'in
gözdesi olan 6
güzel deli- -,
kanh. 3/ De-
met duru- 8
mundaki çi- 9
çekleri he-
kimlikte kullanılan
ve meyvesi zeytine
benzeyen bir bitki... 2
Birnota. 4/Yirmibır
yaşın altındaki
oyımculardankurul- 5
muş spor takımlan 6
için kullanılan söz-
cük... "Bir — bula-
madım gün akşam 9
oldu" (Kul Himmet). 5/Küçük yapılı bir kangu-
ru cinsi. 6/Tavır, davranış... Avustralya'da yaşa-
yan bir cins devekuşu. 7/Yalvarma... Dudak bo-
yası. 8/Tasvir... Birnota. 9/Donukrenkli... Üçlü
ya da dörtlü gruplar halinde birbirinin içine ge-
çebilecek biçimde yapılmış sehpa takımı.
YUKARBDAN AŞAGIYA:
1/ Yabani sarmısak. 2/ Bir meyve... Altın ve gü-
müş işlemeli bir tür ipek kumaş. 3/ Söylenri. 4/
Mızrapla çalınan, gövdesi uttan küçük bir çalgı...
" — yoruldu ben yoruldum'' Güzel bindiri bindi-
ri" (Köroğlu). 5/Düşünce... Tadı güzel. lezzetlı.
6/ Yatkınlık, alışkanlık, yeti... Bir soru eki. II Iki
tarla arasındaki sınır... Gereğinden çok yemek yi-
yen. 8/Hamsigillerden bir bahk... Kimliği belir-
lenemeyen uzay cisimlerine verilen ad. 9/Czerin-
de film çevrilen stüdyo düzlüğü... Gizli görevli.
Muayene, Teşhis, Tedavi
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lstanbul
Tet: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35
Intemet http://www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreter" tkv.org.tr
koordinator n tkv.org.tr