Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2003 PERŞEMB
HABERLER
Ozal döneminde ikinci konutlarla inşaat tarlalanna dönüşen değerler yine tehdit altmda
AKP'den2. talanrüzgânSERDAR KIZIK
İZVIİR-AKP'nın hazırladığı, Tur-
gut Özal dönemınden sonra çevre ve
tanhı kültürül değerlere yönelık en
büyük talan ve yağma ginşimı, ülke-
nin geleceğını tehdit edıyor.
Yeryüzünün en güzel coğrafyası
bır kez daha toplu taiana açılıyor.
Özal döneminde yağmalanan, ikin-
ci konutlarla inşaat tarlalanna dönü-
şen doğal değerlenmiz ve özellikle
kıyı bandımız, bu kez AKP'nin yağ-
rnacı düşüncesinın tehdidi altında.
Özal yağmasından kurtulabilen en-
der SÎT alanlanmız, şımdı TBMM'ye
getinlen yüzde 3"lük yapılaşmateh-
didıyie yüz yüze.
Başta çevrecıler, doğa bilimcileri,
arkeologlar olmak üzere konunun
BURSA BAROSU
Cargill'e
verilen ödüle
protesto
BURSA (Cumhumet) - Bursa
Barosu, Iznık Gölü havzasında
yapımına çok sayıda yargı
karanna karşın göz yumulan
ABD'Ii Cargill'e çe\Te ödülü
veren Bursa Sanayici ve
Işadamlan Derneği'ni (BUSlAD)
protesto erti Baro Başkanı Asude
ŞenoL "Çevrenin ekolojik
dengesini olumsuz yönde etkiledigi
mahkeme kararlanvla belirlenen
ve faaliyetini hukuka avkın olarak
sürdüren bir tesisin. üstelik çe\re
daiında ödüllendiribnesi çok
enteresan bir tavırdır" dedi.
ABD'li Cargill'e ait Karapınar
Mısır fşleme Tesisi'yle ilgili
yıllardır sürdürülen hukuk
mücadelesi işletme aleyhine çok
sayıdaki mahkeme karanyla
sonuçlandı.
BUSİAD'a tepkl
Işletmeye. yerel mahkemeler ve
Danıştay tarafından defalarca
yapımı ve faalıyetlennin
durdurulmasma ılışkın kararlar
çıkanldı. BUStAD'ın yıllar önce
Bursa'dakı 46 sivil toplum
örgürüyle bırlikte, tesisin İznik
Gölü havzasında yapılmasının
çevre sağlığı açısmdan büyük
tehlike olacağına ilişkin 'Bursa
Bildirgesi''ne imza koymasına
karşın bu yıl işletmeye "Çevre
Ödülü" vermesi dikkat çekti.
Baro Başkanı Asude Şenol yaptığı
açıklamada. hukuka aykın
durumlann sivil toplum örgütleri
tarafından desteklenmesinin,
politikacıların benzer
davranışlanndan daha yanlış
sonuçlara neden olabileceğini
belirtti. Şenol, u
Hukuka meydan
okumak kim tarafindan ve hangi
amaçla yapıhrsa yapılsm ciddi bir
tehlikedir" diye konuştu.
ÇEVRE ÖDÜLÜ
'YeşilKüre'yi
YeşilBanş
kazandı
İstanbul Haber Servisi - Özel
Çevre Okullan tarafından, Dünya
Çevre Günü nedeniyle verilen
"Yeşil Küre ÖdüKTnün bu yılki
sahibi Greenpeace (Yeşil Banş)
oldu. Çevreci kişi ve kuruluşlan
desteklemek amacıyla verilen
Yeşil Küre Ödülü'nü kazanan
Greenpeace'e ödülü, Özel
İstanbul Çe\Te Okullan'nın
konferans salonunda dün
düzenlenen törenle verildi.
Öğrenciler tarafından seçilen
Greenpeace adına ödülü,
örgütün Türkiye temsılcisi Erol
Scott. İlköğretım Okulu
Müdürü Leyla Bilgin'den aldı.
"Çevre Okullan Ozel Ödülü" ise
illerdeki çevre müdürlüklerince
düzenlenen "Okullarda
Çevre Eğitiıni ve l vgulanıa
Projesi^ne (ÇEP) verildi. ÇEP
Türkiye Koordinatörü İslam
Sadıker ödülünü Leyla
Bilgın'den alırken bu yıl ılk kez
venlen "Basın Özel Ödülü" de
atv'ye verildi. Ödül töreni,
öğrencilerin sunduğu "Kaö Atık
Defilesi" ile son buldu.
• AKP kendi deyimiyle "sürpriz kaynaklann" yeni kurbanı olarak ülkenin en önemli ve
değerli doğal varlıklan StT alanlannı, yağmaya açıyor. Oysa ülke yüzölçümünün yüzde
birini bile bulmayan doğal SlT alanlan, gittikçe bozulan ve yapaylaşan dünyada, gelecek
kuşaklara aktarabileceğimiz elde kalan son doğa parçalan.
uzmanı birçok bılım adamının .AKP
yağmasına karşı çıktığı bu dönemde,
ülkenin gende kalan en değerli alan-
lannı gelecek kuşaklara bozulma-
dan, tahrip etmeden de\retme yü-
kümlülüğünü hısseden yurtseverler
de sıkıntılı. Bu çevreler, günü kurtar-
nıa adına ülke geleceğının karartıla-
cağına dikkat çekerek, "artikyeter"
dıyorlar.
Örneğin Doğal Hayatı Koruma
Vakfı (W\VF Türkiye) ve Türkiye
Doğal Hayatı Koruma Derneğı'ne
(DHKD) ğöre AKP hükümetı, kay-
nak yaratmanın yöntemini, "devle-
ti vatandaşla bariştırma" kisvesi al-
tında. yasadışı uygulamalan yasal-
laştırma ve hukuksuzluğa prim ta-
nıma yoluyla bulmaya çalışıyor; po-
pülist politikaJannı, ormanlardan ve
kıyı alanlanndan sonra yeni bir cep-
he daha açarak genışletme çabasına
giriyor.
Yağmaya açılıyor
AKP kendi deyimiyle "sürpriz
kavnaklanrr veni kurbanı olarak ül-
kerun en önemli ve değerli doğal var-
lıkJan SfT alanJannı, yağmaya açı-
yor. Oysa ülke yüzölçümünün yüz-
de birini bile bulmayan doğal SlT
alanlan, gittikçe bozulan ve yapay-
laşan dünyada, gelecek kuşaklara ak-
tarabileceğimiz elde kalan son doğa
parçalan. Bu nedenle geleceğimizin
sıgortası.
Birinci derecede doğal SlT alan-
lanna en küçük bir müdahale. bir
kum tanesinin bir saat düzeneğine
verdığı zarar gibi, sistemın sağlıklı
ışlemesını engelliyor. Ulusal ve ulus-
FLAMtNGOLARIN GÖSTERİSÎ - Brükserde "Yeşil Hafta"toplanolannınyapüdığı komisyon binasının önü, çeşitli
gösterilere sahne oldu. Flamingo kıhgındaki çevTeciler, Ispanva hükümetinin, Ebro deltasındaki suyu başka bölgeye aktarma
planlannı protesto erti. Cöstericiler AB Komiseri Margot VVallström'ün binaya girişini de kısa bir süreöğine engelkdi. (AP)
Doğal kaynaklannyüzde 80 'ini en zenginyüzde 20 kullanıyor
Diinya tiikeııiyor
OZGURULUSOY
BRÜKSEL - Bugün 6 milyar kişinin
yeryüzünün doğal kaynaklannı arala-
nnda paylaşmalan gerekiyor. TaJcvim
2050'yı gösterdiğinde ortakçı sayısı 9
milyan bulacak.
Rakamiann bir de öbüryüzü var: Bu-
gün dünya nüfusunun yüzde 20'si re-
fah içınde yaşarken bir o kadar insan
da mutlak yoksulluk içinde yaşıyor. Ve
doğal kaynaklann yüzde 80'ini, en zen-
gin yüzde 20'lik dilim
tüketiyor.
Ddnci yüzde 20'lik di-
lımde yer alan Brük-
sel'de AB Komisyo-
nu'nun düzenlediği "\e-
şil Hafta"da ele alınan
3 temadan birisi tüketim
oldu. Sürdürülebilir Tü-
ketim \ e Üretim başlığı altında düzen-
lenen bir dizı toplantıda yanıtı aranan
soru şuydu: Bugünkü ihtıyaçlanmızı,
gelecek kuşaklann kaynaklannı çal-
madan nasıl karşılayabiliriz? Yani kay-
naklan nasıl çarçur ermeyebilinz? Bir
de kaynaklan nasıl daha adil ve eşit bö-
lüşebilınz?
Avrupa Birhği Komisyonu'nun çev-
reden sorumlu komiseri MargotVVallst-
röm, konferans dizisinin açılışında yap-
tığı konuşmada, tüketimin ulaştığı kor-
kunç boyutu şu örnekle anlatıyordu:
"Eğer 1.3 nüh'arnüfusuyla Çin'dekiözel
araç sahiplerinin oranu ABD'deld özel
araç sahiplerinin oranına eşitolsaydı bu-
gün dünyada çıkanlan petrol bu kadar
aracın ürerilmesine ve kullamlmasına
yetmezdi"
AB'nin hazırladığı bir broşürde de tü-
ketimin boyutlan bir başka kavramla
anlatıhyor: Gizli atıklar.
Bu şu demek: Tüketirken ürettiğimiz
• Avrupa Birliği'nin hazırladığı bir broşürde
tüketim yapılırken oluşan başka bir tehlikeye,
gizli atıklara dikkat çekiliyor. Tüketirken
ürettiğimiz atık, ürünün 'ağırlığını' kat kat
aşarak yaşantımıza geri dönüyor.
atık, tüketilen ürünün "ağntgmı" katkat
aşıyor aslında. Sözgelimi, üretimin bü-
tün aşamalanndaki atıklar göz önüne
alındığında bır diş fırçası gerçekte yak-
laşık 1.5 kilogram gelryor.
Bir cep telefonunun ağırhğı 75 kilog-
ramı buluyor. Bir saat 20 kilogram ola-
biliyor. Tabii diş fırçası, cep telefonu,
saat mutlak yoksulluk içinde yaşayan
yüzde 20'lik kesim için pek birşey ifa-
de etmiyor.
Dünyanın yüzde 20'sinin "tüketim
alışkankğT yok. Dünyada yaklaşık bir
buçuk milyon insan temiz su için, ölme-
mek için mücadele ediyor. Bir Fransız
günde 147 litre su tüketiyor, bir tngiliz
135 litre. Bir Alman 146 litre su tüke-
tirken tsviçreli 264 litre su tüketiyor.
Kalkınmakta olan ülkelerde ise kişi ba-
şına su tüketim oranı ortalama 10 litre.
Bir günde 10 litrelik suyun bütün ihti-
yaçlar için harcandığı Afrika'da her 15
dakikada bir çocuk suyla bağlantılı bir
nedenden ötürü ölüyor. Dünya nüfusu-
nun yüzde 40'ınm yaşa-
dığı 80'den fazla ülke su
sıkıntısı çekiyor.
5 Haziran Dünya Çev-
re Günü temasını su ola-
rak seçen BM'ye koşut
olarak Brüksel'de ele
alınan ve iki dünya
arasındaki uçurumu en keskin çizgiler-
legösterenbirdiğerbaşlıkdasuydu. AB
Komisyonu yetkilileri, suyun özelleş-
tırilmesiyle ilgili birçok soruya muhatap
oldu. Komisyon, kendisinin bu konuda
bir tercihi olmadıgını söylese de suyu
özelleştirmeye açmayı düşünen ülkelere
yardıma hazır olduğunu vurguluyor.
Sivil toplum örgütlennden gelen kanlım-
cılann paylaştığı görüşse genelde şuy-
du: "Yaşam kaynağT özel sektörün in-
saflna bırakılamaz.
lararası yükümlülüklerle bu değerler,
Türk ulusu ve insanlık adına etkin bir
biçimde korunması ve korunan alan-
lann sayılannının arttınlması gere-
kiyor. Oysa AKP tüccar zihniyetiy-
le elde kalan son parçalan da nakite
çevirmenin arayışında. Adaleti, şef-
faflığı, çoğulculugu ve sivil katılım-
cılığı vaat ederek ışbaşına gelenler,
yaşamsal kararlar alınırken toplu-
mun ilgili kesimlerinın görüş ve öne-
rilerini dikkate almıyor, oldu bittile-
nne bir yenisinı eklemeye çalışıyor.
Gelecefllmlzt satıyorlar
Günü kurtarmak adına geleceğimi-
zi satanlann Türkiye'yi götürdüğü
yol felaket olarak nitelendiriliyor.
Ülkemizde defalarca kanıtlanan gü-
nübirlik ve kolaycı yak-
laşımlarla belirli kesirnle-
re çıkar sağlamanın, uzun
vadede aslında onlara ya-
pılmış en büyük körülük
olduğu da unutuluyor.
Gerekçelerini 'ekono-
mik' ölçülerle açıklama-
ya çalışanlann gözden
kaçırdığı en önemli nok-
ta, bu alanlann aynı za-
manda 'ekolojik' yönü-
nün de olması. Ekolojik
değerlerin tican meta ol-
mayacağı akla gelmiyor.
Doğal SlT'lerin imara
açılmasıyla elde edilecek
parasal getiriyi hesapla-
yanlar, bu alanlann in-
sanhğa sunduğu, hava,
su, toprak, generik, tıbbi
ve biyolojik değerlerin
korunması gibi toplum-
sal, kolektif ekolojik hiz-
metlerin kaybından do-
ğacak götürüleri düşün-
müyorlar.
Tehlike cok vakın
Çevre Mühendıslerı
Odası Yönetim Kuru-
lu'nun açıklaması da ben-
zerliktaşıyor. Hükümeon,
doğal değerlenmızı alı-
nıp satılan bir pıyasa ma-
lı olarak gördüğıînü belir-
tip şu değerlendirmeleri
yapıyor çevre mühendis-
leri: "Bfainciderecedoğal
SİTalanlannı yapılaşma-
va açmayı hedef alan ve
haühazırda bu alanlarda-
Idkaçakyapılan da vusal-
laşürarak imar afn getiren
bu j asa düzenlemesi, sa-
dece bizlerin değil, tüm
dünyanın ve gelecek ku-
şaklann ortak mata olan
doğal değerlerimizi özel
mülkiyete açmava bazır-
lanmaktadır.
AKP iktidaruıca yapı-
lan ve 'sürpriz kaynak'
olarak nitelendirilen da-
hiyane buluş, doğal SİT
alanlanndan yararlan-
mavıvapüaşarakrantsag-
lama sonucunu doğurur.
Bu kabul edilmesi miim-
kün olmayan bir tutum
olduğu gibi, aslında bü-
yük bir kandırnıacadır.
Bu yasa düzenlemesinin
amacu kısa vadede tüm
tophımun ortakmataolan
ve dünya mirası konu-
mundaki doğal değerie-
rin, kişilere peşkeş çekfl-
nıesi uzun vadede ise bu
uygulamanın tüm doğal,
kültürel ve tarihi miras
konumundaki alanlara
ya>ılmasHİır.n
Çevre Mühendisleri
Odası, AKP'nin bu giri-
şiminı "büyük tehlike"
diye nitelendiriyor. Yine
Şehir Plancılan Odası da
benzer saptamalarla teh-
likeye dikkat çekiyor.
Esenyurt'ta
temizlikimecesi
Esenyurt Belediyesi'nin
"Temizlik İmecesine Sen de
Kanl" slogannia başlattığı
temizlik kanıpam ası
kapsanunda Yusuf Aktaş >e
Alünyıldız İlköğderim Okullan
öğrencileri sokaklan tenıizledL
Öğrencilerle birlikte çöp toplayan
Esenj-urt Belediye Başkanı Dr.
Gürbüz Çapan, "Yeşil ç«Te
birinci] görevimkdir. îkinci ve
asli görevinıiz ise toplumumuzu
üretici ve çeıresine karşı sorumlu
hale getirmektir" dedL
'Samsun'daki mobil santral
halk sağlığmı tehdit ediyor'
ANKARA (Cumhumet
Bürosu) - Samsun'daki mobil
santralın üıale ve yer seçimi
süreçleriyle çevre ve insan
sağlığına etkılerini
araştırmak amacıyla kurulan
komisyonda yerel yöneticiler
dinlendi. Santralın kurulu
olduğu Tekkeköy'ün
Belediye Başkanı "Yüksel
Ögüten. "halk sağtığınm
tehdit altmda olduğunu"
vurguladı. Kutlukent
Belediye Başkanı Havati,
Teldn, eski ANAP lideri
Mesut Yümaz'ın Samsun
Belediye Başkanı YusafZi>a
Yıunaz'dan "Santraü buraya
kurun" yazısı yazmasını
istediğini ileri sürererek
"\1isufZiyn Yıhnaz'ı da
pi>on olarak kuUandı" dedi.
Komisyon başkanı Cemal
Ydmaz Demir, santralın
yüzde lOkapasıteyle
çalıştığını söyleyen Tekkeköy
Kaymakamı Kamil
Kıçıroğiu'na tepki göstedi.
PERŞEMBE
ORHAJV BURSALI
Silahlı KuvveUer
CumhuPiyeti
Askeri cenah, Avrupa Birliği'ne 6. uyum paketin-
deki Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinin kal-
dırılmasına, özel TV'lerde Kürtçe yayın yapılması-
na ve bir de seçimlerde uluslararaa gözlemciye kar-
şı çıkıyor. Ikisi demokratikleşme, üçüncüsü ise
uluslararası şeffaflaşma ile ilgili.
Şüphesiz büyük bir siyasal ve sosyal kesim, bel-
ki de milletin yüzde 9O'ı, askeri cenahın bu itiraz-
lannı paylaşmıyor. Oluşan görüntü, özellikle dışta,
askerin Türkiye'nin demokratikteşmesi önündeki en-
gellerden biri olduğudur.
Askeri cenahın siyasal yönetime "müdahalesi",
esas olarak iç ve diş güvenlik konulan üzerinde yo-
ğunlaşır. Zaten Milli Güvenlik Kurulu da, asker-
lerin uzmanlıklarını paylaştıkları, ortak aklın oluş-
masına ve siyasal karar mekanizmasının doğruya
yakın kararlar almasına katkıda bulundukları yer-
dir.
Ancak, askerlerin iç ve diş güvenlik çerçevesini
bazen en geniş anlamda yorumladıklan bilinir. öy-
le ki bazen neredeyse bütün demokratikleşme ça-
balan, askeri cenahın genişlemiş güvenlik yo-
rumlannın içine giriyor ve ınli ufaklı itirazlarıyla kar-
şı karşıya kalıyor.
Askeri bakışla her şeyden askeri sonuçlar çıkar-
mak mümkün.
Çıkmaz da burada başlıyor zaten. "Askeri ba-
kış", olguların bütününü, siyasal, sosyal vetoplum-
sal karakterini anlamakta veya bu yönleri gerekti-
ğinde askeri bakışın önüne koyabilmekte zorianır.
Eşyanın tabiatı gereği mi? Bu nedenle zaten ül-
keleri kural olarak siyaset yönetiyor...
• • •
Genellikle sorunlar, daraltılmış bir "iç" ve "diş"
güvenlik yorumuyla çözülür; yoksa genişletilmiş
bir "güvenlik" ve "tehdit" kavramıyla değil...
Genişletilmiş ve şişirilmiş güvenlik bakışı, sorun
olmayacak sorunu da gerçekten büyük sorun ha-
line getirebilir. Askeri bakış, bu nedenle siyasal,
ekonomik ve sosyal bakışın yerine geçemez. So-
runlar, ancak askeri veya güvenlik boyutuna ulaş-
tıkları zaman, askere ve güvenliğe iş düşer...
Sorunlan alt etmenin mekanizması, esas olarak
siyasal ve toplumsal çalışır... En son, askeri veya
güvenlik yöntemleri tartışma kapsamına girer.
"Güvenlik sorunu çıkmasın" diye, olayın ba-
şında, askeri yorumlan ve yöntemleri gündeme ge-
tirmek, "önleyici" olacağı zannıyla sürekli yasak-
lar koymak, demokratik ve siyasal hayatla bağ-
daşmaz.
Dahası, böyle yaparak toplumun sorun çözme
potansiyelini, yeteneğinı köreltirsiniz.
Askeri bakışı her konuda en önemli görmekle, sü-
rekli statüko korunur. Halbuki, toplumlar dinamik-
tir; bu dinamizm, "durumu muhafaza" ile zorunlu
olarak çatışır.
Halbuki ülkemizde ordunun kuruluş temellerin-
de, modemleşmenin ateşleyicisi, gelişmenin yol açı-
cısı olmak yatar.
Ama askeri cenahın zamanla bu niteliğini yer yer
yitirebildiği ve bazen Atatürkçülüğün içini bile ör-
neğin Kenan Evren döneminde olduğu gibi ta-
mamen boşalttığı görülmektedir.
12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeler dönemi, ül-
kemizde gericiliğin ateşlendiği ve bugünkü sorun-
ların tohumlannın önemli ölçüde ekildiği dönem-
lerdir. 12 Eylül'de o zamanki askeri yöneticilerin,
ABD'nin küresel politikalarının tam biraleti olduk-
ları tartışma götürmez. Bugünkü "irtica tehdidi"r\\n
büyüme temellerini darbeciler atmıştır. ABD'nin
Yeşil Kuşak politikasının gereği olarak da ülkeyi
hafif Islamlaştırma politikalannı uygulamaya sok-
tular.
Bugün durum değişik tabii. (Bu değişimi, pos bı-
yığıyla, Pentagon, Ozal ve benzerleri gibi üst kat-
larda danışmanlığı ile övünen gazeteci yazar da gö-
rüyor - tabii olumsuz bir değişim olarak!)
• • •
Kalkınma ve gelişmişlik, şüphesiz bir bütündür.
Başta ekonomiktir, ona paralel seyreden siyasal,
bilimsel ve teknik, kültürel, sosyal ve toplumsaldır.
Askeri bakış, en sondadır, bu nedenle bütün bu
sorunlann üstesinden gelme yeteneğine sahip de-
ğildir.
Ortaya çıkabilecek sorunlan ıleri sürerek ve top-
lumun sorun çözme yeteneğinj hiçe sayarak de-
mokratikleşmenin önünde engel gibi görünmesi, as-
keri cenahı eleştirilerde başrole çıkanyor.
Halbuki, ülkemizin bugünkü gelişmemişliğinde,
sürekli ekonomik iflaslarında, Avrupa'nın zencisi
konumunda bulunmasında birinci derecede
sorumlu siyasiler iken...
Siyasilerin bu "ülke batırma" özellikleri göz ardı
edilerek, hatta sözü bile edilmeyerek...
...askerin eleştirilerde başrole çıkanlması ve ül-
kenin bugünkü durumundan esas sorumlu pozis-
yonuna itilmek istenmeleri, askerlere de haksızlık-
tır...
Askerler, demokratikleşme adımlarını önleyici
nitelikte olduklarına inansalar da zamansız itiraz-
larıyla bu haksızlığı kendilerine yapmamalıdır...
(Bu yazı, "Pazar" ve "Salı" yazılannın devamı
niteliğindedir. Konuyu yer yer sürdüreceğim.)
Düzeltme: "Sa//"yazımdaki, siyasilerin 195 mil-
yar dolariık savurganlıkları ve boşa giden yatırım-
lar konusunda sözü edilen araştırma, TOBB tarafın-
dan yaptınlmıştı. Rapora TOBB'nin vveb sitesinden
ulaşılabilir.
obursali(5 cumhuriyet.com.tr
Babam
HAMDİ İNCl'yi
çok başanlı bir göz ameliyatı ile
sağlığına kavuşturan
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Göz Kliniğj'nin çok değerli
öğretim üyesi
Sayın Prof. Dr. AYŞE YAĞCI'ya ve
Sayın Uzman Dr. SAİT EĞİLMEZ ile
çalışmaarkadaşlarına içten
teşekkürlerederim.
Prof. Dr. RAMAZAN İNCİ